Işığa Bakınca Hapşırmak: Güneş'e Baktığımızda Neden Hapşırırız?
Fotik Hapşırma Refleksi'ne Dair Bilmeniz Gerekenler...
Hapşırma Nedir?
Hapşırma, burun mukozasını rahatsız eden parçacıklar sebebiyle yarı-otonom olarak gelişen ve ciğerlerdeki havanın çok hızlı bir şekilde burun ve ağızdan dışarı çıkması durumudur. Hapşırığın hızı saatte 160 kilometreye kadar ulaşabilir.
Hapşırmaya çalıştığınız fakat bir türlü hapşıramadığınız zamanlarda büyüklerinizden "Kafanı havaya kaldır ve ışığa bak." diye bir tavsiye almış olabilirsiniz. Eğer bu tavsiyeyi uyguladıysanız işe yaradığını da görmüş olabilirsiniz. Bu tavsiyenin çalışıyor olma nedeni, özünde bilimsel bir temele dayanıyor olmasıdır.
İyi ama ışık neden hapşırmamıza yardımcı oluyor? Işık ile hapşırmanın ne tür bir ilişkisi var? Işık, beyinde nasıl bir aktiviteye sebep oluyor ki kişide hapşırma gerçekleşiyor?
Fotik Hapşırma
Işığa bakınca hapşırmaya fotik hapşırma adı veriliyor. 1950 yılında bu konu üzerinde çalışmaya başlayan Fransız araştırmacı Sedan, fotik hapşırma alanında çalışan ilk bilim insanı olmuştur. Sedan, hastalarının retinalarını muayene etmek amacıyla gözlerine oftalmoskop (göz aynası) ile bakarken kişilerin hapşırmaya meyilli olduklarını fark etmiştir. Bunun üzerine altı hasta üzerinde yaptığı çalışmada, hastaların hapşırma eğilimlerinin güneş ışığına, fotoğraf makinelerinin flaşına ve ultraviyole ışığına bağlı olduğunu fark etmiştir. Sedan, bu olayı şöyle açıklamıştır:
Hapşırma isteği sadece hastalar parlak ışığa maruz kalınca gerçekleşiyor. Eğer ışık yanıp sönerse hapşırma gerçekleşmiyor.
Sedan, tıp literatüründe ışıkla ilgili bir tartışma olmadığı için bu durumun oldukça nadir olduğunu düşündü. Ancak bir süre sonra 1964 yılında doktor H.C. Everett, bu olaya "fotik hapşırma refleksi" adını verdi ve Neurology dergisinde bu konu hakkında makalesini yayımladı. Everett, dünya nüfusunun yüzde 17 ile 35 arasında bir kısmının bu sendromdan etkilendiğini tahmin ediyordu. Twitter üzerinden yaptığımız ankette, takipçilerimiz arasında bundan biraz daha fazla (%44 dolaylarında) fotik hapşırma refleksine sahip okur olduğunu tespit ettik (YouTube takipçilerimiz arasında yaptığımız ankette ise oran %33 civarında çıktı); ancak soruyu soruş biçimimiz de buna neden olmuş olabilir:
Işığın hapşırma üzerindeki etkisi sadece geçtiğimiz yüzyılda sorgulanmamıştır. Yunan filozof Aristoteles kendi kitabında bu konuya yer vermiştir. Aristoteles, ders verdiği öğrencilerine şu soruyu sormuştur:
Güneşin ısısından dolayı hapşırıyor isek, neden ateşin ısısı bizi etkilemiyor?
Bu sorudan da anlaşılacağı gibi, Aristoteles ışığa bakınca yaşanan hapşırmayı parlaklığa değil de ısıya bağlanmıştır.
Aristoteles'ten önce de hapşırmanın ışık veya ısıyla olan ilişkisi üzerine düşüncelerin MÖ 3. yüzyıl öncesine kadar dayandığı bilinmektedir. Anlaşılacağı üzere hapşırmanın sebepleri insanoğlunun yüzyıllardır, hatta milenyumlardır ilgisini çekmiştir.
Fotik Hapşırmaya Getirilen Açıklamalar
Parlak ışık sebebi ile hapşırmaya yol açan gen, otozomal genler üzerinde (yani cinsiyetle ilgisi olmayan bir kromozomda) bulunmakta ve dominant bir gen olarak nitelendirilmektedir.
2010 yılında Nicholas Eriksson'ın önderliğinde bir grup genetikçi bu reflektsten sorumlu iki adet tek nükleotit polimorfizm (SNP) tespit etmişti. Bunlardan biri rs10427255 diğeri ise rs11856995 olarak isimlendirilmektedir. Bu SNP'lerden biri ışığın neden olduğu epileptik nöbetlerde yer aldığı bilinen bir genin yakınında bulunduğundan iki sendrom arasında bir çeşit biyolojik bağ olabileceği ihtimalini arttırmaktadır.
Bu konuda çok az sayıda laboratuvar çalışması vardır. Ancak Harrold Morris isimli Cleveland'da yaşayan bir doktor bu konuyla ilgili ilginç bir vaka tespit etti: 55 yaşındaki bir kadın, hapşırmalarını "basit hapşırma" olarak belirtti ancak bu hapşırmaların ışık parlaklığıyla bir ilgisi olabileceğini hiç düşünmemişti. Bu vakanın daha iyi anlaşılabilmesi için Morris, hastanın gözlerinin içerisine çeşitli yollarla ışık tuttu. Hastanın gözüne 15 Hertz ışık tutulduğunda hapşırmaya başladığı gözlendi. İlk hapşırma ışık tutulduktan 9.9 saniye sonra geldi. Raporlara göre parlamalar hasta üzerinde art arda iki kez hapşırmaya neden oldu. Bazı denemelerde ise hastanın art arda üç kere hapşırdığı görüldü.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Fakat araştırmacıların topladığı bilgilere rağmen gözdeki ışık etkisinin neden hapşırmaya yol açtığı tam olarak bilinmiyor. Fakat ihtimallerden biri, gözlerle burnu birbirine bağlayan beşinci kafa siniri ya da üç ikiz siniri (trigeminal) üzerinde yoğunlaşıyor. Bir başka ihtimal ise, parasempatik genelleme adı verilen bir işlemin sonucu olabilir. Karanlıktan aydınlığa geçtiğimiz zaman göz bebeklerimizin daralmasının sonucu olarak burun mukoza zarlarından salgıların salgılanması uyarılabilir ve tıkanıklık meydana gelebilir. Bunun sonucunda ise hapşırma gerçekleşebilir.
Işık kaynaklı hapşırma basit ve önemsiz gibi görünse de Benbow’un 1991’de yazdığı mektupta belirttiği gibi, bu refleks belli koşullarda tehlikeli durumlara yol açabilir. Örneğin, uzun süre karanlık bir tünelde araba sürdükten sonra gün ışığına çıkmak hapşırma refleksini tetikleyebilir ve bu durum hapşırma sırasında yaşanan anlık körlükle birleştiğinde trafik kazası riskini arttırabilir.
Eğer hapşırırken kalbinizin durup durmadığını merak ediyorsanız, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 18
- 10
- 8
- 7
- 4
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Jason G. Goldman. Why Looking At The Light Makes Us Sneeze. (24 Haziran 2015). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2018. Alındığı Yer: BBC Future | Arşiv Bağlantısı
- Helix. Do You Sneeze When You Look At A Bright Light? This Gene Might Explain Why. (15 Kasım 2017). Alındığı Tarih: 6 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Helix | Arşiv Bağlantısı
- N. Eriksson, et al. (2010). Web-Based, Participant-Driven Studies Yield Novel Genetic Associations For Common Traits. PLOS Genetics. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/12/2024 04:57:48 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7520
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.