Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Bitkilerin Meyveleri ve Hayvanların Ürünleri Bize Neden Güzel veya Tatlı Geliyor?

7 dakika
16,836
Bitkilerin Meyveleri ve Hayvanların Ürünleri Bize Neden Güzel veya Tatlı Geliyor?
Tüm Reklamları Kapat

Aslında her bitkisel/hayvansal ürünün tadı, her birimize aynı şekilde güzel/tatlı gelmemektedir (bir karganın sesini ya da ceset çiçeklerini düşünün). Bize güzel/tatlı gelenlerin bu şekilde algılanmasının nedeni, türümüzün o canlılarla aynı ortamda, bir arada evrimleşmesi ve evrimsel süreç boyunca sürekli etkileşim içerisinde olmasıdır. Buna, evrimsel biyolojide "karşılıklı evrim" adı verilmektedir. Bu konuda daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.

Ancak bu tür "ilişkilendirme hataları" aynı zamanda, buradan okuyabileceğiniz gibi "Neden-Sonuç İlişkisi Yanılgısı" olarak adlandırdırabileceğimiz, insanların sıklıkla düştükleri bir hatalı argüman türüdür; bir çeşit "mantık hatası"dır. Yani iki olay arasındaki neden-sonuç ilişkisi tam tersi şekilde kurularak, düşünsel bir hataya düşülmektedir. İzah edelim:

Bitkiler, elbette ki diğer hayvanlar (şempanzeler, insanlar, vb.) yesin diye meyve üretiyor değillerdir. Daha doğrusu, onlara "hizmet etmek istedikleri için" veya "görevleri diğer canlılara hizmet etmek olduğu için" bu şekilde bir üretim yapıyor değillerdir. Bitkilerde meyve üretimi, tamamen kendi iyilikleri ve çıkarları için evrimleşmiş bir özelliktir.

Tüm Reklamları Kapat

Meyveli bitkiler yaklaşık 140 milyon yıl önce evrimleşmiştir. Meyvelerin iki avantajı vardır: Dış faktörlere karşı tohumları (bitki yavrularını) korurlar ve tohumların saçılmasını sağlayacak otçulları (insan gibi) üzerine çekerler! Yani meyveler, tam da evrimsel sürece uygun bir şekilde, "avcı-toplayıcılar için" değil, meyvenin ta kendisine avantaj sağladığı için evrimleşmiştir! Meyveler sayesinde bitkinin yavrularının hem hayatta kalma şansını, hem de üreme şansını artıran bir unsur haline gelerek popülasyonda hızla sabitlenmiştir.

Bizim o meyveleri beğenmemiz ile dolaylı bir ilişki vardır: Bitkilerin çeşitli meyvelerinden, çeşitli hayvanları üzerine çekebilenler (dolayısıyla onlara "tatlı" gelenler) avantajlıdır, çünkü o meyveleri tüketen hayvanlar, beslenme sonrasında hareket edebilirler. Böylece meyveyle birlikte hayvanın vücuduna giren tohumlar dışkıyla atıldığında, hayvan o bitkiden kilometrelerce uzağa ulaşmış olabilir (bunun çilek meyvesi üzerinden bir anlatımını bu yazının sonunda bulabilirsiniz). Benzer şekilde kürklere bulaşan polen veya tohumlar da, hayvan ile birlikte yüzlerce metre, hatta kilometrelerce uzaktaki bireylere ulaşabilecektir. Böylece aktif hareket edemeyen bitkiler, çok geniş alanlara yayılabilirler. Hayvan da, bir yerde bu besinden faydalanmış olur. İşte buna, karşılıklı evrim adını veririz. Ancak burada amaç bitkinin hayvanı beslemesi değil, bunu kullanarak kendine fayda sağlayarak üreme ve yayılma şansını artırmasıdır.

Meyvelerin tatları (ve diğer herhangi bir şeyin "tadı") içerisindeki kimyasal kompozisyon ile ilgilidir. Çünkü bu kimyasallar dilimizdeki "tomurcuklar" dediğimiz ve algısal reseptörlere sahip hücrelere farklı şekillerde bağlanarak farklı elektrokimyasal sinyaller üretilmesine sebep olurlar. Bu da, beynimizde farklı farklı tatlar olarak algılanır. "Tatlı" ya da "ekşi" gibi kavramlar ile "güzel yiyecek" ile "kötü yiyecek" gibi nitelemeler, insan aklının evrim sürecinde getirdiği, türe ve hatta bireye özgü açıklamalardır. Evrimsel süreçte sabitlenen birkaç istisna haricinde (zehirli olabilecek bitkilerden tiksinmek gibi) tamamen özneldirler ve kesinlikle evrensel kavramlar değildirler. Örneğin bize iğrenç gelen bir tat, bir eşeğe leziz gelebilir. Bu, tamamiyle evrimsel süreçle alakalı bir durumdur. Nasıl ki bir baba-oğul ilişkisinde bile bir baba pırasanın tadını severken oğlu tiksinebiliyorsa, hayvan türleri arasında da "tat anlayışı" birbirinden farklıdır. Tavukların dışkı eşelemesi bize iğrenç gelirken, tavuğun yaşantısı için son derece normaldir Doğa koşullarını insan belirlemediği gibi, insanın onlara kendi zeka düzeyi kapsamında yüklediği anlamlar da, doğa için hiçbir şey ifade etmez. Biz tiksiniyoruz diye domuzun beslenme tipi tarafsız ve bilimsel olarak "iğrenç" olamaz. 

Bitkiler çeşitli kimyasal kompozisyonlara sahip çeşit çeşit meyveler evrimleştirmişlerdir. Tıpkı insanların ya da eşeklerin her birinin birbirinden farklı özellikleri olması gibi, bitkilerin ve meyvelerinin de birbirlerinden farklılıkları vardır. Bir hayvan türü olan insanın ataları ağaçlar üzerinde yaşarken, sıklıkla meyveler ile beslenmektelerdi. Meyveler, bu türlerin ana öğünlerini oluşturmaktaydı, dolayısıyla etraftaki meyvelerin tadını beğenip de yemeye meyilli olanlar karınlarını doyurabilecek ve diğerlerine göre avantajlı konuma geçebileceklerdi. Benzer şekilde, etraftaki hayvanları (insan gibi) üzerine en iyi şekilde çekebilen meyvelere sahip bitkiler de, az önce izah ettiğimiz sebeplerle avantajlı konuma geçeceklerdir. Dolayısıyla nesiller sonunda tat algımızın evrimleşmesi ve popülasyon içi genel ya da çoğunluk beğenilerin bu meyvelerin tatlarına doğru kayması sonucu bizler günümüzde belli başlı meyvelerin tadını güzel buluyoruz. Ancak tür içi varyasyon sebebiyle, kimimiz muz severken, kimimiz portakalı tercih ediyor. Unutmamak gerekiyor ki ne muz, ne de portakal bir kurt için hiçbir anlam ifade etmeyen ve hatta muhtemelen tiksindirici besinlerdir. Yani meyveler, bir tür yaşasın diye var değildir! Tam tersine, bir tür var olabilmek için ortamda var olan kaynaklara muhtaçtır ve mecburen onlara uygun bir şekilde evrimleşecektir. İşte bu farkın algılanamaması, "Neden-Sonuç İlişkisi Yanılgısı"na düşmeye neden olmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Bir diğer örnek olarak arılara ve bal üretimlerini verecek olursak: Arılar son 100 milyon yıldır (Geç Kretase Dönemi'nden beri) bal üretmektedirler. Bunun sebebi de çok açıktır: Besin depolamak. Yaz boyu bal üretmek üzere malzeme toplayan arılar (ve bal yapıp stoklayanlar), kış boyu bu balı yiyerek beslenirler ve yavrularını böyle korurlar. Yine, insan türü (ve ayılar gibi bazı diğer türler) arıların besinlerine el koyarlar ve bunlarla beslenirler. Halbuki hiçbir arı "insan için" (veya "ayı için") bal üretmez. İnsanlar (veya ayılar) mecburen, ortamda bulunan besinin tadını beğenmeye muhtaç bir şekilde evrim geçirmişlerdir. Bu tıpkı, bir ceylanın "aslan onu yesin diye var olduğunu" iddia etmeye benzemektedir. Halbuki neden-sonuç ilişkisi gerçekte şöyledir: aslan ceylanı yemeye muhtaçtır; ancak ceylan, aslanın kendisini yemesine muhtaç değildir!

Son olarak sürelere dikkat çekerek bitirelim: Bitkiler son 140 milyon yıldır meyve vermektedir. Arılar ise son 100 milyon yıldır bal yapmaktadır. Tüm maymunların ortak atasına en yakın türlerden biri olan Darwinius masillae ("Ida"), 47 milyon yıl önce yaşamıştır. Bildiğimiz anlamıyla insan türü olan Homo sapiens ise sadece 250.000 yıl kadar önce evrimleşmiştir. Yani bırakın insan "için" ürün üretmeyi, bu canlıların tüm maymunların ortak atasından bile önceki zamanlardan beridir bu işi, tamamen kendileri için yapmaktadırlar. Biz, sonradan sahneye çıkan sıradan bir hayvan türü olarak, ekolojik sistem içerisinde besin kaynakları bulduk ve onlarla beslenerek evrimsel sürecimize devam ettik. Bir bitki veya bir hayvan, kendilerinin avcısı olan bir diğer hayvan için besin üretmediği gibi, bizim için de besin üretmemektedir.

Çilek Meyvesinin Gelişim Evreleri

Hayatta her şey değişir. Dolayısıyla, yaşam da değişir. Ancak yaşam, iki farklı şekilde değişir: Evrimsel Değişim ve Gelişimsel Değişim. Evrimsel değişim bir popülasyonun (aynı türe ait canlı grubunun) nesiller boyunca genetik ve fiziksel özelliklerinin dağılımında meydana gelen değişimlerdir. Gelişimsel değişimler ise, spesifik bir türün, spesifik bir bireyinin (örneğin sizin) doğumunuzdan ölümünüze kadar geçen sürede vücudunuzda meydana gelen tüm değişimlerdir.

Örneğin bir çocuğun 10 yaşındayken 140 santimetre, 18 yaşındayken 182 santimetre, 60 yaşındayken 179 santimetre olması, gelişimsel bir değişimdir. Bu, evrim değildir! Ancak bir insan popülasyonunun boy ortalamasının 1800'lerde 169 santimetre, 1900'lerde 172 santimetre, 2000'lerde 176 santimetre olması, evrimsel bir değişimdir. Popülasyon, atalarından farklılaşıyor demektir! Yani evrimsel değişimlerden söz edebilmemiz için, mutlaka ama mutlaka nesillerin geçmesi gerekmektedir. Tek 1 nesil içerisindeki hiçbir değişim evrim olamaz!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Gelişimsel değişimlerin neredeyse hiçbir zaman evrim üzerinde doğrudan bir etkisi yoktur. Sadece dolaylı olarak, hayatta kalma başarısını bir miktar etkileyebilir (kas çalışan birinin vahşi yaşamda kısmen yüksek hayatta kalma performansı göstermesi ihtimali gibi). Ancak gelişimsel değişimlerin sınırları genlerle çizilir ve bu genler, evrimsel sürecin eseridir. Nesiller geçtikçe bu genlerin görülme sıklıkları, hayatta kalma ve üreme başarısına göre (buna evrimsel biyolojide "uyum başarısı" denir) artar ya da azalır. Böylece canlılar, her nesilde atalarından birazcık farklılaşırlar. Bu farklılaşmanın, popülasyonların izole hale gelmesi sonucundaki uzun vadeli etkisi, canlı grupları arasındaki büyük farklılıklar ve nihayetinde, türleşmedir (bir türün 2 veya daha fazla türe ayrılması olayı).

Evrimsel süreç ise, gelişimin evrelerini etkileyebilmektedir. İşte bir bitkinin bir hayvan ile karşılıklı olarak evrimleşmesi bu şekilde olur. Bitkilerin meyveleri arasında tat bakımından (daha doğrusu tadı veren kimyasal derişimleri bakımından) geniş bir çeşitlilik vardır ve bu çeşitlilik, meyvenin farklı gelişim evrelerinde de farklı tatlarda olmasına neden olur (olgunlaşmamış veya çürümüş bir meyveyi yediyseniz, tadının olgunlaşmış bir meyveden çok farklı olduğunu bilirsiniz ve bu tat değişimi kesintili değil, süreğen bir geçişe sahiptir - bu, yukarıdaki videoda gösterilmektedir). Gelişiminin doğru evresinde, bölgedeki hayvanların tat algısına daha uygun kimyasal derişime sahip olan bitkiler, o hayvanları daha çok üzerlerine çekecek ve böylece daha çok üreyebileceklerdir. Buna bağlı olarak, gelişimlerinin o şekilde olmasını sağlayan genleri de geleceğe daha fazla aktaracak, buna bağlı olarak da bitkiler hayvanlarla karşılıklı olarak evrimleşecektir.

İşin hayvan tarafında da benzer bir durum vardır: Var olan bitki çeşitlilik içinden, bulunulan ortamın ihtiyaçlarına en uygun meyveleri, en doğru zamanda tespit edebilen hayvanlar avantajlı konuma geçeceklerdir; diğerleri yeterince beslenemeyecek ve daha erken ölecek veya daha zor/az üreyeceklerdir. Buna bağlı olarak hayvanların tat algısı ve beslenme prensipleri kademeli olarak, nesilden nesle değişecektir; çünkü belirli tatlara karşı beğeniyi veya tiksinmeyi sağlayan genler, hayvanlarla bitkiler arasındaki beslenme ilişkisine bağlı olarak gelecek nesillere daha sık veya daha seyrek aktarılacaktır. Böylece hayvanlar, yaşam alanlarında bulunan bitkilere bağlı olarak, onlarla birlikte evrimleceklerdir.

Bu videoda bir çileğin ömrü içerisindeki değişimleri, yani "gelişim evrelerini", hızlandırılmış şekilde göreceğiz. Bunlar, evrimsel değişimler değildir!
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 9
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 4
  • Bilim Budur! 3
  • İnanılmaz 3
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Muhteşem! 2
  • Güldürdü 2
  • Umut Verici! 2
  • Üzücü! 2
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
  • Korkutucu! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 09:51:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5551

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Canlı Cansız
Doğa Yasaları
Beslenme Davranışı
Aşı
Diş Hekimi
Savunma
Avrupa
Sendrom
Su Ayısı
Kimyasal Evrim
Değişim
Goril
Deprem
Hastalık Dağılımı
Yayılım
Akıl
Bebek
Nötron
Toprak
Sağlık Bakanlığı
Yıldızlar
Evrimsel Tarih
Kırmızı
Terapi
Canlı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Bitkilerin Meyveleri ve Hayvanların Ürünleri Bize Neden Güzel veya Tatlı Geliyor?. (29 Kasım 2014). Alındığı Tarih: 22 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/5551
Bakırcı, Ç. M. (2014, November 29). Bitkilerin Meyveleri ve Hayvanların Ürünleri Bize Neden Güzel veya Tatlı Geliyor?. Evrim Ağacı. Retrieved December 22, 2024. from https://evrimagaci.org/s/5551
Ç. M. Bakırcı. “Bitkilerin Meyveleri ve Hayvanların Ürünleri Bize Neden Güzel veya Tatlı Geliyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 29 Nov. 2014, https://evrimagaci.org/s/5551.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Bitkilerin Meyveleri ve Hayvanların Ürünleri Bize Neden Güzel veya Tatlı Geliyor?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 29, 2014. https://evrimagaci.org/s/5551.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close