Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Nesli Tükenmiş Hayvanların Renklerini Nasıl Biliyoruz? Fosillerden Hayvanların Renklerini Anlamak Mümkün mü?

Nesli Tükenmiş Hayvanların Renkleri Hayal Gücüne mi Dayanıyor?

12 dakika
681
Nesli Tükenmiş Hayvanların Renklerini Nasıl Biliyoruz? Fosillerden Hayvanların Renklerini Anlamak Mümkün mü? BBC
Tüm Reklamları Kapat

Belgesellerde veya internet platformlarında dinozorlar, mamutlar ya da dodolar gibi nesli tükenmiş hayvanların etkileyici çizimlerini, üç boyutlu canlandırmalarını veya gerçekçi belgesel kesitlerini görmüş olabilirsiniz. Bu tasvirler hayvanların görünüşünü, yaşam biçimlerini ve çevreleriyle olan etkileşimlerini anlamamıza yardımcı olur. Ancak akla hemen şu soru gelir: Onlar hakkında bu kadar ayrıntılı bilgiye, özellikle de tüylerinin, pullarının, derilerinin veya kürklerinin renklerine nasıl ulaşıyoruz? Fosilleşmiş kalıntılar üzerinden yola çıkarak bu tür bilgileri edinmek mümkün mü, yoksa bunlar tamamen sanatçıların hayal gücüne mi dayanıyor? Bu yazıda nesli tükenmiş hayvanların renklerini nasıl keşfettiğimizi, bilim insanlarının bu konuda hangi yöntemleri kullandığını ve bu çalışmaların hangi sonuçlara ulaştığını birlikte inceleyeceğiz.

Fosillerde Pigment Kalıntıları

Uzun yıllar boyunca fosillerin, tarih öncesi dünyaya dair yalnızca sert dokulara (kemikler ve dişler) ait bilgi sağladığı düşünülüyordu. Ancak özellikle yirminci yüzyılda yapılan çalışmalar, fosillerin derinliklerinde gizlenen renk ipuçlarını ortaya çıkararak bu algıyı değiştirdi.[1]

Bilimsel olarak renk, 400 ile 700 nanometre arasındaki dalga boylarında enerji yayan görünür ışıktır. İnsan gözü bu dalga boylarını algılayabilirken kuşlar gibi bazı hayvanlar ultraviyole ışığı da görebilir ve daha geniş bir renk spektrumunu algılayabilir. Renk doğada iki temel mekanizmayla oluşur: Pigmentler ve yapısal renkler.

Tüm Reklamları Kapat

Pigmentler belirli dalga boylarını seçici olarak emen kimyasallardır. Örneğin bitkilerdeki klorofil, kırmızı ve mavi dalga boylarını emerken yeşil ve sarıyı yansıtır. Hayvanlarda ise melanin gibi pigmentler saç, tüy ve deri renklerini oluşturur. Bazı pigmentler ise doğrudan beslenme yoluyla alınır; örneğin, flamingoların pembe tüyleri, karotenoid içeren alglerle beslenen karideslerden gelir.[2]

Yapısal renk pigmentten farklıdır. Bu renkler hücrelerin veya tüylerin yüzeyindeki nanoskopik (yani mikroskobik boyutun da altında, nanometre ölçeğinde) yapılar sayesinde ortaya çıkar.[3] Bu yapılar ışığı farklı yönlerde kırar, yansıtır ya da dağıtarak belirli dalga boylarının gözümüze ulaşmasını sağlar. Böylece ortaya çok canlı, parlak ve genellikle metalik ya da opal benzeri renkler çıkar.

Bu tür renklenme doğada özellikle böceklerde, kelebek kanatlarında, kuş tüylerinde ve balık pullarında yaygındır. Örneğin bir tavus kuşunun tüylerinde mavi veya yeşil gibi görünen renkler aslında bu renk pigmentleriyle değil, tüylerin üst katmanlarında bulunan ince tabakaların ışığı yansıtma biçimiyle oluşur. İlginç bir şekilde, bu renkler bakış açısı değiştikçe farklı görünebilir yani "yanardönerdir" (İng: "Iridescence").

Yapısal renklerin en büyük avantajlarından biri zamanla solmamalarıdır. Çünkü bu renkler kimyasal değil fiziksel özelliklere dayanır. Bu da onları fosil kayıtlarında nadiren de olsa izlenebilir hâle getirir. Nitekim bazı fosil böceklerde ya da kuş benzeri dinozorların tüy kalıntılarında bu yapısal renklenmenin izlerine rastlanmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Bir yapısal renk bakımından kelebeğin incelenmesi. Mikroskobik görseller, ışığın yansıtıldığı yapılardır.
Bir yapısal renk bakımından kelebeğin incelenmesi. Mikroskobik görseller, ışığın yansıtıldığı yapılardır.
Nature

Fosil kayıtlarında renk araştırmaları, son yıllarda pigmentlerin yanı sıra ışıkla etkileşim kurarak renk üreten yapısal renklerin korunmuş izlerini keşfetmeye odaklanmıştır. Araştırmacılar özellikle metalik görünüme sahip fosil böcekleri inceleyerek bu canlıların parlak mavi, kırmızı ve yeşil tonlarını nasıl oluşturduğunu anlamaya çalışmışlardır. Bu incelemeler sırasında, bu renklerin kaynağı olan çok katmanlı yansıtıcı yapılar tespit edilmiştir. Çok katmanlı yansıtıcılar ışığın farklı dalga boylarını seçici bir şekilde yansıtarak canlı ve parlak renklerin ortaya çıkmasını sağlar. Bu yapılar modern böceklerde de yaygın olarak görülmekte ve tüylerin ya da kabukların üst katmanlarında bulunan ince düzenli katmanlardan oluşmaktadır.

Kelebeklerdeki yapısal renk özelliğinin şematik gösterimi.
Kelebeklerdeki yapısal renk özelliğinin şematik gösterimi.
Sant Barbara Natural History Museum

Aynı teknikler, fosil deri ve tüyler üzerinde kullanılarak dinozorların renk paletini daha iyi anlamamızı sağlamıştır. Örneğin fosilleşmiş melanozomların incelenmesi, bazı dinozorların koyu renkli, parlak tüyler veya dikkat çekici desenlere sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca Psittacosaurus gibi dinozorların "karşıt gölgelenme" ( İng: "Countershading") adı verilen bir kamuflaj tekniği kullandığı tespit edilmiştir.[4] Bu teknikte hayvanın üst tarafı daha koyu, alt tarafı ise daha açık renklidir. Bu renk düzeni yukarıdan gelen ışığın yarattığı gölgeleri dengeleyerek hayvanın üç boyutlu şeklinin algılanmasını zorlaştırır ve yırtıcılardan saklanmasına yardımcı olur.

Bahsi geçen Psittacosaurus örneği.
Bahsi geçen Psittacosaurus örneği.
Current Biology

Araştırmalar karşıt gölgelenme desenlerinin bir hayvanın yaşadığı çevreye bağlı olarak değiştiğini göstermektedir. Açık alanlarda doğrudan yukarıdan gelen güneş ışığının baskın olduğu yerlerde vücutta keskin bir koyu-açık renk geçişi gözlenirken; orman örtüsü gibi kapalı alanlarda aydınlık baskın olduğu için bu geçiş daha yumuşak bir şekilde gerçekleşir.

Bu yaklaşım fosil melaninin korunmuş olduğu ve renklenmenin yeniden inşa edilebildiği soyu tükenmiş hayvanlar üzerinde de uygulanmaktadır. Örneğin Psittacosaurus'un fosil bulguları, bu dinozorun karnı ve kuyruğunda açık renkler, göğsünde ise daha koyu pigmentlere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular, Psittacosaurus'un büyük olasılıkla yoğun bir orman örtüsüne sahip kapalı habitatlarda yaşadığını göstermekte ve bu türün sadece dış görünüşüne değil, aynı zamanda çevreleriyle olan ilişkilerine ve hayatta kalma stratejilerine dair önemli ipuçları sunmaktadır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Analizler sonucu oluşturulmuş bilimsel Psittacosaurus modeli.
Analizler sonucu oluşturulmuş bilimsel Psittacosaurus modeli.
ResearchGate

Bu tekniklerin bazı sınırlamaları bulunsa da (örneğin, sarı renk gibi pigmentlerin biyokimyasal yollarla oluşması ve fosilleşme sırasında bozulması), fosillerdeki renk izleri, tarih öncesi dünyaya dair uzun süredir cevapsız kalan pek çok soruya ışık tutmaktadır.

Fosillerde Neden Sadece Çok Katmanlı Yansıtıcı Yapılar Görülüyor?

Fosil kayıtlarında neden üç boyutlu fotonik kristaller gibi renk üreten yapılar bulunamadığı uzun zamandır merak edilen bir konudur. Bu kristaller, ışık parçacıklarıyla (fotonlarla) etkileşim kurarak karmaşık ve katmanlı mikroskobik yapılar oluşturur. Günümüzde Morpho kelebeği gibi tropikal türlerde bu 3D fotonik kristaller, canlıların etkileyici renklerini yaratır. Ancak fosil kayıtlarında bu tür yapılar çok nadir görülür. Bu durum, bilim insanlarını “Neden bu yapılar fosil kayıtlarında yok?” sorusuna yöneltmiştir.

Bu soruyu yanıtlamak için tafonomi adı verilen deneysel fosilleştirme çalışmaları yapılmıştır. Laboratuvar ortamında çok katmanlı yansıtıcı yapılar ve 3D fotonik kristaller bozunmaya bırakılarak fosilleşme süreci simüle edilmiştir.[5] Çalışmalar sonucunda, her iki yapının da fosilleşme sürecine dayanabildiği ve fosil kayıtlarında bulunabilme potansiyeline sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak bu tür yapıların çok küçük ve fark edilmesi zor olduğu için fosil kayıtlarında gözden kaçıyor olabileceği düşünülmektedir.[6], [7]

Nitekim, fosil böceklerde 3D fotonik kristallerin varlığı ilk kez rapor edilmiştir. Ancak bu tür bulgular oldukça küçük olduğundan detaylı inceleme yapılmadıkça fark edilmesi zordur.

Bir fosilde görülen renklerin gerçek rengi yansıtıp yansıtmadığı da önemli bir sorudur. Fosil yapıların modern böceklerde olduğu gibi ışığı bükmesini bekleyen bilim insanları, bu varsayımı bilgisayar modelleriyle test etmişlerdir. Ancak modeller fosil renklerinin fosilleşme sırasında değişime uğradığını göstermiştir. Deneyler bu değişimin büyük ölçüde sabit sıcaklık ve aşırı basınçtan kaynaklandığını ortaya koymuştur. Özellikle sıcaklık, renk üreten yapıların boyutlarını küçülterek renk değişimine yol açmaktadır.

En İyi Kanıtları Hangi Fosiller Sunar?

Renklerin korunumu fosilin türüne değil, fosilleşme sürecinin doğru koşullarda gerçekleşmesine bağlıdır. Çoğu fosil karbonasyon sıkışması ile korunur. Karbonasyon fosilleşme, organizmanın kalıntılarının karbon bakımından zengin bir tabaka hâlinde korunmasıyla oluşan bir fosilleşme türüdür.[8] Bu süreçte bitki veya hayvan kalıntıları toprak altında yüksek basınç ve sıcaklık koşullarına maruz kalır. Zamanla organizmadaki uçucu bileşenler (su, oksijen, hidrojen gibi) kaybolur ve geriye yalnızca karbon kalır. Bu karbon, çok ince ve koyu renkli bir film şeklinde, organizmanın şeklini, bazen de yüzey detaylarını (örneğin damarlar, tüy yapısı gibi) koruyabilir. Ancak bu süreç, melanin dışındaki pigmentlerin korunmasını engeller. Örneğin modern kuşlarda melanin yaygındır, ancak renk tonları genellikle karotenoid gibi diğer pigmentlerle birleşerek oluşur. Fosilleşme sırasında karotenoidler bozulduğu için fosillerde yalnızca melanozomlar kalır. Bu nedenle renk desenleri hakkında bilgi edinmek mümkün olsa da tam renk tonları belirlenemez.

Tüm Reklamları Kapat

Buna karşın, kalsiyum fosfatla korunmuş fosiller renk çalışmaları için daha uygundur. Örneğin, 2016’da incelenen bir yılan fosilinde derinin tamamı kalsiyum fosfatla korunmuştur. Bu fosil, modern sürüngenlerdeki tüm pigment türlerini (yapısal renkler, kırmızı-sarı pigmentler ve koyu renkler) eksiksiz şekilde barındırmaktadır.

Dinozorlar Hangi Renklerdeydi?

Bazı tüylü dinozorların melanin içeren renk desenlerine sahip olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Ancak modern kuşlarda gördüğümüz gibi, melanin genellikle diğer pigmentlerle birleşerek daha zengin ve çeşitli renk tonları oluşturur. Ne yazık ki bu diğer pigment türleri (örneğin karotenoidler veya psittacofulvinler gibi) zamanla bozulduğu veya fosilleşme sürecinde korunamadığı için tüylü dinozorların tam renk paletini belirlemek günümüzde hâlâ mümkün değildir. Bugüne kadar bulunan fosillerin büyük çoğunluğu yalnızca izler hâlinde korunmuştur ve pigment kalıntılarına dair bilgiler oldukça sınırlıdır. Ancak bir gün olağanüstü iyi korunmuş bir dinozor derisi ya da tüy örneği bulunursa, bu canlıların renklerini çok daha ayrıntılı ve doğru bir şekilde yeniden oluşturma şansımız olabilir.

Günümüzde parlak renklerin doğada birçok farklı işleve hizmet ettiğini biliyoruz: Bazı hayvanlar bu renkleri yırtıcılara karşı bir "Dikkatli ol, ben zehirliyim!" sinyali olarak kullanırken, bazıları çiftleşme döneminde eşlerine çekici görünmek için sergiler. Diğerleri ise bulundukları ortama uyum sağlamak, yani kamufle olmak için kullanır. Fosil kayıtlarında, özellikle kelebekler ve böceklerde rastlanan canlı yeşil gibi renklerin, hem kamuflaj hem de uyarı sinyali işlevi görmüş olabileceği düşünülmektedir. Bu canlılar bitki örtüsüne karışarak avcılardan saklanırken aynı zamanda çiçeklerin parlak renkleriyle kontrast oluşturarak tür içi iletişimde de avantaj sağlamış olabilirler.

Tüm Reklamları Kapat

Bir Quetzacoatlus modellemesi.  Sanatçı: Damir G. Martin
Bir Quetzacoatlus modellemesi.
Sanatçı: Damir G. Martin
ArtStation

Bu noktada paleosanatçılar devreye girer. Paleosanatçılar, bilimsel verileri temel alarak nesli tükenmiş canlıların görünümlerini yeniden canlandıran sanatçılardır. Paleontologlardan aldıkları bilgilerle hayvanların iskelet yapısını, kas sistemini, muhtemel dış görünüşünü ve çevresel bağlamını hayal ederek bilimsel ve estetik bir sentez sunarlar. Renk ve desen seçimleri yapılırken eldeki melanozom verileri, modern akrabaların (örneğin kuşların veya sürüngenlerin) görünümü ve yaşanılan ekosistem hakkında bilinenler dikkate alınır. Ancak bu çizimlerde mutlaka hayal gücünün de bir payı vardır.

Parasaurolophus'un çizimlerindeki sanatçı farklılıkları.
Parasaurolophus'un çizimlerindeki sanatçı farklılıkları.
PaleoMedia
Çizen: VenturaSalas
Çizen: VenturaSalas
DeviantArt

Yeni Teknolojilerle Fosil Renklerinin Analizi

Geçmişte, fosil örneklerinde yumuşak dokulara ya da renk pigmentlerine rastlanmasının neredeyse imkânsız olduğu düşünülüyordu. Ancak son on yılda, analitik kimyanın ve mikroskobik görüntüleme teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte bu algı köklü biçimde değişti. Artık, ileri düzey teknikler sayesinde fosillerin yüzeyindeki pigment kalıntıları ve mikro yapılar detaylı bir şekilde analiz edilebiliyor!

Bu analizlerde en sık kullanılan yöntemlerden biri kütle spektrometrisidir (İng: "mass spectrometry"). Bu teknik, fosil örneklerinde bulunan kimyasal bileşenlerin moleküler düzeyde tanımlanmasını sağlar.[9]

Buna ek olarak, Tarama Elektron Mikroskobu (SEM) ile birlikte yapılan analizlerde melanozomların (melanin içeren mikroorganeller) şekil ve dağılımları incelenebilir.[10] Melanozomların boyutu ve biçimi, hangi tür melanin içerdiğini (örneğin eumelanin mi yoksa feomelanin mi) ve dolayısıyla hangi renk tonlarına işaret ettiğini anlamamıza yardımcı olur.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Yeme İçme Kültürü (4 Kitap)

Beslenme Hakkında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Marcello Ticca

Sağlığımız için büyük önem taşıyan gıda ve beslenmeyle alakalı sayısız önyargı, klişe, yanlış inanış ve yalan mevcut. Köhnemiş yanlış bilgilerin yanı sıra özellikle günümüzde internet ve basın yoluyla hiçbir kontrole tabi tutulmadan, bilimsel kanıtlara dayanıp dayanmadığı önemsenmeden hızla dolaşıma giren haberler birçoğumuzu sağlığımızı tehlikeye sokabilecek tercihler yapmaya itiyor.

İtalya’nın önde gelen gıda ve beslenme uzmanlarından Marcello Ticca bu kitabında insanların zihninde kök salmış yanlış inanışların en yaygınlarını bilimsel zeminde inceleyip çürütürken temel besinlerimizin bileşenlerine, tavsiye edilen tüketim miktarlarına ve besinlerden en fazla faydayı sağlamak için yapılması gerekenlere dair pratik bilgi ve önerilerle bilinçli bir beslenme düzenini nasıl benimseyebileceğimizi anlatıyor.

“… beslenme konusundaki yanlış bilgilerin günümüzde de çok kolay doğduğu, kök saldığı ve yayıldığı bir gerçek. Yoksa ‘özellikle’ günümüzde mi demeliyiz? Çünkü 2000’lerde internetle beraber bazı haberlerin kurgulanıp ‘viral’ hale gelmesi, beslenme konusundaki ‘sahte haberlerin’ azalmak yerine çarpıcı şekilde çoğalmasına ve günbegün yenilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Tek başına bu gözlem bile durumu değerlendirmenin ve son yirmi yılda hazırlanan en geçerli derlemeleri dahi güncelleştirmenin gerekliliğini ortaya koymaya yeter.”

Bira

Rick Kempen

Biranın öyle düşünmeden kafaya dikip susuzluğunuzu gidereceğiniz bir içki olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yapımında sadece su, tahıl, maya ve şerbetçiotu kullanılmasına rağmen sayısız türde üretilebilen bu halk içkisi insan medeniyetiyle neredeyse yaşıt, şaraptan ise bin yıl daha eski. Sanayi Devrimi’ne kadar tarihin her döneminde ve coğrafyasında kadınlar tarafından üretilen bira uzun yıllar halkların beslenme rejiminin önemli bir parçası olmuş. “Bu kitabın konusu da işte bu halk içeceği olan biradır.”

Elinizdeki kitap, otuz yılını bu içkiye adamış bir “bira militanının” biranın çevresini kuşatan alan olarak tanımladığı “Bira Diyarı”na yapacağınız yolculukta kullanışlı bir rehber niteliğinde. Bira yapımından biranın tarihteki yerine, bira türlerinden tadıma, ambalajından saklanmasına, hangi yemeklerle ne tür bira içilebileceğinden sağlıkla ilişkisine, bira ülkelerinden bira festivallerine ve dünyanın önemli tadım merkezlerine dek her şeyi bu kitapta bulabilirsiniz.

“Uygar şarapla avam bira karşılaştırmasına son vermenin zamanı geldi de geçiyor.”

“Rick Kempen birayı ilgilendiren her konunun önemli bir temsilcisi. Bol miktardaki bira bilgisini ustalıkla, hevesle ve mizahi bir dille genel okur için bir araya getiriyor.”

– Thérèse Boer

“Kalbi birayla dolu bir adam. Her ne kadar günümüzde küçük bira üreticilerinin yenilikçi biralarına övgü düzmek moda olsa da Rick iyi yapılmış geleneksel bir Pilsen’in kalitesini de sonuna kadar destekliyor.”

– Michel Ordeman

“Mizahi yanı kuvvetli bu kitap aynı zamanda bira dünyasını ciddiyetle inceliyor. Zevk alarak okudum.”

– Menno Olivier

Dolce Vegan: Kolay, Geleneksel ve Sağlıklı Vegan Tatlılar

Virginia Elena Patrone

Adil bir mutfak için “tatlı” bir başlangıç

“Bu kitaptaki tarifler size basit, sağlıklı vegan tatlıları evde üreteceğiniz malzemelerle nasıl yapacağınız konusunda yol gösterecek. Bu tariflerle madalyonun en tatlı yüzüyle işe başlayabilir ve bunu tatlı devrimi olarak adlandırabiliriz.”

Virginia Elena Patrone beden sağlığıyla toplum sağlığı arasındaki ilişkiden hareket ederek okurları hem kendi malzemelerinin üreticileri olmaya hem de “iyi tüketimin politikasına” katılmaya davet ediyor. Bunu yaparken malzemelerimizi evde nasıl üretebileceğimize, besinlerin bedenimize faydalarına, tüketiciler olarak tercihlerimizin önemine odaklanıyor.

Dolce Vegan’da yer alan yaklaşık 90 tatlı tarifi, “hayvansal ürün içermeyen sağlıklı malzemelerle ve sadece üç basit malzemeyle sonsuz sayıda lezzetler yaratabilen anneanne ve babaannelerimizin zamanından” esinleniyor.

Tütün
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfiyle dünyanın tamamını etkisi altına alan bir bitkinin, tütünün toplumsal yaşam üzerindeki muazzam etkisinin izini sürüyor Berlinli yazar Detlef Bluhm. Edgar Allan Poe, Arthur Conan Doyle, Sigmund Freud, Walter Benjamin, Robert Musil, Albert Einstein, Jean Paul Sartre, Albert Camus, Ernesto Che Guevara gibi pek çok önemli isim ise düşünceleri, eserleri, yaşamlarıyla eşlik ediyor tütünün kültürel tarihine.

“Divana uzanmış keyif çatıyorsunuz, kendinizi düşüncelerinizin akışına bırakıyor, içmeden sarhoş oluyorsunuz; tiksinmeden, Champagne şaraplarının şurup benzeri tadını ağzınızda hissetmeden, kahvenin verdiği sinirli yorgunluğu duymadan. Beyniniz hiç bilmediğiniz beceriler geliştiriyor, kafatasınızın ağırlığını hissetmiyorsunuz artık, hafif kanatlarla hayaller diyarına uçuyorsunuz, etrafta pır pır eden hezeyanlarınızı, muhteşem bir çayırda kızböceklerini kovalayan bir çocuk gibi hayal meyal algılıyorsunuz ve kendinizi olmak istediğiniz yerde, en ideal halinizle görüyorsunuz. En güzel umutlar geçiyor yanınızdan, artık yalnızca birer hayal değil bunlar, ete kemiğe bürünmüşler ve Taglioni gibi büyük bir zarafetle süzülüyorlar. Tütün tiryakileri, siz bu duyguyu bilirsiniz!”

Balzac

Devamını Göster
₺900.00
Yeme İçme Kültürü (4 Kitap)

Bu teknolojilerin sağladığı veriler, sadece tarih öncesi hayvanların dış görünüşlerini değil, aynı zamanda yaşadıkları çevre koşullarını, kamuflaj stratejilerini, eş seçme davranışlarını ve sosyal etkileşim biçimlerini anlamak açısından da son derece değerlidir. Örneğin karşıt gölgelenme düzeni, yalnızca renk değil, aynı zamanda çevreyle olan etkileşim hakkında da bilgi verir.

Diğer Renk Belirleme Yöntemleri: Mumyalar, Görsel Kayıtlar ve Genetik

Fosillerde renk analizi genellikle milyonlarca yıl önce yaşamış canlılara yönelik uygulanırken doğal olarak daha yakın geçmişte yok olan türler için farklı yöntemler devreye girer. Bu türler hakkında bilgi edinmemizi sağlayan en değerli kaynaklardan bazıları doğrudan korunmuş yumuşak dokular, tarihî çizimler, doldurulmuş örnekler ve hatta fotoğraf/video kayıtlarıdır.

Tazmanya kaplanı, renklendirilmiş.
Tazmanya kaplanı, renklendirilmiş.
ABC News

Örneğin Tazmanya kaplanı (Thylacinus cynocephalus) gibi 20. yüzyılda nesli tükenmiş bir hayvanın kıl desenlerini yalnızca doldurulmuş müze örneklerinden değil, aynı zamanda 1930'lu yıllardan kalma video görüntülerinden de incelemek mümkündür. Aynı şekilde, Dodo (Raphus cucullatus) gibi türlerin renkleri hakkında bilgi, erken dönem Avrupalı gezginlerin çizimleri ve doldurulmuş örneklerinden alınan tüy analizlerine dayanmaktadır.

George Edwards tarafından çizilen dodo.
George Edwards tarafından çizilen dodo.
Wikipedia

Daha eski ama iyi korunmuş bireylerde ise doğrudan mumyalaşmış kalıntılar, renklerin belirlenmesine imkân tanır. Özellikle tundra permafrostunda donmuş olarak korunan mamutlar, yumuşak dokuları, kılları ve hatta mide içerikleriyle birlikte bize ulaşmıştır. Bu kalıntılar mamutların kıllarının kahverengi tonlarında olduğunu doğrudan göstermektedir.

Yünlü mamut mumyası.
Yünlü mamut mumyası.
Live Science

Bununla birlikte, bu türlerde paleogenetik analizler de önemli bir rol oynar. Özellikle mamutlar için yapılan DNA analizleri, kıllarda renk belirleyici olan genlerin (örneğin MC1R gibi pigmentasyonla ilişkili genlerin) farklı versiyonlarını taşıdıklarını göstermiştir. Bu sayede mamutların açık kahverengiden koyu kahverengiye değişen kıl renklerine sahip olabilecekleri öne sürülmektedir.[11]

Ancak bu tür yöntemlerin geçerli olabilmesi için organizmanın ya çok iyi korunmuş olması ya da nispeten yakın bir geçmişte yaşamış olması gerekir. Zira zamanla hem fiziksel dokular hem de DNA parçalanır ve analiz edilemeyecek duruma gelir.

Sonuç

Sonuç olarak renkler yalnızca görsel bir özellik değildir, aynı zamanda birçok davranışsal, ekolojik ve evrimsel ögede de büyük rol oynar. Zira renkler de tıpkı diğer fiziksel özellikler gibi doğal seçilim sürecinden geçerek o canlıyla birlikte evrimleşmiş ve nesiller boyunca korunmuştur. Bu yüzden doğadaki canlıların renkleri tesadüfi değildir. Aksine işlevsel, anlamlı ve genellikle hayatta kalma ya da üreme başarısıyla yakından ilişkilidir.

Paleontolojide, özellikle fosil renkleri söz konusu olduğunda, bir miktar hayal gücü daima devreye girer. Ancak bilimsel yöntemler geliştikçe özellikle pigment kalıntılarının mikroskobik analiziyle, antik canlıların renklerine dair tahminlerimiz giderek daha net ve güvenilir hale gelmektedir. Artık sadece "Neye benziyordu?" değil, "Ne renkti?" sorusuna da cevaplar arayabiliyoruz. Üstelik çoğu zaman şaşırtıcı derecede canlı ve çeşitli sonuçlarla karşılaşıyoruz!

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
53
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 8
  • Bilim Budur! 7
  • Tebrikler! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • İnanılmaz 1
  • Umut Verici! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Sıkça Sorulan Sorular

Paleosanatçılar, bilimsel verileri temel alarak nesli tükenmiş canlıların görünümlerini yeniden canlandıran sanatçılardır.

Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 13:48:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19161

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. K. Selçukoğlu, et al. Nesli Tükenmiş Hayvanların Renklerini Nasıl Biliyoruz? Fosillerden Hayvanların Renklerini Anlamak Mümkün mü?. (31 Mart 2025). Alındığı Tarih: 24 Nisan 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/19161
Selçukoğlu, A. K., Alparslan, E. (2025, March 31). Nesli Tükenmiş Hayvanların Renklerini Nasıl Biliyoruz? Fosillerden Hayvanların Renklerini Anlamak Mümkün mü?. Evrim Ağacı. Retrieved April 24, 2025. from https://evrimagaci.org/s/19161
A. K. Selçukoğlu, et al. “Nesli Tükenmiş Hayvanların Renklerini Nasıl Biliyoruz? Fosillerden Hayvanların Renklerini Anlamak Mümkün mü?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 31 Mar. 2025, https://evrimagaci.org/s/19161.
Selçukoğlu, Alper Kaan. Alparslan, Eda. “Nesli Tükenmiş Hayvanların Renklerini Nasıl Biliyoruz? Fosillerden Hayvanların Renklerini Anlamak Mümkün mü?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, March 31, 2025. https://evrimagaci.org/s/19161.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close