Orangutan Zekası ve Taklit Becerisi: Orangutanlar Ne Kadar Zeki?
Mızrakla Balık Avlayan ve Diğer Hayvanları Besleyen Orangutanlar!
Bu müthiş fotoğraf 2008 yılında basılan "Ormanın Düşünürleri: Orangutan Raporu" isimli kitapta yayınlanmıştır. Kitabın yazarları Schuster, Smits ve Ullal ilk defa bu kadar net ve karmaşık bir yöntemle, bir alet kullanarak avlanan bir orangutanın fotoğrafının çekildiğini söylüyorlar. Yazarlar şunları söylüyor:
... bir erkek orangutan, dallardan dikkatle sarkarak suyu bir sopayla karıştırıyor ve bu şekilde, umutsuz bir şekilde geçen balıkları avlamaya çalışıyor. Bu sıradışı ve Dünya çapında ses getiren fotoğraf, Borneo'da bulunan Kaja adasında çekildi. Bu birey bölgede, Gohong Nehri üzerinde bu şekilde avlanan balıkçıları görmüştü. Her ne kadar bu yetenek, kendisinin bunu ustalıkla yapabilmesi için oldukça karmaşık ve zor olsa da, sonradan, gözlediği balıkçıları taklit ederek bir sopa kullanarak balık avlamaya çalışmıştı. Üstelik yakalamaya çalıştığı balıklar halihazırda balıkçıların ağlarına takılmış olan balıklardı.
Orangutanların zekasıyla ilgili daha önce de birçok bilgi paylaşmıştık, ilginç bir örneği buradan okuyabilirsiniz. Ancak bu fotoğraf, zekanın hafıza ile birlikte en önemli bileşeni olarak görülen taklit becerisinin en üst düzeyde yakın kuzenlerimizde olduğunu gösteriyor.
İnsanları da "insan" yapan en önemli özellik, beyinlerinin evrimi sayesinde taklit becerilerinin ve hafızasının üst noktalara ulaşmasıdır. Düşünecek olursanız, içgüdüsel davranışlarımız haricinde sahip olduğumuz tüm bilişsel niteliklerin güçlü hafızamıza kazınan, taklitle (gözleme dayalı tekrarlarla) kazanılan beceriler olduğunu fark edebilirsiniz. Doğumdan itibaren birey, giderek gelişen beynine gözlediklerini kaydeder ve bunları taklit edebildiği düzeyde kendini geliştirir. Bir noktadan sonra da, hafızasında yer eden bilgileri birbiriyle neden-sonuç, amaç-sonuç, vb. ilişkiler dahilinde analiz ederek kendi fikirlerini oluşturmaya başlar. Konuşmaktan tutun da, yürümeye ve kültürel davranışları öğrenmeye kadar her davranışımızı taklit becerimiz sayesinde başarabilmekteyiz. Ancak hafıza ve taklit becerisi olmaksızın bilişsel fonksiyonlardan bahsetmek olanaksız ya da çok sınırlı olanaklar dahilinde olabilecektir.
Penguenleri Besleyen Orangutan Suriya ve Hayvanlarda Öğrenme...
Genellikle insan toplumlarının aşırı karmaşık olduğunu düşünürüz. Gerçekten de karmaşık davranışlara sahibiz; sonuçta etrafımızı saran medeniyetimizi bu karmaşık algı ve davranış becerimiz sayesinde inşa edebildik. Öte yandan bilim insanları, bu karmaşık davranışların aslında çok daha basit ve temel davranış kalıplarının, evrimsel süreçte farklı kombinasyonlarla bir araya gelerek, dışarıdan bakıldığında olduklarından çok daha karmaşıkmış gibi görünecek şekilde üst kalıplar oluşturduğunu çok uzun bir süredir bilmekteler.
Hatta bunu ispatlamak amacıyla yapılan deneyleri barındıran ve 1984 yılında MIT Basım Yayın tarafından yayınlanan "Araçlar: Sentetik Psikoloji Deneyleri" isimli mini-eserinde Valentino Braitenberg, bir düşünce deneyi kapsamında robotlara da uygulayarak gösteriyor. Braitenberg, bu deneylerinde, eğer ki yeterli sayıda aşırı basit davranış kalıbınız varsa, bunları çok sayıda farklı kombinasyonla bir araya getirerek sanki üstün bir zekaya ve bilince sahipmiş gibi davranan düzenekler inşa edebileceğimizi göstermektedir. Halbuki bu araçlar, dışarıdan kendi öz bilinçleriyle hareket ediyormuş gibi gözükseler de, aslında uymak zorunda oldukları çok basit davranış kalıplarına uymaktadırlar!
Sinirbilimciler ve psikologlar, her ne kadar evrendeki en karmaşık yapılardan biri olsa da, beynin de benzer bir mekanistik doğası olduğunu düşünmekteler. Elbette beyin gibi karmaşık bir veri işleyiciyle ilgili halen anlayamadığımız çok karmaşık prensipler bulunuyor; fakat bu, bilim insanlarını yıldıran bir durum değil; tam tersine, beyne dair daha fazla araştırmayı tetikliyor.
Bu araştırmaların giderek artan bir şekilde hemfikir olmamıza neden olan en önemli sonuçları şu: Beyne, özellikle de insan beynine atfedilen, diğer türlerde bulunmadığı ve hatta bulunamayacağı iddia edilen hiçbir özelliğin beynimize has olmadığını her geçen gün daha net bir şekilde öğreniyoruz. Evreni ve evrimi tanıdıkça, beynimizi ve benliğimizi daha iyi kavrıyoruz.
Suriya ve Penguenleri
Fotoğrafta ABD'nin South Carolina eyaletindeki Myrtle Beach Safari Parkı'nda yaşayan orangutan Suriya gözüküyor. Suriya, tıpkı diğer orangutanlar gibi çok zeki bir canlı. Çok karmaşık davranış kalıplarına sahip ve tıpkı insan için düşündüğümüz gibi, bir orangutanı da dışarıdan izleyecek olsanız sanki son derece üstün bir bilince ve benliğe sahipmiş hissine kapılabilirsiniz. Ancak bir insanın üst düzey, karmaşık davranışları ne kadar doğa üstüyse, bu orangutanın artan yiyecekleriyle insan vakasında olmadığı gibi, orangutan durumunda da aslında mekanistik çok temel bazı davranış kalıplarından fazlası bulunmamaktadır.
Evet, zekamızla harika işler başarabiliyoruz; ancak bu işleri başarabilmeyi büyük bir sıçrama veya aydınlanma ile öğrenmedik. Öncelikle evrimsel süreçte giderek karmaşıklaşan kalıplara sahip olduk, daha sonrasında kültürel evrim sayesinde bu kalıpları daha karmaşık biçimde bir araya getirebilmeye başladık. İşte tam olarak bu sebeple, sahip olduğumuz bütün teknoloji, bilim, felsefe ve genel olarak "bilgi", kendisinden daha önceki, daha basit yapılı bilgi parçaları üzerine inşa edilebildi. Uçmayı öğrenmeden uzaya gidemedik, aerodinamik yapıların kaldırma kuvvetini fark etmeden uçamadık, etrafımızdaki canlıları merak etmeden aerodinamiği keşfedemedik, daha güçlü bir merak duygusuna sahip olacak biçimde evrimleşmeden etrafımızdaki canlıları inceleyemedik...
Suriya, kendisinin pek hoşlanmadığı balıkları, aç kuşları beslemek için kullanmasıyla biliniyor. Suriya, kendisinin doğrudan hiçbir çıkarı olmamasına rağmen, tıpkı pek de işe yaramayacak bir bitkiyi her gün itinayla sulamamız gibi, safari parkındaki dostlarını beslemeyi sürdürüyor.
Bunun en muhtemel sebebi, Suriya'nın beyninin kendisinden olmayanları ayırt edebilecek ve hayat mücadelesi ile üreme vermekten öte, başka canlılarla etkileşime geçmekten "hoşlandığının" ayırdında olabilecek kapasitede olmasıdır. Yoksa kimse onu bir diğer hayvana balık atacak şekilde şartlandırmamıştır. Muhtemelen ilk başta safari parkındaki görevlilerin penguenleri besleyişini görmüş, sonrasında bunu taklit etmiş, sonrasında ise bundan hoşnutluk duyarak (çünkü bu hareketinden ötürü herhangi bir fiziksel yöntemle ödüllendirilmemiştir) bu davranışına devam etmiştir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İşte bu, insan bebeklerinin de büyüdüklerinde yapacakları karmakarışık davranışları öğrenmelerinin birebir aynı yoludur: Etrafımızda gördüklerimizi taklit ederiz, hoşumuza gidenleri sürdürür, gitmeyenlerden uzak dururuz. Beynimizin özellikle hipotalamus bölgesi, davranışlarımızın sonuçlarına bağlı olarak bir ödül/ceza analizi yapar ve beynimizde bu davranışlar sonuçlarıyla ilişkilendirilir. Hareketleri tekrarladıkça, ödüller ve cezalar da kendisini tekrar ederek bu tür davranışların pekişmesini sağlar. İşte bir insan, bu şekilde bildiğimiz anlamıyla, kültürel bir varlık olarak "insan" olur. Temel öğrenme mekanizmamızın Suriya'nın yaptığından pek bir farkı yoktur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 14
- 10
- 8
- 6
- 3
- 3
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- G. Schuster, et al. (2014). Thinkers Of The Jungle: The Orangutan Report. ISBN: 3833146230. Yayınevi: H. F. Ullmann.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 10:05:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1225
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.