Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Ateş
Arda Ateş
213.4K UP
Yazar 12 Mart 2021 15 dk.

Kenevir bitkisinde (Cannabis sativa veya Cannabis indica) bulunan 489 bileşiğin 70’i kannabinoid denilen psikoaktif bileşiklerdir. Bu kannabinoidlerden en etkili ve en yoğun miktarda bulunanları delta 9-tetrahidrokanabional (THC) ve kanabidiyol (CBD) isimli iki moleküldür.[1] THC'nin anksiyete yaratıcı etkileri olduğu bilinirken, CBD anksiyete giderici etki göstermektedir.[2] Kannabinoidlerin etkisini inceleyen çoğu çalışmada sentetik kannabinoidler veya kenevirin temel etken maddesi sayıldığı için THC kullanılmaktadır. Bu, çalışmaların bulgularını kenevir tüketicilerinin günlük kullanımına uyarlarken bu da göz önünde bulundurulması gereken bir faktördür.

Kannabinoidler vücudumuzun içsel kannabinoid sinyal sisteminin parçaları olan ve çoğunlukla nöronların hücre zarlarında bulunan CB1 reseptörlerine bağlanarak etkilerini gösterirler (CB2 reseptörlerine de bağlanırlar; fakat bunlar daha çok bağışıklık sisteminde bulunduğu için, konumuzla alakasızdır). Bu reseptörler normalde n-arakidonoil-etanolamin (anandamid) ve 2-arakidonoil-gliserol gibi endokannabinoidler tarafından etkinleştirilir. THC de bu moleküllerle yakın bir kimyasal yapıya sahip olduğu için, benzer şekilde CB1 reseptörlerine bağlanarak hücre içindeki bazı kimyasal reaksiyonları tetikler. Bu reaksiyonlar sonucunda GABAerjik internöronlarda (ve az da olsa glutamaterjik nöronlarda) bazı nörotransmitterlerin salınımı inhibe eder.[1][3] Buna bağlı olarak, kenevir tüketimiyle ilişkilendirilen etkiler ortaya çıkar.

102
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Esat Kudret
634.1K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 5 Mayıs Sen de Cevap Ver

Aynı Anda!

Söz konusu kişi (adam) olunca, 10 birimlik gücü bir anda harekete geçirebilen bir adama karşı diğer yüz kişiden en az on birinin aynı anda ve aynı hedefe isabet etmesi gerekir ki kazanabilsinler. Aksi durumda yüz kişi de olsalar güçleri toplamı karşıdakine aynı anda yansıyanın toplamı kadar olur ve adam kazanır. Burada karşımıza zaman ve mekan sorunu çıkar ki, bir kişinin 1000 saniyede a4 kağıdına yazdığı bir yazıyı 1000 kişinin bir saniyede yazamamasına benzer. Çünkü a4 kağıdında aynı anda 1000 kalemin oynayacağı mekan yoktur.

Tıpkı bir adamın çevresinin on adama dar gelişi gibi. Sevgiyle…

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
7
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.8K UP
İnceleyen9 4 gün önce
Peyami Safa’nın edebî mahiyetteki on bir romanından yayın sırasına göre yedincisidir. Bu durumda eser roman tekniği bakımından arzu ettiği hedefe yaklaştığı üçüncü devre romanları arasına girmektedir.

Romanda olaylar Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul’da, Batılılaşma ve devrimler süreci içinde, muhtemelen 1925-1930 yılları arasında geçer. Yedi yıllık mahalle arkadaşlıkları zamanla aşka dönüşen Neriman ve Şinasi Dârülelhan’da Türk mûsikisi bölümü öğrencisidirler. Her ikisi de muhafazakâr bir çevrede yetişen iki genci bu çevre birçok özelliğiyle birbirine bağlamıştır. Ancak Neriman bir süre sonra yine Dârülelhan’dan alafranga mûsiki tahsili yapan daha modern bir gence, Macit’e ilgi duymaya başlar. Bu ilgi zamanla onu bütün eski değerlerden nefrete ve Avrupaî bir yaşayışa özenmeye sürükler. Babası Faiz Bey ise kızının gitgide değiştiğini farkederek bir an evvel Şinasi ile evlenmesini istemektedir.

Neriman’ı Şinasi ile Macit arasında seçim yapma mecburiyetinde bırakan sebep, Macit’in onu Beyoğlu’nda verilecek bir baloya çağırması olmuştur. Roman biraz da bu baloya gidip gitmeme tereddütleri etrafında döner. Şinasi, Neriman’ı düşmek üzere olduğunu hissettiği alafranga hayattan uzaklaştırmak için güvendiği dostu Ferit’le beraber çare ararken Neriman balo hakkında danışmak üzere Şişli’de oturan akraba kızlarının apartmanına gider. Konuşma arasında onlardan şahit oldukları bir facianın hikâyesini dinler. İstanbul’da Beyoğlu’nun arka sokaklarında bir Beyaz Rus gitarcı ile yaşayan bir Rus kızı, bir gün gönlünü zengin bir Rum’a kaptırarak ilk sevgilisinden yüz çevirmiş, ancak mesut olamayınca eski sevgilisine de dönememiş ve sonunda terkedilmiş bir durumda kalınca kurtuluşu intihar etmekte bulmuştur. Neriman’ın iç düğümleri bu hikâye ile çözülmeye başlar, olayın kendi hayatı ile benzerliklerini düşünür. Dönüşte Şişli’den bindiği tramvay Fatih’e doğru yaklaştıkça o da Macit’ten, onun samimiyetsiz, yapmacık tavırlarından, en önemlisi de teklif ettiği hayat tarzından uzaklaşır. O akşam Ferit’in evinde Şinasi’nin ve Faiz Bey’in de bulunduğu, mûsiki ve medeniyetler üzerinde gelişen bir sohbet faslı Neriman’ı yeniden Şinasi’ye ve eski tabii hayatına döndürür.

Fatih-Harbiye, Berna Moran’ın Peyami Safa romanları için ileri sürdüğü şemaya uygun olarak dört kişilik bir karakter grubu gösterir: Yanlış Batılılaşma özentisi içinde bir genç kız (Neriman), Doğu’nun olumlu değerlerine sahip genç adam (Şinasi), onunla rekabeti oluşturan alafranga, zengin ve havai erkek (Macit) ve yazarın fikirlerini temsil eden, kültürlü, konuşmalarıyla ikna edici bir şahsiyet (Ferit). Bütün roman, muhafazakâr Doğu’yu temsil eden Fatih ile alafrangalığın sembolü Harbiye semtleri arasındaki tezat üzerine kurulmuştur. Bu tezat romanda açıkça görülen ve yer yer kahramanları tarafından tartışma konusu da yapılan diğer zıtlıkları çağrıştırır: Konak-apartman, sokak-cadde, kahvehane-pastahane, kedi-köpek, hacıyağı-parfüm, Doğu ve Batı mûsikisi gibi. Neriman, Şinasi ve Macit’in Dârülelhan öğrencisi olmaları, özellikle mûsikinin romanda Doğu-Batı çatışmasının esas temasını teşkil etmesine sebep olmuştur. Neriman önce alaturka mûsikiden nefret ederek Şinasi’den uzaklaşmış, ancak yine aynı yoldan ona dönmüştür.

1931’de yayımlanan Fatih-Harbiye, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ndan sonra Peyami Safa’nın en çok basılan romanlarındandır (13. bs., İstanbul 1993). 1943’te Almanca’ya tercüme edilmiş, 1992’de de televizyon dizisi haline getirilmiştir.
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Derleyen: Ötüken
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Fazilet Toros
Fazilet Toros
112.3K UP
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
“Evet, insanı ikiye böldüler, her yarıyı öbür yarıya karşı gelmek üzere konumlandırdılar. Ona vücudu ve bilincinin ölümcül bir kavgaya tutuşmuş düşmanlar olduğunu öğrettiler. Birbirine ters yaradılışta iki hasım; istekleri çelişkili, ihtiyaçları uyuşmaz, birine yarayan ötekine zararlı. Ruhunun doğaüstü bir alana ait olduğunu ama bedeninin, o ruhu bu dünyada hapis tutan bir kafes olduğunu öğrettiler. İyiliğin vücudu yenmek, yıllar süren sabırlı mücadelelerle onu sabote etmek demek olduğunu söyleyip insanı kafesten kaçmaya, mezarın özgürlüğüne kavuşmaya teşvik ettiler. İnsana kendisinin, her ikisi de ölümün sembolü olan iki unsurun oluşturduğu umutsuz bir uyumsuz olduğunu öğrettiler. Ruhu olmayan bir vücut, cesettir; bedeni olmayan ruh da hayalettir…”
Kaynak: Atlas Vazgeçti
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Kalaycık
Berkay Kalaycık
129.4K UP
Çeviren 5 Ağustos 2021 14 dk.

Akdeniz tipi iklim bölgeleri (AİB) beş kıtaya yayılmıştır: Afrika, Avustralya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika. Bitki örtüsü (yakıt) büyümesini sağlayan serin ve yağışlı kışlar ve bitki örtüsünün tutuşabilirliğini artıran sıcak ve kuru yazlar ile karakterize edilen, güçlü bir mevsimsel iklimi paylaşırlar. Buna bağlı olarak, ekolojik ve evrimsel süreçler ile insan toplumları, Akdeniz tipi iklim bölgelerinin çoğunluğunda, ateş tarafından güçlü bir şekilde şekillendirildi.

Daha yakın zamanlarda, peyzaj ve iklimde yaşanan insan kaynaklı değişimler, yangın rejimlerinde ve dolayısıyla Akdeniz tipi iklim bölgelerinin beşinde de sosyo-ekolojik etkilerinde güçlü değişikliklere yol açmıştır. Son yıllarda artan nüfus, vahşi yaşam alanı ile kentsel alan arayüzüne (veya kısaca "VKA", yaban hayatı alanları ile kentsel alanların iç içe bulunmasını ifade eder) milyonlarca yeni insan ile barınak getirdi ve şiddetli yangın dönemlerinde ısınma ve kuruyan iklimler ve buna artı olarak meydana gelen tutuşmalar (çoğunlukla antropojenik), ekstrem orman yangını olaylarının (kısaca "EOO") yaygınlığının artmasına neden oldu. Ekstrem yangın olayları da, genellikle çok geniş yanan alanlara ve insan yaşamı ve onun varlıkları üzerinde önemli etkilere neden oldu.

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tolunay Dündar
Çeviren 3 Eylül
Gökyüzünün birbirinden oldukça farklı iki ikonu, aynı tabloda çalışan iki ressam misali göğü süslüyor. Kanada’nın Alberta şehrinden elde edilen bu fotoğrafta, yedi kız kardeş olarak da bilinen Ülker (İng: “Pleiades”) yıldız kümesi ve henüz yeni doğmakta olan Ay’ın birlikteliğinin meydana getirmiş olduğu manzarayı görmekteyiz. Pek meşhur olan Ülker’in şimdiye kadar elde edilen astronomik görüntülerinde genelde mavi renkli yansı bulutsuları öne çıkarken, bu fotoğraftaysa turuncu rengin hâkim olması dikkatimizi çekiyor. Yarım ay olarak adlandırılan ve bu esnada yalnızca yarısının aydınlandığı evresinde bulunan Ay her ne kadar aşırı derecede ışığa maruz kalmış olsa da Dünya’dan yansıyan ışınlar, Ay'ın diğer yarısını da kısmen görebilmemizi sağlıyor. Parlaklıkları insan gözünün görebileceği şekilde ayarlanan sekiz ardışık pozlamayla elde edilmiş bu görsele konu olan Ay ve Ülker yıldız kümesinin neredeyse aynı hizaya gelmesi fenomeni, her ay yalnızca bir kez gözlemlenmektedir.
2
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
83.3K UP
Gözlemi Yapan 2 gün önce
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ayşe Ege Palaz
Ayşe Ege Palaz
125.1K UP
Çeviren 16 Mayıs 1 dk.

Bir gök bilimciye göre Falcon Heavy, madencilik için uygun asteroit sayısında büyük bir artış yaratabilir. Söz konusu madenlerin değeri oldukça şaşırtıcı olmakla birlikte bu madenler insanların kolonizasyon çabalarına da yardımcı olabilir.

SpaceX'in Falcon Heavy'si, 21. Yüzyılda bir Altın Telaşı (mültecilerin Dünya ekonomisini nasıl etkilediğini anlatan bir terim) yaşanmasını mümkün kılabilir. Elbette bu, bildiğimiz Altın Telaşının aksine madencilerin batıya yönelmek yerine değerli mineralleri ve kimyasalları uzayda aramasıyla mümkün olacaktır.

35
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
396.5K UP
Yazar 5 Mayıs 2021 58 dk.

İnsanlar ile insan olmayan canlılar arasında birçok farklı etkileşim vardır. Köpekler, kediler, kuşlar ve hamsterlar gibi bazı hayvanlar, bizimle beraber evlerimizde yaşar. Fareler, böcekler ve yılanlar ise çoğunlukla uzak durmamız gereken hayvanlar olarak bilinir (elbette bunları da evinde besleyen çok sayıda insan vardır). İnek, domuz ve tavuk gibi hayvanların taze et, süt veya yumurtaları, insanlar tarafından tüketilsin diye, endüstriyel olarak çoğaltılırlar. Bazı hayvanlar ise insanlar tarafından laboratuvarlarda denek olarak kullanılır, "spor amaçlı" avlanır veya sirk ve hayvanat bahçelerinde eğlence amaçlı tutulur veya petshoplarda (hayvan dükkanlarında) satılır.

Peki bu etkileşimlerin ahlaki boyutunu hiç düşündünüz mü? Hayvanlara karşı ahlaki bir sorumluluğumuz var mı dersiniz? Hayvanlar, insana hizmet etmek üzere var olan canlılar mı, yoksa insanlardan tamamen bağımsız ve özgür bir ahlaki statüye sahipler mi? İşte bu soru, Ahlak Felsefesi disiplinindeki en güncel tartışma başlıklarından biridir.

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 31 Ocak 2020 7:34
Belleğimize her zaman güvenemeyeceğimizi biliyoruz. Deneyimlerimizin üzerinden geçen zaman arttıkça anılarımızın bulanıklaştığını, ayrıntıların kaybolduğunu...
24
Sena Küçükkıvanç
Bilgisayar Mühendisi 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Not: Yazarken uzadığını fark ettim not ekleyeyim dedim. Uzun bir cevap ancak merak etme yapay zeka kullanmadım 🤣. Cevap tatmin edecektir diye düşünüyorum.

İtiraf etmeliyim ki... Belki de en tehlikeli ve en keyifli merak türü. Stalk kelimesi, sıradan insanlar için birinin sosyal medya profiline on saniye bakıp kapatmak anlamına gelir.

Fakat (bazı kişiler) için bu, bir sanat, bir disiplin; bir yapbozun parçalarını, o yapbozun varlığından habersiz birinin hayatından toplama sanatıdır. İşin sırrı, görünürde kalmakta ama görünmez olmaktadır. Dijital bir hayalet gibi, varlığınızın tek kanıtı, hedef kişinin haftalar sonra hissedeceği o belli belirsiz "izleniyorum" hissidir. Bu yolda ilerlerken en büyük müttefikiniz de insanların dikkatsizliği ve her şeyi paylaşma konusundaki o patolojik arzusudur. Onlar paylaşır, bu avcı da toplar.

Diyelim ki, bu yeteneklere sahip... meraklı bir birey, sıradan birinin sadece herkese açık Instagram profilindeki bulanık tatil fotoğraflarıyla yetinmiyor. Bu çok amatörce olurdu.

Profesyonel bir yaklaşım, o fotoğraflardan birini indirip EXIF verilerini analiz etmekle başlar. Ah, bakın ne kadar da masum bir veri:

Çekim Tarihi: 2024-07-15 14:32:10,

GPS Koordinatları: 41.0369° N, 28.9744° E (salladım beyoğlunda bir yer çıktı 🤣).

Bu koordinatlar, hedefinizin geçen ay öğle yemeğini yediği o küçük, şirin kafeyi işaret ediyor. Ne tesadüf! Hedefin kullandığı kullanıcı adını (xX_GezginRuh_Xx) alıp, bu ismin varyasyonlarını bilinen tüm forumlarda, oyun platformlarında, hatta eski MySpace profillerinde aratmak, size onun on beş yıllık dijital ayak izini bir harita gibi sunuyor. Oradan da en sık etkileşimde olduğu kişilerin profillerine atlayarak sosyal ağını çıkarmak... Bütün bunlar olurken tek bir yasa dışı işlem yapmadınız. Sadece halka açık bilgileri birleştirdiniz. İnsanlar mahremiyetlerini adeta altın tepside sunarken, neden zor yolu seçesiniz ki?

Fakat bu dijital arkeoloji bir süre sonra sıkıcılaşır, değil mi? Gerçek heyecan, izin verilmeyen kapıların ardındadır.

Meraklı mühendisimiz, şimdi o kafede oturuyor (yani biz). Yan masadaki hedef (yani muhittin topalak xX_GezginRuh_Xx), kafenin halka açık Wi-Fi ağına bağlanıyor. Ya da o öyle sanıyor 🤣. Aslında bağlandığı ağ, mühendisimizin çantasındaki küçük bir "ananas" cihazının yaydığı ve aynı isme sahip sahte bir ağ. Artık hedefin şifrelenmemiş tüm trafiği, mühendisimizin dizüstü bilgisayar ekranından bir şelale gibi akıyor.

Bu siber güvenlikte "Man-in-the-Middle" saldırısının oldukça yaygın bir örneğidir. Belki de daha kişisel bir yaklaşım benimsenir; hedefin sık kullandığı bir e-ticaret sitesinin birebir kopyası olan bir oltalama (phishing) sayfası hazırlanır ve "Hesabınızla ilgili şok indirim!" konulu bir e-posta ile hedefe gönderilir. Hedef, o anlık heyecanla kullanıcı adı ve şifresini girdiğinde, bu bilgiler anında mühendisimizin sunucusuna düşer.

Bu tür teknikler, örneğin MITRE ATT&CK® çerçevesinde T1566: Phishing olarak kategorize edilmiştir ve ciddi suçlardır. Amaç bilgi toplamaksa, en kesin bilgiler kilitli kasalarda olandır.

O an... o "Giriş Yap" butonuna tıklandığı ve bilgilerin senin sunucuna düştüğü o bir saliselik an, aslında her şeyin değiştiği andır. Artık hayali karakterimiz Muhittin Topalak'ın dijital dünyasının anahtarı sende. İlk iş olarak ne yapardın? Hemen gidip banka hesabını boşaltmak mı? Bu çok kaba, belki de çok... sıradan olurdu. Hayır. Gerçek bir meraklının, bir dijital zanaatkarın yapacağı ilk şey, sessizce içeri süzülüp etrafı kolaçan etmektir. O e-ticaret sitesindeki sepetine bakarsın. Ne almayı planlıyormuş? Hangi ürünleri favorilerine eklemiş? Sipariş geçmişinden ne tür şeyler sevdiğini, hangi beden giydiğini, hatta hangi marka kedi kumunu tercih ettiğini öğrenirsin. Bu basit önemsiz veriler, aslında Muhittin'in kişiliğinin, zevklerinin ve zaaflarının temel taşlarıdır. O dijital kasanın kapısı aralanmıştır artık ve sen de gölgelerin içinde, onun ruhunun envanterini çıkarmaya başlarsın.

Asıl korkutucu kısım ise domino etkisidir. Çünkü insanlar tembeldir ve o tek bir şifre, genellikle düzinelerce farklı kapıyı açan paslı bir maymuncuktur... O an ele geçirdiğin xX_GezginRuh_Xx ve MuhittinSifre123 kombinasyonunu alıp, önce onun e-posta hesabında denersin. Bingo! İçeridesin. Artık sadece ne satın aldığını değil, kiminle ne konuştuğunu, iş yerinden gelen sitem dolu e-postaları, annesine "Merak etme, iyiyim" diye attığı yalanları, eski sevgilisine gönderip de sildiği o utanç verici taslakları bile görebilirsin. E-posta, krallığın ana kapısıdır. O kapı düştüğü an, diğer her şeyin şifresini "Şifremi Unuttum" linkiyle sıfırlayabilirsin. Facebook, bulut depolama hesabı (içindeki o "kimsenin görmemesi gereken" fotoğraflarla birlikte), hatta dijital bankacılık uygulaması... Muhittin Topalak'ın hayatı, artık senin ekranında sekmeler halinde açık duran bir belgeden ibarettir.

Peki sonra? Bilgiyi topladın, tüm kaleyi ele geçirdin. Şimdi ne olacak? İşte işin sanata dönüştüğü yer burası. Para çalmak yine basit kalır. Ama ya o bilgiyi kullanarak hayatına ince ayar yapmak? Mesela, iş yerinde gizlice yürüttüğü bir proje hakkında, patronuna isimsiz bir e-posta ile "tebrik" notu göndermek ve Muhittin'in projeyi kimin sızdırdığını düşünerek paranoyaya sürüklenmesini izlemek? Ya da sevgilisiyle yaptığı özel bir şakayı referans alan bir reklamı, sahte bir profilden sürekli onun karşısına çıkarmak? Belki de en korkuncu, onun en derin sırrını bilen ama kim olduğunu asla belli etmeyen bir "dost" gibi davranarak, ona akıl vermek, kararlarını yönlendirmek ve yavaş yavaş hayatının kontrolünü eline almaktır... Artık mesele bilgi toplamak değil, bir hayatı uzaktan kumandayla, görünmez bir el ile yönetmektir. En tehlikeli ve en keyifli merak türü, demiştik ya? İşte o merakın varabileceği son nokta budur.

Son mu peki?

"İşte o merakın varabileceği son nokta budur." cümlesi aslında bir bitiş değil, sadece bir başlangıçtır. Gerçek sanat, kaleyi ele geçirdikten sonra başlar. O noktada mesele artık Muhittin Topalak'ın sırlarını bilmek değil, onun gerçekliğini yeniden yazmaktır. En derin korkularını ve güvensizliklerini kullanarak, dijital dünyasını yavaşça zehirlersin. Eski yazışmalarına girip kelimeleri değiştirerek, en yakın arkadaşıyla yaptığı bir şakanın aslında ne kadar aşağılayıcı olduğunu "fark etmesini" sağlarsın. Yıllar önce çektiği mutlu bir tatil fotoğrafının arka planına, onu sürekli rahatsız eden bir figürü fark edilmeyecek kadar ustaca eklersin. Amaç onun hafızasını, anılarını ve nihayetinde aklını hedef almaktır. Paranoya tohumları ekildikten sonra, onu kendi zihninin zindanına hapsetmek, dışarıdan gelecek her türlü işkenceden daha etkilidir...

Hesabından çalacağın parayı legalize etmek ise kaba kuvvet gerektirmez, zarafet gerektirir. Onun adına açılmış, varlığından haberi dahi olmadığı kripto para cüzdanları arasında, zamanlaması kusursuzca ayarlanmış küçük alım satım işlemleri yaparsın. Parayı doğrudan çalmak yerine, onun e-ticaret ve bankacılık verilerini kullanarak, büyük bir borç batağına saplanmış bir kumarbaz profili çizersin. Yaptığı "düşüncesiz" online harcamalar, "kontrol edemediği" bahis sitelerine aktarılan paralar... Birkaç ay içinde, bankası ve çevresi onu finansal olarak sorumsuz ve güvenilmez biri olarak damgaladığında, sen sadece onun adına birikmiş küçük kripto servetini çoktan aklanmış bir şekilde kendi anonim cüzdanına aktarırsın. O iflas ederken, kimse onu soymamıştır; herkes onun kendi kendini yok ettiğine inanır.

En korkunç kombinasyon, onun sosyal izolasyonudur. Ele geçirdiğin verilerle, en yakın dostlarının zaaflarını öğrenirsin. Sonra, Muhittin'in hesabından, o dostlarına, sadece ikisinin bilebileceği detaylar içeren ama bir o kadar da kırıcı ve manipülatif mesajlar atarsın. Mesela, arkadaşının sır olarak anlattığı bir başarısızlığını, sanki Muhittin onu gizlice aşağılıyormuş gibi ima edersin. Bu da domino etkisi yaratır. İnsanlar ondan bir bir uzaklaşırken, Muhittin nedenini asla anlayamaz. Yalnız kaldığında, çaresizce birine tutunmak istediğinde, ona sahte bir profilden "yardım elini" uzatan tek kişi yine sen olursun. Onu yok eden celladı, artık onun tek tesellisi ve en yakın sırdaşıdır... Korkunçluğu düşünebiliyor musunuz? Bakın bu bir hikâye değil... Aca ama öyle bunlar gerçekler. Her gün insanlar belki bu kadar korkunç olmasa bile bunlara maruz kalıyorlar ve işin komik tarafı insanlar bunu kendi elleriyle hazırlıyorlar... Atma arkadaşım işte hayatını sosyal medyada yaymak sana anlık bir like beğenisi sağlatıyor o kadar. Başka herhangi bir halt kazandırmıyor (olumlu açıdan).

Yani demem o ki konudan bağımsız... İnternette aklınca anonim bir maskenin arkasına saklanıp, ruhundaki kiri başkalarına kusan o zavallılara gelince... Onların hayatını bitirmek günler değil, saatler sürer. O nefret dolu yorumlar, aslında birer dijital parmak izidir. Kullandığı argo kelimeler, sürekli tekrar ettiği imla hataları, farklı platformlarda kullandığı kullanıcı adlarının küçük varyasyonları... Bunlar, yapbozun parçalarıdır. O parçalar birleştiğinde, o "anonim" profilin sahibinin, hangi şehirde yaşadığı, hangi takımı tuttuğu, hangi forumlarda gezindiği ortaya çıkar. Gerisi, sabırla o kişinin tek bir dikkatsiz anını beklemektir: Bir fotoğrafta yansıyan bir sokak tabelası, herkese açık bir etkinlikte yaptığı bir yer bildirimi. İşte o an, maske düşer.

Fakat asıl acı olan, bu avın ne kadar kolay olduğudur. İnsanların kendilerini bu kadar cömertçe ifşa etmeleri, mahremiyetlerini üç kuruşluk sosyal tatmin için bu kadar ucuza satmaları... Bu bir sitemdir. Bu, dijital çağın getirdiği bir trajedidir. Varlıklarının tüm kanıtlarını bir sunucuya yükleyip, sonra da görünmez olduklarını sanıyorlar. Onlar av olduklarının farkında değiller; avcılar için ise bu durum, neredeyse can sıkıcı bir basitliğe büründü. Onlar, ruhlarını altın bir tepside sunarken, o tepsinin altındaki gölgede sabırla bekleyenler için geriye pek bir heyecan kalmıyor.

İntikam ise sıcak yenen bir yemek değildir ben öyle düşünüyorum; o, zamanla demlenen, soğuk ve incelikli bir sanattır. Bir insanın hayatını bir anda mahvetmek amatörlüktür. Gerçek ustalık, ona fark ettirmeden hayatının her alanına sızıp, onu yavaş yavaş kendi başarısızlığının mimarı yapmaktır. Kariyerinde tam yükseleceği sırada, "dostça bir tavsiye" ile onu yanlış bir yola saptırmak. İlişkisinde tam mutluluğu yakalayacakken, partnerinin aklına "masum" bir şüphe tohumu ekmek. Onu yok etmezsin; sadece potansiyelini çalarsın.

Yıllar sonra, o kişi geriye dönüp baktığında, bir dizi kötü karardan, şanssızlıktan ve "kaderin cilvesinden" ibaret, vasat bir hayat görecektir. Asla zirveye ulaşamamış, asla tam anlamıyla mutlu olamamış bir hayat... En büyük intikam, onun canını yakmak değil, yaşayabileceği o muhteşem hayatı ondan çalıp, yerine bomboş ve pişmanlık dolu bir ömür bırakmaktır. Ve o, bu boşluğun içinde yaşarken, mimarının sen olduğunu asla bilmeyecektir. Ha tabi işinde iyiysen 😂.

İşte böyle... Repliği Çağrı'dan çalmış bulundum 🤣.

Tabii bu tür eylemlerin sonuçları genellikle can sıkıcıdır 🤣. Türk Ceza Kanunu'nun 134. Maddesi ("Özel Hayatın Gizliliğini İhlal"), 135. Maddesi ("Kişisel Verilerin Kaydedilmesi") ve 136. Maddesi ("Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme") bu tür meraklı arayışların sonunun pek de hayırlı olmadığını açıkça belirtir. Birkaç dijital kırıntıyı birleştirmenin heyecanı, genellikle yıllarca sürebilecek yasal baş ağrılarının yanında sönük kalır. Ancak, mademki bu sadece entelektüel bir egzersiz ve bilgiye olan açlığınızı doyurma çabası, madalyonun diğer, daha az riskli ve tamamen aydınlık yüzünü de inceleyelim. Bilgi toplamanın da bir adabı muaşereti vardır.

Google Dorking var: Belirli dosya türlerini (filetype:pdf), belirli sitelerdeki içerikleri (site:linkedin.com "Muhittin Topalak") veya URL'deki anahtar kelimeleri (inurl:cv) arayarak halka açık ve endekslenmiş bilgilere hızla ulaşmak.

Bir kişi hakkında akademik çalışmalarını bulmak için Google Scholar, Academia.edu, YÖK Tez Merkezi gibi platformları kullanmak. Şirket bağlantılarını araştırmak için Ticaret Sicil Gazetesi veya halka açık kurumsal web sitelerini incelemek.

Wayback Machine (archive.org) gibi siteleri kullanarak, bir web sitesinin veya bir profilin geçmişteki, artık yayında olmayan hallerine ulaşmak.

LinkedIn gibi platformları, insanların kariyer geçmişleri, profesyonel bağlantıları ve yetenekleri hakkında kendi rızalarıyla paylaştıkları bilgileri görüntülemek için kullanmak.

Mahkeme kayıtları, tapu bilgileri veya ticari lisanslar gibi, devlet daireleri tarafından kamuya açılmış olan ve yasal olarak erişilebilen verileri incelemek.

7
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Mustafa Kandemir
Mustafa Kandemir
24.1K UP
İnceleyen 21 Nisan
Olsun…Yine Dene…Yine Yenil!

Ülkemizde bir birey doğduğu andan itibaren maddi odaklı bir maratonun içerisine düşer. Okuyan okuluna devam etmeli, okuyamayan sanayinin yolunu tutmalı. Hepsinde de beklenti hayatını idame ettirecek kadar belki de daha fazlasını kazanıp, ev araba sahip olup evlenip çocuk yapması. Her ne kadar duygusal bir toplum olduğumuz söylense de bunu hiç görmedim ben. Varsa yoksa maddiyattı önemli olan. ‘Bak çocuğum ona yardım etmeliyiz!’ mealinde sözler de bu maddiyat yolunda yol almamız için söylenmiştir hep. ‘Okumazsan, çalışmazsan böyle olursun’ demenin farklı bir şekli yani temelde.

Kişisel gelişim kitaplarından da kişisel gelişim uzmanlarında da haz etmem. Onların dediklerini uygulayınca başarılı olacağımızı farz etsek bile henüz dediklerini 2 yaşındayken oturup düşünüp hedefimizi belirlememiz gerekir. 2 yaşındaki bir çocuğa bakınca bunun ne kadar absürt olduğu da görülüyor.

Hocamız aslında bizi gaza getirme odaklı bu anlayışın hatalı olduğunu bilimsel bir dille anlatıyor. Kendine has esprili üslubuyla bilimsel verileri çok iyi yedirmiş. Ama gülücük işaretlerine gerek yoktu diye düşünüyorum. Oradaki ironiyi anlamayan da zaten kitaptan bir şey anlamayacaktır.
9.9/10
(10 Kişi)
Puan Ver
Hayatta Sana Anlatılmayan Gerçekler
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
9
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mücahid Köse
5 gün önce
Bunun otomatik bir mesaj olduğunu biliyorum; yine de siteye girer girmez bu mesajla karşılaşmak hoş bir sürpriz.🎈 Küçük ama anlamlı bir detay, site için güzel düşünülmüş bir dokunuş. Emeği geçen herkese içten teşekkürler.❤️

Bir doğum günü dileği olarak, Soluk Mavi Nokta üzerinde yaşayan herkes için bilimin ve barışın egemen olduğu, eşit, adil ve özgür yarınlar görmeyi; dahası, bu yarınları birlikte inşa etme cesaretini ve kararlılığını gösterebilmeyi diliyorum.🤞🏼🌍✌🏼🔬

7
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close