Dinin ortaya çıkış sebebini ve insana olan faydalarını biliyoruz. Dinin bir grup insanı yönetmek için icat edilmiş bir kurum olmasından ziyade daha bireysel yönünü önemsiyorum. Din insanın ölüm korkusunu yenmesini sağlar. Ölüm korkusu ise hiç de yabana atılacak bir korku değildir.
Burası kendi fikirlerimi belirttiğim kısım isterseniz okumayabilirsiniz.
Materyalistlerin teselliye değil de gerçeğe ihtiyacı vardır bence . Ölüm gerçeği ile yüzleşmek ilk olarak zorlasa bile bir çok materyalist kişiden bu konu hakkında okudukça , yaşamak için kendine hedef koydukça ve geriye dönüp baktığında boşa yaşamışım diyeceği bir hayat yaşamadıkça ölüm korkusunun pek yaşamını etkileyeceğini sanmam . Ha ama belki etkileyebilir de bu bireysel bir durumdur . Kişinin kendini bu gerçekten soyutlayarak yaşaması da zararlı olabilir mesela öldükten sonra gelecek vaadeden dinlere inanan insanlar hayatlarının önemini kavrayamıyor ve zamanını boşa geçiriyor .Yani dinler bu korkuyu alsa bile sadece beyni kandırıyor . Materyalist kişiler ise genelde yaşamın sıradanlığını bildiklerinden zamanlarını daha değerli geçiriyor ve bu onları tatmin ediyordur az da olsa bence .
Kaynak kısmına size yararlı olacağını düşündüğüm bir video koyacağım izlemenizi tavsiye ederim .
Bireyin din ile olan etkileşimini belirleyen şey KÜLTÜR - GELENEK tir.
Aynı dinin farklı coğrafyalarda farklı yaşanabiliyor olmasının da en önemli nedeni budur.
Din in teorik anlamda amacı insanı teselli etmek, mutlu etmek falan değildir. Bizim faydacı kültürümüz gereği geleneksel algı böyledir. Din gibi koca bir disiplini sadece teselli aracı olarak ele almak ciddi anlamda kültür dezenformasyonu olarak tanımlanabilir. İşte bu yüzden teselliye ihtiyaç duyacak yetersizlik aşılanmış bir bireyin bu ihtiyacını (!) din ile, kadın, alkol, vs ile giderme çabası acınası bir durumdur ve din disipliniyle ilgisi bile yoktur.
Yaşama anlam yüklemekte zorlanan bireyin ölüm korkusunu yenmesi için din e tabi olması da yine kültürel defektlerin başında gelmektedir. -Din afyondur- nitelemesini yapan ateist bireylerin, din i değil, kültürü eleştiriyor olmalarının en önemli nedeni de yine aynıdır. Aslında din i afyon olarak kullanan kültür yapısıdır. Din disiplini bunu önermez.
Herhangi bir disiplini ihtiyaçlarımızı gidermede araç olarak görmek, bizim gelişmemişliğimizin göstergesi olarak yeterlidir. Bireylerin ve kültürlerin yaklaşımlarını disipilinlerle karıştırma hatası nedeniyle bir çok kavram kargaşası ve kutuplaşma oluşmaktadır.
Yeteri kadar kendisini geliştirmekle ilgilenmiş bir birey, kendini teselli etmeye değil, geliştirmeye ihtiyaç duyar. Gelişim aşamasına girememiş bir bireyin din i araçsallaştırması, evliliği, bilimi vs araçsallaştırması onun kendi sorunudur.
Bu açılardan inanç biçiminden bağımsız olarak bireylerin korkuları, teselli ihtiyaçları ve bunlarla yüzleşmeleri kültür-gelenek üzerinden belirlenir.