Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Obezitenin Arkasındaki En Büyük Faktör Belki de Kabullenmek İstemediğimiz Bir Şeydir: Fazladan Kalori Alımı!

10 dakika
375
Obezitenin Arkasındaki En Büyük Faktör Belki de Kabullenmek İstemediğimiz Bir Şeydir: Fazladan Kalori Alımı! News Medical
Tüm Reklamları Kapat

Neden birçoğumuz fazla kilolarla boğuşuyoruz? Bu soru, obezite oranları 1980'lerde artmaya başladığından beri araştırmacıları endişelendiriyor. ABD’de obez (30 veya daha yüksek vücut kitle indeksine sahip) olarak sınıflandırılan yetişkinlerin nüfusa oranı son otuz yılda yaklaşık iki katına çıkarak %38’i geçti. En tutarlı araştırma sonuçlarına göre bunun nedeni nispeten basit: Aşırı yeme.

Yıllar boyunca bilim insanları da şarlatanlar da topluca kilo almamızın nedenlerine alternatif açıklamalar yapmaya devam etti. İnandırıcı açıklama adayları arasında; şeker, hormonlar ve hatta hepimizin içinde barındırdığı kişisel ekosistemler olan mikrobiyomların mekanizmaları yer alıyor. Bütün bu hipotezleri savunanlar olduğu gibi eleştirenler de var. Her argümanın iki tarafı da kendi iddialarını desteklemek için kanıt sunabiliyor. Akademi camiası çelişkili ve tutarsız birçok çalışma ortaya koysa da henüz bir fikir birliğine varılamıyor.

Belki de bu çelişkili ve muğlak çalışmalar bize bir şeyler anlatıyordur. Eğer biyokimyasal hasara yol açan belirli bir gıda, gıda bileşeni, gıda kombinasyonu, bir virüs, bir alışkanlık, çeşitli bağırsak bakterileri olmasaydı tam olarak sonuçsuz kalan araştırmalarla karşılaşacaktık; oysa elimizdeki araştırmalar bir sonuca ulaşamıyor değiller.

Tüm Reklamları Kapat

Tüm bu çelişkili çalışmalar bize en basit açıklamanın aynı zamanda en olası açıklama olduğunu gösteriyor olabilir: Alınan kaloriyi harcamadan daha fazla kalori tüketmek kilo alımına sebep olur. Ulusal Diyabet Sindirim ve Böbrek Hastalıkları Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Kevin Hall tükettiğimiz kalori miktarının aldığımız kilo ile ilişkili olduğunu gösteren son verilere dikkat çekiyor:

Aldığımız kalori miktarını tam olarak ölçmek zor olsa da 1973’ten 2013’e kadar ABD gıda tedarikinde kişi başına düşen kalori miktarının %21 artması ortalama bir yetişkinin kilosundaki %16’lık artışı açıklamaya fazlasıyla yetiyor.

Obezite salgını ne şekerle, ne bir virüsle ne de genetik faktörlerle açıklanabilir. Ancak kanıtlara rağmen ülkenin dört bir yanındaki laboratuvarlarda başka bir açıklama bulma arayışı devam ediyor.

Örneğin Mozaffarian obezitenin sadece aşırı yeme ile açıklanabileceğine inanmıyor. Uyku alışkanlıklarını, sosyoekonomik durumu ve mikrobiyomu da olası etkenler olarak görüyor ancak esas sorunun şeker ve nişastalar olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte araştırmacılar arasında bir fikir birliği olmadığını da kabul ediyor. Ancak bir istisna dışında: Bu istisna ise gazlı içecekler, daha genel tanımıyla şekerle tatlandırılmış içecekler (ŞTİ) kategorisinin tamamı.

Obesity Facts dergisi dünyanın dört bir yanından yaklaşık 250.000 katılımcının incelendiği son 30 araştırmanın analizi olan, ŞTİ’ler hakkındaki en güncel iddianameyi yayınladı. İncelemeye göre araştırmaların %93’ü ŞTİ tüketimi ve obezite arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyordu. Bu da sahadaki fikir birliğini güçlendirdi.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak bu fikir birliği sadece bir yere kadar ilerleyebildi. ŞTİ’lerin neden sorun yarattığıyla ilgili farklı araştırmacıların farklı teorileri var. En çok tartışılan fikirlerden biri ise insülini hedef alıyor.

Vücut kitle indeksi (VKİ) 25-29.9 arasında olan kişiler fazla kilolu, 30 veya daha yüksek olanlar obezite, 40 veya daha yüksek VKİ’ye sahip olan kişiler ise aşırı obezite ise olarak tanımlanır. Çalışma 20 ila 74 yaş arasındaki yetişkinleri incelemektedir.
Vücut kitle indeksi (VKİ) 25-29.9 arasında olan kişiler fazla kilolu, 30 veya daha yüksek olanlar obezite, 40 veya daha yüksek VKİ’ye sahip olan kişiler ise aşırı obezite ise olarak tanımlanır. Çalışma 20 ila 74 yaş arasındaki yetişkinleri incelemektedir.
Alison Mackey/Discover after NCHS, National Health Examination Survey and National Health and Nutrition Examination Surveys

İnsülin Hipotezi

İnsülin Hipotezi olarak adlandırılan görüşü destekleyen araştırmacılar şeker açısından zengin içeceklerin yanı sıra sofra şekeri ve rafine nişastaların metabolizmayı ve diğer önemli işlevleri kontrol eden endokrin sistemimizde işlev bozukluğuna yol açtığını düşünüyor.

İnsülin Hipotezi’ne göre bu karbonhidratlar vücudun insülin salgısını artırarak enerji olarak kullanılması gereken yağın yağ hücrelerinde depolanmasına sebep olur. Şekerle tatlandırılmış içecekler gibi ürünlerin aşırı tüketiminin yüksek insülin seviyelerine yol açtığı ve yüksek miktarda yağın kas ve karaciğer hücrelerine yakıt olabilecek iken yağ hücrelerine hapsedilmesine neden olduğu düşünülüyor. Sonuç ise bazı araştırmacıların enerji yoksunu hücreler için "içsel açlık" olarak adlandırdığı bir durum. Alınan kaloriler depolandığı için elde vücudun harcayabileceği az kalori kalıyor, ancak yakıta duyulan ihtiyaç devam ediyor ve açlık tetikleniyor.

Bu durumda kısır bir döngü başlıyor: Kişi artan açlığını tatmin etmek için daha fazla yiyor ancak vücut yakıtı harcamak yerine yağ hücrelerinde tutmaya devam ediyor. Bu da daha az kalori yakılmasına ve daha fazla açlık hissedilmesine neden oluyor.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Yüksek karbonhidratlı bir diyetin eşit kalorili fakat daha düşük karbonhidratlı bir diyete göre daha yüksek insülin seviyelerine ve daha fazla yağ birikimine yol açtığı hipotezinin test edilmesi mümkün. Hall, işte bu teoriyi test etti ve sonuçların İnsülin Hipotezi’ni desteklemediğini belirtti.

Hall karbonhidratların yağ ve proteinlere kıyasla farklı şekilde metabolize edildiğini kabul ediyor ancak aradaki farkın kilo vermeye yardımcı olacak kadar önemli olmadığını söylüyor. Örneğin %80 ve %5 karbonhidrat içeren uç noktalardaki diyetleri karşılaştırırsanız ortada biraz fark olacağını kabul ediyor. Fakat insanların gerçekte uyguladığı, karbonhidrat bakımından bu iki oranın ortalarında yer alan diyet türlerini karşılaştırdığınızda çok az fark görüleceğini söylüyor.

Gerçek dünyada insanlar kilo vermek için mümkün olan tüm yağ, karbonhidrat ve protein oranlarını denemişlerdir. Buna rağmen İnsülin Hipotezi doğru olsaydı görmeyi bekleyeceğimiz gibi hiçbir gıda kombinasyonu açık ara kazanan olarak öne çıkmamıştır. Bazı insanlar karbonhidratı sınırlayarak kilo verse de bazıları vermez. Diyetleri karşılaştıran pek çok çalışmada aynı sonuca ulaşılmıştır: En iyi diyet, kalori alımınızı sınırlamanıza yardımcı olan diyettir. Tufts Friedman Fakültesinde beslenme bilimi ve politikası profesörü olan Alice Lichtenstein bu konuda şunları söylüyor:

Daha az kalori tüketerek aldığınız enerjiyi azalttığınız sürece kilo verirsiniz. Yağların, karbonhidratların ve proteinlerin oranlarını değiştirerek ciddi anlamda kilo alınıp verilebilse, bunu çoktan keşfetmiş olurduk.

Şişmanlık Genleri

Bilim insanlarının insan genomunu hızlı ve ucuz bir şekilde haritalandırmasına olanak tanıyan araçlar obezite ve genler arasında bir bağlantı aramayı çok daha kolay hale getirdi. Bilim insanları şimdiye kadar obeziteyle bağlantılı gibi görünen 100'den fazla DNA farklılığı tespit etti.

Genetik yapı ile obezite arasındaki ilişkiyi bulmak oldukça basittir: Bir dizi genomu karşılaştırıp aşırı kilolu insanların gen dizilimlerinin nerede eşleştiğine bakabilirsiniz. Ancak bu genlerin ne işe yaradığını ve obeziteye neden olup olmadığını anlamak çok daha zor bir iştir.

Bilim insanları bu konuda henüz yolun başındalar ve genetik sorunlara neden olabilecek genlerin yalnızca küçük bir kısmını incelediler. Ancak Cedars-Sinai Tıp Merkezi'nde endokrinolog olan Mark Goodarzi’ye göre bu genlerin birçoğunun beyinde etkili olduğu görülüyor. Bunlar metabolizmayı ya da biyokimyasal süreçleri değil, iştah ve besin alımını düzenliyor. Goodarzi şunları ekliyor:

Tüm Reklamları Kapat

Obezite salgını genetik bir olgu değil. Son yüzyılda genlerimiz değişmedi, sadece çevremiz değişti. Bazılarımız bu değişimle başa çıkmak konusunda diğerlerinden daha donanımlı. Yine de hiç kimse obez olmaya mahkûm değil.

Kilo kontrolü, belirli genetik kodlarla mücadele edenlerimiz için daha zor olabilir ama yine de obezitenin altında yatan neden bir bireyin harcadığından daha fazla kalori almasıdır.

Connect World/Shutterstock

Bağırsak Sağlığı

Obezite araştırmacılarının son dönemdeki ilgi alanlarından biri de bağırsaklarınız ve orada yaşayan bakterilerdir. Bazı araştırmalarda bu mikrobiyomla kilonuz arasında güçlü bir ilişki olduğuna dair ilginç ipuçları bulundu. Bilim insanları 2013’te biri obez diğeri obez olmayan ikizlerden alınan insan bağırsağı bakterilerini farelere aktardı. Obez ikizin bakterilerini taşıyan fare diğer fareden daha fazla kilo aldı.

Obezite ile bağırsak bakterilerinin ilişkisini araştıran birçok çalışmanın incelendiği 2016 tarihli meta analizin yazarı ve Michigan Üniversitesi’nde mikrobiyolog olan Pat Schloss, bu araştırma hakkında "İyi ama, insanlar fare değil." diyor. Laboratuvar fareleri, birbirlerine benzemeleri için özel olarak üretilir ve son derece kontrollü ortamlarda tutulur. Buna karşın, insanların farklılıkları kocaman bir kaos ortamı yaratır ve iki kişi çoğu zaman birbirine benzemez.

Tüm Reklamları Kapat

Schloss 2016’da yazdığı analizinde zayıf ve obez insanların mikrobiyomlarının karşılaştırıldığı önceki çalışmaların her birinde farklı veri setleri ve farklı bakteri türleriyle çalışıldığını, bu nedenle kesin bir sonuca varmanın imkânsız olduğunu ortaya koymuş. Sonuç sadece kaostan ibaret. Schloss "Bizimki, aynı şeyi söyleyen üçüncü meta analiz." diyor.

Yine de bilim insanlarının bir bağlantı bulma çabası devam ediyor. Çünkü bağırsak bakterileri obezite konusunda yalnızca sınırlı bir rol oynasa bile ufkumuzu genişletmek adına her halükârda araştırmaya değer. Schloss bu konuyla ilgili şunları ifade ediyor:

Mikrobiyomun diğer tüm faktörlerle karşılaştırıldığında çok küçük bir faktör olduğunu düşünüyorum. Şahsen her gece dondurma yiyorum ve tadı da çok güzel. Bunun için bakterilerimi suçlamıyorum.

Bir Suçlama Oyunu

Obezitenin en basit açıklaması çok fazla kalori alınıp çok az kalori harcanmasıdır ancak bu açıklama bazı kanıtlanmamış fikirler kadar heyecan verici veya egzotik değildir, bu da neden inatla göz ardı edildiğini kısmen açıklayabiliyor. Ancak popüler olmamasının bir başka nedeni daha var: Araştırmacılar suçlama ve ayıplamadan kaçınmak istiyor. Hall, bu konuda şunları dile getiriyor:

Bu açıklama, akıllarda nasıl şekillendiğine bağlı olarak herkesi oburlukla itham ediyormuşuz gibi algılanabilir: 'Bu bireysel sorumlulukla ilgili olmalı, seni tembel şişman!' gibi bir imada bulunmuyoruz. Daha çok şöyle düşünün: Diyelim ki Serena Williams ile tenis oynuyorsunuz ve kaybediyorsunuz, çünkü kaybetmeyip ne yapacaksınız ki? Bu yeterince iyi tenis oynayamadığınız için mi? Belli bir yere kadar evet. Ama asıl neden, Serena Williams’ın sizden inanılmaz derecede iyi oynaması ve sizin onunla aynı kortta olmanızın aşırı mantıksız olması. (Eğer Rafael Nadal bunu okuyorsa ondan özür dilerim.)

Beslenme araştırmalarında yaşanan tam olarak bu. Şirketler insanların karşı koyamayacağı yiyecekleri formüle etmek için, Hall’un deyimiyle "anormal seviyede iştah açıcı özelliklere sahip" gıdaların üretiminden sorumlu son derece eğitimli personelden oluşan büyük bölümler kurarlar. Onlar Serena Williams kadar profesyonelken siz de lisede tenis oynamış olabilirsiniz; ancak bu rekabet götürmez bir karşılaşma olacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Hall, beslenmeyle ilgili hatalarımızın çok fazla olmasına rağmen nüfus düzeyinde problemlerimizin artmadığını söylüyor. Obezite aşırı yemenin bir sonucudur ve obezitenin önemli bir sebebi bize ihtiyacımızdan çok daha fazlasını dayatan bir beslenme ortamına maruz kalmamızdır.

Adil olmak gerekirse şu anda araştırılmakta olan diğer obezite nedenleri araştırmacıların hayal ürünü değildir. Evet, vücudunuzun çok fazla rafine karbonhidrat içeren bir diyeti işleme şekli farklıdır. Ve tabii mikrobiyomunuz nasıl kalori aldığınızı etkiler. Bazı insanlar kilo kontrolünde zorlanmaya genetik olarak yatkındır. Lichtenstein şunları söylüyor:

Asıl sorun etkilerin boyutudur. Bu etkiler ciddi fakat küçüklerdir ve kimsenin hoşuna gitmeyen basit bir denklemle hiçe sayılırlar: Alınan kalori > harcanan kalori eşitsizliği kilo alımı ile sonuçlanır.

Peki bu konuda ne yapılabilir? Lichtenstein şu önerileri sunuyor:

Aşırı yemeyi teşvik eden çevresel faktörleri ele almak en öncelikli hedeftir. Bizim için adaletsiz bir rekabet olan bu ortamda besleniyoruz. Çok fazla yiyecek her yerde ve çok ucuza bulunuyor. Kilo kontrolünü zorlaştıran bir diğer faktör ise nerede ve ne zaman yemek yeneceğiyle ilgili sosyal kuralların artık ortadan kalkmış olması.

Arabada yiyoruz, televizyon karşısında yiyoruz, spor müsabakalarında yiyoruz. Lichtenstein, öğrencilerinin düzenli olarak sınıfta yemek yediğini belirtiyor.

Her yerde yiyoruz ve daha büyük porsiyonlar tüketiyoruz. Gazlı içecekler daha büyük, hamburgerler daha büyük, restoran porsiyonları daha büyük. Hatta 2015 yılında McDonald’s markasının, adı üstünde quarter-pounder (çeyrek librelik) olan burgeri bile 113gr’dan 127gr’a çıkarıldı. New York Üniversitesi beslenme profesörü Marion Nestle bu rakamların durumu açıkladığını düşünüyor:

Bence büyük porsiyonlar kilo alımını yeterince açıklıyor. Porsiyon büyüklüğü, kalori ve kilo 1980'den 2000'e kadar paralel bir şekilde arttı.

Hall’a göre, daha az yemeye çalışan insanlar için özellikle porsiyon boyutu sinsi bir sorundur. Hall bunu şöyle açıklıyor:

Çoğumuz porsiyonlarımızı her gün tartmadığımız için porsiyonların giderek büyüdüğünü fark etmeyiz ve yavaş yavaş daha fazla yemeye başlarız.

Lichtenstein, dışarıda gördüğümüz porsiyonların hepsi eşit bir şekilde büyük olduğunda bu artışı normalleştirdiğimizi de ekliyor.

Bugün büyük porsiyonlar normal kabul edilendir. Yüksek kalorili yiyecekler de normaldir. Her yerde yemek yemek de aynı ölçüde normaldir. Obeziteyi düzeltmek için bu normali düzeltmemiz gerekiyor ve bu kolay olmayacak. Ancak hep birlikte sorunun karbonhidrat, yağ, insülin ya da bakterilerden ziyade alışkanlıklarımız olduğu konusunda uzlaşmazsak obeziteyi çözmek için hiçbir şansımız olmayacak.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 5
  • Bilim Budur! 2
  • Umut Verici! 2
  • Muhteşem! 1
  • Üzücü! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Discovery Magazine | Arşiv Bağlantısı
  • T. Haspel. The Biggest Factor Behind Obesity May Be One We Don't Want To Hear. (2 Mayıs 2018). Alındığı Tarih: 6 Şubat 2025. Alındığı Yer: Discover Magazine | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 10/03/2025 05:55:50 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19753

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
T. Haspel, et al. Obezitenin Arkasındaki En Büyük Faktör Belki de Kabullenmek İstemediğimiz Bir Şeydir: Fazladan Kalori Alımı!. (28 Şubat 2025). Alındığı Tarih: 10 Mart 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/19753
Haspel, T., Cakova, P., Alparslan, E. (2025, February 28). Obezitenin Arkasındaki En Büyük Faktör Belki de Kabullenmek İstemediğimiz Bir Şeydir: Fazladan Kalori Alımı!. Evrim Ağacı. Retrieved March 10, 2025. from https://evrimagaci.org/s/19753
T. Haspel, et al. “Obezitenin Arkasındaki En Büyük Faktör Belki de Kabullenmek İstemediğimiz Bir Şeydir: Fazladan Kalori Alımı!.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Pınar Cakova, Evrim Ağacı, 28 Feb. 2025, https://evrimagaci.org/s/19753.
Haspel, Tamar. Cakova, Pınar. Alparslan, Eda. “Obezitenin Arkasındaki En Büyük Faktör Belki de Kabullenmek İstemediğimiz Bir Şeydir: Fazladan Kalori Alımı!.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Pınar Cakova. Evrim Ağacı, February 28, 2025. https://evrimagaci.org/s/19753.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close