Zenon'un Ok Paradoksu (Hareket İmkansızdır)
Bir okçu farz edelim; bu okçu elinde bir ok ile yay tutsun ve yayı gererekten, oku kırk metre ötedeki bir ağaca fırlatıp saplasın ve ok, yaydan çıktıktan sonra beş saniye içerisinde hedefini (ağacı) bulmuş olsun. Bu durumda ok hareket etmiş midir ?
İlk bakışta bu soru oldukça saçma gözükebilir çünkü zaten, anlatımda, okun yaydan ağaca doğru hareket ettiğini belirtiyoruz. Ama ‘biz’ belirtiyoruz.
İsterseniz okun hareket edip etmediğini ‘hareket’ kavramının tanımından yola çıkaraktan anlamaya çalışalım.
‘Hareket, bir cismin sabit bir noktaya göre yerinin zamana karşı değişimidir.’ bu, ‘hareket’ kavramının tanımıdır. Şimdi de bu tanım ile örneğimizi bağdaştırmaya çalışalım. Öncelikle örneğimizde bir hareketten bahsedebilmek için bir cisme ve bir de sabit bir noktaya ihtiyacımız vardır. Örneğimizde her ikisini de bulmak mümkündür; cismimiz ok, sabit noktamız ise ağaçtır. Hareketin olabilmesi için geriye kalan, cismin zamana karşı değişimidir; cismin değişim miktarının kırk metre olduğunu ve bu değişiminde beş saniye içerisinde gerçekleştiğini biliyoruz. Böylelikle bakıldığı vakit örneğimiz, ‘hareket’ kavramının tanımını karşılamış oluyor bu sayede de örneğimizdeki cismin yani okun hareket ettiğini söyleyebiliriz...miyiz ? Evet, ‘biz’ söyleyebiliriz çünkü zamanın değişim miktarını aklımızda tutabiliyoruz. Bu da ne demek diye sorabilirsiniz.
Hepimiz şimdide yaşarız. Hepimizden kastım bütün varlıklardır. Şu an önümde bir saat var, bu saate ‘var’ dememdeki sebep, şu anda var olmasıdır. Cisimler, geçmişte de var olabilirler. Mesela şu an önümde duran saat bundan on dakika önce de vardı, on gün önce de vardı, bir yıl önce de vardı ama bu saatin ‘var’ olduğunu söylemek istiyorsam saatin şu anki durumunu değerlendirmek zorundayım. Eğer ki saat bundan bir yıl önce bozumuş, işlevliliğini yitirmiş ve atılmış olsaydı o halde o saat için ‘vardı’ demem gerekir. Kısacası bir cismin varlığı şu anki durumuna göre değerlendirilir. Bunun çok derin bir felsefi düşünce olduğunu düşünmeyin, söylediklerim kanımca anlaşılması gayet kolay şeylerdir. Öyleyse bunları neden anlatıyorsun diye soracak olursanız, bunları anlatmamın sebebi az sonra anlatacaklarıma temel olmasıdır.
Hepimizin şimdi de yaşadığı, var olduğu konusunda anlaştığımızı düşünüyorum. Peki geçmiş nedir ?
Örnekteki ok, ağaca saplandığında bu okun beş saniye önce yaydan çıktığını nereden biliyoruz ? Açıkçası bunu bilmek çok da zor bir şey değildir. Ok tam yaydan çıkarken kronometreyi başlatırız ve tam ağaca saplandığı anda da kronometreyi durdururuz ve böylelikle arada geçen zamanı hesaplayabiliriz. Örneğimizde ok ağaca saplandığı vakit kronometremizde ‘5’ sayısını göreceğiz. Peki bu ‘5’ sayısı ne anlama geliyor ? Sonuçta ‘5’ kronometremizde gördüğümüz bir sembolden ibarettir bize geçmişi gösteremez, yalnızca okun 5 saniye önce yayda bulunduğunu hatırlamamıza yardımcı olur. Geçmiş dediğimiz şey yalnızca bir hatıradır. Ben şu anda masamın başından kalkıp mutfağa gidersem hareket ettiğimi düşünürüm bunu düşünmemdeki sebep, belli bir vakit önce masamın başında olduğumu hatırlamamdır. Az önce masamın başındaydım, şu anda ise mutfaktayım bundan mütevellit hareket etmiş olmam gerekir. Toparlamak gerekirse, geçmişte olmuş bir olayı tekrardan görmemiz veya yaşamamız imkansızdır (eğer ki ışıktan daha hızlı gidemiyorsak). Olmuş bir olayı kameraya alsak bile kamerada görmüş olduğumuz olmuş bir olaydan çıkan ışığın bir kısmının yakalanıp tekrardan oynatılmasıdır, ancak yine de geçmiş bir olayı yüzde yüz kesinlikle az önce kendi perspektifimizden gördüğümüz şekliyle tekrardan göremeyiz kamera da ışık yoluyla bize geçmişi hatırlatmaya yarayan bir araçtır yalnızca. Yani ‘geçmiş’ denilen şey hatırlama kabiliyetine sahip varlıklara özgürdür. ‘Ok hareket etti’ dememizdeki sebep, okun az önce yayda olduğunu hatırlamamızdan mütevellittir.
Peki bir ok geçmişi hatırlayabilir veya deneyimleyebilir mi ? Her cismin şu anda var olduğunu daha önce belirtmiştik ve geçmişin hatırlama kabiliyeti olanların gözünde var olduğunu da söylemiştik. Ok yayda bulunurken durağandır çünkü tam olarak kendi boyutunda bir yer kaplayan bir cisim durağandır. Ok yaydan fırlatıldıktan sonra bir devinim kazanır ancak ok yaydan çıktıktan hemen sonra, olayı bir video misali durdurursak okun yine kendi hacminde bir yer kapladığını ve sabit olduğunu fark etmiş oluruz. Ok, yolun yarısındayken videoyu tekrardan durdurursak okun yine kendi hacminde bir yer kapladığını ve sabit olduğunu görmüş oluruz. En sonunda ok ağaca saplandığı vakit de kendi hacminde bir yer kaplıyor ve durağan halde olacak yani ok, olay sırasında sürekli bir şekilde duracak. Fark ettiyseniz burada olayı tekrardan kendi perspektifimizden değerlendirdik ve olayı, olaydan bağımsız bir şekilde dışardan incelemiş olduk. Şimdi de isterseniz çıtayı yükseltelim ve kendimizi ok yerine koyalım. Kendimizi ok yerine koyabilmemiz için ilk olarak insanlar olarak önyargılarımızdan sıyrılmalıyız. Unutmayın geçmiş, geçmişi hatırlayanlar için vardır. Tam şu anda bir ok olarak yaydasınız ve sabitsiniz, okçu yayı geriyor ve oku yani sizi fırlatıyor tam bu anda siz, ok olarak ileri gitmiş olursunuz...mu acaba ? Hayır, ileri gitmiş olmazsınız çünkü ileri gitmek için bir vakit bulunduğunuz konumdan daha geride olmanız gerekir. 'Zaten az önce daha gerideydim' diyebilirsiniz ve haklısınız da, ancak ileri gittiğiniz vakit az önce gerideydim demeniz için bir hatıra yani hatırlama kabiliyetine sahip olmanız gerekir ancak unutmayın siz bir oksunuz ve hatırlama kabiliyetine sahip değilsiniz. O yüzden siz hiçbir zaman geride değildiniz çünkü geride bulunmak geçmişte yaşanmış bir şeydir ve geçmiş de yalnızca geçmişi hatırlayanlara özgüdür. Dolayısıyla bir ok için geri diye bir şey yoktur, geri diye bir şey yok ise haliyle ileri diye de bir şey yoktur aynı zamanda hatırı olmayan cisimler yok olamazlar çünkü yokluk varlığın zıttıdır, yokluğun olabilmesi için önce varlığın olması gerekir yani bir cismin önceden var olup daha sonrasında yok olmuş olması gerekir ancak cisimlerin hatırı olmadığından ötürü ‘önceden’ var olamadıkları için yok da olamazlar çünkü yokluk durumu varlık durumunun zıttıdır ve yokluk olabilmesi için daha öncesinde varlık olması gerekir yani cisimler hiçbir zaman yok olamazlar varlık da yokluğun zıttı olduğuna göre ve bir şeyin yok olması için var olması ve var olması için de yok olması ya da yok olabilme potansiyeline sahip olması gerektiği için eğer ki bir varlık yok olamıyorsa var da olamaz yani cisimler kendilerine göre ne vardır ne de yoktur. Cisimler yalnızca biz hatırı olan insanlara göre vardır veya yoktur, yoksa cisimlere göre sadece ‘şimdi’ vardır. Her neyse konumuza yani harekete geri dönersek daha şimdiden ileri gitmenizin imkansız olduğunu belirtmiş olduk. Yaydan çıktıktan sonra (ki bunu bir ok olarak söylemek oldukça mantıksızdır çünkü ‘sonra’ olabilmesi için ‘önce’ olması gerekir) sadece şimdiyi yaşarsınız, sürekli bir biçimde her an anlamını yitiren şimdiye hapsolursunuz. Ağaca doğru giderken ileri veya geri gitmiş olmazsınız yani durmuş olursunuz, şimdide durmuş olursunuz. Peki duraraktan nasıl ağaca varılabilir diye sorarsanız, bu saçma bir soru olur çünkü bir yere varmak için bir hareket gerekir A noktasından B noktasına varmak için ortada bir hareket olmalıdır (eğer ki A ve B aynı nokta değillerse). Cisimlerin kendi içlerinde hareket edemediklerini daha önce belirtmiştik, eğer ki A noktasından B noktasına gidemiyorsak ağaca nasıl varacağız ? Eğer ki bir yere varmak imkansızsa o zaman bir yerde sabit bir şekilde durmalıyız, peki eğer ki her yerde sürekli olarak duruyorsak tam olarak hangi noktada durduğumuzu söyleyebilir miyiz ? Bu tarz sorular şu ana kadar yaptığımız çıkarımlardan geriye havada kalan sorulardır. Ancak belki de ağaç diye bir şey yoktur. Belki ok diye de bir şey yoktur çünkü az önce cisimlerin, her ne kadar bu terimi kullanmaktan çekinsem de, ‘olmadığını’ belirttik olmamaktan kasıt ne var olmak ne de yok olmak yani hiç olmak. Eğer ki ok ve ağaç bir hiçse ne varsa ne de yoksa, o zaman ortada ne cisim kalır ne de sabit bir nokta kalır; böylelikle hareketten bahsetmemiz hepten imkansızlaşır. Unutmayın, hareket imkansız derken insanın veya hatırlama kabiliyetine sahip olan herhangi bir varlığın düzenekte olmadığı bir sistemde hareket hatta belki de varlık imkansızdır. Ancak sisteme insan gibi hatırı olan bir varlık girdiğinde işin içine; önce, sonra, ileri, geri gibi kavramlar girer ve o zaman hareket mümkün hale gelir.
Bu yazıda, Zenon’un ok paradoksunu irdeledim ve Zenon ile hocası Parmenides’ten taraf tutaraktan hareketin bir nebzede imkansız olduğunu açıklamaya çalıştım. Unutmamak gerekir ki Zenon büyük oranda hocası Parmenides tarafından etkilenmiştir ve Zenon’un oluşturduğu paradokslar bir bakımdan Parmenides’i haklı çıkarmayı yani her şeyin en azından metafiziksel (gördüğümüz, hissettiğimiz fiziksel gerçekliğin ötesi) alemde; ebedi, değişmez, bozulmaz ve sabit yani ‘hareketsiz’ olduğu savını desteklemeyi amaçlamıştır. Parmenides, fiziksel alemin ötesinde fiziksel maddeye bağlı olmayan bir gerçekliğin en azından insanların algılarına ters bir varoluşun var olduğunu belirtmiştir ve eğer ki metafiziksel evrende zaman yoksa hareketinde olamayacağı yani her şeyin sabit kalacağı en azından Parmenides’in metafiziksel gerçeklik hakkındaki görüşlerini kabul ettiğimizde kulağa hiç de mantıksız gelmez.
Aynı zamanda az önce belirttiğim fikirler bir bakımdan metafiziksel evreni ontolojik olarak çürütür çünkü zamanın olmadığı yerde hareketin de olmadığı ve zamanın olmadığı yerde var olmak ve yok olmak kavramlarının da olamayacağını böylelikle zamanın olmadığı bir yerde varoluşun veya yok oluşun imkansız olduğunu söylemiş oldum. Eğer ki bir gerçeklikte hiçbir şey var değilse ve aynı zamanda hiçbir şey yok değilse bu gerçeklik en azından biz insanların algı kapasitesi çerçevesinde yoktur veya algılanamaz ve algılayamayacağımız bir ‘üst’ gerçeklik hakkında konuşmak da en azından biz insanlar için yalnızca vakit kaybı olur ancak biz insanların algılayamamış olması, ‘üst’ gerçekliğin olmadığı anlamına gelir mi ? Veya biz insanların, üst gerçekliğin bir yansıması içerisinde yaşamadığımızı kanıtlayabilir miyiz ? Ya elimiz kolumuz bağlı bir mağarada oturuyorsak ve yalnızca önümüzdeki gölgeleri görebiliyorsak ve asıl cisimlerin arkada olduğunu bilmiyorsak ve tek gerçekliğin önümüze düşen gölgeler içerisine hapsolmuş olduğunun da farkında değilsek ? Platon der ki; biz insanların, en azından filozofların görevi bu üst gerçekliğin farkına varmaktır peki sizce böyle bir şey mümkün müdür ?
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
S. Ertaş 01.09.2022
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 17:00:43 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12351
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.