Piri Reis ve Gizemli Haritası: Tartışmalı Haritanın Bilimsel Analizi...
Pîrî Reis tarafından çizilen H.S. 919 Muharrem ayı tarihli (M.S. 1513 baharına denk gelir) harita aykırı edebiyatta oldukça iyi bilinir. Pîrî Reis Osmanlı donanmasında bir amiraldir ve Atlas Okyanusu'nu, Batı Afrika'yı, İber Yarımadası'nı ve Okyanus'un batısındaki toprakları gösteren haritası yirmi değişik haritayı esas alır gibi gözükmektedir. Bunlardan birinin Kristof Kolomb'un kayıp haritasının bir kopyası olduğu düşünülmektedir; zira Pîrî'nin dipnotları bunu iddia eder.
Harita, İstanbul'daki Topkapı Sarayı'nın 1929 yılındaki müzeye dönüştürülme çalışmaları sırasında donemin Milli Müzeler Müdürü Halil Etem Edhem (1861-1938) tarafından yeniden bulunmuş, daha sonra Alman doğubilimci Paul Kalhe (1875-1964) tarafından incelenen harita, yine Kalhe tarafından 1931'de Leiden'deki Doğubilim Çalışmaları Kongresi'nde sunulmuştur.
Haritada Ne Var?
Harita, deve derisi parşömen üzerine dokuz değişik renkte mürekkep kullanarak çizilmiş olup, ölçütleri uzunluk 810 mm, genişlik üst tarafta (kuzey) 610 mm ve alt tarafta ise (güney) 410 mm şeklindedir. Üst kenarda muhtemelen Britanya Adaları, İzlanda, Grönland Adası ve Newfoundland'ı gösterdiği düşünülen bir başka parşömen şeridinin kaybolduğuna dair deliller bulunur. Haritanın doğu kısmı da yırtılarak geride düzgün olmayan bir kenar bırakmıştır; ancak kuzeyden güneye genişlikteki değişiklik derinin kendi doğal şeklinin bir ürünüdür. Büyük çoğunluğu Portekiz karavelaları olan çeşitli gemiler, 'tuti kuşları' olarak anılan ve Antiller üzerine çizilmiş papağanlar ve çeşitli efsanevi görüntüler de haritada resmedilmiştir. 117 yer, isimleriyle belirtilir; bunların çoğu ortaçağ deniz haritalarından (portolanlar) bilinen ve kolayca tanınabilen isimlerdir.
Portolanlar, Orta Çağ'da manyetik pusula ve parakete hesabıyla boylam bulmaya dayanan ve Akdeniz ile Avrupa'nın Atlas Okyanusu kıyılarını gösteren denizci haritaları olarak geliştirilmişlerdir. Avrupa ulusları dünyanın geri kalanını keşfettikçe, yeni edinilen bilgiler de bu haritalara eklenmiştir. Diğer portolanlarda olduğu gibi, Pîrî Reis'in 1513 tarihli haritasının elde kalan bölümleri de beş dairesel rüzgar ya da pusula gülünden yayılan bir çizgiler ağını içeriyor; "kerte hatları" da denilen bu çizgiler çeşitli pusula yönlerini ve rüzgar çeşitlerini gösteriyorlar. Bu tür bir haritanın tipik özelliği yakın zamanda keşfedilen Yeni Dünya'yı Eski Dünya'ya göre daha büyük ölçekle gösteriyor olmasıdır. Bunun etkisi de birçok kıyı detayını olması gereken enlemden daha kuzeye ya da güneye taşımak olarak ortaya çıkar. Pusula gülü sayısı, orijinal haritanın tüm dünyayı resmettiğinin kanıtıdır zira standart portolanlarda on yedi gül bulunur. Geriye kalan on iki gülün kayıp bölümlerde olduğu düşünülmektedir.
Haritada yirmi dokuzu Osmanlıca, biri Arapça olmak üzere toplam otuz açıklama yazısı bulunmaktadır. Arapça olanı haritacının ismini ve çizilme tarihini belirtirken Osmanlıca olanlar Yeni Dünya'daki insanlar, hayvanlar, mineraller ve yine Yeni Dünya'daki tuhaflıklar hakkında ayrıntılar verir. Kaynaklarını belirttiği ve Osmanlıca olarak Güney Amerika'nın üzerine yazdığı bölümde Pîrî şunları söyler:
Bu bölüm haritanın ortaya çıkarılışını anlatmaktadır. Zamanımızda böyle bir harita bulunmuyordu. Fakir kulunuz haritayı çizmiş ve son seklini vermiştir. Biri Araplarca Caferiye olarak bilinen ve Büyük İskender zamanında çizilmiş toplam yirmi haritaya ve mappae mundi'ye [Orta Çağ Avrupa Haritaları] dayanmaktadır. Bu harita böyle sekiz Caferiye haritasının, Hindistan ve Çin'i gösteren bir Arap haritasının ve batı diyarlarını gösteren Kolomb haritasının karşılaştırılması sonucu ortaya çıkmıştır. Yedi denizin bu haritası aynı bölgenin daha sonra çizilen haritaları kadar doğru ve güvenilirdir.
Pîrî, Uydurmacı Arkeologlar'ın çoğunun alıntılamadığı kendi sözleriyle haritanın eski bir haritadan kopya olduğunu yalanlar ve kendi düzenlemesi olduğunu ileri sürer. Üstüne üstlük, batı diyarlarına (Amerika'ya) kaynak olarak Kolomb'u göstermekle bu bilginin eski Caferiye haritalarında bulunmadığını ima eder. Sadece Hapgood ve yandaşları bu ifadeye bir değer bahşederler: Hapgood'a göre Pîrî Güney Amerika ve Antarktika'nın birkaç farklı haritasını yanlış birleştirmiştir. Hapgood, sadece bu şekilde Pîrî'nin haritasının neden bu kıtaların doğru bir gösterimi olmadığını açıklayabilmiştir.
Haritada Hispaniola'nın şekli ve yönü portolanlardaki Cipango'nun (Japonya) gösterimine benzer: burası Kolomb'un ilk seferinde ulaşmayı umduğu yerlerden birisidir. Gerçekten de Kolomb ilk seferinde Hispaniola'yı keşfettiğinde Cipango'ya ulaştığını sanmıştır. Küba da anakaraya bitişik olarak gösterilmiştir, zira Kolomb burasının da Asya'dan doğuya doğru uzanan buyuk bir yarımada olduğunu düşünmüştür (ölümüne dek Yeni İspanya'nın Asya'nın bir parçası olduğunu düşünen Kolomb yeni bir kıta keşfettiğini öğrense gerçekten çok şaşırırdı). Bu bölümde Pîrî tarafından kaydedilen anakara yer isimleri Kolomb'un ikinci seferine dayandırılır ve bölgeyi açıkça Küba olarak tanımlar. Bütün bunlar haritanın Kristof Kolomb ile yakin ilgisini ortaya koyar ve Pîrî'nin haritayı Kolomb'un bir haritasından kopyaladığı ifadesini destekler.
Muhiddin Pîrî'nin Yaşamı (y. 1465x70 - 1554)
Söz konusu haritanın yaratıcısı olması dışında aykırı yazarlar Pîrî hakkında çok az şey söylerler. Oysa kendisi Türk tarihinde iyi bilinen bir kişiliktir ve haritacılık tarihi açısından da (Uydurma Arkeologların tercih edeceği nedenlerden olmasa da) oldukça önemlidir. Muhiddin Pîrî bin Hacı Mehmed adıyla 1465x70 civarında muhtemelen Gelibolu'da Hacı Mehmed'in oğlu olarak dünyaya gelir. Önceleri Eğriboz'da küçük bir filonun komutanı iken daha sonra Burak ve Kara Hasan Reislerle (ölümü 1521) korsanlık serüvenine atılan Kemal Reis'in de yeğenidir. Pîrî genç yaşında amcasının yanında İspanyollara, Cenevizlilere, Venediklilere ve Osmanlı'nın diğer düşmanlarına karşı savaşır. 1492'ye dek Cerbe adasını üs alarak batı Akdeniz'deki gemilere saldırırlar. Bu dönemler Reconquista'nın son yıllarıdır ve Granada'daki (Gırnata) Endülüs müslümanları gerileme içindedir. Kemal Reis bu dönemde İspanyollarla savaşmanın yani sıra müslüman mültecilerin İspanya'dan Kuzey Afrika'ya geçirilmesine de yardımcı olmuştur. Kemal ve Pîrî, Sultan 2. Beyazıt (0000-1512, 1481'den itibaren padişah) tarafından yeniden Osmanlı donanmasına Reis (amiral) rütbesiyle katılmaya davet edilirler. İnebahtı, Moton, Koron, Midilli ve Rodos muharebelerinde hizmet ederler. Safai Piri'nin Moton kalesini ele geçirme savaşımındaki kahramanlıklarını 1500'de Fetihname-i İnebahtı ve Moton adli şiirinde dile getirir.
Serüvenler Devam Ediyor...
Pîrî, amcasının ölümünden sonra 1510'da Gelibolu'ya döner ve 1513'te bir parçasıyla günümüzde ün kazanan ilk dünya haritasını çizer. Yavuz Sultan Selim'in (ölümü 1520, tahta çıkış 1512) Mısır seferine amiral olarak katılmasının ardından 1517'de haritasını sultana sunar. Bu dönemde Barbaros Hayrettin Paşa'nın (1466-1546) kaptanlarından kuzeni Muhiddin Reis'e de Akdeniz'de başka seferlerde eslik eder. Meslek yaşamı boyunca diğer denizcilerin haritalarını toplamanın yanı sıra kendisi de gezdiği yerlerin haritalarını çıkarır; bunda İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Yunanca dahil birçok yabancı dili konuşabiliyor olmasının da yardımı büyüktür. 1521 yılında bu bilgileri Kitab-ı Bahriye (Denizler Kitabı) adı altında bir kitapta toplar. Kitap bölgelere göre bölümlere ayrılmıştır ve daha önceki dünya haritasından daha fazla ayrıntı içerir; ne yazık ki kitabin günümüze kalan hiçbir kopyası Pîrî'nin elinden değildir. Şair Muradi Pîrî'yi Kethüda olarak tanımlar ve tersanenin kahyalığını yaptığını belirtir. 1524'te Vezir-i Azam Damat İbrahim Paşa komutasındaki bir Osmanlı filosuna kılavuz kaptan olarak atanır. Filo Kanuni Sultan Süleyman (1494-1566, tahta çıkış 1520) tarafından Hain Ahmed Paşa'nın (1523-4 arası Mısır Valisi) isyanını bastırmakla görevlendirilmiştir. Bu seferin ardından Kitab-ı Bahriye'yi yeniden yazar ve Sultan Süleyman'a takdim eder; daha sonra yine Kanuni'ye 1528'de yapacağı ve 1513'teki haritasına göre daha güncel kaynaklara dayanan ikinci dünya haritasını da sunacaktır. Şans eseri, bu haritanın günümüze kadar kalan tek bölümü yine Atlas Okyanusu'nun gösterildiği bölümdür.
Pîrî'nin Yaşlılığı
Pîrî Reis'in son dönemi Osmanlı donanmasında Mısır Filosu Komutanı olarak hizmetle geçer. Yemen açıklarında Portekizlilerle savaşır ve 1547'de Aden'i, 1552'deki ikinci bir seferde de Maskat'ı ele geçirir; bu dönemde seksenlerini yaşamaktadır. Sonrasında Hürmüz Boğazı'nda Basra Körfezi'ne girişi denetleyen bir Portekiz kalesini ablukaya alır, ancak daha güçlü bir filonun kaleye yardıma gelmekte olduğu haberini alınca ablukayı kaldırır. Filoyu tamirat için Basra'da bırakarak üç gemiyle Süveyş'e doğru yola çıkar ve 1553'te bir gemi kaybıyla limana ulaşır. Mısır'a ulaştığında kendini ve hazinesini kurtarmak amacıyla muharebe alanını terk ettiği iddiasıyla tutuklanır ve ölüm cezasına çarptırılır. Hazineden kasıt Kemal Reis'le geçirdiği korsanlık dönemi ve sonraki donanma hizmetinde edindiği servettir. Suçlamanın savaş ganimetlerini paylaşmayı reddederek düşmanlığını kazandığı dönemin Basra Valisi Kubat Pasa tarafından uydurulduğu düşünülmektedir. Kubat Paşa'nın suçlamaları politik nedenlerle dönemin Mısır Veziri Dükağinzade Mehmet Paşa tarafından da doğrulanır ve seksenlik Pîrî 1554'te idam edilir. Servetine el konularak İstanbul'daki Topkapı Sarayı'na gönderilir.
İddialar
Antarktika'nın haritada gösterildiği iddiası ilk olarak 1956'da emekli Kaptan Arlington Humphrey Mallery tarafından ortaya atılır. Mallery Keltler, Vikingler ve diğer eski dünya uygarlıklarının yaygın olarak Kuzey Amerika'ya yerleştiklerine ve ellerinde diğer kuşaklara kalamamış oldukça ayrıntılı haritalar bulunduğuna inanmaktadır. Mallery on altıncı ve on sekizinci yüzyıllardan kalma haritaların gösterdiklerini nasıl analiz ettiği ve yeniden düzenlediğini tanımlarken niyetini ele verircesine 'deşifre etmek' ibaresini kullanır. Çoğu haritanın başka birçok haritanın birleştirilmesiyle çizildiğini, ancak kopyalayıcıların kaynak haritalarda farklı merkez noktaları, farklı ölçekler ve farklı projeksiyonlar kullanıldığını fark edemediklerini düşünmektedir. Bu yüzden Mallery'ye göre asıl haritaların içeriklerini anlayabilmek için tek bir haritanın farklı kısımlarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Charles Hapgood
Tuhaf olan, ABD Ordusu Hidrografi Dairesi'nden bu düzenlemeleri destekleyen birkaç subay da dahil birçok kişinin Mallery'den etkilenmesidir. Bir bilim tarihi öğretmeni olan ve Mallery'nin Pîrî Reis haritasına yorumu üzerine bir radyo programının yazıya dökülmüş metnini okuyan Charles Hapgood da (1904-1982) Mallery'den önemli derecede etkilenenlerdendir. Hapgood 1950'lerde kabuk yer değişimi olarak adlandırdığı bir sav geliştirir. Sava göre yerkabuğu mantoya sıkı sıkıya bağlı değildir ve arada üzerinden kayarak dünya çapında tahribata yol açar. Bu yer değiştirmelerin nedenlerinden biri kutuplarda buz birikmesiyle yerkabuğunun tepeden aşırı yüklenmesi ve merkezkaç kuvvetiyle ekvatora doğru kaymasıdır. Karşılıklı yazışmalarıyla etkilediği kuramsal fizikçi Albert Einstein (1879-1955) Hapgood'un 1958 tarihli Dünyanın Kayan Kabuğu adli kitabına bir önsöz yazar. Bu sayfada sözü gecen üç harita da dahil olmak üzere, on dokuzuncu yüzyılda keşfedilen Antarktika'yı bundan üç yüz yıl önce gösterdiği iddia edilen haritalara dikkati ilk çeken de Hapgood olmuştur. ABD Hava Kuvvetleri tarafından çekilen güney açısı bazlı, eş uzaklıklı ve Kahire'yi merkez alan bir dünya projeksiyonu ile Piri Reis haritasını karşılaştırır.
Hapgood, Antarktika'nın buzlardan arınmış olduğu bir zamandaki ölçümlere dayandırılmış olduğuna inandığı orijinal kaynak haritaların son derece doğru olduğunu varsayar. Bu nedenle de Pîrî Reis haritası ile günümüz haritaları arasındaki farklılıkların Pîrî'nin kopyalama hatalarından kaynaklandığına inanır. Bu noktadan başladığında Hapgood için kimi kıyı şeritlerinin değişik kısımlarındaki ölçekleri ayarlamanın, 'eksik' kıyı şeritlerini tamamlamanın ve Mallery'den esinle Pîrî'nin haritasındaki hataları giderip varsayılan kaynak haritalarına uygun hale getiren kara parçalarının yönlerini değiştirme yöntemlerinin fazla da farkı yoktur. Hapgood haritayı dört farklı şekilde kareleyerek yeniden çizme gereğini duyar. Bunlardan ikisi birbirine paralel, fakat farklı ölçeklerde ve biri diğerine göre birkaç derece ötelenmiş karelemeler iken üçüncüsü bu ikisine göre saat yönünde yaklaşık 79 derece döndürülmüş, dördüncüsü ise saatin tersi yönde yaklaşık 40 derece döndürülmüş ve ana karelemenin yaklaşık yarı ölçeğinde çizilmişlerdir. Bu yöntemle Hapgood beş farklı ekvator tanımlar. İşleri daha da karıştıran haritada belirtilen yer adlarını gözardı etmenin gerekliliğidir. Zira Pîrî'nin işaretlediği yer adları on altıncı yüzyıl başlarından kalma diğer haritalarla uyumlu ve birçoğu günümüzde de kullanılan yer adlarıdır.
Erich von Däniken ve Charles Hapgood
Hapgood'un karmaşıklıklarından ve sonuçlarının bilinene aykırılığından ötürü önceleri pek dikkat çekmeyen fikirleri, 1960'larda birtakım yazarlar ve özellikle Erich von Däniken tarafından popülerleştirilir. Däniken sanki kanıtlanmış bir gerçekmiş gibi Hapgood'un Pîrî Reis haritasında buzsuz bir Antarktika resmedildiğine dair iddiasını yineler ve bunun tek açıklamasının haritanın dünya dışı canlılarca çizilmesi olduğunu öne sürer. Buna göre ya harita çok eski bir tarihte, Antarktika'nın gerçekten buzsuz olduğu bir zamanda çizilmiştir, ya da uzaylıların teknolojisi buz altındaki kara sınırlarının görülebilmesini sağlamaktadır. Bu doğruluğu yüksek haritalar daha sonra birçok ara kopyanın ardından Pîrî tarafından da kopyalanmış ve bu şekilde hatalar ve belirsizlikler eklenmiştir. Üstelik von Däniken'e göre Güney Amerika'nın haritadaki uzatılmışlığı dört haritanin farklı ölçeklerde birleştirilmesinden değil, haritanın kaynağının uydu fotoğraflarına dayanmasındandır.
Güneydeki kara parçasına eklenen yer isimleri Pîrî'nin de zamanın moda inanışı olan bir güney kıtasını hesaba kattığını gösterir. İlk olarak Klasik Yunan coğrafyacılarınca varlığı öne sürülen kıta, Güney Amerika'nın doğu kıyısı boyunca seyahat eden (ve kimilerinin Antarktika'ya varmış olması muhtemel) Portekizli denizcilerce de doğrulanır. Buna rağmen Pîrî'nin çizdiği güney kıtasının kıyı şeridinin şekli ne buzlarla kaplı ne de buzsuz Antarktika'ya benzemektedir. İkisini benzetebilecek tek nokta ikisinin de Atlas Okyanusu'nun güneyinde yer aldığı ve kıyı şeritlerinin doğu-batı doğrultusunda uzanmasıdır. Bu güney kıtasına olan inancın gücüne bir örnek Gerhard Kremer'in (Gerhardus Mercator, 1512-1594) kendi haritasına bu kıtayı dahil edişine verdiği gerekçedir. 1569'da yayınladığı dünya haritasında Kremer yeryüzünün dengede kalabilmesi için kuzey yarıküredeki kara kütlesinin “Antarktik Kutup'ta yer alan ve Asya'nın güney kısımları, yeni Hindistan ve Amerika ile birlikte toplam ağırlığı kuzeydekilere eşit çok büyük bir kıta ile dengelenmesi gerektiğini” yazar. Bu görüş, Klasik donem coğrafyacılarından esinlenen on altıncı yüzyıl haritacılarının, varlığına dair denizcilerden hiçbir kanıt edinilmemiş bir güney kara parçasını yine de ısrarla haritalarına eklemelerini de açıklar.
Haritanın Açıklaması
Her şey hesaba katıldığında Pîrî Reis'in 1513 tarihli haritasının açıklaması oldukça basittir. Antarktika dahil bilinmeyen hiçbir kıta göstermediği gibi, müthiş doğruluktaki eski haritalardan kaynaklanmış olsa idi hiç içermemesi gereken hatalar da bulundurur (örneğin Kolomb'dan kaynaklanan Küba'nın Asya'da bir yarımada olduğu fikri).
Aynı şekilde (Hapgood'un da daha sonra kabuk yer değiştirme savı ile yeniden ortaya attığı) dünyayı devrilmekten korumak için kuzeydeki kıtaların güneydeki kara parçalarıyla dengelenmesi gerektiği gibi on altıncı yüzyıl başlarında geçerli coğrafi kuramlarla da uyumludur.
Buna karşın harita olağanüstü bir başarı ve Pîrî'nin haritacılıktaki hünerlerinin bir göstergesi olmanın yanında Kolomb'un ilk iki seferinde çizdiği haritaların da günümüze kalan tek temsilcisidir. Uydurma Arkeoloji'nin birçok örneği gibi bu haritayı esrarengiz kılan tek şey de haritanın meydana getirilişine yönelik delilleri (en önemlisi de Pîrî'nin kendi yazdığı notları) kasıtlı olarak gözardı etmek ve haritadaki bariz hataları atlayıp doğruluğu üzerine abartılı iddialarda bulunmaktır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 6
- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Bad Archaeology | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:36:52 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1928
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Bad Archaeology. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.