Klasik Koşullanma Nedir? Pavlov'un Köpek Deneyleri Psikolojiyi Nasıl Değiştirdi?
Pavlov'un Köpekleri, 2. Dünya Savaşı'nda Alman Tanklarını Bombalamakta Kullanıldı!
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Klasik koşullanma (veya tepkisel koşullanma), bilinçsiz veya otomatik olarak gerçekleşen bir öğrenme türüdür. Klasik koşullanma, doğal uyarıcılara verilen doğal bir tepkinin, yapay bir uyarıcı tarafından da uyarılır hale getirilmesini ifade eder. Rus fizyolog Ivan Pavlov tarafından keşfedildiği için Pavlovyen koşullanma olarak da bilinir. Davranışsal psikolojinin temelini oluşturduğu için genellikle psikoloji tarihindeki en önemli keşiflerden biri olarak kabul edilir.
Klasik koşullanmanın günümüzdeki en basit örneklerini reklamcılıkta görebiliriz. Örneğin, güzellik ürünleri satan firmalar, reklamlarında temiz ve pürüzsüz bir cilde sahip oyuncuları kullanır. Böylece reklamı izleyenler, ürünü "sağlıklı bir cilt" ile ilişkilendirir. Günlük hayatta klasik koşullanmanın bunun gibi birçok örneğini görmek mümkündür.
Evrimsel açıdansa klasik koşullanmanın faydalı olduğunu söylenebilir. Örneğin belirli bir gıdanın sizde yarattığı rahatsızlık durumu, o gıdayı bir hastalıkla ilişkilendirmenize ve gelecekte bu gıdayı tüketmemenize sebep olabilir. Günümüzde klasik koşullanma, uyuşturucu madde kullanımı gibi olumsuz davranışları değiştirmek veya modifiye etmek için terapötik bir teknik olarak da kullanılmaktadır.
Klasik koşullanmayı anlamak için, kaşifi Ivan Pavlov'u biraz daha yakından tanımakta fayda görüyoruz.
Ivan Pavlov Kimdir?
14 Eylül 1849 yılında Rusya'nın Ryazan kentinde dünyaya gelen Pavlov, 1860 yılında papazlığa hazırlanmak üzere Ryazan İlahiyat Yüksek Okulu’na başladı. Burada Rus ve dünya tarihi, edebiyat, mantık, doğabilimleri, dil ve felsefe gibi kendini geliştirebileceği dersler aldı ve eğitimini tamamladı. O dönemin önemli fizyologlarından olan Claude Bernard, Ivan Pavlov'un fizyoloji merakını artttırdı ve bu alana doğru ilerlemesinde büyük rol oynadı. Ivan Pavlov, refleksler üzerine çalışmalarını sürdürdü.
Pavlov, disipline çok önem verirdi. Yanında çalıştırdığı asistanların yaptıkları işlere kendilerini adamaları konusunda çok hassastı. Deneyler sırasında kendisine yardım eden çalışanların eksiksiz ve hatasız çalışması gerektiğini açıkça belirtirdi. O dönemde Pavlov’un laboratuvarında çalışmak isteyen birçok kişi vardı.
Bu sıralarda, dinamiti icat eden ve sonradan meşhur "Nobel Ödülleri"ni bilim dünyasına kazandıracak olan Alfred Nobel, Pavlov’a laboratuvarını büyütmesine imkan verebilecek miktarda bağışta bulundu. Bağış için verilen paranın hepsi Pavlov'un kendi istediği türde bir laboratuvar inşa etmek için harcandı. İki katlı olan bir taş binada bodrum katında köpek kulübeleri, 1. katında 3 deney salonu, 2. katında da deney hayvanlarına cerrahi müdahalede bulunan ameliyathaneler ve hayvanların ameliyat sonrasında iyileşebilmeleri için bakım odaları vardı.
Pavlov, laboratuvarının 2. katından çok gurur duyuyordu; çünkü dünyadaki ilk özel ameliyat bölümü olan fizyoloji laboratuvarına sahipti. Pavlov, burada, ilk kez "bölünmüş mide" operasyonunu gerçekleştirdi.Bu olağanüstü metot, Pavlov ve asistanlarına midedeki sindirim sürecini ilk kez bütün detaylarıyla inceleme fırsatı vermişti.
Pavlov'un bilimsel çalışmalardaki ünü tüm dünyaya yayılmaya başlamıştı ve dünyanın çeşitli yerlerinden bilim insanları Pavlov'un harika bir başarıyla gerçekleştirdiği ameliyatların nasıl yapılacağını öğrenmek için laboratuvarını ziyarete geliyorlardı. Laboratuvarda çalışan asistanlardan biri, Pavlov'un kitabını yabancı dillere çevirmeye başladı. Bu sayede Rusça bilmeyen birçok kişi, Pavlov'un eserlerine kolayca ulaşabilecekti. Kendisinin yaptığı çalışmalar sonucunda yine Alfred Nobel'in vasiyeti üzerine başlatılan Nobel Ödülü'nün 3. yıl dönümünde fizyoloji veya tıp alanında 1904 yılında verilen Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülü'ne aday gösterilerek, ödülü almaya hak kazandı.
Pavlov, ödül kabul konuşmasının ilk cümlesinde insanın en temel ve en güçlü içgüdüsünün "yiyecek bulmak" olduğunu söyleyerek, tüm dünya çapında adını ezberletecek çalışmalarından bahsetmeye başladı. Örneğin ona, sindirim sistemiyle ilgili çalışmalarından bile daha fazla ün kazandıracak olan "koşullu refleks" ve "koşulsuz refleks" kavramlarından bahsetti. Salondaki pek çok kişi bu sözleri ilk kez duyuyordu.
Pavlov, konuşmasıyla herkesi şaşırttı. Dinleyiciler onun sindirim sistemiyle ilgili keşifleri hakkında konuşmasını bekliyordu. Şartlı reflekslerin doğası ve işleyişi konusundaki buluşu, o dönemdeki sayısız fizyoloji araştırmasını öğrenme alanına yöneltti.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Pavlov'u kuşkusuz "Pavlov" yapan keşif, laboratuvarda mide üzerine bir çalışma yaparken, laboratuvardaki köpeklerinin daha et verilmeden önce, Pavlov'un veya öğrencilerinin ayak seslerini duyduklarında salya akıtmaya başlamış olmalarıdır. Bunu fark eden Pavlov, çalışmalarını bu yöne doğru geliştirmiştir.
Meşhur "Pavlov'un Köpeği" Deneyi
Pavlov, öncelikle laboratuvarında barındırdığı köpekler üzerinde salgı bezlerini incelemiştir. Ardından bu köpekler üzerinde yaptığı deneyler sonucunda, köpeğin doğal uyaranları (örneğin yemeği) dışında zil veya lamba gibi ilgisiz uyaranlara da tepki verip, salgı salgılama durumunu inceledi.
Normal koşullar altında bir köpek et gördüğü zaman salgı bezlerinin çalışması doğal bir durum olduğundan, bu tepkiye şartsız tepki (veya koşulsuz refleks) denir. Bir organizmanın doğal dengesini şartsız refleksler sağlar. Bu durumda et de şartsız uyarandır, çünkü köpekte herhangi bir şartlandırma yapılmadan önce de salya üretimine sebep olmaktadır.
Ancak hayvanlar, sadece doğal uyaranlarına tepki vermezler. Örneğin eğer köpeğe et verilirken, bir yandan da zil sesi sunulacak olursa (yani bir zil çalınacak olursa), birkaç denemeden sonra köpek, zil sesi ile almakta olduğu yiyecek arasında da bir ilişki kuracaktır. Buna bağlı olarak köpek, zil sesini duyduğu anda, henüz yemek verilmese bile istemsiz olarak salya salgılamaya başlayacaktır. İşte bu durumda, "yemek yeme davranışı" ile normalde tamamen alakasız olan "zil sesi"ne bağlı olarak salgıların aktifleşmesine şartlı tepki (veya koşullu refleks) denir.
Bu kavramları biraz daha yakından tanıyalım:
Klasik Koşullanma Kavramları
Klasik koşullanma, öğrenme sürecini açıklamak için birkaç farklı kavramı kullanır. Aşağıdaki kavramları bilmek, Pavlov'un deneyini ve klasik koşullanma teorisini tam olarak anlamanıza yardımcı olacaktır.
- Nötr Uyarıcı (İng: "Neutral Stimulus" veya kısaca "NS"): Başlangıçta kendi başına herhangi bir tepkiyi tetiklemeyen uyarandır. Pavlov’un deneyinde bu, zil sesidir.
- Koşulsuz Uyarıcı (İng: "Unconditioned stimulus" veya kısaca "US"): Otomatik olarak bir tepkiye sebep olan doğal bir uyarıcıdır. Pavlov’un deneyinde bu, köpeğe verilen ettir.
- Koşulsuz Tepki (İng: "Unconditioned response" veya kısaca "UR"): Koşulsuz bir uyaran tarafından tetiklendiğinde ortaya çıkan kasıtsız tepkidir. Bu tepki otomatik, yani doğal bir tepkidir. Pavlov’un deneyinde et verildiğinde köpeğin salya miktarının artması buna örnektir.
- Koşullu Uyarıcı ("Conditioned stimulus" veya kısaca "CS"): Bir zamanlar nötr olan ancak koşulsuz uyarıcı ile eşleştirildikten sonra bir tepkiye sebep olan uyarıcıdır. Pavlov’un deneyinde et ile eşleştirilen zil sesi buna örnektir.
- Koşullu Tepki (İng: "Conditioned response" veya kısaca "CR"): Koşullu uyarıcıya verilen öğrenilmiş tepkidir. Pavlov'un deneyinde köpeğin zil sesini duyduğunda salya üretmesi koşullu tepkiye örnektir.
Pavlov'un Köpek Deneylerini Detayları
Pavlov, deneyi şu şekilde tasarladı: Deney başlamadan önce köpeklerin dış ortamda salyalarını toplayabileceği bir düzenek hazırladı. Ardından doğal koşullarda bir köpeğin salgıladığı salya miktarını belirledi.
Deney sırasında ise şartsız tepkinin oluşabilmesi için köpeğe et vermeden önce zil bir süre çalınmaya başlandı. Daha önce zil sesiyle birlikte et verilmediğinden dolayı herhangi bir salya mikarında artış gözlenmedi. Ardından Pavlov, köpeğe sadece et parçaları vermeye başladı. Aç halde olan köpeğin salya miktarında doğal olarak artış gözlemlendi.
Deneyin bir sonraki basamağında köpeğe hem et parçaları atıldı hem de zil sesi verildi. Buradaki amaç köpek için zil sesi ile et parçalarının eşleşmesiydi. Bu işlem ardı ardına devam ettirildi. Bir süre sonra et verilmesi kesilmişti ancak zil sesi hala çalıyordu. Bu durumda köpek sadece zil sesi duyuyordu ama önüne et verilmiyordu. Kurulan düzenekte sanki et veriyormuş gibi salya miktarındaki artış devam ediyordu. Bu deney sonucunda Pavlov; zil sesini duyan bir köpeğin salya salgılaması gerektiğini öğrendiği sonucuna varmıştır.
Pavlov, köpekler ile ilgili yaptığı deney sonuçlarını temel tepkileri 3 şekilde tanımladı:
- Çevreden gelen her uyaran harekete geçirme veya engellemeye sebep oluyordu.
- Harekete geçirmeyle ve engellemeyle ilgili sinirlerle ilgili süreçler, beyinde bazı kurallara göre etkileşime giriyordu.
- Sinir sistemlerinde, doğuştan gelen bireysel farklılıklar vardı.
Pavlov'un Köpekleri Ne Çeşit Köpeklerdi?
Pavlov'un köpeği deneyi tüm dünyada yaygın olarak bilinir; ancak bu büyük deneyin baş kahramanları hakkında pek bir bilgiye rastlamak mümkün değil gibidir.
Bunun nedeni, Pavlov'un köpek seçiminde herhangi bir çeşide odaklanmamış olmasıdır. Laboratuvarında her çeşitten köpek bulmak mümkündür ve birçoğu, birden fazla çeşidin kırması olan köpeklerdir. Aşağıda, bu köpeklerin neye benzediğini görebilirsiniz:
Aşağıda bunlardan bir tanesinin Rusya'daki Pavlov Müzesi'nde korunmuş halini görebilirsiniz:
Klasik Koşullanma İlkeleri
Elbette klasik koşullanma sahası, Pavlov'un köpekler üzerinde yaptığı deneylerden sonra da devam etmiş ve yeni araştırma sahalarına kapı aralamıştır. Bu sırada birtakım yeni terminoloji de doğmuştur. Bunlardan bir kısmını incelemekte fayda görüyoruz:
- "Sönme" veya "Deneysel Çözülme" (İng: "Extinction"): Koşullu ve koşulsuz uyarıcı arasındaki ilişkinin zayıflaması nedeniyle koşullu tepkinin azalmaya veya kaybolmaya başlamasını ifade eder. Örneğin, Pavlov'un deneyinde zil sesi çalınmasına rağmen et verilmemesi defalarca tekrar edildiğinde köpek bir süre sonra salya üretmeyecektir.
- "Kendiliğinden Geri Gelme" (İng: "Spontaneous Recovery"): Öğrenilmiş bir tepkinin sönme veya yok olma döneminden sonra yeniden geri gelmesini ifade eder. Örneğin, Pavlov köpeği zil sesine karşı salya salgılaması için eğittikten sonra bu davranışı pekiştirmeyi bir süreliğine bıraksaydı ve belirli bir süre sonra tekrar uygulamaya devam etseydi, köpek de salya salgılamaya yeniden başlayabilirdi. Buradaki önemli nokta, geri gelmiş bir davranışın ilk günkü etkisine ulaşmamasıdır.
- Uyarıcı Genellemesi (İng: "Stimulus Generalization"): Koşullu uyarıcıya benzer uyarıcılara tepki verme eğilimini ifade eder. Örneğin, zil sesine karşı salya salgılamaya şartlandırılmış bir köpek zile benzer seslere karşı da bu davranışı sürdürebilir. Başka bir örnek olarak, salıncaktan düştüğü için bu konuda korku geliştiren bir çocuk hamak gibi sallanan diğer nesnelere karşı da korku hissedebilir.
- Ayırt Etme (İng: "Stimulus Discrimination"): Uyarıcı genellemesinin tam tersidir. Koşullu uyarıcıyı, koşulsuz uyarıcı ile ilişkili olmayan diğer uyarıcılardan ayırt etme yeteneğini ifade eder. Pavlov'un deneyine geri dönecek olursak, köpeğin zil sesi ile zile benzeyen diğer sesleri (örneğin korna sesi) ayırt etme yeteneğini içerir. Köpek bu uyarıcıları ayırt edebildiğinden yalnızca koşullu uyaran (zil sesi) sunulduğunda tepki verecektir.
- Üst Düzey Koşullanma (İng: "Higher-Order Conditioning"): Daha önce nötr uyarıcı konumunda olan ancak klasik koşullanma ile nitelik kazanan uyarıcının, ikinci bir nötr uyarıcı için koşullu uyarıcı olarak kullanılmasını ifade eder. Örneğin, bir ürün reklamında sporcu kişiliğini kullanmak için bir futbolcunun yer alması, ürün ile futbol arasında bir ilişki geliştirilmesini amaçlayabilir. Daha spesifik bir örnek için, hamaktan düşen bir çocuğun daha sonra salıncaktan korkmaya başlaması ve ardından salıncağın olduğu parka karşı korku geliştirmesi söylenebilir.
Klasik Koşullanma Türleri
Normalde klasik koşullanmanın gerçekleşmesi için koşullu uyarıcının koşulsuz uyarıcıdan önce sunulması gerekir. Ancak öğrenme sürecini farklı etkileyen üç tür klasik koşullanma vardır:
- Gecikmeli Koşullanma (İng: "Delay Conditioning"): Koşullu uyarıcının sunulduğu ve ardından koşulsuz uyarıcının verildiği prosedürdür. En etkili koşullanma türü olarak bilinir ve Pavlov’un deneyi bunun en iyi örneğidir.
- İz Koşullanma (İng: "Trace Conditioning"): Koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında belirli zamanın olduğu koşullanma türüdür. Gecikmeli koşullanma ile karıştırılmaması önemlidir. Gecikmeli koşullandırmada, koşulsuz uyarıcı koşullu uyarıcıyı hemen takip eder ve onunla birlikte sona erer. Yani bir örtüşme söz konusudur. İz koşullanmada ise koşullu ve koşulsuz uyarıcı birlikte sunulmaz ve örtüşmez.
- Eş Zamanlı Koşullanma (İng: "Simultaneous Conditioning"): Koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının aynı anda ortaya çıktığı ve kaybolduğu koşullanma türüdür. Diğer koşullanma türlerine göre daha etkisizdir.
Gerçek Dünyadan Klasik Koşullanma Örnekleri
Pavlov'un Anti-Tank Köpekleri ve 2. Dünya Savaşı
İkinci Dünya Savaşı sıralarında Pavlov’un deneyi, Almanların tankları karşısında zorlanan Sovyetler Birliği'nin dikkatini çekmeyi başardı. Sovyetler, köpeklerden oluşan bir ordu kurmak için köpek barınakları kurma kararı aldılar. Ne var ki bu köpeklere hiç de iyi davranılmadı.
Köpekleri şartlandırmak için bu barınaklarda günlerce aç bırakıldılar. Ardından barınağa tanklar getirildi. Araştırmacılar, köpeklerin tankların varlığı ile et parçalarını eşleştirmelerini sağladılar. Böylece köpekler, artık tankların olduğu yerde yemek olduğunu öğrenmişlerdi. Şartlanmış köpekleri savaş alanına getiren Sovyetler, aç köpeklerin üzerine bomba yerleştirdiler ve Alman tanklarının üzerine saldılar. Tanklarda yemek bulacağını zanneden köpekler tanklara yaklaştıklarında hepsini patlattılar ve Sovyetler, Almanlara karşı sıradışı bir şekilde önlem almış oldu.
Bu uygulamanın 2. Dünya Savaşı'nın seyrini ne kadar etkilediği oldukça tartışmalıdır. Sovyet kaynaklarına göre bu anti-tank köpekleri kullanılarak 300 civarında Alman tankı etkisiz hale getirilmiştir. Ancak bazı batılı kaynaklar, bunun Sovyetler Birliği propagandası olduğunu, söz konusu programın giderlerini haklı çıkarmak adına abartıldığını söylemektedir.
Buna rağmen ,köpeklerin patlayıcı olarak kullanılmasının başarılı olduğunu gösteren tekil durumlar gerçekten de bulunmaktadır. Örneğin Hlukhiv yakınlarındaki 160. tabur cephesinde 6 anti-tank köpeğinin 5 Alman tankını zedelediği; Stalingrad Havalimanı yakınlarındaysa yine köpekler kullanılarak 13 tankın etkisiz hale getirildiği bağımsız kaynaklarca da doğrulanmıştır. Kursk Savaşı sırasında ise aynı amaçla kullanılan 16 köpek, 12 Alman tankını etkisiz hale getirmiştir. Bunlar kritik başarılardır; çünkü örneğin Kursk Savaşı sırasında patlatılan tanklar, Sovyet savunma hattını yarmayı başarmış olan tanklardır ve daha fazla ilerlemelerine bu sayede engel olunmuştur.[2]
Bunlara karşılık, 1941 yılından itibaren Almanlar Sovyetler'in bu taktiğinden haberdar oldukları için gerekli önlemleri almış ve savaş alanındaki askerlere, gördükleri tüm köpekleri vurmaları emredilmiştir. Çünkü tanklar üzerindeki makinalı tüfekler, köpekler gibi hızlı ve ufak hedefleri vurmakta zorlanmıştır ve etkili bir savunma olamamışlardır.
Dolayısıyla her halükarda olan, insanın savaş hırsı kıskacında kalan köpeklere olmuştur.
Küçük Albert Deneyi: İnsanlar da Köpekler Gibi Şartlandırılabilir mi?
Küçük Albert deneyi, davranışçılık kuramının önde gelen temsilcilerinden John B. Watson'un etik açıdan oldukça tartışmalı deneyidir. Watson ve Rayner, 9 aylık bir bebeği kullanarak bir çocuktaki korku tepkisini koşullandırmaya karar verdiler.
Deneyin başlangıcında bebek Albert'e beyaz bir sıçan, tavşan, köpek ve başının arkasındaki demir bir çubuğa çarpan çekiç dahil olmak üzere bir dizi uyarıcı gösterildi. Albert; sıçan, tavşan ve köpeğe karşı herhangi bir tepki göstermedi. Ancak çekiç sesi Albert'i korkuttuğu için bu, "koşulsuz uyarıcı" olarak kabul edildi. Bu durumda korku da "koşulsuz tepki"ydi.
Deneyin ilerleyen aşamalarında Albert'e bir sıçan getirildi. Çocuk, sıçanı sevmek için uzandığında çekiç ile demir çubuğa vurularak yüksek bir ses çıkarıldı. Bu işlem, Albert'e sıçanı getirdiklerinde korku dolu bir tepki verene kadar yedi hafta boyunca tekrar edildi. Nihayetinde Albert, artık sıçandan korkmaya başlamıştı. Bu durumda başlangıçta nötr olan sıçan, artık koşullu bir uyarıcı haline geldi ve korku da artık koşullu bir tepkiydi.
Watson, daha sonra Albert'in geliştirdiği korkunun yalnızca sıçan ile sınırlı olmadığını fark etti. Koşullu tepki olan korku, daha önce nötr olan tavşan, köpek ve diğer uyarıcılara kendiliğinden aktarılmıştı. Albert, artık beyaz renkli ve tüylü nesnelerden korkmaya başlamıştı. Böylece bir uyarıcı korkusu, benzer özelliklere sahip diğer uyarıcıların korkusuna genelleştirildi. Bu, az önce gördüğümüz "uyarıcı genellemesi"ne iyi bir örnektir.
Korku koşullanmasının oluşması için her zaman tekrarlara gerek yoktur. Bazen ilişkisel öğrenme veya uyarıcı genellemesi için tek bir travmatik deneyim yeterli olabilir. Örneğin, bir kişi bir kavşakta trafik kazası geçirip ağır yaralanmış olsun. Artık bu kişi, yalnızca bu kaza yaptığı kavşağa doğru değil herhangi bir kavşağa doğru hareket ederken korku veya gerginlik hissedebilir. Bu duygular bazen o kadar yoğun olabilir ki kişi artık araba kullanmak istemeyebilir. Uyarıcı genellemesi bu tür hayatı olumsuz etkileyen kaygı bozukluklarına sebep olabilir.
Bağımlılıklarda Klasik Koşullanma
Nikotin, alkol gibi bağımlılıkları olan kişilerin belirli insanlarla buluşma veya bar gibi belirli yerleri nikotin ile ilişkilendirdiği gözlemlenebilir. Bu ilişki, elbette klasik koşullanma üzerine kuruludur. Örneğin başlangıçta nikotin koşulsuz uyarıcıdır. Buna karşılık dopamin düzeylerindeki ani artışın verdiği haz ise koşulsuz tepkiyi ifade eder. Nikotin ile ilişkilendirilen diğer uyarıcılar koşullanma öğrenimi gerçekleşmeden önce nötr uyarıcılardır. Ancak defalarca tekrarlanan eşleştirilmelerin sonunda bunlar koşullu uyarıcılara dönüşüp koşullu tepkilere sebep olabilirler. Basitçe, nikotin veya alkol tüketiminin beraber gerçekleştirildiği kişiler veya yerler bu bağımlılıklarla ilişkilendirildiğinde koşullu tepkiler ortaya çıkarabilir.
Bir kişi belirli bir süre nikotin almamışsa dopamin seviyeleri düşecektir. Yoksunluk belirtilerinin yaşanması durumunda nikotin kullanımı ile ilişkili hale gelen uyarıcıların varlığında sigara içme ihtiyacı hissetmeleri olası olacaktır. Bu yüzden, sigarayı bırakmaya çalışan kişinin sigara ile ilişkilendirilen uyarıcılardan kaçınması gerekir. Uyuşturucu tedavi programlarındaki bazı kanıtlar, uyuşturucuyu bırakmaya çalışan kişilerin uyuşturucu ile ilişkili durum ve ortamlardan kaçınmaya özen göstermelerinin yoksunluk hissi ile daha iyi başa çıkmaya fayda sağladığını göstermiştir.
Garcia Etkisi veya Olumsuz Tat Koşullanması
John Garcia ve Bob Koelling, olumsuz tat koşullanmasını ilk olarak fareler üzerinde gözlemlediler. Mide bulantısına sebep olan radyasyona maruz kalan farelere radyasyon ve suyu birlikte sunduklarında farelerin tatlı suya karşı isteksizlik geliştirdiğini fark ettiler. Elbette bu, koşullu davranışı ifade ediyordu.
Benzer şekilde başka bir çalışmada, araştırmacılar koyun leşlerine hasta eden fakat öldürmeyen bir zehir enjekte edip çakalların bunları yemesini beklediler. Elbette buradaki amaç çakallara zarar vermek değil, koyun yetiştiricilerinin koyunlarını kaybetmesini önlemekti. Deneyin sonunda gerçekten de çakalların koyunlara karşı isteksizlik gerçekleştirdiği görüldü. Öyle ki, bazı çakallar koyunların görüntülerinden bile tiksinti duyup kaçma isteği duymuştu.
Bu konudaki başka bir örnekte ise Afrika’da daha önce çiftçilerin sığırlarını katleden aslanlara, sığırları avlamamaları için sığır etinin tadını sevmemeye şartlandırılmışlardır. Sekiz aslana hazımsızlığa sebep olan bir madde ile işlenmiş sığır eti verildi. Bu işlem birkaç öğün tekrar edildikten sonra aslanlara bu defa işlenmemiş et verildi. Sekiz aslandan yedisi eti yemeyi reddetti.
Sonuç
Görülebileceği gibi klasik koşullanma, hayvan davranışlarının en temel parçalarından biri olarak karşımıza çıkmakta ve gündelik yaşamda da yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin yukarıda yer vermediğimiz bariz bir diğer örnek, evcil köpeklere çeşitli komutların öğretilmesidir. Köpeğin komutu doğru bir şekilde yerine getirmesi sonrasında verilen ödül, köpeğin sözlü veya görsel komutla sonucunda belli bir davranışı sergilemesinin ödül ile ilişkilenmesini sağlar. Bir süre sonra, ortada ödül kalmasa bile köpek bu komutlara uymaya devam eder.
Bu belirgin örneklere rağmen bazı psikologlar, klasik koşullanmanın bazı davranışların açıklanmasında kullanılmasını indirgeyici ve mekanik bir yaklaşım olduğunu ileri sürmektedirler. Yine de klasik koşullanma, modern bilimde halen büyük bir hayranlık uyandıran bir konudur ve modern psikolojideki geçerliliğini korumaktadır.
Gerçek dünyada insanlar, Küçük Albert Deneyi gibi ekstrem örnekler haricinde, aslında tam olarak Pavlov'un köpekleri gibi tepki vermezler. Bununla birlikte, klasik koşullandırma için çok sayıda gerçek dünya uygulaması vardır. Örneğin bu teknikler, insanların fobiler veya kaygı sorunları ile başa çıkmalarına yardımcı olmak için de yararlıdır: Terapistler, kaygı uyandıran bir uyarana yönelik tepkiyi zayıflatmak için, o uyaranla birlikte kaygı yerine gevşemeyi getirici bazı koşullandırma teknikleri kullanabilirler.
Öğretmenler de öğrencilerin kaygı veya korkularının üstesinden gelmelerine yardımcı olmak ve olumlu bir sınıf ortamı yaratmak için klasik koşullamayı uygulayabilirler. Bir grubun önünde performans sergilemek gibi öğrencilerde kaygı uyandırabilen bir durumu, eğlenceli ve hoş bir hâle getirerek, öğrencilerin "sahne performansı" ile daha pozitif duyguları eşleştirmesi sağlanabilir. Bu sayede çocuklar, endişeli ve gergin hissetmek yerine daha rahat ve sakin kalmayı öğreneceklerdir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 49
- 30
- 15
- 13
- 13
- 9
- 9
- 7
- 4
- 4
- 2
- 0
- S. McLeod. Pavlov's Dogs. (1 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2018. Alındığı Yer: Simply Psychology | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. J. Zaloga. (1989). The Red Army Of The Great Patriotic War 1941–45. ISBN: 9780850459395. Yayınevi: Osprey Publishing.
- A. Bottaro. The Evolution Of Classical Conditioning. (31 Mart 2022). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Verywell Health | Arşiv Bağlantısı
- I. Rehman, et al. (2021). Classical Conditioning. StatPearls Publishing. | Arşiv Bağlantısı
- S. McLeod. Classical Conditioning: How It Works With Examples. (22 Kasım 2022). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Simply Psychology | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Platt. Lions Vs. Cattle: Taste Aversion Could Solve African Predator Problem. (27 Aralık 2011). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Scientific American Blog Network | Arşiv Bağlantısı
- J. G. Goldman. What Is Classical Conditioning? (And Why Does It Matter?). (11 Ocak 2012). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Scientific American Blog Network | Arşiv Bağlantısı
- J. Lin, et al. (2014). Conditioned Taste Aversion, Drugs Of Abuse And Palatability. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, sf: 28-45. doi: 10.1016/j.neubiorev.2014.05.001. | Arşiv Bağlantısı
- T. Beard. What Is Classical Conditioning?. (25 Kasım 2022). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: WebMD | Arşiv Bağlantısı
- K. Cherry. What Is Classical Conditioning?. (28 Ağustos 2022). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
- J. Elmer. Classical Conditioning And How It Relates To Pavlov’s Dog. (8 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Healthline | Arşiv Bağlantısı
- C. Vinney. Classical Conditioning: Definition And Examples. (23 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: ThoughtCo | Arşiv Bağlantısı
- C. Pappas. Instructional Design Models And Theories: Classical Conditioning. (9 Aralık 2013). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: eLearning Industry | Arşiv Bağlantısı
- D. Jacob. What Is A Classical Conditioning In Psychology?. (10 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: MedicineNet | Arşiv Bağlantısı
- P. Oelze. What Is Classical Conditioning Psychology?. (11 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: BetterHelp | Arşiv Bağlantısı
- P. D. J. Sutton. What Is Classical Conditioning Theory? 6 Real-Life Examples. (17 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: PositivePsychology | Arşiv Bağlantısı
- M. P. Li. 20 Classical Conditioning Examples In Everyday Life Explained. (2 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 27 Eylül 2022. Alındığı Yer: Parenting For Brain | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 04:33:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7423
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.