Hidroelektrik Santraller, Hükümetlerin Sanmanızı İstediği Kadar Yeşil ve Çevreci Değil!
2023'ün Aralık ayında, yılın en büyük uluslararası iklim konferansı olan COP28'de katılımcılar, küresel ısınmayı durdurmaya yardımcı olmak için önümüzdeki birkaç yıl içinde fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmayı kabul ettiler. Eğer tropik, kaynak zengini ülkeler karbon emisyonlarını sınırlandırarak sıcaklık artışlarını 1,5 santigrat derece ile sınırlandırmayı öngören Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmak istiyorlarsa, hidroelektriğe yatırım yapmak hiç de zor değil gibi görünüyor. Görünüşte kulağa harika geliyor: Hidroelektrik, bir türbini itmek için barajlı nehirlerden akan suya dayanıyor, böylece bir yandan megawattlarca güç toplarken, diğer yandan doğrudan herhangi bir emisyon üretmiyor.
Ancak hidroelektrik, düşündüğünüz kadar çevreci olmayabilir ve çevresel etkileri genellikle göz ardı edilmekte ya da sözde iklim taahhütlerinin anıtları olarak mega projeler başlatmaya ve mega yapılar dikmeye çok hevesli hükümetler tarafından daha da kötüleştirilmektedir.
İlk etapta hidroelektrik enerji elde etmek için ideal görünen bir ülkeyi ele alalım: Brezilya. Amazon havzası dünyanın en büyük drenaj havzasıdır. Her saniye 209.000 metreküp suyu Atlantik Okyanusu'na döken güçlü bir nehri besliyor - ki bu da dünyadaki tüm nehirlerin deşarjının yaklaşık %20'sine denk geliyor.[1] Nehrin varlığı büyük ölçüde Amazon yağmur ormanları sayesindedir. Yağmur ormanlarının bitki örtüsü, transpirasyon adı verilen bir süreçle nemi serbest bırakır ve aksi takdirde çöl olacak Latin Amerika'nın iç kıtasında önemli miktarda yağış oluşturur.[2] Ormanlar, aynı zamanda bir sünger gibi davranarak, yere düşen yağışı emer ve göller ve nehirler için yeraltı su kaynaklarını yeniden doldurur.[3]
O halde Brezilya gibi Amazon ülkelerinin hidroelektrik üretimi için nehirlerinden faydalanması şaşırtıcı değildir. Brezilya'nın enerjisinin yarısı ila %80'i hidroelektrikten elde ediliyor. Brezilya ayrıca toplam hidroelektrik kapasitesi açısından dünyada ikinci sırada yer almaktadır. COP28 sırasında Brezilya, kömüre alternatif olarak hidroelektrik kaynaklı yenilenebilir enerji üretimini artırma taahhüdünde bulundu.
Hidroelektriğe olan bağımlılığın artması genel olarak memnuniyet verici bir eğilim olsa da, hidroelektrik enerji, enerji politikaları tarafından genellikle ihmal edilen önemli çevresel batık maliyetlere sahiptir. Bir baraj inşa etmek için geniş arazilerin sular altında bırakılması gerekir. Su altında kalan tüm bu bitki örtüsü çürür ve karbondioksitten 28 kat daha güçlü bir sera gazı olan metan üretir. Örneğin, araştırmacılar 2012 yılında Ohio'nun en büyük hidroelektrik rezervuarından yayılan metanın, dünya çapında sera gazlarının en üretken tarımsal kaynağı olan yaklaşık 6000 ineğin geğirmesine eşdeğer olduğunu tahmin etmektedir. Brezilya ve diğer pek çok ülkenin "temiz" enerji arayışları tipik olarak emisyon hesaplamalarında metan üretimini hesaba katmamaktadır.
Amazon yağmur ormanlarının %60'ına ev sahipliği yapan Brezilya için baraj inşaatlarından kaynaklanan su baskınları, yağmur ormanlarını koruma hareketine ters düştüğü için özellikle endişe vericidir. 2011 ve 2013 yıllarında Brezilya'nın batısındaki Madeira kolu üzerinde Santo Antonio ve Jirau olmak üzere sadece iki barajın inşası, New York'un yarısı büyüklüğünde bir yağmur ormanı alanını sular altında bıraktı. Su altında kalan yağmur ormanları tarafından bir yıl içinde emilebilecek CO2, yollardaki 770.000 otomobilin emisyonundan daha fazlaydı. Brezilya Amazonları şu anda faaliyette olan 32 baraja ev sahipliği yapıyor ve önümüzdeki birkaç yıl içinde en az 31 barajın daha inşası planlanıyor.
Brezilya'nın baraj inşa etme çılgınlığının bir başka çirkin tarafı daha var: yerli toplulukların yerlerinden edilmesi ve haklarının erozyona uğratılması. Yaşam biçimleri yağmur ormanlarıyla iç içe olduğu için baraj yapımının maliyeti orantısız bir şekilde yerli toplulukların sırtına biniyor. Barajlara yol açmak için yağmur ormanlarının sular altında bırakılması, yerli toplulukları evlerinden, çoğu zaman da "medeni" toplumdaki kalitesiz devlet konutlarına sürmektedir. Su baskınlarıyla birlikte nehir yolları önemli ölçüde değişmekte, ekosistemler altüst olmakta, yerel biyolojik çeşitlilik ve başlıca besin kaynakları yok olmaktadır.
Dünyanın en kötü şöhretli hidroelektrik projelerinden biri, Brezilya'nın kuzeyindeki Pará eyaletinde Xingu Nehri'ni kesen Belo Monte Barajı'dır. Kasım 2019'da tamamlanan Xingu üzerindeki hidroelektrik kompleksi, kurulu kapasite bakımından dünyanın en büyük beşinci hidroelektrik kompleksidir. Proje, ilk beton levhanın atılmasından çok önce tartışmalara yol açmıştı. Barajı inşa etmekle görevlendirilen Norte Energia şirketi, projenin çevresel etkilerini hafife alan sahte değerlendirmeler yaptı. Brezilya anayasasına aykırı olarak, proje için yerli topluma danışılmadı, ancak en çok etkilenen taraf onlar oldu.
Xingu Nehri'nin %80'inin yönü değiştirilerek yerlilerin geleneksel balıkçılık noktaları yok edildi. Baraj, çoğu bölgeye özgü olan 600 balık ve kaplumbağa türünün yaşam alanlarını tehdit etti. Su altında kalan 670 kilometrekarelik orman ve ovalarda 20.000'den fazla insan yerinden edildi.
Belo Monte barajı hiçbir şekilde "çevreci" değildi - sadece inşaat, barajın 41 yıllık optimum enerji üretimiyle tasarruf edilecek olandan daha fazla sera gazı emisyonu üretti.
Belo Monte, Brezilya hükümetinin nehrin daha yukarısında bir barajlar zinciri inşa etme çabasında düşen ilk domino taşıdır. Tüm barajlar inşa edildiğinde Amazon havzasının yarısı etkilenmiş olacak. Brezilya Amazonyası'nın üçte ikisi yerli halkından arındırılmış olacak.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Belo Monte projesi, hidroelektrik enerjinin çevresel ve etnosidal ayak izinin münferit bir örneği değildir. Dünyanın dört bir yanında hidroelektrik santraller tartışmalara yol açıyor:
- Nepal'de hükümet, ülkenin güneybatı köşesindeki yoksul ve depreme meyilli bir bölgede milyar dolarlık Sapta Koshi Yüksek Barajı'nı planlıyor. Yerel halk, ekonomik faydaların adaletsiz dağılımı ve sel sularında evlerini kaybetme korkusu nedeniyle barajın yapımına karşı çıkıyor.
- Türkiye'nin Ilısu Barajı 2019 yılında faaliyete geçtiğinde, Türkiye'nin güneydoğusundaki son bakir nehir ve kanyon ekosistemleri, bölgedeki 12.000 yıl öncesine kadar uzanan antik insan yerleşim alanlarıyla birlikte sular altında kaldı.
- Dünyanın en büyük enerji santrali olan Çin'in Üç Boğaz Barajı, ülkenin kömür tüketimini azalttı, ancak baraj sık sık toprak kaymalarını ve depremleri tetikliyor, sel kontrolünü kötüleştiriyor, Yang Tze Nehri'nin eşsiz biyolojik çeşitliliğini tehdit ediyor ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını teşvik ediyor.
Hidroelektrik yalnızca çevreye verdiği büyük zararlar açısından değil, aynı zamanda ortaya çıkması yıllar alabilecek öngörülemeyen maliyetler açısından da yıkıcıdır. Örneğin, Senegal'de Diama barajının işletilmesi, inşaat öncesi tüm tahminlerin aksine, üç yıl sonra milyonlarca su kaynaklı şistozomiyaz enfeksiyonuna yol açmıştır. Ortaya çıkan olaylar zinciri oldukça karmaşık olabilir: Senegal'de göçmen nehir karideslerinin stoklarının tükenmesi, karideslerin avı ve Schistosoma parazitinin suçlu konağı olan tatlı su salyangozlarının balonlaşmasıyla sonuçlandı.[4] Tüm bunlar, önceden ne kadar iyi niyetli değerlendirme yapılırsa yapılsın ve bunlar ne kadar kapsamlı olursa olsun sorunların başlangıçtan itibaren belirgin olmayabileceğini gösteriyor.
Artan küresel nüfus ve daha fazla enerji talebiyle birlikte, ülkelerin iklim sorununa katkıda bulunmadan enerji verimliliklerini arttırmaları gerekmektedir. Sera gazı emisyonlarımızı azaltma konusunda ciddi olmamız gerekiyor, ancak hidroelektrik peşinde koşmak bunu yapmanın iyi bir yolu değil. Daha iyi haber ise, güneş, rüzgar, jeotermal ve gelgit enerjileri gibi daha çevreci alternatiflerin olması. Örneğin Brezilya, hükümetin şimdiye kadarki enerji politikalarında ihmal ettiği güneş ve rüzgar kaynakları ile kutsanmıştır. Tüm dünya sadece enerji santrallerinin sayısını arttırmak yerine mevcut enerji altyapılarının verimliliğini arttırmak için yatırım yapabilir ve yapmalıdır. 2007 yılında yapılan bir çalışma, Brezilya'nın enerji verimliliğine yatırım yaparak enerji tüketimini %40 oranında (14 Belo Monte santralinin üretimine eşdeğer) azaltabileceğini göstermiştir.
Hidroelektrik, ülkelerin Paris İklim Anlaşması hedeflerine sözde bağlılıklarını sergilemeleri için bir slogan haline geldi. Ancak hidroelektrik santrallerinin inşası genellikle iklim için gerçek bir endişeden ziyade ekonomik ve siyasi nedenlere dayanmaktadır. Hidroelektrik, tarihin defalarca gösterdiği gibi, iklim değişikliğinin sel dalgalarını durdurmak için başvurulacak bir çözüm olmamalıdır. Bununla birlikte, hidroelektrik diğer tüm olasılıklar arasında en iyi seçenek olarak görünüyorsa, önceden şeffaf ve dürüst bir değerlendirme yapılmalı ve tüm taraflar su altında kalan bir arazinin üzücü kayıpları için adil bir şekilde tazmin edilmelidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- Çeviri Kaynağı: Sequencer Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. L. Moura, et al. (2016). An Extensive Reef System At The Amazon River Mouth. American Association for the Advancement of Science (AAAS). doi: 10.1126/sciadv.1501252. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Yale E360. Rivers In The Sky: How Deforestation Is Affecting Global Water Cycles. Alındığı Tarih: 3 Mayıs 2024. Alındığı Yer: Yale E360 | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Marohn. Protecting The "Sponge": Preserving Forests In Mississippi Headwaters Boosts Water Quality. (3 Aralık 2018). Alındığı Tarih: 3 Mayıs 2024. Alındığı Yer: MPR News | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Shaikh, et al. (2018). Schistosomiasis In The Senegal River Basin. Elsevier BV, sf: S27. doi: 10.1016/S2542-5196(18)30112-8. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 16:55:26 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17495
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Sequencer Magazine. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.