Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Kırık Bir Pusulayla Uçuruma Gidiyoruz

Neden Yeni Bir Rota Çizmek Zorundayız?

24 dakika
33
Kırık Bir Pusulayla Uçuruma Gidiyoruz Hakan AKSAR
  • Blog Yazısı
Proje KİLİT
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Merhaba, bu yazıyı okurken biraz sıkılabilirsiniz sizden ricam o tertemiz ve tarafsız zihinlerinizle okuduktan sonra lütfen eleştirin saygılarımla: Yıldızların haritasını çıkaracak zekamızla, nasıl olur da kendi evimizi bir uçuruma sürükleriz? Sorusunun kökenindeki "kırık pusulayı" birlikte inceleyelim.

Kavşaktaki Biz

Bu satırları yazarken kaç saattir masanın başında olduğumu bilmiyorum. Dışarıda bir hayat akıyor, insanlar koşturuyor, bir yerlere yetişmeye çalışıyor. Ve ben yıllardır kendime aynı soruyu soruyorum: Biz, yıldızların haritasını çıkaracak kadar zeki bir tür, nasıl olur da kendi evimiz dediğimiz bu gezegende, böylesine kör bir şekilde bir uçuruma doğru koşarız?

Tüm Reklamları Kapat

Tarih kitaplarına baktığımızda bir kahramanlık destanı görürüz. Ateşi bulduk, tekerleği icat ettik, okyanusları aştık, atomun kalbini parçaladık. Başarılarımız göz kamaştırıyor, evet. Ama bugün o parıltının ardında ne var? Şöyle bir durup etrafımıza dürüstçe bakalım. Kendi zekamızla ürettiğimiz silahların gölgesinde titreyen bir medeniyet. Her geçen gün biraz daha nefessiz kalan bir gezegen. Adaleti mumla aradığımız, anlamı yitirdiğimiz, "geçinmek" denen o tek kişilik savaşta kaybolup gittiğimiz bir dünya.

İtiraf edelim, yolun sonu pek parlak görünmüyor. Bu yolda devam edersek, bizden geriye kalacak olan tek şey, zeki ama asla bilge olamamış bir türün acıklı hikayesi olacak. Kendi kendini yok eden bir anomali. Evrenin sessizliğinde kısa bir parazit.

Ama... İşte o "ama" kelimesi, benim yıllardır uykularımı kaçıran o kelime. Diğer tarafta, zar zor seçilen dar bir patika var. O patikanın ucunda daha önce hiç sahip olmadığımız kadar büyük bir potansiyel duruyor. Genetik kodumuzu yeniden yazma, evrenin sırlarını çözme ve belki de en önemlisi, gezegenimize bir evlat gibi bakmayı öğrenme potansiyeli. Sadece hayatta kalmanın değil, varoluşumuzun bir sonraki aşamasına "evrimleşme" potansiyeli.

Bu kitap, size boş bir umut ya da bir kehanet satmayacak. Bu kitap, o daracık patikayı, hepimizin yürüyeceği bir otobana dönüştürme planıdır. Yıllarımı adadığım gözlemlerin, fizikten felsefeye, biyolojiden ekonomiye kadar farklı disiplinlerden damıttığım bilgilerin bir araya geldiği, ayakları yere basan bir proje bu.

Tüm Reklamları Kapat

Sayfaları çevirdikçe size parmak sallayan, "daha iyi insanlar olmalısınız" diyen ahlakçı bir ses duymayacaksınız. Tam aksine, insan doğasının en temel güdülerini -o bitmek bilmeyen kendi çıkarını düşünme, güvenlik arayışı, bir anlama tutunma ihtiyacını- reddetmek yerine, onları nasıl kolektif bir iyiliğin motoru haline getirebileceğimizi göreceğiz. Artık kendimize 'bu oyunu daha iyi nasıl oynarız?' diye sormanın bir anlamı kalmadı. Belki de sormamız gereken soru şu: 'Gelin, hep birlikte bu anlamsız oyunu temelden nasıl değiştiririz?'

Bu bir devrim çağrısıdır, evet. Ama sokaklarda tanklarla değil, zihinlerde fikirlerle yapılacak bir devrim. Bu, bir evrim manifestosudur. Ve o evrim, inanıyorum ki, şimdi başlıyor.

Kırık Pusula - Bu Büyük Aldanmacanın Bedeli

Medeniyetimizi okyanusun ortasında son sürat ilerleyen, ışıl ışıl, yüksek teknolojili bir gemi olarak hayal edelim. Güvertede en parlak mühendislerimiz, en yetenekli doktorlarımız, en yaratıcı sanatçılarımız var. Motorlarımız o kadar güçlü ki, sesi yeri göğü inletiyor. Göz alıcı bir hızla ilerliyoruz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Ama kimsenin fark etmediği, fark etse de dile getiremediği korkunç bir sorun var: Gemi, rotasından fersah fersah sapmış bir şekilde, dev bir buzdağına doğru yol alıyor. Neden? Kaptan sarhoş mu? Mürettebat isyan mı etti? Hayır. Sorun çok daha basit, çok daha sinsi. Sorun, elimizde tuttuğumuz o tek navigasyon aletinde: pusulada. Pusulamız kırık. Bize kuzeyi gösterdiğini sanıyoruz, ama aslında bizi felaketimize sürüklüyor.

İşte o kırık pusula, adına medeniyet dediğimiz ama aslında hepimizi duvara doğru götüren bu küresel ekonomik ve sosyal sistemden başkası değil. Ve onun en affedilmez, en ölümcül hatası, "fiyat" ile "değer" denen iki şeyi birbirine karıştırmasıdır.

Sistem bize ne fısıldıyor? "Kıt olan değerlidir, bol olan değersiz." Bir elmas, nadir olduğu için paha biçilmezdir. Oysa temiz bir nefes, bir yudum içilebilir su... Onlar (şimdilik) bol olduğu için "bedava." Şimdi dürüstçe cevap verelim: Hangisi olmadan yaşayabiliriz? Bir avuç elmas mı, yoksa bir nefes temiz hava mı?

İşte bütün delilik burada başlıyor. Bir ormanı korumak, bir çocuğu sevgiyle büyütmek, yaşlı bir komşuya yardım etmek... Gezegene ve topluma gerçek "değer" katan bu eylemlerin genellikle "ekonomik bir fiyatı" yoktur. Bu yüzden de sistemimizin gözünde "değersiz" görülürler. Öte yandan, bir nehri kirletmek, finansal bir balon yaratıp milyonları soymak, insanları bağımlı yapan ürünler satmak... Bunlar genellikle son derece "kârlı" işlerdir.

Bir fabrikanın nehre saldığı zehir, fabrikanın bilançosunda bir maliyet olarak görünmez. O bedeli nehirdeki balıklar, tarlasını o suyla sulayan çiftçi ve gelecekte o suyu içecek çocuklar öder. Ama fabrikanın kârı, o yıl sonunda büyük bir başarı olarak alkışlanır. Pusulamız, kârı gösterdiğinde gezegenin çığlığını duymazdan gelir.

Bazen kendi çocuklarımın gözlerine bakıyorum. Onların zihnini 'evreni nasıl anlarım?' sorusuyla özgür bırakmamız gerekirken, 'hangi meslek çok para kazandırır?' kaygısıyla meşgul ettiğimizi görüyorum. İşte o an, bu kırık pusulanın sadece bir ekonomik sistem hatası değil, gelecek nesillere bıraktığımız en büyük haksızlık olduğunu anlıyorum. Bu kırık pusula, en zeki insanlarımızı bile en akılsızca davranmaya itiyor. Kanser tedavisi üzerinde çalışabilecek parlak bir kimyager, daha çok para kazandırdığı için yeni bir ruj formülü geliştirmeyi seçebiliyor. Bu onun suçu mu? Hayır. Bu, akıllı bir insanın, akıl dışı bir sistemin kurallarına göre oynamasının en doğal sonucu.

Tüm Reklamları Kapat

Dostlarım, sorun ne geminin kaptanında ne de mürettebatında. Sorun, elimizde tuttuğumuz o şaşalı ama kırık pusulada. Ve eğer rotamızı o buzdağından çevirmek istiyorsak, yapmamız gereken ilk şey, artık şaşmayacak, bizi aldatmayacak yeni bir pusula icat etmektir.

Proje KİLİT - İşte Yeni Pusulamız

Peki, pusulamız kırıksa ne yapacağız? Kenara çekilip geminin batışını mı izleyeceğiz? Elbette hayır. Biz mühendis ruhlu bir türüz; bozuk olanı tamir eder, olmayanı icat ederiz. O halde eskisinden çok daha iyi, asla şaşmayacak, asla yalan söylemeyecek yeni bir pusula icat etmeliyiz.

Tüm Reklamları Kapat

Yıllar süren arayışın sonunda, hepimiz için bulduğum bu yeni pusulanın, bu yeni sistemin bir adı var: Proje KİLİT. Bu sadece akılda kalıcı olsun diye uydurulmuş bir isim değil. Bu, projenin ruhunu taşıyan bir kısaltma: Küresel İnsanlık Liyakat ve İlerleme Terminali. Biliyorum, kulağa biraz resmi geliyor, ama merak etmeyin, yaptığı iş son derece basit ve devrimci.

Bu sistem, paranın ne olduğunu değil, ne olması gerektiğini yeniden tanımlıyor. Değeri, birkaç kişinin keyfi kararlarına veya borsalardaki inişli çıkışlı spekülasyonlara değil, evrenin üç büyük ve inkâr edilemez gerçeğine bağlıyor. Tıpkı bir gemiyi limana bağlayan üç sağlam çıpa gibi.

Peki yeni pusulamız neye göre çalışacak? Onu neye sabitleyeceğiz ki bir daha asla şaşmasın? Ben cevabı üç temel direkte, üç sarsılmaz çıpada buldum.

İlki, en somut olanı: Enerji. Medeniyet dediğimiz o büyük hikaye, aslında enerjinin bir formdan diğerine dönüştürülmesinden başka bir şey değil. Tarladaki tohumu yeşerten de, o tohumu soframıza getiren kamyonu yürüten de, bu satırları okuduğunuz ekranı aydınlatan da enerji. Gerçek emek, gerçek üretim budur. KİLİT ise değeri en somut şeye sabitliyor: sürdürülebilir kaynaklarla üretilmiş enerjiye. Bir KİLİT biriminin değeri, her zaman belirli bir miktar enerjiye (örneğin 1 Megajoule) denk olacak. Böylece para, yeniden emeğe ve gerçek üretime bağlanıyor. Artık fizik kanunları konuşacak, finansal dedikodular değil.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Elektrik Makineleri (Umans, Kingsley, Fitzgerald)

ISBN: 9786053552376
Sayfa Sayısı: 688
Baskı Sayısı: 1
Ebatlar: 19×24
Basım Yılı: 2018

Devamını Göster
₺860.00
Elektrik Makineleri (Umans, Kingsley, Fitzgerald)

İkinci sarsılmaz çıpamız ise bilginin ta kendisi. Bizi diğer türlerden ayıran şey kas gücümüz değil, nesilden nesile aktardığımız, birikimli bilgimizdir. Bir hastalığa çare bulan o küçücük formül, daha az yakıtla daha uzağa giden bir motor tasarımı... İnsanlığın gerçek hazinesi işte budur. KİLİT sistemi, doğrulanmış, test edilmiş ve insanlığın ortak kullanımına açılmış her değerli bilgiyi ödüllendirir. Bu, en parlak beyinlerimizi magazin haberleri yazmaya değil, insanlığın en büyük sorunlarını çözmeye teşvik etmenin en kestirme, en dürüst yoludur.

Ve geldik son çıpaya... Belki de hepimizin kalbine en çok dokunacak olana: Gezegenimizin sağlığı. Kırık pusulamızın en büyük günahı, bize ev sahipliği yapan bu muhteşem gezegenin sağlığını bir "maliyet" olarak görmesiydi. Bir ormanı kesmek "kâr", o ormanı korumak "masraf" idi. Ne kadar da akıl dışı, değil mi? KİLİT, bu deliliği tersine çeviriyor. Uydu teknolojisi, sensörler ve yapay zeka analizleriyle, gezegenin sağlığına yapılan her pozitif katkıyı ölçülebilir hale getiriyor ve ödüllendiriyor. Yeniden ağaçlandırılan bir hektar orman, temizlenen bir nehir... Bunların hepsi artık birer maliyet değil, sisteme değer katan, ölçülebilen ve kârlı birer yatırım. İlk defa, gezegenimizi korumak, onu yok etmekten daha kârlı hale geliyor.

İşte yeni pusulamız bu. Değerini spekülasyondan değil, fizikten, bilgiden ve yaşamın kendisinden alan bir pusula. Ve bu pusula, gemimizin rotasını o buzdağından uzaklaştırıp, hepimizin aslında gitmek istediği o ufka, yani bilge ve sürdürülebilir bir geleceğe çeviriyor.

Oyunun Yeni Kuralları - Karşı Konulamaz Bir Davet

Teori güzel, harika, ama şimdi içinizden bir sesin yükseldiğini duyar gibiyim: "İyi de nasıl? Yüzyıllardır süren alışkanlıkları, o kökleşmiş güç odaklarını ve milyarlarca insanın bireysel çıkarlarını tek bir hedefe nasıl yönlendireceğiz? Bu güzel bir hayalden ibaret değil mi?"

Bu, uykularımı en çok kaçıran soruydu. Ve cevabı, insanları değiştirmeye çalışmakta değil, oynadıkları oyunu değiştirmekte buldum. İnsanlara ahlak dersi vererek değil, ahlaklı olmayı en kârlı, en akıllıca seçenek haline getirerek. İşte Proje KİLİT'in asıl dehası, onun bir dayatma değil, karşı konulmaz bir davet olmasıdır. İki basit ama devrimci mekanizma üzerine kurulmuş zekice, hatta biraz da yaramazca, bir "tatlı tuzak" bu.

1. Mekanizma: Evrensel Temel Gelir - Güvenin Yerçekimi

Hayal edin. Yarın sabah uyandınız ve dünyanın neresinde olursanız olun, sadece insan olduğunuz için, temel barınma, gıda ve sağlık ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir miktar KİLİT'in hesabınıza yattığını gördünüz. Bu bir lütuf değil, bir hak. Bir başlangıç noktası.

Bu noktada zihninizde o en haklı, en temel sorunun çaktığını duyar gibiyim: "İyi ama bu değirmenin suyu nereden gelecek? Herkese para dağıtmak, korkunç bir enflasyon yaratmaz mı?" Bu korku, o kadar yerinde ki, projenin kalbini de tam olarak bu sorunun cevabı oluşturuyor. KİLİT sisteminde "para basmak" diye bir kavram yoktur; sadece "yeni değer yaratıldıkça karşılığının üretilmesi" vardır. Şöyle düşünün: Sisteme yeni KİLİT, ancak ve ancak üç çıpadan birinde (enerji, bilgi, ekolojik sağlık) ölçülebilir yeni bir değer yaratıldığında eklenir. Yeni bir güneş enerjisi santrali mi kuruldu? Ürettiği her birim enerji, sisteme yeni KİLİT eklenmesi için bir "izin" yaratır. Para arzı, ekonomideki gerçek değer artışına her zaman bir çapa gibi bağlı kaldığı için, klasik anlamda enflasyon oluşmaz. Değer sulandırılmaz; aksine, basılan her yeni KİLİT, insanlığın daha da zenginleştiğinin bir kanıtıdır.

Bu temel gelir, aslında küresel bir domino etkisinin ilk taşıdır. "Tuzak" şurada işlemeye başlar: Bir hükümet, Proje KİLİT'e katılmayı reddettiğinde, aslında kendi vatandaşlarına şunu demiş olur: "Sınırın hemen ötesindeki insanlar, sırf var oldukları için temel bir yaşam güvencesine sahipken, ben sizi bu haktan mahrum bırakıyorum." Hangi lider, halkının bu barışçıl ve karşı konulmaz baskısına direnebilir? Bu, askeri bir istila değil, refahın ve güvenin karşı konulmaz cazibesidir.

Tüm Reklamları Kapat

2. Mekanizma: Liyakat Akışı - Evrimin Roket Yakıtı

Eğer Temel Gelir sistemin yerçekimi ise, Liyakat Akışı da onun roket yakıtıdır. Bu, insanlık tarihinin en büyük yetenek avıdır. Sistem, kırık pusulanın "değersiz" gördüğü her şeyi, artık en değerli varlıklar olarak tanır ve ödüllendirir.

Elbette 'liyakat' kelimesi biraz soyut kalabilir. "Bir sanat eserinin veya felsefi bir metnin değerini kim, nasıl ölçecek?" diye sorduğunuzu biliyorum. Bu işin ucu birilerinin keyfi kararlarına çıkmamalı mı? İşte projenin en hassas kısmı da bu ve çözümü, tek bir "mutlak otorite" yaratmak değil, tam tersine, liyakati ölçmek için çok katmanlı ve merkeziyetsiz bir bilgelik ağı kurmaktır. Enerji üretimi gibi nicel liyakatler doğrudan ölçülürken; sanat, felsefe, eğitim gibi nitel liyakatler tek bir kurul tarafından değil, o alandaki binlerce insanın (meslektaşlar, öğrenciler, dinleyiciler) kolektif takdiriyle oluşan "etki puanları" veya somut sosyal etki metrikleriyle ödüllendirilir. Amaç, "değeri" tek bir merkezden tanımlamak değil, insanlığın kolektif takdirinin, şeffaf bir sistemle ödüllendirmesini sağlamaktır.

Bir an için düşünün: Brezilya'daki bir biyolog, okyanustaki plastikleri yiyen bir bakteri türü keşfeder. KİLİT dünyasında, araştırması doğrulanıp yayınlandığı an, sistem bunu "doğrulanmış bilgi" ve "ekolojik sağlık katkısı" olarak tanır ve biyoloğun hesabına, buluşunun insanlığa potansiyel katkısıyla orantılı, hayatını değiştirecek bir Liyakat Akışı otomatik olarak yatar. Artık en kârlı iş, gezegeni kurtarmaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Nijerya'da bir öğretmen, çocuklara okumayı sevdiren bir metot geliştirir ve ücretsiz paylaşır. Metodun başarısı kanıtlandığı an, sistem bunu "doğrulanmış bilgi" olarak algılar ve öğretmen, metodundan faydalanan her yeni öğrencinin başarısıyla artan bir Liyakat Akışı almaya başlar. Artık en kârlı iş, bilgiyi saklamak değil, paylaşmaktır.

Kırık pusulanın görmezden geldiği, "para etmez" dediği tüm o paha biçilmez eylemler, KİLİT sisteminde ölçülebilen, tanınan ve ödüllendirilen liyakatlere dönüşür. Bu tuzak, insan doğasının en temel arzusuna hitap eder: tanınma, takdir edilme ve bir işe yarama arzusu. İnsanları daha iyi olmaya zorlamaz; onlara daha iyi olmaları için karşı koyamayacakları bir neden ve araç sunar. Yıkımın değil, yaratmanın; sömürünün değil, hizmetin en akıllıca ve en kârlı yol olduğu bir dünya... İşte davet budur.

Şeffaf Duvarlar - Güç, Kontrol ve O "Büyük Birader" Korkusu

Bu noktaya kadar heyecanla okuduysanız bile, şimdi aklınıza o karanlık sorunun geldiğini biliyorum. George Orwell'ın romanlarından fırlamış o "Büyük Birader" korkusu... Her şeyin kaydedildiği bir sistem, tarihin en totaliter rejimlerini bile kıskandıracak bir kontrol mekanizmasına dönüşmez mi? Bu anahtar, bizi özgürleştirecek mi, yoksa hepimizi dijital bir kafese mi kilitleyecek?

Tüm Reklamları Kapat

Dürüst olayım: Bu korku, bu projeyi tasarlarken benim de en büyük kabusumdu. Çünkü güç, doğası gereği zehirleyicidir. Tam da bu yüzden Proje KİLİT, en başından itibaren bu zehrin panzehirini kendi içinde taşıyacak şekilde tasarlandı. Çözüm, gücü yok etmek değil -çünkü bu imkansızdır- onu merkeziyetsizleştirmek ve tamamen şeffaf kılmaktır. Aramızdaki duvarları yıkıp, yerine herkesin içini görebileceği camdan, şeffaf duvarlar inşa eder.

Güven İnsana Değil, Matematiğe Dayanır: Sistemin beyni, tek bir hükümetin veya şirketin kontrolünde değil. Kırılmaz kriptografik prensiplerle çalışan, küresel ve merkeziyetsiz bir ağ üzerinde yaşar. Sistemin kuralları, bir diktatörün keyfi emirleriyle değil, tüm insanlığın denetimine açık olan bir kodla yazılmıştır. Güveni, siyasetçilerin değişken vaatlerine değil, herkesin doğruluğunu kontrol edebileceği, asla yalan söylemeyen matematiğe bağlıyoruz.

Gözetim Değil, Denetim: Peki ya mahremiyetimiz? Şunu netleştirelim: Sistem, dün gece ne yediğinizle veya kime aşık olduğunuzla zerre kadar ilgilenmez. Onun ilgi alanı, bireylerin özel hayatları değil, insanlığın ortak yararına üretilen "değerin" kendisidir. Sistem bir bilim insanının kimliğini değil, makalesinin doğruluğunu takip eder. Bu, bireyi gözetlemeden sistemi denetlemektir.

Yapay Zeka: Tiran Değil, Tarafsız Hakem: Peki bu küresel sistemin adil işleyişini kim sağlayacak? İşte burada yapay zeka, bir kral veya bir efendi olarak değil, rüşvet almayan, yorulmayan, kimsenin adamı olmayan mükemmel bir hakem olarak devreye girer. Onun görevi, kuralları koymak değil, bizim kolektif olarak koyduğumuz kuralların herkese eşit ve adil bir şekilde uygulandığından emin olmaktır. Oyunu yönetmek değil, oyunu herkes için adil ve şeffaf kılmak.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç olarak Proje KİLİT, korkulacak bir kontrol mekanizması değildir. Aksine, bizi mevcut sistemin o görünmez, gizli kapaklı kontrolünden kurtaracak bir özgürlük manifestosudur.

Tanrı Değil, Terazi - O Zeki Hizmetkarın Yeri

"Yapay zeka" kelimesini duyunca zihinlerde çakan o ikinci, daha kadim şimşeği de duyar gibiyim: Yaratıcısını aşan yaratığın, Terminatör'ün korkusu. Peki Proje KİLİT'in hakemi olan bu yapay zeka, günün birinde bir Sezar'a dönüşmeyecek mi?

Bu soruyu sormak, en temel hakkımız ve en akıllıca eylemimizdir. Cevabı ise sistemin kalbinde gizli. Açık ve net olalım: Bu bir tanrı yaratma projesi değildir. Bu, insanlık tarihindeki en adil teraziyi inşa etme projesidir. Adalet terazisini düşünün. Terazi, yasaları yazmaz. Yargıç değildir, cellat değildir. Onun tek bir görevi vardır: önüne konan iki ağırlığı, önceden belirlenmiş kurallara göre, tarafsızca tartmak. İşte sistemin yapay zekası tam olarak budur. Bir iradesi, bir amacı, bir egosu yoktur.

Tüm Reklamları Kapat

"Peki bu kuralları kim yazıyor?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte bu, endişelenen her insanın duyması gereken güvencedir: Yapay zekanın ruhunu oluşturan temel kod, onun "Anayasası", kapalı kapılar ardında birkaç mühendis tarafından yazılmaz. Farklı kültürlerden, disiplinlerden gelen ve sürekli birbirini denetleyen bilim insanları, filozoflar ve hukukçulardan oluşan şeffaf konseyler tarafından yazılır ve güncellenir. Bu, gücün tek bir noktada toplanmasını imkansız kılan, katmanlı bir güven ağıdır.

Ve her şeye rağmen, en nihayetinde, efendi kim? Sistem mi, biz mi? Cevap net: Biziz. Sistem, insanlığın fişini çekemez. Ama insanlık, her zaman sistemin fişini çekme hakkını saklı tutar. Bu, bizim son sigortamızdır.

Bu yapay zeka, bizim en iyi yanlarımızın, adalet arayışımızın bir yansımasıdır. İnsanlığın, kendi zaaflarını (açgözlülük, yolsuzluk, önyargı) yine kendi aklıyla yenebilmek için icat ettiği bir araçtır. Önemli olan ateşi söndürmek değil, onu evimizi ısıtmak için nasıl kullanacağımızı öğrenmektir. Proje KİLİT, insan ruhunun yerine geçmeyi değil, o ruhun baskı ve korku olmadan, özgürce yeşerebileceği bir bahçe yaratmayı hedefler.

Yeni Gündelik Hayat - "Geçinmek İçin Ne Yapıyorsun?" Sorusunun Sonu

Tüm Reklamları Kapat

Peki benim, senin, bizim sıradan bir Salı sabahımız nasıl görünecek? Kırık pusulanın o bitmek bilmeyen tiranlığından kurtulmuş bir hayat, neye benzer?

En büyük değişim, omuzlarımızdaki o görünmez ama ezici ağırlığın kalkması olacak. "Ay sonu nasıl gelecek", "kirayı neyle ödeyeceğim", "ya hasta olursam" korkusunun buharlaşması. Evrensel Temel Gelir sayesinde bu temel korkular, bir daha geri dönmemek üzere tarihe karışacak. Sakın yanlış anlamayın, bu insanlığı tembelliğe iten bir afyon değil. Tam tersine, bu, potansiyelimizin üzerine konulmuş o ağır kapağı fırlatıp atan bir mancınıktır. Çünkü hayatta kalma mücadelesi bittiğinde, asıl macera, yani anlamlı yaşama mücadelesi başlar.

İşte tam bu noktada akla gelen o meşhur soruyu da cevaplayalım: "Herkesin temel geliri olursa, kimse çöp toplama, kanalizasyon bakımı gibi zor ve sevilmeyen işleri yapmak istemez. O zaman ne olacak?" Bu, kırık pusulanın bize ezberlettiği bir yanılgıdır. KİLİT, bu denklemi değiştirir. Öncelikle, kimse o işi yapmak zorunda kalmadığında, o işi yapacak birini bulmak için daha fazla ödemeniz gerekir. Çöp toplamak, aniden toplumun en yüksek ücretli (KİLİT cinsinden) işlerinden biri haline gelebilir. İkinci olarak, bir iş hem kirli/tehlikeli hem de çok pahalı hale geldiğinde, bu, insanlık için en güçlü inovasyon teşvikidir. Mucitler ve şirketler, o işleri yapacak robotlar ve otomasyon sistemleri geliştirmek için sıraya girer. Sonuç olarak, kimse o işi yapmak zorunda kalmaz.

Bu yeni dünyada, "geçinmek için ne iş yapıyorsun?" sorusunun yerini, "yaşamak için ne anlam yaratıyorsun?" sorusu alır. Aylin, artık kârlılık düşünmeden nadir bir çocuk hastalığını araştıran bir genetik mühendisi olur. Mehmet, toprağını zehirleyen bir çiftçi olmak yerine, tarlasına geri dönen kuş türleriyle gurur duyan bir "ekolojik sağlık" üreticisine dönüşür. Elif, zengin bir adamın salonu için biblo yontmak yerine, şehrinin unutulmuş efsanesini anlatan bir heykeltıraş olur. Ahmet Bey, "miadı dolmuş" bir emekli olmak yerine, mahallesindeki gençlere ücretsiz matematik ve felsefe atölyesi düzenleyen, bilgeliğiyle Liyakat Akışı kazanan bir yol göstericiye dönüşür.

Tüm Reklamları Kapat

Peki ya özgür irademiz? Bu sistem bizi sürekli "liyakat" peşinde koşan bir robota dönüştürmez mi? Anlamsız hobilerimize, hiçbir işe yaramayan zevklerimize yer var mı? Bu, projenin ruhuyla ilgili en önemli sorudur. Ve cevabı nettir: KİLİT, bir verimlilik maksimizasyon sistemi değil, bir potansiyel özgürleştirme sistemidir. Evrensel Temel Gelir'in en temel vaadi, size "hiçbir şey yapmama" özgürlüğü tanımasıdır. Hayatınızı tamamen bulutları izlemeye, eski filmleri seyretmeye veya ailenizle vakit geçirmeye adayabilirsiniz. Sistem sizi "üretken" olmaya zorlamaz. Liyakat Akışı bir zorunluluk değil, topluma katkıda bulunmayı seçenler için bir takdir ve teşvik mekanizmasıdır. Amaç, her bir bireyin kendi "insan olma" tanımını, ekonomik baskı olmadan, özgürce keşfedebileceği bir oyun alanı yaratmaktır.

Adaletin ve Gelişimin Yeni Tanımı

Bu yeni hayat, toplum olarak en temel iki kavramımızı, "adalet" ve "gelişim"i de kökünden değiştirir.

Eski adalet sistemi, nehir kirlendikten sonra kimin kirlettiğini bulmaya ve onu cezalandırmaya çalışırdı. KİLİT sistemi ise, nehri kirleten fabrikanın eylemini, "ekolojik sağlığa verdiği zarar" olarak anında ölçer ve bu zararın maliyetini fabrikanın bilançosuna yansıtır. Aynı anda, nehri temizlemek için proje başlatan yerel halkı da ödüllendirir. Sonuç? Fabrika için artık en kârlı yol, nehri kirletmek değil, en başından temiz teknolojilere yatırım yapmaktır. Adalet, mahkeme salonlarından çıkıp, ekonomik sistemin DNA'sına işlenmiş akıllı, önleyici ve onarıcı bir güce dönüşür.

Tüm Reklamları Kapat

Kırık pusulanın bize yutturduğu en büyük yalanlardan biri de "gelişim" kelimesini "ekonomik büyüme" ile eşitlemesiydi. Bu büyüme değil, kanserdir. Proje KİLİT, "gelişim" kelimesinin içini yeniden, doğru bir şekilde doldurur. Gelişim, artık niceliksel bir büyüme değil, niteliksel bir olgunlaşmadır. Bir toplumun başarısı, ne kadar çok para harcadığıyla değil, şu üç alanda ne kadar ilerlediğiyle ölçülür: Bilgi Birikiminin Artması, Ekolojik Sağlığın İyileşmesi ve İnsan Potansiyelinin Gerçekleşmesi. Artık "gelişmiş ülke", en çok gökdeleni olan değil, en temiz nehirlere, en sağlıklı insanlara ve en özgür zihinlere sahip olan ülkedir. Bu, türümüzün ergenlik çağının pervasız "büyüme" arzusundan, yetişkinlik çağının bilgece "olgunlaşma" arayışına geçişidir.

İlk Adımlar ve O Muhteşem Ufuk

Bu anlattıklarımın uzak bir gelecekteki bir rüya olmadığını, yarın sabah atılabilecek ilk adımların ve o adımların bizi nereye götüreceğini gösteren bir yol haritası olduğunu bilmenizi isterim. Proje KİLİT, bir gecede gökten inmeyecek. O, tıpkı bir tohum gibi filizlenecek.

Ama bu yola çıkmadan önce, en haklı sorulardan birini cevaplamalıyız: "Peki ya geçiş süreci? Mevcut param, evim, borçlarım ne olacak? Bu süreç bir kaosa yol açmaz mı?" Bu, herkesin aklındaki en büyük korku: Kaos. Amaç, ani ve yıkıcı bir devrim değil, kademeli ve kontrollü bir evrimdir. Eski sistemi bir gecede yok etmek değil, onu zamanla anlamsız hale getirerek yeni sistemin içinde eritmek hedeflenir. İlk başta, Dolar, Euro, TL gibi para birimleri var olmaya devam edecek. KİLİT, bir alternatif olarak sisteme girecek. Zamanla, insanlar enflasyonla eriyen eski paralardansa, değeri gerçek varlıklara dayalı olan KİLİT'i tercih etmeye doğal olarak başlayacaktır. Mevcut varlıklar ve borçlar da adil bir kurla KİLİT'e çevrilip, herkesin temel geliri olduğu göz önünde bulundurularak yeniden yapılandırılacak. Amaç kaos değil, organik ve adil bir geçiştir.

Tüm Reklamları Kapat

İlk adım, Proje KİLİT'in tam bir dijital ikizini, yani bir simülasyonunu yaratmak olacak. Bu simülasyonu, dünyanın en parlak ekonomistlerine, sosyologlarına, mühendislerine ve hatta en sivri dilli etik uzmanlarına açacağız. Onlardan tek bir şey isteyeceğiz: "Lütfen, bu sistemi kırmaya çalışın. Bize en acımasız eleştirilerinizi getirin." Bu küresel ve şeffaf stres testi, sistemi demirle döverek daha da güçlendirecek.

Peki, bu sistem oturduğunda, insanlık o bitmek bilmeyen hayatta kalma mücadelesinden enerjisini kurtardığında ne olacak? İşte o zaman, türümüzün asıl macerası başlayacak. Gelişim, artık sadece dünyadaki sorunları çözmek olmayacak. Gelişim, evrenin en büyük sorularına cevap aramak olacak. Liyakat Akışları, kansere çare bulmanın yanı sıra, artık karanlık maddenin sırrını çözen, başka bir yıldız sistemine ilk insansız aracı gönderen projelere akacak. Bu, rekabetin bittiği bir dünya değildir. Bu, rekabetin, birbirimizin ayağını kaydırmak yerine, hep birlikte daha yükseğe zıplamak için yapıldığı bir dünyadır. Proje KİLİT, varılacak bir cennet değil, bilinmeyene doğru çıkılacak sonsuz bir yolculuğun başlangıcıdır.

O Patikayı Seçmek

Ve işte, yolculuğumuzun sonuna geldik. Ya da belki de, her şeyin başlangıcına. Türümüzün durduğu o keskin yol ayrımında başlamıştık. Bir yanda kendi kendini imha eden parlak zekamızın uçurumu, diğer yanda ise bilgeleşme potansiyelimizin dar patikası vardı. Sayfalar boyunca, o dar patikayı nasıl bir otobana dönüştürebileceğimizi konuştuk.

Tüm Reklamları Kapat

Şimdi, tüm bu kelimelerden sonra geriye tek bir şey kalıyor: Seçim.

Bu kitabı kapattıktan sonra, lütfen onu bir kenara koyup unutmayın. Bu bir roman değil. Bu bir ütopya fantezisi değil. Bu, cebimizde duran bir anahtardır. Size "bana körü körüne inanın" demiyorum. Size "bu planı sorgulayın, eleştirin, daha iyi hale getirin" diyorum.

Bu noktada içinizden, "Tüm bunları okudum ve inandım. Peki, ben şimdi ne yapmalıyım?" dediğinizi hissediyorum. Bu soruyu sorduğun an, bir okuyucudan bir kurucuya dönüştüğün andır. Bu proje, bir avuç insanın değil, bu fikrin ateşini içinde hisseden herkesin projesidir.

Fikrin Elçisi Olun: Bu devrim zihinlerde başlayacak. Bu metni, güvendiğiniz insanlarla paylaşın. Tartışın, eleştirin, daha iyi hale getirin. Gidin, en güvendiğiniz dostunuzla bir kahve için ve ona şu soruyu sorun: "Sence de bir şeyleri temelden yanlış yapmıyor muyuz? Daha iyi bir oyun kuramaz mıyız?"

Tüm Reklamları Kapat

Kırık Pusulayı Reddedin: Kararlarınızı, "en kârlı olan" yerine, "en doğru ve değerli olan" üzerinden vermeye çalışın. Değerin, sadece fiyattan ibaret olmadığını her fırsatta dile getirin.

Hazır Olun ve Katılın: Proje, simülasyon ve açık geliştirme aşamasına geldiğinde, bir kenarda izleyici olarak kalmayın. Katılın. Test edin, açıklarını bulun, daha adil hale gelmesi için fikir üretin. Bu, size sunulmuş bir kurtuluş reçetesi değildir. Bu, geleceği birlikte inşa etmek için yapılmış bir davettir.

Unutmayın, doğa bize harika bir metafor sunar: Tırtılın kelebeğe dönüşümü. Tırtıl, koza içinde kendini sindirmeye başladığında, o kaotik sıvı içinde, "imajinal diskler" adı verilen küçük hücre grupları belirir. Tırtılın bağışıklık sistemi, bu yabancı hücrelere saldırır. Ama imajinal diskler direnir, çoğalır ve birbirleriyle bağlantı kurarlar. Sonunda, eski dünyanın kaosundan, yepyeni bir varlığın, bir kelebeğin planını inşa ederler.

Bizler, o imajinal diskleriz. Bu manifesto, bizim aramızdaki sinyaldir. Birbirimizi bulma çağrısıdır. Mevcut sistemin kaosu ve çürümüşlüğü, bizi korkutmamalı. Bu, dönüşümün doğal bir parçasıdır. Görevimiz, birbirimizi bulmak, bu yeni vizyon etrafında birleşmek ve kelebeğin kanatlarını örmeye başlamaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Kavşağa geri döndük. Uçurum hala orada. Ama artık, o dar patikanın da bir hayal olmadığını, aydınlatılmış ve yürümeye hazır bir yol olduğunu biliyoruz.

Anahtar elimizde. Ve gelecek, o davete icabet etme cesaretini gösterenlerin olacaktır.

Sonsöz Yerine: Bir Babanın Hayali

İzin verirseniz, bu uzun yolculuğun sonunda size tamamen kişisel bir şey anlatmak istiyorum. Bu projenin sadece zihnimden değil, neden kalbimden de doğduğunu anlamanız için...

Tüm Reklamları Kapat

1990'ların başıydı, henüz bir çocuktum. Bir gün elime Stephen Hawking'in "Zamanın Kısa Tarihi" adlı o sihirli kitap geçti. Okuduğum her sayfada evrenin ne kadar büyük ve sırlarının ne kadar davetkâr olduğunu hissediyordum. Her çocuk gibi benim de kahramanım Albert Einstein'dı. Hedefim belliydi: Onlar gibi olacaktım. Evrenin sırlarını çözecek, insanlığa yeni ufuklar açacaktım. O saf çocuk aklımla, tutkunun ve zekanın her kapıyı açacağına inanırdım.

Ama sonra hayat oldu. Kırık pusulanın acımasız gerçekliğiyle tanıştım. Ailesel ve çevresel şartlar, o hayallerin önüne bir duvar ördü. Anladım ki bu sistemde, arkanızda finansal bir güç yoksa, bilgiye ulaşmak için bile Amerika'yı yeniden keşfetmeniz gerekiyor. Her adımınızda, potansiyelinizin değil, cüzdanınızın sınırlarına çarpıyorsunuz. O duvarı aşamadım. O çocuk, o hayal, o duvarın ardında bir yerlerde kaldı.

Bugün üç pırıl pırıl çocuğum var. Bilime ve evrene meraklı bir kızım fen lisesinde; denize, ufuklara ve maceraya tutkun ikiz oğullarım ise denizcilik lisesinde okuyor. Onlara baktığımda, o eski hayalimi, o çocukluk heyecanımı görüyorum. Ama onlarla gelecek hakkında konuştuğumda, gözlerinde o çocukken benim hissettiğim sınırsız merak yerine, o lanet olası kaygıyı görüyorum. "Baba, hangi meslek çok para kazandırır?" sorusunu duyuyorum. Kalbim acıyor.

Çünkü bu böyle olmamalıydı. Bu çocuklar, geleceğin ışıkları olmalılardı. Onların zihnini "nasıl geçinirim?" sorusuyla meşgul etmek yerine, "evreni nasıl anlarım?", "gezegeni nasıl iyileştiririm?", "daha adil bir dünyayı nasıl kurarım?" sorularıyla özgür bırakmalıydık.

Tüm Reklamları Kapat

Onlara bırakacağım gelecek bu olmamalı. Hiçbir çocuk, hayallerini daha en başından "para kazanma" hedefiyle sınırlamamalı. Hedef daha yüce, daha insanî olmalı.

İşte Proje KİLİT, bu yüzden var. Bu proje, parlak bir teoriden veya entelektüel bir egzersizden ibaret değil. Bu proje, benim kendi çocuklarımın şahsında dünyadaki tüm çocuklara bir özür borcum, bir yeminimdir. Onlara "para kazanın" demeyi reddediyorum. Onlara ve onların nesline, "anlam yaratın, keşfedin, iyileştirin, merak edin, âşık olun, yardım edin... Sadece insan olun" diyebileceğimiz bir dünya, bir oyun alanı inşa etme girişimidir bu.

Kendi kaçırdığım o treni, onların ve hiç kimsenin kaçırmaması için.

Hakan AKSAR

Okundu Olarak İşaretle
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 1
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/09/2025 18:44:49 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21426

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close