İnsanlar, Primat Akrabalarından Neden Daha Az Uyur?
Nambiyada'ki avcı-toplayıcı San kabilesinde insanlar; telefon, televizyon, bilgisayar gibi modern teknolojilere sahip olmamalarına rağmen teknoloji ve şehir yaşantısı dolayısıyla geç saatlere kadar ayakta kalan modern yaşantıya sahip bir insan ile neredeyse eşit süre uyuyor. Toronto Mississauga Üniversitesi'nden evrimsel antropolog David Samson'a göre araştırmalar; türümüzün evrimleştiği çevreye çok benzeyen, endüstriyel olmayan toplumlarda yaşayan insanların tipik olarak bir gecede yedi saatten az uyuduklarını gösteriyor - ki bu, primat akrabalarımızı düşündüğümüzde şaşırtıcı bir rakam.
Bilim insanlarının bugüne kadar yaptığı araştırmalara göre biz insanlar, insan-harici maymunlar ve lemurlar gibi diğer primatlarla karşılaştırıldığında daha az uykuya ihtiyaç duyuyoruz. Örneğin şempanzeler günlük ortalama 9,5 saat, pamuk başlı tamarinler 13 saat, baykuş maymunları ise yaklaşık 17 saat uyuyor.
Uyku, insan sağlığı ve esenliğinin vazgeçilmez bir yönüdür ve hiç şüphesiz çok önemlidir. Uyku sırasında vücut hem fiziksel hem de zihinsel olarak kendini onarabilir ve yenileyebilir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemini sürdürmek, ruh halini düzenlemek ve genel bilişsel işlevi desteklemek için yeterli uyku gereklidir. İyi bir gece uykusu boyunca, beynimiz belirli aşamalar arasında geçiş yapar ve her biri sırasında belirli beyin aktiviteleri gerçekleşir. Uykuya dalmaya başladığımızda, hızlı olmayan göz hareketi (NREM) aşamasına gireriz. Bu süre zarfında vücudumuz soğuyacak ve korna sesi veya havlayan köpek gibi rahatsızlıklara nispeten daha az tepki verecektir. Ancak, biz uyurken biri bize vursa çoğumuz kolayca irkilerek uyanırız. Zamanla, NREM uykusunun daha derin hallerine sürükleniriz. Yaklaşık bir saat sonra beynimiz hızlı göz hareketi (REM) aşamasına girer. REM uykusu sırasında gözlerimiz kapalı göz kapaklarımızın arkasında hızla ileri geri hareket eder. Bu dönemde uyanma eşiği daha düşüktür ve genellikle rüya gördüğümüzü hatırlarız.
Ancak mevcut tahminlerin aksine, beyin büyüklüğü ve diyet gibi faktörlere dayanan tahmine dayalı bir primat uykusu modeli, insanların her 24 saatte yaklaşık 9,5 saat uyuması gerektiği sonucuna varmıştır.[1] Yani, yapılan bu araştırmadaki filogenetik tahmin analizi; vücut kütlesi, avlanma riski, beyin büyüklüğü, yiyecek arama gereksinimleri, cinsel seçilim ve diyet gibi faktörleri hesaba katarak insanların bizim boyutumuzdaki bir primat için beklenenden daha az uyuduğunu doğruladı.
Samson ve diğerler bilim insanlarının primatlar ve endüstriyel olmayan insan popülasyonları üzerinde yaptığı araştırmalar, insanların uykuya dair tuhaf alışkanlıklarını ortaya çıkardı. En yakın akrabalarımızdan daha az uyumamıza ek olarak, uykumuzun daha büyük bir kısmını REM adı verilen uyku fazında geçiriyoruz. Bu davranışların nedenleri hala tartışmalı ancak bu sorunun cevabı, nasıl insan olduğumuzun hikayesinde aranabilir.
Ağaçlardan Yere İnsan Uykusunun Yolculuğu
Milyonlarca yıl önce atalarımız ağaçlarda yaşıyor ve muhtemelen ağaçlarda uyuyorlardı. Bugün görebildiğimiz üzere şempanze ve diğer büyük maymunlar, genellikle dalları kırıp eğerek yaptıkları kâse şeklindeki ağaç yataklarında veya platformlarında uyuma eğilimindedirler. Bu yapılar, maymunlar için hem güvenli hem de rahat bir ortam sağladığı gibi modern yatakları da anımsatmaktadır.[2]
Buna ek olarak, goriller gibi bazı insansı maymunlar yere de yatak yapabilir, ancak bunlar yine de ağaçta yaşayan hayvanlardır ve zamanlarının çoğunu ağaçlarda geçirirler. Bilim insanları, primatların insan evrimi sürecinde zekalarının gelişmesiyle birlikte uyku düzenlerinin de değiştiğini öngörmektedirler. Küçük maymun türleri daha erken evrimleşmiştir ve bu nedenle uyku alışkanlıkları, uyku evriminin daha erken aşamalarını yansıtır şekildedir. Bu küçük maymunlar, dallarda veya geçici yerlerde uyuma eğilimindedir ve bu da onların uzun süreli uyumasına fırsat vermez; çünkü bu tür yerler yırtıcı hayvanlar veya diğer çevresel faktörlere karşı savunmasızdır.
Daha sonraları, atalarımız yerde yaşamak için ağaçlardan inmek zorunda kalmış ve haliyle yerde uyumaya başlamışlardır. Başka bir deyişle, zaman içinde maymunlar daha güvenli ve sabit yerlerde uyuma alışkanlığı geliştirerek daha derin ve uzun uyku deneyimlerini yaşamaya başladılar. Bu durum, ağaçlarda uyumanın getirmiş olduğu aslanlar gibi yırtıcı hayvanlara karşı daha korunaklı olmak gibi birçok avantajdan mahrum kalmalarına sebep oldu. Öte yandan atalarımızın fosilleri onların ne kadar uyuduklarını göstermediğinden antropologlar, eski insanların nasıl uyuduğunu öğrenmek için onlara en yakın örnekler olan endüstriyel olmayan toplumları incelemektedirler.
2015 yılında yapılan bir araştırma Bolivya'daki Tsimane yerlileri, Namibya'daki San kabilesi ve Hadza kabilesi gibi topluluklarda uyku alışkanlıklarını inceledi. Bu araştırma, üç farklı kabilenin uyku alışkanlıklarını kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. Elde edilen verilere göre, bu üç toplulukta ortalama uyku süresi yalnızca 5,7 ile 7,1 saat arasında değişiyordu.[3]
Samson, 2018'de yaptığı bir analizde bunu REM dışı zamanı devre dışı bırakarak yaptığımızı ortaya koymuştu. REM, rüya ile en çok ilişkilendirilen uyku evresidir ve bu durum, eğer diğer primatlar da bizim gibi rüya görüyorsa, gece boyunca rüya görme oranımızın onlardan daha yüksek olabileceği anlamına gelir.
2021 Yıllık Antropoloji Derlemesinde Samson, insan uykusunun nasıl evrimleştiğini açıklamak için, Sosyal Uyku Hipotezini ortaya koydu. Bu hipotez, insan uykusunun evriminin güvenlik ile ilgili olduğunu iddia ediyor. Samson kısa ve esnek zamanlanmış yoğun uykunun, muhtemelen insanlar yerde uyumaya başladıklarında avlanma tehdidi nedeniyle geliştiğini söylüyor. Bunun haricinde, karada güvenli bir şekilde uyumanın bir başka anahtarının da grup halinde uyumak olduğunu düşünüyor ve bunu şöyle ifade ediyor:[4]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İlk insan kamplarını ve gruplarını bir salyangoz kabuğu gibi düşünmeliyiz.
İnsan toplulukları, büyük olasılıkla basit barınakları paylaşarak birlikte yaşamanın güvencesinin farkına vardılar. Ateşin sıcaklığı ve böcekleri uzak tutma etkisiyle insanlar korunaklı bir alanda dinlenebilir, bir grup üyesi uyurken diğerleri nöbet tutma görevini üstlenebilirdi. Ayrıca bu sosyal uyuma kabukları, eski atalarımızın Afrika'dan daha soğuk bölgelere göçlerini de kolaylaştırmış olabilir. Bu bağlamda, uykunun insan evrimi hikayesinde kritik bir alt öykü olduğu da düşünülebilir. Bu konu üzerine Samson şöyle söylüyor:
Bu sosyal kabuğun güvenliği içinde, istediğiniz zaman gelip bir şekerleme yapabilirsiniz.
2008 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, yırtıcı hayvanların tehdidi altında bulunan memelilerin genellikle daha az uyuma eğiliminde olduğunu gösterdi. Ancak, bu bulgunun insanların diğer primat türlerine göre daha az uyuma eğilimini ne kadar açıkladığı hâlâ tam olarak anlaşılmış değil. Araştırmacılar, mevcut uyku verilerinin genellikle esaret altındaki hayvanlar üzerinde elde edildiğini vurgulayarak, vahşi doğada hayvanların uyku davranışları hakkında daha fazla bilgi edinmenin önemini vurguluyorlar.[5]
Ayrıca hayvanat bahçesi veya laboratuvar koşullarının, hayvanların stres veya sıkıntı nedeniyle uyku düzenlerini bozabileceği ve buralarda yapılan ölçümlerin bu etkenleri yansıtmayacağı üzerinde de duruluyor. Bu nedenle, elde edilen verilerin sınırlamalarını göz önünde bulundurarak insanların uyku alışkanlıklarının diğer primat türlerine kıyasla ne kadar farklı olduğu konusunda kesin bir yargıya varmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyuluyor.
Bu bağlamda, 2008 yılında gerçekleştirilen başka bir çalışma da bize önemli bilgiler sağlıyor. Bu çalışmada üç adet vahşi tembel hayvana EEG cihazları takılarak yapılan araştırma sonucunda, hayvanların günde yaklaşık 9,5 saat uyuduğu görülmüştü. Ancak daha önce esaret altındaki tembel hayvanlar üzerinde yapılan bir çalışma neredeyse günde 16 saatlik uyku süresi kaydetmişti.
Bu nedenle daha fazla vahşi hayvan verisinin elde edilmesi, uyku araştırmacılarına yardımcı olabilir. Ancak araştırmacılar, vahşi primatların bu tür cihazları çıkarmaya yönelik tepkilerini de göz önüne alarak bu tür çalışmaların teknik olarak zorlu olabileceğine dikkat çekiyor. Belki de bilim insanları vahşi primatların uyku alışkanlıkları hakkında daha detaylı verilere sahip olsalardı insanların uyku sürelerinin diğer primat türlerine kıyasla o kadar da istisnai derecede kısa olmayabileceği sonucuna varabilirlerdi.[6]
Tüm bunlara ek olarak unutmamak gerekir ki ne kadar uyuduğumuz ile ne kadar uyumak istediğimiz farklı sorulardır. Birçok insan her ne kadar uyumasa bile günün hatırı sayılır bir kısmını yatakta geçirir. Samson ve diğer araştırmacılar, Hadza kabilesi üyelerine kendi uyku durumları hakkındaki görüşlerini sordular. 37 kişilik gruptan 35 kişi, uyku ihtiyaçlarını "tam anlamıyla yeterli" olarak değerlendirdi. 2017 yılında yapılan bir çalışmada, bu bireylerin gecede ortalama olarak yaklaşık 6,25 saat uyku aldığı rapor edildi. Ancak bu kişiler sürekli olarak uyanarak bu 6,25 saatlik uyku süresini elde etmek için en az 9 saat boyunca yataklarında vakit geçirdiler.[7]
Ancak 2016 yılında Chicago'da yaklaşık 500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, insanların neredeyse tüm zamanlarını yataklarında gerçekten uyuyarak geçirdiklerini ve Hadza kabilesi üyeleriyle en azından aynı miktarda toplam uyku aldıklarını ortaya koydu. Yani, uyku süresi açısından Hadza kabilesi ile benzer bir durumdaydılar. Fakat ilginçtir ki, 2020 yılında ABD'deki yetişkinlerin katıldığı bir ankette neredeyse katılımcıların yüzde 87'si, haftada en az bir gün dinlenmiş hissetmediklerini belirttiler.[8] Bu sonuç uyku kalitesi ve dinlenme hissinin uyku miktarının ötesinde, daha karmaşık etkenlerle ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.
Peki bu, neden böyle? Samson ve diğer araştırmacılar uyku problemlerimizin stres veya sirkadiyen ritim bozuklukları gibi faktörlere bağlı olabileceğini vurguluyorlar. Uykuya dalarken yaşadığımız zorluklar, evrimsel süreçte şekillenen uyku düzenlerimizin günümüz yaşam tarzıyla çatıştığına işaret ediyor olabilir. İnsan uyku evriminin daha ayrıntılı bir şekilde anlaşılması, insanların daha iyi bir dinlenme deneyimi yaşayabilmelerine yardımcı olabilir veya zaten sahip oldukları dinlenmeyi daha olumlu bir şekilde değerlendirmelerine katkı sağlayabilir.
Bu bağlamda, Kuzey yarımküre ve Batı toplumlarında birçok insanın uyku sorunlarını ciddi bir şekilde ele aldığı gözlenmektedir. Ancak belki de uykusuzluk, örneğin aslında evrimsel bir avantaj olan aşırı tetikte olma durumunu ifade ediyor olabilir. Bu perspektife göre, atalarımızın savanda uyurken aşırı tetikte olmanın gerçekten adaptif bir özellik olduğunu düşünmek mümkündür.
Bu araştırmaların ışığında, uyku kalitesi ve dinlenme hali üzerine odaklanmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Modern yaşam tarzı ve evrimsel geçmişimiz arasındaki uyumsuzluk, uyku sorunlarını da beraberinde getiriyor olabilir. Ancak daha iyi bir uyku deneyimi elde etmek ve dinlenme hissini artırmak, atalarımızın uyku düzenlerine daha fazla dikkat etmeye ve uyumlu bir yaklaşım benimsemeye değer olabilir. Sonuç olarak uyku evrimi konusundaki bu çalışmalar, insanların uyku alışkanlıklarını daha iyi anlamamıza ve daha sağlıklı bir uyku deneyimi yaşamalarına yardımcı olabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 24
- 7
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Smithsonian Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. L. Nunn, et al. (2018). Sleep In A Comparative Context: Investigating How Human Sleep Differs From Sleep In Other Primates. Wiley, sf: 601-612. doi: 10.1002/ajpa.23427. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. R. Samson, et al. (2014). Chimpanzees Preferentially Select Sleeping Platform Construction Tree Species With Biomechanical Properties That Yield Stable, Firm, But Compliant Nests. Plos One. doi: 10.1371/journal.pone.0095361. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Yetish, et al. (2015). Natural Sleep And Its Seasonal Variations In Three Pre-Industrial Societies. Current Biology, sf: 2862-2868. doi: 10.1016/j.cub.2015.09.046. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. R. Samson. (2021). The Human Sleep Paradox: The Unexpected Sleeping Habits Of Homo Sapiens. Annual Reviews, sf: 259-274. doi: 10.1146/annurev-anthro-010220-075523. | Arşiv Bağlantısı
- ^ I. Capellini, et al. (2008). Phylogenetic Analysis Of The Ecology And Evolution Of Mammalian Sleep. Evolution, sf: 1764-1776. doi: 10.1111/j.1558-5646.2008.00392.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. C. Rattenborg, et al. (2008). Sleeping Outside The Box: Electroencephalographic Measures Of Sleep In Sloths Inhabiting A Rainforest. The Royal Society, sf: 402-405. doi: 10.1098/rsbl.2008.0203. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. R. Samson, et al. (2017). Hadza Sleep Biology: Evidence For Flexible Sleep-Wake Patterns In Hunter-Gatherers. Wiley, sf: 573-582. doi: 10.1002/ajpa.23160. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. R. Carnethon, et al. (2016). Disparities In Sleep Characteristics By Race/Ethnicity In A Population-Based Sample: Chicago Area Sleep Study. Sleep Medicine, sf: 50. doi: 10.1016/j.sleep.2015.07.005. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:58:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13784
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.