Bilinen En Eski İnsan Atasının Kafatası Evrim Anlayışımızı Nasıl Değiştiriyor?
Yakın dönemde bulunan 3.8 milyon yıllık kafatası yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Peki bilinen en eski insan atasının kafatası evrim anlayışımızı nasıl değiştiriyor?
Yakın dönemde bulunan 3,8 milyon yıllık kafatası (alt çenesi yok), şu sıralar paleoantropologlar arasındaki en hararetli tartışma konusudur. Her zaman fosillerin bulunduğunu duyuyoruz; peki bu küçük, yaşlı adamın kafatası neden bu kadar önemli? Bu keşif, erken hominin türlerinin nasıl evrimleştiği ve bunların insana doğru nasıl geldiği konusundaki görüşlerimizi değiştiriyor. Nasıl olduğunu anlamak için en baştan başlayalım.
Araştırmacılar, 1995 yılında Kenya’da 4,2 ila 3,9 milyon yıl öncesine tarihlendirilen birkaç kısmî çene kemiği, izole diş ve bacak kemiği buldular ve bu kemikleri yeni bir türe atfettiler: Australopithecus anamensis. Bu fosillerin tamamı -yerel dilde "göl" anlamına gelen "anam" adındaki- kadim bir göl ile ilişkilendirilen bir çökeltide bulundu. Bir süre sonra Etiyopya’da da aynı türe ait olduğu düşünülen birkaç numune daha bulundu.
A. anamensis'in ilksel yapısı, bu türün Tanzanya, Etiyopya ve muhtemelen Kenya'da bulunan, 3,8 ila 3 milyon yıl öncesine tarihlendirilen ve daha erken bir hominin türü olan Australopithecus afarensis'in atası olduğu görüşüne yol açtı. A. afarensis’in muhtemelen en meşhur fosili de bilinen en eski insan atası olarak uzun zamandır kabul gören Lucy adlı kısmî iskelettir.
Koleksiyon numarası MRD-VP-1/1 olduğu için "MRD" lakabı verilen yeni keşfedilmiş kafatası, halihazırda mevcut olan A. anamensis numuneleriyle birçok benzerlik sergiliyordu ve dolayısıyla bu türe atfedilmişti. Bununla beraber MRD kafatası, bilim insanlarına ilk kez anamensis’e ait tam bir yüz ve kafatasını analiz etme ve A. anamensis’in fosil kayıtlarında hala eksik olan kafatası parçalarını inceleme imkanı sunacak kadar sağlamdı.
Araştırmacılar MRD kafatasında, geleneksel olarak insan soyunun daha erken türlerine atfedilen birkaç yeni morfolojik özellik keşfettiler. Örneğin MRD'nin damak derinliği, bilinen tüm A. anamensis ve A. afarensis türlerini aşmasının yanı sıra geç Australopithecus’ların damak derinlikleri arasında da en derinlerden biridir. Bu da uzun süredir büyük ölçüde kabul edilen, Lucy'nin türünün evrimsel çizgide -anagenez olarak bilinen- dallanmadan, doğrudan A. anamensis’ten evrimleştiği görüşüne meydan okuyor.
Bu modern özellikler eski türlerde de bulunduğundan, en olası senaryo, Lucy'nin türünün A. anamensis’ten -kladogenez olarak bilinen- ıraksak evrim yoluyla ayrılmasıdır. Bununla birlikte A. afarensis’in ayrıldığı tarih ise tam olarak bilinmiyor. Kladogenez için diğer kanıtlar 1981 yılında Etiyopya’da bulunan 3,9 milyon yıllık bir alın kemiğinden geliyor. Bu fosilin şeklinin MRD’den farklı olması onun büyük ihtimalle A. afarensis'e ait olduğunu ortaya koyuyor.
Hal böyle olunca, insanın evrimsel zaman çizelgesinde A. anamensis'in 4,2-3,8 milyon yıl önce ve A. afarensis’in ise 3,9-3 milyon yıl önce yaşadığı şeklinde bir düzeltme yapmamız gerekiyor. Bu durum her iki türün de yaşadığı zaman diliminin en az 100 bin yıl boyunca çakıştığı ve A. afarensis'in tek bir ata grubundan kademeli olarak evrimleşmesinin imkansız olduğu anlamına geliyor. Aslında evrimsel tarihimizdeki çoğu türün mevcut gruplardan dallanarak evrimleştiği görüşü giderek daha belirgin hale geliyor.
İnsan Soyu
Bu yeni bulgu ayrıca Lucy'nin türünün, sonunda insanları ortaya çıkaran tüm geç Ausralopithecus homininlerinin atası olduğu görüşüne de meydan okuyor.
Elmacık kemiğinin dikey yönde düz ve dik şekilde yükselen eğriliği geleneksel olarak nispeten modern bir özellik olarak kabul edilmişti. Bu özellik Australopithecus africanus (3,7-2,1 milyon yıl önce Afrika'nın güneyinde yaşamıştır ve kimilerine göre Homo soyunun doğrudan atasıdır) ve Paranthropus (2,7-1,2 milyon yıl önce Afrika'nın güneyinde ve doğusunda yaşamıştır, evrimsel çizgimizde doğrudan yer almaz) türlerinde bulunuyordu.
Bunun tam zıttı olarak düşük ve kemerli bir elmacık kemiği ilkel olarak kabul edilir ve bu özellik A. afarensis, Ardipithecus ramidus (4,3-4,5 milyon yıl önce Etiyopya’da yaşamış, daha çok kuyruksuz maymuna benzeyen ilkel hominin) ve Afrika kuyruksuz maymunları tarafından paylaşılır.
Şaşırtıcı biçimde modern olan MRD kafatasının tepe noktası şimdi bu görüşe meydan okuyor. Bu da A. afarensis’in tüm geç Astralopithecus gruplarının atası olduğu yönündeki kalıplaşmış görüşün yanlış olabileceğini, bunun yerine A. anamensis'in bu genç türlerin atası olabileceği ihtimalini öne çıkarıyor. Erken homininler arasında hangisinin insanın doğrudan atası olduğu sorusu ise hala cevaplanmış değil.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Açık bir şekilde bu yeni keşif, evrimsel geçmişimize dair yeni kavrayışlar sundu ama aynı zamanda erken homininler arasındaki ilişkileri de daha karmaşık bir hale getirdi. [Erken homininleri de içine alan] Orta Pliyosen (5,3-2,6 milyon yıl önce) çeşitli, çağdaş ve coğrafi olarak yayılmış türlerle dolu hale geldi.
Bu türler arasındaki ilişkilere açıklık getirmek, onların morfolojilerini güvenilir bir şekilde sınıflandırmak ve hominin evriminin karmaşık ve girift hikayesinin sırrını çözmek basit bir iş değildir. Yeni kazı alanlarında ortaya çıkan her numune evrimsel gidişatın farklı bir noktasını yakalıyor fakat bu bulguları evrim ağacında sabit ve güvenilir dallara dönüştürmek kolay değil.
Fosil kayıtlarında yeterince veriye sahip olmayan zaman dilimlerinden ve coğrafi bölgelerden gelecek daha fazla numune bu sorunları çözmemize yardımcı olabilir ama aynı zamanda bildiğimiz her şeyi ters düz edebilir.
Son 10 yılda dünya genelinde ortaya çıkan keşifler, evrimsel geçmişimizi tamamıyla yeniden düşünmemize yol açmıştır. Bu, yeni fosillerin her zaman mevcut hipotezleri doğrulamayacağını; görüşümüzü değiştirmeye hazır olmamız ve elimizdeki bulgulardan hareketle yeni teoriler inşa etmemiz gerektiğini gösteriyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 12
- 9
- 7
- 4
- 4
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 31/10/2024 09:21:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7976
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Conversation. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.