Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

12.000 Yıldır Soyu Tükenmiş Olan Ulukurtlar Gerçekten Geri Getirildi mi?

Colossal Biosciences, Ulukurtları Yeniden Dirilttiğini İddia Etti!

10 dakika
3,041
12.000 Yıldır Soyu Tükenmiş Olan Ulukurtlar Gerçekten Geri Getirildi mi? Time
"Ulukurt Türdiriltimi", Time kapağı
Tüm Reklamları Kapat

Genetik mühendislik, klonlama ve sentetik biyoloji gibi alanların harmanlanmasından oluşan türdiriltimi, geçmişin kayıp türlerine yeniden yaşama kavuşma şansı veriyor. Bu dönüşümün en etkileyici örneklerinden biri ise, Kuzey Amerika'nın buzullarla kaplı çağlarında hüküm süren efsanevi bir avcının geri dönüşüyle karşımızda: Ulukurt (İng: "Dire wolf"). Yaklaşık 10.000 yıl önce soyu tükenmiş olan bu güçlü yırtıcı "konsept olarak" laboratuvarlarda doğmuş, gerçek bir canlı. Colossal, bu tarihi gelişmeyi 7 Nisan 2025'te duyurdu.[1]

Colossal Biosciences'ın duyurusuna göre, ileri düzey genetik mühendislik teknikleriyle başarılı şekilde türdiriltilen ilk organizmalardan biri artık hayatta: Romulus, Remus ve Khaleesi isimleri verilen üç "kısmi" ulukurt yavrusu, hem bilim camiasında hem de kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

Bu bireyler sentetik biyoloji, genom düzenleme (CRISPR/Cas9 tabanlı) ve nükleer transfer klonlama gibi teknolojilerin ortak bir ürünü olarak, türdiriltimin pratikte mümkün olduğunu gösteren ilk örnekler arasında yer alıyor. Ancak bilim insanları, firmanın iddialarının abartılı olduğu konusunda uyarıyor.

Tüm Reklamları Kapat

7 Nisan 2025 İtibarıyla Ulukurtlarda Son Durum

2024 sonbaharından itibaren dünyaya gelen Romulus, Remus ve Khaleesi adlı üç ulukurt yavrusu artık gözle görülür şekilde büyümüş durumda. Özellikle erkek bireyler olan Romulus ve Remus, altı aylık olmalarına rağmen neredeyse 1.20 metre uzunluğa, yaklaşık 36 kilogram kütleye ulaştılar. Gelişimleri sürdükçe 1.80 metre uzunluğa ve 68 kiloya kadar ulaşmaları bekleniyor.

Ancak fiziksel ölçütlerinin ötesinde, dikkat çeken en belirgin özellikleri davranışları. Bu yavrular evcil köpeklerde yaygın olan insanlara yönelik sevecenlik, temas arayışı ve sosyal yakınlık gibi davranışları sergilemiyor. Onları doğduklarından beri büyüten deneyimli bakıcılar dahi belirli bir mesafeden fazla yaklaşamıyor. En ufak bir yaklaşımda bile ürkerek geri çekiliyor, sessizce saklanmayı tercih ediyorlar.

Ve bu da şaşırtıcı değil çünkü bu yavrular sıradan kurtlar değil. Onlar, yaklaşık 10.000 yıl önce soyu tükenmiş olan ulukurt türüne ait ayırıcı özelliklerin bazılarını taşıyan, türün ilk modern temsilcileri!

Ulukurtların Özellikleri

Ulukurt (Aenocyon dirus), geç Pleistosen ve erken Holosen dönemlerinde Kuzey ve Güney Amerika’da yaşamış, soyu tükenmiş büyük bir yırtıcı köpek türüdür.[3] Morfolojik olarak günümüzün en iri gri kurtlarına benzerlik gösterse de onlardan daha güçlü çene yapısı, daha iri vücut kütlesi ve daha büyük dişleri ile ayrılır. Ortalama kütlesi alt türüne göre değişmekle birlikte 60 ila 68 kilogram arasında değişir; bu da onu tarih öncesi dönemin en büyük köpeksilerinden biri yapmaktadır. Özellikle köpek dişleriyle uyguladığı ısırma kuvveti, bilinen tüm Canis türlerinden daha fazladır. Bu güçlü ısırık ve gelişmiş kesici diş yapısı, ulukurdun dev otoburlar (megaherbivorlar) üzerinde uzmanlaşmış bir avcı olduğunu göstermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Tarihi kayıtlar ve fosil kanıtları, ulukurtların bir zamanlar Kanada’nın güneyinden Venezuela’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, çayır alanları, savanlar ve ormanlık dağlık bölgelerde yaşadığını göstermektedir. En çok fosil örneği, Kaliforniya’daki Rancho La Brea Katran Çukurlarında bulunmuştur. Ancak 42° kuzey enleminin üzerine nadiren çıktıkları, kuzeydeki buzulların (Laurentide ve Cordilleran) oluşturduğu sıcaklık, av kaynağı ve habitat sınırlamaları nedeniyle bu bölgelerde yaşamamış oldukları düşünülmektedir.

Ulukurt petroz kemiği. Antik DNA örneklemesi için kullanılmıştır.  -Colossal Biosciences
Ulukurt petroz kemiği. Antik DNA örneklemesi için kullanılmıştır.
-Colossal Biosciences
Time

Ulukurtlar muhtemelen sosyal yapıya sahip ve sürü halinde avlanan hayvanlardı. Avları arasında buzul çağının mamutları, dev bizonları, yer tembel hayvanları, mastodonlar, atlar ve develer gibi büyük memeliler bulunuyordu. Ancak bu büyük avların neslinin tükenmesi, ulukurdun yüksek enerji ihtiyacını karşılamasını zorlaştırdı. Av konusunda oldukça uzmanlaşmış olmaları, iklim değişikliği ve muhtemelen daha esnek avlanma stratejilerine sahip gri kurtlar gibi rakip türlerle rekabet baskısı altında kalmalarıyla birleşince, ulukurtlar yaklaşık 9.500 yıl önce tamamen yok oldular.

Modern genetik analizler, ulukurdun aslında gri kurttan oldukça farklı bir evrimsel geçmişe sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bu tür, Canis cinsinden ayrılan Aenocyon adlı ayrı bir soydan evrimleşmiş ve muhtemelen Amerika kıtasında bağımsız bir evrimsel çizgi izlemiştir. Genetik olarak “kurt gibi” görünse de, gerçek bir kurt değil, kendi başına evrimleşmiş yırtıcı bir türdür.

Ancak on binlerce yıl sonra, bu canlıların fosil kalıntıları bir başka varoluş amacına hizmet etmeye başlamıştır. Colossal Biosciences, bu antik materyallerdeki DNA’yı modern genetik mühendislik teknikleriyle sentezleyerek ve gri kurtlar üzerinde hassas gen düzenlemeleri yaparak, ulukurtların biyolojik ve davranışsal karakteristiklerinin bir kısmını yeniden inşa etmeyi başardı.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Ulukurtların "Türdiriltimi" Nasıl Gerçekleşti?

Colossal Biosciences tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, antik DNA dizilemesi ve ileri düzey genetik mühendisliği teknikleri kullanılarak ulukurt (Aenocyon dirus) genomu başarıyla dizilenmiştir. Ardından modern gri kurtların genetik kodu, bu antik genom temel alınarak yeniden düzenlenmiş; genetik olarak düzenlenmiş hücreler kullanılarak evcil köpekler taşıyıcı anne olarak görevlendirilmiştir. Bu süreç sonucunda, türlerinin soyu yaklaşık 10.000 yıl önce tükenmiş olan Romulus, Remus ve Khaleesi isimli üç ulukurt benzeri birey dünyaya getirilmiştir. Bu gelişme modern teknikler kullanılarak gerçekleştirilen ilk başarılı türdiriltimi örneği olarak kayıtlara geçmiştir.

Colossal Biosciences’in yalnızca ulukurtları değil; aynı zamanda yünlü mamut (Mammuthus primigenius), dodo kuşu (Raphus cucullatus) ve Tazmanya kaplanı gibi diğer soyu tükenmiş türlerin de neslini döndürme hedefi bulunmaktadır. Şirket Mart 2025’te bilim dünyasını şaşırtan bir açıklama yaparak, mamut DNA’sı kullanılarak genetiği düzenlenmiş "yünlü fare (İng: "woolly mouse")" adlı bir organizma üretildiğini duyurmuştur. Bu organizma, mamutlara özgü yoğun post yapısı ve yüksek metabolizma özelliklerini taşımaktadır. Bahsi geçen çalışma, yünlü mamutun türdiriltiminin ayak sesleri olarak yorumlanabilir.

Colossal, geliştirdiği bu teknolojilerin yalnızca türdiriltiminde değil, aynı zamanda halen hayatta olan ancak nesli tehlike altında bulunan türlerin korunmasında da etkin olarak kullanılabileceğini belirtmektedir. Örneğin, mamutların türdiriltimi sürecinde geliştirilen soğuk toleransı sağlayan genetik düzenlemeler, günümüzde Afrika fillerinin iklim değişikliğine karşı daha dirençli hâle getirilmesinde uygulanabilir bir teknoloji olarak değerlendirilmektedir. Benzer şekilde, ulukurtlar üzerine yapılan gen düzenleme denemelerinin, nesli kritik derecede tehlike altındaki kızıl kurt (Canis rufus) türünün korunmasına katkı sunması beklenmektedir.

Kızıl kurt.
Kızıl kurt.
iNaturalist

Colossal, ulukurtların yeniden oluşturulabilmesi için yalnızca 14 farklı gende 20 adet düzenleme yapılmasının yeterli olduğunu bildirmiştir.[2] Bu küçük çaplı ancak hedefe yönelik genetik modifikasyonlar; bireylerde beyaz kürk rengi, geniş kafatası yapısı, güçlü çene ve bacak kasları gibi ulukurtlara özgü fiziksel karakteristikleri ortaya çıkarmıştır. En dikkat çekici bulgu ise, yaklaşık 10.000 yıl sonra ilk kez bir ulukurt ulumasının dünyada yeniden yankılanmış olmasıdır!

Bu bireylerin DNA’sı, Ohio’da bulunan 13.000 yıllık bir diş ve Idaho’da ortaya çıkarılan 72.000 yıllık bir petroz kemikten izole edilmiştir. Genetik mühendislik süreci kapsamında, modern gri kurtların kanından alınan endotelyal öncül hücreler (İng: "endothelial progenitor cells", "EPC") genetik olarak düzenlenmiştir. Bu hücrelerin çekirdekleri, çekirdeği çıkarılmış gri kurt oositlerine aktarılmış ve bu şekilde döllenme gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan 45 embriyodan yalnızca 3’ü, başarılı şekilde gebeliğe devam edebilmiş ve canlı doğumuna öncülük etmiştir.

Romulus ve Remus, 1 Ekim 2024 tarihinde; Khaleesi ise 30 Ocak 2025’te, planlanmış sezaryen operasyonlarıyla doğurtulmuştur. İlk birkaç gün taşıyıcı anneleri tarafından emzirilen yavrular, daha sonra Colossal ekibi tarafından biberonla beslenmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu üç ulukurt bireyi, şu anda yaklaşık 2.000 dönümlük (yaklaşık 8 km²) çitlerle çevrili, koruma altındaki özel bir ekolojik alanda yaşamlarını sürdürmektedir. Bu alanda bir veteriner kliniği, aşırı hava koşullarına dayanıklı sığınaklar ve doğal inler gibi yapılandırılmış yaşam alanları mevcuttur.

Beslenme protokolleri, sığır, at ve geyik eti, karaciğer ve diğer sakatatlar ile yavru köpek maması içeren dengeli ve yüksek proteinli bir diyeti kapsamaktadır. Henüz canlı avla karşılaştırılmamışlardır. Ancak içgüdüsel davranışlar, doğduklarından itibaren gözlemlenmektedir:

  • İki haftalıkken ulumaya başlamışlardır,
  • Yapraklara ve hareketli nesnelere av gibi yaklaşmaktadırlar,
  • Beklenmedik uyaranlar karşısında saklanma davranışı sergilemektedirler.

Colossal, bu bireylerin doğaya salınmalarının mümkün olmadığını belirtmektedir. Bunun nedeni bu bireylerin tamamen yapay koşullarda büyümüş olması, doğal ortamda hayatta kalabilecek sosyal ve ekolojik yetilere tam olarak sahip olmamalarıdır. Ancak gelecekte, genetik düzenlemelerin biyolojik etkileri tam olarak anlaşılırsa, daha sonraki bireylerin rehabilitasyonla doğaya adapte edilebileceği tahmin edilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Ulukurtlar gibi büyük avcılar, Buzul Çağı’nda yaşamış mamutlar, dev bizonlar, mastodonlar gibi megafauna türlerine avlanma açısından büyük ölçüde bağımlıydılar. Bu avların yok olması, ulukurtların da besin zincirinden düşmesine neden olmuştur. Modern gri kurtlardan farklı olarak ulukurtlar, ekolojik olarak daha dar bir nişe adapte olmuşlardır; bu da iklim değişikliği ve habitat kayıpları karşısında onları daha kırılgan hâle getirmiştir.

Öte yandan, Colossal kırmızı kurt (Canis rufus) türünün korunmasına yönelik olarak dört birey klonlamayı başarmıştır. Bu bireylerin genetik analizlerinde, artık vahşi doğada bulunmayan kırmızı kurtlara ait olduğu düşünülen "hayalet aleller" (İng: "ghost alleles") tespit edilmiştir. Bu bireylerden biri, bu ada istinaden "Hayalet Kurt" olarak adlandırılmıştır. Colossal, bu genetik varyantların popülasyona yeniden kazandırılması yoluyla mevcut kırmızı kurt popülasyonunun genetik çeşitliliğini artırmayı hedeflemektedir.

Remus 2 aylıkken.
Remus 2 aylıkken.
Time

Tüm bu gelişmelere rağmen, uzmanlar dikkatli olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Gen düzenlemesi sırasında ortaya çıkabilecek pleiotropik etkiler yani bir genin birden fazla fenotipik özelliği aynı anda etkilemesi, istenmeyen sonuçlara yol açabilmektedir. Ayrıca taşıyıcı annelerde doğum komplikasyonları, düşük riski ve embriyo kayıpları gibi biyolojik riskler de halen göz ardı edilmemelidir.

Tüm bu zorluklara rağmen, Colossal çalışmalara hız kesmeden devam etmektedir. Şirketin güncel değeri 10.2 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Geliştirdikleri genetik mühendislik teknolojileri, sadece türdiriltimi değil; biyomedikal araştırmalar, sentetik biyoloji, atık geri dönüşüm (örn. plastiklerin biyolojik ayrıştırılması) gibi alanlarda da büyük potansiyele sahiptir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Güzel Dediniz Bay Feynman – Bir Dâhiden Alıntılar

“‘Bilmeden nasıl yaşayabiliyorsun?’ diye soranlar çıkar arada. Ne demek istediklerini hiç anlamamışımdır. Ben her zaman bilmeden yaşarım. Orası kolay. Benim asıl bilmek istediğim, nasıl bilir hale geldiğimiz.”
Bilime ve bilmeye dair muazzam bir tutku ve bu tutkuyu elle tutulabilir hale getiren bir anlatma becerisi: Nobel Fizik Ödülü sahibi Richard Feynman’ı benzersiz yapan buydu. Bünyesini sarmış merakın, dinleyen herkese bulaşmasını sağlayan bir ifade yeteneği.
GÜZEL DEDİNİZ BAY FEYNMAN, 20. yüzyılın en önemli şahsiyetlerinden birinin sadece bilime dair değil, sanattan çocukluğa, doğadan hayal gücüne, dinden politikaya pek çok alandaki zekâ ve mizah yüklü sözlerini bir araya topluyor. Kızı Michelle Feynman tarafından derlenen ve giriş yazılarını ünlü fizikçi Brian Cox ile çellist Yo-Yo Ma’nın kaleme aldığı bu kitap, bir dâhinin dünyaya benzersiz bakış biçimini ortaya koyan küçük bir hazine sandığı.
“Dünya, titreşen şeylerin oluşturduğu dinamik bir keşmekeştir.”

Bilgiler ve Uyarılar:

  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Devamını Göster
₺279.00
Güzel Dediniz Bay Feynman – Bir Dâhiden Alıntılar

5 aylıkken Remus.
5 aylıkken Remus.
Time

Romulus, Remus ve Khaleesi, bu büyük bilimsel dönüşümün yalnızca ilk adımlarıdır. Sayıları şimdilik üç olabilir, ancak taşıdıkları biyolojik ve sembolik anlam, insanlığın doğayla olan ilişkisini teknoloji aracılığıyla yeniden şekillendirme çabasının en görünür temsilcilerinden biri hâline gelmiştir.

Sonuç

Ulukurtların yeniden doğuşu, yalnızca kayıp bir türün bilimsel olarak "canlandırılmasından" ibaret değildir. Bu gelişme, insanlığın evrimsel mirası yeniden şekillendirme, gezegenin genetik çeşitliliğini onarma ve doğayla olan ilişkimizi dönüştürme kapasitesine işaret eden bir dönüm noktasıdır. Türdiriltimi teknolojileri, doğru uygulandığında sadece geçmişe değil, geleceğe de hizmet edebilir: Nesli tükenmekte olan canlıların gen havuzlarını genişletmek, bozulan ekosistemleri yeniden inşa etmek ve iklim değişikliği gibi tehditlere karşı dirençli türler üretmek artık bilimkurgu senaryoları olmayabilir.

Bugün Romulus, Remus ve Khaleesi'nin sessiz adımlarıyla başlayan bu süreç, yarının biyoçeşitlilik stratejilerinin temelini oluşturabilir. İnsanlık olarak yalnızca doğanın pasif gözlemcisi değil, artık onun aktif bir müdahiliyiz. Bu müdahale sorumlulukla ve etik rehberlikle yönlendirildiğinde geçmişte kaybettiklerimizi yalnızca hatırlamakla kalmayacak, onları geleceğe taşıyabileceğiz.

Son olarak belirtilmelidir ki, bu çalışmada doğan bireyler tam anlamıyla birer ulukurt (Aenocyon dirus) değildir ve biyolojik olarak böyle bir şey olması şu anki teknoloji ile imkansızdır. Bu organizmalar, genetiği ulukurtun fenotipik özelliklerini taklit edecek şekilde düzenlenmiş gri kurtlardır.

Nitekim, türdiriltimi kavramı da doğrudan bir türün birebir aynısını geri getirme hedefi taşımaz. Türdiriltimi; soyu tükenmiş bir türün genetik, morfolojik ya da ekolojik açıdan benzer bireylerinin modern biyoteknolojik yöntemlerle yeniden oluşturulması sürecini ifade eder. Bu nedenle, elde edilen organizmalar birer Aenocyon dirus bireyi değil; bu türe fonksiyonel olarak benzeyen yeni organizmalardır. Bunun belirtilmesi konunun spekülasyona yol açmaması bakımından önemlidir.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
49
5
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 15
  • Tebrikler! 8
  • Bilim Budur! 8
  • Merak Uyandırıcı! 7
  • İnanılmaz 6
  • Umut Verici! 6
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 4
  • Güldürdü 3
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ J. Kluger. The Science Behind The Return Of The Dire Wolf. Alındığı Tarih: 7 Nisan 2025. Alındığı Yer: Time | Arşiv Bağlantısı
  • ^ J. Kluger. The Return Of The Dire Wolf. Alındığı Tarih: 7 Nisan 2025. Alındığı Yer: Time | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. R. Perri, et al. (2021). Dire Wolves Were The Last Of An Ancient New World Canid Lineage. Nature, sf: 87-91. doi: 10.1038/s41586-020-03082-x. | Arşiv Bağlantısı
Sıkça Sorulan Sorular

Ulukurt (Aenocyon dirus), geç Pleistosen ve erken Holosen dönemlerinde Kuzey ve Güney Amerika’da yaşamış, soyu tükenmiş büyük bir yırtıcı köpek türüdür.

Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/04/2025 10:32:37 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20278

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. K. Selçukoğlu, et al. 12.000 Yıldır Soyu Tükenmiş Olan Ulukurtlar Gerçekten Geri Getirildi mi?. (8 Nisan 2025). Alındığı Tarih: 14 Nisan 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/20278
Selçukoğlu, A. K., Alparslan, E. (2025, April 08). 12.000 Yıldır Soyu Tükenmiş Olan Ulukurtlar Gerçekten Geri Getirildi mi?. Evrim Ağacı. Retrieved April 14, 2025. from https://evrimagaci.org/s/20278
A. K. Selçukoğlu, et al. “12.000 Yıldır Soyu Tükenmiş Olan Ulukurtlar Gerçekten Geri Getirildi mi?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 08 Apr. 2025, https://evrimagaci.org/s/20278.
Selçukoğlu, Alper Kaan. Alparslan, Eda. “12.000 Yıldır Soyu Tükenmiş Olan Ulukurtlar Gerçekten Geri Getirildi mi?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, April 08, 2025. https://evrimagaci.org/s/20278.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close