Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Ölümsüzlük Mümkün mü? Hangi Yöntemler Bizi Ölümsüzlüğe Götürebilir?

11 dakika
33,653
Ölümsüzlük Mümkün mü? Hangi Yöntemler Bizi Ölümsüzlüğe Götürebilir?
Tüm Reklamları Kapat

Geleceği düşünmek beni her zaman geçmişten çok daha fazla etkilemiştir. Tabi geçmişi bilmeden geleceği düşünmek ise faydasız olacaktır çünkü geleceğin getireceği her durum geçmişin analizi yapılarak en iyi şekilde tahmin edilebilir. 1970’li yıllardan bu yana günümüze hızla yükselen bilgisayar / işlemci teknolojisi bu analizin en iyi örneklerinden bir tanesi olabilir. Moore yasası gibi öngörülerin güvenilirliği gelecek hakkında yapılan tahminlerin ne kadar olası olduğunu kanıtlamaktadır. Hızla yükselen işlem ve transistör kapasitesi ile bilgisayar işlemcileri geleceğin makinesel işleme gücünü ortaya koyabilmektedir. 

Picasso'nun ünlü sözü “Hayal edilebilen her şey gerçektir.” bize özellikle bilim kurgunun ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Her ne kadar gerçeklik algısı sorgulanabilen bir kavram olsa da bilimsel anlamda kanıtlanabilir ve duyularımız tarafından ölçülebilen tüm elementleri gerçek saymaktan çekinmiyorum. Tabi ki gerçeklik üzerine yorum yaparken her zaman şüpheci yaklaşımımı koruyorum. Hayal edilen veya tahmin edilen tüm gelecek, elde ettiklerimiz ve mantık süzgecinden geçmek zorundadır, bu durum hayal edilen her şeyin olasılığını güçlendirmektedir.

Geldiğimiz en son noktada, edindiğimiz verilere göre, dünya yaklaşık 4,5 milyar yıl yaşında ve yaklaşık 3 milyar yıl boyunca canlılık var olmakta. Evrimsel süreç göz önüne alındığında Homo cinsi olan insan soyu yaklaşık 200.000 yıldır dünya üzerindedir. Kozmik zaman diliminde belki saniye bile tutmayacak olan bu zaman aralığında var olan insan ırkı, açıktır ki henüz bebeklik dönemini yaşamaktadır. Yapılan araştırmalara göre hayat enerjimiz olan güneşin yaklaşık 4 milyar yıl daha ömrü olsa dahi bunun 2.8 milyar yılı canlı organizmalar için ancak yeterli hayat koşullarını sağlayabilecek. Güneş ısınıyor ve genişliyor! Tüm bu verilerin doğrultusunda hiçbir kurtarma planı uygulamadan insanlığın dünya üzerinde yaklaşık 2 milyar yıllık bir ömrünün kaldığını söyleyebiliriz.

Tüm Reklamları Kapat

Peki 200 bin yıl boyunca yaşanan bu gelişmeler ele alındığında, 2 milyar yıllık bir süreç size neleri düşündürüyor? Tarih boyunca peşinde koştuğumuz sorular, cevaplar, ölümsüzlük, canlılık, bilinç, kozmos, yapay-bilinç, robotlar, uzayda yolculuk bu süreçte ne gibi gelişmelere ve yeniliklere gebe?

Yakın tarihte hangi gelişmeler bizi bekliyor olacak? Tüm bu, birçok insanın merak ettiği sorular üzerine tahmin yürütmek belki de geleceği şekillendirmek adına yapılabilecek en güzel hareketler den bir tanesidir.

İnsanoğlu her zaman doğayı taklit etmeye çalışmıştır, doğal olarak ortaya çıkan materyalleri yapay olarak üretmek ve geliştirmek her zaman en büyük arzularımızdan oldu. Bununla birlikte yaşamımızı daha kolay hale getirecek olan araçların ortaya çıkması, her dönemim kendi imkanları doğrultusunda süregelen bir durum olmuştur. Ateş, elektrik ve tekerlek gibi kilometre taşı olan keşiflerden itibaren insanoğlu adım adım son geldiğimiz noktaya kadar araç üretimini geliştirdi. Çok basit merak ve hayallerle başlayan küçük maceralar günümüze kadar, arabalar, uçaklar, ev aletleri, telefonlar vs. ile hayatı en kolay hale getirebilecek şekilde evrildiler.

Peki tüm bu araçların dışında eksik olan neydi? 

Tüm Reklamları Kapat

Yarattığımız tüm araçlar günlük hayatımızı kolaylaştırmak adına devamlı gelişmeye devam etti. Tüm bunların yanında aslında en çok merak edilen ise en temel zihinsel işlemleri yapmamızda bize yardımcı olabilecek araçların yapılması olabilirdi çünkü insan zekası ne kadar gelişmiş olsa da özellikle işlem hızı açısından yetersiz kalıyordu. En basit hesaplama işleminden tutun en zor sayı kombinasyonlarını oluşturup algoritmik çözümler yapabilen araçlara ihtiyacımız vardı. Bu noktada, tarihte abaküsten başlayan basit hesaplama teknikleri, 1930’lu yıllardan itibaren ilk önce vakum tüpleri ve radyo temelli makinelerden daha sonra transistör temelli ve daha da sonra mikroçipin icadı ile günümüzdeki bilgisayarların atalarını oluşturan makinelerle güçlendi. 

Bilgisayarlar tıpkı beynimiz gibi işlem ve hafıza temelli çalışma prensibi olan gelişmiş bilgi işleme cihazlarıdır. Bilgi, programlanabilir bir ortamda herhangi bir mantıksal algoritmadan geçirilerek işlenebilir, buda bilgisayarların aslında insan zekasının yapay olarak üretilmiş basit bir kopyası olduğunu gösterir. Muhakeme yapan, öğrenen, iletişim kuran, planlayan bir bilgisayar programı düşünün, bu noktadan itibaren yapay-zeka kavramı robotların beynini oluşturmaya başlayabilir. Robotlar, insanoğlunun yaratma serüvenindeki en üst noktalardan bir tanesi, bizim zekamızın temel prensiplerine sahip, programlanabilir, vücudun zayıf noktalarından arındırılmış, geleceğin en merak edilen konularından. Küçük ev aletlerinden tutun, kullandığınız birçok günlük aletin fabrikalarda üretiminde, hastanelerde, bilimsel deneylerde, askeriyede kısacası hayatımızın hemen hemen her alanında değişik kapasitelerde robotlar ile baş başayız. 

Gelecekte üretilen robotların en büyük özelliği muhakeme ve öğrenebilme yetenekleri olacaktır, kaynaktan edindikleri veriyi hem işleyip hem depolayıp hem karşılaştırıp hem de sonuca varma yetenekleri ileri seviyede olacaktır. Sürekli olarak global bilgi ağı olan internetten sorgu yapabilecek ve edindiği sonuçları anlık olarak işleme potansiyeline sahip olacaktır. Hayatın her alanına girecekler ve insan gücü gereksinimi oldukça düşürecekler. Devlet yönetiminde, yargıda, ekonomide, hukuksal ve ahlaki değerlerde büyük değişiklikler yaratacaklar. Özellikle suç denetiminde robotların çoğalmasıyla birlikte siber suçlarda patlama yaşanacaktır. Askeri açıdan, güç dengesi çok daha bozulacak ve teknolojik birikimi yüksek ülkeler daha güçlü olacak. Bunların yanında yüksek işlemci gücüne sahip süper bilgisayarlar yardımıyla bilimsel gelişmeler ivme kazanacak, özellikle moleküler tıp ve parçacık fiziği alanında büyük gelişmeler yaşanacak, ölümsüzlük çalışmalarının başarılı sonuçları gündeme gelmeye başlayacaktır. Uzay teknolojisinde ise araştırılan gezegenlerdeki şartlarda daha uzun süre durabilen ve daha verimli araştırma yapabilen robotlar kullanılacaktır.

İlk bölümü 1984 yılında çekilen Terminator filmi için robot konusu üzerine çekilen en önemli bilim-kurgu filmi diyebiliriz sanırım. Filmde vurgulanmak istenen yapay-zeka gelişimi ve doğuracağı tehlikeler günümüzde de bilim insanları tarafından oldukça konuşulmakta. Robotların hayatımızı kolaylaştırmaktan öteye giderek, kendi benliklerini oluşturması ve insanları kendilerine karşı bir tehdit olarak görmesi, yapay-zekanın son derece gelişmesiyle birlikte hiç de zor gözükmüyor. Çağımızın en tanınan gelecekçilerinden Ray Kurzweil’e göre birkaç on yıl içinde yapay-zeka (robotlar) Turing Testi denilen, insan zekasını, kendisinin bir insan olduğuna dair inandırmasına dayanan testi geçeceğini savunuyor. Böyle bir durumda, robotların yapabilecekleri konusunda insandan aşağı kalır tarafı olmayabilir. Yine bu durumda, insanlığın yapay-zeka gelişimi konusunda çok dikkatli ve kontrollü adım atması gerekecektir, geliştirilen her sistem tamamen insan kontrolünde ve acil durumlar için hazır olmalıdır. 

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Çok daha uzak gelecek hakkında konuşacak olursak, robotların, insanlarınkine çok yakın bir bilince sahip olabileceklerini düşünüyorum. Özellikle beynin çalışma sistemi ve bilinç üzerine keşiflerimiz arttıkça kendi bilincimizi yapay olarak rahatlıkla kopyalayabiliyor olacağız. Bununla birlikte günümüzde de yayılan Transhumanizm gibi uluslararası hareketlerin de yardımıyla, insanların kendi vücutları üzerinde birçok robotik uzuv ve organ değişimi yapılacağı görülebilmektedir ki son yıllarda gelişen, sinirlere bağlanarak beyinden gelen komutları okuyabilen robotik kol ve bacak teknolojisi gelecekte olacakların habercisi niteliğindedir. Kim bilir belki de çok uzak gelecekte, insan ile robot arasındaki ayrım ortadan kalkacaktır.

Tüm bu arayışlarını sürdürürken insanoğlu, yoluna çıkan en büyük engel olan ölüme ise zorlu bir savaş açmış durumdadır. Canlı organizmanın temek görevlerinden biri olan hayatta kalma güdüsünü bir aşama yukarı taşımak için canla başla çalışmaktayız. Günümüzde ki gelişmeler ile ölümsüzlük konusu çok daha fazla dillerde gezinip birçok insanı heyecanlandırmaktadır. 

Ölümsüzlüğün Olası Yöntemleri

Ölümsüzlük konusunu birkaç madde altında incelemek istiyorum:

Biyolojik Ölümsüzlük

Yaşlanmak diye tanımladığımız, kısaca hücre bölünmesinin durması ve kalitesinin düşmesi, bu durumun kolaylaştırdığı hastalık riskindeki artış, insanların en sık görülen ölüm nedenlerinden bir tanesidir. Gelecekte yaşlanmanın durdurulması ve geriye döndürülmesi üzerine büyük gelişmeler olacağına inanıyorum. Belirli bir bölünme sonrası kendi ölümünü sağlayan normal hücrelerimizin aksine kendi ölümsüzlüğünü ilan etmiş, durmadan çoğalan kanser hücreleri üzerinde yapacağımız araştırmalar sayesinde, kontrol altına alınmış kanser hücresi modeli belkide insanın biyolojik ölümsüzlüğüne ulaştıracak anahtar olacaktır.

Ayrıca hastalık tedavisine yönelik kullanılan nanoteknoloji, biyolojik mühendislik, kök hücre tedavisi gibi yöntemler ile kanser, kalp hastalıkları ve diğer organ hastalıklarında kalıcı çözümler sunacaktır. Örneğin laboratuvar ortamında programlanmış yapay nano-robotların vücuda enjekte edilerek kanser hücrelerini yok etmesi gibi yöntemler kullanılacaktır. 

3D bio-yazıcı sistemleri ise hali hazırda birçok insan dokusunu ve organını oluşturabilmektedir. Gelecekte gerekli olan organ ve doku nakli kişiye uygun olarak 3D bio-yazıcı ile kolaylıkla hazırlanıp yapılabilecek.

Tüm Reklamları Kapat

Cryonics

Cryonics basitçe insan veya hayvanların düşük sıcaklık koşullarında (yaklaşık -200C) muhafaza edilerek ileri gelecekti potansiyel iyileştirme süreci için korunması işlemidir. 1960 yıllarından bu yana yaklaşık 300 kişi dondurulmuş durumda beklemektedir. Daha binlerce insan ise ölümünden itibaren dondurulması üzerine anlaşma imzalamış. En önemli iki kuruluş Amerika’da bulunan Alcor ve Cryonics Institute 23.000$ ile 150.000$ arası değişen ücretler karşılığında yasal ölümünüzden itibaren tam vücut yada sadece kafa olmak üzere sizi dondurabilmektedirler. 

Normalde doğal dondurma işlemi hücrelerinize zarar vereceği için Cryonics işleminde cyropreservation denilen ve CryoProtectant ajanlarının kullanıldığı hücreye minimum derecede zarar verecek özel işlem uygulanmaktadır. Yakın gelecekte (100 yıl içinde) özellikle nano-teknoloji sayesinde minimum derecede bile olsa zarar görmüş hücrelerin onarılarak, kişinin başta beyin olmak üzere diğer bütün organlarının tekrar çalışır hale getirileceğine inanılıyor.

Sibernetik Organizma

Dünya'daki ölüm nedenleri oranlarına baktığımız zaman, kalp-damar hastalıklarının başı çektiğini görebiliyoruz. Kalbin kas dokusunu besleyen damarlarda meydana gelen plaklaşma her yıl yüz binlerce kişinin ölümüne neden oluyor. Bu plak dokusu ise yaş, biyolojik yatkınlık, sigara vs. gibi etkenlerle oluşabiliyor. İnsanlığın geldiği bu noktada bu kadar basit gözüken bir nedenden dolayı bu kadar ölüm yaşamak size de bir sorunmuş gibi gelmiyor mu?

Tüm Reklamları Kapat

Bu noktada organlarımızı, aynı görevi gören fakat insan eliyle yapılmış kopyalarıyla değiştirmek kulağa mantıklı geliyor. Bir çok organımız çağımıza ve seviyemize göre bazen ilkel bile kalabilmektedir. 

Özellikle kaza sonucu uzuvlarını kaybetmiş insanlar için geliştirilen, son 5 senede ardı ardına birbiriyle yarışan bio-tech firmalarının yoğun çalışması sonucu üretilen, beynimizden gelen ve sinir yoluyla iletilen elektrik akımını işleyip hareket etmesini sağlayan protez el ve ayak sistemleri gelecekte sorunsuz el ve ayak ile değiştirilebilecektir. Bu protezlerin beyin tarafından hissedilmesini sağlayacak reseptörler ise içinde bulunduğumuz sene içerisinde ilk prototipleriyle ortaya çıktı bile. Hareket ettirmekten ziyade hissedilebilmesi gerçek uzuvların gelecekte yerini almasını sağlayacaktır.

Geçtiğimiz sene Fransız medikal şirketi CARMAT dünyanın ilk yapay kalbini üretip başarılı şekilde 3 hastaya nakil etmişti, henüz testlerine devam edilen yapay kalbin önümüzdeki 1-2 sene içerisinde satışa çıkması bekleniyor. Yüz sene içerisinde ise beyin dışında ki neredeyse tüm organlarımız yapay tasarımlarla değiştirilebilecektir. Kişi tamamen yapay bir beden içinde sadece beyin nakli ile yaşamına devam edebilecek.

Bilgisayara Zihin Yüklemesi

Beynimizin nasıl çalıştığı en çok merak edilen konulardan birisi olmuştur her zaman. Gelişen tıp ve teknoloji ile beynimizin çalışma mekanizmasını oldukça aydınlattık, beynin bölümlerini ve hangi temel görevleri üstlendiklerini biliyoruz, sadece 20 watt elektrik akımı ile çalıştığını biliyoruz, beynin içinde bulunan milyarlarca nöron bağının birbiriyle olan iletişimi ile hareket edip, konuşup düşünebildiğimizi biliyoruz. Fakat bilinç dediğimiz, var olduğumuzu fark etmemizi sağlayan mekanizmanın, beyinde tam olarak nasıl oluştuğu hala açık olarak gizemini korumaktadır. 20-30 yıl içerisinde özellikle bilincin beyinde nasıl oluştuğun ve nasıl kontrol edildiğinin keşfedebileceğine inanılıyor. Bu keşif bize yapay bilinç üretimini ve kendi bilincimizi herhangi bir dijital ortama aktarabilmemizi sağlayacaktır. Yine gelecekte bilincimizi, önceden hazırlanmış dijital ortamlara aktararak varlığımızı devam ettirebileceğiz.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
A Child's History Of England (Charles Dickens)

A Child’s History of England, it first appeared in serial form in Household Words, running from 25 January 1851 to 10 December 1853. Dickens also published the work in book form in three volumes: the first volume on 20 December 1851, the second on 25 December 1852 and the third on 24 December 1853. Although the volumes were published in December, each was postdated the following year. 

Dickens dedicated the book to “My own dear children, whom I hope it may help, bye and bye, to read with interest larger and better books on the same subject”. The history covered the period between 50 BC and 1689, ending with a chapter summarising events from then until the accession of Queen Victoria. In a letter to his friend Douglas William Jerrold, Dickens confessed that he was composing the book so that he could prevent his children from embracing conservatism: “I am writing a little history of England for my boy… For I don’t know what I should do, if he were to get hold of any conservative or High Church notions; and the best way of guarding against any such horrible result is, I take it, to wring the parrots’ neck in his very cradle.”

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺230.00
A Child's History Of England (Charles Dickens)
  • Dış Sitelerde Paylaş

Bu konuda çekilmiş ilginç filmlerden biri olan Transcendence hakkındaki bir incelememizi buradan okuyabilirsiniz.

Kim Sonsuza Kadar Yaşamak İster?
Kim Sonsuza Kadar Yaşamak İster?
Visual.ly

Gelecek Nelere Gebe?

Ölümsüzlüğe ulaşmış insanoğlu artık belki on binlerce yıl sürecek olan uzay maceralarına da hazır duruma gelmiş olacaktır. Güneş sistemimizde bulunan gezegenlerin tamamına araç gönderdiğimiz bu dönemde bile gelişmiş teleskoplarımız sayesinde yüz binlerce ışık yılı ötesini gözlemleyebilmekteyiz. 

Bilim insanlarının net olarak vurguladığı gibi uzak gelecekte dünyadan ayrılmamız gerecek. Mars’a yapacağımız ilk insanlı uçuş 2020 ortalarında gerçekleşecek ve Mars’da kolonimizin ilk adımlarını atmış olacağız. 

Fakat güneş sistemimiz dışına çıkmak istediğimizde, en yakın komşu yıldız Alpha Centauri bile dünyadan 4 ışık yılı uzakta bulunmaktadır, bu demek oluyor ki ışık hızında yolculuk yapacak bir araç üretsek bile 4 yıl sürecek bir yolculuk sonrası Alpha Centauri’ye varabilmekteyiz. Evrenin hız limiti olarak geçen ışık hızını aşmak bir yana dursun ışık hızına ulaşmak bile klasik fiziğe ve birçok fizikçiye göre mümkün değildir. Kısaca kütlesi olan hiçbir madde ışık hızına ulaşamamaktadır. 

İleri gelecekte üreteceğimiz çok daha hızlı uzay araçları ile yıllar veya on yıllar içerisinde galaksimizdeki diğer yıldız sistemlerine yolculuk yapabileceğiz. Bu yolculuklarla birlikte uzayı haritalandırıp, yeni koloniler kuracağız. Yapay zekanın neredeyse insan zekası seviyesine gelmesiyle, bu yolculuklar robotların ve insanoğlunun ortak çalışması olacaktır. Bu yolcular sırasında yeni uzak gezegenler keşfedip, belki de, yeni gelişen primitif medeniyetlerle, daha önce bilmediğimiz canlılık formları veya ilerlemiş üst medeniyetlerle karşılaşacağız.

Hayatta kalma arzusu ve merak duygusu ile alevlenen gerçeği arayışımız, milyonlarca ve milyarlarca yıl sürecek olan gelişim ve keşifler ile insanoğlunun “Evren nasıl oluştu?”, “Bir yaratıcı var mı?” gibi temel sorularına cevap verecek ve sonunda, gelecek, bize inanmak zorunda kalmayıp, bildiğimiz bir gerçek elbet getirecektir.

Ölüm ile ilgili bilimsel bir analizimizi buradan okuyabilirsiniz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 12
  • İnanılmaz 4
  • Bilim Budur! 3
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Muhteşem! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Umut Verici! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/11/2024 13:55:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3907

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Göz
Fil
Mitler
Hominid
Sinirbilim
İklim Değişikliği
Karar Verme
Veri Bilimi
Charles Darwin
Hayvan Davranışları
Kanıt
Maske Takmak
Entomoloji
Kimya
Kırmızı
Kurt
Kelebek
Astronomi
Etimoloji
Yılan
Protein
Geometri
Arkeoloji
Pandemik
Atom
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
U. Dalmaz, et al. Ölümsüzlük Mümkün mü? Hangi Yöntemler Bizi Ölümsüzlüğe Götürebilir?. (8 Ekim 2015). Alındığı Tarih: 5 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/3907
Dalmaz, U., Bakırcı, Ç. M. (2015, October 08). Ölümsüzlük Mümkün mü? Hangi Yöntemler Bizi Ölümsüzlüğe Götürebilir?. Evrim Ağacı. Retrieved November 05, 2024. from https://evrimagaci.org/s/3907
U. Dalmaz, et al. “Ölümsüzlük Mümkün mü? Hangi Yöntemler Bizi Ölümsüzlüğe Götürebilir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 08 Oct. 2015, https://evrimagaci.org/s/3907.
Dalmaz, Utku. Bakırcı, Çağrı Mert. “Ölümsüzlük Mümkün mü? Hangi Yöntemler Bizi Ölümsüzlüğe Götürebilir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, October 08, 2015. https://evrimagaci.org/s/3907.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close