Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz?

Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz? Mega İnteresting
9 dakika
40,545
Tüm Reklamları Kapat

Neden gıdıklandığımızda gülüyoruz? Belki de gıdıklanmaktan zevk alıyoruz veya komik buluyoruz? Öyleyse neden çoğu insan, özellikle yetişkinler, gıdıklanmaktan nefret ettiklerini söylüyorlar? Ve neden kendimizi gıdıkladığımızda aynı tepkiyi vermiyoruz?

Bu gizemli ama bir o kadar da önemli soruların cevabı basit olsaydı, geçmişteki büyük zihinlerin dikkatini bu kadar meşgul etmezdi: Platon, Francis Bacon, Galileo, Charles Darwin, Aristoteles ve Sokrates gibi filozof, düşünür ve bilim insanları, bu konu hakkında uzunca bir süre düşünüp kendi görüş ve önerilerini yayınlamışlardır. Örneğin Sokrates, konuyla ilgili olarak yalın bir ifadede bulunuyor: "Gıdıklanma hissi, bir dereceye kadar hoş görülebilir."

Tüm Reklamları Kapat

Yine bu konuda günümüzde dahi cevabı net olarak verilemeyen bir soruyu Aristoteles sormuştur: "İnsan, neden kendini gıdıklayamaz?" [1] Bu sorunun yanıtı, gıdıklanmanın öngörülebilir veya öngörülemez olma boyutuyla bir ilgisi olabilir mi? Aslında bu sorular, "gıdıklanma tepkisinin ne kadarının kişiler arası deneyimden kaynaklandığı" sorusunun türevleridir. Bu konu hakkında görüş bildiren Charles Darwin, 1872'de şöyle yazıyor:[2]

Birçok zaman, gıdıklanmanın gerçekleşmesi için kişinin konfor alanı içerisinde ve yine kişinin bulunduğu konum, tanıdığı ve bildiği çevre içerisinde olmalıdır. Örneğin küçük bir çocuk, yabancı bir adam tarafından gıdıklanırsa, korku içinde çığlık atabilir.

Benzer şekilde Arthur Koestler, 1964'te, gıdıklanırken gösterilen gülme tepkisinin oluşabilmesi için; kişinin başka biri tarafından gıdıklanırkenki bir anda, bu gıdıklama eyleminin zararsız bir eylem veya oyun amacıyla yapılmış bir saldırı olduğunu algılaması gerektiği görüşünü öne sürmüştür.[3]

Tüm Reklamları Kapat

Farkında olmadan gelen dürtüler, aldatma eğilimindedirler ve bu da anlık tepki olarak kahkaha atmamıza neden olur. Oysa kişi kendini durduk yere güldürmez. İşte tam bu noktada "gıdıklanmak" ve "gıdıklanırken gülmek" olmak üzere iki ayrı kavram doğar. Francis Bacon ve Charles Darwin, mizahi kahkahaların "hafif" bir zihin çerçevesi gerektirdiğini kabul ettiler. Ancak gıdıklayıcı kahkahalar farklıdır. Çünkü herhangi bir mizahi öge taşımazlar.

Gıdıklayıcı kahkaha, mizaha verdiğimiz tepkiyle alakalı değilse ya da kişiler arası bir yanıt oluşturan bir dürtü değilse, o hâlde nedir? Bu konuda yapılmış çalışmalar, psikolojiden çok, biyoloji perspektifinde değerlendirilir ve yine bizi, neden kendimizi gıdıklayamadığımız sorusuna götürür. Bu sorunun cevabına ilişkin verilmiş yanıtlar elbette vardır. Ancak bu yanıtlara geçmeden önce gıdıklanmanın tam olarak ne olduğuna, tiplerine ve evrimine bir bakış atalım.

Gıdıklanma Nedir?

Gıdıklanma olayı için kesin olarak kabul gören bir tanım bulunmuyor. Ancak bilimde gıdıklanma terimi kapsamında iki ayrı fenomen ile karşılaşırız: Bunlardan ilki , ciltte çok hafif ve alışılmadık bir hareketin neden olduğu ve zaman zaman kaşıntı oluşturabilecek düzeydeki histir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bu hissi bilirsiniz, hepimiz deneyimlemişizdir: Güneşli bir yaz ayında piknik yaparken, bir an kolunuzda, küçücük, tatlı ama biraz da acı verici ve hatta rahatsız edici bir his duyarsanız ve kolunuza bakarsanız: Bir karınca, uğur böceği ya da çer çöp gibi herhangi bir diğer küçük uyaranın deriniz üzerinde gezindiğini fark edersiniz. İşte o his, tanım olarak bir tip "gıdıklanma" olarak kabul edilir. Bilimsel literatürde buna birden fazla isim verilmiş olsa da, bu tür gıdıklanmanın en yaygın kabul göreni knismesis sözcüğüdür. Knismesis türü gıdıklanma, neredeyse hiçbir zaman kahkahaya neden olmaz; daha ziyade refleksif bir temizleme tepkisini tetikler.

Kahkahaya neden olan ve genellikle bir insanın vücudumuza dokunmasıyla hissettiğimiz gıdıklanmaya ise gargalesis adı verilir. Bu iki terim, ilk olarak 1897 yılında G. Stanley Hall ve Arthur Allin tarafından tanımlanmışlardır.[4]

Knismesis

Az önce de değindiğimiz gibi knismesis, bir nevi "hafif gıdıklanma"dır. Ayrıca gargalesisin aksine, dediğimiz gibi, genellikle kahkahaya neden olmaz.

Bu ayrım, Aristoteles'in sorusunu daha da rafine eder: Eğer bir böcek veya parazit, bir hayvanın vücudunda sürünüyorsa, bu his, o konak hayvan için sinir bozucu bir his yaratır ve dolayısıyla "rahatsızlık" olarak algılanır. İşte bu yüzden konak canlı, parazit canlıyı rahatsızlık duyduğu noktadan çeşitli şekillerde kovar. Knismesis davranışı, daha yaygın olarak memelilerde görülür. Bunu, büyük baş hayvanın (veya bir atın), vücudunun herhangi bir yerinde bulunan sinekleri kovmak için kafası veya kuyruğuyla yaptığı hareket olarak düşünebilirsiniz.

Büyük baş bir memelinin yaşadığı knismesis.
Büyük baş bir memelinin yaşadığı knismesis.
Pixcove

Gargalesis

Daha çok oyun ve kahkaha ile ilişkilendirilen gargalesisin ise primatlarda sınırlı olduğu düşünülmektedir. Yani bu tür bir gıdıklanma, sanılanın aksine, sadece insanlarla sınırlı değildir (en azından olmadığı düşünülmektedir)![5]

Tüm Reklamları Kapat

Robert Provine'ın gözlemlediği gibi şempanzeler, insanlar gibi gülmezler; ses aygıtları ile sadece aldıkları nefesler sayesinde anlamlı-anlamsız bazı sesler çıkarabilirler. Genç şempanzelerde ise, insan kahkahasının bir benzeri olan ve şempanzelerin insan bakıcılarına gıdıklanma arzusunu işaret eden ses kayıtları vardır.[5]

Gıdıklanan bir gorilin kahkahaları

İnsan çocuklarına baktığımızda ise durum daha bir karmaşık bir hâl alır. Kimi araştırmacılar, çocukların yetişkinlere oranla gıdıklanmaktan daha çok zevk aldıklarını keşfetmişlerdir. Ancak bu bulgulara temkinli yaklaşmalıyız: Çocukların bazen gıdıklamayı aradıkları doğrudur; ancak heyecan arayışı ve dokunsal temastan zevk almak, çocukların, özünde caydırıcı bir his olan şeyin peşine düşmesine neden olabilir! Çünkü tüm bu bulgular, gıdıklayan kahkahanın altında yatan nedenin ve mizahi yetilerimizin gelişimiyle ilgili başka sorular doğurmasına neden olabilir.

Panksepp'e göre gıdıklama (gargalesis), gizli bir dünyanın kapılarını açar. Panksepp'in deneysel çalışmasında, gıdıklanan farelerin kendisini gıdıklayan insanlara bağlandığı ve bu gıdıklamanın devamını istediği bulgulanmıştır.[6] Aşağıdan, bu farenin davranışlarını görebilirsiniz:

Neden Kendimizi Gıdıklayamayız?

Her ne kadar bu sorunun kesin ve nihai bir cevabı olmasa, günümüzde en yaygın kabul edileni, beynimiz tarafından verilen gıdıklama davranışı emrinin, aynı zamanda gıdıklamaya sebep olan sinyallerin öncülü olduğunun farkında olunmasıdır. Yani beynimiz, kendi kendini gıdıklama yönünde verdiği emirden haberdardır; dolayısıyla vücudun gıdıklanmaya çalışılan bölgelerinden gelen sinyaller, bu gıdıklanma tepkisini yaratamaz. Bir diğer deyişle, gıdıklanma için, farkında olmadan gelen düzensiz uyaranlar gereklidir; farkında olarak yaptığımız dokunuşlar değil.

Tüm Reklamları Kapat

Birazdan, gıdıklanmanın sinirbilimine biraz daha yakından bakacağız ve orada, kendi kendimizi gıdıklarken, bu faaliyetten nasıl farkında olduğumuzu işleyeceğiz. O zaman, bu mekanizmayı biraz daha iyi anlayabileceğinizi umuyoruz.

Neden Gıdıklanırız?

Kahkahaya sebep olan gıdıklanmanın (gargalesis) ana kaynağının, anne ile yavru arasındaki bağı güçlendiren bir nörobiyolojik devre olduğu düşünülmektedir. Çünkü bebek gıdıklandığı zaman gülümsediğinde, bakıcı (anne-baba ya da başka birey) ve bebek arasında pozitif bir bağ kurulur ve bu da karşılıklı ilişkiyi daha sağlıklı ve güvenli kılar. Provine, şöyle diyor: [7]

Gıdıklanma, daha doğrusu gargalesis, anne ile bebeği arasındaki ilk iletişim aracıdır. Dolayısıyla bebek, daha yaklaşık dört aylıkken gıdıklandığında gülmeye ve kahkahalar atmaya başlar. Bu da bizleri doğrudan anne-bebek ilişkisinin bir tezahürü olarak, gıdıklanmanın amacına götürür.

Bu görüş, çocukların yetişkin insanlardan daha çok gıdıklanmaktan zevk duydukları çalışması ile paralellik gösterir; ancak neden gıdıklanmaktan hoşnut olmadığımız sorusunu yanıtlamaz.

Yaygın olarak gargalesise (kahkaha attıran gıdıklama) neden olan, vücudun gıdıklanma bölümleri. Görselde yer verilmemiş; ancak bu bölümlere "kulak" kısmını da ekleyebiliriz.
Yaygın olarak gargalesise (kahkaha attıran gıdıklama) neden olan, vücudun gıdıklanma bölümleri. Görselde yer verilmemiş; ancak bu bölümlere "kulak" kısmını da ekleyebiliriz.
Zlechien

Bu sorunun cevabı, korunma davranışında yatıyor olabilir. Gıdıklanmaya en yatkın olduğumuz bölgeleri düşünün. Bunların hepsi, aynı zamanda vücudun dişe diş bir savaşta en savunmasız olduğu bölgelerdir. Bu tür bölgelerimizin dış uyaranlara bu kadar hassas olması, bu hayati kısımlara ek dikkat ayırmamızı ve koruma davranışını pekiştirmemizi sağlıyor olabilir. Sonuçta gargalesis sadece kahkahaya sebep olmaz; genellikle gıdıklanılan bölge üzerine kapanarak, o bölgeyi koruma altına almayı da içerir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Bir Devrimi Sahnelemek

İran’daki İslami Devrim, kelimelerin ve imgelerin kurulu düzenin askerî gücüne başarılı bir biçimde meydan okuduğu olağanüstü tarihî olaylardan biriydi. Devrim’in karizmatik lideri olan Ayetullah Humeyni’nin coşkun ve ateşli sözlerinden devrimci posterlere, pankartlara, duvar resimlerine, graffitilere, şarkılara, nutuklara ve tüm bunların ortak ve kutsal tarihinin merak uyandıran sembollerine kadar çığ gibi büyüyen toplumsal duyarlılıklar devrimci hareketin öncü kişilikleri tarafından harekete geçirilmişti.

Peter Chelkowski ve Hamid Dabashi, bu toplumsal mitlerin ve kolektif sembollerin devasa organizasyonunun 1979 yılındaki İslam devrimini ve hemen ardından gelen 1980-88 yıllarındaki İran-Irak savaşını nasıl yürüttüğünü araştırıyor. İslam Cumhuriyeti`nin çeşitli aktif organlarından bol miktarda birincil kaynak kullanan yazarlar, popüler inancın ve ritüellerin nasıl pullara, banknotlara, posterlere, hatta sakız paketlerine dönüştürüldüğünü ve bunların devrim ve savaş için kitlesel seferberliğe yöneltildiğini gösteriyor. Kitap, kutsal hassasiyetlerin, devrimci eylemin ve görsel imgelerin etkileşiminin karşılıklı olarak birbirine bağlı olduğu resimsel devrimin kayda değer bir portresini temsil ediyor.

Devamını Göster
₺185.00
Bir Devrimi Sahnelemek
  • Dış Sitelerde Paylaş

Gıdıklandığımızda Beynimizde Neler Olur?

Beynin dokunma, ısı, ışık vb. gibi farklı uyaranlara yanıt veren kısmına "Somatosensöriyel Korteks" adı verilir. Bu nedenle gıdıklanma uyaranı hissedildiğinde, bu kısım aktive olur. Uyaranın hissedildiği rahatsızlık verici uyaran, ilgili noktadan uzaklaştırmak amacıyla bir refleks olarak ya kontrolsüz bir biçimde gülme (gargalesis) ile ya da knismesisde gözlemlediğimiz gibi uyaranın ilgili noktadan uzaklaştırması ile sonuçlanır. Bazı insanlarda bu uyarana karşı verilen tepkiler daha şiddetli olabilir.

Somatosensöriyel korteks ve (cerebellum) Beyincik'in beyindeki yeri
Somatosensöriyel korteks ve (cerebellum) Beyincik'in beyindeki yeri
Zlechien

Aslında kendimizi gıdıklayamama nedenimizi, motor fonksiyonların beyinde işlenme biçimine bakarak da anlayabiliriz. Burada karşımıza, insan zekasının evriminde de büyük rolü olan beyincik (serebellum) organı çıkıyor. Beyincik, istemli hareketlerimizi ve kararlarımızı alan prefrontal korteksten gelen sinyallerin, kaslara gönderilmeden önce denetlenmesini sağlayan beyin bölgesidir. Örneğin kahvenizden yudum almak üzere elinizi bardağınıza götürmek üzere harekete geçtiğinizde, prefrontal korteks kolun hareket etmesi gereken rotayı çoktan tespit etmiş ve ona göre sinyaller üretmiştir. Ancak bunlar kaslara gönderilmeden önce, serebellum tarafından kontrol edilir ve tutarsız olabilecek sinyaller burada elenir (hatta prefrontal korteks ile serebellum arasında sistematik bir uyumsuzluk olduğunda, ataksi adı verilen bir sendrom ortaya çıkar).

İşte bu mekanizma, gıdıklanma için de geçerlidir: Kendinizi gıdıklamak üzere parmaklarınızı hareket ettirdiğinizde, beyincik bunun istemli bir hareket olduğunu bilir. Bunun sonucunun gıdıklanma olacağını tespit eder ve bu nedenle gıdıklanmayla ilişkili sinyalleri baskılar.[8] Bu sayede, beklenmeyen dış uyaranların varlığını göz ardı edebilir. Esasen bu olay, beynin, kendisini savunmasız kaldığı bir anda sinyalleri görmezden gelmesine; bir başka deyişle, beynin kendisini kandırması anlamına gelmektedir.[9]

Kulağınızın Gıdıklanması, Kalbiniz İçin İyidir!

Gıdıklanmayla ilgili literatürde oldukça ilginç araştırmalar bulmak da mümkün! Bunlardan birisi, kulağınızı gıdıklarkenki uyarılan sinirlerin, aynı zamanda kalp sağlığınız için iyi olduğu bulgusudur.

Kulak yolunun başlangıcında bulunan "tragus" bölgesine verilen elektriksel darbelerin ortaya çıkardığı sistem şematize edilmiştir
Kulak yolunun başlangıcında bulunan "tragus" bölgesine verilen elektriksel darbelerin ortaya çıkardığı sistem şematize edilmiştir
Zlechien
Uyarılan Tragus bölgesinin yeri
Uyarılan Tragus bölgesinin yeri
İbrahim Canter

Leeds üniversitesinden bir ekip, TENS (Transcutaneous electrical nerve stimulation) cihazı ile kulak kanalının başlangıcında bulunan tragus bölgesine elektriksel darbeler gönderdiler. Stimülasyon (elektriksel uyarılma) sonucunda kalp yetersizliği bulunan hastaların kalplerinde, kalbi yoran sinir sinyallerinin işlevinin azaltılarak sinir sisteminin kalp üzerindeki etkisinin değiştirilebildiği keşfedildi.

Sonuç

Gıdıklanmak kavramı yüzyıllardır insanlığın anlamlandırmaya çalıştığı bir fenomen olarak hep varlığını sürdürmüştür. Geçmişteki büyük zihinlerin de bu konuda fikir yürütmesi, konunun önemine dikkat çekiyor.

Ancak son 200 yılda yapılan deneysel çalışmalar, gıdıklanmak kavramının biyoloji ve psikoloji boyutuna ışık tutmuştur. Yazımızda da yer verdiğimiz gibi, vücudumuzda gerçekleşen tüm biyolojik olaylar birbirleriyle doğrudan iletişim halindedirler. Gıdıklanma kavramı da bunun bir istisnası değildir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
79
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 35
  • Muhteşem! 20
  • İnanılmaz 17
  • Merak Uyandırıcı! 17
  • Bilim Budur! 12
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 11
  • Güldürdü 5
  • Umut Verici! 5
  • Grrr... *@$# 1
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: American Scientist | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 17:08:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10075

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Gezegen
Egzersiz
Yangın
Kuantum Fiziği
Diyet
Mavi
Antibiyotik
Balina
Evrim Tarihi
Genetik Değişim
İngiltere
Şiddet
Tür
Türlerin Kökeni
Hayatta Kalma
Gebelik
Doğal
Biyocoğrafya
Radyoaktif
Oyun
Astrofizik
Buz
İyi
Damar
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
C. R. Harris, et al. Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz?. (8 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 28 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/10075
Harris, C. R., Yılmaz, M. A., Bakırcı, Ç. M. (2021, February 08). Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz?. Evrim Ağacı. Retrieved March 28, 2024. from https://evrimagaci.org/s/10075
C. R. Harris, et al. “Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 08 Feb. 2021, https://evrimagaci.org/s/10075.
Harris, Christine R.. Yılmaz, Muhsin Alperen. Bakırcı, Çağrı Mert. “Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, February 08, 2021. https://evrimagaci.org/s/10075.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close