KAOS TEORİSİ
KAOS TEORİSİ

- Blog Yazısı
KAOS KURAMI
ÖZÜNDE TAHMİN EDİLEMEZ GİBİGÖRÜNEN SİSTEMLERİN
DAVRANIŞLARINI TAHMİN ETME BİLİMİ, İŞTE! KAOSUN BİLİMİ
SERDAR SADİ BARIK
1
KAOS KURAMININ BAŞLANGICI
23 Mayıs 1917 ABD doğumlu matematikçi ve meteorolog
Edward Norton Lorenz, 1961 yılında her zaman ki gibi hava
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
tahminleri yapmaya çalıştığı bir günde bu sefer
(içinde olan kolaya kaçma arzusu ile) bilgisayarla çalışıyordu.
Ardından bir matematiksel model ortaya çıkarıyor. Ve bu
modeli mevcut hava durumunu temsilen bir dizi sayı ile
beslediğinde birkaç dakikalık bir doğruluk ile önceden tahmin
edebiliyordu. Ama Lorenz bu modeli daha uzun süreli
tahminler içinde kullanmak istiyordu. Mevcut hava durumunu
sürekli güncelleyerek daha geniş çaplı bir sistemi üretmekte
istiyordu ve ilk başta gayet de başarılı olacaktı. Dakika dakika
yaptığı tahminler günlere haftalara uzanıyordu. müthiş yakın bir
şekilde hava durumunu öngörebiliyordu. Başka bir gün
tahminleri yeniden düzenlerken bilgisayarın yaptığı tahminleri
yarısında durdurdu. Baştan başlamak yerine buraya kadar
2
olan kısmı referans alarak bunu bir başlangıç noktası olarak
kullandı. Zaman kazandığını düşünerek bir mola verdi, ancak
geri döndüğünde karşılaşdığı manzara hem önceden gördüğü
manzaralara benzemiyordu hem de pek iç açıcı gözükmüyordu,
ortalık resmen karışmıştı. bilgisayar tahminleri yaparken yine
normal şekilde başlamış, ancak tüm tahminler zaman geçtikçe
çığırından çıkmıştı. Devasa bir sapma vardı tüm hesaplarda
peki sizce ne olmuştu? Lorenz'de kendine aynı soruyu sormuş
olmalı ki geriye dönük bir araştırma yaptı ve şunu fark etmişti.
bilgisayar tahminleri 3 haneli olarak yazdırırken aslında
hesaplamaları 6 haneli olarak yapıyordu. Yani Lorenz
tahminlere 0.506 sayısı ile başlamıştı. Ama aslında bu sayıyı
aldığında asıl sayı 0.506127 idi. Binde birlik bir fark "Ufacık" bir
fark değil mi? fakat sonuçlar olağanüstü bir şekilde farklı.
Tüm olan biten şuydu,
başlangıç koşulları aynı olmasına rağmen sayılardaki ufacık bir
fark zaman içinde dev farklar yaratıyordu.Yani Lorenzin bulduğu
Kaos Teorisinin daha yeni atılan adımlarıydı.
3
EDWARD NORTON LORENZ
Amerika Birleşik Devletleri'nin Hartford eyaletine bağlı Hartford
County'nin merkezi olan bir kasabada 23 Mayıs 1917'de
dünyaya gelmiştir.
Lorenz, üniversite eğitimine 1938 yılında 21 yaşındayken
matematik bölümünden mezun olduğu Dartmouth Koleji'nde
4
başlamış. Lisansüstü eğitimine Harvard'da devam ederek
matematik alanında yüksek lisans derecesi yapmış ve II. Dünya
Savaşı sırasında ABD Hava Kuvvetleri için hava tahmincisi olarak
çalışmış. Savaş sonrası, hava tahminlerinin teorik yönlerine olan
ilgisi onu MIT'ye yöneltmişti. Burada meteoroloji alanında
yüksek lisans (1943) ve doktora (1948) derecelerini almış ve
eğitim sonrası tüm kariyerini MIT'de geçirmişti Lorenz. 1948'de
araştırma bilimcisi olarak başladığı MIT'de 1955'te yardımcı
doçent, 1962'de ise profesör olmuştu. Kelebek etkisi olarak
bilinen teorisini bu dönemde geliştirmişti.
Vefat etmeden önce bir süre kanser tedavisi görmüş ve olası
son gelmiş. 22 Nisan 2008'de 90 yaşında kansere yenik düşerek
hayata gözlerini yummuştu.
5
ÖDÜLLERİ-1969 Carl Gustaf Rossby Araştırma madalyası, Amerikan
Meteoroli Sosyetesi.-1973 Symons Memorial Altın madalyası, Royal Meteorological
Society.-1975 Arkadaş, National Academy of Sciences (U.S.A.).-1981 Üye, Norwegian Academy of Science and Letters.-1983 Crafoord Prize, Royal Swedish Academy of Sciences.-1991 Kyoto Prize-2004 12 Mayıs Buys Ballot madalyası.
LORENZ'İN BİLİME KATKILARI
KELEBEK ETKİSİ VE KAOS TEORİSİ
1961 yılında, meteorolog olan Lorenz, bir hava tahmin modelini
çalıştırırken beklenmedik bir durumla karşılaştı. Bilgisayara
girdiği bir veriyi yuvarlayarak, ilk çalıştırdığı değerin (0.506127)
yerine (0.506) değerini girdi. Aradaki fark sadece binde bir
6
kadardı. Ancak, simülasyonun ilerleyen aşamalarında iki sonuç
arasında dağlar kadar fark oluştuğunu gözlemledi.
Bu durum onu, bir sistemin başlangıç koşullarındaki çok küçük
bir değişikliğin bile, uzun vadede öngörülemez ve büyük
sonuçlara yol açabileceği sonucuna götürdü. Bu keşif, bilim
dünyasında "kelebek etkisi" olarak bilinen kavramın temelini
attı. Lorenz bu etkiyi, "Amazon'da bir kelebeğin kanat çırpması,
ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir" metaforuyla
popülerleştirdi.
LORENZ ÇEKİCİSİ (LORENZ ATTRACTOR)
Lorenz, bu kaotik davranışı matematiksel olarak tanımlayarak
üç boyutlu bir grafik oluşturdu. Bu grafik, bir kelebeğin
kanatlarını andıran, kendi etrafında dönen ancak asla kendini
tekrar etmeyen, sonsuz bir yörüngeyi gösteriyordu. Bu grafiksel
model, "Lorenz Çekicisi" olarak adlandırıldı ve kaos teorisinin
görsel bir sembolü haline geldi.
7
BU KATKILARIN ANLAMI VE TESİRLERİ
Determinizm Yanılgısını Yıktı: Newton mekaniğine dayanan
klasik bilim anlayışı, evrendeki her şeyin başlangıç koşullarının
bilindiği takdirde tam olarak tahmin edilebileceğini
savunuyordu. Lorenz'in çalışması, karmaşık sistemlerde bu
deterministik anlayışın geçerli olmadığını göstererek bilimin
temel bir varsayımını sarsmıştır.
YENİ BİR BİLİM DALI SUNDU
Lorenz'in çalışmaları, kaos teorisi
adında yeni bir matematik ve bilim dalının doğmasına öncülük
etti. Bu teori, meteorolojiden biyolojiye, ekonomiden sosyal
bilimlere kadar birçok alanda karmaşık ve düzensiz sistemleri
anlamak için bir çerçeve sunar.
8
DOĞAYI ANLAMAMIZA YARDIMCI OLDU
Kelebek etkisi, kaos teorisi, hava durumu, depremler, borsa
hareketleri veya insan beyninin çalışma prensibi gibi kaotik ve
öngörülemez görünen sistemlerin altında yatan düzensizliği
anlamamıza yardımcı oldu.
9
KAOS KURAMINI ANLAMAMIZ İÇİN BİLMEMİZ
GEREKENLER
1)KELEBEK ETKİSİ
Bu konuya daha önce değindim ama şimdi biraz daha kapsamlı
değineceğim.
Size bunu güzel bir örnekle açıklamak istiyorum
Sene 1905, İsviçrenin Bern kentindeki saat kulesi 2 dakika kadar
geri kalmıştı. Bu nedenle kulenin yanında yaşayan bir adam
normalde kalkması gereken saatte kalkamadı, geç kaldığını da
fark edince iyice panik olmuştu. giyinip hazırlanması, kahvesini
içmesi gibi rutin işleri biraz uzun sürmüştü. Önceki günlere göre
evden yaklaşık 5 dakika kadar geç ayrıldı, sokakta karşıdan
karşıya geçerken geç kalmanın verdiği önemsiz gibi görülen
panikle sağına ve soluna bakmadı. O sıradada sağdan gelen
arabayıda görmedi, araba o sırada adama çarptı ve adam
10
oracıkta öldü. Şimdi bu kişinin Albert Einstein olduğunu
varsayıp düşünelim. O yıl yani 1905'te 4 adet makalesi
yayınlanacaktı, bu makaleler modern fiziğin temelini oluşturan
makalelerdi. GPS, televizyon ekranları ve taşınabilir
bilgisayarlar yaratmamızı sağlayan yarı iletkenler gibi yenilikler
asla olmayacaktı. Önemsiz gibi görünen 2 dakikacık bir fark
bir araba kazasına ve bir dehanın ölümüne dolayısıyla bugünün
teknolojileri olmayabilirdi; bir düşünmenizi istiyorum, azıcık bir
fark şuanda olduğumuz dünyayı tamamen değiştirebilirdi.
Bilgisayarlar, GPS'ler, tv'ler, uzay yolculuklar gibi olay ve
nesnelerin bu zamanda hiç olmadığını hayal edin.
İşte, bu olaylar silsilesini oluşturan kaos teorisinin temelini
de oluşturan kelebek etkisi diyoruz. Yüzyıllar boyunca dünyayı
anlamak için İsaac Newton'ın klasik fizik yasalarını kullandık,
bu yasalara göre bir cisimin şimdiki durumunu biliyorsak
gelecekteki halini görece tahmin edebiliriz. Kaos teorisi
buradaki deterministik yaklaşımı sorguluyor, yani kaos teorisine
göre evrendeki herşey öyle saat gibi tahmin edilebilir değil.
1800'lerden itibaren birçok matematikçilerin öne sürdüğü bir
fikir var, öyle her olay Newton yasalarına göre tahmin edilemez.
11
Bunu en güzel açıklayan kişi Edward Norton Lorenz idi.
Size yukarıda anlatığımdan dolayısıyla şimdi bahsetmiyeceğim.
("KAOS KURAMININ BAŞLANGICI" adlı bölümde
anllatım, oraya tekrar bakabilirsiniz.)
2) TÜMEVARIM
Tümevarım, tek tek gözlemlerden yola çıkarak genel bir kurala
veya sonuca ulaşma yöntemidir. Parçadan bütüne doğru
ilerleyen bir akıl yürütme biçimidir.
Ama dikkat etmemiz gereken bir nokta var. Tümevarım,
sonuçların kesin olarak doğru olduğunu garanti etmez. Çünkü
ne kadar çok örnek gözlemlerseniz gözlemleyin, her zaman yeni
bir gözlemle bu genel kuralın yanlışlanma ihtimali vardır.
Örneğin, varsayalım ki daha önce hiç köpek görmediniz ve
arkadaşınızla geziye çıktınız. Yaklaşık 50 köpek gördünüz ve
hepsi siyah ve daha önce köpek görmeyen siz arkadaşınıza -galiba dünyadaki bütün köpekler siyah.-gibi bir cümle
12
kurdunuz. Ama arkadaşınız ise size (rengi beyaz olan) köpeğinin
fotoğrafını gösterdi ve sizde dünyadaki her köpeğin siyah
olmadığını anladınız.
Yani, tümevarım mutlak doğruluk belirtmez.
3) FRAKTALLAR
Burada ufak bir uyarı geçeceğim. BURADAKİ (SADECE
FRAKTALLAR KISMI) YAZIYI BEN ANLATMIYORUM SADECE
ALINTIDIR. Maalesef fraktalları anlatacak kadar bu konuya
(fraktallarda) hakim değilim yani şimdiki okuyacağınız kısım
alıntıdır. (Bu kısmın kaynakları KAYNAKÇA bölümünden
ulaşabilirsiniz.)
Fraktal; matematikte, çoğunlukla kendine benzeme veya
oransal kırılma özelliği gösteren karmaşık geometrik şekillerin
ortak adıdır. Fraktallar, klasik, yani Öklid (Euklides)
geometrideki kare, daire, küre gibi basit şekillerden çok
farklıdır. Bunlar doğadaki, Öklid'çi geometri aracılığıyla
tanımlanamayacak pek çok uzamsal açıdan düzensiz olguyu ve
13
düzensiz biçimi tanımlama yeteneğine sahiptir. Fraktal terimi
parçalanmış ya da kırılmış anlamına gelen Latince "fractus"
sözcüğünden türetilmiştir. İlk olarak 1975'te Polonya asıllı
matematikçi Benoit B. Mandelbrot tarafından ortaya atılan
kavram, yalnızca matematik değil fiziksel kimya, fizyoloji ve
akışkanlar mekaniği gibi değişik alanlar üzerinde önemli etkiler
yaratan yeni bir geometri sisteminin doğmasına yol açmıştır.
Tüm fraktallar kendine benzer ya da en azından tümüyle
kendine benzer olmamakla birlikte, çoğu bu özelliği taşır.
Kendine benzer bir cisimde cismi oluşturan parçalar ya da
bileşenler cismin bütününe benzer. Düzensiz ayrıntılar ya da
desenler giderek küçülen ölçeklerde yinelenir ve tümüyle soyut
nesnelerde sonsuza değin sürebilir; öyle ki, her parçanın her bir
parçası büyütüldüğünde, yine cismin bütününe benzer. Bu
fraktal olgusu, kar tanesi ve ağaç kabuğunda kolayca
gözlenebilir. Bu tip tüm doğal fraktallar ile matematiksel olarak
kendine benzer olan bazıları, stokastik (olasılıksal) yani
rastgeledir; bu nedenle ancak istatistiksel olarak ölçeklenirler.
Fraktal cisimler, düzensiz biçimli olduklarından ötürü Öklid'çi
14
şekilleri ötelemezler. (Öteleme bakışına sahip bir cisim kendi
çevresinde döndürüldüğünde görünümü aynı kalır.)
TEORİNİN GELİŞİMİ
Benoit Mandelbrot, IBM laboratuvarlarında çalışmaya
başladığında Oyun kuramı, iktisat ve emtia fiyatları gibi çeşitli
alanlarda çalışan bir mühendisti. Bu çalışmalarını
tamamladığında veri iletim hatlarındaki gürültü üzerinde
çalışmaya başladı. Mühendisler, veri aktarımı sırasında oluşan
gürültü karşısında çaresiz kalmışlardı. Mühendislerin bu soruna
bulabildikleri en iyi çare, sinyal gücünü artırmaktan ileri
gidememişti; ama sinyal gücünün arttırılması da tam bir çözüm
sağlamamıştır. İletim hatlarındaki gürültü doğası gereği
gelişigüzel olmasına rağmen kümeler halinde gelmekteydi.
İletişim süresi boyunca hatasız periyotlar arasında hatalı
periyotlar yer almaktaydı. Hatalı periyotların incelenmesi, hata
örüntüsünün sanıldığından daha karmaşık olduğunu ortaya
koymuştur. Mandelbrot, bir günlük veri trafiğini birer saatlik
15
periyotlara ayırdı. Daha sonra, hatanın gözlendiği periyotları ele
alıp bu periyotlar yirmişer dakikalık parçalara böldü ve yine
gördü ki, bu birer saatlik periyotların içinde de yine hatasız
bölümler bulunmaktaydı. Mandelbrot, hatalı bölümler daha
kısa zaman aralıklarına bölmeye devam etti. Ve sonunda hatasız
periyotların halen var olduğunu gösterdi. Bu arada aykırı bir
durum Mandelbrot'un dikkatini çekti: hatalı periyotların hatasız
periyotlara oranı periyodun uzunluğundan bağımsız olarak
neredeyse sabit kalıyordu.
4) Linear (doğrusal) ve Nonlinear (doğrusal
olmayan) sistemler
İlk linear (doğrusal) sistemlerden başlıyalım.
Örneğin, bir sistemde girdiye (bir sistemi çalıştıran, harekete
geçiren veya tesir eden dış faktör) x diyelim, çıktı (sistemin
girdiye verdiği karşılık) ise y olsun.
Bunlara bağlı olarak linear (doğrusal) sistemlerde, girdi(x)
çıktıya(y) orantılıdır.
16
Açıkça ifade edecek olursak tüm bunlar öngörülebilir ve
antikaos'dur.
Başlıca örnekler,
Hooke Yasası: Yayın uzaması → uygulanan kuvvetle doğru
orantılı.
Ohm Yasası: Elektrik devresinde akım (I) → gerilim (V) ile doğru
orantılı.
Küçük açılar için basit sarkaç: Salınım süresi açıya orantılı (küçük
açılarda).
Newton’un ikinci yasası: Kuvvet = kütle × ivme (doğrusal ilişki).
Isı genleşmesi (küçük sıcaklık farklarında): Uzama = α × ΔT × L.
İkinci olarak da Nonlinear (doğrusal olmayan) ya da Non-linear
sistemler var.
Kısaca özetlemek gerekirse, bu sistemler linear sistemlerin
tam tersidir. Yani çıktıdaki değişimin girdideki değişime orantılı
olmadığı sistemlerdir.
Başlıca örnekler,
Çift sarkaç (double pendulum): Küçük bir başlangıç farkı bile
17
tamamen farklı hareketler doğurur.
Atmosfer ve hava olayları: Rüzgâr, basınç, sıcaklık arasındaki
ilişkiler doğrusal değildir.
Akışkan dinamiği (türbülans): Küçük girdilerden kaotik akışlar
doğabilir.
Kaotik elektrik devreleri (Chua devresi gibi): Basit bir devrede
doğrusal olmayan davranışlar ortaya çıkar.
Nüfus dinamiği (logistic map): Popülasyon artışı sınırlara
yaklaşırken doğrusal olmaz, dalgalanma ve kaos görülür.
5) KAOSUN UYGULAMA ALANLARI
1. Fizik ve Doğa Bilimleri
Meteoroloji (hava tahmini):
Lorenz’in hava modelleriyle keşfettiği gibi, başlangıç
koşullarındaki küçük ölçüm hataları (kelebek etkisi) birkaç gün
içinde hava tahminlerini bozar. Bu yüzden 2 haftadan uzun
vadeli tahmin yapmak imkânsıza yakındır.
18
Akışkanlar Mekaniği (türbülans):
Uçakların kanadındaki hava akışı, okyanus dalgaları veya bir
musluktan akan su doğrusal değildir, kaotik desenler sergiler.
Astrofizik:
Gezegenlerin, kuyruklu yıldızların ve uyduların hareketleri uzun
vadede kaotiktir. Örneğin Güneş Sistemi’nin 100 milyon yıl
sonrası kesin olarak tahmin edilemez.
Plazma fiziği:
Güneş patlamaları ve manyetik alanların davranışları kaotiktir.
2. Biyoloji ve Tıp
Kalp ritmi:
Sağlıklı kalp ritmi hafif kaotik özellikler gösterir. Çok düzenli
(tamamen periyodik) kalp ritmi aslında sağlıksızdır.
19
Nöron aktivitesi:
Beyindeki sinir hücrelerinin ateşleme desenleri doğrusal
değildir, kaotik modellerle açıklanabilir.
Popülasyon dinamikleri:
Tavşan–tilki gibi yırtıcı-av ilişkileri, popülasyon denklemleriyle
kaotik davranış gösterebilir.
Epidemiyoloji:
Hastalıkların yayılma hızları, bulaşma katsayısı ufak değiştiğinde
tamamen farklı sonuçlar doğurur (örneğin salgın ya patlar ya da
sönümlenir).
3. Ekonomi ve Sosyal Sistemler
Finansal piyasalar:
Borsa hareketleri deterministik ama öngörülemezdir. Kaotik
modeller, fiyat dalgalanmalarını açıklamada kullanılır.
20
Ekonomi:
Arz–talep dengeleri, doğrusal olmayan etkileşimlerle kaotik
dalgalanmalar doğurabilir (örneğin 2008 krizi gibi).
Sosyoloji:
Küçük sosyal olaylar (protestolar, bireysel tepkiler) domino
etkisiyle dev toplumsal dönüşümlere yol açabilir.
4. Mühendislik ve Teknoloji
Elektrik devreleri:
Doğrusal olmayan elemanlar (diyot, transistör) içeren devreler
kaotik davranış sergileyebilir.
Robotik ve yapay zekâ:
Karmaşık hareket planlamaları ve öğrenme süreçlerinde kaotik
desenler ortaya çıkabilir.
21
İletişim sistemleri:
Kaos tabanlı şifreleme yöntemleri (kaotik sinyallerle güvenli
iletişim).
Uçuş ve uzay sistemleri:
Roketlerin atmosferdeki davranışı ve uydu yörüngeleri uzun
vadede kaotik etkilere duyarlıdır.
5. Jeoloji ve Çevre
Depremler:
Fay hatlarındaki stres birikimi doğrusal değildir, küçük farklar
dev depremler yaratabilir. Kaos kuramı, depremlerin tamamen
öngörülemez oluşunu açıklar.
İklim değişikliği:
Atmosfer–okyanus etkileşimleri (El Niño gibi) kaotik dinamiklere
bağlıdır.
22
Volkan patlamaları:
Basınç artışının ne zaman patlamaya yol açacağını belirlemek
kaotik dinamikler yüzünden zordur.
6. Bilgisayar Bilimi ve Matematik
Fraktallar:
Kaosun görsel izleridir, bilgisayar grafiklerinde doğa
benzetimlerinde kullanılır (bulutlar, dağlar, sahneler).
Şifreleme (cryptography):
Kaotik algoritmalar rastgelelik üreterek güvenlik sağlar.
Simülasyonlar:
Kaos teorisi, gerçekçi fizik motorları ve oyunlarda kullanılır.
23
ÖZETLE,
KAOS KURAMI BAZI DİĞER KURAMLAR KADAR OLMASADA
HAYATIMIZIN ÇOĞU YERİNDE VARDIR.
24
6) TÜMDENGELİM
Tümdengelim, tümevarım yaklaşımının tam tersidir.
yani bütüne bakarak daha alt olgular hakkında çıkarsamalar
yapmaktır. Genel anlamda tümevarımı Batı düşüncesinin,
tümdengelimi Doğu düşüncesinin ürünü olarak nitelendirmek
mümkündür. Kaos ya da karmaşıklık teorisi ise, bu anlamda bir
Doğu-Batı sentezi olarak görülebilir. Çok yakın zamana kadar
pozitif bilimlerin ilgilendiği alanlar doğrusallığın geçerli olduğu,
daha doğrusu çok büyük hatalara yol açmadan varsayılabildiği
alanlardır.
Doğrusal bir sistemin girdisini x, çıktısını da y kabul edersek, x
ile y arasında doğrusal sistemlere özgü şu ilişkiler olacaktır:
Bu özellikleri sağlayan sistemlere verilen karmaşık bir girdiyi
parçalara ayırıp her birine karşılık gelen çıktıyı bulabilir, sonra
bu çıktıların hepsini toplayarak karmaşık girdinin yanıtını elde
edebiliriz. Ayrıca, doğrusal bir sistemin girdisini ölçerken
yapacağımız ufak bir hata, çıktının hesabında da başlangıçtaki
ölçüm hatasına orantılı bir hata verecektir. Hâlbuki doğrusal
olmayan bir sistemde y’yi kestirmeye çalıştığımızda ortaya
25
çıkacak hata, x'in ölçümündeki ufak hata ile orantılı olmayacak,
çok daha ciddi sapma ve yanılmalara yol açacaktır. İşte bu
özelliklerinden dolayı doğrusal olmayan sistemler kaotik
davranma potansiyelini içlerinde taşırlar.
KAOS KURAMININ GELİŞİMİ
Evrenin düzeni ve öngörülebilirliği, bilimsel düşüncenin temel
direklerinden biri olmuştur. Isaac Newton'un klasik mekaniği ile
başlayan bu gelenek, kozmik hareketlerden günlük yaşamdaki
fiziksel olaylara kadar her şeyin kesin kurallara ve yasalara tabi
olduğunu savunmuştur. Bu görüşe göre, bir sistemin başlangıç
durumunu tam olarak bilirsek, gelecekteki durumunu sonsuz bir
doğrulukla tahmin edebiliriz. Bu, determinizm (evrendeki her
olayın, kendisinden önceki olaylar zinciri tarafından kesin olarak
belirlendiği felsefi görüş işte tam da bu determinizm) olarak
adlandırılan ve bilimin yüzyıllar boyunca en temel
prensiplerinden biri olarak kabul ettiği bir yaklaşımdır.
Ancak 20. yüzyılın ortalarında, bu sağlam görünen
26
paradigmanın sarsılmasına yol açan beklenmedik keşifler ortaya
çıkmıştır. Bilim insanları, en basit sistemlerin bile, özellikle
doğrusal olmayan (girişin çıkışla doğru orantılı olmadığı)
denklemlerle tanımlanan sistemlerin, tahmin edilmesi imkansız
derecede karmaşık ve düzensiz davranışlar sergileyebildiğini
fark etmiştir. Bu düzensizlik, rastgele bir gürültüden ziyade,
altında yatan kuralları olan ve görünüşte kaotik bir düzeni
temsil eden bir yapıdır. Bu yeni anlama biçimine kaos kuramı
adı verilmiştir. Kaos, kelimenin sıradan anlamındaki mutlak
karmaşa ve kargaşadan farklı olarak, dinamik sistemlerdeki
öngörülemez davranışların incelenmesi ve bu davranışların
altında yatan gizli düzenlerin ortaya çıkarılmasıdır.
Kaos kuramının en çarpıcı yönü, bir sistemin başlangıç
koşullarına aşırı duyarlı olmasıdır. Bu hassasiyet, küçük bir
değişikliğin zamanla katlanarak büyüyebileceği ve sistemin
gelecekteki durumunu tamamen değiştirebileceği anlamına
gelir. Bu olgu, meteorolog Edward Lorenz'in 1961'de yaptığı
basit bir simülasyon deneyiyle ilk kez somutlaşmıştır. Lorenz, bir
sayıyı ondalık basamakta yuvarladığında, simülasyonun bir
sonraki aşamada tamamen farklı bir sonuç verdiğini
27
gözlemlemiştir. Bu keşif, "kelebek etkisi" olarak bilinen popüler
metaforun temelini oluşturur. Metafor, Amazon'da bir
kelebeğin kanat çırpışının, binlerce kilometre ötedeki bir
fırtınanın oluşumuna neden olabileceğini öne sürer. Bu durum,
uzun vadeli tahminlerin neden imkansız olduğunu gözler önüne
sermiştir.
Şimdi de bu alanda çığır açan öncülerin,
özellikle Henri Poincaré ve Jacques Hadamard gibi
matematikçilerin, kaosun tohumlarını nasıl attıklarını ele
alacağız. Ardından, Edward Lorenz'in keşfinin bilim dünyasında
nasıl bir şok etkisi yarattığını ve garip çekiciler (sistemin durum
uzayında [bir sistemin olası tüm durumlarını temsil eden soyut
matematiksel uzay] karmaşık ve fraktal bir geometriye sahip
olan, sistemin tüm yörüngelerinin yaklaştığı bölgeler) gibi temel
kavramların nasıl ortaya çıktığını açıklayacağım.
Bu yazı ilerledikçe,
Benoît Mandelbrot'un fraktal geometri (sonsuz bir
kendi kendine benzerlik özelliği gösteren karmaşık geometrik
şekiller) çalışmalarıyla kaosun görsel ve estetik boyutunun nasıl
keşfedildiğini göstereceğiz. Son olarak, kaos kuramının
28
meteorolojiden ekonomiye, biyolojiden mühendisliğe kadar
geniş bir yelpazedeki uygulamalarını ve modern bilime getirdiği
paradigmatik dönüşümü ele alacağız. Bu makale, kaotik
sistemlerin karmaşasının altında yatan gizli düzeni aydınlatarak,
belirsizliğin sadece bir engel değil, aynı zamanda yeni bir keşif
alanı olduğunu gösterecektir.
Kaos kuramı, bilimin yüzyıllardır savunduğu doğrusal,
öngörülebilir ve deterministik evren görüşünü sarsarak,
karmaşık ve doğrusal olmayan sistemlerin doğasına dair devrim
niteliğinde bir anlayış getirmiştir. Başlangıçta sadece birkaç
fizikçi ve matematikçinin ilgisini çeken bu fikir, zamanla farklı
disiplinlerdeki bilim insanları için karmaşık problemleri çözmede
temel bir araç haline gelmiştir. Edward Lorenz'in Kelebek
Etkisi'nden, Benoît Mandelbrot'un fraktal harikalarına kadar,
kaos kuramının gelişimi, doğanın ve evrenin işleyişine dair derin
ve şaşırtıcı içgörüler sunmuştur.
Kaosun en önemli katkısı, uzun vadeli tahminin imkansızlığını
ortaya koymasıdır. Bu, bilimin temel varsayımlarından birine
29
meydan okumuş ve özellikle hava durumu tahmini, finans
piyasası dalgalanmaları ve biyolojik popülasyon dinamikleri gibi
alanlarda öngörülebilirliğin sınırlarını belirlemiştir. Bu, bir
başarısızlık değil, aksine bir sistemin içsel yapısının
anlaşılmasıdır. Kaotik bir sistemin davranışları, rastgelelikten
çok, belirli kurallara uyan ancak başlangıç koşullarına duyarlılığı
nedeniyle karmaşıklaşan bir süreçtir. Bu, garip çekiciler gibi
düzenli fakat sonsuz karmaşıklığa sahip geometrik yapılarla
kendini gösterir.
Kaos kuramı, bilimsel bir disiplin olmanın ötesinde, felsefi bir
bakış açısı sunar. Doğanın düzensizliği, rastgele bir gürültüden
ziyade, belirli bir yasallık içinde hareket eden dinamik bir yapıya
sahiptir. Bu durum, klasik determinizm ve serbest irade gibi
kavramların yeniden tartışılmasına yol açmıştır. Ayrıca, kaos
kuramının bugünkü en önemli mirası, karmaşık sistemler
bilimine (birbirine bağlı birçok bileşenden oluşan ve davranışları
parçalarının toplamından daha büyük olan sistemleri inceleyen
disiplin) yaptığı katkıdır. Kaos, küresel iklim modellerinden insan
beyninin sinir ağlarına, internetin yapısından sosyal hareketlere
30
kadar birçok karmaşık sistemin anlaşılmasında kritik bir
rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, kaos kuramı bize, belirsizliğin sadece bir hata veya
eksiklik olmadığını, aksine doğanın en temel ve en ilginç
özelliklerinden biri olduğunu öğretmiştir. O, görünürdeki
kargaşanın arkasında yatan gizli bir düzenin varlığını
ispatlamıştır. Bu anlayış, sadece bilimsel araştırmaların yönünü
değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda evrenin güzelliğini ve
gizemini daha derinden takdir etmemizi sağlamıştır. Kaos,
kontrol edilemez bir karmaşa değil, daha çok, keşfedilmeyi
bekleyen ve bize sürekli olarak yeni şeyler öğreten, dinamik ve
karmaşık bir düzenin ta kendisidir.
31
KAOS KURAMININ TARİHÇESİ
Kaos kuramı, ilk bakışta adıyla çelişen bir şekilde, rastgelelik ve
düzensizlik gibi görünen sistemlerin altında yatan gizli düzeni ve
öngörülebilirliği inceleyen bir bilim dalıdır. Özellikle 20. yüzyılın
ikinci yarısında popülerlik kazanan bu alan, başlangıcından bu
yana matematikten biyolojiye, ekonomiden meteorolojiye
kadar birçok farklı disiplini derinden etkilemiştir. Kaos
kuramının kökenlerini ve gelişimini anlamak, bilim tarihindeki
paradigmaları değiştiren bu yenilikçi düşünce biçimini kavramak
için hayati önem taşır.
Antik Çağ'dan 19. Yüzyıla: Kaosun İlk İpuçları
Kaos fikrinin modern anlamda şekillenmesi nispeten yeni olsa
da, rastgelelik ve düzensizlik üzerine düşünceler çok daha
eskilere dayanır. Antik Yunan filozofları, evrenin işleyişini düzen
ve düzensizlik ikiliği üzerinden açıklamaya çalışmışlardır.
Örneğin, Herakleitos, "Panta rhei" (Her şey akar) felsefesiyle
değişimin ve sürekli akışın evrenin temel doğası olduğunu öne
32
sürerken, bu dinamik sürecin içinde bir düzen olduğunu da
vurgulamıştır. Ancak bu düşünceler, sistematik bir bilimsel
yaklaşım olmaktan ziyade felsefi birer yorumdu.
17. yüzyılda Isaac Newton'un klasik mekanik teorisiyle birlikte,
evrenin bir saat gibi işleyen, tamamen deterministik
(belirlenmiş, önceden saptanmış) bir sistem olduğu fikri hakim
oldu. Bu determinist evren anlayışına göre, eğer bir sistemin
başlangıç koşullarını tam olarak bilirseniz, gelecekteki
durumunu sonsuza kadar doğru bir şekilde tahmin edebilirsiniz.
Bu anlayış, uzun yıllar boyunca bilim dünyasının temelini
oluşturdu ve "kaos" gibi görünen olayların sadece yeterince
bilgiye sahip olamadığımız için düzensiz göründüğü varsayıldı.
19. yüzyılda, bu deterministik tabloya ilk ciddi çatlaklar girmeye
başladı. Özellikle Fransız matematikçi Henri Poincaré, üç cisim
problemini (birbirini kütleçekimi ile etkileyen üç cismin
hareketini hesaplama problemi) incelerken, bu sistemlerin
başlangıç koşullarına karşı aşırı hassas olduğunu keşfetti. Çok
küçük bir başlangıç farkının, sistemin gelecekteki hareketinde
33
çok büyük farklılıklara yol açabileceğini fark etti. Bu,
"deterministik kaos"un (deterministik kurallara uymasına
rağmen öngörülemez davranış sergileyen sistemler) ilk
tohumlarıydı. Poincaré, bu bulgularını "yörüngelerdeki aşırı
karmaşıklık" olarak tanımladı, ancak bu fikirleri zamanın bilim
dünyasında hak ettiği ilgiyi görmedi ve ana akım bilimin dışında
kaldı.
Kaos Kuramının Doğuşu: 20. Yüzyılın Öncüleri
Kaos kuramının modern anlamda doğuşu, 1960'larda
meteorolog Edward Norton Lorenz'in çalışmalarıyla
ilişkilendirilir. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT)
çalışan Lorenz, hava durumu tahminleri için basit bir bilgisayar
modeli geliştirmişti. Bir gün, daha önce çalıştırdığı bir
simülasyonu tekrar başlatırken, bir ondalık basamağı
yuvarlayarak (0.506127 yerine 0.506) veriyi girdi. Bu küçük
değişiklik, birkaç dakika sonra tamamen farklı bir hava durumu
senaryosuna yol açtı.
34
Lorenz, bu beklenmedik sonuç karşısında şaşırdı ve bu olguyu
"kelebek etkisi" olarak adlandırdı. Kelebek etkisi, Brezilya'da bir
kelebeğin kanat çırpmasının Teksas'ta bir kasırgaya neden
olabileceği gibi, bir sistemin başlangıç koşullarındaki en
küçükdeğişikliğin bile zamanla sistemin bütününde devasa ve
öngörülemez sonuçlar doğurabileceği fikrine dayanır. Bu keşif,
bilim dünyasındaki deterministik evren anlayışını kökünden
sarsacak bir dönüm noktası oldu. Lorenz'in bu çalışması, kaotik
sistemlerin özellikle hassas başlangıç koşullarına sahip olduğunu
ve bu nedenle uzun vadeli tahminlerinin imkansız olduğunu
gösterdi.
1970'ler, kaos kuramının hızla gelişmeye başladığı yıllardı.
Fizikçi Mitchell Feigenbaum, doğrusal olmayan (non-lineer)
sistemlerde çatallaşma (bifurcation) olarak bilinen bir
fenomenin evrensel bir desen sergilediğini keşfetti.Feigenbaum,
kaotik davranışa geçiş sürecinde sistemin belirli
sabit oranlarda ikiye katlandığını (period-doubling) gösterdi. Bu
oran, "Feigenbaum sabiti" olarak bilinir ve fiziksel sistemlerin
kaosa geçişini inceleyen birçok alanda temel bir araç haline
35
geldi. Bu keşif, kaotik sistemlerin rastgelelik gibi görünse de,
altında yatan evrensel ve matematiksel bir yapıya sahip
olduğunu kanıtladı.
Aynı dönemde, Polonya asıllı Fransız matematikçi Benoît
Mandelbrot, bilgisayarların gücünü kullanarak karmaşık ve
sonsuz ayrıntılara sahip fraktal geometrisini geliştirdi. Fraktallar,
bir bütünün her bir parçasının, küçültülmüş bir versiyonu olarak
bütünün kendisine benzediği (kendine benzerlik - self-similarity)
karmaşık geometrik şekillerdir. Mandelbrot, doğada dağların,
bulutların, nehir yataklarının ve hatta akciğerlerin yapısının
fraktal bir desene sahip olduğunu gösterdi. Fraktallar, kaos
kuramının görsel bir dışavurumu haline geldi ve düzensiz
görünen doğal oluşumların altında yatan matematiksel düzeni
anlamamızı sağladı.
Kaosun Yayılışı: 1980'ler ve Sonrası
1980'lerde bilim insanları, Lorenz'in, Feigenbaum'un ve
Mandelbrot'un öncü çalışmalarının önemini daha iyi kavramaya
36
başladı. Bu yeni düşünce biçimi, bilim camiasında hızla
yayılmaya başladı ve fizik, biyoloji, kimya, tıp, ekonomi ve
ekoloji gibi birçok alanda araştırmalar hız kazandı.
Fizik ve Kimya: Lazerler, türbülans (akışkanların düzensiz
hareketi) ve kimyasal reaksiyonların kaotik davranışları
incelenmeye başlandı. Türbülans, hala tam olarak çözülememiş
bir problem olmasına rağmen, kaos kuramı türbülansın temel
dinamiklerini anlamak için önemli bir çerçeve sundu.
Biyoloji ve Tıp: Kalp atış ritimleri, beyin dalgaları ve salgın
hastalıkların yayılması gibi biyolojik sistemlerin dinamikleri kaos
kuramı kullanılarak analiz edildi. Örneğin, sağlıklı bir kalbin atış
ritminin, kaotik bir yapıda olduğu, ancak kalp hastalığı
durumunda bu ritmin daha düzenli hale geldiği keşfedildi. Bu
bulgu, "düzenin hastalık, kaosun sağlık işareti" olduğu gibi
paradoksal bir fikre yol açtı.
Ekonomi ve Sosyoloji: Borsa piyasalarındaki fiyat dalgalanmaları
ve ekonomik krizler, kaotik sistemler olarak incelenmeye
37
başlandı. Geleneksel ekonomik modellerin aksine, kaos kuramı
ekonomideki öngörülemez dalgalanmaların altında yatan
deterministik dinamikleri açıklamaya çalıştı.
Popüler Kültür: Kaos kuramı, 1990'larda Michael Crichton'ın
ünlü romanı Jurassic Park ve bu romandan uyarlanan filmle
geniş kitlelere ulaştı. Filmde, matematikçi Ian Malcolm
karakteri, kelebek etkisini ve kaotik sistemleri basit bir dille
açıklayarak, parktaki dinozorların kontrol edilemeyeceğini
savunuyordu. Bu popülerleşme, kuramın adını "kaos teorisi"
olarak herkesin diline yerleştirdi.
38
BU MAKALE HAKKINDA
bu makalede; sırasıyla,
1)KAOS KURAMININ BAŞLANGICI
2) EDWARD NORTON LORENZ
3) LORENZ'İN BİLİME KATKILARI
4) KAOS KURAMINI ANLAMAMIZ İÇİN BİLMEMİZ
GEREKENLER
5) KAOS KURAMININ GELİŞİMİ
6) KAOS KURAMININ TARİHÇESİ
Adlıbölümleri işledim umarım ki size en güzel ve açıklayıcı
şekilde anlatabilmişimdir.
Makalemi okuduğunuz ve zamanınızıayırdığınız için teşekkür
ederim.
Serdar Sadi Barık
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 13/09/2025 23:27:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21451
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.