Kanser Tedavisinde İmmünoterapinin Geleceği

- Blog Yazısı
Kanser, yüzyıllardır insanlığın en büyük sağlık sorunlarından biri olmuştur. Tedavi yöntemleri zaman içinde büyük değişimler geçirmiştir. Tarihsel olarak, ilk başvurulan yöntem cerrahi müdahaleler olmuş, ardından radyoterapi ile kanserli hücrelerin yok edilmesi hedeflenmiştir. 20. yüzyılın ortalarından itibaren ise kemoterapi, hızla büyüyen ve yayılan kanser hücrelerini öldürmek için en yaygın yöntem haline gelmiştir. Ancak bu tedavi yöntemleri, genellikle sağlıklı hücrelere de zarar vererek ciddi yan etkilere neden oldu.
Kanser Tedavisinde Geleneksel Yöntemler ve Sınırları
1. Cerrahi Tedavi
Kanserin en eski ve en yaygın tedavi yöntemlerinden biri olan cerrahi müdahale, tümörlü dokunun fiziksel olarak vücuttan çıkarılması esasına dayanır. Ameliyat sırasında cerrahlar, tümörü mümkün olduğunca eksiksiz bir şekilde çıkarmaya çalışırken çevresindeki sağlıklı dokuları da korumaya özen gösterirler. Ancak cerrahinin başarısı; tümörün türü, büyüklüğü, yeri ve metastaz yapıp yapmadığı gibi faktörlere bağlıdır.
Cerrahi tedavinin sınırları:
- Tümör metastaz yapmışsa cerrahi müdahale tek başına yeterli değildir.
- Bazı organlardaki (beyin, karaciğer gibi) tümörlerin çıkarılması risklidir.
- Ameliyat sonrası iyileşme süreci uzun sürebilir ve enfeksiyon riski doğurabilir.
Birçok kanser türü cerrahi tedavi ile tedavi edilmektedir. Cerrahi, tek bir alanda bulunan katı tümörler için en iyi sonucu verir. Lokal bir tedavidir, yani vücudunuzun yalnızca kanserli kısmını tedavi eder. Lösemi (kan kanseri) veya yayılmış kanserler için kullanılamaz.
2. Radyoterapi (Işın Tedavisi)
Radyoterapi, yüksek enerjili ışınlar (genellikle X-ışınları veya protonlar) kullanarak kanser hücrelerini yok etmeyi amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Işınlar, kanser hücrelerinin DNA’sına zarar vererek bölünmelerini ve çoğalmalarını durdurur.
Radyoterapinin sınırları:
- Sağlıklı hücreler de zarar görebilir ve yan etkilere yol açabilir.
- Kanserin belirli bir bölgeyle sınırlı olması gerekir. Cerrahi tedavide de olduğu gibi, radyoterapi de yayılmış kanserler için yeterli değildir.
- Uzun süreli tedavi gerektirebilir ve cilt tahrişi, yorgunluk gibi yan etkiler yaratabilir.
3. Kemoterapi
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini durdurmak için ilaçların kullanıldığı sistemik bir tedavidir. Kemoterapi ilaçları genellikle hızlı bölünen hücreleri hedefler. Bu yüzden tedavi, kanser hücrelerini hedef alırken aynı zamanda sağlıklı hücrelere de etki edebilir.
Kemoterapi, genellikle kanser hücrelerinin hızla çoğalması ve yayılmasını önlemek için kullanılır. Bu tedavi yöntemiyle, kanserli tümörlerin küçülmesine, yayılmasının önlenmesine veya semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
Kemoterapinin sınırları:
- Sağlıklı hücrelere zarar vererek saç dökülmesi, mide bulantısı, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi yan etkilere neden olabilir.
- Bazı kanser türleri kemoterapiye direnç geliştirebilir.
- Uzun süreli tedavi gerektirebilir ve hastanın yaşam kalitesini düşürebilir.
Geleneksel Tedavilerin Başarısızlık Nedenleri
Metastatik Kanserlerde Etkisizlik: Cerrahi ve radyoterapi, metastatik kanserlerde genellikle yetersiz kalır. Kemoterapi ise metastatik kanserlerde kullanılsa da her zaman tam bir iyileşme sağlayamaz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Metastatik kanser, kanserin kaynağını aldığı organdan daha uzak bir bölgeye yayılmış olmasını ifade eder. Metastaz, kanser hücrelerinin orjininden, kan dolaşımı veya lenf damarları yoluyla vücudun başka bir bölümüne yayıldığında ve yeni tümör odakları oluşturduğunda saptanabilir hale gelir.
Direnç Gelişimi: Kemoterapi ilaçlarına karşı kanser hücreleri zamanla direnç geliştirebilir, bu da tedavinin etkinliğini azaltır.
Yan Etkiler ve Hastanın Dayanıklılığı: Kemoterapi ve radyoterapinin ağır yan etkileri, bazı hastaların tedaviye tolerans gösterememesine neden olabilir.
Hedeflenmiş Tedavi Eksikliği: Geleneksel yöntemler genellikle sağlıklı hücreleri de hedef alır, bu da vücuttaki genel hasarı artırır.
Son yıllarda bilim dünyasında immünoterapi, devrim niteliğinde bir gelişme olarak öne çıkmıştır. Geleneksel yöntemlerden farklı olarak immünoterapi, bağışıklık sistemini kanserle savaşmak için yeniden programlamayı amaçlar. Bu sayede vücudun kendi savunma mekanizmaları aktif hâle getirilir ve hedefe yönelik, daha az yan etkili bir tedavi süreci mümkün hale gelir. Bağışıklık sisteminin gücünden faydalanarak kanserle mücadele etmek, modern onkolojide umut verici bir yaklaşım olarak hızla yaygınlaşmaktadır.
Peki, immünoterapi nasıl çalışır ve bu tedavi yönteminin geleceği nasıl şekillenecek? Gelin, bu konuyu detaylıca inceleyelim.
İmmünoterapi Nedir?
İmmünoterapi, vücudun doğal bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı daha etkili hâle getirmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Geleneksel kanser tedavilerinden farklı olarak, immünoterapi doğrudan kanser hücrelerine saldırmak yerine bağışıklık sisteminin onları tanıyıp yok etmesine yardımcı olur.
İmmünoterapi şu yollarla uygulanabilir:
- İlaç Enjeksiyonu (Monoklonal Antikorlar, Checkpoint İnhibitörleri)
- Hücre Temelli Tedaviler (CAR-T Hücre Tedavisi)
- Kanser Aşıları
- Monoklonal Antikorlar
- Sitokinler ve Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Bileşikler
İmmünoterapi Türleri
1. Checkpoint İnhibitörleri: Bağışıklık sistemi, kendi hücrelerine saldırmamak için belirli kontrol mekanizmalarına (checkpoint) sahiptir. Ancak kanser hücreleri, bu mekanizmaları kötüye kullanarak bağışıklık hücrelerinden saklanabilir. İmmünoterapi ilaçları, bu mekanizmaları bloke ederek bağışıklık sisteminin kanseri tanıyıp yok etmesini sağlar.
T hücreleri, lenfositler adı verilen bir tür beyaz kan hücresidir. Bunlara T lenfositleri de denir. Lenfositler, bağışıklık sisteminizde önemli bir rol oynar. Bağışıklık sisteminiz, enfeksiyona neden olan patojenlerle (virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitler) ve kanser hücreleri gibi zararlı hücrelerle savaşır. Az sonra göreceğimiz inhibitörlerin 3 tanesi T hücrelerinde bulunmaktadır.
Şimdi, bahsetmiş olduğum genlere gelelim:
- D-1 (programlanmış hücre ölümü proteini 1)
- CTLA-4 (sitotoksik T lenfositle ilişkili protein 4)
- PD-L1 (programlanmış hücre ölümü ligandı 1)
- LAG-3 (lenfosit aktivasyon geni 3)
CTLA-4, PD-1 ve LAG-3; T hücrelerinde bulunur. PD-L1 ise kanser hücreleri üzerindedir.
1. PD-1 (Programlanmış Hücre Ölümü Proteini 1) ve PD-L1 (Ligandı)
PD-1, T hücrelerinde bulunan bir reseptördür.
PD-L1, kanser hücrelerinde bulunur ve PD-1 ile bağlandığında bağışıklık sisteminin kanseri tanımasını engeller.
PD-1 inhibitörleri:

- Nivolumab (Opdivo)
- Pembrolizumab (Keytruda)
- Cemiplimab (Libtayo)
Kullanıldığı kanser türleri:
Nivolumab & Pembrolizumab (ortak): Melanom, Hodgkin lenfoma, küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK), böbrek, baş-boyun, mide, bağırsak, safra kanalı kanseri.
Pembrolizumab (yalnızca): Göğüs, serviks (rahim ağzı) ve rahim kanseri.
Cemiplimab: Kutanöz skuamöz hücreli karsinom (cilt kanseri).
PD-L1 inhibitörleri:
- Atezolizumab
- Avelumab
- Durvalumab
Kullanıldığı kanser türleri:
Atezolizumab: Akciğer kanseri, karaciğer kanseri, meme kanseri ve mesane kanseri.
Avelumab: Merkel hücreli karsinom, böbrek ve mesane kanseri
Durvalumab: KHDAK ve safra kanalı kanseri.
2. CTLA-4 (Sitotoksik T-Lenfosit ile İlişkili Antijen 4)
CTLA-4, T hücrelerinin aktivasyonunu baskılayan bir moleküldür. Bu mekanizmanın inhibe edilmesi, T hücrelerinin kanseri daha güçlü hedef almasını sağlar.
CTLA-4, sadece İpilimumab (Yervoy) inhibitörüne sahiptir. Melanom, renal hücreli kanser (böbrek kanseri) gibi kanserlerde kullanılır.
CTLA-4 ve PD-1'deki inhibitörler kombine edilerek daha güçlü bir tedavi yöntemi denenebilir.
Nivolumab + İpilimumab = Daha güçlü bir bağışıklık tepkisi.
3. LAG-3 (Lenfosit Aktivasyon Geni 3)
LAG-3, T hücrelerinin aşırı aktif olmasını engelleyen başka bir bağışıklık kontrol noktasıdır. Bunu inhibe etmek, bağışıklık sisteminin daha uzun süre aktif kalmasını sağlar.
LAG-3 ise sadece Relatlimab inhibitörüne sahiptir. Bu da Opdualag - Nivolumab ile kombine edilir.
İleri melanom (12 yaş ve üzeri) tip kanserlerde tedavi edilmek için iyi bir seçenek olabilir.
2. CAR-T Hücre Terapisi: T hücreleri, genetik olarak değiştirilerek kanser hücrelerini tanıyacak ve yok edecek şekilde programlanır. Özellikle kan kanserlerinde büyük başarı elde edilmiştir. Hastadan alınan T hücreleri, laboratuvar ortamında kanser hücrelerini daha iyi tanıyacak şekilde genetik olarak değiştirilir ve tekrar hastaya enjekte edilir.
Örnek: CD19 hedefli CAR-T hücre tedavisi (B hücreli lösemiler ve lenfomalar için kullanılır).
3. Kanser Aşıları: HPV ve hepatit B gibi virüslerin neden olduğu kanser türlerine karşı kullanılan koruyucu aşılar olduğu gibi, kanserli hücreleri hedef alan terapötik aşılar da geliştirilmektedir. Kanser hücrelerinden alınan belirli proteinler bağışıklık sistemine tanıtılır. Bağışıklık hücreleri, bu proteinleri taşıyan hücreleri hedef almayı öğrenir.
Örnek: Provenge (Sipuleucel-T), prostat kanseri tedavisinde kullanılan bir aşıdır.
4. Monoklonal Antikorlar: Kanser hücrelerini tanıyıp hedef alan laboratuvar yapımı antikorlar, bağışıklık sistemini harekete geçirerek kanserle savaşmasını sağlar. Kanser hücrelerinin yüzeyindeki belirli proteinleri tanır ve onlara bağlanarak bağışıklık sisteminin hücreyi yok etmesini sağlar. Bazı monoklonal antikorlar, bağışıklık sistemini daha güçlü hale getirmek için radyoaktif veya toksik maddeler taşıyabilir.
Örnek: Trastuzumab (HER2+ meme kanseri için kullanılır).
5. Sitokin Tedavisi: Vücuttaki bağışıklık hücrelerini aktifleştiren proteinler, yani interferonlar (IFN) ve interlökinler (IL-2) gibi sitokinler bağışıklık sistemini daha aktif hale getirir ve kanser hücrelerine saldırmasını sağlar.
Örnek: Interferon alfa (IFN-α): Lösemi ve melanom tedavisinde kullanılır.
Örnek: Interlökin-2 (IL-2): Böbrek kanseri ve melanom için kullanılır.
İşte böylece, immünoterapinin uygulanma yöntemlerini öğrenmiş olduk. Yöntemlere baktığınızda, öteki tedavilere kıyasla daha basit ve daha az yan etki yarattığını ve daha başarılı olduğunu anlayabilirsiniz. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi gibi tedaviler, hastalarda uzun süreli hasarlar bırakabilir.
Örneğin cerrahi tipi tedaviye bakalım. Elbette diğer tedaviler kadar tercih edilmese de, lokal olan kanserler için uygundur. Ancak cerrahi tedavisi, metastaz riskine karşı zayıf kalır çünkü sadece belli bir bölge için geçerlidir. Bu da onun metastatik kanserlere veya kan kanserlerine karşı etkisiz olmasını sağlar. Ayrıca ameliyat sonrası kesiklerin iyileşmesi uzun sürer ve hasta, hemen eskisi gibi toparlanmaz. Bunun yanı sıra enfeksiyon riski de vardır.
Kemoterapi ise, radyoterapi tedavisi ile birleştiğinde gerçekten iyi sonuçlar verebilir. Lakin "iyi sonuç"tan kastımız, kansere karşı olan iyi sonuçtur. Fakat işin detaylı ve hastanın genel sağlığına kısmına baktığımız zaman, kemoterapinin büyük ölçüde yan etkiler yarattığını görebiliriz.
Kemoterapi kemik iliğinde yapılan kan hücrelerinin üretimini azaltabilir. Bu, kemoterapinin en sık görülen yan etkisi olan düşük kan hücresi sayısına yol açabilir.
Düşük beyaz kan hücresi sayısı (nötropeni), tıbbi bir acil durum olabilecek enfeksiyon riskini artırır.
Düşük trombosit sayısı (trombositopeni), morarma ve kanama riskini artırır.
Düşük kırmızı kan hücresi sayısı (anemi); yorgunluğa, solgunluğa, baş dönmesine, nefes darlığına ve halsizliğe neden olur.
Bunların yanı sıra kemoterapi ve radyoterapi ortak olarak iştah kaybı, bulantı, kusma, yorgunluk, saç dökülmesi, ishal, kabızlık, cilt problemleri, görüş ve göz problemleri gibi problemlere de yol açabilir ve bunların çoğu uzun süreli rahatsızlıklardır.
Elbette diğer tedavilerde de olduğu gibi, immünöterapinin de bunlardan farklı olarak yan etkileri bulunmaktadır. Gelin, iyi yönlerini ve kötü yönlerini beraber inceleyelim:
İmmünoterapinin Avantajları ve Dezavantajları
Avantajlar
- Kanserin tekrar etme riskini azaltabilir.
- Geleneksel tedavilere dirençli kanserlerde etkili olabilir.
- Yan etkileri, diğer tedavi türlerine kıyasla genellikle daha hafiftir. (ağrı, şişme, kırmızılık, kaşıntı, döküntü gibi nispeten basit ve hafif yan etkiler)
Dezavantajlar:
- Her hasta için etkili olmayabilir. (Lakin hastaya özel tedavi ve kişiselleştirme durumları da bulunur, bunlara az sonra değineceğiz.)
- Yan etkiler arasında otoimmün reaksiyonlar ve aşırı bağışıklık tepkileri bulunabilir.
- Tedavi maliyetleri oldukça yüksektir.
İmmünoterapi hâlâ büyük ölçüde geliştirilmeye devam eden bir tedavi türü. Fakat buna rağmen günümüzde büyük bir başarı oranı bulunmaktadır ve çoğu bilim insanına göre de immünoterapi, ilerideki 10-15 yıl içerisinde kanser için kesin bir tedavi olabilir gibi görünüyor. Bunların sebeplerine, elimizdeki verilerle değineceğiz; fakat ondan önce immünoterapinin neden diğer tedavilere kıyasla daha iyi ve başarılı olduğunu öğrenmeliyiz:
Öncelikle immünoterapi, kanser tedavisinde devrim niteliğinde bir yöntem. Geleneksel tedavilerden (cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi) çok farklı bir mekanizmaya dayanıyor. Bu bahsetmiş olduğum mekanizmaların ne olduğuna hemen bakış atalım:
1. İmmünoterapinin Kanserle Mücadeledeki Mekanizması
Geleneksel kanser tedavileri doğrudan tümör hücrelerini hedef alırken, immünoterapi bağışıklık sistemini aktive ederek vücudun kendi savunma mekanizmalarının kanser hücrelerini yok etmesini sağlar. Bu temel fark, immünoterapinin daha etkili ve uzun vadeli bir tedavi olmasını sağlamaktadır.
Vücutta T hücreleri, doğal öldürücü hücreler (NK hücreleri) ve dendritik hücreler gibi bağışıklık elemanları, yabancı ve zararlı hücreleri tanıyıp yok edebilir. Ancak kanser hücreleri, bağışıklık sisteminden kaçmak için PD-L1, CTLA-4 gibi kontrol noktalarını kullanarak immün baskılama mekanizmaları geliştirir.
İmmünoterapi, bu bağışıklık kaçış mekanizmalarını bloke ederek bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tekrar tanımasını ve yok etmesini sağlar.
Geleneksel Tedavilerde Sorun
Kemoterapi ve radyoterapinin uzun vadeli ve çok sayıda yan etkiye sebep olduğunu öğrenmiştik. Bunun sebebi bu 2 tedavi, kanser hücrelerini öldürse de sağlıklı hücrelere de zarar verir. İşte bu, ciddi yan etkilere neden olur.
Ayrıca kanserin yeniden büyümesini engellemekte yetersiz kalabilirler, çünkü bu tedaviler bağışıklık sistemini güçlendirmek yerine zayıflatabilir.
Direnç gelişimi sık görülür; tümörler zamanla kemoterapi ilaçlarına direnç kazanabilir.
İmmünoterapinin Sağladığı Çözüm
Bağışıklık sistemini güçlendirerek kanseri daha spesifik şekilde hedef alır. Diğer tedavilerin aksine uzun vadeli bağışıklık yanıtı oluşturarak kanserin tekrar ortaya çıkmasını önleyebilir. Sağlıklı hücrelere daha az zarar verdiği için yan etkileri daha kontrollü olabilir.
2. İmmünoterapinin Diğer Tedavilere Göre Avantajları
İmmünoterapinin başarısını artıran temel avantajlarına değinelim:
A) Kalıcı ve Uzun Vadeli Bağışıklık Yanıtı
Kemoterapi ve radyoterapi kısa vadeli etki gösterirken, immünoterapi uzun vadeli bağışıklık hafızası oluşturabilir. Bağışıklık sistemi; kanser hücrelerini bir kez öğrendiğinde, tekrar ortaya çıktıklarında onları hızla yok edebilir. Böylece kanser tekrardan ortaya çıkmaz.
CAR-T hücre tedavisi ve kontrol noktası inhibitörleri, yıllarca süren bağışıklık yanıtı oluşturabilir.
Örneğin; metastatik melanom hastalarında PD-1 inhibitörleri (pembrolizumab, nivolumab) ile uzun vadeli sağkalım oranları önemli ölçüde artmıştır.
5 yıllık sağkalım oranı, geleneksel tedavilerde %10-20 civarındayken, immünoterapide %40-50’ye kadar çıkabilmektedir.
B) Kanserin Yeniden Oluşma Riskinin Azalması
Geleneksel tedavilerle kanserin nüksetmesi daha yaygındır, çünkü tüm kanser hücreleri yok edilemeyebilir. Sebebi ise, kemoterapi veya radyoterapi hızlı bölünen hücreleri öldürür. Ancak yavaş büyüyen veya uyku hâlindeki kanserin kök hücreleri sağ kalabilir. Bu hücreler daha sonra tekrar büyüyerek metastaz yapabilir ve bu da tekrar tedavi yöntemi gerektirir. Çerçeveye biraz daha geniş açıdan baktığımızda aslında kemoterapi ve radyoterapi, eğer kanser tekrardan nüksederse immünoterapiye kıyasla daha yüksek maliyet oluşur.
Fakat bağışıklık sistemi sadece mevcut kanser hücrelerini değil, daha sonra gelişebilecek kanser hücrelerini de hedef alabilir. Özellikle metastatik kanserlerde immünoterapinin uzun vadede daha etkili olduğu görülmüştür.
C) Diğer Tedavilere Göre Daha Spesifik Hedefleme
Kemoterapi saç dökülmesi, bağışıklık baskılanması, mide bulantısı gibi ciddi yan etkilere yol açabilir.
Radyoterapi, tedavi edilen bölgedeki sağlıklı dokulara zarar verebilir.
Kısacası iki tedavi de zararlı ve kanser hücreleri hedef alıyor olsa da sağlıklı hücrelere de zarar verebilir. Lakin immünoterapi, doğrudan bağışıklık sistemini aktive ettiği için kanseri daha spesifik hedefler ve süreç boyunca sağlıklı hücrelere zarar gelmez.
PD-1/PD-L1 inhibitörleri, yalnızca bağışıklık sisteminin baskılanmasını engelleyerek T hücrelerinin kanser hücrelerine saldırmasını sağlar.
CAR-T hücre tedavisi, yalnızca belirli bir tümör antijenini tanıyan hücreleri kullanır.
D) Kişiye Özel ve Daha Etkili Tedavi Seçenekleri
Geleneksel tedaviler genellikle standart protokollerle uygulanır. Tüm hastalar aynı tedaviyi alır, ancak her bireyin kanseri ve bağışıklık sistemi farklıdır. Dolayısıyla hastalar, tedavilere farklı bir tepki verebilir. İmmünoterapi ise kişiye özel tedavi sunar.
Örneğin; biyobelirteç testleri (PD-L1 ekspresyonu, MSI durumu, TMB seviyesi) ile hangi hastaların immünoterapiden fayda sağlayacağı belirlenebilir.
Özelleştirilmiş hücresel tedaviler (CAR-T, TCR-T gibi) ile hastaya özel bağışıklık hücreleri geliştirilebilir.
MSI-H (Mikrosatellit Instability-High) tümörlere sahip hastalar, PD-1 inhibitörlerine çok daha iyi yanıt verir.
BioNTech ve Moderna’nın geliştirdiği mRNA tabanlı kanser aşıları, bireyin tümörüne özel bağışıklık yanıtı oluşturabilir.
Özet: İmmünoterapi Neden Daha Başarılı?
- Bağışıklık sistemini kanserle mücadelede etkin hâle getirerek tümörlerin bağışıklıktan kaçmasını önler,
- Uzun vadeli bağışıklık hafızası oluşturarak kanserin tekrar ortaya çıkma riskini azaltır,
- Diğer tedavilere kıyasla daha spesifik ve kişiye özel hedefleme yaparak yan etkileri azaltır,
- Genetik biyobelirteçler sayesinde hangi hastaların en iyi yanıtı vereceği daha iyi tahmin edilebilir.
Anlayacağımız üzere immünoterapi, diğer tedavilerden çok daha farklı bir iyileşme yöntemi sunuyor. Ancak, daha önce de belirttiğim üzere immünoterapi hâlâ geliştirme aşamasında. Fakat elimizdeki verilere dayalı tahminler yürüterek, ileriki vakitlerde çok daha başarılı olmasını tahmin edebiliyoruz. Gelin, şimdi de elimizdeki veriler üzerinden 10-15 yıl içerisinde immünoterapinin muhtemel gelişimlerini inceleyelim:
1. Genetik ve Biyomarker Keşifleri
Yeni nesil dizileme (NGS) ile kanser hücrelerinin genetik mutasyonları daha iyi anlaşılıyor. Biyobelirteçler (biomarkers) sayesinde hangi hastaların hangi immünoterapiye daha iyi yanıt vereceği tahmin edilebiliyor.
Örnek: MSI-H (Mikrosatellit Instability-High) veya TMB (Tümör Mutasyon Yükü) yüksek hastaların, PD-1/PD-L1 inhibitörlerine daha iyi yanıt verdiği gözlemlendi.
2. Kişiye Özel (Hassas) Tıp ve Kombinasyon Tedavileri
Kanserin türüne göre değil, bireyin bağışıklık sistemine göre tedavi yaklaşımları gelişiyor. İmmünoterapinin diğer tedavilerle kombinasyonu da mümkün olabiliyor.
Kemoterapi + immünoterapi:
Örnek: KHDAK hastalarında kemoterapi + pembrolizumab kombinasyonu tek başına kemoterapiden çok daha iyi sonuç verdi.
Radyoterapi + immünoterapi:
Radyoterapi, bağışıklık sistemini uyararak immünoterapiye karşı duyarlılığı, dolayısıyla tedavinin etkisini artırabilir.
Kanser aşıları + immünoterapi:
Örnek: mRNA bazlı kanser aşıları (BioNTech ve Moderna’nın çalışmaları)
Önemli Veri: 2017 yılında Pembrolizumab (Keytruda), tümörün kökenine bakılmaksızın MSI-H tümörlere karşı FDA onayı alan ilk ilaç oldu.
3. Yatırımlar ve Endüstriyel Eğilimler
İmmünoterapi, sadece bilimsel bir keşif olmanın ötesinde, büyük ilaç şirketlerinin, biyoteknoloji firmalarının ve hükümetlerin yoğun yatırım yaptığı bir alan haline geldi. Bunun temel birkaç sebebi var:
Öncü Şirketler ve Çalışmaları:
Günümüzde immünoterapinin kanser ve otoimmün hastalıklardaki başarısı arttıkça, küresel ilaç firmaları ve biyoteknoloji şirketleri bu alana büyük yatırımlar yapıyor. Şirketlerden bazıları:
Merck (MSD): Keytruda (pembrolizumab) adlı PD-1 inhibitörünü geliştirdi ve FDA onaylı birçok kanser türünde kullanılmasını sağladı.
Bristol-Myers Squibb (BMS): Opdivo (nivolumab) ve Yervoy (ipilimumab) ile immünoterapi alanında büyük ilerlemeler kaydetti.
Novartis: CAR-T hücre terapileri geliştiren Kymriah adlı tedaviyi sundu.
Moderna & BioNTech: mRNA teknolojisini kansere karşı immünoterapi aşıları geliştirmek için kullanıyor.
Yatırım Büyüklüğü:
2023 yılı itibarıyla immünoterapi pazarının büyüklüğü 100 milyar doları aştı, 2030’a kadar bu rakamın 250 milyar doları aşması bekleniyor.
Büyük ilaç şirketleri, Ar-Ge bütçelerinin önemli bir kısmını immünoterapiye kaydırıyor (örneğin, Merck 2022’de sadece Keytruda için 20 milyar dolarlık bir satış geliri elde etti).
Yeni Stratejik İşbirlikleri ve Ortaklıklar:
Büyük ilaç şirketleri, büyük veri analitiği yapan AI şirketleriyle ortaklıklar kurarak immünoterapi ilaçlarının geliştirilmesini hızlandırıyor.
CRISPR tabanlı gen düzenleme şirketleriyle yapılan işbirlikleri, kişiselleştirilmiş immünoterapiye olanak tanıyor.
ABD ve Avrupa'daki Büyük Fonlar:
NIH (National Institutes of Health): Kanser immünoterapileri için yıllık 6 milyar dolar ayırıyor.
Horizon Europe: Avrupa'daki biyoteknoloji projelerine 100 milyar euro’dan fazla fon sağlıyor.
Çin & Japonya: İmmünoterapiye yönelik devlet destekleri artırıldı, özellikle mRNA bazlı kanser aşılarına büyük fonlar ayrılıyor.
Üniversitelerdeki Büyük Projeler:
Harvard, MIT, Stanford gibi üniversiteler, immünoterapi üzerine özel araştırma merkezleri kurdu. Özellikle Harvard'da geliştirilen yeni nesil kanser aşıları, immünoterapide yeni bir çığır açabilir.
4. Enfeksiyon Hastalıklarına Karşı Kullanımın Artması
İmmünoterapinin gelecekte yalnızca kanser ve otoimmün hastalıklarla sınırlı kalmayıp, enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelede de önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir. HIV, Hepatit B ve Tüberküloz gibi kronik enfeksiyonlara karşı immünoterapi yöntemlerinin geliştirilmesi beklenmektedir. Ayrıca, COVID-19 pandemisinden elde edilen veriler, bağışıklık sistemini eğitmeye yönelik yeni nesil aşı teknolojilerinin gelişimini hızlandıracaktır.
5. Kişiselleştirilmiş Tıp ve Yapay Zekâ Destekli Tedaviler
İmmünoterapinin, diğer tedavilerden daha avantajlı olduğunu anlattığımız başlıkta da bahsetmiş olduğumuz üzere; tıp giderek daha fazla kişiselleştiriliyor ve yapay zekâ büyük bir hızla gelişiyor. Bu sayede immünoterapilerin de hasta bazlı olarak daha da özelleştirilmesi hedeflenmektedir.
Yapay zekâ tabanlı teşhis sistemleri sayesinde, hangi immünoterapi yönteminin hangi hasta için daha uygun olduğu belirlenebilecektir. Ayrıca, DNA ve RNA tabanlı immünoterapiler, genetik haritalandırma yöntemleriyle daha etkili hale getirilecek ve hastalara özgü tedavi süreçleri oluşturulacaktır.
6. Hastane ve Tedavi Altyapısındaki Değişimler
İmmünoterapinin yaygınlaşmasıyla birlikte, hastanelerin altyapılarında da değişiklikler meydana gelecektir. Günümüzde kemoterapi merkezlerinin yaygın olduğu gibi, gelecekte immünoterapi merkezlerinin de aynı şekilde artış göstermesi beklenmektedir. Bunun yanı sıra, hastanelerde genetik testlerin daha erişilebilir hâle gelmesiyle, hastalara anında immünoterapi uyumluluk testleri yapılabilecek ve tedavi süreçleri daha hızlı ilerleyebilecektir.
Sonuç: Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?
İmmünoterapideki gelişmeler, kanser tedavisini tamamen değiştirebilir. Yapay zekâ ve biyogösterge destekli kişiselleştirilmiş tedaviler, nanoteknoloji ile geliştirilen immünoterapötik ilaçlar ve kombine tedavi yaklaşımları, daha fazla immünoterapi merkezlerinin açılmaya başlanması; immünoterapinin daha yaygın ve etkili hâle gelmesini sağlayacaktır. Bilim insanları, immünoterapinin farklı kanser türlerinde daha etkili çalışması için yeni kombinasyonlar ve teknikler üzerinde çalışmaktadır.
Kanser tedavisinde devrim niteliğindeki bu yöntem, önümüzdeki yıllarda çok daha büyük bir etkiye sahip olabilir. Peki sizce, immünoterapi kanserle mücadelede nihai çözüm olabilir mi?
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Kenneth M. Murphy, et al. (2017). Janeway’s Immunobiology.
- Francesco Marincola, et al. (2017). Cancer Immunotherapy: Principles And Practice.
- Siddhartha Mukherjee. (2016). The Gene: An Intimate History.
- Carmen Phillips. Immunotherapy And… Nothing Else? Studies Test Potential Paradigm Shift In Cancer Treatment. (23 Şubat 2023). Alındığı Tarih: 9 Şubat 2025. Alındığı Yer: National Cancer Institute | Arşiv Bağlantısı
- American Cancer Society. Immune Checkpoint Inhibitors And Their Side Effects. Alındığı Tarih: 9 Şubat 2025. Alındığı Yer: American Cancer Society | Arşiv Bağlantısı
- Cancer Research UK. Checkpoint Inhibitors. Alındığı Tarih: 9 Şubat 2025. Alındığı Yer: Cancer Research UK | Arşiv Bağlantısı
- National Cancer Institute. Surgery For Cancer. (8 Kasım 2024). Alındığı Tarih: 9 Şubat 2025. Alındığı Yer: National Cancer Institute | Arşiv Bağlantısı
- National Cancer Institute. "Definition Of Immunotherapy". Alındığı Tarih: 9 Şubat 2025. Alındığı Yer: National Cancer Institute | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 25/04/2025 11:47:25 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19770
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.