Jeofaji Nedir? Toprak Yeme Davranışı Psikolojik Bir Bozukluk mu, Yoksa Normal Bir Savunma Stratejisi mi?
Columbia Üniversitesinden antropolog Sera L. Young, Zanzibar adalarından birinde görüştüğü hamile bir kadının günde iki kez evinin toprak duvarından bir parça koparıp yediğini duyduğunda çok şaşırmıştı. Young kadına bu davranışının sebebini sorduğunda aldığı cevap gelecekteki araştırma alanını belirleyecekti:
Gerçekten bilmiyorum. Araştırmacı olan sensin, neden sen öğrenip bize de anlatmıyorsun?
Young sonraki yıllar boyunca incelediği yaklaşık üçbin tarihi, etnografik ve biyomedikal araştırmayı "Craving Earth" (Toprağa Aşermek) adlı kitabında özetlemiş ve insanların toprak, tebeşir, buz, nişasta gibi maddeleri yeme davranışının sebebi konusunda öne sürülen hipotezleri ayrıntılı olarak ele almıştır.
Bilimsel adı "Jeofaji" olan toprak yeme davranışı dünyanın hemen hemen her kıtasından insan topluluklarında gözlemlenmiştir. Jeofaji, tıp literatüründe "Pika" olarak adlandırılan "besin değeri olmayan ya da sindirilemeyen şeyleri yeme takıntısı"nın bir alt türüdür. Pika terimi, bulduğu her şeyi yediğine inanılan saksağan kuşunun Latince adından (Pica pica) türetilmiştir ve yanmış kibrit uçları, sigara, sigara külü, kağıt, karton, naftalin, yumurta kabuğu, saç, para, vinil eldiven, sünger yeme davranışı gibi çok çeşitli şekillerde kendini gösterebilen bir bozukluktur.
Diğer pika türlerinde olduğu gibi bazı toprak yeme vakalarının temelinde de psikiyatrik sorunların olduğu doğrudur. Ancak sınırın nerede çekileceğine karar vermek sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 500 mg'dan fazla toprak yemenin patolojik bir sorun olarak görüleceğine karar verilmiş; ancak bunun çok da kesin bir sınır olmadığı vurgulanmıştır.
Jeofajinin Tarihi
Toprak yeme davranışının çok eski zamanlardan beridir var olduğunu, hatta bundan iki milyon yıl önce yaşamış insan türünün ilk örneklerinden Homo habilis dönemine kadar uzanabileceğini düşündüren arkeolojik kanıtlar vardır. Mezopotamya ve Eski Mısırlıların özellikle bağırsak rahatsızlıklarını tedavi etmek için kil kullandıkları bilinmektedir. Eski Çağdan beri Yunanistan'ın Limni adasına özgü bir tür killi topraktan hazırlanan ve zehirlenme, dizanteri, veba, yılan sokması ve göz iltihabı gibi pek çok rahatsızlığın tedavisinde kullanılan haplar çeşitli figürlerle mühürlenerek dünyanın birçok bölgesine satılmaktaydı. "Terra sigillata" (mühürlü toprak) olarak adlandırılan bu haplar altın değerindeydi.
16-19. yüzyıllar arasında Afrika'da Amerika'ya getirilen kölelerde jeofaji sık görülüyordu. Bunun bir çeşit intihar olduğunu düşünen köle sahipleri toprak yemeyi yasaklamış ve bu yasağa uymayanları zalimce yollarla engellemeye çalışmışlardır. Bu yöntemlerden biri kölenin yüzüne takılan ve yemek saatleri dışında çıkarılması yasak olan metal bir maske idi.
Jeofajinin Evrimsel Kökeni
Bir davranışın anormal mi yoksa adaptif mi olduğunu anlamanın yollarından biri hayvanlarda ve dünyanın farklı bölgelerindeki çeşitli insan gruplarında ne kadar yaygın olduğuna bakmaktır. Jeofaji papağan, geyik, fil, yarasa, tavşan, babun, goril ve şempanzeler de dahil olmak üzere 297 hayvan türünde gözlemlenmiştir.
Gerçekten de yapılan araştırmalar özellikle killi toprak yeme davranışının evrimsel bir avantajı olabileceğini göstermektedir. Bu konuda ortaya atılan görüşlerden en çok kabul gören iki tanesi besin yetersizliği ve korunma hipotezleridir.
Besin Yetersizliği Hipotezi
Bu hipotez hayvan ve insanların kalsiyum, demir ve çinko başta olmak üzere bazı önemli minerallerin eksikliğini telafi etmek için kil yediklerini öne sürmektedir. Yüksek irtifalarda yaşayan dağ gorilleri ve Afrika antilobu gibi hayvanlar kırmızı kan hücresi üretimini destekleyen bir demir kaynağı olarak toprak yiyebilir. Goril ve yarasalar sodyum bakımından zengin toprakları tüketirler. Bir fil grubunun sürekli olarak tuz açısından zengin kayaların bulunduğu yeraltı mağaralarını ziyaret ettiği bildirilmiştir.
Ancak uzun yıllardır yaygın kabul gören bu açıklamanın zayıf kaldığı bazı noktalar vardır. Bunlardan biri bu minerallere en çok ihtiyaç duyan insan grupları ile jeofajinin en çok görüldüğü insan gruplarının paralellik göstermemesidir. Örneğin hamileliğin ilk dönemlerinde demir ihtiyacı daha azdır çünkü regl nedeniyle kan kaybı gerçekleşmez ancak hamileliğin ilerleyen dönemlerinde gelişen fetüsün ihtiyaçları arttıkça demir eksikliği başgösterir. Benzer şekilde kalsiyum ihtiyacı da hamileliğin ilk dönemlerinde daha azdır. Ancak toprağa aşerme hameliğin ilk aylarında sonraki dönemlere göre neredeyse iki kat daha fazla görülür. Bu durum besin yetersizliği hipotezinin öngörüsüyle bağdaşmamaktadır.
Ayrıca bu hipoteze göre mineral değeri en fazla olan toprakların tercih edilmesi gerekir ancak yapılan araştırmalar durumun böyle olmadığını göstermektedir. Örneğin Kenya ve Tanzanya'da yaşayan Luo yerlileri demir içeren kırmızı kil yerine beyaz kili tercih etmektedirler.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Jeofaji ile demir eksikliği arasında pozitif bir ilişki olduğu bilinmektedir ancak bu durum demir eksikliğinin jeofajiye neden olduğu anlamına gelmeyebilir. Demir eksikliği ve dolayısıyla kansızlık şikayeti olan kişilerde jeofajinin daha çok görülmesinin sebebi bu ihtiyacı karşılamak değil tam aksine tüketilen kilin bağırsakta emilimi engelleyerek demir eksikliğine yol açması olabilir. Gerçekten de yapılan birçok araştırma demir eksikliğinin jeofajinin sebebi değil sonucu olabileceğini göstermektedir.
Korunma Hipotezi
Jeofajinin sebebi konusunda öne sürülen ikinci bir açıklama ise kil yemenin toksinleri ve mikropları vücuttan atmaya yardımcı olmasıdır. Bu hipoteze göre insan ve hayvanlar besinlerle aldıkları zararlı toksinlerin, parazit ve patojenlerin zararlarını azaltmak için toprak yemektedirler. Birçok bitki kendisini düşmanlardan korumak için tanen ve glikoalkoloidler gibi toksik kimyasallar üretir. Ayrıca gıda ve su kaynaklı Escherichia coli, Staphylococcus aureus, Salmonella enterica ve Listeria monocytogenes gibi bakteriler vücudumuz için zararlı enterotoksinler salgılarlar. Bu toksinler mide ve bağırsak rahatsızlıklarına, baş dönmesine ve kas ağrılarına neden olabilir. Negatif yüklü kil molekülleri mide ve bağırsaktaki pozitif yüklü toksinlere kolayca bağlanır, bunların bağırsaktan emilimini engeller ve dışkıyla atılmalarını sağlar. Bu hipotez neden diğer toprak türleri yerine özellikle kilin tüketildiğini açıklayabilir. Kil içerisindeki kaolin adlı madde sadece toksinlere değil patojenlere de bağlanarak onları etkisiz hale getirmektedir.
Bazı Amerika yerlileri yabani patates gibi bazı besinlerdeki acılığı gidermek için baharat olarak kil kullanmaktadır. California ve Sardinya adasında öğütülmüş palamut içindeki tanik asit kil katılarak etkisiz hale getirilmektedir.
Kuzey Avustralya'da zehirli olduğu bilinen bir balığı yemeden önce "mideyi astarlamak" için kil tüketilir. Killi toprak bağırsaklarımızdaki koruyucu mukoza tabakasındaki müsin ile bağlanarak onu daha da güçlendirir ve mukoza salgılarının miktarını arttırabilir. Böylece geçirgenliği azalmış olan bağırsak mukozası patojenlerin istilasına karşı daha dayanıklı hale gelir. Günümüzde de ilaç şirketleri kil içerisindeki bağlayıcı mineral kaolini kullanarak ishal tedavisi için kaopectate adlı ilacı üretmişlerdir.
Peru'da yaşayan bir papağan populasyonu üzerinde araştırmalar yapan James Gilardi bu kuşların çok daha fazla mineral içeren yakındaki topraklar yerine özellikle belli bir bölgedeki killi toprağı yediklerini farketti. Papağanların diyetlerinin büyük bir kısmını oluşturan olgunlaşmamış meyvelerdeki ve tohumlardaki toksik alkoloidlerin etkisini yok etmek için kil yediklerini düşünen araştırmacı bu fikrini test etmek için papağanlara toksik bir alkoloid olan quinidine yedirdikten sonra bazılarına tercih ettikleri killi topraktan verdi. Daha sonra tüm kuşların kanını test ettiğinde kil yemesine izin verilen papağanların kanındaki alkoloid miktarının %60 oranında azalmış olduğunu gördü. Benzer bir etki besinlerinin yanında kil tüketen şempanze ve babunlarda da gözlemlenmiştir.
2011 yılında Plos One dergisinde yayınlanan bir çalışmada Amazon yarasalarının beslenme mi yoksa detoksifikasyon amacıyla mı kil yedikleri sorusunun cevabı araştırılmış, biri meyve diğeri böcek yiyen iki farklı yarasa türü karşılaştırılmıştır. Eğer yarasalar kili mineral için yiyorlarsa meyve yiyen yarasaların bunu daha düşük oranda yapıyor olmaları gerekir çünkü meyveler mineral açısından böceklerden daha zengindir. Ancak kil kaynaklarında yakalanan yarasaların çoğu meyve yiyen türlerdi ve özellikle hamile veya emziren yarasalar bu davranışı gösteriyorlardı. Bu yarasalar yavrularını beslemek için olgunlaşmamış meyveler, tohumlar ve yapraklardan diğer yarasalara göre iki kat daha fazla yemekte ve dolayısıyla daha fazla toksine maruz kalmaktaydılar. Araştırmacılar yarasaların toksinlerden korunmak için kil yedikleri sonucuna varmıştır.
Sahra altı ülkelerinde ve Amerika'nın güneyinde bazı insanlar hamileliğin ilk üç ayında görülen bulantı ve kusma gibi rahatsızlıkları hafifletmek için kil tüketir. Bazı araştırmacılar sabah bulantılarının fetüse zarar verebilecek toksinlerden korunmaya yaradığını öne sürmüşlerdir. Belki de sabah bulantısı ve kile aşerme ikisi birlikte gelişmekte olan fetüsü korumak için birlikte iş görmektedir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi kil bakteri ve virüslere bağlanarak hem anne hem de bebeği Escherichia coli ve Vibrio cholerae gibi besin kaynaklı patojenlere karşı koruyor olabilir.
Sonuç olarak eğer uygun bağlamda ele alınırsa jeofaji evrimsel süreçte hastalıklardan korunmak için ortaya çıkmış normal bir insan davranışı olarak kabul edilebilir. Ancak bu toprak yemenin tamamen güvenli bir uygulama olduğu anlamına gelmez. Uygun şekilde işlenmemiş ve sterilize edilmemiş kil yiyerek birçok paraziti ve tehlikeli oranda arsenik ve kurşunu vücudunuza sokuyor olabilirsiniz. Mikroplardan korunmak ve mineral eksikliğini gidermek için tıbbi ilaçlar ve mineral besin takviyeleri günümüzde çok daha güvenli ve etkili yöntemlerdir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 14
- 10
- 7
- 4
- 3
- 3
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. MacGregor. (2012). Medicinal Terra Sigillata: A Historical, Geographical And Typological Review", A History Of Geology And Medicine, C. J. Duffin, R. T. J. Moody, C. Gardner-Thorpe. ISBN: 9781862396432. Yayınevi: Geological Society of London.
- C. Borgna-Pignatti, et al. (2016). Pica As A Manifestation Of Iron Deficiency. Expert Rev Hematol., sf: 1075-1080. | Arşiv Bağlantısı
- J. D. Gilardi, et al. (1999). Biochemical Functions Of Geophagy In Parrots: Detoxification Of Dietary Toxins And Cytoprotective Effects. J Chem Ecol, sf: 897-922. | Arşiv Bağlantısı
- T. Johns, et al. (1991). Detoxification And Mineral Supplementation As Functions Of Geophagy.. Am J Clin Nutr., sf: 448-456. | Arşiv Bağlantısı
- R. M. Reid. (1992). Cultural And Medical Perspectives On Geophagia.. Med Anthropol., sf: 337-351. | Arşiv Bağlantısı
- P.T. Starks, et al. (2012). The Scoop On Eating Dirt. Sci Am, sf: 30-32. | Arşiv Bağlantısı
- C. C. Voigt, et al. (2008). Nutrition Or Detoxification: Why Bats Visit Mineral Licks Of The Amazonian Rainforest. PLoS ONE, sf: e2011. | Arşiv Bağlantısı
- S. L. Young. (2012). Craving Earth Understanding Pica-The Urge To Eat Clay, Starch, Ice, And Chalk.. ISBN: 9780231146098. Yayınevi: Columbia University Press.
- S. L. Young, et al. (2011). Why On Earth?: Evaluating Hypotheses About The Physiological Functions Of Human Geophagy.. Rev Biol, sf: 97-120. | Arşiv Bağlantısı
- P. A. Pebsworth, et al. (2019). Geophagy Among Nonhuman Primates: A Systematic Review Of Current Knowledge And Suggestions For Future Directions.. Am J Phys Anthropol., sf: 164-194. | Arşiv Bağlantısı
- P. W. Abrahams. (2013). Geophagy And The Involuntary Ingestion Of Soil. In: Selinus O. (Eds) Essentials Of Medical Geology.. ISBN: 978-94-007-4375-5. Yayınevi: Springer, Dordrecht.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:40:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8857
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.