Godzilla'nın Bilimsel Analizi: Devasa Kertenkele Tanrısı Godzilla, Gerçekte Mümkün Olabilir miydi?
Godzilla (veya Gojira), bir dizi Japon filmine konu edinilen ve Japon mitolojisinde "hayali canavar" anlamına gelen kaiju kategorisine giren bir canavardır. İlk olarak 1954 yılında yayınlanan Godzilla filminde karşımıza çıkan bu canavar, kısa sürede pop kültürün en ikonik hayvanlarından (?) biri hâline gelmiştir ve o gün bugündür Godzilla hakkında 30'dan fazla sinema filmi, çok sayıda konsol oyunu, romanlar, çizgiromanlar ve televizyon filmleri yayınlanmıştır. Halk arasında "Canavarların Kralı" veya "Kertenkele Tanrısı" olarak da bilinen bu kurgusal, radyoaktif organizmayı gelin daha yakından inceleyelim.
Özünde bir antihero olan, yani bir hikayenin ana kahramanı olmasına rağmen "kahraman" niteliklerinden yoksun olan Godzilla'nın, Nagasaki ve Hiroshima'ya atılan nükleer bombalara karşı bir intikam metaforu olarak resmedildiği düşünülüyor.[3] Godzilla'nın 2014 versiyonu yaklaşık 108.2 metre yüksekliğinde ve 90.000 ton ağırlındadır! Bir yolcu gemisini düşünün, bacakları olsun ve dik dursun. Tahminen ortaya çıkan görüntü işte böyle bir şeye benzeyecektir.
Godzilla ile İlgili Problemler
Kalori İhtiyacı
Ama asıl soru, o büyüklükte bir organizma gerçekte var olabilir miydi? Yapılan hesaplamalara göre 90.000 tonluk bir kertenkelemsi canlı olan Godzilla, günde 215.000.000 kalori enerjiye ihtiyaç duyacaktır.[1] Yetişkin bir insan 110.000 kaloriye sahiptir ve eğer Godzilla'nın insan zaafı olsaydı, günde 1950 insanı mideye indirmesi gerekecekti. Bu da Dünya'daki ölüm oranını tek başına %1.3 arttıracaktır! Gerçi aynı kalori ihtiyacını 826.000 Waffle yiyerek de karşılayabilirdi; ama böyle bir canavarın köşebaşındaki bir dükkanda sakin sakin kahvesini yudumlarken bir yandan waffle götürmesini pek beklemiyoruz...
Vücut Sıcaklığı
Ayrıca Godzilla o kadar sıcak olurdu ki adeta erirdi! Çünkü sahip olacağı devasa vücut yüzey alanı, vücut sıcaklığını diğer canlılar gibi çevrenin etkisiyle soğutmaya yeterli olmayacaktır. Hatta Godzilla'nın vücudunun içinde bir nükleer reaktör olduğundan söz edildiği için, iç sıcaklığının sürekli artmasını bekleriz; gerçi biyolojik bir organizmanın "nükleer" olması ne demek, o bambaşka bir soru işareti zaten... Bugüne kadar "radyasyon ile beslenen" bazı canlılar tespit etmeyi başardık; fakat bünyesinde bir reaktör bulunan bir canlıyla hiç karşılaşmadık. Çünkü Godzilla, ancak vücudunda bir yerlerde bir reaktör varsa ağzından konsantre iyonize radyasyon çıkarabilirdi. Bu size biraz abes gelebilir ama kullandığımız "lazer" teknolojisinin mantığı da bununla hemen hemen aynıdır. Sadece Godzilla bununla jet uçaklarını ve binaları patlatırken, bizse sadece göz hastalıkları ve kanser tedavilerinde kullanıyoruz. Tabii vücutta böyle bir reaktör bulunması, ölüm gibi bazı sıkıntılar da yaratabilir kuşkusuz...
Oksijenli Solunum
Godzilla muhtemelen akciğerlere sahip değildir; zaten bazı çizgi romanlarda ve filmlerde solungaçları olduğu resmedilir. Ancak bir anlığına akciğerleri olduğunu varsayalım. Bugüne kadar yaşamın en büyük hayvan olan mavi balina (Balaenoptera musculus) akciğerlerinde tek seferde 5.000 litre hava depolayabilir. Godzilla'nın ise vücut büyüklüğü dolayısıyla 20.000-100.000 litre arasında bir akciğer hacmine sahip olması gerekir.[1] Büyük ihtimalle Godzilla, hem akciğer hem solungaç solunumu yapabiliyor olmalı (tıpkı akciğerli balık olan Acanthurus sohal türü gibi). Bu sayede, filmlerde de gösterildiği üzere, okyanusun dibinde yıllarca uykuya dalabiliyor. Dolayısıyla metabolik faaliyetlerin azaldığı bir nevi hibernasyon (kış uykusu) süreci olmalı. Tek soru işareti, hibernasyona geçmeden önce, bu denli yüksek enerjiye ihtiyaç olan vücudu ne süreyle destekleyebilecek düzeyde besin tüketebilir?
Absürt Boyut ve Yer Çekimi
Dünya'da bildiğimiz en ağır organizma titrek kavak (Populus tremuloides) adındaki ağaçlardır ve yaklaşık 6.600 tona denk gelir ki (mavi balina 150 tondur ama karada yaşamadığı için bu ağırlık sorun yaratmaz; bu yüzden de kıyaslamaya almıyoruz). Görebileceğiniz gibi, bu bile Godzilla'nın yanına bile yaklaşamaz. Yaşadığı ile ilgili fosil kalıntılarını bulabildiğimiz, yaşamış en yüksek hayvan olan Sauroposeidon'un yaklaşık 20 metreye kadar ulaşabildiği hesaplanmıştır; ancak yine de Godzilla'nın yanında bir fare gibi kalırdı. Eğer Godzilla yaşasaydı, bilinen en uzun, en ağır ve en yüksek organizma olacaktı! Üstelik bu organizma bir "hayvan" ve karada da yaşayabiliyor olacaktı!
Eğer Godzilla yaşasaydı onu öldürmek için tanklara ve füzelere gerek duyulmayacaktı. Yerçekimi ve kare-küp yasası zaten bunu anında yapacaktı. Bir küp düşünün bir yüzünün alanı 6 cm2 olsun, böylece hacmi 1 cm3 olacaktır. Eğer bu kübün kenarını ikiye katlarsak, alanı 4 katına çıkar (6l26l^2); ancak hacim 8 katına çıkar (l3l^3). Matematiksel olarak bunu sonsuza kadar büyütmek mümkündür; ancak fiziksel gerçeklik içinde bir küp, hele ki hayatta kalmak için dışarıdan enerji alımına muhtaç bir küp, bir süre sonra kendi ağırlığı üzerine çökecektir. Çünkü enerji ve madde alışverişi hacimle değil, yüzey alanıyla yapılabilen bir süreçtir; buna rağmen, beslenmeye ihtiyaç duyan şey hacmin tamamıdır. Bu nedenle yüzey alanının büyümesi sayesinde artan fiziksel girdi, hacmin büyümesi nedeniyle artan fiziksel ihtiyacı karşılayamaz ve sistem çöker. Sırf bu nedenle biyolojik organizmalarda hücrelerin erişebileceği maksimum bir büyüklük vardır.
İskelet ve Kas Sistemi
Doğal olarak, Godzilla'nın kemiklerinin gezegendeki hiçbir organizmada olmayan, örneğin Tungsten gibi (19,3 g/cm³ olan, 3482°C'de eriyebilen kimyasal bir element) olağanüstü güçte bir elementten oluşması şarttır. Fakat günümüzdeki tüm omurgalıların kemikleri ortak ata nedeniyle kalsiyum ve fosfor ağırlıklı meydana geldiği için, gezegenemizdeki bir omurgalının benzeri kimyasal ile evrimleşen iç iskeleti olması mümkün değil.
Dolaşım Sistemi
Bir diğer sorunsa kan basıncıdır. Ne kadar büyürseniz kalbiniz de o kadar güçlü olmalı ki vücudun üst kısımlarına yeterince kan pompalayabilsin, hem de yerçekimine rağmen... Bu yüzden Godzilla'nın büyük ihtimalle birden fazla kalbi olması gerekirdi (tıpkı ahtapotlarda olduğu gibi). Eğer diğer omurgalılar gibi bir kalbi olsaydı, boyutu bütün göğüs boşluğunu dolduracak kadar büyük olmalıydı ki beynine kan pompalayabilsin. Evrimsel olarak omurgalıların ortak atası tek bir kalbe sahip olduğu için günümüzdeki bütün omurgalıların bir adet kalbi vardır. Bu yüzden Godzilla'nın kardiyolojik açıdan bir adet kalp ile evrimleşmesi olası gözükmüyor.
Nesli tükenmiş uzun boyunlu dinozorlar olan sauropodlarda bile günümüz zürafalar gibi beyinlerine yakın bir bölgede kan dolaşımını destekleyen damar ağlarının özelleştiği düşünülüyor. Böylece su içmek için boyunlarını eğdiklerinde tekrar kalkarken bayılmamaları adına dolaşımın devamı sağlanıyor.[4] Okyanusta, suyun kaldırma kuvveti nedeni ile yaşamsal faaliyetlerde sorun yaşanmaz; (zaten bu yüzden balinalar çok büyük hacimlere ulaşabiliyorlar) ancak karaya adım attığı anda kendi ağırlığı altında çökecek ve yere yapışacaktır. Hatta ağrı sinyali, merkezi sinir sistemine ulaşmadan dahi ölmüş olacaktır. Sinir sisteminin iletim hızını düşünürsek, Godzilla'nın kas hareketleri de bir hayli yavaş olmalı.
Sonuç
Görebileceğiniz gibi, Godzilla'nın fiziksel olarak var olması pek mümkün gözükmüyor; dolayısıyla ondan korkmaya da gerek yok (zaten bir film karakteri olması da bu sonuca varmanız için yeterlidir). Ancak ola ki gerçek olabilseydi, böyle bir canavarla yüzleşmeyi kesinlikle istemezdiniz. Teşekkürler yer çekimi!
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 35
- 17
- 9
- 4
- 4
- 4
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- ^ a b Vsauce3. Could Godzilla Exist?. (17 Haziran 2014). Alındığı Yer: Youtube | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Godzilla. (8 Nisan 2001). Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ Vice. A Brief History Of Godzilla, Our Never-Ending Nuclear Nightmare. (25 Ağustos 2013). Alındığı Yer: Vice | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Langley. How Did Long-Necked Dinosaurs Drink Without Getting Dizzy?. (21 Şubat 2015). Alındığı Yer: Animals | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:38:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12004
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.