Çiçek Virüsünün Son Kurbanı: Janet Parker, Bir Lab Sızıntısı Nedeniyle Ölmüş Olabilir mi?
1977 yılı, bilim camiası için müthiş heyecan verici bir yıldı. Güneş Sistemi'nin sınırlarını zorlayacak Voyager 1 ve 2 fırlatılmış; insanlık tarihinde bir virüsün, spesifik olarak Phi X 174 isimli, 11 tanecik geni ve 5000 tanecik nükleotiti olan bir canlının genomu boydan boya ilk kez dizilenmiş; bugün "arkeler" olarak bildiğimiz, bize bakterilerden bile daha yakın olan tek hücreli canlı grubu ilk kez keşfedilmiş; Apple II bilgisayarlar ilk kez satılmaya başlanmış; insan vücudunun ilk defa bir "manyetik rezonans", yani MRI görüntüsü çekilmiş; bir insan ilk defa kohlear implantı sayesinde tekrar duyabilmeye başlamış; ve Dünya üzerinde yaşamın 4 milyar yıl önce başlamış olabileceği okyanus dibindeki hidrotermal bacalar ilk kez keşfedilmişti...
Ama insanlık tarihi için bunlardan çok daha önemli bir diğer şey olmuştu: Tıp tarihinde ilk defa, bulaşıcı bir hastalık yeryüzünden tamamen silinmeye hazırlanıyordu: çiçek hastalığı...
Aşılar sayesinde zaten uzunca bir süredir Dünya'nın zengin ülkelerinde bu virüs görünmez olmuştu; ama Afrika ve Asya'da halen vakalar görülüyordu. Uzmanlar, bu vakalar üzerine yoğun bir şekilde giderek, virüsün kökünü kazımayı başarmaya çok yaklaşmışlardı.
Dünya Sağlık Örgütü'nün Afrika'daki aşı kampanyasının çalışanlarından olan Larry Brilliant, Somali'de, belki de son doğal çiçek virüsü vakası olan 2 yaşındaki bir çocuğun gözünün önünde iyileşme anısını şöyle anlatıyor:
Derisindeki pullar dökülmüştü. Vücudunda kalan son virüsleri de öksürdü; ağzından saçılan parçalar yere düştü. Güneş, o virüsleri pişirerek yok etti ve... Bitmişti. İnsanlık tarihinin en kötü hastalıklarından birinin son ânı oydu...
Ne müthiş bir olay! Dünya Sağlık Örgütü, Dünya çapında yürüttükleri amansız aşı kampanyası sayesinde hastalığın yok edildiğini resmen ilan etmek için artık son hazırlıklarını yapıyordu. Bilim camiasındaki heyecanı tahmin edebilirsiniz.
Ta ki, o şoke edici olay yaşanana dek... 1978 yılının yaz aylarında, hem de tıbbın en ileri olduğu ülkelerden biri olan İngiltere'de, hem de ülkenin 2 numaralı şehri olan Birmingham'da, Janet Parker isimli 40 yaşındaki bir kadın, çiçek hastalığına yakalandı. Ve o anda, bilim tarihinin en korkutucu, en belirsiz saatleri başladı...
İyi ama, tüm dünyada kökünün kazındığına inanılan hastalık, nasıl oldu da Britanya'nın en büyük ikinci şehrinde ortaya çıktı?
Bu, yeryüzündeki son çiçek vakasının acı, trajedi ve ölüm dolu hikayesi...
- Maske Gibi Önlemler Konusundaki Kurumsal Kararsızlıklar, COVID-19 Mücadelesinde Kafa Karışıklıklarına ve Tehlikeli İhmallere Neden Oldu!
- Hepatit A Nedir? Hepatovirüs A Nasıl Bir Hastalığa Sebep Olur?
- SARS-CoV-2 İnsan Hücrelerine Nasıl Giriyor? Kendini Nasıl Kopyalıyor? Delta Varyantı Bağışıklık Sistemini Nasıl Atlatabiliyor?
Çiçeğin Son Kurbanı: Janet Parker
Janet Parker, kendi halinde bir hayat yaşayan, Birmingham Üniversitesi Tıp Okulu'nun Anatomi Bölümü'nde adli fotoğrafçı olarak çalışan, sıradan bir kişiydi. Hayatının çoğu, bir kat altında çiçek virüsüyle ilgili araştırmaların yapıldığı laboratuvarların üst katında, karanlık bir odada oturup çektiği anatomik fotoğrafları banyo etmekle geçiyordu.
Janet Parker kendini ilk kez kötü hissetmeye başladığında tarih 11 Ağustos Cuma'ydı. Günler içinde, Birmingham Tıp Okulunun anatomi departmanında çalışan Parker'ın sırtında, uzuvlarında ve yüzünde rahatsız edici kırmızı noktalar belirdi. Doktor ona suçiçeğine yakalandığını söyledi.
Bunun bir çiçek vakası olabileceği, o doktorun aklına bile gelmemişti; çünkü tarihteki ilk aşının mucidi olan Edward Jenner'ın da ülkesi olan İngiltere, çiçek virüsünün kökünü 1930'larda çoktan kurutmuştu. Arada bir doğal kaynaklı olmayan, mesela araştırma laboratuvarlarında çiçek virüsüyle çalışanlarda falan hastalık görülebiliyordu; ama genelde bu virüsler zayıflatılmış olduğu için etkileri çok kısıtlı oluyordu. Mesela 1966'da tesadüfen bir diğer tıbbi fotoğrafçı olan Tony McLennan da virüse yakalanmıştı; ama o kadar hafif geçirmişti ki çiçek hastalığı tanısı konması tam 8 hafta sürmüştü. McLennan karantinaya bile alınmamıştı ve virüsün McLennan üzerinden bulaştığı 12 kişinin hepsi sorunsuz bir şekilde hastalığı atlatmayı başarmıştı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ama iş, bu defa farklı gözüküyordu. Parker'ın annesi Hilda Witcomb, kızının hastalığının, doktorun söylediği gibi sıradan bir suçiçeği vakası olduğu konusunda şüpheliydi. Çünkü çocukken kızının suçiçeği geçirdiğini hatırlıyordu ve o hastalığı iyi tanıyordu: Kızının vücudunda şimdi görünen büyük, kabarcıklı püstüllerin şekli, suçiçeğininkilerden belirgin bir biçimde farklıydı.
Annesinin içgüdüleri doğruydu: Suçiçeği nadiren giderek kötüleşir; tam tersine, neredeyse her zaman kendiliğinden geçer. Janet'sa, aradan geçen 9 günde giderek daha da hastalandı ve nihayet 20 Ağustos'ta, Solihull'daki Catherine-de-Barnes İzolasyon Hastanesi'ne kaldırılmak zorunda kalındı.
Janet'ı hastaneye götüren ambulanstaki sağlık görevlilerinden biri olan John Richmond 2022 itibariyle halen hayattaydı ve o günleri dehşetle hatırlıyor: "Yapabileceğim hiçbir şey yoktu." diyor. Hastalığının ne olduğunu da bilmiyorlardı, yol boyunca öyle sessizce oturup, Janet'ın vücudundaki devasa yaralara ve pustüllere bakmak zorunda kaldı. Tabii bu sırada virüsün kendisine de geçtiğinin farkında değildi.
Çiçek virüsü, Janet'ın vücudunda o kadar hızlı yayılıyordu ki, hastanedeki ilk birkaç gün içinde yardım almaksızın ayakta duramayacak kadar zayıfladı. Kimse henüz bunun bir çiçek virüsü vakası olduğuna inanmak istemiyordu. Parker hastaneye kaldırıldıktan sonra onu gören ilk uzmanlardan biri olan Prof. Deborah Symmons şöyle diyordu:
Onun çok hasta olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Vücudundaki döküntüler oldukça kötü durumdaydı. Çoğu kişi son çiçek virüsü vakasının çoktan görüldüğünü [ve hastalığın sona erdiğini] düşünüyordu.
Nihayet, doktorların elektron mikroskobu yardımıyla yaptığı incelemeler, o korkunç sözcüğü İngiltere'ye birdenbire geri getiriverdi: Variola major. Yani, çiçek virüsünün en tehlikeli, en ölümcül versiyonu... Son doğal vakası 1977 yılında Somali'de rapor edilmiş olan çiçek virüsü, Birmingham'da yeniden ortaya çıkmıştı.
Çiçek Virüsünün Tarihi ve Geri Dönüşü
Binlerce yıldır var olan çiçek virüsü, tüm dünyada korkulan bir hastalıktı. Bulaştığı kişilerin üçte birinin ölümüne yol açan virüs, tahminlere göre sadece 20. yüzyılda 300 milyon kişinin canını aldı. Gerçi hastalığı atlatanlar da kurtulmuş sayılmıyordu; çünkü virüsün yüzde, vücutta ve ellerde yarattığı pustüller, arkalarında feci yaralar bırakıyordu.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yürütülen ve hastalığı yok etmeyi amaçlayan küresel çaplı aşılama programının ardından 1970'li yıllarda virüse nadiren rastlanmaktaydı. 1978 yılında kuruluş, hastalığın dünya çapında yok edildiğini açıklamak üzereydi. Virüsün çıkmasının beklendiği son yer ise Birleşik Krallık'tı; çünkü Parker'dan önceki beş yılda kayıtlara geçen tek bir vaka olmamıştı. Hastalığın geri dönüşü küresel bir darbe yarattı.
Hastalığın görüldüğü tarihte Doğu Birmingham Hastanesinde bulaşıcı hastalık danışmanı olarak çalışan Prof. Alasdair Gelles şöyle açıklıyor:
Devasa bir olaydı. Çiçek virüsünün kökünü kurutulduğu açıklanmak üzereydi ve insanlar bunu biliyordu. Korkulan bir hastalıktı. Yeniden ortaya çıkması sadece Birmingham'da değil, hükümet ve DSÖ'de de paniğe sebep oldu.
Birmingham'daki vakayı duyan DSÖ, işini şansa bırakmamaya karar verdi. Şehir, organizasyonun ve basının ilgi odağı hâline geldi. Prof. Geddes şöyle belirtiyor:
Çok kısa bir sürede ulusal ve uluslararası medya vakanın üzerine eğildi ve olay dünya çapında büyük bir soruna dönüştü. Tabii DSÖ vakayla yakından ilgilendi. Doğal olarak çok endişelilerdi. Çiçek virüsünün kuluçka süresi oldukça uzun, 12 gün civarında. Bu yüzden yaklaşık iki hafta başka vaka görülüp görülmeyeceği konusunda kaygılandık.
Çember Daralıyor!
Tıbbi çevrelerin harekete geçmesiyle Parker'a en yakın insanlar ilk aşılanan ve karantinaya alınanlar oldu. Hastalığın yayılması korkusuyla Parker'ın eşi Joseph, ebeveynleri Hilda ve Frederick Witcomb son zamanlarda bulundukları yerler konusunda sorgulandı. Yatak sürgüsünü tamir etmeye gelen adamdan itfaiye çalışanlarına, hastane papazına ve ona bakmış olan pratisyen hekime kadar Parker'la teması bulunan herkes benzer bir süreçten geçti. 28 Ağustos'a kadar -Parker hastalık semptomları göstermeye başladıktan sadece iki hafta sonra- 500'den fazla insan aşı olmuştu.
Ama bir soru herkesin aklını kurcalıyordu: Virüs Parker'a nasıl bulaşmıştı?
Dediğimiz gibi, Janet'ın çalıştığı odanın alt katlarında çiçek virüsü üzerinde araştırmalar yapan laboratuvarlar vardı. Prof. Henry Bedson, Parker'ın çalıştığı Birmingham Tıp Okulundaki çiçek virüsü laboratuvarının başı ve DSÖ tarafından hastalığı araştırmak için görevlendirilmiş az sayıda kişiden biriydi. Bedson, Parker'a teşhis konulduğu gece Prof. Geddes'in test sonuçlarını değerlendirmesine yardım etti. Prof. Geddes şöyle açıklıyor:
'Bir şey görebiliyor musun, Henry?' diye sordum ancak bana cevap vermedi. Ben de onun başını nazikçe yana itip mikroskoba baktım ve çiçek virüsünün karakteristiği olan tuğla biçimli partiküller gördüm. Bedson dehşete düşmüştü çünkü çiçek virüsünün kendi laboratuvarından sızıp Parker'ı enfekte etmiş olduğu kesin sayılırdı.
Yani Parker, virüsün laboratuvardan bir şekilde sızması sonucu hastalığı kapmış olabilirdi. Bu, protokol ihlali anlamına geliyordu. Prof. Symmons şöyle anlatıyor:
Bence görür görmez onun kendi laboratuvarından gelmiş olduğunu anlamıştı. Sonrasında ne olacağını biliyordu. Duruma bakıldığında başka nereden gelmiş olabilirdi ki? Bir teori virüsün havalandırmadan geldiği yönünde ama o zaman neden sadece Parker etkilenmiş olsun?
Bu gibi sızıntılarda yaşanan en olası şey, virüsün havalandırma boşluğu yardımıyla diğer katlara ve odalara yayılmasıdır. Ama böyle bir yayılım olduğunda da en sık karşılaşılan şey, 1 kişinin değil, o binada çalışan onlarca kişinin aynı anda hastalanmasıdır. Nasıl oldu da Janet Parker bu virüsü kapan tek kişi olabildi?
"Last Days of Smallpox: Tragedy in Birmingham" (Çiçek Virüsünün Son Günleri: Birmingham'daki Trajedi) adlı kitabın yazarı Prof. Mark Pallen'ın ifadesine göre ilgi, Prof. Bedson'ın üzerinde yoğunlaştı. Bedson, hastalıklar konusunda dünya çapında tanınan, çok popüler bir profesördü. Ve bu virüsün laboratuvarından sızmış olma ihtimali, onu perişan ediyordu. Prof. Pallen şöyle anlatıyor:
Basın olay yerine akın etmişti, insanlar Bedson'ın evinin önünde kamp kurmuşlardı. Dünyayı çiçek virüsünden kurtarmaya çalışıyordu. O bir kahraman.
Tabii ki medya şaklabanları o dönemde de iş başındaydı ve bu müthiş hikayeyi fırsata çevirmeyi bildiler: Bedson'ın evinin önünde kamp kuran onlarca muhabir, "Dünya'nın gözünde bir kahraman olan Bedson'ın, bir kadının ölüm döşeğine düşmesinden sorumlu olabileceğini" anlatıp duruyorlardı. Kimi sözde gazeteci, ellerinde 1 tane bile kanıt olmaksızın, Bedson'ın teknik prosedürleri uygulamadığını iddia ederek onu "aslında çok beceriksiz bir araştırmacı" göstermeye çalışıyorlardı. Dönemin sendika yöneticileri bile, yaptıkları açıklamalarla halkın genetik mühendislik korkularını okşadılar; patronlarının bilerek onları böyle kötü koşullarda çalıştırdıklarını ve denek gibi kullandıklarını yazıp çizdiler. Belki bugünkü kadar hızlı değil ama, o zaman da yalan haberler ve saçma spekülasyonlar bir "fikir virüsü" gibi yayılıyordu.
Öte yandan, Janet'ın durumu hiç iyi değildi. Hastalığı giderek kötüleşiyordu. Daha şimdiden, Variola majör virüsünün sebep olduğu yaralardan dolayı iki gözü de neredeyse tamamen kör olmuştu. Doktorlar, bir de böbrek yetmezliği oluştuğuna inanıyorlardı. Hastalık yayıldıkça, Janet zatürree oldu ve bir noktadan sonra, artık kendisine sorulan sorulara yanıt verememeye başladı.
Ve o noktadan itibaren işler iyice sarpa sardı.
Viral Katliamın Trajedisi Başlıyor!
Birmingham'da trajedi üstüne trajedi yaşanmaya başladı: Önce 77 yaşındaki babası Frederick, 5 Eylül günü karantina altında bir hastane yatağında yatarken, kızının hastalığının stresinden kaynaklandığı düşünülen bir kalp krizi geçirerek öldü. Ama tam ölüm nedeni asla öğrenilemedi, çünkü onun da vücudunu saran çiçek virüsü öylesine tehlikeliydi ki, ölümü sonrasında otopsi yapma riski alınamadı. Son derece cılız olan varlığını sürdürmeye devam eden "Bir ihtimal bu salgını sağ sağlim atlatabilir miyiz?" ümidi, o ilk ölümle birlikte tamamen söndü.
Salgının ilk kurbanını resmen almasından sadece 1 gün sonra, aynı zamanda Birmingam Tıp Okulu'nun mikrobiyoloji bölümü başkanı olan Profesör Bedson, Birmingham'ın banliyösü Harborne'daki evinin barakasına geçti ve boğazını keserek intihar etti. Ardında, şu notu bıraktı:
Birçok arkadaşım ve meslektaşımın bana ve çalışmama olan güvenini boşa çıkardığım için üzgünüm.
5 gün sonra, 11 Eylül 03.50'de Parker hayatını kaybetti.
Hastalık son kurbanını da almıştı.
Karantinada tutulan son kişi, Janet Parker'ın annesiydi. O, hastalığı çok hafif semptomlarla atlattı ve kızının ölümünden 11 gün sonra, 22 Eylül günü hastaneden taburcu edildi. Geri hastalığı atlattı diye ona "şanslı" demeye bin şahit ister: Karantinada kalmak zorunda olması nedeniyle ne kocasının ne de kızının cenazesine katılabilmişti.
Virüs Nereden Geldi?
3 haftalık bir inceleme sonucunda yapılan son testlerin de tamamlanmasından sonra, 16 Ekim 1978'de Birmingham'ın hastalıktan kurtulduğu duyuruldu. Kısa bir süre sonra konu hakkında kapsamlı bir soruşturma başlatıldı. Bir yandan da savcılık, üniversitenin virüsün sızması nedeniyle suçlu olduğu iddiasıyla konuyu mahkemeye taşıdı. 1 yıl sonra 1979 yılının Ekim ayında toplanan Birmingham Sulh Mahkemesi'ndeki üç yargıç, savcılığın Birmingham Üniversitesi'nin "İşyerinde Sağlık ve Güvenlik Yasasını" ihlal ettiğine yönelik sunulan kanıtları yetersiz buldu ve davayı reddetti.
Böylece, en azından hukukun gözünde, itibarını kaybetmektense canını almayı tercih eden Profesör Bedson aklanmıştı. Ama nafile...
Ertesi yıl, yani 1980 yılında, soruşturmanın başını çeken mikrobiyolog R. A. Shooter'ın soyadını taşıyan "Shooter Raporu" yayınlandı. Rapor, Janet Parker'ın virüsü laboratuvardan kaptığına dair "hiçbir şüphe olmadığını" ileri sürdü. Rapora göre Janet Parker, çiçek aşısı da olmuştu; ama aşıyı çok eskiden olduğu için, koruyuculuğu azalmıştı.
Janet'a bulaşan virüsün, 3 yaşındaki Pakistanlı bir çocuktan izole edilen ve çocuğun adını taşıyan Abid isimli bir soy hattı olduğu ve gerçekten de Bedson'ın laboratuvarından geldiği de tespit edilmişti. Rapor, bulaşmanın tam olarak nasıl yaşandığını ortaya koyamadı, ama 3 yoldan biriyle olması gerektiği sonucuna vardı:
- hava akımı yoluyla,
- fiziksel/bireysel temasla,
- enfekte olmuş nesnelere (örneğin laboratuvar ekipmanlarıyla) temasla.
Dönemin akademisyenlerinin ezici çoğunluğu, virüsün hava yoluyla bulaşmış olabileceği ihtimalini reddettiler. Çünkü yapılan hesaplamalar, virüsün laboratuvardan çıkıp da Janet Parker'ın bulunduğu odaya kadar ulaşabilmesi için, virüs içeren sıvının toplamda 53.700 litresinin sızmış olması gerektiğini gösteriyordu. Eğer sızan böyle çok sayıda virüs değil de, sadece tek bir virüs parçacığıysa, bunun Janet'ın bulunduğu mesafeye ulaşmasının ortalama 20.000 yıl süreceği öngörülüyordu. Prof. Pallen ise şöyle söylüyor:
Konuya vâkıf olan kimse virüsün hava yoluyla bulaştığına inanmıyordu.
Yani nasıl olup da sadece Janet'in hastalığı kapabildiği hiçbir zaman aydınlatılamadı. Parker'ın neden öldüğünü ve hastalığının neden bu kadar ağır olduğunu merak eden Prof. Symmons şunu ekledi:
40 yıl önce ne olduğunu anlayamadıysak olay şimdi de birden çözülmeyecek.
Yine de bilim, bu "hata ihtimali"nden bile dersler çıkarmayı bildi. Dünya genelindeki laboratuvarlarda bulunan bütün çiçek virüsü örnekleri ya yok edildi ya da Dünya Sağlık Örgütü'nün 4. seviye, yani en üst güvenlik seviyesinde bulunan tesislerinden ikisine taşındı: Amerikan Hastalık Önlem ve Kontrol Merkezi'nin, yani CDC'nin laboratuvarlarına ve Rusya'nın Koltsovo kentinde bulunan Devlet Viroloji ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi, veya kısaca VECTOR laboratuvarlarına...
1980 yılında, yani Janet Parker'ın ölümünden iki yıl sonraysa, Dünya Sağlık Örgütü, çiçek hastalığının gezegenden tamamen yok edildiğini resmen ilan edildi. Bir hastalık, tarihte ilk defa tıp ve bilim sayesinde yenilmişti. Bir bilim olarak epidemiyolojinin (yani salgın biliminin) öngörülebilir tahminlerde bulunabileceği ve doğru stratejileri bize gösterebileceği ispatlanmıştı; her ne kadar insanlar, geride bıraktığımız 2 yıllık salgın döneminde bu bilimin ortaya koyduğu gerçeklere inatla kulak tıkamayı seçmiş olsalar da...
Böylelikle çiçek, küresel ölçekte yok edilen ilk bulaşıcı hastalık olarak tarihe geçti. Warwick Tıp Okulundan Prof. Lawrence'ın söylediği gibi:
Bu, insanların üzerinde vahim etkileri olan bir hastalıktı çünkü vücutta yarattığı şekil bozukluğu hayat boyu sürüyordu. Dolayısıyla hastalıktan kurtulmak devasa bir başarıydı.
Edward Jenner ve Aşıları Sayesinde Çiçeği Yok Ettik!
Edward Jenner, 18. yüzyılda yaşayan İngiliz bir bilim insanıydı. Geliştirdiği çiçek virüsü aşısı aynı zamanda dünyada icat edilmiş ilk aşıydı.
1796 yılında Jenner, daha önceden sığır çiçeği virüsü geçirmiş sütçülerin normal şartlar altında hastalığa yeniden yakalanmadıklarını fark etti. Sığır çiçeği virüsü, çiçek virüsüne çok benzeyen ama daha az bulaşıcı bir hastalıktı.
Jenner, bir sütçünün elindeki sığır çiçeği çıbanlarından iris topladıktan sonra küçük bir oğlan çocuğunu kasıtlı olarak enfekte etti. Çocuk kısa bir süreliğine hastalandı ancak bunu izleyen bütün sığır çiçeği ve çiçek virüsü enfeksiyonlarına direnç gösterdi. Jenner bunu test etmek için oğlanı çiçek virüsüyle enfekte etti ve çocuğa hiçbir şey olmadı.
Dünya Sağlık Örgütüne göre bu, dünyadaki ilk başarılı aşı çalışmasıydı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 2
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: BBC News | Arşiv Bağlantısı
- M. Rimmer. How Smallpox Claimed Its Final Victim. (10 Ağustos 2018). Alındığı Tarih: 18 Eylül 2022. Alındığı Yer: BBC News | Arşiv Bağlantısı
- Birmingham Live. The Lonely Death Of Janet Parker. Alındığı Tarih: 1 Ocak 2023. Alındığı Yer: Birmingham Live | Arşiv Bağlantısı
- House of Commons. Report Of The Investigation Into The Cause Of The 1978 Birmingham Smallpox Occurence. (22 Temmuz 1980). Alındığı Tarih: 1 Ocak 2023. Alındığı Yer: House of Commons | Arşiv Bağlantısı
- K. R. Dumbell, et al. (1982). Laboratory Investigation Of Two "Whitepox" Viruses And Comparison With Two Variola Strains From Southern India. Bulletin of the World Health Organization. | Arşiv Bağlantısı
- D. A. Henderson, et al. (1987). Principles And Lessons From The Smallpox Eradication Programme. Bulletin of the World Health Organization. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Behbehani. (2020). The Smallpox Story: Life And Death Of An Old Disease.. American Society for Microbiology, sf: 455-509. doi: 10.1128/MMBR.47.4.455-509.1983. | Arşiv Bağlantısı
- N. Hawkes. (2006). Science In Europe /Smallpox Death In Britain Challenges Presumption Of Laboratory Safety. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 855-856. doi: 10.1126/science.419409. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Geddes. (2006). The History Of Smallpox. Clinics in Dermatology, sf: 152-157. doi: 10.1016/j.clindermatol.2005.11.009. | Arşiv Bağlantısı
- C. T. Ambrose. (2012). Osler And The Infected Letter - Volume 11, Number 5—May 2005 - Emerging Infectious Diseases Journal - Cdc. Centers for Disease Control and Prevention (CDC), sf: 689-693. doi: 10.3201/eid1105.040616. | Arşiv Bağlantısı
- M. Pallen. The Last Days Of Smallpox: Tragedy In Birmingham. ISBN: 9781980455226.
- I. Glynn. (2004). The Life And Death Of Smallpox. ISBN: 9780521845427. Yayınevi: Cambridge University Press.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 23:30:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12502
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.