Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Anonim
Anonim Üye 2 Haziran 2021
6

İnsanlar eski dönemlere nazaran daha az çalışma eğilimi gösteriyorlar mı?

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanlar işlerini evden yapabiliyor ve bu da onlara rahatlık kazandırıyor. Eskiden öğrenilen her bilginin bir değeri vardı. Şimdilerde ise hangi bilgiyi almamız gerektiğine şaşırıyoruz. Bilgi yoğunluğu ve "rahatlık" insanları daha az çalışmaya mı yönlendiriyor? Ya Düşünsel derinleşmenin sonu gelirse?....
624 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap
Görkem Öge
Kozmoloji meraklısı. 3 Haziran 2021

Sorunuz biraz karmaşık. Tam olarak neyi merak ettiğiniz anlaşılamıyor ama anladığım kadarı ile bir konuda kavram karmaşası yaşıyorsunuz gibi görünüyor.

Çalışmakla bilgi eskiden birbiri ile bağlantılı olgulardı. Artık tam tersi. Çalışma bilgiyi engelliyor, bilgi çalışmamayı gerektiriyor.

Eskiden insanlar, ne kadar bilgi edinirse o kadar bilge olurdu ve bilgileri onları üretken kılardı. İnsanlar öğrenip bildikleri ile çalışırlardı. Artık böyle bir şey yok. Üretim ve çalışma hayatında artık herhangi bir işi yapabilmek için gereken bilgiler ve uygulanacak yöntemler belirlenmiş ve metne dökülmüş durumda. Çalışanlar da bu yazılanları uygulamakla yükümlü. Yani aslında çalışma hayatı fikir, bilgi, akış, yöntem vs. üretmiyor günümüzde. Onu yapanlarla uygulayanlar artık apayrı kişiler. Her nerede çalışıp iş bulacaksanız bulun, bilgi ile dolu olmanız gerekmiyor. O işi yapabilmek için gerekenleri ezberlemiş hatta ezberleyebilecek olmanız isteniyor. Birileri kuralları yazıyor, siz o kuralları ezberliyor ve uyguluyorsunuz. O kadar.

Tüm Reklamları Kapat

E madem artık bu bilgiler ve uygulamalar yazılmış en verimli biçimde ortaya ürün ya da hizmet çıkarmak esas olmuş, ancak daha verimli çalışma yöntemleri aranıyor ama bunu yapanlar da çalışanlar değil. İş sahipleri yöneticiler. Dünya, önceden bir mesai boyunca yapabildiği bir işi artık 10 dk.da yapabilmeye çalışıyor. Az emek ve çalışmayla çok iş. Ve elde edilecek para, saygınlık aynı olacağı için neden daha fazla çalışayım?

Ama tüm bu denklemlerin bilgiyle ilgisi yok. Kara cahil olun yine de mühendis, kuaför, memur, yazılımcı olabilirsiniz. Çünkü bir proje nasıl çizilir, saç nasıl kesilir, bir kanun nasıl uygulanır, bir kod nasıl yazılır belli. Bu belli olan şeyi gayet kısa sürede öğrenip hayat boyu kullanabilirsiniz. 1 yıllık eğitimle 50 yıl para kazanıyorsunuz. Mesleğe yeni bir bilgi eklenirse de onu öğrenip işinize katmak da gayet kısa sürüyor.

Buraya kadar çalışma hayatından bahsettik. Ama bilim, sanat, felsefe, teknoloji, tasarım gibi yaratıcı işler böyle değil. Zaten onlar da artık çalışma hayatı ile giderek kopuyor. Dediğim gibi, çalışma hayatında bunlar istenmiyor. Ama fikir üretecek kişiler de çalışmamalı. Tüm enerji ve zamanlarını düşünmeye, fikir üretmeye ayırmalılar. O nedenle ceolar çalışanlardan bin kat fazla para kazanıyor. Taa Antik Yunanda da bu böyleydi. Beyniyle çalışanlar zenginlerdi. Bedenleri ile çalışanlar fakirlerdi. Şu anda da böyle. Beyinleri ile çalışanlar bedenlerini, bedenleri ile çalışanlar beyinlerini kullanmaz. Bu denkleme uymayan meslek ya da kişi pek ama pek azdır zaten.

Ama beyniyle çalışmayanlar aptal demek değil. Bu düzeneğin farkındalar ve bundan rahatsızlar. Ve günümüzde yaşanan devasa bilgi üretimi ve biliye ulaşım kolaylığı nedeni ile bu çalışanlar, beyinlerini de kullanma eğiliminde oluyorlar haliyle ve enerjilerinin en azını çalışmaya, mümkün olduğunca fazlasını bilgi edinmeye ayırıyorlar. Ama bu alınan bilgi, eskiden olduğu gibi bilge insanların süzdüğü bilgiler olmuyorlar. Kişiler, kendi hayati ve kişisel süzgeçleri ile bilgi alıyorlar ve bu bilgiler de çoğunlukla haz esaslı. Çünkü artık günümüzde mutlulukla alınan haz paralelleşmiş durumda. Hayattan en fazla hazzı alan mutluluğa en fazla ulaşmış kişi gibi görünüyor. Herkes bilgi alıyormuş gibi görünürken aslında hazzın peşinde. Mesela herkes dünyayı geziyor artık. Ama hiç kimse coğrafya, tarih, kültür, mimari, din bilmiyor. 1 hafta İtalya'ya gitmek herkesin isteği ama amaç aslında öğrenmek değil, haz. Bilgi değil. Herkes sanatla ilgileniyor ama herkes, kendi dünya görüşünü ya da kaygılarını hatta estetik algısını savunup içeren eserlere ilgi gösteriyor. Herkes

Tüm Reklamları Kapat

Ve bir de en büyük haz, özellikle sosyal medya dünyası sonrasında statüde, İtalya örneği buna çok uygun. İtalya'da çekilmiş bir selfie, İtalya üzerine yapılan bir konuşmadan daha cazip. Çünkü Sosyal statümüz eskiden mensubu olduğumuz aile, yaşadığımız yerleşimin niteliği ve konumu, mesleğimiz, eğitimimiz ve parasal gücümüz gibi kıstaslarla belirlenirdi. Özellikle malvarlığı ile. Mal varlığı da güven demekti. Yaşamsal güven. Şimdi aldığımız haz miktarı ile belirleniyor. Eskiden çok çalışıp zengin olup zenginliğinin tadına varamayan kişi saygıyla karşılanırdı şimdi o kişiye salak hatta zavallı olarak bakılıyor. Şimdi az çalışıp çok kazanıp her an zenginliğinin ona sağladığı olanakların tadını çıkaran kişi akıllı. Eskiden birine işini gücünü sorduğunuzda belirli meslekler, mesai, maaş, bilinen unvanlar değerliydi, şimdi bunlar sıkıcı. Şimdi çalışmamak cazip. Çalışmadan zengin, hazla dolu bir yaşamı olan, sosyal statüsü sağlam olmak değerli. Acun'dan boşanırken milyonlar alıp hiç bir şey yapmadan hayattan hazlar alan ve bu şekilde herkesin konuştuğu kadın olmak cazip.

Bunların hiç birinin bilgiyle ilgisi yok. Ama hepsi de popüler dünyaya, yeni söylemle trendlere ilgi duyanların dünyasına ait. İşin özü az çaba çok haz. Sorunuza karşılık, düşünsel derinleşmenin sonu geldi zaten. Bilgi artık kendi başına değerli bir şey değil. Haz getirmedikçe, sosyal statü sağlamadıkça bilginin bir değeri yok. Görebildiğim kadarı ile son 20 yıldır bu böyle. Benim "hazcılık" olarak adlandırdığım akım dünyayı etkisi altına almış durumda. Yeni trend bu.

Ve önerim, bırakın öyle olsun. Bu berbat durumun insanlıktan götürecekleri, acı çekerek öğrenilmek zorunda. Hep böyle oldu. Neden bugün farklı olsun?

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Genç Mühendis
Genç Mühendis
334K UP
Düşünür 3 Haziran 2021

merhabalar Deniz Eymen Güngör

yukardaki güzel insanların yazdıklarına katılıyorum ve kendimce birkaç şey eklemek isterim.

eski insanların imkanı daha az olduğu için daha fazla emek harcayıp daha az ürünler elde ediyorlardı günümüze göre. yani benim deyimimle "gereksiz" uğraşıyorlardı.

Tüm Reklamları Kapat

ben mühendislik öğrencisiyim ve matematik öğrenmeyi mantıksız buluyorum. çünkü her şeyi makinalar hesaplıyor zaten neden ben matematik öğreniyim ki? bu dönem mühendislik matematiği dersi aldım ve hepsini WolframAlpha dan çözdüm, benim 15 dakikada çözeceğim denklemleri 10 saniyede gidişhatı göstererek çözdü makineler. bunu her matematik formulü için de yapabilir. yada teknik resim örneğini vereyim. eskiden mühendisler ellerine cetveli, açıölçeri alarak teknik resim çıkartıyorlardı, şimdi bilgisayardan hem daha kusursuz hem daha kolay teknik resimler çizmek mümkün (autocad,solid...). programlama dillerinden de gitmek gerekirse yeni çıkan yazılım dilleri (Python)eskilere oranla daha az kodlama yazarak, aynı işlemler yapılabiliyor, öğrenmesi daha basit ve geçmişteki yazılım dillerine göre hata payı daha az. ayrıca oyun tasarlama uygulamalarını inceliyorum ve yeni çıkan bir oyun motoru olan Core hiç kod yazmadan, hiç yazılım yapmadan oyun tasarlamaya fırsat veriyor.

şunu demeye çalışıyorum, eski mühendislere göre yeniler daha az uğraşla daha fazla ürün ortaya çıkartabiliyor, daha az hatayla, daha az kaynakla eskilerin yapamadıklarını beceriyorlar. haliyle günümüzdekiler daha üstün teknolojiler yapabiliyor, eskilere oranla daha bilgili ve akıllı oluyor. gelecek nesil de bu dönemden daha fazla imkanı olcak, daha akıllı ve bilgili olacak, bizim göremeyeceğimiz teknolojileri üretecek. çünkü onlarda bize göre daha az "gereksiz" işlerle uğraşacaklar.

sağlıklı günler dilerim :)

172 görüntülenme
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Özgür Karabulut
Bilimsever 3 Haziran 2021

Merhabalar; bu konuyu etkileyen faktörler o kadar çok ki ne kadar yazsanız bir taraflar mutlaka yazılmadan kalmış olabilir. Öncelikle insanlığın yani toplumun, demografik, kültürel ve ekonomik gelişimi ile doğrudan bağlantılı. Ben bu soruyu, tarihsel materyalizm perspektifine uygun olarak, toplumun gelişim ve değişim süreçlerini, (birbiri ile doğrudan bağlantılı olsa da) yanıtı daha iyi organize etmek adına, ayırarak yanıtlamayı uygun buldum:

İlkel topluluk (ya da komünal toplum) denilen ve henüz ekme-biçme aşamasına geçmemiş, sayıca az olan insan toplumunda işgücü, (genel olarak) avcılık ve toplayıcılık erkekler, ortak yaşam alanlarını düzenleme de kadınlar tarafından yapıldığı için yetişkin kadın-erkek işgücüne dayanıyordu. Ancak üretim ile tüketim neredeyse birbirine denk olduğu ve henüz gıda ve giyim hammaddeleri üzerinde bir işleme olmadığı için “ihtiyaç olduğu zaman ve ihtiyaç olduğu kadar” işgücü, toplumun varlığını sürdürmesi için yeterli oluyordu. Ancak ilkel topluluğun sonlarına doğru bitki ve hayvan yetiştirme, demirin ve tuncun işlenmeye başlaması gibi etkinlikler üretimin tüketime göre daha fazla olmasını, ihtiyaç duyulan işgücünün daha kontrol edilebilir olmasını gerektirdi. Mülkiyet, özel mülkiyet, devlet, ticaret kavramlarının ortaya çıkışı da hemen hemen bu döneme denk gelmektedir.

İlkel toplumdan sonrasına denk gelen köleci toplumda ise artık işgücü, tüm ömrünü ve gücünü üretime adamak zorunda kalmış olan kölelerden oluşuyordu. “Özgür” insanlar ise din, bilim, felsefe ve ticaret gibi daha kültürel konularla meşgul oluyordu. Eski Yunan Site Devletleri, Roma, Mısır, Çin, Hindistan, Aztek ve Maya toplumları bu döneme en iyi örneklerdir.

Tüm Reklamları Kapat

Roma’nın köle isyanları ile yıkılışı sonrası (sembolik olarak) sona eren köleci toplumun yerini alan feodal toplum (tarım toplumu) ise iki temel işgücüne dayanıyordu: Toprağı işleyen köylüler ve zanaatkarlar. Bunlar da günlerinin büyük çoğunluğunu sadece çalışmakla geçiren ve hayatlarındaki tek gaileleri çalışmak olan bireylerdi. Yine derebeyleri ve büyük tüccarlar, fiilen çalışmaktan başka her türlü kültürel aktivitenin içindeydiler.

Fransız Devrimi ile başlayıp günümüze kadar varlığını sürdüren ama teknoloji ve bilimdeki muazzam gelişme ile kendi içinde de bölümlere ayrılabilecek olan kapitalist toplumda, işgücü başlangıçta sadece çalışma yaş ve yeterliliğine sahip toplum bireyleri ve onlarla birlikte iş yapan basit mekanik makinalardan ibaretken bu işgücü ile yapılan üretimin süresi çok uzundu (16-18 saatlik işgünleri). Gelişmiş makinelerin üretime katılması ile işgünü gün geçtikçe kısalmaya başlamıştı (8 saat).

Bugün artık otomasyon sistemleri sayesinde daha az sayıda çalışanın daha az işgücü ile daha büyük üretim yapabilme gücüne sahip bir üretim sistemi var. Bu da işgücüne sahip çok sayıda bireyin üretimin dışına atılmasına neden oluyor. Ancak gelir dağılımındaki eşitsizlik ve adaletsizlik, eğitimdeki fırsat eşitsizliği, üretimin dışına atılanların işsiz kalmasına ve yoksullaşmasına neden oluyor. Artan nüfusla bir araya geldiğinde işsizliği ve yoksulluğu artırdığından azalan işgünü süreleri, çalışarak hayatlarını geçirmek zorunda kalan işçi-emekçi sınıfının kültürel aktivitelerin de dışında kalmasına “düşünsel derinliklerinin azalmasına” yol açıyor. Bu durum mevcut çalışanların da daha kalifiye (neredeyse makine gibi) olmasını gerektiriyor. İşini koruyabilmek adına kendini sürekli tekrar etmek zorunda kalan bireyin de “düşünsel derinliği” azalıyor.

Günümüzde de bilim ve felsefe çok büyük oranda, tarihteki köle sahipleri, derebeyler, tüccarlar gibi burjuvaların yani toplumun kaymak tabakasının uğraşı haline geliyor. Yine tarihin her döneminde olduğu gibi bu gidişata karşı gelen bireyler var ve olmaya hep devam edecekler. Tüm ekonomik ve sosyal zorluklara rağmen düşünen, sorgulayan, soru soran, bilim meraklısı bireyler olacak. Düşünsel derinleşmenin sonunun gelmemesinin de garantisi onlar gibi geliyor bana. Buraya kadar okuma zahmetine katlanan herkese sonsuz teşekkürler…

Kaynaklar

  1. Zubritski, Mitropolski, Kerov. (2021). İlkel Topluluk, Köleci Toplum, Feodal Toplum (Kapitalist-Öncesi Biçimler). Yayınevi: Sol Yayınları. sf: 231.
  2. Ç. Yurdakul. Marx’ın Tarih Anlayışı: Tarihsel Materyalizm. (6 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 3 Haziran 2021. Alındığı Yer: Dergipark | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close