DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİ
Dünden bugüne Doğu Türkistan

- Blog Yazısı
Türk isminin duyulmaya başladığı ve yüzyıllar boyu tarih sahnesinde olan Türklerin ilk ana vatanlarından Doğu Türkistan'da yaşanan fiili soykırımı anlamak için, dünden bugüne neler yaşandı bunları bilmemiz gerekiyor. Sayısız devlet kurulan bu toprakları bu kadar özel yapan şey, yeraltı ve yerüstü kaynaklarıdır. M.Ö. 300 yıllarında buralarda Türk birliği kurmaya çalışan Hunlar, Doğu Türkistan'ı kendisine bağlamıştır. Şu anda orada bulunan Uygur Türkleri ise 840 yılında Doğu Türkistan'a yerleşmiştir. Çin ve Rusya kıskacı arasında kalan bu talihsiz ülke birçok savaş, isyan ve entrika gördü. Savaş deyince aklımıza kılıç kalkan veya ateşli silahlar gelmemeli. Senelerdir baskı altında olan ve binbir eziyetlerle yaşam mücadelesi veren Uygur Türkleri seslerini duyurmak için farklı ülkelerde teşkilatlanmaya devam ediyor. Buna karşılık Çin, kampta tuttuğu her Uygur Türk'ünü daha çok eziyor, vize vermiyor ve serbest olanlara dijital taciz yaptırımı uyguluyor. Birleşmiş Milletler bu konuda birkaç kez Uygur Türk'lerinin sesi olsa da, bu Çin'in tabiri caizse göz boyayarak geçiştirdiği bir süreçten ibaretti. Birleşmiş Milletler üyesi olan ülkelerin her biri Çin'e ortak mektup gönderdi ve soykırımı durdurmasını ve kampların boşaltılmasını istedi. Çin buraların sadece topluma kazandırma amacıyla egitim verilen okullar olduğunu ileri sürdü. Üzücüdür ki Türkiye mektup gönderen ve Çin'i protesto eden ülkeler arasında yer almadı. Amerika, Çin ile olan ekonomik mücadelesinde sık sık Doğu Türkistan'a değiniyor çünkü bu bölgenin Çin'in zayıf karnı olduğunu biliyor. Uygur Türkleri bu baskılara rağmen mirasını, dilini, dinini, kimliğini kaybetmemeye çalışıyor.
Doğu Türkistan tarihi
Hunlar Doğu Türkistan'ı kendilerine bağlandıktan sonra bölgenin en güçlüsü oldular. Büyük güç beraberinde büyük sorunlar da getirir. Çin ise alışık olduğumuz gibi gücünün yetmeyeceği topluma yakın davranıp dost görünüp arkasından entrikalarla yıkmaya çalışıyor. Hun Devleti birçok beyliği kendine bağlamıştı. Çin bu bölgedeki beylikleri kışkırtarak Asya Hun imparatorluğunun yıkılmasına yol açtı. Bölgede büyük bir Türk gücü vardı ve devletsiz kalamayacak kadar fazlaydı. Yıkılan imparatorluğun yerine Göktürkler kuruldu. Tarihimizde birçok Türk devleti taht kavgası yüzünden yıkıldı. Çin taht oyunlarını iyi oynayan bir millet olarak bu kargaşadan faydalandı ve Göktürkler doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Tek bir vücut olduklarında muazzam bir güç olan Türkler, parçalandığı icin zayıf düştüler. Çin artık karşısında gözlerindeki ateş sönmüş bir millet görüyordu. Bunu fırsat bilerek saldırıya gectiler ve Göktürkleri egemenliği altına aldılar. İzledikleri politika ise günümüz ile aynı, Türkleri asimile etmek. Çin bolgede gücünü artırırken, Türk halkını daha ağır şartlara maruz bıraktı. 682'de Kutluk Kağan önderliğinde ayaklanan halk büyük bir başarı yakaladı ve burada 2. Göktürk Devleti kuruldu. Türklere en parlak dönemlerinden birini yaşatan Bilge Kağan, Çinliler tarafından zehirlenerek öldürümüştür. Orhun yazıtları gibi müthiş bir eser bırakan Bilge kağan Çinliler hakkında defalarca uyarılarda bulunmuştu. "Çin milletinin sözü tatlı ipekleri yumuşakimiş. Tatlı sözle çekici hediyelerle aldatıp, uzak milleti böylece yakınlaştırmış. Yakınlaştırıp konduktan sonra kötü şeyleri o zaman düşünürmüş." Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Çin sık sık Türklerin iç meselelerine karışıp, onlara dost görünüp arkadan vurmuştur. Bilge kağanın ölümünden sonra beylikler arasında iktidar kavgaları yaşanmıştır. Uzun sürmeyen bu kavgayı kazanan Dokuz oğuzlar diğer beylikleri de himayesi altına alarak gücüne güç kattı. Askeri gücü elinde bulundurdukları zamanda zayıf kalan Göktürk devletini yıkarak. Kutluk Bilge Kül Kağan önderliğinde Uygur Kağanlığını kurdular. Kül kağan sadece 2 yıl yaşayabildi. Bu süre zarfında bölgenin hamisi durumuna gelen Uygurlar bir ilke imza attı ve yerleşik hayata geçtiler. Ordu-balık adını verdikleri bu şehirlere yerleşerek ticaret ve devlet işlerinde büyük adımlar attılar. Kendi alfabelerini yapan Uygurlar, kitap basmaya başladılar. Daha önce de söylediğimiz gibi Çin'in politikası gücünün yetmediğine dost görünmekti. Yine Uygur idarecilerine yakın davranan Çin hanedan üyeleri, herhangi bir savaş hazırlığı durumunda önceden bilgi almayı veya baskınları engelletirmeyi amaçlıyordu. Bu sefer işler istedikleri gibi gitmedi çünkü Yang hanedanlığının (Çin imparatorunun) en güvendiği generali onlara ihanet etmişti. Baskınlarla şehirleri kendine katan generali durduramamayan Çin imparatoru, Türklerden yardım ister. Uygurlar ve Yang hanedanlığının anlaşmasına göre, işgal edilen iki başkent kurtarıldığında topraklar Çin imparatorluğuna, ganimetler ise Türklere kalacaktı. Kanımca burada muazzam bir hata var. Daha sonrasında almak için çok çaba göstereceğimiz bu imparatorluk en güçsüz zamanında Uygurların himayesi altına girseydi, bugün çok farklı bir harita ile karşılaşabilirdik. Bu savaş sonucunda asiler bastırıldı ve topraklar tekrar Çin imparatoruna iade edildi. Yaptığı iyilikten dolayı Çin imparatoru en küçük kızını Uygur Kağanına gönderdi. Zayıf düşen Çin bu zamanlarda vergiye bağlandı.
751 yılında Çin gücünü toparlayıp Asya'nın hakimiyetini eline almak için batıya ilerlemek istedi. Burada karşılarına Araplar çıktı. Abbasilerin gücünün farkında olan Çinliler, Karluklardan yardım istedi. Anlaşma sonucunda beraber Abbasilerin üzerine yürüdüler. Talas savaşı olarak bildiğimiz 5 gün süren bu savaşın 4. gecesinde Abbasiler bir elçi gönderdi. Türklere daha fazla para teklif ederek, Çin askerlerine saldırmayı önerdi. Tam nedeni bilinmese de Bilge Kağanın da sözlerini hatırlayan Karluklar, eski entrikaların da intikamını almak için zafere kesin gözüyle bakan Çinlilere ani bir darbe vurarak savaşı kaybetmelerine neden olmuştur.
759 yılında yeni kağan olan Bögü, Çin'in iç savaşta olduğu zamanlarda 100.000 kişilik ordusuyla yardıma gitmişti. Farklı olarak tamamen Türk töresine aykırı davranmış ve yağmalama yapmıştır. Çinde bulunan bütün dini yapıları yerle bir etmiştir. Çin seferi sırasında veziri ve devlet adamlarının çoğunluğunun kararıyla öldürülür. Türklerde törenin ne kadar katı olduğunu buradan anlayabiliyoruz. Kağanın yerine geçen vezir Tun Baga Tarkan Çin seferini iptal etmiştir fakat Çinden yüklü miktarda vergi alınmıştır. Bögü kağan sefer sırasında tüm Türkleri etkileyecek korkunç birşey yaptı. Yanında ülkesine rahipler getirdi. Bu rahipler zamanla Mani dinini yaymaya başladılar. Türkler tarihinde ilk kez kendi dinini terkedip başka bir dine geçmiştir. Hatta bu din Uygurların resmi dini olarak devletçe kabul edilmiştir. Bu dinin emrettiğine göre hayvansal gıdaların her türlüsü yasak. Dolayısıyla zaman içinde Türkler zayıflık gosterdi ve savaşçı ruhunu kaybetti.
840 yılında Baga Tarkan'ın ölümüyle Uygurların otoritesi zayıfladı. Diğer tarafa Kırgızlar ise gidişatı beğenmediği için ayaklandı. Bu süreçte başsız kalan Uygurlar dağılarak tekrar beyliklere ayrıldı. Sarı Uygurlar olarak da bilinen Kansu Uygur Devleti ekonomisini büyüttü. Bunun en büyük etkeni ise ipek yolunun geçtiği birçok kenti ellerinde tutmasıydı. Günümüzde bile Batı Çin'de varlığını sürdüren bu devletin en belirgin özelliği ise Türk törelerine hala bağlı kalmalarıdır. İnsan kendine sormadan edemiyor, "Acaba Türk töresini, dinini hiç terketmeseydik, şuan mutlak güç konumunda olurmuyduk?"
Tarih 1210'u gösterdiğinde Uygurlardan geriye kalan tüm beylikler ve devletler Cengizhan tarafından işgal edildi. Cengiz buralarda yıkma ve yakma politikası yerine Uygurların devletleşme kabiliyetini Moğol imparatorluğuna uyarlamak için, devlet adamları yüksek mevkilere getirilmiştir. Nedeni çok basit, Uygurlar kağıt yapımını, sözleşme yapmayı biliyordu. Borç için senet yaptıkları bile söylenir. Moğollar, devlet adamlarını Türklerden aldı böylece Türkleşme başlamış oldu. Savaş alanında da Türklerden istifade eden Cengiz Han'ın bazı ordularının yüzde seksenini Türkler oluşturuyordu. Bu bölgede asimile olan Moğollar, Cengizhan öldüğünde Çağatay hanlığıyla beraber devam ettiler.
1600'lü yılların başında İslamiyet yayılmaya başladı. Bu dönemde dini otoriteler, siyasi otoriteler dönüşmeye başladı. Kara dönem olarak adlandırılan bu döneme Hocalar devri denilmiştir. İslamiyette sıkça gördüğümüz "Peygamber soyundan gelen kişiler" 2 farklı tarikat oluşturdu. Bunlar aktaglık ve karataglık'tır. Bu kara dönemden sonra Doğu Türkistan içinden çıkılmayacak bir kara deliğe doğru sürüklenmeye başlamıştır. Tarikat savaşlarının sonucunda belini doğrultan hiçbir ülke olmadığı için, Çağatay hanlığı da yavaş yavaş sona yaklaşmıştır. Birbirine düşman bu iki tarikat birbirlerine üstünlük kurmak için Çinle anlaşma yapmıştır. İyice zayıflayan bu devlete karşı Çin 1759 yılında saldırıya geçti. 1864 yılına kadar bölge halkı 42 kez isyan çıkardı. Çin her seferinde daha ağır karşılık vermeye başladı. Bu isyanlarda ortalama 500.000 Doğu Türkistanlının katledildiği düşünülüyor.
1853 yılında ayaklanan Komutan Yakup ve askerleri bu seferde Rusya tarafından kuşatılıyor ve 26 gün süren bu kuşatmaya direnmeyi başarıyor. Akabinde 1866 yılında Türkleri kendi idaresinde birleştirerek Kaşgar hanlığını kuruyor. Merkezi Kaşgar'da bulunan bu Hanlık baskılara dayanamayarak Osmanlı himayesine girmek için Sultan Abdülaziz'e bir mektup yazdı. Osmanlı devleti bu teklifi kabul ederek birçok mühimmatla beraber eğitim subaylarını Doğu Türkistan'a göndermiştir. Osmanlı'nın, Ruslarla olan savaşını fırsat bilen Çin, 1875 yılında tekrar Doğu Türkistan'a saldırmaya başladı. Osmanlı içinde bulunduğu savaş nedeniyle yardımları kesmişti. Bu tarihte Kaşgar hanlığını yıkılarak Çin'e bağlanır ve bu bölgeye "yeni toprak" anlamına gelen Sincan ismi verilir.
12 Kasım 1933 tarihinde halk organize edilerek büyük bir isyan başlatıldı. Galip gelen halk Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'ni kurdu. Stalin bu ayaklanmanın kendi ülkesi topraklarında bulun Türkler için örnek teşkil edeceğini düşünerek Çin'e işgal için destek verdi.
Kızıl ordu ve Çin askerleri saldırıya geçerek Doğu Türkistan topraklarını tekrar Çin'e bağladı. Haritada böyle görünebilir ama bu bölge aslında Rusya tarafından kontrol ediliyordu. Rusya'nın bu etkisinden kurtulmak isteyen Çin, Rusya'dan kurtulmak için Doğu Türkistan halkını desteklemeye başladı.Almanya ile savaşa başlayan Rusya ise bu bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır. Yerine Çin geçmek istese de Altay kartalı lakaplı Osman Batur, sayıca kendisinden çok üstün olan düzenli orduyu yenilgiye uğratmıştır. 1941-1944 yılları arasında verilen bu mücadelede Çin mağlup olmuştur. 12 Kasım 1944 tarihinde, Doğu Türkistan Cumhuriyeti resmen kurulmuştur. O zamanki şartlarda Alihan Töre Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu bölgede büyük bir hezeyana uğrayan Çin en eski taktiğini yine kullanmış ve barışçıl bir politika izlemiştir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Doğu Türkistan ve Çin arasındaki gerginliği bitirmek ve barış imzalamak amacıyla Sovyet yönetimi Kazakistan sınırında bir toplantı ayarladı. Stalin ve Çin yönetimi, Alihan Töre'ye tuzak kurarak Sovyet ajanlarına kaçırtmıştır. 40 yıl boyunca ev hapsinde tutulan Alihan Töre, bu evde vefat etmiştir. Doğu Türkistan'ın yeni Cumhurbaşkanı, Rusya tarafından desteklenen Ahmetcan Kasımi oldu. Rusya himayesine girmek için halkı yanına almak isteyen Ahmetcan, halk tarafından hain olarak görülmüştür. 5 yıl boyunca bağımsız olarak varlığını sürdüren Doğu Türkistan, Çin ve Rusya'nın barış imzalayıp ittifak olmasıyla büyük bir tehlikeye girecektir. İttifaklar Doğu Türkistan'ın Çin toprağı olduğu konusunda anlaşmaya vardı.
Çin'de düzenlenen bir toplantı için çağırılan Doğu Türkistan hükümeti, içerisinde Cumhurbaşkanı da olmak üzere uçakla Pekin'e doğru yola çıktı. İlginç bir şekilde uçak düşer ve içindeki herkes ölür. Devletin başına geçecek nitelikte kimse kalmadığı icin Doğu Türkistan'da muazzam bir kaos başlar. Bunu fırsat bilen Çin kurtuluş ordusu, Sovyetlerin desteğiyle tekrar saldırıya geçer. Doğu Türkistan tekrar işgal edilmiştir ve isyancılar idam edilmiştir. Bu dönemde birçok Uygur Türkü topraklarını terketmek zorunda kaldı. Direnişe komuta eden Osman Batur isyancılarla beraber idam edildi.
Çin artık Doğu Türkistan'daki asker sayısını yüksek tutuyor ve halkı ezmeye başlıyordu. Genç kızlar ailelerinden alınarak fabrikada işçi olarak çalıştırılıyordu. 2009 yılında bölgeye yerleştirilen Han Çinlileri refah içinde yaşarken, Uygur Türkleri sefalet içinde yaşamaya mahkum edilmiştir. Han Çinlilerinin eziyetlerine dayanamayan Uygur Türkleri bu durumu protesto etmeye çalışsa da askerlerin ateşle cevap vermesiyle dağıldılar. 6 ay boyunca bölgede internet kesildi ve bağımsız gazeteciler bölgeye alınmadı. Dünya Doğu Türkistan' a olanları görmedi.
Çin neden Doğu Türkistan'ı istiyor?
Çinin 2049 yılına kadar bitirmeyi planladığı, "Antik ipek yolunu canlandırma projesi" için Doğu Türkistan Avrupa'ya açılan kapı olarak görülüyor. Enerji olarak zengin olan bu bölge Çin için vazgeçilmez durumda. İnsan gücünü de hesaba katarsak, bu bölgenin ehemmiyetini anlamış oluruz. Ekonomik olarak ulaşılabilir olmak için ithalat ve ihracat kapılarını açmanın tek yolu Doğu Türkistan'dan geçiyor. Çin gelecek için birçok altyapı yatırımında bulunuyor. Ülkemizde Avrasya tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprülerine yatırım yaptılar. Uygur Türkleri için bir adım atmayan ülkemiz, Çin ile ticari ilişkilerini her sene arttırıyor.
Yakın tarihten bugüne halk neler yaşadı?
İlk yasak bir topluma yapılacak en büyük kötülük olan dile yapılmıştır. Uygur Türkçesi 2017 yılında yasaklandı. Bazı dini isimler (Sümeyye, Muhammed, Ayşe, Fatma) yasaklandı. Toplama kamplarının sayısını gün geçtikçe artırdılar ve fabrikalara yakın bölgelere inşaa ederek Uygur Türklerini ağır şartlar altında çalışmaya mahkum ettiler. 2018 yılında Birleşmiş Milletlerin açıklamasına göre kamplarda tutulan 1 milyon Uygur Türkü vardı. Mesleki eğitim verildiğini ileri sürerek kampların varlığını devam ettiren Çin kampların etrafını demir tellerle ve gardiyanlarla kuşatmıştır. Kamptaki bireylerin aileleriyle dahi görüştürülmediği hatta basının fotoğraf bile çekmediği bölgede küçük çocuklar için "Melek okulları" adı altında yetimhaneler vardır. 39 Birleşmiş Milletler üyesi ülke Çin'e yazdığı ortak mektupta, bağımsız medyanın kampa alınmasını ve halkın serbest bırakılmasını yazar. Bu mektupta Türkiye'nin imzası yoktur. Kendi belirlediği kamplara düzenleme getirerek bağımsız medyanın geliş tarihine yakın demir telleri söker ve spor sahaları yaptırır. Ayrıca gardiyanlar ve gözetleme kuleleri de kaldırılmıştır. Kamplardan çıkan insanlar için dijital takip başlatarak attığı her adımı takip ettiler. Aşırılık azaltma olarak adlandırdığı yasaklarda, sakal uzatmayı ve 19 yaş altına camiye gitmeyi yasaklamıştır. Uydu görüntülerine yansıyan fotoğraflarda gün geçtikçe camiiler ve dini alanların yıkıldığı görülmüştür. Şaşırtıcı olan, İslam'ın yaygın olduğu Suudi Arabistan ve Pakistan, Uygur Türklerini terörist olarak görürken, Çin'i bu konuda desteklemektedir. Mısır ve Türkiye ise kendisine sığınan Uygur Türklerini, Çin'e iade etmistir.
Türkistan Tv'nin yaptığı bir röportajda başından geçenleri anlatan Uygur Türkü bir kadının söylediklerine göre, sorgu sırasında tecavüz edildiğini hatta toplu ve sırayla taciz edildiklerini söylüyor. Lavabo ve yatakların aynı oda içerisinde olduğu ve bir kaba yaptıklarını anlatıyor. Duş süreleri 15 günde bir 15 dakikalığına olduğu için hijen asla sağlanmıyor. Yiyecek olarak günde 1 kez buhar ekmeği ile yaşamaya çalışan Türkler, terörist oldukları yazılı olan kağıtlara zorla imza attırılıyor. Ne olduğunu bilmediği 2 adet ilacı günlük içmeleri gerekiyor ve bunun takibi sıkı tutuluyor. Hijyen olmadığı için bitlenen kadınların saçları kazınıyor. Sabah spor yaptırmak amacıyla tüm kadınlar tamamen soyuluyor ve çıplak şekilde eğil kalk hareketleri yaptırılıyor. Ayrıca herhangi bir isyan teşkil edecek harekette "siyah ev" olarak adlandırdıkları bir metrekare odada günlerce bekletildiklerini söylüyor. Sorgudan dönen bazı kadınların parmak uçlarında iğne izleri görülmüştür. Hastaneye doğum için götürülen kadınların bebekleri, doğumdan hemen sonra alınıyor ve okul çağındaki çocuklar pamuk tarlalarında çalışmaya zorlanıyor.
2024 yılına gelindiğinde değişen hiçbir şey olmadığını görüyoruz. Çin yıllarca bu topraklar üzerinde hak iddia etmiş ve sahip olmak için her yolu denemiştir. Ülkelerin bu konuda hassas davranmaları ve acilen bu soykırıma dur demeleri gerekmektedir. İnsanlık suçu işleyen Çin için gerekli yaptırımlar yapılmalı, gerekirse ticari ilişkilere son vererek yalnızlaştırılmalı. Hayvanların özgürce dolaştığı Doğu Türkistan sokaklarında, oranın yüzyıllardır üzerinde yaşadığı Uygur Türkleri işkence çekmekte, dini ve töresi yıkılmaktadır. Burada insanlığa düşen görev çok elzem. Dünya'da kötülüğe uğrayan her toplum için tek yürek olmalıyız. Özgürlük ve tam bağımsızlık bir toplumun kalbidir.[1], [2], [3], [4]
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- ^ Prof. Dr. Kumakura Jun. (2023). Doğu Türkistan Çin Yönetiminde Geçen 70 Yıl. ISBN: 9786253975555. Yayınevi: Kitapyurdu.
- ^ Nabijan Tursun. (2020). 1933 Ve 1944 Yillarinda Kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyetleri Hakkindaki Kaynaklar Ve Bu Kaynaklarin Değeri. Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, Sayı:2020/16, s. 233-257.. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Mehmet Yeter. (2022). Doğu Türkistan: Durmadan Kanayan Yaramız - 1 Doğu Türkistan: Durmadan Kanayan Yaramız. ISBN: 9786057130686. Yayınevi: Parya Kitap.
- ^ Mehmet Saray. (2021). Doğu Türkistan Türkleri Tarihi. ISBN: 9789754515954. Yayınevi: Boğaziçi Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 25/04/2025 15:02:34 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18357
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.