Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

İSTANBUL’UN FETHİ: TARİHÎ SÜREÇ VE TOPLUMSAL YANSIMALAR

10 dakika
30
İSTANBUL’UN FETHİ: TARİHÎ SÜREÇ VE TOPLUMSAL YANSIMALAR Fatih Sultan Mehmet
  • Blog Yazısı
İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmet'in portresi
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Giriş

İstanbul’un 29 Mayıs 1453’te II. Mehmed tarafından fethedilmesi, yalnızca Osmanlı tarihinin değil, dünya tarihinin de en kritik dönüm noktalarından biri kabul edilmektedir. Ancak bu büyük zafer, yalnızca “topların surları yıkması” ya da “gemilerin karadan yürütülmesi” ile izah edilemeyecek kadar karmaşık bir sürecin ürünüdür. Fetih, uzun yıllar süren askerî hazırlıkların, siyasî dengelerin, diplomatik oyunların, toplumsal değişimlerin ve hatta Bizans içindeki dinî çekişmelerin birleşiminden doğmuştur.

1450’lere gelindiğinde Bizans İmparatorluğu, tarih sahnesinde yalnızca sembolik bir güç hâline gelmişti. İmparator XI. Konstantinos, hem mali açıdan hem de siyasî olarak çaresiz durumdaydı. İmparatorluk hazinesi o denli boşalmıştı ki, kuşatma sırasında askerlerin maaşları ödenememiş; surların tamiri için gerekli taş ve kireç dahi zor bulunmuştu (Ostrogorsky, 1991: 502). Bizans halkının bir kısmı Katoliklerle birleşmek isterken, bir kısmı Ortodoksluğu savunmuş; bu yüzden şehir içinde derin bir bölünme yaşanmıştır. Ayasofya’da 1452’de düzenlenen “birlik ayini”ne katılan Bizanslıların sayısı, binleri değil yüzleri bile bulmamış; halkın büyük çoğunluğu bu birleşmeye karşı çıkmıştır. Bu da, fetih öncesinde moral ve birlik duygusunun ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Öte yandan, Osmanlı Devleti açısından İstanbul’un alınması yalnızca bir askerî hedef değil, aynı zamanda siyasî meşruiyet meselesiydi. II. Mehmed, babası II. Murad’ın gölgesinde “çocuk padişah” olarak görülmüş; tahta ikinci kez geçtiğinde kendi otoritesini hem içeride hem dışarıda ispat etmek zorunda kalmıştır (İnalcık, 2009: 61). İstanbul’un fethi, onun siyasî meşruiyetini pekiştirecek ve “Roma İmparatorluğu’nun varisi” olma iddiasını kuvvetlendirecekti. Nitekim fetihten sonra kullandığı unvanlardan biri de Kayser-i Rûm olmuştur.

Fetihten önce Osmanlı hazırlıkları dikkatle yürütülmüştür. Edirne’de yeni toplar dökülmüş, özellikle Urban Usta’nın tasarladığı Şahi Topu dönemin en ileri teknolojisi olarak tarihe geçmiştir. Bu topun yalnızca dökümü değil, İstanbul’a nakli de başlı başına bir mühendislik başarısıdır. Kaynaklar, topun Edirne’den İstanbul’a getirilmesinin haftalar sürdüğünü, yüzlerce öküz ve binlerce işçinin seferber edildiğini yazar (Babinger, 1992: 114). Yolda köprülerin ve yolların bu devasa yükü kaldırabilmesi için geçici onarımlar yapılmıştır. Halk arasında pek bilinmeyen bir husus, bu topun ilk deneme atışında çatlama tehlikesi göstermesi ve döküm ustası Urban’ın büyük endişe duymasıdır.

Bununla birlikte Osmanlı ordusu içinde de huzursuzluklar yaşanmıştır. Kuşatma uzadıkça yeniçeriler arasında sabırsızlık artmış, zaman zaman isyan belirtileri görülmüştür. II. Mehmed, bu durum karşısında sert fakat kararlı bir tutum almış; yeniçerileri disiplin altına almakla kalmamış, aynı zamanda zaferden sonra dağıtılacak ganimetleri ve ulufeleri artırma vaadiyle ordunun bağlılığını yeniden kazanmıştır (Uzunçarşılı, 1988: 225). Bu olay, padişahın yalnızca bir askerî lider değil, aynı zamanda güçlü bir psikolojik kumandan olduğunu da göstermektedir.

Fetih esnasında en çok dikkat çeken olaylardan biri, gemilerin karadan yürütülmesidir. Ancak çoğu anlatıda basitçe “gemiler kızaklar üzerinde kaydırıldı” şeklinde bahsedilen bu hadise, aslında son derece sofistike bir lojistik planlamanın ürünüdür. Gemilerin Galata surlarının arkasından Haliç’e indirilmesi sırasında yalnızca kızak ve yağ değil, özel makaralar ve kaldıraç sistemleri de kullanılmıştır. Bu operasyonun yalnızca Osmanlı askerleri tarafından değil, çevre köylerden getirilen binlerce işçinin yardımıyla gerçekleştirildiği, arka planda çok geniş bir insan kaynağının çalıştığı kaynaklarda zikredilir (İnalcık, 1972: 219).

Tüm Reklamları Kapat

Bizans’ın savunma kapasitesinin zayıf olmasının bir nedeni de, şehrin nüfus yapısıdır. 4. Haçlı Seferi’nden (1204) sonra toparlanamayan Bizans, 15. yüzyıla gelindiğinde yaklaşık 40-50 bin kişilik bir şehir nüfusuna sahipti. Bu nüfusun önemli kısmı kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğu için askerî savunmaya katkı sağlayabilecek kişi sayısı 7-8 bini geçmemekteydi (Ostrogorsky, 1991: 503). Buna karşılık Osmanlı ordusu 80 bini aşkın asker, binlerce yardımcı birlik ve modern kuşatma makineleriyle şehir önüne gelmişti.

Bu şartlar altında İstanbul’un düşmesi kaçınılmaz görünmekteydi. Ancak yine de şehrin 53 gün boyunca direniş göstermesi, Bizans surlarının gücünü ve şehri savunanların kararlılığını göstermektedir. Özellikle surların savunmasını üstlenen Cenevizli komutan Giovanni Giustiniani’nin yaralanması ve savunmayı bırakmak zorunda kalması, şehrin düşüşünü hızlandıran dönüm noktalarından biri olmuştur.

Fetih yalnızca askerî bir olay değil, aynı zamanda siyasî, kültürel ve medeniyetler arası bir kırılmadır. Osmanlı için bu zafer, cihan hâkimiyeti idealinin somut bir adımı; Avrupa için ise Doğu Akdeniz’deki dengelerin köklü bir değişimiydi.

Fetih Öncesi Diplomatik ve Stratejik Manevralar

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

II. Mehmed, İstanbul’u kuşatmadan önce yalnızca askerî hazırlıklarla yetinmemiş, aynı zamanda yoğun bir diplomasi yürütmüştür. Bizans’ın Batı’dan yardım almasını engellemek için Venedik ve Ceneviz ile dengeli bir siyaset izlemiştir. Venediklilere imtiyazlar tanınmış, Cenevizlilerle ise özellikle Galata kolonisi konusunda hassas bir diplomatik çizgi korunmuştur. Galata’nın Osmanlı kuşatmasına müdahil olmaması için II. Mehmed, Cenevizlilere güvence vermiştir (İnalcık, 2009: 63). Bu nedenle kuşatma boyunca Galata sakinleri büyük ölçüde tarafsız kalmış, yalnızca bireysel Ceneviz askerleri Bizans’a destek vermiştir.

Ayrıca Osmanlı, Karadeniz ve Ege hattında Bizans’a gelebilecek yardımları engellemek için boğazların kontrolünü sağlamıştır. 1452’de Boğazkesen (Rumeli Hisarı) inşa edilerek kuzeyden gelecek yardımların önü kesilmiştir. Bu hisarın inşası sırasında Bizans’a ait gemilerin vergi vermeden geçmeye çalışması üzerine batırılması, Osmanlı’nın kararlılığını göstermiştir. Halk arasında pek bilinmeyen bir husus, Boğazkesen’in yalnızca askerî bir kale değil, aynı zamanda lojistik bir üs ve Osmanlı ordusunun ikmal noktası olarak kullanılmasıdır.

Bizans’ın Dış Yardım Arayışları ve Yetersizlik

Bizans İmparatoru XI. Konstantinos, yaklaşan Osmanlı tehlikesi karşısında Batı’dan yardım istemek zorunda kalmıştır. Ancak Katolik dünyasının ilgisi, Bizans’ın düşündüğünden çok daha sınırlı kalmıştır. Papalık, yardım için Floransa Birliği adı verilen Katolik-Ortodoks birleşmesini şart koşmuş; bu da Bizans halkı içinde büyük tepki doğurmuştur. Aslında Papa IV. Eugenius’un ve ardından Papa V. Nikola’nın gönderdiği yardımlar çoğunlukla askerî değil, sembolik destek niteliğindeydi. Şehre gelen 700 kadar Venedikli ve Cenevizli asker, 80 bin kişilik Osmanlı ordusu karşısında ciddi bir fark yaratamamıştır (Ostrogorsky, 1991: 505).

Batı’nın ilgisizliğinin bir nedeni, Osmanlı’nın Avrupa’daki bazı devletlerle önceden yaptığı diplomatik temaslardı. Özellikle Macaristan ile yapılan geçici barış anlaşması sayesinde Bizans’ın kuzeyden destek bulması engellenmiştir. Ayrıca Osmanlı, Balkanlarda askerî gücünü sergileyerek Sırpların ve diğer beyliklerin Bizans’a yardım etmesini de imkânsız hâle getirmiştir.

Osmanlı’da Lojistik ve Mühendislik Desteği

Tüm Reklamları Kapat

Fetih sürecinde Osmanlı’nın başarısını belirleyen unsurlardan biri, ordunun lojistik üstünlüğüdür. 80 bin kişilik ordunun haftalarca İstanbul önlerinde beslenmesi, yalnızca askerî güç değil, ciddi bir tedarik organizasyonu gerektirmiştir. Anadolu’dan ve Rumeli’den getirilen hububat, et ve yağ gibi temel gıdalar için ayrı ikmal kolları oluşturulmuştur. Osmanlı ordusunda “menzil teşkilatı” adı verilen sistem, kuşatma boyunca ordunun yiyecek ve mühimmat ihtiyacını düzenli biçimde sağlamıştır (Uzunçarşılı, 1988: 229).

Topların taşınması da büyük bir mühendislik başarısıdır. Şahi Topu dışında daha küçük ama seri ateş eden çok sayıda top da dökülmüştür. Bu toplar Edirne’den İstanbul’a getirilirken, yolların düzeltilmesi, köprülerin güçlendirilmesi, dere yataklarının taş bloklarla doldurulması gibi altyapı çalışmaları yapılmıştır. Bu hazırlıklar, Osmanlı’nın aslında sadece askerî değil, aynı zamanda mühendislik bilgisiyle de Bizans’ı kuşattığını göstermektedir.

Kuşatma Esnasında İç Dinamikler

Tüm Reklamları Kapat

Kuşatma 6 Nisan 1453’te başlamış, 53 gün sürmüştür. Bu süre zarfında Osmanlı ordusu içinde zaman zaman huzursuzluklar yaşanmıştır. Yeniçerilerin sabırsızlanması, özellikle surların güçlü direnişi karşısında zaferin gecikmesiyle artmıştır. Rivayetlere göre bazı yeniçeri grupları, II. Mehmed’den kuşatmayı kaldırmasını talep etmiş; ancak padişah sert bir tavırla buna karşı çıkmıştır. II. Mehmed’in otoritesi, yalnızca vaatlerle değil, aynı zamanda cezalarla da pekişmiştir. Bu sayede ordunun bütünlüğü korunmuştur (Kafadar, 1995: 108).

Diğer yandan Bizans tarafında en önemli gelişme, Cenevizli komutan Giovanni Giustiniani’nin yaralanması olmuştur. Giustiniani, surların kara tarafındaki en kritik noktalarını savunmaktaydı. 29 Mayıs sabahı yaralanıp savaş alanını terk etmesi, Bizans askerlerinin moralini çökertmiş ve kısa süre içinde Osmanlı hücumu başarıya ulaşmıştır.

Fetih Sonrası Düzenlemeler

İstanbul’un düşmesiyle Bizans İmparatorluğu sona ermiştir. Ancak II. Mehmed, şehri yakıp yıkmak yerine onu imar etmeyi tercih etmiştir. Fetih sonrası İstanbul büyük ölçüde boşalmış, nüfus birkaç on bin kişiye kadar düşmüştür. Bu nedenle II. Mehmed, Anadolu ve Rumeli’den zorunlu iskân politikası uygulayarak şehri yeniden canlandırmıştır. Yahudi, Ermeni ve Müslüman topluluklar İstanbul’a getirilmiş; böylece şehrin demografik yapısı yeniden şekillendirilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Ayasofya, fetih günü camiye çevrilmiş, ancak Rum Ortodoks Patriği’nin görevi devam ettirilmiştir. Hatta II. Mehmed, patrik seçimini bizzat onaylamış ve Patrikhane’nin faaliyetlerini sürdürmesine izin vermiştir. Bu durum, Osmanlı’nın farklı dinlere karşı izlediği siyasî pragmatizmin en açık örneklerinden biridir.

Sonuç

İstanbul’un Fethi, yalnızca Osmanlı Devleti’nin askerî bir başarısı olarak değerlendirilmemelidir. Bu olay, dünya tarihinde siyasî, kültürel, dinî ve toplumsal anlamda yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Öncelikle, Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü sağlanmış, Balkanlar ve Anadolu arasındaki geçişte engel teşkil eden Bizans ortadan kaldırılmıştır. Bu durum, Osmanlı’nın hem askerî hareket serbestisini artırmış hem de devletin bölgesel bir güçten küresel bir imparatorluğa dönüşmesinin zeminini hazırlamıştır.

İstanbul’un alınması, II. Mehmed’in şahsî otoritesini pekiştiren bir dönüm noktasıdır. Henüz genç yaşta tahta çıkan II. Mehmed, bu zafer ile yalnızca Osmanlı tahtındaki meşruiyetini sağlamlaştırmamış; aynı zamanda kendisini Roma İmparatorluğu’nun mirasçısı olarak konumlandırmıştır. “Kayser-i Rûm” unvanını benimsemesi, fetih sonrası inşa ettiği ideolojik düzenin bir göstergesidir. Bu bağlamda İstanbul’un Fethi, Osmanlı siyasal kültüründe yeni bir meşruiyet anlayışının doğmasına da vesile olmuştur.

Fetih, aynı zamanda askerî teknoloji tarihinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Şahi Topu ve diğer kuşatma silahları, dönemin savaş anlayışını kökten değiştirmiştir. Güçlü surların asırlar boyunca savunma için yeterli olduğu düşüncesi, İstanbul’un düşmesiyle sarsılmış; top teknolojisinin savaşların kaderini tayin eden en önemli unsur olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle İstanbul’un Fethi, askerî tarihte de bir devrim olarak kabul edilmektedir.

Toplumsal açıdan bakıldığında, İstanbul’un demografik yapısı fetih sonrasında önemli ölçüde değişmiştir. Osmanlı’nın uyguladığı iskân politikaları sayesinde şehir kısa sürede yeniden canlandırılmış ve çok kültürlü bir merkez haline gelmiştir. Müslüman, Hristiyan ve Yahudi toplulukların bir arada yaşaması, İstanbul’u yalnızca Osmanlı’nın başkenti değil, aynı zamanda Doğu ile Batı’nın buluştuğu kozmopolit bir merkez haline getirmiştir. Bu husus, Osmanlı’nın siyasî pragmatizmi ve hoşgörü politikası açısından da dikkate değerdir.

Avrupa açısından ise İstanbul’un Fethi, büyük bir kırılmadır. Bizans’ın ortadan kalkması, Doğu Akdeniz’de güç dengelerini Osmanlı lehine değiştirmiş; Batı Avrupa’da derin bir endişeye yol açmıştır. Bu endişe, ilerleyen yıllarda coğrafi keşiflerin hızlanmasına ve yeni ticaret yollarının aranmasına doğrudan etki etmiştir. Dolayısıyla İstanbul’un Fethi, yalnızca Osmanlı tarihi değil, dünya tarihi açısından da küresel sonuçlar doğurmuştur.

Sonuç itibarıyla, 29 Mayıs 1453 yalnızca bir şehrin değil, bir çağın kapılarının açıldığı gündür. Bu fetih, Osmanlı Devleti’ni imparatorluk düzeyine yükseltmiş, Avrupa’yı yeni arayışlara sevk etmiş, dünya medeniyetleri arasında yeni bir dönemin başlangıcını simgelemiştir. İstanbul’un Fethi, tarihsel bağlamı, askerî yenilikleri, diplomatik boyutu ve toplumsal etkileriyle, modern tarihçiliğin en çok incelenen hadiselerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Kaynakça

  • Babinger, Franz (1992). Mehmed the Conqueror and His Time. Princeton: Princeton University Press.
  • Halil İnalcık (1972). The Ottoman Empire: The Classical Age, 1300–1600. London: Weidenfeld & Nicolson.
  • Halil İnalcık (2009). Devlet-i ‘Aliyye: Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar – I. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.
  • Kafadar, Cemal (1995). Between Two Worlds: The Construction of the Ottoman State. Berkeley: University of California Press.
  • Ostrogorsky, Georg (1991). Bizans Devleti Tarihi. (Çev. Fikret Işıltan). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
  • Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1988). Osmanlı Tarihi, Cilt II: İstanbul’un Fethinden Kanunî Sultan Süleyman’ın Ölümüne Kadar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Okundu Olarak İşaretle
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 1
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/09/2025 23:18:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21497

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close