Bireyin din ile olan etkileşimini belirleyen şey KÜLTÜR - GELENEK tir.
Aynı dinin farklı coğrafyalarda farklı yaşanabiliyor olmasının da en önemli nedeni budur.
Din in teorik anlamda amacı insanı teselli etmek, mutlu etmek falan değildir. Bizim faydacı kültürümüz gereği geleneksel algı böyledir. Din gibi koca bir disiplini sadece teselli aracı olarak ele almak ciddi anlamda kültür dezenformasyonu olarak tanımlanabilir. İşte bu yüzden teselliye ihtiyaç duyacak yetersizlik aşılanmış bir bireyin bu ihtiyacını (!) din ile, kadın, alkol, vs ile giderme çabası acınası bir durumdur ve din disipliniyle ilgisi bile yoktur.
Yaşama anlam yüklemekte zorlanan bireyin ölüm korkusunu yenmesi için din e tabi olması da yine kültürel defektlerin başında gelmektedir. -Din afyondur- nitelemesini yapan ateist bireylerin, din i değil, kültürü eleştiriyor olmalarının en önemli nedeni de yine aynıdır. Aslında din i afyon olarak kullanan kültür yapısıdır. Din disiplini bunu önermez.
Herhangi bir disiplini ihtiyaçlarımızı gidermede araç olarak görmek, bizim gelişmemişliğimizin göstergesi olarak yeterlidir. Bireylerin ve kültürlerin yaklaşımlarını disipilinlerle karıştırma hatası nedeniyle bir çok kavram kargaşası ve kutuplaşma oluşmaktadır.
Yeteri kadar kendisini geliştirmekle ilgilenmiş bir birey, kendini teselli etmeye değil, geliştirmeye ihtiyaç duyar. Gelişim aşamasına girememiş bir bireyin din i araçsallaştırması, evliliği, bilimi vs araçsallaştırması onun kendi sorunudur.
Bu açılardan inanç biçiminden bağımsız olarak bireylerin korkuları, teselli ihtiyaçları ve bunlarla yüzleşmeleri kültür-gelenek üzerinden belirlenir.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (14 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 14 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı