Bir ülkeyi yöneticek kişilerinde daha iyi yönetebilme yeteceği ya da yönetememe yetersizliği olabilir, bilgisi yeterisiz ya da kültürel olarak uygun olmayabilir ama çoğunluk oy verdi diye uygun olan kişilerin başa geçtiğini düşünmek ad populum değil midir?
''Demokrasi ne demek?'' diyerek kime sorarsanız sorun büyük ihtimalle size ''Çoğunluk ne diyorsa o' dur'' sonucuna varacak cümleler kuracaklardır.. Nitekim yanlışta sayılmaz.. Ama demokrasinin sizin sorduğunuz gibi tek başına 'ad populum' olarak adlandırılmasının pek doğru olacağını düşünmüyorum. Ad populum daha çok sürü psikoloji dediğimiz kavrama yakınlık kuruyor , yani 'Onlar yapıyorsa ben neden yapmayayım ?' düşüncesi... Demokrasinin özünde ise birey düşünür , karar verir ve eylemi gerçekleşir.- Sadece düşünmesi bile bir eylem olabilir. - Bu gerçekleşen her bir eylemin yada fikrin neticesinde çoğulluk kazanmış olan hüküm sürer, ortaklık kurar.
Demokrasinin toplum yönetiminde uygulanması ise 'süreç içerisinde' bir ad populum durumuna yol açabilir. Burada önemli olan sürünün ne derece kaliteli,sağlıklı, etik ve ahlaklı olduğudur. Neticesinde sürü bir kişiyi ipten de alabilir, ipe de asabilir. - Bazen sürü kendini de bilerek yada bilmeyerek ipe asabilir.- Sürünün kalitesi ise günümüzde temel olarak eğitimle ölçülmektedir tabii bu da beraberinde eğitimin kalitesi ve yeterliliği gibi soru ve sorunları beraberinde getiriyor. Gözden kaçırılmaması gerekir ki bazı bireylerde son derece kusursuz,eksiksiz gibi görünen eğitim hayatı bile o bireyi kaliteli birey kılamıyor. Bunun nedeni genel olarak ahlaki ve etik normlara uygunsuz eylem ve düşünceleri olabiliyor yada bireyin genetiğinin, psikolojisinin yetersiz,sağlıksız var olmasından da kaynaklanabiliyor.
Özetle demek istediğim ; demokrasi gibi basit gibi görünen olgunun arkasında aslında birey, toplum, geçmiş ve gelecek, genetik hatta toplum genetiği gibi kavramlar yatıyor.Demokrasiyi tam olarak kavrayabilmek,tartışabilmek ve uygulayabilmek için tüm detayların incelenmesi, tartışılması gerekiyor. ''Kusursuz demokrasi'' olarak düşündüğümüz düzen ise yaşadığımız gezegende doğal olarak bir 'ütopya' olarak kalacak gibi duruyor...
Şöyle bir benzetme yapalım. Düşünelim ki 50 kişi bir gemiye biniyorsunuz ve diyelim ki gemiye bir kaptan seçmeniz gerekti. Bir adam gemi kullanmayı biliyor ve 10 yıllık tecrübesi var. Fakat bunun farkında olan kişi sayısı çok az. Başka birisi de sadece gemi kullanmayı bildiğini iddia ediyor fakat diğer insanlarla daha samimi olduğu için herhangi bir oylama durumunda kazanma ihtimali daha yüksek. Bu açıdan baktığımız zaman oylamanın gemideki insanlar için çok tehlikeli olduğu gözüküyor. Bu gemiyi günümüz toplumuna benzetirsek devleti yönetecek kişilerin devleti yönetmekle alakası olmayan, devleti yönetmek hakkında en ufak bilgi sahibi olmayan, kişiler tarafından seçilmesinin devleti uçuruma sürüklemesi muhtemel. Bu sorunsalı aşmak için oy kullanacak kişilerin bir sınava tabi tutulması mantıklı bir çözüm yolu olarak gözüküyor. Bu yolla oy kullanacak kişilerin en azından ülke yönetimi hakkında bilgi sahibi olan kişiler olması birçok sorunun çözümüne katkıda bulunacaktır.
Fakat bu söylediklerimden demokrasinin kötü bir şey olduğu çıkarılmamalı. Bazı filozoflar az önce bahsettiklerimi demokrasi yüzünden değil de insanların yeterince eğitilmemesinden kaynaklandığını öne sürmüşlerdir. Eğer toplum iyi şekilde eğitilirse seçecekleri kişinin devleti iyi bir şekilde yöneteceği malum.