Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Batuhan Özçiftçi
Seslendiren 25 Ocak 2024 9:58
Günümüzün birçok önemli ölçüt açısından en önde gelen süpergücü, Amerika Birleşik Devletleri'dir.[1][2] Ama Amerikalılara (özellikle de muhafazakar Amerikalılara)...
49
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Şubat 2018 8 dk.

Dünya genelinde, özellikle de bilimsel gerçeklerin halk arasındaki kabulünün ortalama altı seviyede olduğu ABD ve Türkiye gibi ülkelerde, halkın evrimi anlama ve onu, var oluşun kökenlerini izah eden bir doğa yasası olarak kabul etme oranları artmaya başladıkça, bilim düşmanları ve gerici kitleler aracılığıyla evrimi ya da genel olarak bilimi "ateizm" ile eşdeğer gösterme çabalarında da bir artış gözleniyor. Bu nedenle, bir bilim sahası olan evrimsel biyolojinin ve genel olarak bilimin ateizm/teizm konusundaki tutumuna bir bakış atmakta ve bazı yanlış anlaşılmaları netleştirmekte fayda görüyoruz. Zira evrimin bilim insanları arasında kabul görmediği ve/veya bilim insanlarının genellikle ateist oldukları yönünde çok ciddi yalanlar halk arasına düzenli olarak yayılıyor.

Bu yalanların amacı, bilime ısınmaya başlayan toplumları bilimden ve sorgulamadan uzak tutmak. Sosyal medyada da bu propagandanın sıklıkla karşımıza çıkıyor olması, bu yazının elzem olduğunu gösteriyor. Bu yalanları tamamen ve kökünden kazımak, ülkemizin insanlarının bilime olan önyargılarını kırması için çok büyük bir adım olacaktır diye düşünüyoruz. 

279
5
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 6 gün önce 3 dk.

Panama kıyılarındaki Jicarón Adası'nda ilginç ve bir o kadar da endişe verici bir olay yaşanıyor. Araştırmacıların 19 Mayıs'ta Current Biology'de yayınladıkları rapora göre, Jicarón Adası'nda yaşayan beş genç kapuçin maymunundan oluşan bir çete, uluyan maymunların yavrularını kaçırmaya başladı.[1] Bu olayın nedeni net olarak bilinmiyor olsa da kaçırılanlar için genellikle ölümcül oluyor. Almanya'nın Konstanz kentindeki Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsü'nde evrimsel davranış ekolojisti olan Brendan Barrett şöyle diyor:

Primatlar arasında bebek kaçırma olayları nadir değildir. Bilim insanları daha önce de makakların birbirlerinden bebek çaldığını ve genç erkek kapuçinlerin bazen bebek bakıcılığı yapmak için gruplarındaki bebekleri kaçırdığını gözlemledi. Çalışmada yer almayan Kaliforniya Üniversitesi evrimsel antropoloğu Susan Perry şu sözleri söylüyor:

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Şubat 2018 11 dk.

Daha önceki bir yazımızda, bilim insanları arasında ateizm, teizm, deizm, agnostisizm gibi inanç veya inançsızlık tiplerinin dağılımına ve bunun halk arasındaki dağılımı ile olan farklarına bakış atmıştık. Bu yazımızda ise, iki önemli noktaya değinmek istiyoruz: 

Ateizm, tarihsel olarak birçok şekilde tanımlanmışsa da, en genel anlamıyla her türlü yaratıcı gücün varlığını reddetmeye verilen isimdir. Ateistler, dinlerin ve tanrıların gerçek olmadığını düşünmekte ve bunların insanın hayal gücü ile kültürel evriminin bir ürünü olduğunu ileri sürmektedirler. Bu, en azından bir adet yaratıcı gücün var olması gerektiğini iddia eden teizm ile zıt olan görüştür. Daha dar anlamıyla teizm, hem en az 1 tanrıya, hem de o tanrının gönderdiği belirli bir dini görüşe iman etme, inanç duyma demektir. Öte yandan deistler, yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmelerine rağmen, dinlerin insan ürünü olduğunu ve yaratıcının insanlarla kitaplar veya dinler yoluyla irtibat kurmadığını ileri sürerler. Alternatif olarak, en genel anlamıyla, ateizm veya teizmin doğru olup olmadığını elimizdeki verilerle bilemeyeceğimizi söyleyen agnostisizm ve yaratıcının Evren'den ayrı bir varlık olmadığını, Evren'in ta kendisi olduğunu ileri süren panteizm gibi dini inanç veya inançsızlık pozisyonları da bulunmaktadır. Fakat tarihsel olarak, bilimle en yakından ilişkisi olanlar, ateizm ve agnostisizm gibi inançlardan tamamen veya kısmen uzak olan felsefi düşünüşler olmuştur. Hele ki Orta Çağ'da Hristiyanlık merkezli teizmin, modern çağda ise İslam merkezli teizmin bilim üzerindeki baskısı düşünülecek olursa, bilim ile anti-teizm arasında sıkı sıkıya bir ilişki varmış gibi gözükmektedir. Peki bu, gerçekten organik bir ilişki midir?

233
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Veli Sarıgül
Aktaran 19 Şubat 2024 4 dk.

Tetrapodomorpha veya Choanata olarak bilinen grup, dört uzuvlu omurgalılardan oluşan bir kladı ifade eder ve yaşayan tetrapodlara, bugünkü lob yüzgeçli balıklardan daha yakın akrabalar olan Sarcopterygii sınıfını içerir. Bu grupta, balık ve erken labirentodontlar arasında geçiş gösteren ileri formlar da bulunmaktadır. Tiktaalik gibi bu canlılar da "fishapod" yani "ayaklı balık" olarak adlandırılır, çünkü görünümleri ve uzuv morfolojileri yarı balık, yarı dört uzuvlu bir yapıya işaret eder.[1]

Tetrapodomorfları tanımlayan belirgin özelliklerden biri, yüzgeçlerinde gözlenen anatomik evrimdir. Özellikle, omuz ekleminde yer alan dışbükey başlı humerus, bu evrimin önemli bir göstergesidir. Çünkü bu özellik, su ortamında hareket etmek için özelleşmiş bir yapının karasal yaşama geçişini yansıtır.

44
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasemin Akın
Çeviren 17 Şubat 2021 19 dk.

Birçok virüs, yüksek evrimleşme hızına sahiptir. Bu yüksek evrimleşme hızı, büyük popülasyon boyutlarına, kısa çoğalma sürelerine ve virüslerin mutasyon hızı bağlıdır. Özellikle mutasyon oranı, taksonlar arasındaki evrimleşme oranının önemli bir belirleyicisidir. Virüs bağlamında mutasyon oranı, viral genomun replikasyonu sırasında yapılan hataların oranıdır. Bu, bir popülasyonda mutasyonların sabitlendiği veya tüm bireylerde bu mutasyonun mevcut olduğu oran olan sabitlenme (İng: "substitution") oranının tersidir. Bir yavru popülasyonda üretilen genetik çeşitlilik miktarını tahmin etmek için mutasyon oranları kullanılırken, belirli bir soy ya da takson için evrim oranını tahmin etmek için sabitlenme oranı kullanılır.

Popülasyon genetiğinde önemli bir parametre, nükleotid bölge başına mutasyon oranının ve genom boyutunun bir ürünü olan genomik mutasyon oranıdır. Genomik mutasyon oranı, her yavrunun ebeveyn genomuna kıyasla sahip olacağı ortalama mutasyon sayısını belirtir. DNA virüsleri tipik olarak, bir hücre enfeksiyonuna (İng: "cell infection", "c") düşen nükleotid bölgesi (İng: "nucleotide", "n") başına sabitlenme (s/n/c) ölçeğinde, 10-8-10-6 sabitlenme düzeyinde bir mutasyon oranına sahiptir. Bununla birlikte RNA virüsleri 10-6-10-4 s/n/c arasında değişen daha yüksek mutasyon oranlarına sahiptir. Taksonomik alana bağlı olarak değişen oranlara rağmen daha küçük genomlu türler, genomik mutasyon hızları ve genom boyutları arasında negatif bir korelasyon sergiler. Öyle ki genom başına mutasyon oranları nispeten sabittir.

82
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Çeviren 15 Ekim 2021
Yaklaşık 70 milyon ışıkyılı uzaklıkta bulunan muhteşem sarmal galaksi NGC 289, kendi Samanyolu’muzdan daha büyüktür. Neredeyse tam karşıdan bakıldığında, parlak çekirdeği ve renkli merkezi diski, yerini dikkat çekici derecede soluk, mavimsi sarmal kollara bırakmaktadır. Geniş kollar, galaksinin merkezinden uzanan 100 bin ışıkyılından daha uzun bir mesafeyi süpürmektedir. Bu keskin, teleskopik galaksi portresinin sağ alt tarafında bulunan, ana sarmal kol, devasa NGC 289 ile etkileşen küçük, bulanık eliptik bir yoldaş galaksiyle karşılaşıyor gibi görünüyor. Tabii ki, sahnenin ön planında parıltılı yıldızlar var. Bunlar, Samanyolu’nun içinde güney takımyıldızı Yontar’a doğru uzanırlar.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
12K UP
Gözlemi Yapan 4 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı Yaylası, Hazım Dağlı Tabiat Parkı yolu üzeri
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deha Kaykı
Deha Kaykı
199K UP
Yazar 13 Ekim 8 dk.

Biyolojik çeşitlilik kaybı, son yüzyıllarda hızla artan bir çevre sorunu haline gelmiş ve birçok türün neslinin tükenme tehdidiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Özellikle adalara özgü türler; habitat kaybı, avcılık, istilacı türlerin varlığı ve iklim değişikliği gibi faktörler nedeniyle hızla azalmıştır. Mauritius Adası'na özgü pembe güvercin (Nesoenas mayeri), 1970'lerde ve 1990'larda bu tehditlerle karşı karşıya kalmış ve neredeyse yok olma noktasına gelmiştir. Ancak Durrell Yaban Hayatı Koruma Vakfı ve Mauritius Yaban Hayatı Vakfı gibi kuruluşların yoğun koruma çabaları sayesinde pembe güvercinin popülasyonu kurtarılmış ve 2018 itibarıyla sayıları önemli ölçüde artmıştır.

Kurtarma çabaları sürerken pembe güvercin popülasyonlarının korunması için bir katkı da türdiriltimi çalışmalarından gelebilir. Türdiriltimi projeleri, özellikle son dönemde yalnızca nesli tükenmiş türlerinin neslini döndürmeyi değil, aynı zamanda soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan mevcut türleri koruma çalışmalarına da katkı sağlamayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, Mauritius'a özgü dodo kuşunun türdiriltimi çabaları, adadaki diğer tehdit altındaki türler için, özellikle de pembe güvercin için umut verici sonuçlar doğurma potansiyelini taşımaktadır.

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Şehmus Savaş🚀🧑‍🚀🔭
araştırarak öğrendiklerimi söyledim 14 Ağustos 2023 Sen de Cevap Ver

Atom çekirdeklerinin bir enerji kaynağı olarak kullanılması beklentisi yüzyılın başında radyoaktivitenin keşfi ile doğmuştur. Bazı atomların bünyelerinden kendi kendilerine, gazlan

iyonlaştırmak, fotoğraf plâkalarına tesir etmek gibi özelliklere sahip partiküller atmaları, bu

olaylarda enerji olduğunu belli etmiş ve bu keyfiyet 1902'de Curie'ler tarafından "rayoaktif

bir elementin her atomunun sabit bir enerji kaynağı olarak faaliyette bulunduğu" şeklinde

ifade edilmişti. Bu tarihlerden itibaren bu enerjinin menşe ve mahiyetine dair çeşitli teoriler

ortaya atılmaya başlanmıştır.

Radyoaktif maddelerde; maddeden enerji elde edilmesi keyfiyetinin ve umumiyetle çekirdek

enerjisinin izahını yapmakta büyük bir güç gösteren bağlantı, Einstein'ın kurduğu kitle ile

enerjinin eşdeğerliği bağıntısıdır. Elementlerin yapı taşlarından kurulması sırasında, ortaya

çıkabilecek enerji değerlerinin kimya reaksiyonlarında karşılaşılanlarla kıyas edilemeyecek

kadar büyük olduğunu gösteren ilk hesaplar, eşdeğerlik esasına göre 1915 sıralarında yapılmıştır. Bu hesapların neticeleri, bugünkülerden farklı düşünüşlere dayanılmış olduğu

için, bu çeşit hesapların bugün götüreceği neticelere tamamen uymazsa da çekirdek enerjileriyle kimyasal reaksiyon enerjileri arasındaki mertebe farkına işaret etmek bakımından

dikkate değer.

Atom enerjisi problemi etrafındaki çalışmalar, yüklü parçacıkların hızlandırılmasına ait çeşitli metotların gelişmeye ve büyük enerji miktarlarını meydana vuran çekirdek reaksiyorlannın kaşfedilmeye başladığı 1930 yılına gelinceye kadar az çok akademik olmaktan ileri geçmemiştir. Kitlenin enerjiye dönüştürülmesi konusundaki spekülatif

beklentiler ancak, 1939da çekirdek bölünmesi olayının keşfedilmesi ile, nihayet müspet bir

istikamete yönelmiştir.

Bölünme olayları bugün ilim ve teknikte bilhassa iki gaye bakımından çok önemlidir:

1) Başka hiç bir vasıtayla ulaşılamayan ölçüde enerjiler elde edilmesi,

2) Bölünme ürünlerinden suni radyoaktif elementlerin elde edilmiş olmasıdır.

Böylece, içerisinde bölünmelerinin kontrollü olarak gelişmesine imkan verecek şekilde düzenlenmiş bir sisteme ise; "Nükleer reaktör" veya "Çekirdek reaktörü" yahut da sadece "Reaktör" denilmektedir. 1938 yılında Otto Hahn ve Fritz Strassmann tarafından çekirdeğin fisyon yapma özelliğinin keşfi ve reaksiyonda açığa çıkan parçacıkların enerjilerinin tayininden

sonra, fisyon hadisesinin verdiği enerjinin faydalı bir şekilde kullanılması, insanoğlu için

çok ilgi çekici olmuştur.[1]

Kaynaklar

  1. Haşim EKENER. Nükleer Enerji Ve Sigorta. ISBN: TR9900007. Yayınevi: Generelı. sf: 258.
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 21 Ocak 2019
Yasa, düzendir. İyi yasa, iyi düzen demektir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
22
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Adam Hussein
Adam Hussein
106K UP
3 gün önce
Bugünler malumunuz şuanda milyonlarca insan hacta ve herbirisi (istisnalar dışında ki istisnalar kuralı bozmaz )en az bi 1000 dolar vermiştir bence yani fiyatlar böyle ama şuanda dünyamızda 1 milyar kişinin üstünde açlık sınırının altında yaşıyor bu paralar onlara gitse daha iyi olmazmıydı .
Bunu birisine sorduğumda hac Müslümanlar için bir güç gösterisidir dedi peki ama sen sadece gücünü gösteriş için kullanıyorsunuz şuanda Gazze’de kaç kişi ölüyor . 

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
5 gün önce
İsviçreli mikrobiyolog ve genetikçi Werner Arber 3 Haziran 1929'da doğdu. Restriksiyon endonükleaz enzimlerini keşfeden ekipte yer aldı. Bu buluş DNA parçalama ve birleştirme mekanizmalarını aydınlatarak genetik mühendisliğinin gelişimine zemin hazırladı. 1978'de Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü Hamilton Smith ve Daniel Nathans ile paylaştı.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bulutların Üzerinde Aurora

Auroralar genellikle bulutların üzerinde ortaya çıkar. Aurora parıltısı, Güneş’ten fırlatılan ve hızlı hareket eden parçacıkların Dünya manyetosferine çarpmasıyla oluşur. Bu yüklü parçacıklar Dünya‘nın manyetik alanı boyunca sarmal bir şekilde hareket ederek, Dünya atmosferinin yükseklerinde bulunan atomlara ve moleküllere çarpar. Örneğin bir oksijen atomu, bunun gibi bir çarpışmadan sonra enerji kazanarak, yaygın olarak auroralar tarafından yayılan yeşil renkte ışık saçacaktır. Bir auroranın en aşağıda bulunan kısmı genellikle atmosferin 100 kilometre yukarısında ortaya çıkarken, çoğu bulut yaklaşık 10 kilometrenin aşağısında oluşur. Bulutların ve auroraların göreceli yükseklikleri, 2015 yılında İzlanda‘nın Dyrholaey kentinde çekilen görselde açık bir biçimde görülmektedir. Orada azimli bir astrofotoğrafçı, bir deniz feneri üzerinde aurora yakalayabilmek için şiddetli rüzgarlara ve ilk başta bulutlu olan gökyüzüne karşı dayandı. En sonunda şans eseri ortaya çıkan uzun merceksi bulutları da gösteren bu kareyi yakaladı.

30 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Daniele Boffelli
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close