Bitkilerin Mucizesi: Sanıldığı Kadar Güvenilir mi?
Bitkilerle tedavi, günümüzdeki adıyla fitoterapi, insanoğlunun farmakolojinin var olmadığı eski çağlarda zorunlu olarak başvurduğu bir hastalıklarla mücadele etme yöntemidir. Bitkileri yalnızca beslenme amacıyla kullanan ilkel toplumların bireyleri, yaptıkları gözlemler sayesinde onları bir tür tedavi aracı olarak da değerlendirmişlerdir. Avlanma sırasında yılanların yaralandıklarında bir tür ota süründüklerini gözlemlemişler ve bu otu kendi yaraları için kullanmaya karar vermişlerdir. (Ertekin, 2020, s.10) Fitoterapinin temelleri bu şekilde atılmıştır. 21. Yüzyılda ise aşıların, tedavi yöntemlerinin, farmakolojinin gelişmesiyle birlikte modern tıp çağında bitkilerin doktorlar tarafından tedavi amacıyla reçete edilmesi neredeyse rastlanılmaz bir durum haline gelmiştir. Ne var ki beklenenin aksine 1990’dan bu yana bilimsel yöntemlerle hazırlanmamış bitkisel ilaçların satışında %400 oranında bir artış yaşanmıştır. (Abdulla, 1999) Bu durumu tehlikeli kılan nokta ise söz konusu ürünlerin üretim aşamalarının, içeriğinin ve kim tarafından üretildiğinin bilinmemesidir. Fitoterapistler, yani mevzubahis ilaçların satıcıları, ürünlerini televizyonlarda çeşitli promosyonlarla pazarlamaktadır. İlaçlarının bir prospektüsü bile olmamasına rağmen bu kişiler birtakım küçük veya ciddi hastalıklara mucizevi olduğunu iddia ettikleri karışımları sayesinde kesin tedavi sunduklarını iddia etmekte ve izleyiciyi cezbetme amacı taşımaktadır. Benzer örnekteki fitoterapistler, doktor olmasalar bile, pratisyen bir hekimin dahi tedavi edemeyeceği bambaşka ihtisas alanlarındaki hastalıkları bitkilerle tedavi edebileceklerini öne sürerek umut tacirliği yapmakta ve buna inanan insanlar üzerinden gelir elde etme amacı gütmektedir. Söz konusu kontrolsüz ilaç satışı toplum sağlığı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sebepler doğrultusunda, bitkisel ilaçların satışı sınırlandırılmalıdır. Fitoterapistler modern yöntemlerle ve özel laboratuvarlarda hazırlanmış ilaçları kimyasal oldukları için güvenilmez, sağlıksız olarak lanse etmekte ve tamamen doğal içeriğe sahip olan kendi ürünlerinin güvenilirliğini, sağlığa faydasını öne sürerek ürünlerinin satışının teşvik edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Günümüzde sahip olunan doğallık sağlıklıdır algısından faydalanarak kendilerini bilirkişi adıyla öne çıkartmaktadırlar. Aynı zamanda öldürücü düzeyde zehre sahip doğal mantarların, bitkilerin olduğu bilinmektedir. Bu durumda doğallık eşittir sağlık denklemi sarsılmaktadır. potansiyel tehlikeler ise ancak modern farmakolojik araştırmalar sayesinde uzaklaştırılabilir. ‘‘Bitkilerin geleneksel kullanımından yola çıkan ilaç firmaları bunların bazılarının aktif bileşenlerini tanımlayıp sentezlemişler ve daha güvenilir bir şekilde doz standardizasyonu yaparak vücuttaki etkilerini önceden tahmin edebilmeyi başarmışlardır. Çeşitli güvenlik testlerinden geçirilip ruhsatlandırıldıktan sonra piyasaya sürülen ilaçların bile potansiyel yan etkileri, diğer ilaçlarla etkileşimleri bulunmakta ve bunlar prospektüste belirtilmektedir.’’ (Erdem, 2009)
Öte yandan fitoterapistlerin kendi ürünlerini bu süreçlere tabi tutmadan, her bir parçasının şifa, kırk derde deva olduğunu öne sürerek satış yaptığı görülmektedir. Bu durumda modern tıbbın kurucularından olan Paracelsus’un “Her şey zehirdir, mühim olan dozdur.” (Sola dosis facit venenum.) sözü akıllara gelmektedir. Bunların yanı sıra Türkiye’de cinsel sağlık ürünlerinden kansere, prostattan böbrek yetmezliğine kadar, tedavisi için birbirinden farklı tıbbi ihtisas gerektiren hastalıklara yönelik bitkisel ilaçlar satan ve bunları televizyonda onlarca kanalda pazarlayan bir fitoterapist, böbrek yetmezliğinden ötürü hayatını kaybetmiştir. Aynı şekilde Yalova’da sağlıkçı adı altında bir şahsın üzerinde “Her çeşit kanser ve kulak iltihabı, başta su toplaması, astım ve bronşit, beyinde hücrelerin birbirini yemesi evelallah kesin tedavi edilir.” yazan tabelayı sergilediği görülmüştür. Hücrelerin birbirini yemesi gibi bir durumun tıbbi literatürde yeri yoktur.
Bitkisel ilaçların satışının sınırlandırılması potansiyel olarak tehlike altına girebilecek birçok insanın hayatını kurtarmak açısından mühimdir. Özellikle zayıflatıcı, bir ayda 15 kilo verdirtici, yağ yakıcı adı altında satılan içeriği belirsiz ilaçlar zayıflama hevesi içinde olan ve buna kolay yoldan erişmek isteyen birçok insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Bu kayıplara yol açan durumlardan biri ise insanların bitkisel ilaç kullanmakta olduklarını doktorlarına söylememesidir. Fitoterapinin yol açtığı doğal olan sağlıklıdır algısından ötürü o ürünlerin kendilerine yarardan başka bir şey sağlamayacağını sanmaktadırlar. Oysaki bitkiler oldukça zararlı toksinlerin kaynağı olabilir. Bazı insanlar ise onları doğal kaynaklı olduğu için ilaç olarak görmemektedir. Aslında gerçek şudur ki, bitkiler medikal ilaçlarla etkileşime girdiklerinde ölümcül sonuçlar doğurabilir. Aynı şekilde birtakım ilaçların üzerinde de greyfurt ile birlikte tüketilmemelidir yazdığı görülür. Birçok ilaç ince bağırsaktaki CYP3A4 enzimi sayesinde özümlenir ve greyfurt bu enzimin parçalanmasını önleyip gereğinden daha fazla ilacın kana karışmasına sebep olarak zehirlenmeye yol açar. (Harvard Health Publishing, 2021) Bu etkiye greyfurtun yanı sıra acı portakal ve pomelo meyvelerinin de yol açtığı görülmüştür. Tüm bu bilgilerin ışığında bir meyve bile oldukça tehlikeli etkileşimlere sebep olup hayati riskler doğurabiliyorken, hiçbir doz standardizasyonuna sahip olmadan onlarca farklı bitkiyi karıştırarak yapılan bitkisel ilaçların ne düzeyde tehlikelere yol açabileceği anlaşılmaktadır. Fitoterapistler yüzlerce yıllık tıbbi gelişimi hiçe sayarak insanları modern tıbbın getirilerinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. 2020 koronavirüs salgınında yüz milyonlarca insanın hayatını yitirmesinin ardından aşıların bulunmasıyla birlikte, o aşıları dahi hiçbir veriye dayanmadan zararlı ve öldürücü olarak itham ettikleri ve sosyal medyada virüsten korunmak için tuzlu suyla gargara yapmak, burna sarımsak sokmak gibi tavsiyeler vererek bu sefer de virologluğa soyundukları görülmüştür. Bu durumdan da bir kazanç kapısı açmak adına aşıyla çip takıldığı iddiasını ortaya atıp korunmak için bitkileri tavsiye etmişlerdir. Aşılanmayla birlikte pandeminin etkisini yitirip ölüm oranlarının dünya çapında azalması “Aşılar sizi öldürüyor!” iddialarını boşa çıkarmıştır. Tarih boyunca yaşandığı gibi bir kez daha modern tıp galip gelmiştir. Tüm bunlara ilaveten ek bilgi olarak da İngilizce aşı anlamına gelen “vaccine” kelimesinin Latince “vacca” kelimesinden geldiği söylenebilir. Bunun sebebi ise 18. Yüzyılda dünyayı yüz milyonların ölümüyle kasıp kavuran çiçek hastalığının bir “vacca” yani bir inek sayesinde ortadan kaldırılmasıdır. İngiliz cerrah Edward Jenner, ineklerden aldığı virüs ile insanları aşılayarak hastalığı ortadan kaldırmış ve modern aşıların temelini oluşturmuştur. (Ertekin, 2020, s.178) O zaman bile Jenner ilahiyatçıların ve papazların hücumuna uğramıştır. Bu günümüzdeki doktorların hücuma uğrayarak tedavilerinin hiçe sayılmasına ve bitkilerin övülmesine benzerlik göstermektedir. Sonuç olarak sağlık mevzubahis ise bitkilere, fitoterapistlere, papazlara, karışımlara, mucizelere değil; modern aşılara, ilaçlara, eczacılara, doktorlara güvenilmelidir.
KAYNAKÇA:
Anitra C. Carr and Margreet C. M. Vissers, Synthetic or Food-Derived Vitamin C - Are They Equally Bioavailable? Ncbi.nlm.nih.gov, (5 Kasım 2013)
Cumhur Ertekin, Tıbbın Öyküsü, 3. Baskı, (İstanbul: Ayhan Matbaası, 2020) s.10
Cumhur Ertekin, Tıbbın Öyküsü, 3. Baskı, (İstanbul: Ayhan Matbaası, 2020) s.178
Harvard Health Publishing, Grapefruit and Medication: A Cautionary Note, Health.harvard.edu (30 Mart 2021)
Sara Abdulla, Phytotherapy – Good Science or Big Business, Nature.com, (13 Mayıs 1999)
Solmaz Erdem, Tedavi Amacıyla Kullanılan Bitkiler ve Bitkisel Ürünlerin Yan Etkileri (18 Kasım 2009)
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 12:44:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16403
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.