Bu soru, Yüklü Soru Safsatası dediğimiz mantık safsatasına güzel bir örnek (siz buna düşüyorsunuz demiyorum da, bu soruyu bu şekilde soranların düştüğü hata bu). Çünkü soru, soruluş biçimi itibariyle, yasaların koyulması zorunlu olan unsurlar olduğunu varsayıyor - ki siz bunun problemli bir varsayım olduğunu doğru bir şekilde tespit etmişsiniz. Bu durumda bir yasa koyucu ima ediliyor ve dolayısıyla kişiyi sorunun asıl soruluş amacı olan "Bakın, bir yaratıcı vardır." sonucuna götürmeye çalışıyor. Yani amaç gerçeğe ulaşmak değil, bir sonucu dayatmak. Aynı problemi "Saat, köy, iğne gibi insan mühendisliği ürünü olan unsurların yaratıcısı olan bir insan vardır; dolayısıyla karmaşık olan her şey bir mühendislik ürünü olmalıdır ve dolayısıyla bir yapıcısı olmalıdır." hatalı argümantasyonunda da görüyoruz. Böyle bir kaide yok; varsa da ispatlanmış değil.
Bu tarz bir safsataya çekildiğinizde yapılabilecek en iyi şey, sorunun varsayımını göstermek ve bunun ispatını sormak: Yasaların bir bilinç tarafından koyulması gerektiğinin kanıtı nedir? İnsan yasalarının insanlar tarafından koyulması, var olan düzenli her formun bir bilinç tarafından yapılması gerektiğini ispat eder mi? Bu durumda Boltzmann Beyni ve entropi gibi kavramları ne yapacağız? Tamamen bilinçsiz nehirler ve rüzgarlar tarafından üretilen peri bacaları veya Büyük Kanyon gibi yapıları ne yapacağız? Eğer kaotik süreçler düzenli yapılar inşa ediyorsa, yasalar neden bilinçli bir şekilde tasarlanması gereksin?
Bu durumda olasılıklardan birisi Çoklu Evrenler. Yani bir şeyleri sorabilecek birilerinin, bu birilerini var edebilecek evrenlerden birinde yaşamak zorunda olması, dolayısıyla kendi yaşadığı evreni "özel" görmesi. Buna Antropik İlke deniyor ve çok dikkatli yaklaşılması gereken bir ilke. Aksi takdirde Dünya'nın Evren'in merkezinde olduğu gibi düşüncelere sürüklenmek çok olası (ki bir yaratıcı dayatma gayesinde olanların düştüğü en temel yanılgı da, kendilerinin ve var oluşlarının "özel" olduğu düşüncesi).
Fakat Çoklu Evrenler'in mutlak bir kanıtı henüz bulunmuyor. Dolayısıyla "gerçek" olarak kabul edemeyiz.
Benzer şekilde, bir diğer olasılık etrafımızdaki karmaşıklığın basit bir hiyerarşik sürecin ürünü olması. Yani en başta bulunan "yasa", öylesine basitti ki, var olmaması için bir neden bile yoktu. Buna "yaratıcı" denebilir; ancak kutsal kitaplardaki sıfatların hepsinden yoksun olurdu, bu nedenle pek övünç duyulacak bir şey olmazdı. Sonraki her basamak, onun basitliğinin bir adım karmaşıklaşması sonucu oluşmuş olabilir. Nasıl ki fizik gibi daha temel bir bilimin yasaları, çok daha kaotik olabilen kimya yasalarını, kimyanın yasaları da ondan bile kaotik olabilen biyolojik yasalarını doğuruyorsa, Evren'in tüm var oluşu bu şekilde basit bir başlangıcın ürünü olabilir.
Bunun gibi onlarca alternatif açıklama mevcut. Bunların her birini elemeksizin, tek bir cevabın gerçek olduğunu iddia etmek ve bunu pekiştirecek şekilde sorular sormak kendimizi kandırmaktan ibaret olacaktır. Bu tip durumlarda yapılabilecek en iyi şey "Bilmiyoruz; araştırıyoruz." demek olacaktır. Zira yasaların nereden geldiğini bildiğini iddia eden herkes yalan söylüyor.