Sorunuz biraz karmaşık. Tam olarak neyi merak ettiğiniz anlaşılamıyor ama anladığım kadarı ile bir konuda kavram karmaşası yaşıyorsunuz gibi görünüyor.
Çalışmakla bilgi eskiden birbiri ile bağlantılı olgulardı. Artık tam tersi. Çalışma bilgiyi engelliyor, bilgi çalışmamayı gerektiriyor.
Eskiden insanlar, ne kadar bilgi edinirse o kadar bilge olurdu ve bilgileri onları üretken kılardı. İnsanlar öğrenip bildikleri ile çalışırlardı. Artık böyle bir şey yok. Üretim ve çalışma hayatında artık herhangi bir işi yapabilmek için gereken bilgiler ve uygulanacak yöntemler belirlenmiş ve metne dökülmüş durumda. Çalışanlar da bu yazılanları uygulamakla yükümlü. Yani aslında çalışma hayatı fikir, bilgi, akış, yöntem vs. üretmiyor günümüzde. Onu yapanlarla uygulayanlar artık apayrı kişiler. Her nerede çalışıp iş bulacaksanız bulun, bilgi ile dolu olmanız gerekmiyor. O işi yapabilmek için gerekenleri ezberlemiş hatta ezberleyebilecek olmanız isteniyor. Birileri kuralları yazıyor, siz o kuralları ezberliyor ve uyguluyorsunuz. O kadar.
E madem artık bu bilgiler ve uygulamalar yazılmış en verimli biçimde ortaya ürün ya da hizmet çıkarmak esas olmuş, ancak daha verimli çalışma yöntemleri aranıyor ama bunu yapanlar da çalışanlar değil. İş sahipleri yöneticiler. Dünya, önceden bir mesai boyunca yapabildiği bir işi artık 10 dk.da yapabilmeye çalışıyor. Az emek ve çalışmayla çok iş. Ve elde edilecek para, saygınlık aynı olacağı için neden daha fazla çalışayım?
Ama tüm bu denklemlerin bilgiyle ilgisi yok. Kara cahil olun yine de mühendis, kuaför, memur, yazılımcı olabilirsiniz. Çünkü bir proje nasıl çizilir, saç nasıl kesilir, bir kanun nasıl uygulanır, bir kod nasıl yazılır belli. Bu belli olan şeyi gayet kısa sürede öğrenip hayat boyu kullanabilirsiniz. 1 yıllık eğitimle 50 yıl para kazanıyorsunuz. Mesleğe yeni bir bilgi eklenirse de onu öğrenip işinize katmak da gayet kısa sürüyor.
Buraya kadar çalışma hayatından bahsettik. Ama bilim, sanat, felsefe, teknoloji, tasarım gibi yaratıcı işler böyle değil. Zaten onlar da artık çalışma hayatı ile giderek kopuyor. Dediğim gibi, çalışma hayatında bunlar istenmiyor. Ama fikir üretecek kişiler de çalışmamalı. Tüm enerji ve zamanlarını düşünmeye, fikir üretmeye ayırmalılar. O nedenle ceolar çalışanlardan bin kat fazla para kazanıyor. Taa Antik Yunanda da bu böyleydi. Beyniyle çalışanlar zenginlerdi. Bedenleri ile çalışanlar fakirlerdi. Şu anda da böyle. Beyinleri ile çalışanlar bedenlerini, bedenleri ile çalışanlar beyinlerini kullanmaz. Bu denkleme uymayan meslek ya da kişi pek ama pek azdır zaten.
Ama beyniyle çalışmayanlar aptal demek değil. Bu düzeneğin farkındalar ve bundan rahatsızlar. Ve günümüzde yaşanan devasa bilgi üretimi ve biliye ulaşım kolaylığı nedeni ile bu çalışanlar, beyinlerini de kullanma eğiliminde oluyorlar haliyle ve enerjilerinin en azını çalışmaya, mümkün olduğunca fazlasını bilgi edinmeye ayırıyorlar. Ama bu alınan bilgi, eskiden olduğu gibi bilge insanların süzdüğü bilgiler olmuyorlar. Kişiler, kendi hayati ve kişisel süzgeçleri ile bilgi alıyorlar ve bu bilgiler de çoğunlukla haz esaslı. Çünkü artık günümüzde mutlulukla alınan haz paralelleşmiş durumda. Hayattan en fazla hazzı alan mutluluğa en fazla ulaşmış kişi gibi görünüyor. Herkes bilgi alıyormuş gibi görünürken aslında hazzın peşinde. Mesela herkes dünyayı geziyor artık. Ama hiç kimse coğrafya, tarih, kültür, mimari, din bilmiyor. 1 hafta İtalya'ya gitmek herkesin isteği ama amaç aslında öğrenmek değil, haz. Bilgi değil. Herkes sanatla ilgileniyor ama herkes, kendi dünya görüşünü ya da kaygılarını hatta estetik algısını savunup içeren eserlere ilgi gösteriyor. Herkes
Ve bir de en büyük haz, özellikle sosyal medya dünyası sonrasında statüde, İtalya örneği buna çok uygun. İtalya'da çekilmiş bir selfie, İtalya üzerine yapılan bir konuşmadan daha cazip. Çünkü Sosyal statümüz eskiden mensubu olduğumuz aile, yaşadığımız yerleşimin niteliği ve konumu, mesleğimiz, eğitimimiz ve parasal gücümüz gibi kıstaslarla belirlenirdi. Özellikle malvarlığı ile. Mal varlığı da güven demekti. Yaşamsal güven. Şimdi aldığımız haz miktarı ile belirleniyor. Eskiden çok çalışıp zengin olup zenginliğinin tadına varamayan kişi saygıyla karşılanırdı şimdi o kişiye salak hatta zavallı olarak bakılıyor. Şimdi az çalışıp çok kazanıp her an zenginliğinin ona sağladığı olanakların tadını çıkaran kişi akıllı. Eskiden birine işini gücünü sorduğunuzda belirli meslekler, mesai, maaş, bilinen unvanlar değerliydi, şimdi bunlar sıkıcı. Şimdi çalışmamak cazip. Çalışmadan zengin, hazla dolu bir yaşamı olan, sosyal statüsü sağlam olmak değerli. Acun'dan boşanırken milyonlar alıp hiç bir şey yapmadan hayattan hazlar alan ve bu şekilde herkesin konuştuğu kadın olmak cazip.
Bunların hiç birinin bilgiyle ilgisi yok. Ama hepsi de popüler dünyaya, yeni söylemle trendlere ilgi duyanların dünyasına ait. İşin özü az çaba çok haz. Sorunuza karşılık, düşünsel derinleşmenin sonu geldi zaten. Bilgi artık kendi başına değerli bir şey değil. Haz getirmedikçe, sosyal statü sağlamadıkça bilginin bir değeri yok. Görebildiğim kadarı ile son 20 yıldır bu böyle. Benim "hazcılık" olarak adlandırdığım akım dünyayı etkisi altına almış durumda. Yeni trend bu.
Ve önerim, bırakın öyle olsun. Bu berbat durumun insanlıktan götürecekleri, acı çekerek öğrenilmek zorunda. Hep böyle oldu. Neden bugün farklı olsun?