"Brain Rot" Nedir? Sosyal Medya Beynimizi mi Çürütüyor?
Sürekli Ekran Kaydırmanın Zihnimize Etkileri
Akşam eve yorgun geldiniz. Ayaklarınız ağrıyor, kafanız günün stresini taşıyor. Yemekten sonra koltuğa uzanıp biraz dinlenmek istiyorsunuz. Elinize telefonu alıyor, “Azıcık rahatlayayım” diyorsunuz. Ancak kendinizi, belki de saatler sürecek bir içerik akışının içinde buluyorsunuz.
Telefon ekranında içeriklere dalıp parmağınızı kaydırırken zamanın akıp gittiğini fark etmiyorsunuz. Komik bir video izliyorsunuz, ardından hemen benzeri geliyor. On saniyelik “hayat kurtaran” ipuçlarından kelle paçanın faydalarına, komik kedi videolarından yıldız fallarına kadar uzanan bu akışta bir süre sonra ne izlediğinizin önemi kalmıyor.
Bu çoğumuzun deneyimlediği bir durum. Ancak zihnimizi dinlendirdiğimizi düşünürken aslında onu uyuşturuyor olabilir miyiz?
Bu bağlamda, modern çağda “brain rot” (Tür: "beyin çürümesi") denilen kavram devreye giriyor.
2024 Yılının Kelimesi: Brain Rot
Teknolojinin ve dijital kültürün hayatlarımız üzerindeki etkilerinin daha da derinleştiği bir yılı daha geride bırakıyoruz. Sosyal medya platformlarının hızlı ve yüzeysel içerik akışı bizlere sürekli olarak anlık hazlar sunuyor. Her yeni nesil, teknolojiyi ve sosyal medyayı bir öncekinden daha da yoğun olarak kullanıyor.
Tam da bu noktada, Oxford Sözlüğü, 2024 için yılın kelimesi olarak “brain rot” kavramını seçti.[1] İngilizcede "brain rot" (bazen ‘brainrot’ olarak da kullanılır) ifadesi dilimizde doğrudan "beyin çürümesi" anlamına gelse de zihinsel bir durumu ifade eder. Brain rot fiziksel bir rahatsızlığı değil, dijital dünyaya aşırı maruz kalmanın zihin üzerinde yarattığı psikolojik ve bilişsel etkileri ifade ediyor.
Bu ifade hem düşük kaliteli internet içeriklerine hem de bu içeriklerin zihnimizdeki olumsuz psikolojik ve bilişsel etkilerine işaret ediyor.[2]
Standart tıp ve psikoloji literatüründe yer almayan bu kavram, dijital dünyanın aşırı kullanımını belirten bir popüler kültür kavramı. Bu kapsamda bilgisayar oyunları, art arda izlenen diziler, birkaç saniyelik videolar ve sosyal medya uygulamalarında sürekli kaydırarak tüketilen içerikler örnek olarak gösterilebilir. Brain rot, bilimsel alanda resmi bir geçerlilik kazanan klinik bir terim olmamasına rağmen, sosyal medyanın bilişsel mekanizmalarımızda yol açabileceği olası bozulmalara işaret etmektedir. Bu yazının devamında, bu argümanı ve sosyal medyanın zihinsel süreçlerimiz üzerindeki potansiyel etkilerini daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
- Yabancı Dilde İletişim Kurmak, Karar Verme Sürecinde Duyguları Arka Plana Atıyor!
- Twitter'da Yalan Haberler, Doğru Haberlerden Daha Hızlı ve Daha Uzağa Yayılıyor! Sebep, "Bot Hesaplar" Değil, İnsan Psikolojisi!
- Dijital Çağın Yeni Patolojileri: Dijital İstifçilik, Sharenting, Dijital Demans ve FOMO Nedir?
Kavramın Tarihçesi
İlk bakışta bu kavramın çok da eski olmadığını düşünebilirsiniz. Öyle ya, dijital çağın bir salgınından bahsediyoruz. Ancak konuya biraz derinlemesine daldığınızda bunun öyle olmadığı görünüyor.
Bu ifade ilk kez Henry David Thoreau’nun 1854’de yazdığı Walden isimli kitabında yer almıştır.[1] Thoreau, o günlerde toplumun entelektüel kapasitesinin çok düşmüş olduğunu belirtmek için bu ifadeyi kullanmıştır. Kitapta, toplumun zihninin patates gibi çürüdüğünü ve bunun önlenmesi için bir şeyler yapmak gerektiğini belirtir.
1950’lerden itibaren çizgi romanların, 1980’lerden sonra televizyon ve video oyunlarının, 2000’den itibaren ise çevrim içi içeriklerin beyin çürümesine neden olabileceği tartışmaları gündeme geldi. Daha sonra hızla kullanım sıklığı artarak 2023 yılında yaygın bir internet meme oldu. Geçtiğimiz bir yıl içinde ise ifadenin kullanım sıklığı %230 artarak özellikle Z kuşağı arasında mizahi bir popüler kavram haline geldi.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Brain Rot'a Neler Yol Açıyor?
Günümüz dünyasının bilgi bombardımanı, beynimizi sürekli uyararak bizi zihinsel bir tükenmeye sürükleyebilir. Şimdi bu mekanizmanın nasıl işlediğine kısaca bakalım.
Sosyal Medyanın Dopamin Döngüsü
Davranışsal sinirbilimci Dr. Kyra Bobinet, "beyin çürümesi" olarak adlandırılan ve özellikle çevrimiçi içeriklerin aşırı tüketimi sonucu ortaya çıkan zihinsel bozulma konusunda görüşlerini “Durdurulamaz Beyin” (İng: “Unstoppable Brain”) isimli kitabında etraflıca ele alıyor.[3]
Bobinet şöyle söylüyor:
Beynimizin merkezine doğru habenula denilen bir bölge vardır. Habenula, beynin motivasyon ve karar verme süreçlerini düzenleyen, dopamin salınımını baskılayan bir bölgedir ve negatif bir olasılık algılandığında aktifleşir. Sürekli ekran kaydırma alışkanlığı, beynin dopamin seviyesinde küçük ama sürekli artışlara neden olur. Bu durum dopamin sistemini yorar. Habenula devreye girer ve dopamin salınımını baskılayarak motivasyon kaybına yol açar. Beyin, daha büyük hedeflere ulaşmak için gereken motivasyonu kaybeder ve bu küçük ödüllere bağımlı hale gelir. Bu tür bir alışkanlık, dikkati sürdürme becerisini zayıflatır, zihinsel sisi artırır ve insanların üretkenliğini düşürür. Bu durumda insanlar, çevrelerindeki diğer insanlarla bağ kurmak yerine ekranlara odaklanarak yalnızlaşabilir.
Bobinet’in bahsettiği “zihin sisi” ya da bazen "beyin sisi" diye adlandırılan kavram odaklanma, hafıza ve net düşünme yetisinin geçici olarak azalmasıyla ortaya çıkan zihinsel bulanıklık durumudur. Kısa süreli dopamin patlamalarının, zihin sisini artırdığı yönünde endişe verici bulgular var.[4] İzlenme sayısını artırmaya çalışan internet içeriği, kişinin dikkatini ve enerjisini çekmeye çalışır. Birçok durumda biz de kendimizi bu rahat, eğlenceli etkinliğe bırakırız. Bu bir bakıma, bizim sağlıklı gıdalar yerine şekerlemeler, fast food gibi yiyecekleri tüketmemize benzer: O an için bize daha cazip görünebilir ve kısa vadede kendimizi iyi hissettirebilirler ancak uzun vadede sağlığımıza mal olabilir.
Yüzeysel Bilgi Tüketimi
Bilgiye tek tıkla erişim cazip görünse de bu kolaylığın derin düşünme, analiz etme ve öğrenme süreçlerini geri plana ittiği konusunda ciddi endişeler vardır. Çünkü üst düzey bilişsel becerilerimizin aktif hale gelebilmesi, belirli bir konuya derinlemesine dalıp bunu belirli bir süre boyunca sürdürmeye bağlıdır.
Beynimiz, güçlü ve esnek kalabilmek için tıpkı kaslarımız gibi düzenli olarak zorlanmaya ihtiyaç duyar. Ancak, birçok kişi ekran zamanının büyük bir kısmını zihnini dinlendirmeye, eğlenmeye ya da yüzeysel bilgilerle oyalanmaya ayırıyor. Son zamanlarda çevrim içi dolaşan eğlence ve şaşırtma amaçlı içeriğe bir de yapay zekâ ürünü sahte içerikler eklenmesi, durumun ciddiyetini daha da artırdı. Bu içeriklerin ortak noktası, beynimizin üst düzey yönetici işlevlerini devre dışı bırakarak ilgimizi çekebilmeleridir.
“Aman ne olacak, zaten tüm gün kafam şişiyor biraz da eğleneyim” diye düşünebilirsiniz. Ancak bunun süresinin iyi ayarlanması lazım. Bu durum, fiziksel kaslarımızı yormamak için dinlenmemize benzer ve bu “dinlenme”nin süresi belki de farkında olmadan artarsa, zihnimizin kompleks becerilerini zayıflatabilir.
Dijital Aşırı Uyarılma
Dijital platformlar ve internet, beynimizi sürekli olarak “hiper-uyarılmış” bir durumda tutar. Sonsuz bir içerik akışı, zihnimizi sürekli tetikte tutarken, bu durum bir süre sonra tükenmişliğe yol açar. Bu süreç, zihnin dinlenme ve bilgiyi işleme fırsatı bulamamasıyla yakından ilgilidir.
Brain Rot'un Sonuçları
Dikkat Dağınıklığı
Araştırmalar, 2004 yılından bu yana ortalama dikkat süresinin üç kata yakın bir şekilde kısaldığını göstermektedir.[5] Bu çarpıcı düşüşün aynı zamanda sosyal medyanın tüm dünyayı ele geçirdiği zamana denk geliyor olması düşündürücüdür.
Bu konu ile ilgili olarak yapılan 34 araştırmanın sonuçlarını inceleyen bir makalenin ulaştığı sonuçlar tehlikeli bir duruma işaret etmektedir.[6] Aşırı ekran kullanımının özellikle dikkat, bellek, dürtü kontrolü ve yürütücü işlevler üzerinde olumsuz etkileri ortaya çıkmaktadır. Bulgular bu tür davranışların, beyin yapısı ve işlevindeki değişikliklerle bağlantılı olduğunu ve bu durumun, bireylerin günlük yaşamındaki akademik, sosyal ve mesleki performanslarını olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir.
Beyinde Morfolojik Değişim
"Brain rot" ifadesinin daha çok bir metafor niteliğinde olup, aşırı dijital medya kullanımının zihinsel bozulmalara yol açmasına yol açtığından bahsettik. Peki ya gerçekten insan beyninde gözlenebilir değişimlere yol açıyor olabilir mi? İlgili araştırma sonuçlarına bakalım.
Aşırı televizyon izleme, özellikle frontal kortekste olmak üzere gri madde hacminde azalmaya yol açabilmektedir. Bir araştırmada, günlük televizyon izleme süresi süresi arttıkça gri madde hacminin de azaldığı sonucuna ulaşıldı.[7] Bu azalma ciddi bir duruma işaret ediyor. Gri madde üst düzey zihinsel işlevlerin gerçekleştiği kortikal alanları içerir ve özellikle hafıza, dikkat, problem çözme, dil, duyusal algı ve karar verme gibi bilişsel süreçler için kritik öneme sahiptir. Orta ila yüksek düzeyde TV izlediğini bildiren kişilerin, düşük düzeyde izlediğini bildirenlere kıyasla, 15 yıl boyunca bilişsel işlevlerinde %7 daha fazla düşüş yaşadığı ortaya konmuştur.[8]
Elbette gençlerin zaten bu kadar televizyon izlemediğini düşünebilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız, gençler genelde internette vakit geçiriyor. Bunun beyin üzerindeki etkisine bakalım.
Araştırmalar, gençlerde aşırı ekran süresinin gri madde atrofi (hacim kaybı), beyaz madde bütünlüğünün bozulması ve kortikal kalınlığın azalması gibi etkilerle beyin yapısına zarar verebileceğini ortaya koyuyor. Özellikle frontal lob gibi bölgelerdeki hacim kaybı planlama, önceliklendirme ve dürtü kontrolü gibi üst düzey işlevlerin zarar görmesine neden oluyor.[9]
Yaratıcı ve Analitik Yeteneklerin Körelmesi
Harvard Üniversitesinden nörobilimci Dr. Mary Helen Immordino-Yang, "zihinsel boş zaman"ın ve can sıkıntısının yaratıcı düşünme ve problem çözme yeteneğimizi geliştirmede kritik bir rol oynadığını vurgulamaktadır.[10] Ancak, sürekli dijital meşguliyet bu boşluğu ortadan kaldırır. Beynimiz, karmaşık düşünceler ve yenilikçi fikirler geliştirmek için gereken alanı bulamaz hale gelir. Beyin sürekli bilgi tüketimine odaklandığında, yaratıcı düşünceyi destekleyen "zihinsel boşluk" ortadan kalkar. İnsanlar yeni fikirler üretmekte zorlanır.
Bu nedenle, dijital aşırı uyarılma sadece kısa vadeli tükenmişliğe değil, aynı zamanda uzun vadede yaratıcı ve analitik yeteneklerin körelmesine de yol açabilir.
Bağımlılık
Uyku uzmanı Julia Kogan, brain rot ile ilgili temel belirtinin, kişinin ekran zamanının günlük yaşamındaki aktiviteleri engellemeye başlaması olduğunu söylüyor.[11] Yani eğer uyumak için telefonunuza bakıyorsanız ve belki de bu yüzden uyuyamıyorsanız, X ya da Instagram’da vakit geçirmek için arkadaşlarınızı ve ailenizi ihmal ediyorsanız, zihniniz çürüyor olabilir. Diğer belirtilerin de telefonunuzdan ayrılamama, sürekli bildirimleri kontrol etme ve çevrim için uzun süreler geçirmeniz olduğunu ekliyor.
İşin daha karamsar tarafı, tüm bu belirtilerin standart bağımlılık belirtileriyle paralellik göstermesi. Gerçekten de, yapılan bir araştırmada sosyal medya kullanımının madde bağımlılığıyla benzer nöral yollar oluşturabileceği ortaya konmuştur.[12]
Zihinsel Tükenmişlik
Sürekli düşük kaliteli içeriğe maruz kalmak kişiyi yorgun hissettirebilmektedir. Bu da bir ekrana bakmayı içermeyen zihinsel uyarılmalardan kaçınma eğilimini artırarak bir kısır döngü yaratır.[13]
Unutkanlık
2020 yılında 782 yetişkinle yapılan bir araştırmada, günlük sosyal medya kullanım süresi arttıkça hafıza üzerindeki olumsuz etkilerin de arttığı bulunmuştur.[14]
Aşırı dijital medya kullanımı gri madde azalması, eşzamanlı birden çok iş yapma, hafızanın teknolojiye devredilmesi, sürekli uyarılma ve dikkat süresinin azalması gibi birçok yolla hafıza sorunlarına katkıda bulunur. Bu faktörler, beyin işlevlerini değiştirerek hafıza kapasitesini azaltabilir ve nihayetinde belleğimizi zayıflatabilecek bir dijital bağımlılık döngüsü yaratabilir.
Fiziksel Sağlığın Bozulması
Yüksek ekran zamanı ile düşük fiziksel aktivite arasında güçlü bir ilişki vardır. Daha az hareket etmek enflamatuar potansiyeli artırır, kardiyovasküler strese neden olur. Hatta gençlerde bile kan pıhtılaşması yaşanabilir. Aynı şekilde, ekran zamanının uyku kalitesini olumsuz etkilediği gösterilmiştir.[15]
Anlamsızlık Hissi
Tüketilen dijital içerikten sonra bir boşluk ya da tatminsizlik hissetme durumu oluşabilir. Zihinsel çürümeye yol açan içeriğin aşırı tüketimi, gerçek dünyadaki sorumluluklarımızı ve etkinlikleri sıkıcı hale getirebilir.[16]
Sosyal Becerilerin Zayıflaması
Sosyal medya, yüz yüze iletişimde oluşan duygusal bağları zayıflatabilir. İnsanlar dijital dünyada pasif bir şekilde zaman geçirdikçe, gerçek dünyadaki ilişkilerden uzaklaşabilir.[17] Araştırma bulguları, ekran bağımlılığı olan gençlerde odaklanma, empati ve sosyal bağlanma gibi becerilerin azalmasına işaret ediyor.[9]
Anksiyete ve Depresyon
Sürekli içerik tüketimi, zihinsel aşırı yüklenme ve gerçeklikten kopma hissi yaratabilir. Bu da uzun vadede ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Konu ile ilgili yapılan 62 araştırmanın sonuçlarını derleyen bir meta-analizde, sosyal medyada geçirilen süre ve depresyon belirtileri arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur.[18]
Modern Hayattan İlginç Örneklerle Brain Rot
Modern yaşamın getirdiği dikkat dağıtıcı araçların ve eğlence platformlarının zihinsel sağlığımız üzerindeki etkilerini ele alan bazı çarpıcı örneklere göz atalım.
"TikTok Tüneli": Kısa Video Formatının Sonsuz Döngüsü
Tüm dünyada insanların %66'sı kısa formatlı videoların en ilgi çekici sosyal içerik olduğunu söylüyor.[19] Ortalama bir üniversite öğrencisi, günde bir saatinden fazlasını bu videolara ayırıyor.[20]
Kısa video formatı, genellikle 15 saniye ile 2 dakika arasında değişen, hızlı tüketim odaklı video içeriklerini ifade eder. Ancak reel anlamda, ortalama bir kısa video 30-40 sn. arası sürüyor.[21] Üstelik, izleyicilerin %70’i bu bir dakika sürmeyen videoları da sonuna kadar izlemiyor.[22]
Bu format, kullanıcıların dikkatini çabuk çekmek ve sıkılmamasını sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. İlk olarak 2013’te çıkan Vine, yalnızca altı saniyelik videolarıyla bu formatın öncüsü olmuş, daha sonra Instagram ve Snapchat gibi platformlar da kısa videoların popülerliğini artırmıştır.
Kısa video içeriklerinin yaygınlaşmasında asıl dönüm noktası, 2016 yılında TikTok’un piyasaya sürülmesiyle gerçekleşmiştir. TikTok, yaratıcı video düzenleme araçları, müzik entegrasyonu ve algoritma tabanlı içerik önerileriyle kısa videoları dünya genelinde milyonlarca insanın günlük tüketim alışkanlığının bir parçası haline getirmiştir. TikTok’un başarısının ardından, Instagram Reels, YouTube Shorts ve Reddit Watch gibi platformlar da kısa video formatını uygulamalarına entegre etmiştir. Türkiye’de TikTok, Y ve Z kuşakları arasında çok yaygın. TikTok’u hiç kullanmamış olanlar bile bahsettiğimiz diğer uygulamalardaki, TikTok’a karakteristiğini veren kısa video formatı içeriklerine bolca maruz kalıyor.
TikTok'ta veya Instagram Reels'da vakit geçirdiğinizde, bir videodan diğerine geçiş sürecinde zamanın nasıl aktığını fark etmemiş olabilirsiniz. Günümüzde artık "TikTok Tüneli" olarak bilinen bu fenomen, dopamin döngüsünün zihnimiz üzerindeki etkisinin çarpıcı bir örneğidir.[23] İnsanlar birkaç dakika geçirmeyi planlarken, saatlerce ekran başında kalabiliyor ve sadece zamanlarını değil, zihinsel enerjilerini de kaybedebiliyor.
Video Oyunları ve Sanal Gerçeklik
Video oyunları da benzer bir etki yaratma potansiyeline sahiptir. Özellikle çevrimiçi oyunlar, kullanıcıları sürekli olarak bir görevden diğerine yönlendirir. Bir başarı hissi sunan bu döngü, gerçek hayattaki başarıların yerini alıp, kullanıcılar için bir kaçış noktası haline gelebilmektedir.
Doomscrolling
Birçoğumuz sosyal medyada hafif ve eğlenceli içerikler aramak için gezinirken, bazıları ise "doomscrolling” adı verilen bir alışkanlığın etkilerini yaşıyor olabilir. Doomscrolling, sosyal medyada veya internette kötü haberleri ve olumsuz içerikleri sürekli olarak kaydırararak, tüketme alışkanlığıdır.
Bu durum brain rot ile yakından ilişkilidir. Özellikle büyük bir kısmı olumsuz olan bilgi bombardımanına maruz kalmak, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. Bu durum, bireylerin sürekli kötü haberler ve felaket senaryolarıyla karşılaşmasına neden olarak kaygı düzeylerini artırır, stres hormonlarının sürekli salgılanmasına yol açar ve zihinsel yorgunluğu tetikler.[24]
Multitasking
Multitasking, aynı anda birden fazla görevi yerine getirme veya bir görevden diğerine hızlıca geçme eylemidir. Aslında beyin, aynı anda birden fazla karmaşık görevi etkili bir şekilde gerçekleştiremez. Bu durum dikkat dağınıklığına, bilgi işleme hatalarına ve üretkenlik kaybına yol açabilir. Ekran zamanı ise multitasking'in yaygın bir tetikleyicisidir. Örneğin, birden fazla ekran arasında geçiş yapmak veya bir ekranda çalışırken sosyal medya, e-posta ya da mesajlaşma gibi ek görevlerle uğraşmak, odaklanmayı ve bilişsel işlevleri olumsuz etkileyebilir. Araştırmalar, sürekli multitasking yapmanın beyin yapısını değiştirebileceğini ve bilişsel kontrolü zayıflatabileceğini göstermektedir.[25]
Ekran Süresinin Olası Faydaları
Şimdiye dek dijital dünyanın ve ekran süresinin hayatlarımızda kapladığı yerle ilgili olumsuz boyuta odaklandık, çünkü ana konumuz doğrudan bu olumsuz etki ile ilgili. Ancak durum her zaman çok karamsar olmak zorunda değil. Birçok uzman, bilinçli kullanım gerçekleştiğinde ekran süresinin her zaman zararlı olmadığını savunuyor. Dijital dünyanın belirli durumlarda insanın bilişsel kapasitesini geliştirebildiği de bilinmektedir. Bu faydalar ile ilgili bilimsel araştırmalara dayanarak varılan temel sonuçlar şunlardır:
Eğitsel İçerikler
Eğitici programlar ve uygulamalar, özellikle çocukların bilişsel gelişimine olumlu katkılar sağlayabilmektedir. Yaşa uygun eğitimsel içeriklerin çocukların temel bilişsel becerilerini geliştirebileceği belirtilmektedir.[26]
Problem Çözme ve Stratejik Düşünme
Bazı dijital oyunlar ve uygulamalar, problem çözme ve stratejik düşünme becerilerini teşvik edebilir. Bu tür oyunlar, kullanıcıların eleştirel düşünme ve hızlı karar verme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.[27]
Sosyal Bağlantılar ve İletişim Becerileri
Sosyal medya ve çevrimiçi platformlar, bireylerin farklı kültürlerden insanlarla etkileşim kurmasını sağlayarak sosyal becerilerini geliştirebilir. Bu etkileşimler, empati ve kültürel farkındalık gibi sosyal bilişsel becerilerin güçlenmesine katkıda bulunabilir.
Bilgiye Hızlı Erişim ve Öğrenme
Dijital platformlar, bilgiye hızlı ve kolay erişim imkânı sunarak öğrenme süreçlerini hızlandırabilir. Bu durum, bireylerin genel bilgi düzeylerini artırarak bilişsel rezervlerini güçlendirebilir.
Nöroplastisite ve Beyin Esnekliği
Beynin nöroplastisite özelliği sayesinde, dijital etkileşimler yeni sinaptik bağlantıların oluşumunu teşvik edebilir. Bu da bilişsel işlevlerin gelişmesine katkı sağlayabilir.
Brain Rot Gerçek mi?
Tüm olası tehlikelerine karşın dijitalleşmenin faydalı büyük potansiyelinden de bahsettik. Bu durumda, brain rot denilen kavram gerçek bir duruma mı işaret ediyor?
Yazar ve medya teorisyeni Steven Johnson, Everything Bad is Good for You adlı kitabında ekran süresinin bilişsel yetilerimiz için zararlı olduğu yönündeki yaygın argümana karşı çıkmıştır.[28] Hatta ona göre bu süreç bilişsel becerilerimizi geliştirebilir. Video oyunları, televizyon dizileri ve internet gibi modern araçlar zaman içinde giderek karmaşıklaşmakta ve böylelikle problem çözme, stratejik düşünme ve sosyal bağlamları anlama gibi beynimizdeki üst düzey yönetici işlevlerini güçlendirmektedir.
Genel ortalamaları kıyaslamak için eski film ve dizilere bakarsanız, çoğunun olay örgüsünün basit ve doğrusal olduğunu, karakterlerin keskin olarak ya iyi ya kötü olduğunu görürsünüz. Benzer şekilde dijital oyunlar da zaman içinde daha kompleks hale gelmekte ve oyuncunun daha çok etkileşimini talep etmektedir. Bu film ve dizileri izlerken anlamak için ve oyunlarda daha başarılı olmak için zihnimizi giderek daha çok zorlamak zorundayız. Johnson'a göre modern eğlence, dikkat ve bilişsel çabayı ödüllendiren bir "zihinsel egzersiz" haline gelmiştir.
Ancak Johnson dijital medya kullanımı ile ilgili şu tespitleri de yapar:
- Pasif tüketim odaklı düşük kaliteli içerikler, zihinsel gelişim için fayda sağlamayabilir ve bireyleri "boş kalori" etkisine maruz bırakabilir.
- Dijital medyanın yanlış şekilde kullanılması, bireyleri yaratıcı ve eleştirel düşünce süreçlerinden uzaklaştırabilir.
- Dijital medya ürünlerinin yalnızca eğlence amaçlı kullanımı, bireylerin bu araçların sunduğu bilişsel potansiyelden yararlanamamasına yol açabilir.
- Sadece kolay ve basit içeriklere yönelmek, bireylerin karmaşık problem çözme ve derin düşünme becerilerini geliştirme fırsatını kısıtlayabilir.
- Zihinsel çaba gerektirmeyen içeriklerin aşırı tüketimi, bireylerin dikkatlerini odaklama ve uzun süreli konsantrasyon sağlama yeteneklerini zayıflatabilir.
Johnson’ın kitabı yazdığı 2006 yılında sürekli ekranı kaydırdığımız kısa formatlı video uygulamaları henüz mevcut değildi. Ancak öngörüleri, günümüzde bu platformların kullanımıyla büyük oranda örtüşüyor gibi görünüyor.
2023 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, kısa formatlı videoların, sık bağlam değiştirme nedeniyle bireylerin gelecekteki görevleri hatırlama kapasitesini (prospektif hafıza) zayıflattığını göstermektedir. Hızlı geçişlerin dikkati sürekli yeniden yönlendirdiği ve bilişsel yükü artırarak hafıza performansını olumsuz etkilediği bulunmuştur.[29] Bu, kısa video formatlı platformların yoğun kullanımının dikkat süresini ve görev hatırlama yetilerini zayıflatabileceğini ortaya koymaktadır.
2024 yılında yapılan bir çalışmada da kısa formatlı videoları çok izlemenin genel olarak öğrenme motivasyonunu azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.[30] Kısa formatlı videolarla ilgili yapılan diğer araştırmalarda da eleştirel düşünme becerisini sınırlandırabildiği, kaygı düzeyini artırabildiği, akademik başarıyı ve derin bilişsel işlemlemeyi kısıtlayabileceği şeklinde sonuçlara ulaşılmıştır.[31], [32], [33]
Dijital medyaların kullanımı konusunda Johnson gibi en iyimser düşünen ve teknoloji konusunda öncü isimler bile (ör. Tristan Harris, Jaron Lanier) kısa video formatının bahsettiğimiz tehlikelerine değinmektedir.[34], [35]
Elbette bu içeriklerin üreticisi olmak için etkin ve yaratıcı bir çaba gerekiyor. Ancak dijital platformların yoğun kullanıcıları, içerik tüketiminde genellikle pasif bir izleyici konumuna geçmektedir. Bu, aktif katılım gerektiren dijital oyunlar ya da karmaşık diziler gibi bilişsel gelişimi destekleyici içeriklerden oldukça farklı bir dinamiğe sahiptir. Bu nedenle kısa formatlı videolar, dijital içeriklerin bilişsel gelişim potansiyelinden en uzakta olan boyutu sayılabilir. Bu tür içerikler, beynin ödül bağımlılığı geliştirmesine yol açmanın yanı sıra zihinsel tembellik ve düşünce netliğinde azalmaya da neden olabilir. Bu, dijital medyanın faydalarını savunanların dahi göz ardı etmediği bir tehlikedir.
Sonuç olarak, brain rot kavramı, özellikle kısa video formatının bilinçsiz tüketimi açısından gerçek ve ciddi bir risk taşır. Dijital medyanın faydalarını en üst düzeye çıkarmak ve zararlı etkilerinden korunmak için bilinçli ve seçici bir yaklaşım benimsemek gerekir.
"Brain Rot" ile Başa Çıkmak: Çözüm Yolları
Dijital İçeriğin Türünü Kısıtlamak
Her dijital içerik ve her dijital platform yüzeysel olmak zorunda değil. Hatta tam tersi bir çok örnek var. Nihayetinde bu satırları da böyle bir dijital yayın platformundan takip ediyorsunuz.
Derinlemesine düşünmeyi teşvik eden içeriklere ve platformlara yönelmek, zihnimizin sağlığını, esnekliğini ve üretkenliğini artırabilir. Kısa formatlı video uygulamalarından ve bu tarz videoları kaydırıp durmaktan mümkün olduğunca uzak kalmak ise alabileceğimiz asgari önlem gibi görünüyor. Bu tür uygulamalar yerine uzun bir şeyler okuma, belgesel izleme veya podcast dinleme gibi daha uzun ve düşünmeye teşvik eden aktivitelere yönelerek zihinsel kapasitemizi koruyabilir ve geliştirebiliriz.
Derinlemesine düşünmeyi teşvik eden içeriklere zaman ayırın. Bir e-kitap okuyun, bir konuyu uzun makalelerle keşfedin ya da karmaşık bir problemi çözmek için beyninizi çalıştırın. Bunları yaparken yine ekranlardan faydalanabilirsiniz, ama asıl meselenin tükettiğiniz içeriğin türü olduğunu unutmayın.
Dijital İçeriğin Süresini Kısıtlamak
Ekran başında geçirdiğimiz süre, gün geçtikçe artıyor. Bu durum, dijital etkileşimlerimizi kontrol altına almanın gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor. Sosyal medya ve dikkat dağıtıcı aktiviteler için süre sınırları koymak adına telefonunuzun “ekran süresi” denilen özelliğinden yararlanabilirsiniz. Teknoloji bağımlılığının etkilerini azaltmak ve sağlıklı bir dijital denge oluşturmak için cihazlarınızla aranıza bilinçli bir mesafe koymak etkili bir önlem olabilir.
Yaratıcı Aktiviteler
Sanatsal veya yaratıcı bir projeye başlamak, beyninizin farklı bölgelerini harekete geçirerek zihinsel aktivitenizi canlandırır. Resim yapmak, yazı yazmak, müzik aleti çalmak ya da el işleriyle uğraşmak gibi uğraşlar, zihinsel yorgunluğu azaltmanın yanı sıra sizi pasif bir izleyici olmaktan çıkarıp aktif bir üretici konumuna taşır. Bu süreç hem zihinsel tazelenme sağlar hem de yaratıcılığınızı besler.
Sonuç: Zihninize Alan Açın, Bilinçli Tercihler Yapın
Dijital dünya, doğru kullanıldığında bilişsel gelişim için büyük bir potansiyel sunar. Ancak, özellikle kısa video formatlı uygulamaların bilinçsiz ve pasif şekilde tüketilmesi, "brain rot" olarak adlandırılan zihinsel tembellik riskini beraberinde getirir. Yüzeysel ve sürekli dikkat talep eden kısa içeriklerin zihinsel kapasitemiz üzerindeki zararlarını fark etmek, bu sorunla başa çıkmanın ilk adımıdır. Bununla birlikte, bu etkilerin bilinçli tercihler ve doğru alışkanlıklarla geri döndürülebileceği unutulmamalıdır.
Dijital ortamda her an elimizin altında olan "haz butonuna" basmayı bırakıp, zihnimizi uzun vadeli odaklanma, derin düşünme, yaratıcılık ve öğrenme süreçleriyle güçlendirebiliriz. Elbette teknoloji doğru kullanıldığında öğretici, geliştirici ve yaratıcılık aşılayıcı bir araç da olabilir. Önemli olan, bu aracı nasıl ve hangi amaçla kullandığımızdır. Tıpkı beslenme alışkanlıklarımızı düzenleyerek ve egzersiz yaparak beden sağlığımızı koruduğumuz gibi, zihinsel sağlığımızı geliştirecek seçimler yapabiliriz. Derinlemesine düşünmeyi teşvik eden içeriklere yönelmek, zihnimizin sağlığını, esnekliğini ve üretkenliğini artırabilir. Bu, aynı zamanda dijital çağın dayattığı yüzeysel tüketim kültürüne karşı atılabilecek en bilinçli adımlardan biridir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ a b B. Heaton. 'Brain Rot' Named Oxford Word Of The Year 2024. (2 Aralık 2024). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Oxford University Press | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Roy. 'Brain Rot' Is The New Online Affliction. (13 Haziran 2024). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Bobinet. (2024). Unstoppable Brain. ISBN: 9798887503684. Yayınevi: Forbes Books.
- ^ NeuroLaunch. Social Media Dopamine: The Hidden Addiction Behind Your Screen Time. (22 Ağustos 2024). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: NeuroLaunch | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Mark. (2023). Attention Span: A Groundbreaking Way To Restore Balance, Happiness And Productivity. ISBN: 9781335449412. Yayınevi: Hanover Square Press.
- ^ M. L. Moshel, et al. (2024). Neuropsychological Deficits In Disordered Screen Use Behaviours: A Systematic Review And Meta-Analysis. Neuropsychology Review, sf: 791-822. doi: 10.1007/s11065-023-09612-4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. J. Dougherty, et al. (2022). Long-Term Television Viewing Patterns And Gray Matter Brain Volume In Midlife. Brain Imaging and Behavior, sf: 637-644. doi: 10.1007/s11682-021-00534-4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Rettner. Too Much Tv May Be Bad For Your Long-Term Brain Health. (20 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 24 Aralık 2024. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b F. Lin, et al. (2012). Abnormal White Matter Integrity In Adolescents With Internet Addiction Disorder: A Tract-Based Spatial Statistics Study. PLOS ONE, sf: e30253. doi: 10.1371/journal.pone.0030253. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. H. Immordino-Yang, et al. (2012). Rest Is Not Idleness. SAGE Publications, sf: 352-364. doi: 10.1177/1745691612447308. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Kogan. How To Keep Your Mind Calm Before Bed. (16 Ağustos 2022). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Dr. Julia Kogan | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. S. Flannery, et al. (2024). Developmental Changes In Brain Function Linked With Addiction-Like Social Media Use Two Years Later. Oxford University Press (OUP). doi: 10.1093/scan/nsae008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Korunovska, et al. The Effects Of Information And Communication Technology Use On Human Energy And Fatigue: A Review. (4 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: arxiv doi: 10.48550/arXiv.1910.01970. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Sharifian, et al. (2020). Daily Associations Between Social Media Use And Memory Failures: The Mediating Role Of Negative Affect. Informa UK Limited, sf: 67-83. doi: 10.1080/00221309.2020.1743228. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Scott, et al. (2018). Fear Of Missing Out And Sleep: Cognitive Behavioural Factors In Adolescents' Nighttime Social Media Use. Wiley, sf: 61-65. doi: 10.1016/j.adolescence.2018.07.009. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Carr. (2011). The Shallows: What The Internet Is Doing To Our Brains. ISBN: 9780393339758. Yayınevi: W. W. Norton & Company.
- ^ A. C. Orben, et al. (2018). From Face-To-Face To Facebook: Probing The Effects Of Passive Consumption On Interpersonal Attraction. Frontiers in Psychology, sf: 326582. doi: 10.3389/fpsyg.2018.01163. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Cunningham, et al. (2021). Social Media And Depression Symptoms: A Meta-Analysis. Research on Child and Adolescent Psychopathology, sf: 241-253. doi: 10.1007/s10802-020-00715-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Sprout Social. The Sprout Social Index Edition Xix: Breakthrough. (8 Mart 2024). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Sprout Social | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Yan, et al. (2024). Application Of Short Video Semantic Understanding Technology Based On Big Data Analysis In Education Management. International Journal of Web-Based Learning and Teaching Technologies (IJWLTT), sf: 1-20. doi: 10.4018/IJWLTT.334708. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Strapagiel. Short-Form Video Statistics Every Marketer Should Know. (12 Ekim 2023). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Kapwing Resources | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Steven. 27 Crazy Short-Form Video Statistics For 2024. (11 Ocak 2023). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Khris Digital | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Petrillo. What Makes Tiktok So Addictive?: An Analysis Of The Mechanisms Underlying The World’s Latest Social Media Craze. (13 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Brown Undergraduate Journal of Public Health | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. A. Satici, et al. (2023). Doomscrolling Scale:its Association With Personality Traits, Psychological Distress, Social Media Use, And Wellbeing. Applied Research in Quality of Life, sf: 833-847. doi: 10.1007/s11482-022-10110-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Smith. Multitasking Undermines Our Efficiency, Study Suggests. (1 Ekim 2001). Alındığı Tarih: 24 Aralık 2024. Alındığı Yer: American Psychological Association (APA) | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. C. Blumberg, et al. (2013). Introduction: Digital Games As A Context For Cognitive Development, Learning, And Developmental Research. Wiley, sf: 1-9. doi: 10.1002/cad.20026. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. J. C. Adachi, et al. (2013). More Than Just Fun And Games: The Longitudinal Relationships Between Strategic Video Games, Self-Reported Problem Solving Skills, And Academic Grades. Journal of Youth and Adolescence, sf: 1041-1052. doi: 10.1007/s10964-013-9913-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Johnson. (2006). Everything Bad Is Good For You: How Today's Popular Culture Is Actually Making Us Smarter. ISBN: 9781594481949. Yayınevi: Riverhead Books.
- ^ F. Chiossi, et al. (Konferans Bildirisi, 2023). Short-Form Videos Degrade Our Capacity To Retain Intentions: Effect Of Context Switching On Prospective Memory. Not: https://www.researchgate.net/publication/368330334_Short-Form_Videos_Degrade_Our_Capacity_to_Retain_Intentions_Effect_of_Context_Switching_On_Prospective_Memory.
- ^ F. Kuo. Online Social Network Data-Driven Early Detection On Short-Form Video Addiction. (24 Temmuz 2024). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: arxiv doi: 10.48550/arXiv.2407.18277. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Wang. (2024). Exploring The Impact Of Social Media Short-Form Videos On Adolescents’ Psychological And Psychosocial Well-Being. SHS Web of Conferences, sf: 02016. doi: 10.1051/shsconf/202419902016. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. J. Kohler. (Tez, 2023). Caught In The Loop: The Effects Of The Addictive Nature Of Short-Form Videos On Users’ Perceived Attention Span And Mood. Not: http://essay.utwente.nl/96577/1/Kohler_BA_BMS.pdf.
- ^ H. U. Obasi. The Effect Of Tiktok On The Academic Performance Of Students In Tertiary Institutions In Nigeria. (13 Nisan 2024). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: ISRG Publishers doi: 10.5281/zenodo.10968073. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Harris, et al. Addressing The Tiktok Threat. (8 Eylül 2022). Alındığı Tarih: 23 Aralık 2024. Alındığı Yer: Humane Tech | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Lanier. (2018). Ten Arguments For Deleting Your Social Media Accounts Right Now. ISBN: 9781250196682. Yayınevi: Henry Holt and Co..
- K. Zhang, et al. (2023). Effect Of Social Media Addiction On Executive Functioning Among Young Adults: The Mediating Roles Of Emotional Disturbance And Sleep Quality. Psychology Research and Behavior Management, sf: 1911-1920. doi: 10.2147/PRBM.S414625. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 25/12/2024 14:53:34 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19345
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.