Mosazor Nedir? Bu Tarih Öncesi Deniz Sürüngenlerinin Nesli Neden Tükendi?
Tarih Öncesi Deniz Sürüngenleri: Mosazorlar!
Mosazorlar, Geç Kretase Dönemi'nde yaşamış, dünya çapında geniş bir dağılım göstermiş ve yaşadıkları ekosistemler içerisinde ana aktör olmuş deniz sürüngenleridir. 200 yıla yakın bir süredir onlar hakkında araştırmalar yapılmaktadır, yeni keşifler ve önceden toplanmış örneklerin modern tür sınırlama standartları kullanılarak yeniden değerlendirilmesi sonucunda hala yeni mosazor türleri keşfedilmektedir ve bu durum böyle de devam edecek gibi görünmektedir. Bunlarla birlikte, mosazorların taksonomik konumu, filogenetik ilişkileri ve evrimsel süreçleri hakkında pek çok soru işareti de bulunmaktadır. Bu makalede yeni keşfedilen iki mosazor ile birlikte mosazorların morfolojisi, evrimi, paleoekolojisi ve filogenetik tartışmaları gibi konular ele alınacaktır.
Mosazorgiller Familyası ve Genel Özellikleri
İlk fosil kalıntıları 1764 yılında Meuse Nehri yakınlarında bulunan Maastricht'teki kireçtaşı ocaklarında keşfedilmiştir. Mosazor fosil kayıtları; Kuzey Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika'ya kadar uzanan çeşitli bir dağılım göstermiştir. Mosazorlar özellikle Kretase'nin son 20 milyon yılında, ihtiyozor (İng: "ichthyosaur") ve pliyozor (İng: "pliosaur") türlerinin yok olmasıyla birlikte baskın hâle gelmiştir.[1]
Mosazorgiller (Mosasauridae) familyası, genellikle 3 ila 17 metre uzunluğuna ulaşabilen büyük, uzun gövdeli hayvanlardır. Mosazorların en ünlü temsilcileri arasında Tylosaurus, Mosasaurus ve Clidastes gibi deniz sürüngenleri bulunmaktadır. Vücut yapıları, sucul yaşama adapte olmuştur; uzun kuyrukları, kıvrık konik dişleri ve gelişmiş görme yetileri, onların başarılı avcılar olduğunu göstermektedir. Çift rezeli çenelere ve esnek bir kafa yapısına sahiptiler (yılanlara benzer model), bu da onların avlarını bütün bir biçimde yutarak avlandıklarını işaret etmektedir. Ancak Prognathodon'ların bu avlanma modeline istisnai bir örnek oluşturabileceği düşünülmektedir. Prognathodon'lar, diğer mosazorlar aksine avlarını parçalara ayırarak avlanmayı tercih etmektedir. Onları bu tür bir avlanma modeline iten sebepse tırtıklı diş yapılarına sahip olmalarıdır.[2]
Mosazorların, büyük ölçüde ammonitler, balıklar, deniz memelileri ve mürekkepbalıklarından oluşan bir diyete sahip oldukları hesaplanmaktadır. Pachydiscus ve Placenticeras başta olmak üzere birçok ammonit fosilinin üzerinde mosazorlara ait diş izlerine rastlanılması ammonitlerin, mosazor diyetlerinin önemli bir parçası olduğunu işaret etmektedir. Platecarpus ve Dallasaurus gibi daha küçük cinsler, balık ve diğer küçük deniz canlıları ile beslenirken, daha büyük bir cins olan Tylosaurus proriger'e ait Güney Dakota'da bulanan bir fosilin midesinde; deniz kuşu Hesperornis, başka bir mosazor cinsi olan Clidastes ve muhtemelen bir köpek balığına ait olduğu düşünülen fosillerin kalıntıları bulunmuştur. Bu örnekler, mosazor diyetlerinin onların boyutlarına ve yaşadıkları çevreye uygun olarak çeşitlendiğini ortaya koymaktadır.[4]
Birçok mosasaurid türü, günümüzdeki yılan ve varanlara benzer bir vücuda ve uzun bir kafatası yapısına sahiptir. Gövdelerine paralel olarak uzanmış olan kuyrukları, su içerisinde hızlı ve çevik hareket etmelerine olanak sağlamıştır. Ek olarak kuyrukları, erken ihtiyozorlara benzer olarak aşağı doğru hafif olarak kavislenmiş biçimdedir.
Mosazorların diş ve çene yapıları incelendiğinde onların dişlerini aşamalar hâlinde ilerleyen özel bir süreçle dökerek yeniledikleri anlaşılmıştır. Bu durum, mosazorların kalıcı dişlerinin olmadığını göstermektedir. Ayrıca mosazorlarda, iki alt çene kemiğini birleştiren noktanın (mandibula simfiz) kemikleşmediği keşfedilmiştir. Böylelikle de daha büyük avları yutabildikleri düşünülmektedir. Bir nevi günümüz yılanlar gibi. Bu da bize onların oldukça esnek ve hareket kabiliyeti yüksek bir çene yapısına sahip olduğunu göstermektedir.[5]
Mosazorların üreme şekillerininse ihtiyozorlar gibi doğurarak olduğu düşünülmektedir. Bulunan genç ve yeni doğmuş mosazor örnekleri, onların yaşamlarının ilk yıllarını açık okyanusta geçirdiklerine işaret etmektedir. Mosazorların, diğer deniz sürüngenleri gibi yavru bakımı gösterip göstermediği konusundaysa net veriler sağlanamamıştır. 2020'de Nature dergisinde yayımlanan bir çalışmada Antarktika'da fosilleşmiş bir yumurta bulunduğu duyurulmuştur. Bu keşif, mosazorların nasıl ürediklerine dair var olan sorulara cevap verebilme potansiyeli taşımaktadır. Bulunan yumurta, şimdiye kadar yeryüzünde keşfedilmiş en büyük amniyot yumurtalarından biri olma özelliğini göstermektedir. Ancak yumurtanın içerisinde herhangi bir embriyoya rastlanılmadığı için bu yumurtanın hangi hayvana ait olduğu konusu netleşmemiştir. Yumurtanın, diğer pullu sürüngenlerinkine (lepidozorlar) benzer gözenekli, yumuşak kabuklu bir yapısının olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca bulunan örnek, sadece yumurta fosilinden bilindiği için “oogenus/oospecies” şeklinde isimlendirilmektedir. Bulunduğu alanın çevresinden birçok mosazor iskeletinin çıkarılması onun bir mosazor yumurtası olabileceğine ve kazı alanı olan bölgenin bir zamanlar mosazorlar için üreme alanı oluşturduğuna dair yorumların yapılmasına neden olmuştur. Bunlara ek olarak yumurtanın, Antarcticoolithus bradyi isimli bir mosazor cinsine ait olduğu düşünülmektedir. [5] Ancak bu keşif, tüm mosazorların yumurtlayarak ürediklerini ortaya koyabilmek adına yeterli değildir.
Türkiye'de Mosazor Keşfi
Türkiye'de yapılan ilk omurgalı deniz sürüngeni fosili keşfi bir mosazora aittir. Fosil, Kastamonu'nun Devrekani ilçesinin kuzeyinde yer alan Beyler Barajı, üst savak bölgesinde bulunmuştur; sağ-sol çene, bir dizi parçalayıcı dişler ve sol jugal parçadan tanımlanmıştır. Keşif, 1999 yılında Prof. Dr. Cemal Tunoğlu tarafından yapılan jeolojik araştırma ve incelemeler sırasında yapılmıştır, sonrasında da Cemal Tunoğlu ve paleontolog Nathalie Bardet tarafından 2002 yılında Journal of Vertebrate Paleontology'de yayımlanan bir makaleyle bilimsel kamuoyuna duyurulmuştur. Bulunan mosazor fosilinin, Mosasaurus hoffmanni cinsinde betimlenmiştir. Ayrıca keşfin bulunduğu formasyon olan Davutlar Formasyon'unun, Kampaniyen-Maastrihtiyen seviyelerinin makro ve mikro fosiller açısından zengin bir yapıya sahip olduğu da ortaya çıkarılmıştır.[6]
Zehirli Olabilirler Miydi?
Bugün doğada bulunan pek çok canlı grubunda zehirli/zehirci özellik gözlemlenebilmektedir. Son yapılan çalışmalar, pulluların (squamatların) sahip olduğu özelliklerin bir çoğunluğunun mosazorlarda da bulanabileceğini işaret etmektedir. Mosazorların yakın akrabaları olan varanların ve yılanların da zehirli oldukları bilinmektedir. Bu noktada mosazorların, Toxicofera içinde yer aldıklarını kabul edersek ve Toxicofera içerisinde bulunan canlıların da ortak bir zehirli atadan evrimleştiği tahmin edildiği için bazı mosazorların zehirli olabilmeleri kuvvetli bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ancak bir canlının zehir (venom) bulundurma ihtimali fosiller üzerinden anlaşılabilmesi zor bir durumdur. Örneğin daha önce dişlerinde kanallar ve boşluklar bulunduran Sinornithosaurus cinsi dinozorların zehir bulundurup bulundurmadığı konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Bu sebeple şu anda zehir bezlerinin varlığı ya da aktif kullanımı hakkında yorum yapabilmek adına yeterli verinin olmadığı ifade edilmektedir. Üstelik zehir bezlerinin, birbirinden bağımsız olarak evrimleşen homoplazi örnekleri olabileceği de bir gerçektir. Tıpkı örümcek ve yılan zehri gibi. Ortak ataları farklı, ancak aynı işlevi gören dokular.
Filogenetik Tartışmalar
Mosazorlar, ilk keşfedildikleri zaman timsah veya kaşalot (ispermeçet balinası) olduklarına dair yorumlar yapılmıştır. Ancak 1799 yılında bilim insanı Adriaan Gilles Camper, onların kertenkelelere daha çok benzediklerini fark etmiştir. 1808'de Georges Cuvier, bu görüşe destek vererek mosazorların varanlarla (monitör kertenkelelerine) benzerlik taşıyan ancak yaşayan hiçbir canlıya benzemeyen sucul kertenkeleler olduklarına dair bir hipotez oluşturmuştur. Cuvier, bu hareketiyle Mosasauridae familyasının taksonomik yerleşimi konusundaki tartışmaları da başlatmıştır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
19. yüzyılın ortalarına kadar, yeterli fosil kanıtı olmaması nedeniyle araştırmacılar sınırlı verilere dayanarak yorumlar yapmışlardır. Ancak bu yüzyılın sonlarına doğru yapılan yeni mosazor fosili keşifleri, bu konu hakkında görüşlerin çeşitlenmesine olanak sağlamıştır. 20. yüzyılın başlarına kadar bilim insanları bu konuda iki farklı cephe almıştır. Bir görüş mosazorların, varanlarla ilişkilerini desteklemişken diğeri yılanlarla daha yakın bir ilişki içerisinde olduklarını savunmuştur.[7] Sonraları paleontolog Edward Drinker Cope hipotezinde, mosazorları Pythonomorpha adlı bir grupta sınıflandırarak yılanların kardeş grubu olduğunu öne sürmüştür. Bu dönemde bazı bilim insanları, mosazorların yılanların direkt olarak atası olduklarını dahi iddia etmiştir. Bu görüşe karşı çıkanlar ise mosazorların varanlarla ilişkisini savunmuştur. 1923'te Charles Lewis Camp, yayımladığı Classification of the Lizards isimli çalışmasında anatomik verilere bakarak taksonların, Mosasauroidea adı verilen bir üstaile şeklinde sınıflandırılması gerektiğini ortaya koymuştur. Camp'ın bu yaklaşımı yaklaşık 70 yıllık bir süre boyunca mosazorların üzerindeki taksonomik tartışmaların yatışmasını sağlamıştır.[8] 1997'de Michael S. Y. Lee'nin çalışması, Mosasaurus'un yılan alttakımı Serpentes'in kardeş taksonu olarak ele alınmasını öne sürerek mosazor yılan ilişkisine dair argümanların yeniden canlanmasına salık vermiştir.
2010'ların ortalarında, moleküler genetik ile ilgili yapılan çalışmalar, mosazorların taksonomik yerleşimi konusundaki çelişkili sonuçları arttırmıştır. Yine Michael S. Y. Lee tarafından yapılan bir çalışmada, canlı squamatlardaki nükleer ve mitokondriyal DNA'lar üzerinde yapılan incelemeler yılanların mosazorlar içerisine yerleştirilebileceği yorumlarına neden olmuştur.[9] 2016 yılında R. Alexander Pyron tarafından yapılan bir çalışmada da Mosasauria'nın Serpentes'in kardeş soyundan olduğu fikri desteklenmiştir.[10] Bu konuda yapılan çalışmaların çoğunluğunda birbirleriyle çelişkili sonuçlar ön plana çıkmıştır. Bu sebeple konu hakkında birçok farklı görüşe rastlamamız mümkündür.[11]
Evrimsel Süreçleri
İlk başlarda mosazor evrimi hakkındaki temel düşünce tüm yüzgeçli (hidropedal) mosazorların, fonksiyonel bacaklara (plesiopedal) sahip tek bir ortak atadan türleştiği şeklindedir. Ancak Dallasaurus'un keşfi, Plioplatecarpinae ve Tylosaurinae'yi içine alan Russellosaurina ile Halisaurinae'yi içeren Halisauromorpha olarak mosazorların ikiye ayrılmasına sebep olmuştur.[12] Mosazorların evrimsel süreçleri ve çeşitlenmelerinde Geç Kretase'deki deniz seviyeleri ve deniz suyu sıcaklıkları etkili olmuştur. Bu faktörler, mosazorların geniş bir çeşitlilik göstermesine buna bağlı olarak da evrimsel süreçleri hakkında pek çok farklı bakış açısının ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.[13]
Son Dönemde Yapılan Yeni Mosazor Keşifleri
Paleontologlar, geçtiğimiz günlerde adını İskandinav mitolojisindeki dünyayı saran devasa yılan Jormungandr ile Kuzey Dakota şehri Walhalla'dan alan, geç Kretase Dönemi'ne ait yeni bir mosasaurid türü keşfettiklerini duyurdular. Yeni keşfedilen canlıya Jormungandr walhallaensis ismi verildi.[14]
Jormungandr'ın Keşif Süreci
Bu canlının holotip örneği, 2015 yılında Deborah Shepherd'ın Kuzey Dakota, Walhalla yakınlarındaki bir fosil kazı alanını ziyareti sırasında bulunan tek bir kemik üzerinden keşfedilmiştir. Sonraları Shepherd'ın, yaptığı keşiften bir park bekçisine bahsetmesinin ardından haber paleontolog Clint Boyd'a kadar ulaşmıştır. Boyd, bu haberi alınca fosilin bulunduğu alanda gönüllü bir kazıya öncülük etmiştir. 2018 yılına gelindiğinde geri kalan parçaların büyük bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. Fosil, Pierre Shale formasyonunda bulunan bir bentonit tabakadan çıkarılmış ve radyometrik olarak yaklaşık 80.04 ± 0.11 milyon yıl öncesine tarihlendirilmiştir. Bulunan örnek neredeyse tamamlanmış bir kafatası, postkraniyal iskelet, çeneler, yedi servikal omurdan oluşmaktadır.[15]
Bu verilerin ışığında Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nde doktora öğrencisi olan Amelia Zietlow, paleontolog Client Boyd ve Nathan Van Vranken ortak bir çalışma yayımlamıştır. Çalışmada, başlangıç olarak fosilin, bulunan en eski Mosasaurus olabileceği ifade edilse de sonradan yeni keşfedilen canlının, Mosasaurus ile daha ilkel bir mosazor olan Clidastes arasındaki bir ortak ata olduğu anlaşılmıştır. Son olaraksa 30 Ekim 2023 tarihinde yayımlanan bir makalede keşfedilen canlı, Jormungandr walhallaensis türünde tanımlanmıştır.
Ayrıca bulunan fosilin omurlarında ısırık izlerinin olduğuna da rastlanılmıştır. Omurlarda iyileşme olmadığı görüldüğünden bu ısırılma ya hayvan ölmeden önce yaşanan bir kavgada oluşmuş ya da hayvan öldükten sonra meydana geldiği düşünülmektedir. Fosilin eksik parçalarının da olması öldükten sonra yenilmiş olabileceğine işaret etmektedir.[16]
Anatomik Özellikleri
Jormungandr walhallaensis'i diğer akrabaları ile karşılaştırıldığında büyük bir mosazor olduğu söylenebilmektedir. Yapılan ölçümlerde kafatası uzunluğunun 74, alt çene uzunluğununsa 80.8 santimetre olduğu görülmektedir. Bu bağlamda paleontologlar, Jormungandr'ın 7 ila 8 metrelik bir uzunluğa ulaşabileceğini tahmin etmektedir.
Mosazor Evriminde Kilit Taş!
Jormungandr walhallaensis'in premaksillası, lateral (yandan) görünümde Tylosaurus ve Plesiotylosaurus crassidens ile benzer biçimde kavisli bir rostruma sahiptir. Ayrıca premaksillanın dorsal orta hattında bir krest yapısının bulunduğu gözlemlenmektedir. Jormungandr, diş sayısına ve şekline bakıldığında bazal bir cins olan Clidastes'e benzerken dikdörtgen şeklindeki kulak yapısı ve diğer bazı özellikleri (subrectangular quadrate) ile Mosasaurus'lara benzerlik göstermektedir. Jormungandr, Clidastes ve Plotosaurini arasında morfolojik olarak yoğun bir biçimde ara geçiş özellikleri barındırmaktadır bu da onun bir ara tür olduğunu işaret etmektedir. Araştırmacılar, Jormungandr walhallaensis ile Clidastes arasında politomik (ikiden fazla filogenetik dallanma) bir ilişki bulunabileceğini ortaya koymaktadır yani bu iki farklı tür, ortak bir atadan evrimleşmektedir.[17]
Meksika'dan Yeni Bir Mosazor
Meksika'da bulunan ilk mosazor fosili, 1930 yılında M.G. Mehl tarafından Monterrey, Nuevo Leon yakınlarındaki San Felipe Formasyonu'nda bulunmuştur ve mosazora Amphekepubis johnsoni ismi verilmiştir. Bulunan örnek; pelvik bölge, arka bacak kemikleri ve dokuz kaudal omuru içermektedir. Meksika, mosazor türleri açısından zengin bir yapıya sahip olmakla beraber belgelenen mosazor örneklerinin büyük çoğunluğu alt familya düzeylerine kadar tanımlanabilmiştir. Bugüne kadar Mendez Formasyonu'nda Clidastes, Kuzey Coahuila'nın Eagle Ford Formasyonu'nda ise Tylosaurus başta olmak üzere çeşitli mosazor örnekleri Meksika sınırları içerisinde tanımlanmıştır. Geçtiğimiz günlerde ise bulunan mosazor türlerine bir yenisi daha eklenmiştir.
Yaguarasaurus regiomontanus'un Keşif Süreci
Yeni keşfedilen mosazor fosilleri, Margarito González tarafından Vallecillo bölgesinin güneybatısındaki bir tepede, Agua Nueva Formasyonu'nun Platy Kireçtaşı tabakasında keşfedilmiştir. Platy Kireçtaşı, anoksik koşullara (anoksik koşulların yaşandığı bölgelerde, çürüme süreci daha yavaş gerçekleşmektedir) sahip olması sebebiyle iyi derecede korunmuş balık ve deniz sürüngeni fosillerini bulunduran bir tabakadır. Bulunan örnek, neredeyse eksiksiz ve iyi korunmuş bir kafatasını içermektedir. Akabinde Margarito González, yaptığı keşfi Museo del Desierto'ya bildirerek örneği müzeye bağışlamıştır.[18]
Tanım ve Sınıflandırılması
Yeni keşfedilen canlı, Yaguarasaurus regiomontanus türünde tanımlanmıştır. Bu deniz sürüngeni 90-94 milyon yıl önce Geç Kretase'nin Turoniyen Dönem'inde yaşamıştır. Yaguarasaurus regiomontanus'un uzunluğunun 5.2 metreye ulaştığı tahmin edilmektedir. Yeni tür, Yaguarasaurinae alt familyasına yerleştirilmiştir.[19] Bu noktada, Yaguarasaurus regiomontanus'un filogenisini daha iyi anlamak adına Plioplatecarpinae alt familyasına kısaca değinmek gereklidir.
Plioplatecarpinae, genellikle vücut uzunlukları 10 metreyi aşmayan orta boyutlu mosazorları içerisine almaktadır. Bu gruptaki mosazorlar, diğerlerine kıyasla genellikle daha az sayıda kenarsal (marjinal) dişe sahiptiler. Fosilleri özellikle Kuzey Amerika'nın Batı İç Havzası'nda bolluk göstermekle beraber tüm kıtalarda bulunmuştur (Avusturalya'da bulunan örnekler şüphelidir). Kafa ve gövdeleri kısa yapıdadır, bu sebeple de geniş bir hareket kabiliyeti ve çevikliğe sahip oldukları tahmin edilmektedir. Diyetlerini genellikle balıklar ve kafadanbacaklılar oluştursa da bazı üyelerinin kabuklu deniz canlıları ile de beslenmeye uygun bir diş yapısına sahip olduğu tespit edilmiştir. Şu ana kadar 7 cins, 11 türü tanımlansa da gelecekte yapılabilecek yeni keşiflerin filogenetik olarak değişikliğe neden olması beklenmektedir.[20] Görüldüğü üzere mosazor taksonomisi de diğer canlılar gibi dinamik bir yapıya sahiptir.
Bu örnek aynı zamanda, Güney Amerika'da bulunan diğer örneklerin yanında Meksika'da bulunan ilk Yaguarasaurus örneği olma özelliğini de taşımaktadır. Keşfedilen yeni tür, Yaguarasaurus columbianus'a oldukça benzemektedir ancak frontal ve parietal kemiklerin oranları ve diğer bazı farklı özellikleri bakımından Yaguarasaurus columbianus'tan ayrılmaktadır.[21] Özetle, bu yeni keşifle mosazorların evrimi ve dağılışları hakkındaki bilgilerimiz artmış ve bu konudaki bakış açımız gelişmiştir.
Sonuç
200 yılı aşkın bir süredir bu canlıları araştırmaktayız ve halen mosazorların taksonomik konumu, filogenetik ilişkileri ve evrimsel süreçleri hakkında soru işaretlerimiz mevcuttur. Gelecekte yapılacak olan araştırmalar ve keşifler mosazorların tarih öncesi denizlerdeki rolünü, evrimsel değişimi ve diğer deniz canlılarıyla olan etkileşimlerini daha iyi anlamamızı sağlayarak soru işaretlerimizi bir nebze olsa da giderme potansiyelini taşımaktadır. Ayrıca mosazorlar üzerinde yapılan araştırmalar sadece onlar hakkındaki bilgilerimizi genişletmekle kalmayıp aynı zamanda paleoekolojik bağlamda da tarih öncesi suları anlamlandırmamıza katkı sunmaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- D. J. Field, et al. (2015). Pelagic Neonatal Fossils Support Viviparity And Precocial Life History Of Cretaceous Mosasaurs. Wiley, sf: 401-407. doi: 10.1111/pala.12165. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Konishi, et al. (2011). New Exceptional Specimens Ofprognathodon Overtoni(Squamata, Mosasauridae) From The Upper Campanian Of Alberta, Canada, And The Systematics And Ecology Of The Genus. Informa UK Limited, sf: 1026-1046. doi: 10.1080/02724634.2011.601714. | Arşiv Bağlantısı
- J. Timmons. Just When You Thought Mosasaurs Couldn’t Get Any Scarier. (19 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 2 Aralık 2023. Alındığı Yer: Gizmodo | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. E. O. E. Britannica. Mosasaur | Size, Diet, & Facts. Alındığı Tarih: 1 Aralık 2023. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. J. Legendre, et al. (2020). A Giant Soft-Shelled Egg From The Late Cretaceous Of Antarctica. Nature, sf: 411-414. doi: 10.1038/s41586-020-2377-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C.Tunoğlu , N.Bardet, et al. (2006). Türkiye’de, Geç Kretase Dönemine Ait İlk Deniz Sürüngeninin Keşfi.. Türkiye Jeoloji Bülteni, sf: 11-24. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. W. Caldwell. (2012). A Challenge To Categories: “What, If Anything, Is A Mosasaur?”. Bulletin de la Société Géologique de France, sf: 7-34. doi: 10.2113/gssgfbull.183.1.7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. L. Conrad. (2008). Phylogeny And Systematics Of Squamata (Reptilia) Based On Morphology. Bulletin of the American Museum of Natural History, sf: 1-182. doi: 10.1206/310.1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. S. Y. Lee. (2002). The Phylogeny Of Varanoid Lizards And The Affinities Of Snakes. The Royal Society, sf: 53-91. doi: 10.1098/rstb.1997.0005. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. A. Pyron. (2017). Novel Approaches For Phylogenetic Inference From Morphological Data And Total-Evidence Dating In Squamate Reptiles (Lizards, Snakes, And Amphisbaenians). Systematic Biology, sf: 38-56. doi: 10.1093/sysbio/syw068. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Lindgren, et al. (2010). Convergent Evolution In Aquatic Tetrapods: Insights From An Exceptional Fossil Mosasaur. PLOS ONE, sf: e11998. doi: 10.1371/journal.pone.0011998. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. L. Bell, et al. (2005). Dallasaurus Turneri, A New Primitive Mosasauroid From The Middle Turonian Of Texas And Comments On The Phylogeny Of Mosasauridae (Squamata). Netherlands Journal of Geosciences, sf: 177-194. doi: 10.1017/S0016774600020965. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. R. Simões, et al. (2017). Mosasauroid Phylogeny Under Multiple Phylogenetic Methods Provides New Insights On The Evolution Of Aquatic Adaptations In The Group. PLOS ONE, sf: e0176773. doi: 10.1371/journal.pone.0176773. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. X. New Species Of Mosasaur Named For Norse Sea Serpent. (30 Ekim 2023). Alındığı Tarih: 1 Aralık 2023. Alındığı Yer: Phys | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Timmons. Fossil Found On The Side Of The Road Is A New Species Of Mosasaur. (30 Ekim 2023). Alındığı Tarih: 2 Aralık 2023. Alındığı Yer: Ars Technica | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. R. Zietlow, et al. (2023). Supplemental Material For 'Jormungandr Walhallaensis : A New Mosasaurine (Squamata: Mosasauroidea) From The Pierre Shale Formation (Pembina Member: Middle Campanian) Of North Dakota (Bulletin Of The American Museum Of Natural History, No. 464)'. American Museum of Natural History.. doi: 10.5531/sd.sp.60. | Arşiv Bağlantısı
- ^ O.Mayorquin. New Mosasaur Found In North Dakota: Jormungandr Walhallaensis. Alındığı Tarih: 1 Aralık 2023. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ E.Yazgin. Large Early Mosasaur Species Discovered In Mexico. (27 Kasım 2023). Alındığı Tarih: 1 Aralık 2023. Alındığı Yer: Cosmos | Arşiv Bağlantısı
- E. D. Lazaro. New Species Of Mosasaur Identified In Mexico | Sci.news. (24 Kasım 2023). Alındığı Tarih: 1 Aralık 2023. Alındığı Yer: Sci.News: Breaking Science News | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Konishi. Systematics Of Plioplatecarpinae (Squamata: Mosasauridae). Alındığı Tarih: 1 Aralık 2023. Alındığı Yer: ERA doi: 10.7939/R3QQ44. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. E. Rivera-Sylva, et al. (2024). A New Species Of Yaguarasaurus (Mosasauridae: Plioplatecarpinae) From The Agua Nueva Formation (Upper Turonian – ?Lower Coniacian) Of Nuevo Leon, Mexico. Journal of South American Earth Sciences, sf: 104694. doi: 10.1016/j.jsames.2023.104694. | Arşiv Bağlantısı
- J. Lindgren. (2021). Dental And Vertebral Morphology Of The Enigmatic Mosasaur Dollosaurus (Reptilia, Mosasauridae) From The Lower Campanian (Upper Cretaceous) Of Southern Sweden. Geological Society of Denmark, sf: 17-25. doi: 10.37570/bgsd-2005-52-03. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 16:53:25 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16119
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.