Dünyanın En Dayanıklı Hayvanları Üzerinde Yapılan Deneyler, Panspermia Teorisini Destekleyici Sonuçlar Sunabilir mi?
Tardigradların, Panspermia Teorisinde Taşıyıcı Organizma Olarak İşlev Görmesi Mümkün Olabilir mi?
Panspermia teorisi, canlılığın nasıl “filizlendiğine” dair ortaya atılan teorilerden (diğerleri; abiyogenez, biyogenez, ototrof, heterotrof, yaratıcı vb.) birisidir. Nispeten öne sürülen diğer teorilere nazaran zayıf kalsa da araştırmacılar tarafından dikkate alınıp üzerinde çalışmalar yürütülmektedir.
Panspermia, en geniş tanımıyla canlılığın gezegenler arasında geçiş yapabilmesi demektir. Kelime anlamı olarak Antik Yunan dilinde "tüm tohumlar" demektir. Bundan da anlaşılabileceği gibi, yaşamın tohumlarının tüm Evren'e dağılabileceğini ileri sürer.
Dünya'ya uyarlayacak olursak, gezegenimize hayatın çok uzun zaman önce (3.8 milyar yıl önce), bir diğer gezegenden taşındığını ileri süren argümandır. Bu argümana göre hayat meteoroidlerle, asteroidlerle ve gezegenoidlerle bir gezegenden bir diğerine, bir galaksiden bir diğerine, Evren'in bir "ucundan" diğerine taşınabilmektedir.
Bu görüşe göre yaşam sadece 1 defa başlamış olmak zorunda değildir. Birden fazla defa, birden fazla noktada başlamış ve Evren'de çeşitli uzay olaylarıyla taşınmış olabilir. Panspermia hakkında daha detaylı bilgi için sitemizde yer alan ilgili yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Panspermia teorisi, uzayın ekstrem koşullarına dahi dayanabilen ekstremofiller gibi mikroskobik yaşam formlarının, gezegenler arasındaki çarpışmalardan sonra uzaya saçılan enkazda sıkışıp kaldığını öne süren bir düşünceye hizmet etmektedir. Ve eğer bu canlılar yeni uğrak noktaları olan gezegenlerde ideal koşullarla karşılaşırsa, organizmalar aktif hale gelebilir ve evrim sürecini başlatabileceği ön görülür. Panspermia, yaşamın nasıl başladığı sorusuna yanıt vermez, sadece Evrende yaşamın seyahat edebileceğini ve canlılık anlamında “bâkir” gezegenlerde yaşamın temellerini atabileceğini öne sürer.
Bu fikir bir bilimkurgu romanından çıkmış gibi görünse de, bazı çalışmalar dünya dışı bir yaşam kaynağının tahmin edildiği kadar uzak bir fikir olmayabileceğini düşündürmektedir.
Tardigradlar, Gezegenler Arası Yolculuk Yapabilecek Kadar Dayanıklılığa Sahip Canlılardan Biri Mi?
Öncelikle “Tardigrad nedir?” sorusuna açıklık getirelim. Tardigradlar, mikrometrik boyutlara sahip omurgasız canlılardan biridir. Genel anlamda görünüşleri silindire benzemekte olup vücudundan 8 adet her birinin ucunda pençeler yer alan bacaklar uzanır. Dünya’nın her yerinde karşımıza çıkabilmektedirler, evet aklınıza gelen o zorlu kıta da buna dahil. Antarktika ve tardigradlar üzerindeki çalışmaları anlattığımız yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Aktif halde olabilmeleri için su filmine ihtiyaç duyarlar, su filmi olmadığı zamanlarda ise kriptobiyoz adı verilen latent bir döneme girerler.
İşte tam da bu özellikleri yüzünden tardigradlar araştırmacıların odak noktası haline gelmiştir. Çünkü bu özelliklerin tardigradları çok düşük sıcaklıklardan (-273oC) canlılık için tehditkâr olan sıcaklık noktalarına (+150oC) kadar koruyabildiğini ortaya çıkaran çalışmalar yapılmıştır. Aynı şekilde bu çalışmalar bu canlıların çok yüksek basınçlardan (6.000 atmosfer basıncı) vakumlu uzay boşluğuna ve kozmik radyasyona kadar en ekstrem koşullara bile rahatlıkla göğüs gerebilen türleri olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu alanda yapılan çalışmaları sizlere anlattığımız Tardigradlar ve Uzay başlıklı yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Tardigradlar tek bir tür değildirler ve her tardigrad türü, abiyotik (basınç, pH, radyasyon vb.) etkilere karşı eşit derecede dayanıklı değildir. Örnek olarak Milnesium tardigradum, diğer tardigrad türlerine nazaran radyasyona direnç konusunda ön plana çıkan en dayanıklı tardigraddır. Hatta bilinen en dayanıklı hayvan unvanını da tardigradlara kazandıran yegâne tardigrad türüdür. Burada da ufak bir hatırla yapmak gerekmektedir. Tardigradlar bilinen en dayanıklı hayvanlardır, "en dayanıklı canlılar" olarak lanse edilmesi yanlıştır. Çünkü hali hazırda bu unvan radyasyona karşı gösterdiği direnç ile Milnesium tardigradum’dan çok daha dayanıklı olduğunu kanıtlayan Thermococcus gammatolerans adlı bir arkeye aittir (ilgi yazıya buradan ulaşabilirsiniz).
Tardigradlar, Panspermia Teorisi ile Nasıl İlişkilendirilebilir?
Tardigradların bazı türlerinin ekstrem koşullara dahi dayanabildikleri çeşitli araştırmalar ile kanıtlanınca, araştırmacıların akıllarına kaçınılmaz bir şekilde “tardigradların, yapılması planlanan bir uzay seyahatinden sağ çıkıp çıkamayacağı” sorusu geldi. Bu soruyu aydınlatmak adına, bu konu başlığının altında panspermia teorisine yönelik iki farklı çalışmayı sunmaya çalışacağız.
Bu çalışmalardan ilkinde, tardigradların bir taşıyıcı (vektör) görevi görüp içerisindeki virüs veya bakterileri uzayın zorlu koşullarında koruyup yeni gezegenlere taşıyıp taşıyamayacağı konusu tartışılacaktır.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
İkinci çalışmada ise ilk çalışmanın sonunda yer alacak soru üzerinden hareketle nematod, rotifer, tardigrad ve diatomların içerisinde barındırabilecekleri alg, bakteri, mantar ve virüsleri uzayın zorlu stres koşullarında korunup başka gezegenlere taşınabilme ihtimalleri üzerinde durulacaktır.
Bakteriler ve/veya Virüsler Tardigradlar Aracılığı ile Uzayda Seyahat Edebilirler Mi?
Bakteriler
Bakteriler, araştırmacılara göre “yaşam tohumları” olarak hareket edebilecek en iyi adaylardır. Bakterilerin besin yokluğunda metabolizmalarını askıya alarak spor oluşturmaları bu konuda olukça avantajlı bir adaptasyondur. Dünya'nın biyokütlesinin yaklaşık üçte birini oluşturmakla beraber, aşırı koşullarda karşımıza çıkan çoğu canlının bakteriler alanı içerisinde yer aldığını gözlemleriz.
Köln'deki Alman Havacılık ve Uzay Merkezi'ndeki bilim insanları, Rus FOTON uydusunu kullanarak bakteriler üzerinde deneyler tasarladılar. Bakteriyel sporları kil, kırmızı kum taşı, Mars taşları ve simetrik Mars toprağı ile karıştırdılar. Topaklar daha sonra uydu aracılığıyla uzay ortamına maruz bırakıldı. İki haftalık maruz kalma süresinden sonra araştırmacılar, kırmızı kum taşı ile karıştırılmış bakteri sporlarının neredeyse hepsinin hayatta kalabildiğini keşfettiler.
Başka bir çalışma, bakteri sporlarının Dünya dışında UV radyasyonundan korunmaları durumunda altı yıl boyunca dış uzayın aşırı koşullarında hayatta kalabileceğini gösterdi. Araştırmacılara göre bakteri sporlarının kuyruklu yıldızların veya göktaşlarının içerisinde seyahat etmelerinin ise mümkün olabilmesi kuvvetle muhtemeldi.
Bakterilerin, hatta genel anlamda tüm canlıların uzay seyahatleri sırasında iki ana sorunu vardır: UV radyasyonu ve bir gezegenin atmosferine girişte karşılaşılan aşırı sıcaklıklar.
Ancak bazı bakteriler 113°C kadar yüksek sıcaklıklarda büyüyebilmektedir. Diğer bir açıdan mikroplar -18°C kadar düşük sıcaklıklarda gelişebilir; birçoğu -196°C'de sıvı azot içinde muhafaza edilebilir. Ayrıca yüksek dozlarda iyonize ve UV radyasyonu, aşırı basınç vb. ortamlara belli bir süre dayanıklılık gösterebilirler. Bu özellikleri sayesinde bazı bakteri türleri yaşamı bir başka gezegene aktarabilme potansiyeline sahip olduğu düşünülüyor; ama unutmayın onu koruyacak bir yere ya da bu çalışmada bahsedilecek olan bir canlıya ihtiyacı olacak.
Virüsler
2013 yılında, Birleşik Devletler Jeoloji Araştırması'nda çalışan bir mikrobiyolog, virüslerin Dünya'nın hemen hemen her yerinde yayılım gösterebilme potansiyeline sahip olmakla birlikte, tür çeşitliliğinin muazzam büyüklüklerde olduğunu kaydetti. Aynı araştırmacı, kuyruklu yıldızlarda ve diğer gezegenlerde ve aylarda evrimleşen olası virüsler var ise, bu virüslerin insanlar için patojenik olabileceğini tahmin ediyor, bu nedenle Güneş Sistemi'nin uyduları ve uyduları üzerinde de virüs aramasını önerdi. Fakat burada araştırmacının bu sözünün alındığı çalışmada tam olarak virüslerin korunma mekanizmasına dair bir bilgi verilmemesinden ötürü net bir şey söylemek mümkün değildir.
Bilindiği üzere virüsler, genel anlamda enfekte oldukları hücrelerin enzimlerini kullanmaktadırlar. Bu yüzden enfekte olmamış uyku hallerinde iken virüsün “metabolizması” aktif olmayacak ve dışarıdan gelen tehditlerin organizma içerisinde yarattığı hasarları onarımı gerçekleştirilemeyecektir. Eğer bir canlı içerisinde seyahat etmesi söz konusu olur ise korunabilir ve buna bağlı olarak optimum koşullar sunulduğunda çoğalabilecektir.
Tabii bir de virüsün buzullar içerisinde taşınabilme ihtimali söz konusudur, fakat bu durum çok uzun sürebilecek seyahatlerde buzulların erimesi veyahut başka sebepler ile koruyuculuğunu yitirmesine bağlı olarak oldukça düşük ama yine de bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor.
Tardigradlar
Uzay araştırmalarına gönderilen tardigradların kriptobiyoz formlarından biri olan kistlerinin içerisinde gıda parçacıkları, endosimbiyotik organizmalar ve parazitlerin çeşitli DNA sekansları taşıyabileceği düşünülebilir. Ve en önemlisi: Muhtemelen fotosentetik organizmaları (alg hücreleri, siyanobakteriler) bağırsak yollarında taşıyabilir ve uğrak noktaları olacak yeni bir gezegende serbest bırakabilirler.
Tardigradlar üzerine yapılan parazit çalışmaları oldukça kısıtlıdır, endosibiyotik faunası ise bilindiği kadarı ile hiç yoktur. Ciliata (silliler) şubesine ait Pyxidium tardigradum, eutardigrades üzerinde yaşayan dış parazit olarak rapor edilen bir protozoandır.
Yosun hücreleri veya doku gibi bazı gıda partikülleri, tardigradın sindirim sistemi boyunca hayatta kalabilir mi? Bu sorunun çıkış noktası ise Tardigradların çoğunun, fitofagos (bitki ile beslenen) veya bakteriyofagos (bakteri ile beslenen) beslenmeleridir. Bu yüzden bağırsaklarında kalan bakteri kolonisi ve/veya bitki artıkları yeni yerleşim alanında yayılım gösterebilme potansiyeline sahiptir.
Bazı alg türlerinin sindirimden kurtulma yetenekleri vardır. Bu fenomen, yaygın olarak intertidal ve sığ subtidal deniz kestaneleri ve intertidal yumuşakçaların bağırsaklarında bulunan alg türleri için geçerlidir.
İlk çalışmada sonuç olarak tardigradlara enfekte olmuş ya da sindirim kanalına yerleşmiş canlıların uzay seyahatlerinde tardigradların vücutları tarafından yüksek miktarda UV’den, basınçtan, değişken sıcaklıklardan korunabilirler mi sorusuna dikkat çekilmiştir. Bu korunum eğer ki gerçekleşir ise tardigradların yeni uğrak noktası olacak hedef gezegenlerde bağırsak mikrobiotası yayılım gösterebilir ve o gezegende yaşamın ilk adımlarını atabilir.
- Dış Sitelerde Paylaş
Tardigradlar, Başka Gezegenlerde Hayatı Filizlendirecek Yaşam Formlarını Taşıyabilir mi?
Bahsedeceğimiz şimdiki çalışmada, ilk çalışmanın sonunda sorulan soruyu yanıtlamayı hedefledik. Yazımız içerisinde sıklıkla NRTD ve NRT kısaltmaları kullanılacaktır. Bu kısaltmaların anlamı; NRTD = Nematod, rotifer, tardigrad ve diatom, NRT = Nematod, rotifer ve tardigrad'dır.
Nematodlar, rotiferler ve tardigradlar, aşırı kuruma (desikasyon) ve soğuktan kaynaklanan uzun süreli stazlardan (genellikle kanın viskositesi için kullanılan bir terimdir, buradaki kullanımı vücut sıvılarının viskositesi üzerine olabilir) kurtulabilen ekstremotolerant omurgasızlardır. Ayrıca UV radyasyonunun etkilerine karşı koyabilirler ve sonuç olarak mikroorganizmaların panspermik transferi için araçlar olarak işlev görebilecek potansiyel organizmalardır. Bu yüzden bu konuda çalışmalar yapmak adına araştırmacılar tarafından seçilmişlerdir.
Nematodların, rotiferlerin, tardigradların ve diatomların (NRTD) Dünya’nın başına gelebilecek bir olay sonucunda uzay saçılan bir parçasında yaşamlarını devam ettirebilmeleri mümkün gözüküyor. Bir önceki konu başlığımızda da belirttiğimiz üzere yalnız da hareket etmiyorlar, içlerinde mikroorganizmaları taşıyabilme ihtimalleri de var. Bahsi geçen organizmaların arasında tardigradların uzayın aşırı uç koşullarında hayatta kalabileceği öne sürülmüştür. Nematod ve rotiferler de uzayın zorlu koşullarında hayatta kalmayı başarabilme ihtimali bulunan potansiyel canlıların arasında yerlerini almaktadırlar. Bu organizmaların üçü de algler, bakteriler ve virüsler dahil olmak üzere mikroorganizmalar ile beslenir ve bu organizmaların bir kısmını vücutlarında taşıyabilirler.
Diatomlardan bahsedecek olursak, içerdikleri alg protoplastının panspermik transfer için potansiyel araçlar olarak işlev görebileceği ve diatomların bakteri içerdiği de bilindiği için, prokaryotların uzayda transferi için koruyucu "araçlar" olarak da işlev görebilecekleri belirtilmiştir. Diyatomların canlı alg bileşeni hem protoplastın hem de diyatom kabuğunun içinde taşınan diğer mikroorganizmaların panspermik transferi için sert, koruyucu bir araç olarak işlev görebilen bir silikon frustule yapısı ile korunur. Bu yapı sayesinde araştırmacıların gözünde etkin bir transfer aracı olarak kullanılabileceği öne sürülür. Peki gerçekten bu yapı işe yaraya bilir mi? Bu sorunun cevabını ilerleyen paragraflarda sizler ile paylaşacağız, şimdilik Diatomları burada noktalayalım.
Tek tek NRTD üyelerinin (diğer biyolojik varlıkların aksine) birçok uzay ortamının zorluklarından kurtulabilmesi ve böylece canlı mikroorganizmaların Dünya'dan uzaya aktarılması için bir yol sağlaması muhtemeldir. Uygun ortamlara ulaşıldığında, NRT uyku halindeki bir durumdan canlanabilir ve dışkılama veya hücresel bozulmayı takiben içinde taşıdıkları mikropları serbest bırakabilir. Tabi tüm bunların temel dayanak noktası NRTD’nin dış yüzeyinin UV-C gibi zararlı ışınları izole edebilmesi halinde gerçekleşmesi mümkündür.
Hakkında ufaktan bir giriş yaptığımız çalışmanın temel amacı, NRTD gövdelerinde bakteri ve mantarların var olduğunu kesin olarak göstermek ve ayrıca alg ve bakterilerin, ezilmiş diatomların (yüzey sterilize edilmiş) bedenlerinde üremeye bilme durumlarını kontrol etmek adına yapılan çalışmalara yer verilmiştir.
NRTD Üzerinde Mikroorganizmalar Taşınabilir mi?
Bahsedildiği üzere NRTD üyelerinin vücutlarında bakteri, alg, mantar vb. mikroorganizmları taşıması mümkün müydü? Mümkünse, bu nasıl test edildi?
Bu çalışmada kullanılan organizmalar doğadan toplanmak yerine ticari tedarikçilerden elde edilmiştir; sülük paraziti olan nematod (Phasmarhabditis hermaphrodita), tekerlek hayvancıkları olarak karşımıza çıkan rotifer (Brachionus pictalis), tardigrad (Macrobioticus) ve ayrıca karışık bir diatom kültürü tedarik edildi.
NRTD’nin bakterileri ve mantarları tüketmelerini sağlamak adına bir gece boyunca musluk suyu ile toprak ekstraktında bırakıldılar. Organizmalar daha sonra 0.2 mikrometrelik gözenekli bir filtreden süzülerek ayrıldılar. Daha sonra her biri örnek özel olarak hazırlanmış izolasyon tüplerinin içerisine yerleştirildi.
NRT İnkübasyonu ve Maserasyonu
Sırasıyla bakteriyel ve fungal büyüme için sağlanan ortamın organizmalarını içeren tüpler ayrı ayrı yüzeyleri sterilize edilmiş akabinde 37°C'de (bakteri için) ve 250°C'de (mantarlar için) 7 gün boyunca çalkalanmadan inkübe edilmiştir. Diyatomlar için bir alg büyütme ortamı kullanılmış ve burada tüpler, 14 günlük bir inkübasyon süresi boyunca 25°C'de beyaz ışığa maruz bırakılmıştır. Bu süreden sonra, görünür bakteriyel veya fungal büyümenin göründüğü tüpler ayrılmıştır. Mikrobiyal büyüme içermeyen tüpler daha sonra bir "girdap" kullanarak agresif bir şekilde karıştırılmış, böylece bu çalışmada kullanılan cam ballotini boncukları NRTD’yi parçalayarak içeriğini dışarı çıkarmıştır.
İçeriği dışarı çıkan organizmaların tüpleri daha sonra bakteriyel veya fungal büyüme için ilgili sıcaklıklarda yeniden inkübe edilmiştir. Daha sonra belirgin bir şekilde morfolojik olarak farklı özellik gösteren bakteriyel veya fungal koloniler yeni katı ortamlara aktarılmış ve tek tek izolatların tekli kolonileri elde edilmiştir. Akabinde bakteriler 16S rRNA ve klasik tanımlama tekniklerinin bir kombinasyonu kullanılarak tanımlanmış; fungal izolatlar için ise morfolojiye dayanan klasik yaklaşımlar kullanılarak tanımlanma işlemleri gerçekleştirilmiştir.
Yüzeyi sterilize edilmiş diyatomlar içinde Escherichia coli'nin varlığının tespiti gerçekleştirilmiştir. Fakat mikroorganizmalar için panspermik bir araç olarak diyatomların olası bir dezavantajı vardır. Bu dezavantaj; diyatom frustüllerinin, genellikle UV-C’ye geçirgen olan ve frükül içinde taşınan mikroorganizmaları öldürebilen bir madde olan silikadan oluşmasıdır. Bununla birlikte, deniz diyatomlarının gösterdiği bazı fizyolojik reaksiyonlar UV’ye karşı direncin artmasını sağlayabiliyor. Haliyle bu diyatomların içinde yaşayan mikroorganizmalar da daha düşük seviyelerde zararlı UV radyasyonuna maruz kalacak ve koruyucu bir toprak, çamur, silt veya balçık tabakasıyla kaplanmış ise tamamen korunması bekleniyor fakat bu korunmanın dahi yeterli olamaması söz konusu.
Bu Deney, Panspermiayı Destekler mi?
Çalışmada kullanılan deneysel yaklaşım bakteri ve mantarların, yüzeyleri sterilize edilmiş NRTD'nin içinden izole etmek için tasarlanmıştır. Bununla birlikte, tüm organizmalardan (yani tüm NRTD üyelerinden) geniş bir bakteri yelpazesi izole edilmiştir. Mantarlar ise sadece nematodlardan ve rotiferlerden izole edilmiş, tardigrat ve diatomlardan izole edilmemiştir. Aynı zamanda araştırmacılar diatomların içerisinden bir yosun izole etmeyi dahi başarabilmişlerdir. İzole edilmiş bakteriler içerisinde, sporları UV ve kuruma gibi çevresel aşırılıklara karşı oldukça dirençli olduğu bilinen Bacillus türleri dahil olmak üzere bir dizi farklı cinsleri barındırmaktadır.
NRTD üyelerinin bazıları yer kabuğunun çoğu canlı için oldukça zorlayıcı yerlerinde yaşar, örnek olarak bazı nematodlar Güney Afrika'daki madenlerin derin (0.9-3.6 km) kırılma suyundan izole edildiği dikkat çekicidir. Bu zorlayıcı alanlardan yaşayan organizmaların (muhtemelen rotiferler ve tardigrades) içinde de mikroorganizmaların yaşaması oldukça muhtemeldir.
Bu çalışmanın amacı NRT ve diatomlar (NRTD) içinde mevcut olabilecek tüm bakteri ve mantarları izole etmek değil, bu mikroorganizmaların ayrıca virüslerin de hali hazırda mevcut olduğunu ve NRTD tarafından taşınabileceğini göstermekti.
NRT'nin beslenerek bakteri edinme kabiliyeti, bu bakterinin saf bir kültürüne maruz bırakıldıktan sonra NRT içinde mevcut olduğu gösterilen Serratia marcescens bakterisini kullanan çalışmalar ile doğrulanmıştır. Bu deney, dahili olarak taşınan bakterilerin canlı kaldığını ve organizmaların bağırsak enzimleri tarafından yok edilmediğini doğrulamıştır. Taşınan mikroorganizmaların, NRTD bireylerinin vücudunda gerçekleşecek olumsuz olaylardan (örneğin aşırı soğuk veya kuruma ile ortaya çıkan bir staz durumu) kurtulabilmeleri muhtemeldir. Bakteri ve mantarların yanı sıra algler ve protozoalar da NRTD içinde taşınabilir (rotiferler ve nematodların fitoplankton vb. taşıdığı bilinmektedir); hayvan, insan ve bitki patojenleri de NRTD tarafından dahili olarak taşınabileceği düşünülmektedir.
Sonuç
Sonuçlar gösteriyor ki, NRTD içerisinde çeşitli mikroorganizmalar taşıyabilen izole edilmiş yaşam formlarıdır. Gezegenimizde gerçekleşecek bir çarpışmanın itki kuvveti ile uzaya fırlayan kayaların, parçaların vb. yapıların içerinde bulunan NRTD’ler potansiyel olarak içerdikleri mikrobiota ile yeni gezegenlere ulaşabilir ve burada yaşamın filizlenmesini sağlayabilir. Örneğin NRT, uygun anaerobik uzay ortamlarında büyüyebilen anaerobik bakterileri taşıyabilir.
Aşırı ortamlarda büyüyen nematodlar, rotiferler ve tardigradların kemoototrofik bakterileri ve çok çeşitli ekstremofilik mikropları taşımaları da muhtemeldir. Bunlar da bulundukları yeni bakir alanları eğer çevresel faktörler uygun ise işgal edebilir ve yeni bir gezegenin LUCA’sı (Last Universal Common Ancestor/ Son Evrensel Ortak Ata) olabilirler. Fakat bunun için yine de NRTd'nin, bir kaya veya diğer katı malzemeler içinde korunması oldukça önemlidir. Çünkü bu yapılar taşınım sırasında NRTD için güvenli bir alan oluşturabilecek yapıdadır. Bu sayede fizyolojik anlamda zaten güçlü olan NRTD üyeleri çevresel etmenlerin şiddetinin çeşitli koruyucu faktörleri ile azaltılması ile uzun soluklu bir uzay serüveninin kapılarını aralayabilirler.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 3
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- W. Erdmann, et al. (2016). Tardigrades In Space Research - Past And Future. Astrobiology, sf: 545–553. | Arşiv Bağlantısı
- S. A. Alharbi, et al. (2013). Nematodes Rotifers Tardigrades And Diatoms As Vehicles For The Panspermic Transfer Of Microbes. Life Science Journal, sf: 1003-1006. | Arşiv Bağlantısı
- D. Georgiev. (2016). The Phylum Tardıgrada And The Panspermıa Theory – Can The Tardıgrades Be Lıve Capsules Carryıng A Varıety Of Dna Sequences Insıde As Food Partıcles, Endosymbıotıc Organısms And Parasıtes?. International Journal of Pure and Applied Zoology, sf: 292-293. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:12:49 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8734
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.