Kuantum Alan Teorisi Nedir? Kuantum Alanlar, Bütünleşik Bir Fizik Teorisini Doğurabilir mi?
Okulda bize maddenin çok küçük parçacıklardan oluştuğu öğretilmişti. Aslında bazı üniversite derslerinde de kuark ve elektronların da tüm maddeleri oluşturan yapı taşları olduğu öğretilmeye halen de devam edilmekte. Ancak bu ifade bile, aslında daha derin olan bir gerçeği bizden gizlemektedir. Fizik sahasında yapılan en güncel gözlemlere göre, doğanın temel yapı taşları, "daha da küçük parçacıklar" değildir. Bunun yerine, tüm alana yayılmış, süreğen "sıvı-benzeri" yapılardır. Biz, bu yapılara fizikte "alanlar" demekteyiz.
Alanların en bilinen örnekleri, elektrik alan ve manyetik alandır. Ancak Evren'i oluşturan alanlar, yalnızca bunlardan ibaret değildir. Evren'in her yerinde yer alan bu alanlardaki dalgalanmalar, ışık dediğimiz şeyi veya daha genel olarak elektromanyetik dalgaları doğurur. Elektromanyetik dalgalara yeterince yakından bakarsak, bunların foton adı verilen parçacıklardan oluştuğunu gözlemleriz. Ne var ki kuantum mekaniğinin etkilerini dahil ettiğimiz zaman, elektrik ve manyetik alanların dalgaları, parçacıklara dönüşür. Yani aslında parçacıklar, "en temel olan" yapılar değillerdir: Temel olan şey, alanlardır ve bu alanların belirli kuantum mekaniği çözümleri, bizim "parçacık" olarak deneyimlediğimiz davranışlara karşılık gelmektedir!
Yani bu süreç, bildiğimiz tüm diğer parçacıklar için de geçerlidir; sadece elektromanyetizma için değil. Örneğin uzayda son derece ince bir şekilde yayılmış, "elektron alanı" denen bir yapı hayal edebilirsiniz. Elektron alanının dalgaları, kuantum mekaniği tarafından bir enerji demetine bağlanır. Ve bu enerji demeti bizim "elektron" dediğimiz şeydir. Buna benzer şekilde, bir kuark alanı, bir gluon alanı ve Higgs alanı vardır. Vücudunuzdaki her parçacık (aslında evrendeki her bir parçacık), kuantum mekaniğinin mekanizmasıyla bir parçacık haline getirilmiş, alttaki alanın küçük bir dalgasıdır.
Kuantum Alan Teorisi Neden Zordur?
Kuantum alanını tanımlamak birazcık zor; ancak kuantum alanının, karmaşık bir nesne olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni, kısmen, kuantum alanının var olan bütün fiziği içermesidir: Alan, sayısız farklı şekilde etkileşime giren, çok sayıda parçacığı tanımlayabilir ve bu parçacıklar da Standart Model çerçevesinde, var olan her şeyi inşa eder. Yine de, bu tür teorik zorluklara girmeden önce bile, kuantum alan teorisinin zor olmasının başka bir nedeni var. İzah edelim.
Alttaki animasyon, kelimenin tam anlamıyla "boş bir alanın" bilgisayar simülasyonunu göstermektedir. Aslında "boş" bir alanın, kelimenin tam anlamıyla, "boş" olmasını beklersiniz. Ancak Kuantum Alan Teorisi, Evren'de "boş" bir alanın bulunmadığını söyler: Tüm parçacıklardan yoksun bir uzay, işte aşağıdaki gibidir ve sizin de gördüğünüz gibi, bu simülasyon, durgun ve sıkıcı olmaktan epey uzaktır. Heisenberg Belirsizlik İlkesi, bir kuantum alanının hiçbir zaman sabit duramayacağı anlamına gelir. İlke, "uzay" dediğimiz şeyin, durgun olmak bir yana, sürekli olarak yaratılan ve yok edilen parçacıklar ve anti-parçacıklardan oluşan ve durmadan köpüren bir çorba gibi olduğunu belirtir.
Kuantum Alan Teorisi Nedir?
Kuantum Alan Teorisi (KAT), Klasik Birleşik Alan Teorilerini, Özel Göreliliği (SRT) ve Kuantum Mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst-teoridir (buna "metateori" diyebiliriz). Kuantum Alan Teorisi, parçacık fiziğinde atom altı parçacıkların fiziksel modellerini oluşturmak için ve yoğunlaştırılmış madde fiziğinde yarı parçacıkların modellerini oluşturmak için kullanılır.
Kuantum Alan Teorisinde parçacıklar, parçacıklardan daha temel olan temel kuantum alanlarının uyarılmış halleri ("kuantize olma" olarak ifade edilen bir süreçten geçerek, "kuanta" olarak isimlendirilen hallerini) olarak ele alınır. Parçacıklar arasındaki etkileşimler, Lagrangian dönüşümlerine karşılık gelen kuantum alanlarını içeren etkileşim terimleriyle tanımlanır. Her etkileşim, kuantum mekaniğindeki Pertürbasyon Teorisi'ne göre, Feynman diyagramları ile görsel olarak temsil edilebilir.
Aslında Kuantum Alan Teorisi, pek çok diğer teorinin aksine, teorinin ne olduğuna dair değişmez bir tanım içermez. Yani biz, tümü kendi değerlerine ve sınırlarına sahip olan tamamen farklı birkaç açıklama formüle edebiliriz. Bu çeşitliliğin bir nedeni, Kuantum Alan Teorisi'nin çok karmaşık bir şekilde, art arda büyümesidir. Diğer bir neden de, Kuantum Alan Teorisi'nin yorumlanmasının özellikle belirsiz olması ve böylece seçenek yelpazesinin bile net olmamasıdır.
Muhtemelen en iyi ve en kapsamlı KAT anlayışı, başta Kuantum Mekanikleri olmak üzere diğer fiziksel teorilerle ilişkisi (başta klasik elektrodinamik, Özel Görelilik Teorisi ve Katı Hal Fiziği veya daha genel olarak İstatistiksel Fizik olmak üzere) üzerinde durularak kazanılır. Ancak, KAT ile bu teoriler arasındaki bağlantı da karmaşıktır ve adım adım, düzgün bir şekilde açıklanması pek kolay değildir. Eğer bu konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız, bu kitabı edinebilirsiniz.
Kuantum Mekaniği'ni bir parçacığın (veya belki de çok az parçacığın) modern teorisi olarak düşünürsek, Kuantum Alan Teorisi’ni birçok parçacığa ve dolayısıyla çok sayıda dereceye sahip sistemlerin analizi için Kuantum Mekaniği'nin bir uzantısı olarak düşünebiliriz. Bu bağlamda, Kuantum Mekaniği'nden Kuantum Alan Teorisi'ne geçmek kaçınılmaz değil, pragmatik nedenlerden dolayı, faydalıdır. Bununla birlikte, elektromanyetik alan gibi alanlar söz konusu olduğunda, Kuantum Mekaniği çerçevesinde başa çıkması imkansız olan genel bir eşik aşılır. Böylece, Kuantum Mekaniği'nden Kuantum Alan Teorisi'ne geçiş, hem parçacıkların hem de alanların tek tip bir teorik çerçeve içinde işlenmesine izin verir.
Tüm bunlar bir kenara, parçacık sayısına veya sırasıyla serbestlik derecelerine odaklanmak, ünlü renormalizasyon grubu yöntemlerinin (basit bir şekilde, sonsuzluğa giden işlemlerden kurtulma yöntemleri) neden Kuantum Alan Teorisi'nde ve İstatistiksel Fizik'te uygulanabileceğini de açıklar. Bunun nedeni, basitçe, her iki disiplinin de ya Kuantum Alan Teorisi'nde olduğu gibi alanlarla ilgilendiği için ya da İstatistiksel Fizik'te çok yararlı bir yapay olan termodinamik limiti çalıştığı için, büyük ya da sonsuz sayıda serbestlik derecesine sahip sistemleri inceliyor olmalarıdır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dahası, incelenen parçacık sayısı ile alakalı sorunlar, Kuantum Mekaniği'ni genişletmemiz için başka bir neden daha ortaya koymaktadır. Ne Kuantum Mekaniği ne de onun Klein-Gordon ve Dirac denklemleriyle olan göreli uzantısı, değişken sayıda parçacığa sahip sistemleri tanımlayabilir. Bununla birlikte bu, bir türden parçacıkların yok edilirken diğerlerinin yaratıldığı bir sistemde, saçılma süreçlerini tanımlaması beklenen bir teori için bunu izah edebilmek çok önemlidir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi Kuantum Alan Teorisini, Kuantum Mekaniği ve Özel Görelilik Teorisi'nin başarılı bir şekilde birleştirilmesinin sonucu olarak tanımlayabiliriz. Buradaki ilk sorunu anlamak için, Kuantum Mekaniği'nin sadece Özel Görelilik Teorisi ile potansiyel bir çatışmada olmadığını, daha doğrusu, dolaşık kuantum sistemlerinin meşhur Einstein-Podolsky-Rosen korelasyonları (bkz. EPR paradoksu) nedeniyle, Özel Görelilik Teorisi'nin bir yerellik varsayımı olduğunu anlamak gerekir. Dinamikler düzeyinde, Kuantum Mekaniği ve Özel Görelilik Teorisi arasında bariz bir çelişki vardır. Kuantum mekanik durum fonksiyonlarının zamansal evrimi için temel yasa olan Schrödinger denklemi, göreliliğin temellerine göre doğanın tüm fiziksel yasalarının Lorentz dönüşümlerine göre değişmez olması gereksinimine büyük oranda uymayacaktır. 1920'lerde Schrödinger denkleminin göreli analoglarının araştırılmasıyla ortaya çıkan Klein-Gordon ve Dirac denklemleri, Lorentz değişmezliği gerekliliğine uymaktadır. Yine de bunlar, nihayetinde tatmin edici olmaktan çok uzaktır; çünkü alanların ilkesinin, kuantum-mekaniksel bir şekilde tanımlanmasına izin vermemektedirler.
Kuantum Alan Teorisi’nin Tarihsel Gelişimi
Kuantum Alan Teorisi’nin tarihsel gelişiminin, günümüze kadar çok öğretici olduğunu söylemek yanlış olmaz.[3] Bu sahanın ilk başarısı olan elektromanyetik alanın kuantizasyonu, büyük fizikçi Weinberg’in sözleriyle, "hala başarılı olan bir kuantum alan teorisinin paradigmatik (dizibilimsel) bir örneğidir".
Sıradan Kuantum Mekaniği, değişken parçacıkların asal durumunu oluşturan fotonların açıklamasını veremez. Fotonlar "sıfır" durağan kütleye sahip olduklarından ve buna karşılık olarak uzay boşluğunda ışık hızında hareket ettiklerinden, sıradan Kuantum Mekanikleri gibi değişken olmayan bir teorinin yaklaşık bir açıklama verebileceği ihtimali bile görmezden gelinir.
Örneğin fotonlar, bir atomun elektronlarından biri daha yüksek bir enerji düzeyinden daha düşük bir enerji düzeyine geçiş yaptığında, varsayılması gereken emisyon ve soğurma süreçlerinde dolaylı olarak yer alır.
Kuantum mekaniğinin kavramsal çerçevesi geliştirilir geliştirilmez, küçük bir grup teorisyen, yöntemleri hemen elektromanyetik alanlara genişletmeye çalıştı. İyi bir örnek olarak, Max Born, Werner Heisenberg ve Pascual Jordan'ın (1926) üç kişilik ünlü makalesini ele alabiliriz. Özellikle Pascual Jordan, o sıralarda ışık miktarları ile ilgili literatürle tanıştı ve Kuantum Alan Teorisine önemli katkılarda bulundu. Bu hipotezdeki temel argüman, Kuantum Alan Teorisi alanındaki niceliklerin, yani elektrik ve manyetik alanın, Kuantum Mekanikleri konumunda olduğu gibi matrislerle temsil edilmesi gerektiğidir.
Tüm Bunlar Nasıl Başladı?
Kuantum Alan Teorisi'nin başlangıcı, genellikle Dirac'ın "Radyasyonun Emisyonu ve Soğurulmasının Kuantum Teorisi" adındaki ünlü makalesi ile 1927'ye tarihlenir. Dirac, bu makale ile birlikte Kuantum Alan Teorisi'nin ilk geliştirilen parçasına "Kuantum Elektrodinamiği" adını verdi. Dirac, elektromanyetik radyasyon alanının kuantizasyonunda fotonların nasıl göründüğüne dair teorik bir açıklama yaptıktan daha sonra, Dirac'ın açıklamaları diğer alanların kuantizasyonu için de bir model haline geldi.
Buradan anlıyoruz ki, Kuantum Alan Teorisi'nin yöntemleri elektron gibi parçacıkların Kuantum Mekaniksel muamelesinden ortaya çıkan denklemlere (örneğin Dirac denklemi) uygulanabilir. Kuantum Alan Teorisi'nin, özellikle de kuralsal kuantizasyon (kuralsal kuantizasyon, klasik teorinin simetrileri gibi biçimsel yapısını mümkün olan en geniş ölçüde korumaya çalışırken, klasik bir teorinin kuantize edilmesi için bir prosedürdür) yönteminin ilk kapsamlı açıklaması, Heisenberg ve Pauli tarafından 1929'da sunulmuştur. Jordan’ın ikinci kuantizasyon prosedürü, alanın normal modlarının katsayıları için geçerliyken, Heisenberg ve Pauli alanların kendileriyle başladı ve onları kuralsal bir prosedüre tabi tuttu. Heisenberg ve Pauli böylelikle, Kuantum Alan Teorisi'nin günümüze kadar herhangi bir giriş kısmında bulunabilen temel yapısını oluşturdu.
1970'lerin başlarında, yavaş bir başlangıçtan ve birçok engelden sonra, Kuantum Alan Teorisi, göreceli atom altı parçacıklar arasındaki etkileşimleri anlamak için üstün bir doktrin olarak ortaya çıktı.[2] Değişken bir teorik alan modelinin yeniden normalleştirilebilir olması için gerekli koşullar oluşturulduktan sonra, bu yaklaşımın kabulünü hızlı bir şekilde hızlandıran iki gelişme daha vardı: Brout-Englert-Higgs mekanizması ve Asimptotik Özgürlük (asimptotik özgürlük, enerji ölçeği arttıkça ve uzunluk ölçeği azaldıkça, iki parçacık arası bağın asimptotik olarak zayıflamasına neden olan bir ayar teorisidir). Birlikte, bunlar bize teorinin tedirgin edici sektörünün tam bir anlayışını verdi, ve bu anlayış genellikle "Standart Model" olarak adlandırılan modelin ayrıntılı bir resmini vermek için yeterlidir. Bu anlayış için çok önemli olan şey ise, çok sayıda deneysel bulgunun sağladığı güçlü göstergeler (Higgs bozonu örnek verilebilir) ve teşviklerdi.
Daha sonra, kuantum alan teorilerinin pertürbatif olmayan (farklı bir probleme bağlı olmayan, çözülebilir) özellikleri ele alındı ve tamamen birleşik kuantum alan teorileri için ilk öneriler başlatıldı. İleri matematiğin diğer konuları ile birlikte her türden sürekli simetrinin kullanımının çok önemli olduğu kabul edildiğinden, Higgs parçacığı, Süpersimetri ve Baryon sayısı ihlali gibi birçok yeni tahmine dikkat çekildi.
Kuantum Alan Teorisi "Gerçek" Mi?
Yazının önceki kısımlarında da bahsettiğimiz gibi Kuantum Alan Teorisi, aslında bir metateoridir. Bu da Kuantum Alan Teorisi'nin kendi deneysel çalışmaları dışında, bünyesinde barındırdığı teorilere bağlı olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla gücü ve kapsamı, bu teorilere bağlıdır; bağımsız değil.
Bir örnekle açıklayalım: Bir karışım yaptığımızı varsayalım. Bu karışımı yaparken 3 tane meyve kullanmaktayız ve bu meyvelerin karışımı neticesinde gerçekten lezzetli bir karışım çıkacağını bu meyvelerin kendi tatlarına göre düşünmekte, iddia etmekteyiz. Ancak diyelim ki kullandığımız meyvelerin "hepsinin" tatlarını da kesin olarak bilmemekteyiz. Sadece diğer tatlı meyvelerde görülen çoğu özellik bu meyvede de var olduğundan, bu meyvelerin de bir kısmının tatlı olduğunu düşünmekteyiz. Ancak bu tatlı olduğunu varsaydığımız meyve, aslında çok acı veya kesinlikle kötü tadı olan bir meyve ise, karışımımızın neticesi düşündüğümüz gibi olmayacaktır.
İşte bu yüzden Kuantum Alan Teorisi de, içinde barındırdığı teorilerin gücüne ve kapsamına bağlı olarak güç ve kapsama erişen bir teori konumundadır. Bu bakımdan, fiziğin en güçlü teorilerini barındırıyor olması, onu çok güçlü bir metateori konumuna yükseltmektedir; fakat açıklayıcı gücünün nereye erişeceği veya artıp azalması gibi durumlar, ancak zaman içerisinde bu alt teorilerin gücü ve kapsamı değiştikçe belirlenecektir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 18
- 10
- 7
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- D. Tong. What Is Quantum Field Theory?. (14 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 14 Ocak 2021. Alındığı Yer: damtp | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Hooft. The Evolution Of Quantum Field Theory, From Qed To Grand Unification. (17 Mart 2015). Alındığı Tarih: 13 Ocak 2021. Alındığı Yer: Arvix | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Kuhlmann. The History Of Qft. (10 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 13 Ocak 2021. Alındığı Yer: plato stanford | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:49:17 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9955
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.