İmge Üzerine Bir İnceleme
İmge, zihnin-içinde-olan fakat ayrık-olarak-olan yapısıyla, zihni yadsıyan ve ona karşı duran-olandır.
İmgeyi bu şekilde tanımlamak, bizi doğru bir sonuca götürecek midir? İmge, (ki tanımlanışı gereği) imge-olan, varlık-olandır ama her varlık da imge değildir.1 Ama, onu öyle tanımlamış -olarak-olan (olursak ve olduğumuz-olan-oluşumuz üzere) kabulumüzü devam ettirirsek, şu sonuca varmamız pek olası görünmektedir: İmge-olan'ı, imge-olmayan (olan) dan ayırmak için, ne tür bir yöntem belirlememiz gerekir? Örneğin, şöyle mi diyeceğiz: İmge-olmayan, zihnimizde-olan (ve oradana çıkamayan-olan-olduğu) için, biz ona imge deriz ve bu onu imge eder; bu gerçekten de böyle midir? İmge, gerçekten de 'bu' mudur?
İmgeyi tanımlamaya çalışırken, bir konuda uzlaşmamız gerekmektedir; imge bize-eşit-olmayan'dır. Burada tespit edilmek istenen durum, imge bize-eşit-olmayan dediğimizde, imgeyi düşünen de biziz, onu zihin-içinde ilerleten de biziz2, fark eden de biz-olanız fakat artık olan-olarak-oluşa geçen duruma göre-olan şudur: İmge, bizim algılarımız tarafından kapsanan-olan lakin, bizim kapsayışımız-olan ile aynı derecede olmayan-olan'dır. Fakat, artık bu durumu (yani imge-olan'ı) böyle tanımlayarak, yanlış ve eksik bir sonuca ulaşmış oluyoruz: Zira artık biz imgeyi, kendi-algılayışımız-olan duruma eşdeğer-olan-bir-durum-olarak-olan'a eşit kılıyoruz. Peki, tanımlamalarımızı daha da geliştirmek ve genişletmek yerine, artık onlar-olan'ı daha farklı şekilde inceleme altına alarak, onları oluşturan-olan tanımlıkları, yine onları oluşturan-olan tanımlar ile tanımlamaya çalışacağız; yani (artık) biz onları incelerken, (gene) onlar aracılığı ile, gene onlar-aracılığı-ile-olmayan-olan-olarak (oluşa geçen) şeklinde inceleme altına alacağız.
İmgelem Kuvveti Üzerine Çeşitli Düşüncelerin İncelenmesi
İmgelem kuvveti denince aklımıza ne gelir? Buradaki sorumuz-olan varlık kipi(nin başka bir boyutunun algılanışı) üzerine bir soru yöneltiriz; bir nevi artık biz, biz-olmayan-olan-olarak-oluşan bir-imge-olan'a, gene kendisi-gibi-olan bir imge (olan) ile soru sorarız. Gelin görün ki, burada yaptığımız da, (bir) imge-olan'ı kullanarak, gene imge-olmayan-olan'ı tanımlamaya çalışmak, (bir nevi) imge-olan'ı, (gene) imge-olan'la kapsamaya çalışmaktır. Fakat, bunun da alt yapısı incelenmelidir.
İmge-Olan'dan Önce Ne-Olmuş-Olanın İncelenmesi
Yukarıdaki metinimizde, imge-olanın ne olduğu üzerine konuştuk. İmge-olan'ı tanımlaya çalıştık fakat düşüncemizi ilerlettikçe, bir kendi-kendine-içkin-olarak-dönütsel-olan3 bir imge-olan-öncesi durumsal-sonucuna ulaştık. Fakat, bu durum da da bir sorun ortaya çıkıyor: İmge-olan-öncesi bile imge-olan-olmadan algılanmıyorsa, imge-olanı ne olarak tanımlayacağız?
İmge-olan'dan önce ne olduğu konusu, gerçekten de tartışma konusudur. İmge-olan, hem imge-oluşunu kendi-oluşu ile açığa çıkaran-olan, hem de, imge-olmadan-önceki halini, kendi imge-olmaklığı olmadan bize açınlayan-olandır. Yani, imge, kendi-kendisini-açığa çıkarandır. Fakat, imge hiç mi düşünceden ayrı değildir? Düşünce, imge-olan'dan ne ölçüde ayrık-olandır ki, onun düşünce oluşunu dahi, imge-olanın-kendi-imge-olmaklığı ile anlıyoruz fakat biliyoruz ki, imge-olan ile, düşünce-olan, ayrı kavramlardır.3 Fakat, burada da farklı bir soru ile karşılaşırız: Düşünce-olan ile imge-olanı birbirinden ayıran, nedir? Neden 'düşünce' kelimesini bile düşünürken, imgeden yardım alıyoruz? İmge, neden kendi-kendisi olmadan (dahi) bir başka kelime-olan'ı bize düşündürtmüyor? Yoksa, imge-olan-olmadan, imge-olan-olmayanı bile düşünemeyecek haldeysek, 'düşünce' kavramını kendi-kendimiz-içinde ayrıklaştırdığımızı nasıl açıklayıp temellendireceğiz? 'Düşünce', imge-olandan nasıl ve ne zaman ayrıklaştı?
Düşünce, imge-olandan ayrıklaştı fakat imge-olan, gene de imge-olana bağlı kaldı. Peki, onun ayrık olarak bilmemizi sağlayan şey, nedir?
Düşünceyi imge-olandan ayrı olarak algılıyoruz, zira onu bilişimiz, onu ayrık olarak görüşümüz, onun kendi 'algılanışsal yapısı' itibari ile ayrık olandır. Zira bizim onu düşünce olarak bilişimiz bile, onu imge-olandan ayrık tuttuğumuzun göstergesidir. Fakat, yukarıda da incelediğimiz duruma göre, zihin-içi-olan hiçbir 'olan' şeyi, imge olmadan algılayamayız. Zira, imge onları (bize doğru) açığa çıkarmasa, biz o düşünceyi bile bilemezdik. Demek gerekir ki, düşünce-olan, imge-olandan ayrık değildir; artık bunu biliyoruz. Fakat, bilmemizi gerektiren başka bir konu da, imgenin, 'olmadan-önceki' halinin, bizim tarafımızdan bilinmesinden öncesinde bile, (onun bu halini bilme çabamızın sonucunda elde ettiğimiz) düşünüm-öncesi-düşünüm-olanın da imge-olanla tanımlanması, bir nevi, bize açınlanmasıdır. Fakat, bu açınlanma olurken bile, imge-olan, imge-olmadan-önce-olanla tanımlanırken, gene kendisini kullanarak, (yani artık toparlarsak) kendisi-kendisi-olmadan kendini bile tanımlayamayan imge, neden düşünümden ayrık tutulmuştur? Halbuki o, kendisini bile tanımlarken, kendisini kullanır. Bir nevi, imge-olan, kendi imge-olmaklığından bağımsız değildir; yani imge, hem kendi kendisini açığa çıkaran, hem de, kendisi-olmayan-olanları açığa çıkaran4 fakat gene de kendisinden başka olanları zihin içinde açığa çıkarandır.
Toparlamak gerekirse, imge-olan ile imge-olmayanı ayırmak, üstelik bunu yaparken de gene imgeyi kullanmak, bizi biraz zorladı ve düşüncelerimizi ilerletme noktasında bazı sorunlar ortaya çıkarttı. Ama, ileriki zamanda yapılacak olan incelemelerde, bu sorunların çözümlerine daha yakından odaklanacağız. Artık, (bir nevi) düşüncelerimizi bu noktaya kadar ilerleterek, kendi kendimize düşünümsel bir temel oluşturduk. Kim bilir, belki de daha başka olacak-olan incelemelerimizde, bu sorunların çözümüne daha çok odaklanırız. Şimdilik, imgeyi bu konumda bırakmak, daha doğru ve kolay bir çözüm olarak görülmektedir.
Dipnotlar
1 Artık bilişimizin en temel mantıksal argümanıyla ulaştığımız sonuç, budur.
2 Ki artık bunu inkar etmek, imge-olanı bildiğimizi bilmedğimiz-olan şeklinde olumlamayı gerektirir ki, bu da biz-bilen-olanlar için olmayacak-olan bir durumdur.
3 Burada kastedilen, dönütün kendi-içinde-olan olmaklığından bağımsız olarak olması halidir. Yani anlatılmak istenenen, bizlere-dönük-olarak-olması halinde bile bize bağımlı olmayan fakat gene de kendine olan bağımlılığından da kopamayacak kadar da kendine-bağımlı-olandır.
4 Yani kendisi-olmayan-olanları bile kendi-olmaklığından koparamayan, onları kendi-imge-olmaklığından ayırmayan, bir nevi, onları kendi-imge-olmaklığıyla kendisine-bağlı-kılan edendir.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/05/2024 15:21:35 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16009
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.