Müzik Dinlemek, Nefes Alışverişimizi Nasıl Etkiliyor?
Müzik, dünya genelinde her toplumda evrensel bir sanat formu olarak yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Bu sanat formu genellikle kültürel amaçlar için kullanılır, özellikle eğlence ve dini ritüellerde kendine yer bulur. Ancak müziğin tıptaki tarihsel temeli oldukça eski olup en azından 6. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Antik Yunan filozofu Pisagor, müziği sadece estetik bir deneyim olarak görmemiş; aynı zamanda bedensel ve psikolojik hastalıkları tedavi etmek amacıyla da kullanmıştır. Ona göre müzik frekansları ve notaları, insan vücudu ve zihni üzerinde etkiler yapabilirdi. Bu bakış açısı, müziğin tıbbi bir araç olarak kullanılmasının erken örneklerinden biridir.
M.Ö. 400 civarında, klinik tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat'ın akıl hastalığına sahip hastaları için müzik çaldığı bilinmektedir. Paleolitik çağlardan bu yana müzik, vücut sistemleri üzerinde olumlu etkileri olacağı inancı nedeniyle terapötik amaçlar için kullanılmıştı. Ancak bu müzik terapileri genellikle teorik temellere daynmaktaydı ve deneysel kanıtlarla desteklenmiyordu.
Dr. Evan O'Neill Kane, hastalarını uyuşturmadan önce ameliyat odasında bir fonograf aracılığıyla müzik çalmıştır. Bunun, hastaları sakinleştirmede konuşmadan daha etkili bir yöntem olduğuna inanmış ve böylece müziği, tıbbi bir tedavi olarak kullanmada öncü bir rol üstlenmiştir.
Müzik ve Nefes Ritmi
Müzik dinlemenin ardından duygudurum değişikliklerini, stres seviyelerindeki düşüşü birçoğumuz deneyimlemişizdir. Ancak bu etkileşim nasıl gerçekleşir? Müziğin duygusal ve zihinsel sağlığımız üzerindeki etkilerini anlamak için birkaç temel mekanizma göz önüne alınabilir. Bu yazıda müziğin solunum sistemine nasıl etki ettiği ele alınacaktır.
Favori müziklerinizi dinlemenin, kalp damar sistemi ve fizyoloji üzerinde yarattığı olumlu etkilerin doğrudan kalp hızı üzerine etki ederek değil, solunum aktivitesi ile kardiyovasküler kontrol arasındaki karmaşık etkileşimler sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Müziğin solunum hızını düzenleyebildiği, sempatik ve parasempatik yanıtları değiştirebildiği bilimsel olarak gösterilmiştir. Ayrıca müzik dinlemenin kalp atım değişkenliği (İng: "heart rate variability") üzerinde de olumlu bir etkisi olduğu gözlemlenmiştir. Kalp atım değişkenliği, kalp atımındaki vuruşlar arası varyasyonu ifade etmektedir. Müziğin bu şekilde solunum ve kalp atım sistemleri üzerindeki etkileşimi, bedenin ve zihnin birbiriyle etkileşim içinde olduğu kompleks bir ilişkiyi yansıtmaktadır.
Nefes Alıp Verdiğimizde Neler Oluyor?
Solunum ve kardiyovasküler sistemlerin optimal çalışması için solunumsal-kardiyovasküler etkileşimler hayati önem taşır. Dokuların oksijen talebi, yeterli kan akışıyla sağlanmak zorundadır. Egzersiz yapan iskelet kaslarında olduğu gibi dokuların oksijen ihtiyacındaki artışlar, talepteki artışlarla eşleşmelidir.
Nefes aldığımızda, diyafram aşağı doğru hareket eder ve kalbimiz daha fazla boşluk elde eder. Kalpte bulunan kan, bu durumdayken daha geniş bir alanda hareket etmeye başlar. Sinir sistemi, bu kanın geçici olarak genişlemiş kalp içinde daha yavaş hareket ettiğini kaydeder. Bunun sonucunda sinir sistemi tarafından kalbe, hızını artırması için bir sinyal gönderilir. Böylece kalp atış hızımız artar.
Tam tersine, nefes verdiğimizde bir miktar hava boşaltırız ve bunun sonucunda kalbimiz için daha az alan oluşur. Bu gerçekleştiğinde kalbin hacmi azalır ve kan daha hızlı hareket eder. Her nefes verişimizde, otonom sinir sisteminin parasempatik kolu tarafından kalp atışımızı yavaşlatmak için nöral bir sinyal tetiklenir.
Beynin alt kısmında bulunan ve omurilik olarak devam eden beyin sapındaki nöronlar tarafından oluşturulan otonom solunum uyarısı, sabit bir hızda değildir. Anksiyete, keşif davranışı ve stres gibi bazı duygusal ve bilişsel durumlar solunum ritmini ve derinliğini ayarlayabilir. Buna "davranışsal solunum" denir ve bu durumun genellikle otonom solunumdan farklı bir mekanizmaya sahip olduğu düşünülmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Davranışsal etkilerin metabolik solunum desenlerini değiştirmesi, yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda da gösterilmiştir. Susana Bloch'un 1991 yılında yaptığı bir çalışmada, eğitimli aktörlerde altı farklı duygu türüne özgü benzersiz solunum kalıpları, nitel ve nicel olarak tanımlanmıştır. Çalışmanın sonucunda, belirli duygulara özgün solunum kalıplarının eşlik ettiği sonucuna varılmıştır. Örneğin korku ve anksiyete gibi durumların sık duraklamalar, artan solunum hızı, solunum hızı değişkenliğinde artış ve nefes alma süresinin nefes verme süresine göre artmasıyla ilişkilendirildiği görülmüştür.
Wientjes ise 1992 yılında, duygusal durumlarla ilişkilendirilen dört solunum modeli tanımlamıştır: Gergin bekleyiş ve anksiyete durumunda hızlı ve sığ solunum; heyecan, uyanıklık, korku, öfke, sevinç durumunda hızlı ve derin solunum; yas, depresyon durumunda yavaş ve sığ solunum; derin uyku veya derin rahatlama durumunda yavaş ve derin solunum.
Bütün bunların yanı sıra solunum şemasının duygular tarafından etkilenen tek yönlü bir yol olmadığı, solunumun da vücut ve zihin arasındaki çift yönlü ilişki aracılığıyla duyguları etkilediği düşünülmektedir. İşte müziğin de solunum desenleri üzerinden duygu durumunu etkileme mekanizması, solunumun duygusal durumu düzenleme yeteneğine dayandırılmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak, müziğin tarihi ve tıptaki rolü göz önüne alındığında, müziğin sadece bir sanat formu olmanın ötesinde birçok olumlu etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Müzik, solunum ve kalp hızı üzerinden duygusal süreçleri etkileyerek insan sağlığına önemli katkılarda bulunabilir. Bu nedenle müziğin tıbbi bağlamdaki kullanımı, hastalıkların tedavisi ve genel sağlık üzerinde olumlu etkiler sağlama potansiyeline sahiptir. Gelecekteki çalışmaların, müziğin sağlık alanında nasıl daha etkin bir şekilde kullanılabileceğini anlamamıza daha fazla ışık tutacağı umut edilmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- J. Kulinski, et al. (2022). Effects Of Music On The Cardiovascular System. Trends in Cardiovascular Medicine, sf: 390-398. doi: 10.1016/j.tcm.2021.06.004. | Arşiv Bağlantısı
- M. J. Mollakazemi, et al. (2023). Effects Of Breathing Pathway And Musical Features On The Processing Of Music Induced Emotions. Neuroscience Informatics, sf: 100117. doi: 10.1016/j.neuri.2023.100117. | Arşiv Bağlantısı
- R. G. H. Miller, et al. (2013). The Impact Of Breathing And Music On Stress Levels Of Clients And Visitors In A Psychiatric Emergency Room. The Arts in Psychotherapy, sf: 347-351. doi: 10.1016/j.aip.2013.06.002. | Arşiv Bağlantısı
- M. V. Thoma, et al. (2013). The Effect Of Music On The Human Stress Response. PLOS ONE, sf: e70156. doi: 10.1371/journal.pone.0070156. | Arşiv Bağlantısı
- J. A. Etzel, et al. (2006). Cardiovascular And Respiratory Responses During Musical Mood Induction. International Journal of Psychophysiology, sf: 57-69. doi: 10.1016/j.ijpsycho.2005.10.025. | Arşiv Bağlantısı
- R. Jerath, et al. (2020). Respiratory Rhythm, Autonomic Modulation, And The Spectrum Of Emotions: The Future Of Emotion Recognition And Modulation. Frontiers in Psychology, sf: 555957. doi: 10.3389/fpsyg.2020.01980. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:38:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16414
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.