Babama olduğu söyleniyor.Biz çocuğuz diye bizi (kardeşimle beni) olaydan uzak tuttular ancak söyleyebilirim ki: Kişinin yaşadığı psikolojik travma ya da rahatsızlıklarının böyle şeylere sebep olduğunu düşünüyorum.Dini altyapısı bence çok sakat.İslam büyünün varlığını kabul eder, cinlerin varlığını kabul eder, ve Müslümanlara Allah'ın korumasında oldukları söylenir ancak Allah'ın lanetlediği kimselerin dua ve isteklerini Allah kabul eder ve büyü olmuş olur. İnsan kendine sormadan edemiyor: niye? Kuran'da bundan korunma yolları açıklanır ancak büyüye maruz kalan kişinin hoca hoca dolaşması ve para dökmesi gerekir.Tamamen anlaması güç ve bana sorarsanız saçmadır. Büyü geleneği Orta Doğu coğrafyasının kadim geleneklerindendir. Sümer,Babil,Asur,Mısır... uygarlıklarından gelen bu gelenek binlerce yıldır insanların içine öylesine işlemiştir ki bugün bile hala insanların bundan bahsettiklerinde yüreklerine korku serpmektedir. Bence psikolojik rahatsızlıkların toplumda bilinmeyişi ve bunun büyü olarak adlandırılmasından başka bir şey değildir.
Hem güya büyü ve cin çağırma seanslarına katılmış, hem de büyü gibi bir şeyin neden ve nasıl olabileceğine kafa yormuş gibi olarak, büyünün tıpkı astroloji gibi uydurma bir inanç sistemi olduğunu söyleyebilirim. Hüsnükuruntu ("olacağına inanıyorum, demek ki olacak" düşüncesi), ideomotor etki ve telkine açık zihinlerin soğuk okuma veya aldatılma yoluyla kandırılmasının bir kombinasyonundan ibaret. Bugüne kadar büyü yapabildiğini ispatlamış 1 kişi bile yok; tarihte de yapıldığı iddia edilen şeylerin gerçekten büyü olduğunu kesin olarak gösterebilecek 1 tane kanıt yok. Herkes mistisizmin ördüğü gizemli masallar üzerinden anlatıların peşine takılıyor; ancak bir anlığına inanmak için okumayı bırakıp, şüpheci bir gözlükle bakıldığında, hiçbir iç tutarlılığı olmayan, sadece zaten inanmak isteyen kişilerin inatçı iddiaları üzerine kurulmuş, dayanaksız bir inanç sistemi ortaya çıkıyor.
Büyü dediğimiz şey nedir? En klasik anlamıyla belirli malzeme ve sözcükleri bir araya getirerek, belirli bir uzamsal mesafeden çeşitli nedensellik örüntülerini etkileme iddiası, öyle değil mi? Sorulacak ilk şey, bunun mekanizması olmalı: Birbirine karıştırılan malzemeler ve söylenen sözcükler ile, bunların etki edeceği iddia edilen kişi veya durumlar arasında nasıl bir etkileşim var? Çünkü fiziksel bir evrende yaşadığımızdan eminiz ve bu evrenin kurallarını biliyoruz. Mezo ve makro boyuttaki olayların nedenselliğini etkileyebilmek için, o kişi ve durumlara doğrudan değecek, doğrudan etki edecek bir mekanizma gerekiyor. Düşünün, Güneş'in kütleçekimi bile Dünya'ya anlık olarak etki etmiyor, 8 dakika 20 saniye gecikmeli bir şekilde etki ediyor ve biz, bunu ölçebiliyoruz. Büyüde bu etkiyi taşıyan şey nedir? Nasıl çalışır? Nasıl "akıllı bir ajan" gibi davranabilir? Bunların cevaplarını verebilen kimse yok. Sadece sözde metodoloji anlatılıyor ("şunu yaparsan bu olur" gibi iddialar); ancak bunları sistematik olarak inceleyen, bu metodolojinin geçerliliğini ve mekanizmalarını sınayan, sonuçları sistemli bir şekilde raporlayıp, tekrar edilebilirliğini gösterebilen, bu sonuçların ne anlama geldiğinin ve nasıl çalıştığının tartışmasını yapan kimse yok.
Büyüyle ilgileniyorsanız size sık sık söylenecek şey, sadece çalıştığına inanmanız ve fazla sorgulamamanız. Hikmet, yücelik, gizem, evrenin bilinmezlikleri gibi bir dolu zırva sayılıyor. Evet, evrene dair bilmediğimiz çok fazla şey var; bunu kimse reddetmiyor. Ancak evrendeki hiçbir kural, bize bu bilmediklerimizi sorgulamamamız veya test etmememiz gerektiğini söylemiyor. Yani büyü fanatikleri, cehalete başvurma safsatasına da düşüyorlar: Bilmiyoruz, demek ki gerçek olabilir. Bilmediğimiz bir şeyin gerçek olduğunu değil, gerçek olmadığını varsayarız; sonra bu pozisyonumuzu çürütmeye çalışırız (bkz: bilimde boş hipotez kavramı).
Bu tür kişilere yapılabilecek en iyi şey, meydan okumak olur: Bilimsel standartlara uygun gözlem koşulları ve bağımsız gözlemcilerin varlığı altında, iddialarını tekrar edebiliyorlar mı? Bilimsel olarak tertiplenmiş bir deneysel ortamda "büyülerini" yapabiliyorlar mı? Bugüne kadar yapabilen olmadı; ancak bu yapılabilirse, ancak o noktadan sonra ciddiye almaya başlayabiliriz. O zamana dek, çocukluk hayallerinden kurtulamamış büyükler için bir masaldan fazlası olarak görülmemeli... Ve tabii çaresiz insanları ağına düşüren, tehlikeli bir para tuzağı...
İlk öncelikle şunu anlamakta fayda var; Sen beyinsin. Senin tüm farkındalığın beynin.
Kafana darbe alırsan; kişiliğin tamamen değişebilir, tüm hayatını unutabilir, 7 sezon ispanyolca dizi izlediğin için anadilin gibi ispanyolca konuşabilirsin. Bunların hepsi muhtemel ve kanıtlanmış şeyler.
Başka bir açıdan bakarsak bir şizofren olmayan şeyler görebilir. Gerçekte olmayan varlıkları, gerçekte olan bir varlık kadar gerçekçi görürsün. Dokunursan dokunduğunu hissedersin. Koklarsan kokusunu alırsın. Konuşursan normal bir insan gibi geri konuşabilir. Bunlar da muhtemel ve kanıtlanmış şeyler.
Eğer LSD alırsan uçarsın. Uçtuğunu görürsün. Rüzgar yüzüne çarpar, soğuktan tüylerin kalkar. Düşecek gibi olursun ama düşmezsin. Havada kalırsın.
Uyurken bir uçurumun kenarında koştuğunun rüyasını görürsen. Ve koşarken birden ayağın takılıp uçurumdan düşmeye başlarsan gerçekten düştüğünü hissedersin. Rüzgar sertçe yüzüne vurur. Kollarını ve bacaklarını hareket ettiremezsin. İçinde korku yükselir. Hatta tam yere çarparken yataktan düşebilir veya zıplayarak kalkabilirsin.
Veya eğer uyku düzenin kötüyse mesela 30 saattir uyumadıysan. Adam akıllı da beslenmeyip, yeterince su içmediysen beynin düzgün çalışmaz. Gerçek olmayan şeyleri, gerçek algılarsın. Cin görürsün. Evde ki eşyaların hareket ettiğini görürsün. Gaipten gaipten sesler duyarsın.
Nöbet geçirip, çarpıldığını sanırsın. Bitkileri ezip ilaç yapan kadınları cadı diye asarsın. Kumlu toprağa ölü gömüp, ölü topraktan çıkınca büyü yapılmış diye kaçarsın. Ve bu gibi şeyler.
Yolun sonunda hacı hoca kılıklı adam evine gelip arapça şarkı söylesin diye 300 tl bayılmak var. Gerçek büyü orada. 3-5 rastgele arapça cümle söyleyerek karşındakinden para almak.
Toplumdan topluma değişir. Bilimsel bir cevap vermek yanlış olur.
Büyüyü doğuştan gelen bir parça olarak gören toplumlarda var mesala.
Sudan'ın güneyinde yaşayan Azandeler büyüyü cadılık ve kâhinlik birlikte doğanın ve toplumun olağan bir parçası olarak görürler. Böylece farklı olgular, her parçası ötekini destekleyen kapalı bir mantık sistemi oluşturur ve hem doğal ve toplumsal düzen için, hem de düzensizlik ve rastlantı için akılcı bir nedensellik sistemi ortaya çıkar.