Karmaşıklık Karşısında Tasarım: İnsanlar Neden Evrim Yerine Yaratıcıyı Tercih Eder?
Psikolojik ve Bilişsel Dinamikler Bağlamında Evrim Algısı

- Blog Yazısı
Doğadaki şaşırtıcı çeşitlilik ve karmaşıklık, bilimsel açıdan evrim teorisiyle açıklanabilir. Ancak, bu doğal mekanizmaların karmaşıklığı ve soyut yapısı, bireylerin bu süreçleri kabul etmesini zorlaştırıyor. Bu yazı, evrimsel biyolojinin bilimsel ilkeleri ile insan algısının psikolojik sınırları arasındaki etkileşimi araştırırken, evrim algısını etkileyen bilişsel ve kültürel faktörleri detaylandırmayı amaçlamaktadır.
Teleolojik Düşünce: Evrensel Bir Algı Sapması
Teleolojik Düşüncenin Evrimsel Kökenleri
Teleolojik düşünce, doğadaki olayları ve nesneleri belirli bir amaç doğrultusunda var olduklarına inanarak anlamlandırma eğilimidir. Bu tür bir düşünce, insan zihninin evrimsel gelişimiyle ilişkili olarak, insanın çevresindeki dünyayı anlama ve ona tepki verme biçimlerinden biri olarak ortaya çıkmıştır. Evrimsel psikoloji çerçevesinde bu düşünce tarzı, insanların hayatta kalma ve çevresel tehditlere karşı daha etkili bir şekilde tepki verebilme ihtiyacını karşılamak amacıyla gelişmiştir.
İnsanın teleolojik düşünceye yatkın olması, evrimsel olarak hayatta kalma ve çevreyle başa çıkma stratejileriyle doğrudan ilişkilidir. İnsan beyni, çevresindeki dünyayı anlamaya çalışırken, genellikle neden sonuç ilişkisi arar. Bu, insanların doğadaki olayları ve nesneleri sadece rastlantısal değil, bir amaca hizmet eden unsurlar olarak görmelerine yol açar. Bu düşünme biçimi, özellikle erken insan topluluklarında tehlikelere karşı hızlı tepki verme, bilinmeyeni anlamlandırma ve sosyal ilişkiler kurma gibi temel işlevleri kolaylaştırmıştır.
Örneğin, ormanda bir ses duyulduğunda, bu sesin arkasında bir amacın olduğuna inanmak, erken insanlar için hayatta kalmayı sağlamak adına kritik bir avantaj sağlamıştır. Eğer bir ses, tehlikeli bir yaratık tarafından çıkarılıyorsa, bu sese verilen anlam insanları daha hızlı ve doğru bir şekilde tepki vermeye yönlendirmiştir. Bu tarz düşünce, hayatta kalma stratejilerinin evrimsel olarak güçlenmesine yardımcı olmuştur.[3]
İnsan Zihninin İhtiyacı: Anlam Arayışı
Evrimsel psikolojiye göre, insanların çevresindeki dünyayı anlamaya yönelik eğilimleri, onları bilinçli olarak anlamlı örüntüler aramaya iter. Doğal olayların, çevre koşullarının ve sosyal etkileşimlerin anlamını çözmeye çalışan insanlar, teleolojik bir düşünce tarzına yönelmişlerdir. Bu tür bir düşünme biçimi, doğrudan bilinçli düşüncelerden ziyade daha çok bilinç dışı bir süreç olarak gelişmiştir.[2]
Bilinç dışı anlamlandırma, özellikle doğal tehlikeler karşısında hızlı tepki verme yeteneğini artırmıştır. Mesela, bir sesin "bir amacı" olduğuna inanmak, bireylerin bu sesi daha dikkatli dinlemelerini, anlamalarını ve ona göre hareket etmelerini sağlamıştır. Bu, doğrudan hayatta kalmaya yönelik bir adaptasyon stratejisidir. Aynı zamanda, insan zihni, sadece çevresindeki nesneleri değil, sosyal olayları da teleolojik bir şekilde yorumlama eğilimindedir. Bu, toplumsal düzenin korunmasında ve grup içindeki dayanışmanın güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Teleolojik Düşüncenin Sosyal ve Kültürel Boyutları
Teleolojik düşünce, yalnızca bireysel hayatta kalma mekanizması olarak evrimleşmemiştir. İnsanlar sosyal varlıklar oldukları için, toplumsal yaşamda da benzer şekilde teleolojik bir anlam yükleme eğilimindedirler. Doğal olayların ve insan davranışlarının bir amacı olduğunu düşünmek, gruplar içinde bir düzen ve dayanışma duygusu oluşturur. Bu düşünce tarzı, zamanla din ve mitoloji gibi toplumsal yapıları şekillendirmiştir.
Toplumlar, genellikle dünyadaki olayları bir düzen içinde görmek isterler. Teleolojik düşünce, kaos ve belirsizliği ortadan kaldırma işlevi görür ve insanların çevrelerini anlamalarını sağlar. Bu anlamda, teleolojik düşünce sosyal yapıları güçlendiren bir işlev üstlenmiştir. Özellikle ölüm, hastalık gibi büyük sosyal olaylar, topluluklar tarafından bir tür anlam yüklenerek daha yönetilebilir hale getirilmiştir.[3]
Modern Zihinsel Yapılar ve Teleolojik Düşüncenin İzleri
Günümüzde bilimsel düşünme ve mantıklı analiz yöntemlerinin yaygınlaşmasına rağmen, teleolojik düşünce hala insan zihninde izler bırakmaktadır. İnsanlar, bazen tamamen rastlantısal olayları bile bir amaç doğrultusunda değerlendirme eğilimindedir. İnsanlar, doğadaki karmaşıklığı ve tesadüfi olayları anlamlandırmak için hala teleolojik düşünceye başvurur. Bu durum, evrimsel bir kalıntı olarak kabul edilebilir.[4]
Teleolojik Algı ve Bilimsel Gerçeklik
Bu algı eğilimi, modern bilimsel anlayışla çelişkiler yaratabilir. Doğal seçilim ve rastlantısal mutasyon gibi mekanizmaların amaçsızılığı, teleolojik düşüncenin sezgisel yapısına ters düşer. Bireyler, çoğu zaman karmaşık biyolojik yapıları bilinçli bir yaratıcının tasarımı olarak yorumlamayı tercih eder. Bu durum, "tasarım yanılgısı" olarak bilinen ve karmaşıklığı bilinçli bir zeka ile açıklama eğilimini ifade eden kavramla örtüşür.[5]
Evrimsel Süreçlerin Zaman Ölçeğinin Kavranması
Uzun Zaman Dilimlerinin Algılanma Zorluğu
İnsan zihni, evrimsel olarak kısa vadeli düşünmeye uyum sağladığından, uzun zaman dilimlerini algılamakta zorlanır. Bu, özellikle milyonlarca yıl gibi kavramların somut deneyimlere dayandırılamaması nedeniyle ortaya çıkar. Atalarımızın hayatta kalma mücadeleleri, günlük tehditlere ve fırsatlara odaklanmayı gerektirdiği için, beynimiz uzun vadeli süreçlere dair özel bir mekanizma geliştirmemiştir. Evrimsel süreçler gibi milyarlarca yıllık zaman dilimlerini kapsayan fenomenler, günlük yaşam bağlamından kopuk olduğundan, soyut ve anlaşılması güç bir hale gelir. İnsanların evrimi anlamakta zorlanmasının temel nedenlerinden biri, bu süreçlerin uzun zaman aralıklarına dayalı olmasıdır. Evrim, küçük değişimlerin birikimiyle gerçekleştiği için, bireylerin yaşam süresinde gözlemlenemez ve doğrudan deneyimlenemez.[6]
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Bilişsel Kısayollar ve Basitleştirme Eğilimleri
"Bilişsel Kıskançlık" ve Basit Çözüm Arayışı
İnsan beyninin karmaşık sorunlarla başa çıkma stratejilerinden biri, "bilişsel kıskançlık" olarak adlandırılan bir mekanizmadır. Bu mekanizma, karmaşık süreçlerin basit ve sezgisel açıklamalarıyla yetinme eğilimini ifade eder. Örneğin, bir canlının karmaşık anatomik yapısının "bir yaratıcı tarafından tasarlandığı" fikri, bu mekanizmanın bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Bu tarz bilişsel kısayollar, bireylerin evrim teorisine direnç göstermelerine neden olabilir. Evrimsel biyoloji, özellikle genetik mutasyonların ve doğal seçilimin işleyişini anlamak için soyut bir düşünce kapasitesi gerektirir. Ancak, bireylerin sezgisel yaklaşımları, bilimsel açıklamaların yerini daha kolay ve anlaşılabilir olan tasarım temelli açıklamalara bırakabilir.[1]
Kültürel ve Dini Faktörlerin Evrim Algısına Etkisi
Kültürel Yapılar ve Evrimsel Karşıt Görüşler
Dini inancın ve kültürel normların bireylerin evrim algısı üzerindeki etkisi büyüktür. Çoğu toplumda dini anlatılar, doğadaki karmaşıklığın bir yaratıcı tarafından tasarlandığı fikrini pekçok birey için daha anlaşılabilir kılar. Bu durum, bilimsel eğitim eksikliğiyle birleştiğinde evrimsel mekanizmaların kavranmasını daha da zorlaştırır.[7]
Eğitimin Rolü
Eğitim sistemleri, evrim teorisinin benimsenmesinde kritik bir rol oynar. Din ve bilim arasındaki güç dengesi, evrimsel biyolojiye olan yaklaşımları önemli ölçülerde etkiler. Bazı toplumlarda yaratılışçı düşünceler, eğitim modelleri ve okul müfredatları aracılığıyla pekiştirilmektedir. Özellikle dini öğretilerin yoğun olduğu toplumlarda, evrimsel biyoloji çoğu zaman ya göz ardı edilir ya da yanlış bir biçimde, evrim teorisinin yalnızca bir alternatif açıklama olduğu düşüncesiyle sunulur. Bu durum, evrimsel düşüncenin kabul edilmesini zorlaştırabilir ve bilimsel literatüre olan ilgiyi azaltabilir.
Ancak, eğitim sistemleri aynı zamanda evrimsel düşüncenin yayılmasında önemli fırsatlar da sunmaktadır. Bilimsel bilgiye dayalı bir eğitim, bireylerin evrimsel mekanizmaları daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, evrimsel biyolojinin ve genetik biliminin temel ilkeleri, okul düzeyinde düzgün bir şekilde anlatıldığında, genç bireylerin daha açık fikirli ve eleştirel düşünme becerileri geliştirmelerini sağlayabilir. Eğitimdeki bilimsel bulgular, dinin veya kültürün etkilerinden bağımsız olarak, evrim teorisinin daha geniş kitleler tarafından kabul edilmesine zemin hazırlayabilir.
Kültürel Etkiler ve Evrim Algısı
Toplumların tarihsel ve kültürel bağlamı, evrimsel biyolojiye karşı olan tutumları biçimlendirmede önemli bir rol oynar. Birçok toplumda, özellikle Batı dünyasında, evrim teorisi ile din arasındaki ilişki sıkça tartışma konusu olmuştur. Hristiyanlık, İslam ve diğer dinler, doğa olaylarını yaratıcı bir gücün müdahalesi ile açıklama eğilimindedirler. Bu inançlar, evrimsel süreçlerin doğal ve tesadüfi olduğunu kabul etmek yerine, bu süreçleri bir tür “tanrısal plan” ile ilişkilendirme yönünde bir eğilim yaratır. Bu bağlamda, evrimsel biyolojinin doğrudan anlaşılabilmesi, hem bilimsel hem de dini bakış açılarını dengeleyebilen bir toplumda daha olasıdır.
Evrim Algısının Pareidolia ve Antropomorfizmle Bağlantısı
Pareidolia: Algısal Bir Sapmanın Evrimsel Kökenleri
Pareidolia, insan beyninin tanıdık şekilleri ve desenleri tanıma eğiliminin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir algısal fenomen olarak tanımlanabilir. İnsanlar, çevrelerinde gördükleri düzensiz veya rastgele şekillerde tanıdık öğeler arama eğilimindedirler. Bu bilişsel mekanizma, evrimsel süreçlerde hayatta kalma stratejisi olarak şekillenmiştir. Erken dönem insanlarında, yüzleri tanıma yeteneği, sosyal bağları güçlendirmenin yanı sıra, potansiyel tehditleri hızlı bir şekilde tespit edebilme yetisini de kazandırmıştır. İnsan beyninin bu tür algısal yanılgılara yatkın olması, bireylerin çevresel unsurları daha hızlı ve verimli bir şekilde anlamlandırmalarını sağlamıştır.

Ancak, pareidolia, modern dünyada zaman zaman yanıltıcı sonuçlara yol açabilmektedir. Özellikle doğal dünyada karşılaşılan karmaşık yapılar ve desenler, ''Aksi asla iddia edilemez! Bu kesinlikle bilinçli bir tasarımın eseridir!'' gibi yorumlara neden olabilir. Bu algısal yanılgı, evrimsel biyolojinin temel ilkelerinin anlaşılmasını zorlaştırabilir. Bu durum, insan zihninin evrimsel olarak geliştirdiği algısal mekanizmaların bazen yanlış yönlendirebileceğini ve doğadaki doğal süreçlerin anlaşılmasını karmaşıklaştırabileceğini göstermektedir.
Antropomorfizmin Evrim Algısındaki Rolü
Antropomorfizm, insanların cansız nesnelere veya hayvanlara insani özellikler atfetme eğilimidir. Bu bilişsel önyargı, evrimsel biyolojiye karşı direnci artırabilir. Örneğin, bir hayvanın davranışlarını bilinçli bir niyetin sonucu olarak yorumlamak, evrimsel mekanizmaların soyut yapısını anlamayı zorlaştırabilir. Antropomorfik eğilimlerin yaygınlığı, bireylerin doğada gözlemlenen karmaşık davranışların rastlantısal mutasyonlar ve çevresel baskılarla açıklanabileceği fikrine direnmesine neden olabilir. Örneğin, köpeklerin suçluluk ifadesi olarak yorumlanan yüz ifadeleridir. İnsanlar, köpeklerin bir yaramazlık sonrası bakışlarını genellikle suçluluk duygusunun bir göstergesi olarak değerlendirir. Ancak bilimsel çalışmalar, bu yüz ifadelerinin insanların tepkisine bir yanıt olarak geliştiğini ve köpeklerin gerçekten suçluluk hissetmediğini ortaya koymuştur. Bu tür antropomorfik yorumlar, hayvan davranışlarının evrimsel süreçler ve sosyal uyum bağlamında anlaşılmasını zorlaştırabilir.[8]

Tasarım Yanılgısı ve Evrimsel Mekanizmaların Ayrıştırılması
Karmaşıklık Algısı ve Tasarım Yanılgısı
Doğada gözlemlenen karmaşık biyolojik yapı ve sistemler, çoğu zaman insanlar tarafından bir "tasarım" algısına yol açar. Bu algı, bilişsel bir önyargı olan tasarım yanılgısından kaynaklanır ve karmaşıklığın yalnızca bir zeka veya bilinç tarafından meydana getirilebileceği düşüncesini barındırır. Ancak biyolojik bilimler, bu karmaşık yapıların oluşumunun tamamen doğal mekanizmalarla açıklanabileceğini göstermektedir. Bu mekanizmalar arasında rastgele mutasyonlar, doğal seçilim ve uzun vadede biriken adaptasyon süreçleri yer almaktadır. Kısaca bu süreçlerden bahsedeceğim, bu süreçler hakkında detaylı bilgi almak için EA Akademi kaynaklarını kullanabilirsiniz.
Rastgele Mutasyonlar
Mutasyonlar, genetik materyaldeki rastgele değişikliklerdir ve evrimsel değişimin temel kaynağını oluşturur. DNA üzerinde meydana gelen bu değişiklikler, nükleotid düzeyinde gerçekleşebileceği gibi, kromozom yapısında veya genlerin düzenlenişinde de etkili olabilir. Bu mutasyonlar çoğunlukla nötrdür, ancak bazıları organizmanın çevresel koşullara uyum sağlama kapasitesini etkileyerek seçilim süreçlerinde belirleyici rol oynar. Örneğin, bakterilerde antibiyotik direncine yol açan mutasyonlar, genomda rastgele bir değişiklik sonucu ortaya çıkar, ancak bu değişiklikler çevresel baskılar altında hızla avantajlı hale gelebilir.[9]
Doğal Seçilim
Doğal seçilim, Darwin tarafından "en uygun olanın hayatta kalması" olarak tanımlanmış bir mekanizmadır ve evrimsel değişimi yönlendiren en önemli süreçlerden biridir. Doğal seçilim, çevresel baskılara en iyi uyum sağlayan genetik özelliklerin popülasyonda yaygınlaşmasını sağlar. Bu süreç, bireylerin farklı üreme başarılarına neden olan varyasyonları ele alır ve daha avantajlı olan özelliklerin sonraki nesillere aktarılmasını sağlar.[11]

Adaptasyon ve Kümülatif Karmaşıklık
Adaptasyon, bir organizmanın çevresel koşullara uyum sağlamasını mümkün kılan genetik değişimlerin bir sonucudur. Adaptasyon süreçleri, genetik değişikliklerin zaman içinde birikmesiyle organizmanın karmaşık yapı ve sistemler geliştirmesine olanak tanır. Bu birikimli değişimlerin en belirgin örneklerinden biri, omurgalılardaki gözün evrimidir. Göz, basit bir ışık algılayıcı yapıdan başlayarak milyonlarca yıl boyunca seçilim baskıları altında gelişmiş ve modern omurgalılarda son derece karmaşık bir organ haline gelmiştir.[10]

Bu süreçler, karmaşıklığın bir anda değil, uzun bir zaman diliminde küçük değişimlerin birikimiyle oluştuğunu gösterir. Küçük adaptasyonların zamanla birleşmesi, bir organizmanın çevresel zorluklara daha iyi yanıt vermesine olanak tanır. Böylece, organizmanın hayatta kalma ve üreme potansiyeli artar. Evrimsel biyolojinin ortaya koyduğu bu mekanizmaları anlamak, doğadaki karmaşıklığın nasıl oluştuğu konusunda gerekli bilgileri bize vermektedir.
Önemli Not
Bu metin, herhangi bir inanç sisteminin yanlış veya doğru olduğunu iddia etmez. Amaç, bilimsel düşünce ile dini anlatılar arasındaki etkileşimi incelemek ve evrim teorisinin toplumlar tarafından nasıl algılandığını objektif bir şekilde değerlendirmektir.
Evrim teorisi, bilimsel bir bakış açısını temsil ederken, dinî inançlar insanların manevi dünyalarını şekillendiren farklı bir alandır. Bu yazıda yapılan tartışmalar, bilimsel ve dini perspektiflerin birbirine zıt değil, farklı algı dünyaları oluşturduğunu ortaya koymaya yöneliktir. Yazının içeriği sadece entelektüel bir tartışma niteliğindedir ve okuyucunun kişisel inançlarına müdahale etmeyi amaçlamamaktadır.
Felsefi açıdan bakıldığında, evrim teorisinin varlığı, mutlaka bir yaratıcıyı yok saymak anlamına gelmez. Evrim, doğal süreçlerin ve biyolojik çeşitliliğin nasıl ortaya çıktığını açıklamak için bilimsel bir model sunar, ancak bu model, yaratıcı bir gücün varlığını reddetmez. Birçok filozof ve dinî düşünür, evrim ve yaratılışın birbiriyle çatışmadığını savunmuştur.
Sonuç
İnsan zihninin evrimsel geçmişiyle şekillenen algısal eğilimler, doğal süreçleri kabul etme ve anlamlandırma konusunda belirgin engeller oluşturabilir. Özellikle teleolojik düşünce, pareidolia ve antropomorfizm gibi bilişsel önyargılar, bireylerin evrimsel biyolojiyi sezgisel bir şekilde reddetmelerine veya alternatif açıklamalara yönelmelerine neden olabilir. Bu eğilimler, evrimsel biyolojinin soyut ve zaman dilimlerinin uzunluğunu zorlaştıran yapısı ile birleşerek, bilimsel düşünceye karşı direnç göstermeyi pekiştirebilir.
Bununla birlikte, bilimsel eğitim ve kültürel faktörlerin evrim algısına olan etkisi, evrim teorisinin anlaşılmasında ve kabul edilmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Bilimsel düşüncenin yaygınlaştırılması, bireylerin doğadaki karmaşıklığı anlama yetilerini geliştirerek, teleolojik ve tasarım yanılgısı gibi eğilimlere karşı bir bariyer oluşturabilir.
Bilimin güzelliği, karmaşıklığı anlamak için yaratıcıya başvurma zorunluluğunu ortadan kaldırmasıdır. Ancak bu, daha az büyüleyici olduğu anlamına gelmez. -Carl Sagan
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ W. D. Allmon. (2011). Why Don’t People Think Evolution Is True? Implications For Teaching, In And Out Of The Classroom. Evolution: Education and Outreach, sf: 648-665. doi: 10.1007/s12052-011-0371-0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. M. G. Galli, et al. (2011). The Role Of Teleological Thinking In Learning The Darwinian Model Of Evolution. Evolution: Education and Outreach, sf: 145-152. doi: 10.1007/s12052-010-0272-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b Matthew J. Scott. (2021). Reasons Things Happen For A Reason: An Integrative Theory Of Teleology. sage Journals. doi: 10.1177/1745691621995753. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Joan Danielle K Ongchoco, et al. (2023). Excessive Teleological Thinking Is Driven By Aberrant Associations And Not By Failure Of Reasoning. iScience. doi: 10.1016/j.isci.2023.107643. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Michael J. Behe, et al. Intelligent Design?. Alındığı Tarih: 5 Ocak 2025. Alındığı Yer: Natural History Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. A. Ortega, et al. (2016). Memory Shapes Time Perception And Intertemporal Choices. ArXiV. doi: 10.48550/arXiv.1604.05129. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. G. Ferguson, et al. (2024). Predicting Evolution Acceptance Among Religious Students Using The Predictive Factors Of Evolution Acceptance And Reconciliation (Pfear) Instrument. Evolution: Education and Outreach, sf: 1-16. doi: 10.1186/s12052-024-00201-4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Martinez, et al. (2009). Effect Of Species-Specificity In Auditory-Visual Intermodal Matching In A Chimpanzee (Pan Troglodytes) And Humans. Science Direct. doi: 10.1016/j.beproc.2009.06.014. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. I. Andersson, et al. (2010). Antibiotic Resistance And Its Cost: Is It Possible To Reverse Resistance?. Nature Reviews Microbiology, sf: 260-271. doi: 10.1038/nrmicro2319. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Dan-Eric Nilsson. (2009). The Evolution Of Eyes And Visually Guided Behaviour. royalsocietypublishing.org. doi: 10.1098/rstb.2009.0083. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. R. Gregory. (2009). Understanding Natural Selection: Essential Concepts And Common Misconceptions. Evolution: Education and Outreach, sf: 156-175. doi: 10.1007/s12052-009-0128-1. | Arşiv Bağlantısı
- R. Dawkins. (2006). The Selfish Gene. ISBN: 9780199291151. Yayınevi: Oxford University Press.
- C. Darwin. (2009). Türlerin Kökeni. ISBN: 9786054156153. Yayınevi: Evrensel Basım Yayın.
- C. Darwin. (1998). On The Origin Of Species By Means Of Natural Selection. Yayınevi: Public Domain Books.
- C. Darwin. (1987). Charles Darwin's Natural Selection. ISBN: 9780521348072. Yayınevi: Cambridge University Press.
- J. R. Liddle. (2021). The Oxford Handbook Of Evolutionary Psychology And Religion. ISBN: 9780199397747. Yayınevi: Oxford University Press, USA.
- A. W. Kruglanski. (2012). Handbook Of The History Of Social Psychology. ISBN: 9781848728684. Yayınevi: Psychology Press.
- D. Buss. (2015). Evolutionary Psychology. ISBN: 9781317345749. Yayınevi: Psychology Press.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 27/04/2025 18:01:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19524
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.