Evcil Hayvanlar Ölen Sahiplerini Neden Yer?
Evcil hayvanlar, neredeyse insanlık tarihinin başlangıcından beri yanımızda çeşitli amaçlarla bulunan canlılardır. Bu yazıyı okuyan bir kişinin muhtemelen bir evcil hayvanı veya evcil hayvana sahip bir tanıdığı bulunmaktadır. Evcil hayvanlar, birçok aile için önemli birer üye haline gelmiştir.
Hayvanlar dünyanın farklı coğrafyalarında, birden fazla hayvan türü farklı zaman dilimlerinde evcilleştirilmiştir. İlk köpeklerin yaklaşık 15.000 yıl önce Orta Asya'da evcilleştirildiği, kedilerin ise 9.000 yıl önce Mısır'da insanlarla yaşamaya başladığı bilinmektedir.
Bu yazının konusu olan evcil hayvanların ölü sahiplerini tüketmeleri, bazı insanlar için biraz mide bulandırıcı veya rahatsız edici olabilir. Ancak bize tiksindirici gelen şeylere bilimsel bir yaklaşımla bakmak, korkularımızı yenmemize yardımcı olabilir. Bilim, korkularımızın çoğunu rasyonel temellere dayandırarak yenmemizi sağlar, çünkü aslında birçok şey basit süreçlerden ibarettir.
Yanlış Anlaşılan Evcil Hayvanlar: Kediler
Uzun zamandır evcil hayvanlar olan kediler, tarih boyunca birçok kötü olayla ilişkilendirilmiştir. Örneğin Orta Çağ'da kediler, özellikle de kara kediler, kötülük ve uğursuzlukla ilişkilendiriliyordu.[1] Bu dönemde, kedilerin şeytani varlıklar olduğu ve cadılarla bağlantılı oldukları düşünülüyordu. Bu inançlar nedeniyle, dini otoriteler tarafından kedilerin kitlesel olarak öldürülmesi teşvik edildi.
Fakat Orta Çağ Avrupa'sında, kedilere karşı yürütülen bu sistematik imha daha sonra önemli bir sonuç doğuracaktı: fare ve sıçan popülasyonlarında büyük bir artış. Fareler ve sıçanlar veba hastalığını taşıyan pirelerin başlıca konakçılarıydı. Kedilerin sayısının azalmasıyla birlikte bu kemirgenlerin popülasyonu hızla arttı ve 14. yüzyılda Avrupa'yı kasıp kavuran Kara Veba salgınının yayılmasında büyük bir rol oynadı. Bu salgın Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birini yok edecekti.
Günümüzde de sık sık "nankör" olarak adlandırılan bu canlılar, evcil hayvanların ölü sahiplerini yemeleri gibi olaylarda genellikle baş suçlu olarak akla gelirler. Ancak ölümden sonra insan yeme konusunda kediler aslında başı çekmez ve haksız yere suçlanırlar.
İnsanlar genellikle köpeklerin sadık olduğunu düşünme eğilimindedir. Fakat adli tıp literatüründe belgelenen leşçil evcil hayvan vakalarında çoğunlukla köpekler başroldedir.
2010 yılında yayınlanan bir raporda, anevrizma sonucu ölen ve ertesi sabah banyoda yerde yatar halde bulunan bir kadın ele alınmaktadır.[2] Yapılan testler sonucunda kadının köpeğinin yüzünün çoğunu yediği ancak iki kedisinin ona hiç dokunmadığı ortaya çıkmıştır. Bu durum, kedilerin haksız yere suçlandığını ve köpeklerin de bu tür olaylarda önemli bir rol oynayabileceğini gösterir niteliktedir. Fakat kedilerin de sahiplerine leşçilik yaptıklarına dair, köpeklere nazaran az da olsa kayıt bulunmaktadır.[3], [4]
2016 yılında Journal of Veterinary Behaviour dergisinde belgelenen bir başka çalışmada ise ev içinde leşçilik yapan köpek vakalarının nadiren resmi kayıtlara geçtiği, ancak bu durumun adli tıpta sık sık gözlendiği belirtilmektedir. Yani evcil hayvanların sahiplerini yemesi aslında sanılandan daha yaygındır![5]
Kedi ve Köpeklerin Beslenme Alışkanlıkları
Köpeklerin ve kedilerin beslenme alışkanlıklarına bakıldığında, bu durumun mantıklı olduğu anlaşılmaktadır. Köpekgiller genellikle fırsatçıdır, hem avlanırlar hem de ölü hayvanları tüketirler. Kedigiller ise genelde avlarını kendileri avlamayı ve öldürmeyi tercih ederler. Leşçilik yaptıkları durumlarda da genellikle taze leşler ile beslenirler. Bu süreç birkaç gün sürebilir ve aralarda mola verirler.
Küçük kedilerin insan bedenlerini taşımaları pek olası olmasa da özellikle iskelet haline gelmiş beden parçalarını taşıyıp dağıtabilirler. Bir deneyde, vaşakların bir insan bedeninin alt kolları, kalçaları ve üst uyluk bölgesindeki yumuşak dokuları yedikleri gözlemlenmiştir.[6] Ayrıca, kediler beslenirken uzuvların veya çevredeki dokunun hareketini sabitlemek için pençelerini deriye sokarak çizgisel çizikler ve dairesel delikler oluşturabilirler.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Adli antropologların araştırmalarına göre kediler; insan kalıntılarını yerken yüz bölgesine, özellikle de burun ve dudak gibi yumuşak dokulara yönelmektedir. Uyurken sahiplerini uyandırmak için yüzlerine vuran kedi dostlarımız, ölü sahibini uyandırmaya çalışabilir ve bu işe yaramadığında ısırmaya başlayabilir. Aslında bu leşçilik olaylarının temel sebebi de birazdan daha detaylı olarak açıklayacağımız üzere sahibini uyandırma çabasından ibaret olabilir!
Bununla birlikte evcil kediler de köpekler de sokakta görebileceğimiz üzere acıktıklarında çöpleri karıştırmaktan çekinmez. Ancak genel olarak köpekler karşılaştıkları her şeyi yeme konusunda daha az seçicidir.
Bazı adli tıp raporlarına bakıldığında, hayvanların ölü sahiplerini hayatta kalmak için yedikleri açıktır. 2007 tarihli bir vakada, bir Chow Chow ve Labrador kırması bir köpeğin ölü sahibinin cesedini yiyerek yaklaşık bir ay yaşadığı ve geriye sadece kafatasının üst kısmı ile çeşitli kemik parçalarını bıraktığı belirtilmiştir.[2], [7]
Pek çok insan, köpeğin sahibinin cesedini yalnızca açlıktan ölmek üzereyse yiyeceğini varsayar. Lakin adli tıp raporları bunun da doğru olmadığını göstermektedir. Köpekler, açlık sınırında olmasalar bile sahiplerinin cesetlerini tüketebilirler.
2015 tarihli leşçil köpekler araştırmasında, vakaların yaklaşık dörtte birinde evcil hayvan sahiplerinin ölümlerinin üzerinden henüz bir gün bile geçmeden kısmen yenildiği bulunmuştur.[8] Dahası, incelenen bazı vakalarda köpeklerin başka besin kaynaklarına erişimi olmasına rağmen bunları yemeyi tercih etmedikleri gözlemlenmiştir.
Evcil hayvanların ev içinde ölen sahiplerini yediği vakaların yüzde on beşinde karın bölgesinde ısırık izleri tespit edilmiştir. Buna karşılık, açık havada leş yiyen çakallar ve evcil köpeklerin izlediği kalıplar oldukça tutarlıdır. Önce göğüs ve karın bölgesini açıp besin açısından zengin organları ve ardından diğer uzuvları yerler.
Köpeğinize yakınsanız ve ona iyi davrandıysanız, yanında öldüğünüzde muhtemelen sizi yemeyeceğini düşünebilirsiniz. Ancak köpeklerin davranış kalıpları bu kadar net ve keskin çizgilere sahip değildir. İstisnalar hariç, raporların hiçbirinde bir hayvan istismarı geçmişi mevcut değildir. Hatta ölen kişilerin arkadaşlarının ve komşularının ifadelerine göre, çoğunun köpekleriyle çok iyi ilişkileri olduğu kaydedilmiştir.[7] Bu da istismardan kaynaklanacak bir öç alma duygusu oluşması hipotezini çürütmektedir.
Peki Hayvanlar Neden Sahiplerini Yiyorlar?
Bu tür davranışların olası bir açıklaması, evcil hayvanların bilinçsizce yatan sahiplerine yardım etmeye çalışmasıdır. Evcil hayvanlar sahiplerini yalayarak veya dürterek uyandırmayı denedikten sonra, bu çabalar sonuç vermediğinde panikleyip ısırmaya başlayabilirler. Bu durumda, canlının ille de sizi yemek istemesi gerekmez; ancak kanın tadını aldığında yeme isteği uyarılabilir. Neticede evcil hayvanların vahşi içgüdülerini unutmamak gerekir. Ne de olsa köpekler kurtlarla, kediler ise aslanlarla yakın bir evrimsel geçmişe sahiptir. Dolayısıyla her ne kadar evcilleştirilmiş olsalar da doğal içgüdüleri gereği böyle davranışlar sergileyebilirler.
Farklı köpek ırklarının farklı mizaçlara sahip olduğu ve bu mizacın sahiplerinin ölümüne verdikleri tepkide rol oynayabileceği de eklenmelidir. Leş yiyicilikle ilgili adli tıp raporlarında, sevimli Labradorlar ve Golden Retriever'lar da dahil olmak üzere birçok farklı köpek ırkıyla karşılaşılabilir.
Genel olarak, leşçil köpek vakalarında çoğunlukla orta boyutlu veya büyük köpekler yer alır. 2024 itibarıyla kayıtlara geçmiş en küçük türler arasında Beagle ve Jack Russel gibi köpek ırkları bulunmaktadır.[9] Bununla birlikte, daha büyük ve daha güçlü köpek ırkları ölüye daha fazla zarar verebileceğinden, bu vakaların literatürde daha fazla vurgulanmış olması da muhtemeldir.[7]
Örneğin Avrupalı bilim insanları, cesetlerin başlarını koparacak noktaya kadar yendiği üç leşçil hayvan vakası bildirmişlerdir. Bu vakaların tamamının Alman Kurtlarına aittir.
Yenmemek İçin Bir Şey Yapılabilir mi?
Evcil hayvanınızın ırkı ne olursa olsun, onların ölü bedeninizi yemeyeceğini garanti etmenin kesin bir yolu yoktur. Hatta hamster ve kuşlar bile ara sıra leşçil davranışlar sergileyebilirler. Misal olarak bir vakada, 43 yaşında ve tıbbi tedavi altında olmayan bir kadın, evinde vücudunun alt kısmı çıplak ve bacakları açık bir şekilde ölü bulunmuştur.
Yüzündeki geniş yumuşak doku lezyonları (dokularda veya organlarda meydana gelen anormal değişiklik veya yaralanmalar), ilk olarak adli tabip tarafından hayati kafa derisi yaralanmaları olarak değerlendirilmiş ve cinsel saldırı olduğu düşünülmüştür. Ancak otopsi sırasında, bu yaralanmaların kadının dairesinde bulunan bir Suriye hamsterının (Mesocricetus auratus) leşçilik izleri olduğu anlaşılmıştır. Hamsterın yuvasında, DNA analiziyle kadına ait olduğu kanıtlanan deri, yağ ve kas dokusu parçaları tespit edilmiştir.[10]
Görüldüğü gibi birçok evcil hayvan bu davranışları sergileyebilmektedir. Yenme olasılığını azaltmanın iyi ve kolay yollarından biri, çevrenizdeki insanların sizden haber alamazlarsa evinize uğramalarını sağlamaktır. Evcil hayvan sahipleri olan yaşlı veya savunmasız komşularınızı sık sık kontrol etmek de bir çözüm olabilir.
Hayvanların Ölüm Karşısındaki Karmaşık Tepkileri
Evcil hayvanlarımızın yas konusunda insanlar gibi davranmalarını beklemek elbette mümkün değildir. Bu noktada etoloji devreye girer ve diğer sosyal hayvanların ölüme nasıl tepki verdiklerini gözleyerek bir fikir elde edilebilir. Bir köpeğin veya başka bir canlının ruhsal durumunu bizim anladığımız anlamda yas olarak tanımlamak zor olsa da hayvan davranışları üzerine yapılan çalışmalara göre birçok hayvan türü kendi türdeşlerinin ölümüne karmaşık tepkiler verir. Hayvanlarda yas veya benzeri davranışların kökenleri ve nasıl gerçekleştikleri başlı başına bir araştırma konusudur.
Örneğin filler hortumlarının ucunu ölen yoldaşlarının yüzüne ve dişlerine sürerler, bu aslında yaşarken selamlamak için yaptıkları hareketin aynısıdır. Bazen de cesetleri çamurla veya dallarla kaplayarak yırtıcılardan korumaya çalışırlar. Öte yandan Asya fillerinin, ölen yavrularını günlerce hortumlarında taşıdığı da gözlemlenmiştir.[11]
Yaşayan en yakın kuzenlerimiz olan şempanzeler ise, ölen akrabalarının bedenlerini temizler ve onları uyandırmaya çalışır gibi davranırlar. Şempanzeler, ölen bebeklerini günlerce, hatta haftalarca taşıyarak yas tutar gibi gözükürler. Hatta ve hatta dünyaca ünlü primatolog Jane Goodall'ın gözlemlerine göre, bir şempanze annesinin ölümünden sonra yemeyi bırakıp depresyona girerek kısa bir süre sonra ölmüştür.[12]
Sonuç
Evcil hayvanların leşçilik davranışı sergilemeleri onların kötülüğünü göstermez. Aç olmasalar da ölmüş bedenleri kemirmeleri gerçeği, bu hayvanların bizleri umursamadıklarını veya yürüyen bir mama konservesi gibi gördüklerini de göstermez. Bu tür davranışlar, hayvanların doğal içgüdülerinden kaynaklanır ve onların hayatta kalma dürtülerinin bir parçasıdır, bir doğa gerçeğidir.
Bununla birlikte tarihimiz, evcil hayvanlarla birlikte dokunaklı olarak adlandırabileceğimiz hikayelerle de doludur. Örneğin, Japonya'dan Hachiko adlı köpeğin hikayesi, hayvanların sahiplerine olan derin bağlılıklarını ve sadakatlerini anlamamızda önemli bir örnek teşkil eder.
Hachiko, 1920'lerde Tokyo Üniversitesi'nde profesör olan Hidesaburo Ueno'nun köpeğiydi. Hachiko, her gün Ueno'nun işten dönmesini Shibuya Tren İstasyonu'nda beklerdi. Ancak 1925 yılında, Ueno aniden öldüğünde Hachiko onun geri dönmesini beklemeye devam etti. Sahibinin ölümünden sonra bile Hachiko, tam dokuz yıl boyunca her gün aynı saatte tren istasyonuna giderek Ueno'yu beklemişti.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 7
- 4
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ J. J. Mark. (2019). Cats In The Middle Ages. World History Encyclopedia. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b E. Engelhaupt. Would Your Dog Eat You If You Died? Get The Facts.. (12 Nisan 2024). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2024. Alındığı Yer: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. L. Rossi, et al. (1994). Postmortem Injuries By Indoor Pets. The American journal of forensic medicine and pathology, sf: 105-109. doi: 10.1097/00000433-199406000-00004. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Indra, et al. (2023). Cat And Dog Scavenging At Indoor Forensic Scenes: Strategies For Documentation And Detection. Forensic Science, Medicine and Pathology, sf: 1-11. doi: 10.1007/s12024-023-00762-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Hernández-Carrasco, et al. (2016). Indoor Postmortem Mutilation By Dogs: Confusion, Contradictions, And Needs From The Perspective Of The Forensic Veterinarian Medicine. Elsevier BV, sf: 56-60. doi: 10.1016/j.jveb.2016.08.074. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Indra, et al. (2022). Uncovering Forensic Taphonomic Agents: Animal Scavenging In The European Context. Biology, sf: 601. doi: 10.3390/biology11040601. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c E. Engelhaupt. Gory Details.
- ^ T. Colard, et al. (2015). Specific Patterns Of Canine Scavenging In Indoor Settings. Wiley, sf: 495-500. doi: 10.1111/1556-4029.12684. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. De-Giorgio, et al. (2019). A Case Of Jack Russel Terrier Scavenging: Images And Three Dimensional Models For Forensic Interpretation. Elsevier BV, sf: 105-107. doi: 10.1016/j.jflm.2019.05.009. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Ropohl, et al. (2002). Postmortem Injuries Inflicted By Domestic Golden Hamster: Morphological Aspects And Evidence By Dna Typing. Elsevier BV, sf: 81-90. doi: 10.1016/0379-0738(94)01675-u. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Finton. Animals Respond To Death In Many Ways. Mourning Might Be One Of Them.. (21 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Discover Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Magazine, et al. Do Animals Experience Grief?. (24 Ağustos 2018). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Smithsonian Magazine | Arşiv Bağlantısı
- M. A. Rothschild, et al. (2002). On The Temporal Onset Of Postmortem Animal Scavenging. Elsevier BV, sf: 57-64. doi: 10.1016/S0379-0738(97)00112-6. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 13:05:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14153
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.