Kozmik Latte: Evrenin Rengi ve Renklerin Fiziği
Evren ışık kaynaklarıyla dolu olmasına rağmen kapkaranlıktır. Buna, Olbers Paradoksu adı verilir; ancak daha önce de anlattığımız gibi bu paradoks, modern kozmoloji bilgilerimiz ışığında çözülmüştür ve paradoks olmaktan çıkmıştır. Yine de bir şeyin "karanlık" olması, onun rengi ile doğrudan ilişkili değildir. Örneğin bir nesnenin üzerine ışık düşmediğinde de "karanlık" ve dolayısıyla "siyah" olarak algılanır; ancak nesnenin gerçek rengi siyah değildir. Uzayın kendisi için durum nedir? Uzayın gerçek rengi nedir?
Uzayın renginin cevabının kozmik latte olması kulağa tuhaf gelebilir; çünkü bu isim, uzayın rengi olmaktan ziyade, ucuz bir kahveyi ateş pahasına satmak için uydurulmuş bir pazarlama hilesine benzer. Fakat Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacıların gösterdiği üzere, uzayın rengi gerçekten de kozmik latte olarak isimlendirilen bir renktir. Bu renk öylesine gerçektir ki, bilgisayarlarda evrensel olarak üretebilmek için bir hex koduna bile sahiptir: #FFF8E7 (sRGB: 255, 248, 231; CMYK: 0, 2.7, 9.6, 0; HSV: 40o, %9.4, %90). Bu renk, gözümüze şöyle gözükür:
Nasıl yani? Uzayın gerçek rengi bu mu? Simsiyah değil mi? Bunu anlamak için, rengin nörobiyolojisini ve fiziğini biraz anlamamız gerekiyor.
Işığın Fiziği ve Nörobiyoloji: Bir Cisme Renk Veren Nedir?
Bildiğiniz gibi renk, gözümüze gelen ışığın dalga boyları ile belirlenmektedir. Işığın içindeki dalga boylarının karışımı (veya tekil olarak hangi dalga boyunun geldiği), hangi rengi gördüğümüzü belirliyor. Bu dalga boylarını da etkileyen 3 ana unsur vardır:
- ışığın kaynağının özellikleri,
- ışığın yansıdığı yüzeyin pigmentasyonu,
- ışığın geçtiği ortamın kırılma indisi
Işık Kaynağının Nitelikleri
Bunları tek tek inceleyelim:
İlk olarak, eğer ışık gözümüze direkt olarak bir ışık kaynağından geliyorsa, o ışık kaynağının nitelikleri (örneğin yapısı gereği hangi dalga boyunda/boylarında ışık saçtığı), gördüğümüz rengi belirlemektedir. Eğer ışık kaynağı sadece mavi dalga boyunda ışık saçıyorsa ve ışık doğrudan gözümüze ulaşabiliyorsa, biz de onu mavi olarak görürüz. Eğer gözle görülemeyen bir dalga boyunda ışık saçıyorsa, o zaman siyah olarak deneyimleriz.
Evren'de Büyük Patlama'dan bu yana saçılan ışık, aşırı düzeyde kızıla kaydığı için artık gözle görülebilir dalga boyu aralığında değildir ve bu nedenle uzay-zaman dokusunu (ya da "uzayı") siyah olarak algılarız. Ancak "çok fazla kızıla kaymış" olmak, hiçbir dalga boyuna sahip olmamak demek değildir ve bu, Evren'in rengiyle ilgili ilk ipucumuz olacak.
Pigmentasyon
İkinci olarak, eğer ışık gözümüze bir yüzeyden yansıyarak gelirse, yüzeyin hangi dalga boylarını emip, hangilerini geri saçtığıyla belirleniyor. Bunu genellikle belirleyen unsura pigment adını veriyoruz (ancak pigment olmadan da ışığın rengini belirleyebilen yüzeyler mevcuttur).
Uzay-zaman dokusunun bir pigmenti yoktur; zaten ışık, uzay-zaman dokusu içerisinde ilerler. Bu nedenle pigmentasyondan kaynaklı bir renklenme görmeyi beklemeyiz. Bu da, siyah olmasının ikincil nedenlerinden birisidir. Ancak uzayda bulunup da üzerinden ışık yansıyabilen yüzeyler (örneğin gezegenler), spesifik renklere sahip gibi gözükebilirler: Mars'ın kızıl gözükmesinin nedeni budur!
Ara Ortamlar ve Kırılma İndisi
Son olarak, eğer ışık gözümüze bir ara ortamdan geçerek (kırılarak ve/veya yansıyarak) gelirse, o ortamın hangi dalga boyunu ne kadar kırdığı rengi belirliyor (bununla ilgili olarak Snell Yasası'nı öğrenebilirsiniz). Örneğin tüm dalga boylarında ışık saçan Güneş, bu nedenle gerçekte beyaz renktedir. Ancak Dünya atmosferinin altında onu sarı, turuncu, kırmızı olarak görüyoruz, çünkü atmosferin kırılma indisi, bu renklere karşılık gelen dalga boylarının geçmesine izin veriyor, diğerlerinin saçılmasına neden oluyor.
Uzayın kendisinde bir "ortam" bulunmadığı için, daha doğrusu uzayın kendisi zaten Evren'deki ışığın yayıldığı ana ortam olduğu için, herhangi bir kırılma indisi de bulunmuyor (yani bunun renklere etkisi olamıyor).
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Uzayın Rengi: Kozmik Latte
Tüm bu bilgilerden sonra, uzayın siyah gibi gözükme nedeni çok daha anlaşılır olacaktır: Uzay siyahtır, çünkü uzayın kendisi bir ışık kaynağı değildir, dolayısıyla uzayın kendisinden gözümüze herhangi bir ışık gelmiyor ve bu durumu beynimiz de bu bilgiyi "siyah" olarak algılıyor.
Ancak konuyu bu bilgiler ışığında yeniden Olbers Paradoksu'na bağlayacak olursak: Uzayın bir rengi olacak olsaydı bile bu, uzayın kendisinden değil, uzaydaki diğer ışık kaynaklarından (örneğin yıldızlardan) kaynaklanıyor olurdu.
Peki Evren'deki yıldızların saçtığı ışığın ortalama dalga boyu (dolayısıyla ortalama rengi) nedir? İşte Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacılar, 2001-2002 yıllarında buna yönelik bir çalışma yapmışlardır. Aslında amaçları uzayın ortalama rengini belirlemek değildi; daha ziyade, yıldız oluşumunu araştırmak amacıyla farklı galaksilerin spektral analizini yapıyorlardı. Bu analizde kullanılan yöntemler sayesinde daha genç ve daha yaşlı galaksilerden saçılan ışığın dalga boylarını tespit etmek mümkün oluyordu.
Araştırmanın sonucunda keşfedilen şu oldu: Evren'deki galaksilerin ezici çoğunluğu 5 milyar yıl kadar önce var olmuştu. Bunlar, Evren'in daha eski geçmişindeki yıldızlardan çok daha parlak galaksilerdi. Ayrıca daha genç ve mavimsi renkte olan yıldızlar, yaşlanarak sarıya ve nihayetinde kırmızıya döndükleri için, Evren'in ortalama rengi de mavimsi bir renkten kırmızımsı bir renge doğru zaman içinde değişmekteydi.
Bu tür bir kızıla kayma, Olbers Paradoksu'nda karşımıza çıkan kırmızıya kaymadan farklıdır. Yukarıdaki paragrafta sözü edilen kırmızıya kayma, gerçek anlamıyla ışık kaynaklarının saçtığı dalga boylarının zaman içinde değişmesinden kaynaklanmaktadır. Evren'de yol kat eden ışığın zamanla kızıla kayması, uzay-zaman dokusunun durmaksızın genişleyerek esnemesinden/sünmesinden kaynaklanmaktadır.
Bir Bilgisayar Hatası ve Değişen Renkler
Ekip, 2001 yılında yaptıkları bir çalışmada, uzayın ortalama renginin turkuazımsı bir yeşil olduğunu düşünmüşlerdi. Bu, şöyle gözükmektedir:
Ancak bu ilk rapordan kısa bir süre sonra, araştırma ekibi toplamda 200.000 galaksiden topladıkları veriyle sonuçlarını gözden geçirip güncellediler ve eğer bu ortalama dalga boyunu insanlar tek seferde görebilecek olsaydı en yukarıda "kozmik latte" olarak tanımlanan bej bir renkte olduğunu ilan ettiler. Tekrar görelim:
İlk başta hatalı bir şekilde turkuazımsı yeşil olarak tespit etmelerinin nedeninin bir yazılım hatası olduğunu fark ettiler; yani ellerindeki veri doğruydu. Bilgisayar, kendi dijital renk kütüphanesinden standart olmayan bir beyazı seçerek işlemleri yapmıştı ve bu nedenle turkuaz renge ulaşmıştı. Standart beyaz indeksi kullanıldığında, dalga boylarının ortalaması turkuazımsı yeşil yerine sıradan bir bej oldu. Araştırmanın yazarlarından Karl Glazebrook şöyle diyor:
Bu, utanç verici. Ama bilim, bu. Biz, politikacılar gibi değiliz. Eğer hata yaparsak, bunu kabul ederiz. Bilim böyle çalışır.
Bu, büyük bir erdem; ancak ortaya çıkan renk, birazcık... sıradan. Bu sorunu gidermek için, Johns Hopkins Üniversitesi astronomları, kendi aralarında bir isim oylaması yaptılar. Öneriler kozmik latte, cappuccino cosmico, big bang beji, kozmik krem, astronom yeşili, astronom bademi, gökdişi, evbej, kozmik kaki ve ilkel deniz tarağı çorbası arasında değişiyordu.
En çok oyu cappucino cosmico ismi almış olsa da, araştırmacılar kozmik latte ismini tercih ettiler; çünkü Galileo'nun ana dili olan İtalyancada "latteo" sözcüğü "sütlü" anlamına gelmektedir ve Samanyolu Galaksisi'nin İngilizce ("Milky Way") ve Latince ("Via Lattea") adıyla benzer olması hoşlarına gitmişti. Eh, çünkü insan, benmerkezci bir tür. Araştırmacılar şöyle diyor:
Bu renk, beyaza öylesine yakındır ki, farkı söylemek çok zordur. Bu nedenle yaptığımız ufacık bir hata, sonucu dikkate değer miktarda değiştirdi.
Görebileceğiniz gibi bu, Evren'in genişliği ve Olbers Paradoksu'nda izah ettiğimiz nedenlerle, bütün kozmolojik etkilerden arındırılmış bir şekilde, sadece ışığa odaklanabilseydik görebileceğimiz renktir. Ne var ki Evren'in durmaksızın genişlemesi, devasa boyutları, sonsuz ve zamansız olmaması, bu rengi deneyimlememizi imkansızlaştırmaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 25
- 21
- 15
- 12
- 10
- 10
- 6
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- I. K. Baldry, et al. (2002). The 2Df Galaxy Redshift Survey: Constraints On Cosmic Star Formation History From The Cosmic Spectrum. The Astrophysical Journal, sf: 582-594. | Arşiv Bağlantısı
- BBC. Universe Is Off Colour. (10 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
- NPR. And The Color Of The Universe Is. (7 Mart 2002). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: NPR | Arşiv Bağlantısı
- M. Purdy. Color Of The Universe Corrected By Astronomers. (28 Şubat 2002). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Johns Hopkins University | Arşiv Bağlantısı
- K. Glazebrook. The Cosmic Spectrum And The Color Of The Universe. (28 Aralık 2004). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Johns Hopkins | Arşiv Bağlantısı
- Associated Press. Universe: Beige, Not Turquoise. (8 Mart 2002). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Wired | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:33:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8976
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.