Algılama kavramının yaratılıştan mı yoksa daha sonradan öğrenilmiş bir süreçten mi oluşur?
ALGI VE ALGILAMA
Algı kavramı birçok bilim dalıyla ilişkili olduğundan tek bir tanımı yoktur. Türk Dil Kurumu göre “algı”, “bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, idrak” olarak tanımlanmaktadır. Algı, bağımsız duygu verilerini anlamlandırıp bir bütüne çevirme, çevremizdeki nesne ve olaylara anlam verme süreci şeklinde de tanımlanmaktadır. Algı genel anlamıyla bireyin duyularıyla hissettiği, beyninde işlediği, hafızasına kaydettiği fiziksel veya zihinsel bir tepki biçimi oluşturarak bilgilerin yorumlanmasıdır. Algılar duyuların işlevleri sonucunda ortaya çıkıp, kişinin tecrübelerine göre şekillendiklerinden bir nevi kişilik ve karakter tepkisi olarak yorumlanır.
McCarty’nin “Pazarlama Karması” adını verdiği4P yaklaşımı (Product-Ürün, Price-Fiyat, Place-Satış Yeri, Promotion-Tanıtım) sektör tarafından kabul edilmiş bir yaklaşımdır. Ancak bu yaklaşımın eksikliği zamanla görülmüş ve bu yaklaşıma Process Management- Pazarlama Süreç Yönetimi ve Physical Facilities-Fiziksel Faaliyetler de eklenmiştir. Günümüzde ise bu yaklaşıma eklenmesi gereken önemli bir kavram olarak Perception-Algı kavramı ortaya çıkmıştır.
Kişinin kültürü, duygu durumu, beklentileri, bilgi birikimi, o anki istekleri ve farkındalığının anlamlandırılmasıyla algı oluşmaktadır. Algı yönetimi” ifadesi ise genellikle “bilgi savaşlarında kullanılan “örtmece işlevi” gören bir terimdir. Algı yönetiminde amaç, karşı tarafı, gerçek ne olursa olsun, inandırmak istediği şeye inandırmaktır. Algı yönetimi ifadesi ikna ile eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır.
Algılama; duyumsal bilgilenme olarak değerlendirildiğinde, beş duyu organımız ve hissetme duyusu yardımıyla dış dünyamızla ilgili bilgi edinme süreci olarak da tanımlanmaktadır. Duyu organlarımız vasıtasıyla gerçekleştirilen kısım daha ziyade fizyolojik algılamayı kapsamaktadır. Ancak insanların algılama sürecinde yalnızca fizyolojik özellikler etkili olmayıp bunun yanında psikolojik ve sosyal birtakım etkenler de algılama evresinde etkilidir. Bu duruma en güzel örnek sosyal hayatımızda dış etkenler aynı olsa bile aynı mesaja karşı farklı tepkiler verebilmemizdir. Birey her algılama sürecinde ayrı bir uyarıcıyla karşılaştığında bireyin fiziksel özellikleri, tecrübeleri, sınırları ve yaşadığı toplumun etkileri tekrar devreye girer. Mesajların bireyler için anlamı varsa ya da anlamlandırılabiliyorsa algılama oluşur.
Bireysel ve çevresel etkenler algılama sürecinde farklılıklara neden olabilmektedir. Tecrübeye dayanan algılama daha kolay öğrenilip, genelleştirilip kabul edilirken, zihinsel algılama ise kişisel ve bireysel değerlendirme olduğundan daha zor elde edilip, genelleştirilebilir. Zihinsel algılamaları oluşturabilmek için karşı tarafın algısındaki engelleri ve sınırları bilmek ve bununla birlikte mesajı bu nitelikte vermek gerekir. Davranış biçimlerini, mantık ve akıldan çok duyguların yönettiği de dikkate alınmalıdır.
Algılama, davranışı etkileyen bilişsel bir süreçtir. Her birey dünyayı farklı şekilde algılar. Algılama yalnızca çevreden izlenim alma şeklinde pasif bir süreç olmayıp algılanan veriler analiz edilerek bir yargıya varılmaktadır. Çevre aynı çevre olmakla birlikte, bireyler kendi yorumlarını, yargılarını ve değerlendirmelerini de eklediği için çevrelerini farklı şekillerde algılarlar. Bu farklılıklar kültür, cinsiyet ve yaş gibi öğelere göre artıp azalabilir.
Algılamanın olması için, insanın “duyu yeteneği”nin olması, çevredeki uyarıcıların olması, aynı zamanda bireylerin algılama yeteneğinin de olması gerekmektedir. Çevreden gelen etkilerin duyu organlarını uyarmasıyla oluşan bilgilerin zihne ulaşmasıyla algı ile birlikte algılama oluşmaktadır.
Algılama süreci; uyaran, duyu, izlenim, geri bildirim ve anlama olmak üzere beş aşamadan oluşur. Algılamanın başlaması için, iç veya dış çevreden bir uyarıcının olması gerekir. Duyular algıya temel oluştururlar. Duyuların bıraktığı etkiye izlenim denilmektedir. İnsanın izlenim aşamasında, belirsizlikten, yanılgıdan ve önyargılardan kurtulmak için edindiği duyuları yorumlayarak değerlendirmesi gerekir. Anlama aşaması ise son aşama olup, davranışların temelini oluşturur.
Algılama sadece bilişsel değildir. Belli bir anda etkili olan dış ve iç faktörlerce belirlenir. Genellikle hem bilişsel hem de güdüsel faktörler algılamanın yapılanmasına katkıda bulunur.
Algılama kavramının yaratılıştan mı yoksa daha sonradan öğrenilmiş bir süreçten mi oluştuğu sorusunun cevabı açık kalmış olarak gündemde kalmaya devam etmektedir. Bu durumla ile ilgili çeşitli fikirler öne sürülmüştür. Descartes, Kant gibi nativist düşünürler bireylerin algılama yetenekleriyle doğduklarını öne sürerken, Berkeley ve Locke gibi “empricist” düşünürler bireylerin çevrelerinde ki nesnelerle yaptıkları deneyimler sonucu algılama yeteneklerini öğrendiklerini savunmuşlardır. Ancak günümüzde bu iki görüş bir bütün olarak ele alınmaktadır.
İnsanın dış ve iç çevresinden gelen bir uyarıcının bir davranış şekline dönüşebilmesi için, öncelikle onun bazı zihinsel süreçlerden geçmesi gerekir, işte bu süreçlerin en önemlisi algılama süreci olmaktadır. Birey hedeflenen yöndeki alternatif bilgiyi fark ederek, o bilgiyi algılayıp istenilen yönde harekete geçebilir. Bu nedenle konu ve içerikle alakalı bilgileri algılaması gerekir.
Bireylerin sahip olduğu inanç, istek, ihtiyaç ve korkuları onları yönlendirmektedir. Algılamanın sürekli olarak değişebileceğinden dolayı, bireylerin düşüncelerinin, kanaatlerinin, varsayımlarının ve kurallarının zamanla değişme ihtimali vardır. Süreç içerisinde algı, “deneyimler, yeni çıkarımlar, inanç, kanaat ve kurallar, kazanımlar yeni bilgiler” vasıtasıyla değişir ve yeni bir anlam kazanabilir. Bu nedenle fikirler ayrışabilir veya tümüyle de değişebilir.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/05/2024 03:00:30 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14572
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.