Genetik ile Değiştirme Teknolojisi: Yeni Nesil Islah Yöntemi Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Tarımın geleceği sizle şekilleniyor!
Üretici ürünü hangi teknolojiler aracılığı ile üretecek, nasıl geliştirecek ve ne kadar uzağa taşıyacak? Üreticinin ne yapacağını belirleyen faktörlerden biri de tüketiciler, yani sizsiniz!
Eğer gıdanızın sağlıklı, ucuz ve çevreci olmasını istiyorsanız, kulağınızı bize verin! Size bir teknolojiyi anlatacağız: Genetik ile Değiştirme Teknolojisini, yani Genetik ile Değiştirilmiş bitkilerin üretimini sağlayan teknoloji... İnsanlarımızın birçoğunun yanlış bildiği, oysa tarımın en büyük sorunlarını çözmemize olanak sağlayabilecek bir teknoloji... Gelin bu teknolojinin sunduğu çözümlere geçmeden önce, tarımda ulaşmak istediğimiz noktaları ve buna ulaşmadaki engelleri bir gözden geçirelim.
Genetik ile Değiştirme Teknolojisi Neden Önemlidir ve Neden Benimsenmelidir?
Türkiye'de gıdada sağlığımıza yönelik en büyük endişelerden biri, ürünlerin tarım ilacı kalıntısı içermesidir. Kalıntı gitsin diye neler yapmayız; sirkeli sularla ovalamak, besinin kabuğunu derinden soymak... Kalıntının kökeni, çiftçinin ürünü yetiştirirken böcek ve hastalıklardan korumak için bitkiyi ilaçlamasıdır. Aslında günümüzdeki tarım ilaçları kurallara uygun kullanıldığında kalıntı bırakmazlar; böcek ve hastalıkları engelledikten sonra, kendi kendilerine yok olurlar. Fakat bu yok oluş, zamana ve uygulanan doza bağlıdır. Çiftçinin ilacı yanlış uygulaması durumunda, ürün soframıza ilaç kalıntıları ile birlikte gelebilir. Yanlış ilaç kullanımını azaltmak amacıyla eğitimler düzenlenir, yasak uygulanır, ilaçlama faaliyetleri takip edilir; fakat tüm bunlara rağmen üreticiler, ilaçları gerektiği gibi kullanmayabilir. Çünkü çiftçi, fazladan tarım ilacı kullanarak ürünün kalitesini ve miktarını arttırabilir ve bu sayede daha fazla kazanç elde edebilir. Dolayısıyla tüketici, kalıntı endişesinde pek haksız sayılmaz.
Tarım ilaçlarına karşı oluşan şüphe, insanları kendi ürünlerini kendileri yetiştirmeye itiyor. Üreticiler ise tüketici taleplerine karşı tarım ilacı kullanımını uygun şekilde yaptıklarına dair belgelerle üretim yapmaya başladı. Buna rağmen, tüketicilerin güvenini kazanmak kolay olmuyor. Sonuç olarak siz, en temel ihtiyaçlarınıza ulaşırken hâlâ kaygı duymaya devam ediyorsunuz.
Gıdanın güvenli olmasının yanında, ucuz olmasını da isteriz. Üreticinin yeteri kadar kazanmasını sağlamadan, ürünün ucuz olması bir hayaldir. Üreticinin kazanabilmesi için ise üretim maliyeti düşmelidir. Üreticiyi en fazla zorlayan yük; tohum, tarım kimyasalları (ilaç, gübre), yakıt/enerji gibi girdi masraflarıdır.[1] Girdi miktarını azaltmak, hem maliyeti düşürmenin hem de üretim sırasında çevreye daha az zarar vermenin en kestirme yoludur. Girdiler ise ancak bilim ve teknolojinin önderliğindeki stratejilerle azaltılabilir.
Genetik ile Değiştirme Teknolojisi (GD) Nedir?
Genetik ile Değiştirme teknolojisi, genetikçilerin dışarıdan bitki DNA'sına gen ekleyerek değişiklik yaptığı yeni nesil bir ıslah yöntemidir.
Tarım tarihi boyunca; bitkilerin yüksek verimli, hastalığa/zararlıya dayanıklı ve lezzetli olmasını isteyen insanlar, bitkilerin genetik yapısını değiştiren farklı ıslah yöntemleri kullanmışlardır (Görsel 1). Kullanılan ıslah yöntemleri modern, bilimsel teknolojilerle birlikte yenilenmekte; daha hassas ve isabetli bir hal almaktadırlar. Hassas ve isabetli ıslah yöntemi denildiğinde ise akla ilk olarak, genetik biliminden ve genetik mühendisliğinden güç alan, Genetik ile Değiştirme teknolojisi gelmektedir. Genetik ile Değiştirme teknolojisi, doğada bulunan bir özelliğin, genetikçi eliyle bitki DNA'sına aktarılarak bitkide değişiklik yapılması ile uygulanan ıslah yöntemidir. Genetik ile Değiştirme teknolojisi, DNA'ya doğrudan müdahale etme imkânı sağladığı için klasik ıslah ve melezleme (Hibridizasyon) gibi yöntemlerden farklılaşır; hassas, hızlı ve isabetlidir.
Islahçılar, Genetik ile Değiştirme teknolojisinde bitkiye istenilen nitelikleri ortaya çıkartacak genleri aktarırlar. Bunu yaparken doğada kendi genlerini bitkiye aktarabilme özelliğine sahip Agrobacterium tumefaciens isimli bir bakteriyi kullanırlar. Islahçılar bu bakterinin gen aktarma mekanizmasını koruyarak, aktarılacak genleri kendi tercih ettikleri genlerle değiştirmektedirler (Görsel 2). Islahçılar, bakterinin aktaracağı geni seçerken, klasik ıslahın aksine çok önemli bir avantaja sahiptirler: Aktarılacak gen yalnız bitkilerden değil, hayvan ve mikroorganizma gibi farklı gen kaynaklarından da gelebilir. Bu sayede seleksiyon (işe yarayan özellikleri mevcut çeşitlilik içinden seçme) veya melezleme (hibridizasyon, genetik açıdan farklılaşan bireyleri çiftleştirerek istenen özelliklere sahip yeni birey elde etme) yöntemleriyle elde edilmesi mümkün olmayacak bitki çeşitleri geliştirebilirler. Örneğin, Genetik ile Değiştirme yöntemiyle Bt adı verilen, belirli böceklerin zarar veremediği bitkiler geliştirildi. Bu bitkiye aktarılan özellik başka bir bitkiden değil, böcekleri hasta edebilen özel bir bakteriden aktarıldı. Herhangi bir bakteri genini (DNA'nın istenen özelliğin oluşmasını sağlayan parçası) bitkiye klasik ıslahla aktarabilmenin yolu yoktur.
Genetik ile Değiştirme teknolojisi, sanılanın aksine bitkinin DNA'sını klasik ıslaha oranla çok daha az değiştirir. Çünkü Genetik ile Değiştirme teknolojisi, bitkiyi değiştirmeden önce bir "gen" belirler, yalnızca onu değiştirmeyi amaçlar. Klasik ıslah ise birbirinden farklı iki ayrı bitkiyi çiftleştirerek iki bitkinin genomunu rastgele şekilde birbirine karıştırır ve sonra da isteği genin haricindeki parçaları elemeye çalışır.
Klasik ıslahta ıslahçı, bitkisini geliştirmek için gelişmiş özelliğe sahip bitki ile çiftleştirir. Mesela, kuraklığa dayanmasını istediği domatesi kuraklığa dayanıklı bir domates bulup onunla çiftleştirir. Fakat bu aşamada diğer domatesten yalnız kuraklığa dayanıklılık değil yanında pek çok farklı özellik de kontrol dışında domatese aktarılmış olur. Islahçı, daha sonra bu çiftleşmenin ürünü olan domatesi, kuraklığa dayanıklılık özelliği yanında gelen özellikleri ayıklamak için defalarca baştaki domatesiyle çiftleştirir, bu sırada da her çiftleşmenin sonunda dayanıklılık özelliğinin oğul döllerde korunduğunu teyit eder. Bu özelliği içermeyen oğul dölleri kullanmaz. Fakat ıslahçı, ne kadar uğraşırsa uğraşsın kuraklığa dayanıklılık kazandırdığı domatesi kendisi istemeden başka özellikler de kazanacaktır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Oysa Genetik ile Değiştirme teknolojisi kullanıldığında, kuraklığa dayanıklı bitkiden yalnızca hedef özelliği sağlayan gen domatese aktarılacağı için, domates, istenmeyen genleri taşımayacaktır.
Bir analojiyle açıklayalım: Arabanızın üstüne bagaj takabilmek için ek parça yapmak istiyorsunuz. Islahçı bunun için bagaj demiri olan bir araba bulur, arabayı rastgele parçalara bölerek sizin arabanızın parçalarıyla değiştirir, çıkan sonuçtan bagaj demiri içerenleri seçer, fakat arabanız diğer arabaya ait parçalar da içermeye başlayacaktır. Oysa bu işlem, sadece bagaj demirini diğer arabadan alınıp takılarak yapılabilir. Arabayı DNA olarak düşünürseniz, bagaj demiri de burada geni temsil eder. Mesela görseldeki gibi A, G, C ve T harflerinden oluşan arabaya başka bir modelde bulunan, "GTA" harfleriyle kodlanan bir parça ekleyerek geliştirebiliyoruz (Görsel 3). İşte araba modelinizi yeni parçayla geliştirme işlemi bir Genetik ile Değiştirme bitkinin geliştirilmesi süreciyle benzerdir.
Neden "Genetiği Değiştirilmiş Organizma" Demiyoruz?
Genetik ile Değiştirme teknolojisinin ne olduğunu açıklarken doğru terminolojinin kullanılması gerekmektedir. Bu nedenle, Genetik ile Değiştirme teknolojisini anlatırken sürekli bir ıslah yöntemi olduğu üzerinden gittik ve dikkat ettiyseniz hiç "Genetiği Değiştirilmiş Organizma" terimini kullanmadık.
Bu terim, yanlış bir algı yaratıyor: Sanki bitkilerin genetiğine dokunmak, bu yönteme özgüdür algısı... Oysa ıslahta, aslında, bitkilerin genetiklerinin değiştirildiğini gördük. Yani tüm ıslah yöntemleri bitkinin genetiğini değiştiriyor; fakat sadece GD teknolojisi ile üretilen çeşitler "Genetiği Değiştirilmiş Organizma" olarak tanımlanıyor, bu da diğer yöntemle üretilen çeşitlerin genetik yapısının değişmeden sabit kaldığı yanılgısına yol açıyor.
Bunu da bir analoji ile açıklayalım. Yumurta pişirmek için iki ayrı yöntem vardır: Sahanda yumurta ve omlet. Farz edin ki bu iki yöntem hakkında da daha önceden bilginiz yok; yalnızca isme bakarsanız hatalı düşüneceğiniz garanti gibidir: Sahan, yalnız sahanda yumurta için değil, omlet yapımında da kullanılır; fakat yalnız "sahanda yumurta" kavramının isminde sahan geçtiği için omletin sahanda yapılmadığı sonucuna varırsınız. Sahan, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre "derinliği az, metal kap" demektir. Eğer omletin nasıl yapıldığını bilmiyor olsak, yalnızca isme bakarak omletin sahanda olmadığını doğal olarak düşünürdük. İşte "genetiği değiştirilmiş organizma" veya "GDO" dediğimizde de önceden bilgi sahibi olmayan biri ıslah yapılırken bitkinin genetik yapısına dokunulmadığını zanneder.
Bir diğer analoji ile açıklayalım: "Çay" ve "bitki çayı" aslında çok kötü isimlendirilmiş iki ayrı kavramdır. Bu ikisini bilmeyen biri, yalnızca kavramın adına bakarak, çayın bitki olmadığını zanneder. Terimdeki sıkıntı, bizce bugün entelektüel çevrelerde dahi neden "GDO" nun anlaşılamadığını açıklıyor. Bizce "Genetiği Değiştirilmiş Organizma" terimi derhal terk edilmelidir.
İyi bir terim, bize kavramların içeriğini özetler. Hiç bilmediğimiz bir kavram hakkında bile bir anda bizi bilgi sahibi yaparlar. Gelin bir örnek üzerinden gidelim: "Çiçek balı" ve "çam balı", iki terim olup, iki farklı bal kavramını çok başarılı bir şekilde ayırmamızı sağlar. Belki bu yazıyı okuyan pek çok kişi bilmez: Çam ağaçları, çiçek açmazlar. Dolayısıyla arı, çamdan bal üretirkenü çiçek organını kullanmaz. Yalnızca bu terimlere bakan kişi, önceden hiç bilgi sahibi olmasa bile arının bal yapmada çamın çiçeği dışında bir organını kullandığı çıkarımını yapabilir. Benzer şekilde, "Genetiği Değiştirilmiş Organizm" yerine "Genetik ile Değiştirilmiş Organ" terimi çok daha açıklayıcı olacaktır. Genetik ile Değiştirme terimi bize pek çok bilgi sunar: Bu yöntem genetik yöntemdir, demek ki bu yöntemi uygulamak için, genetik bilimi okumak zorunludur.
Tarımdaki Sorunların Çözümünde Genetik ile Değiştirme Teknolojisinin Yeri
Tarımda tarım ilacı kalıntısı, Genetik ile Değiştirme teknolojisi ile çözülebilir. Genetik ile Değiştirme teknolojisi, bitkiyi böceklere karşı korur ve bunu doğada doğal olarak bulunan bakterilerin böcekleri hasta etmede kullandığı özelliği bitkiye aktararak başarır.
Bacillus thuringiensis isimli bakteri, böceklerin midelerindeki sindirim enzimlerini durduran bir protein üretir. Bu proteini üreten bitkiler böceklere karşı dayanıklı hale gelir. Böylece Genetik ile Değiştirme teknolojisi, böceklere karşı tarım ilacı kullanılmasının ve ürünlerde kalıntı olması ihtimalinin önüne geçer, hem üretici hem de tüketici kazançlı çıkar.
Genetik ile Değiştirme teknolojisi, üretim maliyetini azaltır. Mesela; çiftçi, bitkisi böceğe dayanıklı olduğundan, pestisitten tasarruf eder. Yine çiftçi, bitkileri zararlı bitkilerden Genetik ile Değiştirme teknolojisi ile korunduğu zaman, yabancı bitkileri öldürmek için toprağı sürmeye gerek duymaz ve yakıttan tasarruf eder. Bu bahsedilen teknolojide özel bir bitki öldürücü ilaç (herbisit) kullanılır, ama öncesinde genetik yöntemle tarımını yaptığınız bitkiyi, bu ilaca dayanıklı hale getirmişsinizdir. Böylece bütün istenmeyen otlar hızlıca ölür, yalnızca kültür bitkiniz sağ kalır. Bunu, filmlerde sıkça yaşanan bir klişeyle örneklendirebiliriz: Şoförü olduğunuz arabayı kafanıza silah dayayarak kaçıran kişiyi etkisiz hale getirmek için önce emniyet kemerinizi takar sonra çok ani bir fren yaparsınız. Emniyet kemeri sizi frenin etkisinden korur, kafanıza silah dayayan kişi ise ön camdan yola fırlar.
Genetik ile Değiştirme teknolojisi, ayrıca, dolaylı yoldan verimi de arttırır. Çünkü çiftçi hem böcek hem yabancı otlarla sadece ilaçla başarabileceğinden daha etkili savaşır. Genetik ile Değiştirme teknolojisinin maliyeti düşürüp verimi arttırdığı bilimsel çalışmalarla sabittir. 1996 - 2011 yılları arasında Genetik ile Değiştirme teknolojisi, pestisit kullanımını %37 azaltmış, verimi %22 arttırmıştır.[2] Genetik ile Değiştirme teknolojisi kullanımında yeni olan Bangladeş, Pakistan ve Nijerya'da yapılan çalışmalar da bu tespiti desteklemektedir.[2], [3], [4]
Genetik ile Değiştirme teknolojisinin bu başarıları gelişmekte olan ülkelerde çok daha fazla etki yaratmıştır.[2] Öyle ki; Filipinler'de 2003 - 2016 arasında GD çeşitler kullanan üreticiler ve aileleri (470,500 kişi) 724 milyon dolarlık kazanç sağlamışlardır.[5] Bu ve buna benzer veriye, her gün bir yenisi ekleniyor: Kenya, yeni geliştirilen virüse dayanıklı Genetik ile Değiştirilmiş Cassava ile üreticilerin %98'e varan ürün ve dolayısı ile gelir kaybı yaşamalarının önüne geçerken, Hindistan'da üreticiler Genetik ile Değiştirme teknolojisi ile geçmişte yaşadıkları başarılı üretimi yakalamak için yasak olmasına karşın sivil itaatsizlik yaparak GD pamuk ekmeye devam ediyorlar.[6], [7] Genetik ile Değiştirme teknolojisi, tarım girdilerini azaltarak, tüketicinin gıdaya ekonomik şekilde ulaşmasının önünü açacaktır.
Genetik ile Değiştirme teknolojisi çevre üzerindeki baskıyı azalttığı için, bilinçli tüketicinin bu yönde beklentisini karşılayabilir. Genetik ile Değiştirme teknolojisi, 1996 - 2018 yılları arasında, 775 milyon kg tarım ilacının kullanılmasının önüne geçmiş; böylece tarım ilaçlarının çevreye zararlı etkilerini (toprağa ve su kaynaklarına karışma, hedef olmayan canlılara etki) %18,5 oranında düşürmüştür.[8] Yabancı otlara karşı kullanılan Genetik ile Değiştirme teknolojisi, toprağı sürme ihtiyacını kaldırıp hem erozyonu engellemiş hem de yakıttan tasarruf sağlayarak havayı korumuştur. Yakıttan tasarruf, sera gazı salımı açısından, trafikten 15 milyon aracın çekilmesine eş değer etki yaratmıştır.[8] Genetik ile Değiştirme teknolojisi çevrenin korunmasına önemli katkı sağlayarak hem üreticinin hem de tüketicinin beklentilerini karşılamaktadır.
Genetik ile Değiştirilmiş Ürünler, Sağlığı Koruyor!
Genetik ile Değiştirilmiş ürünler sağlığa zararlı mıdır? Bu soruya bilimin cevabı açıktır: Genetik ile Değiştirilmiş bitkiler, diğer ıslah yöntemleriyle geliştirilmiş bitkiler kadar güvenlidir; çünkü sağlığı olumsuz etkilediğini gösterebilen geçerli bir kanıt yoktur.[9], [10]
Öte taraftan Genetik ile Değiştirilmiş ürünlerin sağlık problemlerine neden olduğunu iddia eden araştırmalar olduğunu zaman zaman medyadan duyarız, ya bunlara ne demeli? Bu tip haberlerin arka planını araştırdığınızda, söz konusu iddiaların bilim dünyasında kabul görmediği ortaya çıkıyor.[11] Mesela, Sêralini ve ekibi, Genetik ile Değiştirilmiş mısırın farelerde tümör oluşumuna neden olduğunu açıklayan bir makale ile büyük etki yaratmıştır. Ancak yapılan incelemelerde, çalışmada kullanılan istatistik yöntemlerin ve analiz sonuçlarının sorunlu olması, araştırmada herhangi bir şeye maruz kalmasa da tümör geliştirmeye yatkın farelerin kullanılması gibi birçok nedenle makale geri çekilmiştir.[12]
Oysa Genetik ile Değiştirilmiş ürünlerin güvenilir olduğunu gösteren pek çok çalışma saygın bilim dergilerinde yayımlanmaktadır.[13] Mesela, Genetik ile Değiştirilmiş ürünlerin uzun vadeli etkileri konusunda hayvanlar ile yapılan bir araştırmada, 1996 - 2011 yılları arasında, Genetik ile Değiştirilmiş bitkilerden üretilen yemlerle beslenen 100 milyar hayvanın sağlık durumları izlenmiş ve bu yemlerin hayvanların sağlığını olumsuz etkilediğine dair bir veri elde edilememiştir.[14]
Yineü bilimin en tepe örgütleri de GD ürünlerin sağlığa zararı olduğuna dair herhangi bir kanıt olmadığını vurgulamaktadır. Örneğin, Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi tarafından 20 yıllık verileri inceleyerek hazırlanan detaylı raporda; Genetik ile Değiştirilmiş ürünlerin, otizmle, çölyak hastalığıyla, böbrek rahatsızlıklarıyla, obeziteyle ve kanserle ilişkisi olmadığı belirtilmiştir.[15] Uzmanlar, kanıtlara dayanarak görüş birliği içerisinde, Genetik ile Değiştirilmiş ürünlerin güvenli olduğunu kabul ederler.
Ancak bu, "GD ürünler yüzde yüz güvenlidir" anlamı taşımaz. Çünkü geliştirilen her teknolojinin doğası gereği risk taşıdığı göz önüne alındığında "%100 güvenli" ibaresi bilimsel olarak geçerli olmamaktadır.[16] Dolayısı ile Genetik ile Değiştirilmiş ürünler güvenli diyenler; aksini gösteren bilimsel kanıtın yokluğundan ötürü böyle demektedirler.
Buna rağmen tüketicide Genetik ile Değiştirilmiş ürünlere yönelik birçok temelsiz korkular bulunmaktadır. Tüketicilerin Genetik ile Değiştirilmiş ürünlere yönelik şüphelerinin başında alerjenite gelir. Gelin bu iddiayı ele alalım. Geliştirilen Genetik ile Değiştirilmiş ürünler piyasaya sürülmeden önce, bilinen tüm alerjenler için bilimsel yöntemlerle test edilir ve Genetik ile Değiştirilmiş olmayan ürünlerle kimyasal ve elemental analizlerle karşılaştırılarak, farklılık aranır. Hem Genetik ile Değiştirilmiş olmayan ürünle aynı analiz sonuçları elde edilir hem de alerjen testlerinden negatif sonuç elde edilirse; Genetik ile Değiştirilmiş ürünlerin alerji riski bakımından güvenilir olduğu kabul edilir. Uzun yılların verilerine dayanan çalışmalarda şunu görüyoruz: Alerji riski bakımından GD ürünler ve GD olmayan ürünler, eş değerdir.[15] Risk bakımından Genetik ile Değiştirilmiş olmayan ürünlerden farkı bulunmayan ve tüketimine izin verilen 30 ayrı Genetik ile Değiştirilmiş üründe hiçbir alerjen tespit edilememiştir.[17]
Genetik ile Değiştirilmiş ürünler riskli olmak bir yana dursun, Genetik ile Değiştirilmiş olmayan ürünlerde bulunan risklerin bir kısmını barındırmayabiliyorlar, hatta sağlığa doğrudan fayda sağlayabiliyorlar! Mesela, Genetik ile Değiştirilmiş bitkiler, böceklere karşı Genetik ile Değiştirilmiş olmayanlara göre daha dayanıklı olduğundan, böcek saldırısı sonucu artan mikotoksinleri daha az miktarda içerir. Mikotoksinler, mantar kaynaklı olup kanserojen zehirlerdir. Bu zehirler, özellikle, gelişmekte olan ülkelerde; akut zehirlenme, karaciğer, yemek borusu kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarına neden oluyorlar.[18], [19] Bu sorunlar, böceğe dayanıklı Genetik ile Değiştirilmiş mısırlar sayesinde önemli ölçüde azalıyor: 21 yıllık verileri inceleyen bir meta-analizde, GD mısırlarda mikotoksinlerin %30 azaldığı, insanların ve hayvanların mikotoksinlere daha az maruz kaldığı tespit edilmiştir.[20]
Genetik ile Değiştirilmiş ürünler, "gizli açlık" denilen, mineral ve vitamin bakımından yetersiz beslenmeye karşı da etkilidir. Bunlardan en çok bilineni, A vitamini içeriğince zenginleştirilmiş Altın Pirinçtir. Altın Pirinç, her yıl 250 - 500 bin çocuğun kör kalmasından ve akabinde ölümlerinden sorumlu olan A vitamini eksikliğini gidermek için geliştirilmiştir.[21] Altın Pirinç dışında demir, çinko gibi önemli mineral eksikliklerini gidermek için de birçok Genetik ile Değiştirilmiş ürün geliştirilmektedir.
Genetik ile Değiştirme Teknolojisi, Çevre Dostu Üretimin Anahtarıdır!
Artan nüfusu iklim değişikliği baskısı altında, doğal kaynakları kirletmeden ve etkin şekilde kullanarak besleyebilmek, önümüzdeki 30 yılda tarımı bekleyen en zorlu sınavdır. Bu zorlu sınavdan başarılı bir şekilde çıkmanın yolu; tarımın daha çevre dostu bir sistem haline gelmesine bağlıdır. Peki, dünyada yaşanabilir alanların %50'sini işleyen, sera gazı emisyonunda %18,4'lük paya sahip, hatalı kullanılan gübre, pestisit gibi girdilerle ekosistemleri olumsuz etkileyebilen bir sistemi nasıl çevre dostu hale getirebiliriz?[22], [23] Cevap gayet basit: Girdileri azaltarak, toprağı yerinde bırakarak (sürmeme/işlememe) ve tarıma ayrılan araziyi azaltarak...
Genetik ile Değiştirme teknolojisinin tarıma dahil olmasıyla birlikte, çevre için sağladığı en önemli fayda girdileri azaltmasıdır. Örneğin, bu girdilerden böcek ilacı (insektisit) , bitkileri Genetik ile Değiştirme teknolojisiyle donattığınızda önemli ölçüde azalıyor. Böylece insektisitlerin toprak ve su kaynaklarına sızmaları önlenirken, yanlış kullanımdan kaynaklı hedef olmayan canlıların ve faydalı böceklerin zarar görmelerinin de önüne geçiliyor.
Genetik ile Değiştirme teknolojisi, bir diğer faydayı toprağı işleme zorunluluğunu kaldırarak sağlıyor. Bu zorunluluğun kalkması, yakıt girdisini düşürmenin yanında toprağın fiziksek, kimyasal ve biyolojik yapısını da koruyor. Toprağı işlemek topraktaki faydalı canlılara zarar verdiği ve toprağı erozyona açık hale getirerek, toprağın bitki açısından besin değeri en yüksek kısmını riske attığı için istenmeyen bir işlemdir.[24]
Genetik ile Değiştirme teknolojisi verimi arttırarak, aynı miktarda ürünü daha az alanda sağlayabilir. Arazinin etkin kullanımı; yani az girdi ile az alandan daha yüksek verim alma ile karşımıza iki önemli seçenek çıkıyor. İlki, birim alanda verim yükselmesiyle yeni tarım alanlarının açılmasının önüne geçiliyor. İkincisi, verim kaybı yaşamadan tarım alanlarını küçülterek kalan alan doğaya kazandırılabiliyor (Görsel 4). Her iki seçenek de doğal ekosistemlerin korunması açısından önemli olduğu kadar, COVID-19 salgınıyla kötü şekilde tecrübe ettiğimiz, yabani hayatla insan temasının olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi için de önemlidir.
Yediğimiz Her Şey Genetik ile Değiştirme Teknolojisi Ürünü Mü?
Yaygın kanının aksine Genetik ile Değiştirilmiş bitkiler veya bunlardan elde edilen gıdalar, Türkiye'de yoktur. Türkiye'de Genetik ile Değiştirme teknolojisi kullanarak bitki ve hayvan üretimi, 2010 tarihinde yürürlüğe giren, Biyogüvenlik Kanunu ile tamamen yasaklanmıştır. Günümüzde sadece hayvan yemi olarak kullanılmak üzere belirli Genetik ile Değiştirilmiş mısır ve Genetik ile Değiştirilmiş soyadan elde edilmiş ürünler ithalat yolu ile denetimli olarak ülkemize girebilmektedir. Kısaca; Türkiye'de tükettiğimiz hiçbir tarımsal ürün Genetik ile Değiştirme teknolojisi kaynaklı değildir.
Dünya'da ise durum farklıdır. Genetik ile Değiştirilmiş ürün çeşitleri her geçen yıl artmaktadır. Bu çeşitlere hububat, meyve ağaçları, baklagiller ve diğer gruplar dahil olmaktadır.
Hangi besinlerin Genetik ile Değiştirme teknolojisi ile üretileceği ticari değere, ihtiyaca ve teknolojik olanaklara göre belirlenmektedir. Farklı Genetik ile Değiştirilmiş ürünler arasında ortak özellikler bulabilirsek, bu özelliklerin genetik ile değiştirilecek ürünlerin seçiminde etkili olduğunu düşünebiliriz. Dünya genelinde ticari olarak yetiştirilen Genetik ile Değiştirilmiş çeşit sayısı on ikidir:
- Soya,
- Mısır,
- Pamuk,
- Kanola,
- Şeker Pancarı,
- Alfalfa,
- Papaya,
- Kabak,
- Patates,
- Elma,
- Patlıcan
- Şeker Kamışı
Bu az sayıda ürünün tamamına yakını, tek bir ülkede, ABD'dedir (Grafik 1). GD üretimini çok az sayıda ürün domine eder: Soya, Mısır, Pamuk ve Kanola (Grafik 2). Bu ürünlerin hepsi de kendi alanlarında endüstriyi neredeyse te başına sırtlar. Mısır, şeker; Soya, protein; Kanola, yağ; Pamuk ise lif kaynağıdır. Endüstride daha sınırlı olan bitkilerde Genetik ile Değiştirme teknolojisi çok daha kısıtlı kullanılır.
Hangi ürünün Genetik ile Değiştirme yöntemiyle yapılacağını belirleyen bir diğer faktör çaresizliktir. Pek çok tarım ürünü o bölgeye yeni gelen böcek (istilacı böcek de denir) ve hastalıklara karşı korumasızdır. Oturmuş bir endüstri yeni gelen tehlikelere, özellikle mevcut teknolojiler işe yaramıyorsa yeni teknolojilere yatırım yapmaya daha açık olacaktır. Dünyanın ilk Genetik ile Değiştirilmiş bitkisi papaya ağaçlarında da durum budur.
1940'larda ABD'deki Havai adalarında yeni çıkan bir virüs, papaya üretimini bitirme noktasına getirdi. Yeni bir savaşma yöntemine ihtiyaç vardı, çünkü hasta ağaçları imha etme, üretimi kaydırma, hastalığı yayan böceklerle kimyasal mücadele gibi yöntemler hastalığın yayılmasını engelleyemedi. Bu acil ihtiyaç ortamı ve alternatifsizlik 2000'li yıllara gelindiğinde Cornell ve Hawaii üniversiteleri tarafından geliştirilen Genetik ile Değiştirilmiş papayaların üretimini sağladı.
Yine Türkiye'de ilk Genetik ile Değiştirme teknolojisi girişimlerinden birinin domates olmasının nedeni, Türkiye'ye görece yeni giren güveye (Tuta absoluta) karşı domates sektörünün çaresiz kalmasıydı. Ancak, Prof. Dr. Sami Doğanlar ve ekibi tarafından geliştirilen Tuta larvalarına dayanıklı domates çeşidi, ülkemizde Genetik ile Değiştirilmiş bitki yetiştirmenin yasak olması nedeniyle toprakla asla buluşamadı.
Bir diğer faktör ise bitkinin nerede kullanılacağıdır. Hayvan yemi veya diğer endüstrilerde kullanım alanı olan bitkiler Genetik ile Değiştirilmiş versiyonları için yatırım çekmede daha başarılı oldular. Türkiye'nin de dahil olduğu pek çok ülkede Genetik ile Değiştirilmiş bitkiler, insan tüketimi için yasak olmasına rağmen diğer sektörlerde serbestlik kazanabiliyor. Örneğin, yukarıda da bahsettiğimiz üzere; Türkiye'de ve Avrupa Birliği ülkelerinde hayvan yemi olarak kullanılmak üzere Genetik ile Değiştirilmiş bitkilerden elde edilmiş ürünler ithal ediliyor.
İnsan tüketimine uygun Genetik ile Değiştirilmiş bitki geliştirme ve yetiştirme ise son yıllarda ivme kazanmaya başladı. Bu ivmelenmede en pay sahipleri ise bitkisel üretimde ve gıda temininde sorun yaşayan gelişmekte olan ülkelerdir. Örneğin, Nijerya'da geliştirilen böceğe dayanıklı börülce ve Bangladeş'te üretimi yapılan böceğe dayanıklı patlıcan (BT Brinjal) , en önemli iki Genetik ile Değiştirilmiş çeşit olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç
İnsan, kendini bildi bileli doğayı kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarladı. Elinde DNA bilgisi olmadığı dönemlerdeki çabalarıyla bugün yediğimiz besinlerin temelini ıslahta seleksiyon yöntemini kullanarak attı; fakat bu on binlerce yıl sürdü. Bugün artık sağlıklı, daha ucuz ve çevreye daha duyarlı üretim yapmanın kısa yolu genetik bilimini kullanmaktan geçiyor. Tüketiciler kendilerinin ve çocuklarının geleceği için klasik ıslah ve diğer ıslah yöntemlerine alternatif olarak genetik ile değiştirme teknolojisini de desteklemelidirler.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ N. Erginsoy. Tarımsal Ürünlerin Girdi Maliyeti 2,5 Yılın Zirvesine Çıktı. (21 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 29 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Investing | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c W. Klümper, et al. (2014). A Meta-Analysis Of The Impacts Of Genetically Modified Crops. Plos One, sf: 9(11). doi: 10.1371/journal.pone.0111629. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Shelton, et al. (2020). Impact Of Bt Brinjal Cultivation In The Market Value Chain In Five Districts Of Bangladesh. Front. Bioeng. Biotechnol.. doi: 10.3389/fbioe.2020.00498. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Ahmed, et al. Impacts Of Bt Brinjal (Eggplant) Technology In Bangladesh. (1 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ The International Service for the Acquisition of Agri-biotech Applications. (2018). Global Status Of Commercialized Biotech/Gm Crops In 2018: Biotech Crops Continue To Help Meet The Challenges Of Increased Population And Climate Change. Not: Doküman: https://www.isaaa.org/resources/publications/briefs/54/executivesummary/pdf/B54-ExecSum-English.pdf.
- ^ J. Maina. Kenya Approves Disease-Resistant Gmo Cassava. (25 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Biswas. Maharashtra: Farmers’ Union To Provide Seeds Of Htbt Cotton, Asks Farmers To Register Online. (9 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b G. Brookes, et al. (2020). Environmental Impacts Of Genetically Modified (Gm) Crop Use 1996–2018: Impacts On Pesticide Use And Carbon Emissions. GM Crops & Food,, sf: 215-241. doi: 10.1080/21645698.2020.1773198. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Norero. More Than 280 Scientific And Technical Institutions Support The Safety Of Gm Crops. (19 Haziran 2017). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ The Royal Society. (2016). Gm Plants: Questions And Answers. Not: Doküman: https://royalsociety.org/-/media/policy/projects/gm-plants/gm-plant-q-and-a.pdf?la=en-GB&hash=114AAF10B57C7486C749EBC7745C9420.
- ^ A. Nicolia, et al. (2013). An Overview Of The Last 10 Years Of Genetically Engineered Crop Safety Research. Critical Reviews in Biotechnology, sf: 77-88. doi: 10.3109/07388551.2013.823595. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. E. Seralini, et al. (2012). Retracted: Long Term Toxicity Of A Roundup Herbicide And A Roundup-Tolerant Genetically Modified Maize. Food and Chemical Toxicology, sf: 4221-4231. doi: 10.1016/j.fct.2012.08.005. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Anonim. What Does Science Say About Gmo’s–They’re Safe. (3 Ocak 2015). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Eenennaam, et al. (2014). Prevalence And Impacts Of Genetically Engineered Feedstuffs On Livestock Populations. Journal of Animal Science, sf: 4255–4278. doi: 10.2527/jas.2014-8124. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b National Academies of Sciences, Engineering, and Medicine. (2016). Genetically Engineered Crops: Experiences And Prospects. ISBN: 978-0-309-43741-7. Yayınevi: The National Academies Press.
- ^ L. Katiraee. Why No One Will Ever “Prove That Gmos Are Safe”. (20 Mayıs 2015). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Xu. Nothing To Sneeze At: The Allergenicity Of Gmos. (10 Ağustos 2015). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Smyht. (2019). The Human Health Benefits From Gm Crops. Plant Biotechnology Journal, sf: 887-888. doi: 10.1111/pbi.13261. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Yu, et al. (2021). The Impact Of Bt Corn On Aflatoxin-Related Insurance Claims In The United States. Scientific Reports, sf: 1-10. doi: 10.1038/s41598-020-66955-1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Pellegrino, et al. (2018). Impact Of Genetically Engineered Maize On Agronomic, Environmental And Toxicological Traits: A Meta-Analysis Of 21 Years Of Field Data. Scientific Reports. doi: 10.1038/s41598-018-21284-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Worl Health Organization. Vitamin A Deficiency. (21 Temmuz 2021). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Ritchie. Half Of The World’s Habitable Land Is Used For Agriculture. (11 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Ritchie. Sector By Sector: Where Do Global Greenhouse Gas Emissions Come From?. (18 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Goodman. Genetically Engineering Our Future Food Security. (23 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2021. Alındığı Yer: doi: 10.33548/scientia552. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 21:08:54 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10756
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.