SCHRÖDİNGER'İN KEDİSİ
SCHRÖDİNGER'İN KEDİSİ

- Blog Yazısı
SCHRÖDİNGER'İN KEDİSİ
SCHRÖDİNGER'İN HAKKINDA
DOĞUMU ve ÖLÜMÜ
Avusturyalı fizikçi ve bilim kuramcısı Erwin Rudolf Josef Alexander Schrödinger,
12 ağustos 1887'de Avusturya'da bir semt olan Viyananın 3. bölgesi Landstraße içinde yer
alan bir mahalle olan Erdberg'de doğmuş, 4 Ocak 1961'de Viyana'da vefat etmiştir.
YAPTIKLARI
Viyana Üniversitesi’ne girerek başarılı bir öğrenci olmuş. 23 yaşında doktorasını tamamlamış
ve 34 yaşında, Stuttgart Üniversitesi’nde profesörlük görevine başlamıştı.
Atom teorisinin yeni, üretken işlevlerinin keşfedilmesine yaptığı katkılar için 1933'te Paul
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dirac ile birlikte Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştü.
DENEYİN ÖZETİ VE
KURGULANMASININ NEDENİ
ÖZETİ
Çelik bir kutunun içinde sağlıklı bir kedi, bir cam haznenin zehir ve bu camın üzerinde
geiger saycına bağlı bir çekiç var. Geiger sayacının hemen yanında da az miktarda radyoaktif
bir element var. Eğer element ışıma yaparsa geiger sayacı bu ışımayı tespit eder. Çekiç
harekete geçer ve cam hazneyi kırar sonucunda da zehir kutuya yayıldığı için kedi ölür ama
geiger sayacıhiçbir ışıma tespit etmezse çekiç harekete geçmez, cam da kırılmaz bu
dolayısıyla kedi diri kalır.
NEDENİ
Schrödingerin böyle bir deneyi kurgulamasının nedeni kuantum mekaniğinin Kopenhag

yorumunun mantıksız sonuçlarını gözler önüne sermektir.
Çünkü Bu yoruma göre, gözlem yapılmadığı sürece bir parçacık aynı anda birden fazla
durumda (SÜPERPOZİSYONDA) bulunabilir.
Schrödinger, bu durumu makroskopik bir örnekle (bir kedinin hem ölü hem de canlı olması)
genişleterek, Kopenhag yorumunun ne kadar absürt sonuçlar doğurabileceğini göstermek
istemiştir.
ÖLÇÜM PROBLEMİ
Ölçüm problemi, kuantum mekaniğinde bir parçacığın birçok olası durumda (süperpozisyon)
bulunmasına rağmen, ölçüm yapıldığında neden yalnızca tek bir kesin sonucun elde edildiğini
açıklamada yaşanan çelişkidir. Bu durum, dalga fonksiyonunun nasıl ve neden çöktüğünü
anlamaya çalışırken ortaya çıkar.
DENEYDE BİLMEMİZ GEREKEN
Schrödinger'in kedisi deneyinde
Bilmemiz gereken şey kedinin olduğu kutudaki elementi tıpkı atom etrafındaki bir elektron
gibi olasılık dağılımına sahip olduğudur. Ve o olasılık bulutu belirsizlikten kaynaklanan bir
dağılım değil Elementin ışıma durumu hem ışıma yaptığı hem de ışıma yapmadığı durumu
aynı anda içeriyor işte tam da buna SÜPERPOZİSYON diyoruz.
Ama bu bir sorun yaratıyor eğer ki Kuantum mekaniğinin tartışmaya yer
bırakmayacak şekilde ispatladığı şeyi (süperpozisyonu) gerçek alacak olursak atomun hem
ışıma yaptığını hem yapmadığını söylememiz gerekiyor. Eğer bunu söylersek geiger sayacı
hem ölçüm yapmış olmalı hem yapmamış olmalı, bu senaryoda çekiç hem düşmüş olmalı
hem düşmemiş olmalı, zehrin olduğu cam hazne kırılmış olmalı hem kırılmamış olmalı ve
zehir içeri hem yayılmış olmalı hem yayılmamış olmalı kedi hem ölü olmalı hem diri olmalı.
Ancak biz hem ölü hem diri olan bir kedi hiç görmedik halbuki kutu açtığımızda ya atom
ışıma yapmış, geiger sayacı ölçüm yapmış, çekiç düşmüş, cam hazne kırılmış, zehir yayılmış
ve hu nedenle kedi ölmüş. Ya da atom ışıma yapmamış dolayısıyla geiger sayacı ölçüm
yapmamış , çekiç düşmemiş, zehir yayılmamış ve bu nedenle kedi diri olacak yani bu ikisini
aynı anda göremeyeceğiz ama kuantum ölçeğinde bu ikisinin aynı anda bir süperpozisyon
halinde bulunması gerektiğini biliyoruz. Schrödinger'in dahil oldugu bu absürtlük
ve bunun gerçek dünyadaki örnekleri fizikçilerin çok uzun bir süredir kafasını karıştırıyor.
Ve bu deneyin anlatmak istediği kuantum absürtlüğünün kesin bir cevabı yok ama fizikçiler
farklı farklı yaklaşımlar geliştiriyorlar (bunlara da değineceğim) ve bunu anlamlandırmaya
Çalışıyorlar. bu yorumlara kuantum mekaniğinin yorumları diyoruz.
KOPENHAG YORUMU ve DALGA FONKSİYONUN ÇÖKMESİ
DALGA FONKSİYONUN ÇÖKMESİ
Çöken Dalga Fonksiyonu,Kuantum mekaniğinde, bir parçacığın konumu veya momentumu
gibi özellikleri, bir dalga fonksiyonu ile birden fazla olasılık durumunun süperpozisyonunda
bulunur. Bu dalga fonksiyonunun "çökmesi", parçacık gözlemlendiğinde veya ölçüldüğünde
bu olasılıkların tek bir kesin sonuca indirgenmesidir.
KOPENHAG YORUMU
Kopenhag yorumu, 1920'lerde Danimarkalı fizikçi Niels Bohr ve ekibinin öncülüğünde,
özellikle Werner Heisenberg'in katkılarıyla Kopenhag'da geliştirilen bir kuantum mekaniği
yorumudur. Bu yorumun temelinde, mikroskopik parçacıkların, ölçüm yapılana kadar aynı
anda birden fazla durumda (süperpozisyon) bulunması fikri yatar. Bir gözlem veya ölçüm
yapıldığında ise bu olasılıkların "dalga fonksiyonu" aniden tek bir duruma çökerek,
parçacığın kesin bir konum veya momentum kazanmasını sağlar. Bu, kuantum dünyasının
belirsizlik ve olasılık üzerine kurulu olduğunu, klasik fizikteki gibi kesinlik taşımadığını ifade
eder.
ALBERT EİNSTEİN İLE NİELS BOHR TARTIŞMASI
Kopenhag yorumu, kuantum mekaniğinin matematiğini anlamlandırmak için ortaya atıldı ve
1927'deki Solvay Konferansı'nda fizikçilerin çoğunluğu tarafından kabul gördü. Ancak, bu
yorumun en büyük muhalifi Albert Einstein'dı. Einstein, "Tanrı zar atmaz" diyerek, fiziğin
temelinde rastlantısallık yerine determinist bir yapının olması gerektiğine inanıyordu. Bohr
ve Einstein, bu konuları yıllarca süren meşhur tartışmalarda ele aldılar. Einstein, "EPR
Paradoksu" gibi düşünce deneyleriyle Kopenhag yorumundaki eksiklikleri göstermeye
çalıştı.
KOPENHAG YORUMU NEDEN TARTIŞMALI HALE GELDİ
VE NASIL SONU GELDİ
Kopenhag yorumu, dalga fonksiyonunun nasıl ve ne zaman çöktüğünü tam olarak
açıklayamadığı için eleştirilere maruz kaldı. En bilinen eleştirilerden biri, Schrödinger'in
meşhur "Schrödinger'in kedisi" düşünce deneyiydi. Schrödinger, Kopenhag yorumunun
mantığını makroskopik bir dünyaya taşıyarak, kapalı bir kutudaki kedinin hem ölü hem de
canlı durumda olmasını öne sürerek bu yorumu ironik bir şekilde eleştirmiştir.
Kuantum mekaniğinin sürekli gelişmesiyle birlikte, Kopenhag yorumunun yerini alacak veya
onu tamamlayacak farklı yorumlar ortaya çıktı. Bu alternatifler arasında "Çoklu Dünyalar
Yorumu"(bu yoruma değineceğim), "Pilot Dalga Kuramı"(*) gibi yaklaşımlar bulunmaktadır.
Günümüzde, kuantum fiziği topluluğunun büyük bir kısmı Kopenhag yorumunu
pragmatik(**)bir araç olarak kabul etse de, dalga fonksiyonunun doğası
ve ölçüm sorunu gibi temel felsefi
sorular hala tartışılmaya devam etmektedir.
Kopenhag yorumu, kuantum mekaniğinin ilk ve
en etkili yorumu olarak tarihe geçmiştir, ancak bugün kuantum mekaniğinin tek geçerli
yorumu değildir.
ÇOKLU EVREN (EVERETT) YORUMU
Bu yoruma göre evrenin kendisi ve içindeki her şey bir dalga fonksiyonundan ibaret ve ölçüm
ve gözlem yapıldığında önceden birbirine dolanık olan kuantum sistemler birbirlerinden
ayrılıyorlar bundan dolayı her parçacığın her etkileşimini içeren devasa bir Çoklu Evrenler
var. Olabilecek her olasılık bu evrenler içinde en az bir tanesinde oluyor. Ama biz bu
olasılıkların birinin gerçekleştiği birinin gerçekleşmediği paralel evrende bulunuyor
olabilirsiniz bunu tersten yorumlayacak olursanız her bir ölçüm sanki yeni bir paralel evrenin
oluşması gibidir. Ama gözlemle birlikte dolanıklık bozuluyor ve dekoherans(***) yaşanıyor
ve o alt sistemi temsil eden dalga fonksiyonunda gerçekleşebilecek bütün evrenler sanki o
anda birbirinden ayrılmış iki veya daha fazla yeni evren oluşmuş gibi oluyor. Bu evrenlerin
birbirleri ile etkileşimi söz konusu değil her biri kendi yolunda giden evrenler gibi her ne
kadar paralel evren yorumunun bilimsel olarak test edilmesi imkansız olsada bu yoruma
göre de dalga fonksiyonunun çökmesi yok diyebiliyoruz.
Biz bir ölçüm yaptığımızda elde ettiğimiz sonuç var o sonuç bizim paralel evrenlerden
hangisinde bulunduğumuzu anlamamızı sağlıyor dalga fonksiyonu çökmüyor. O
olasılıklardan diğerlerinin gerçeğe dönüştüğünü ölçdüğümüz bir evren daha var o evrende
bizde varız ama o evrenle etkileşimde bulunmamız
İmkansız yani bu yoruma göre dalga fonksiyonunun tanımladığı olasılıkların hepsi
gerçekleşiyor sadece bunlar birbirine paralel evrenlerde olana karşılık geliyor. Bu yorum var
olan her olasılık gerçektir diyor.
Bu teori, Kopenhag yorumundaki gibi dalga fonksiyonunun "çökmediğini" ve her an bir
gerçekliğin var olduğunu ileri sürer. Ancak, bir parçacığın davranışının anında uzaktaki diğer
parçacıklardan etkilenebileceği yerel olmayan bir yapıyı kabul ettiği için eleştirilir. Pilot
Dalga Teorisi, kuantum dünyasını farklı bir bakış açısıyla yorumlasa da, fizikçiler arasında
yaygın bir kabul görmemiştir.
(*)Pilot Dalga Teorisi, kuantum mekaniğine dair determinist bir yorumdur ve de Broglie
Bohm teorisi olarak da bilinir. Bu teori, parçacıkların her zaman belirli bir konuma ve hıza
sahip olduğunu, yani kuantum belirsizliğinin temel bir özellik olmadığını savunur.
Parçacıklar, pilot dalga adı verilen bir dalga tarafından yönlendirilir.
(**)Pragmatik, bir durum veya problemi teoriye değil, işe yararlılığa ve sonuca göre
değerlendiren, pratik çözümler odaklı yaklaşımdır.
(***)Dekoherans, kuantum fiziğindeki en önemli ve anlaşılması zor kavramlardan biridir.
Basitçe ifade etmek gerekirse, bir kuantum sisteminin çevresiyle etkileşime girerek kuantum
özelliklerini (süperpozisyon ve dolanıklık gibi) kaybetmesi sürecine dekoherans denir.
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Mavrikant, et al. Schrödinger'in Kedisi. (1 Mart 2025). Alındığı Tarih: 7 Ağustos 2025. Alındığı Yer: Wikipedia doi: 10.https://tr.wikipedia.org/wiki/Schr%C3%B6dinger'in_kedisi. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/09/2025 01:17:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21188
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.