Atatürk ve Evrim: Mustafa Kemal Atatürk'ün Yaşamın Başlangıcı ve Evrim Üzerine Notları ve Fikirleri
Atatürk, Evrim Hakkında Ne Düşünüyordu?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Mustafa Kemal Atatürk, ömrü boyunca yüzlerle ifade edilecek sayıda kitap okumuş, çok çeşitli konulara kafa yormuş, tarihsel açıdan olduğu kadar bireysel olarak da oldukça ilginç bir liderdir. Örneğin, Atatürk'ün ilgilendiği konular askeri stratejiler ve modern hukuk gibi konular olduğu gibi, geometri ve modern bilim gibi bambaşka içerikli konulardır da. Okuduğu kitaplar arasında bizler için en ilgi çekici olanı, evrimsel biyoloji ile ilgili olanlardır.
Evrimsel biyoloji 1920 ve 30'larda tam anlamıyla hız kazanmakta, matematiksel altyapısı keşfedilmekte, genetik ile bağlantısı ayrılmaz bir şekilde kurulmaktadır. Bu dönemde evrimsel biyoloji son derece ilgi çekici ve derinlemesine bir araştırma sahası olduğu gibi, aynı zamanda bilimsel camiaya var oluşun yegane bilimsel açıklaması olarak çoktan kabul görmüştür de..
Görünen o ki bu durum Mustafa Kemal Atatürk'ün de dikkatini çekmiş ve bu konuda çeşitli kitaplar okuyarak kendini bu konuda bilgilendirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken okuduğu kitaplara notlar almış, ilgisini çeken açıklamaları işaretlemiştir. Atatürk'ün modern bilime ilgisi sadece okuma düzeyinde kalmamış, devlet matbaası tarafından basılan ders kitaplarına da yansımıştır. Atatürk döneminde yayınlanan kitaplarda evrim yasası ve bu doğa yasasının neden ve nasıl bu şekilde çalıştığını izah eden Evrim Teorisi sıradan bir bilimsel gerçek olarak ele alınmaktadır.
Bu makalemizde, Atatürk'ün okuduğu evrimle ilgili kitaplara yönelik aldığı notlar ve işaretlediği kısımlar ile ilgili bir derleme göreceksiniz. Umuyoruz ki ülkemizin kurucusunun bilimsel perspektifini anlamak açısından faydalı olacaktır.
Önemli Uyarı
Bu derleme, "Bakın Atatürk de kabul etmiş, demek ki evrim doğrudur." gibi saçma bir argüman ileri sürmek için kaleme alınmamıştır. Evrimin doğruluğunu bilmek ve göstermek için, bu konunun uzmanı biri olmayan Atatürk'e ihtiyacımız olmadığı gibi, Atatürk'ün (veya bu sahanın uzmanı olmayan herhangi bir diğer kişinin) bilimsel bir gerçeği kabulü veya reddinin, bilim açısından herhangi bir değeri ve önemi yoktur. Yani bu derlemede Atatürk'ü "putlaştırma" gibi bir hedefimiz olmamakla birlikte, günümüz siyasetçilerinin bilimden ve toplumdan, gerçeklerden uzaklığı göz önüne alınarak, zamanında ne gibi politikacıların, askerlerin ve liderlerin olabildiğini göstermek, Türkiye bugün bir nebze modern ise, bunu borçlu olduğu insanların başında gelen ismin bir zamanlar çağının ne kadar ilerisinde olduğunu dile getirmek hedeflenmiştir.
Ayrıca günümüzde göz ardı edilmeye çalışılanın aksine, Mustafa Kemal Atatürk'ün şu anda içerisinde yaşamayı sürdürebildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasındaki önemli rolü bir gerçektir. Bu gerçek, Atatürk'ün sevilip sevilmemesinden, onunla ilgili düşüncelerden ve hislerden tamamen bağımsız, tarihsel bir veridir. Dahası, günümüzde halen on milyonların Atatürk'ün düşüncelerine ve gösterdiği yola ne denli önem verdiği de kamuoyunca bilinen bir gerçektir.
Bu sebeplerle bu araştırma yazısı, Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden giden ve düşüncelerine değer veren insanlara armağan ve yol gösterici olması için yazılmıştır.
Atatürk ve Bilim
Atatürk'ün bir asker olmasına rağmen bilime olan ilgisini ve verdiği önemi gördükçe, gerçek bir deha olduğunu anlamamak elde değil.
Ben askeri deha falan bilmiyorum. Herhangi bir zorluk önünde kaldığım zaman benim yaptığım şudur: Vaziyeti iyice tespit etmek. Sonra bu vaziyet karsısında alınacak tedbirin ne olduğuna karar vermek... (Mustafa Kemal Atatürk, Aktaran: Kocatürk, 1996:340)
Her ne kadar sıklıkla kendisiyle özdeşleştirilen ''Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.'' sözünü belki de hiç sarf etmemiş olsa da, Atatürk'ün bilime olan saygısını anlamak için de bu sözü söylemesine gerek olmadığı kolaylıkla anlaşılıyor. Atatürk, sayısız savaş ve devrim ile geçen ömrüne, aynı zamanda Evrim Kuramı ve içeriğinin doğruluğu hakkında yorumlarda bulunacak kadar bilim kitabı okumayı da sığdırmayı başarmış, bilime olan ilgisini göstermiştir. Not defterlerinden ve birden fazla kaynaktan derlenen kendi el yazısıyla yazılmış, çok büyük ihtimalle okuduğu kitaplardan ilgisini çeken yerlerden, kendi sözcükleriyle izah edilmiş, yaşamın ve evrimin öyküsünü Atatürk'ten dinleyelim.
Atatürk'ün Notlarından Derlemeler
Bu noktadan sonra göreceğiniz bütün yazılar Mustafa Kemal Atatürk'e, notlarına ve/veya kaynaklarına aittir. Yazımızın sonundaki kaynaklardan derlenmiştir. İçerik, tüm yazım hatalarıyla birlikte, olduğu gibi aktarılmıştır:
Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekile tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bu günkü şekline geldi...
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı.
İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bu günkü şekline geldi. İnsanın bu günkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukederatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor.
***
İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.
***
Tabiat insanları türetti; onları kendine taptırdı da. Ancak; insanların dünyada yaşayabilmeleri için, onların tabiata egemenliğini de şart kıldı. Tabiata egemen olmasını bilemeyen yaratıklar varlıklarını koruyamamışlardır. Tabiat onları kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir.
Bundan 200 sene evveline kadar dünyanın 5-6 bin sene önce yaratıldığı ve insanın Basra'ya iki günlük yolda, Fırat nehri üzerinde bulunan Cennet'te yaratıldığı zannolunmakta idi. Bu kanaatlar hep din kitaplarındaki hikayelerin, olduğu gibi hakikat sanılmasından doğuyordu. Artık hayatın 6 bin senelik değil, milyonlarca senelik olduğu anlaşılmıştır. Bu anlayış arzdaki kaya tabakaları ile onların arasındaki fosillerin 100 seneden beri, usul dairesinde tetkiki sayesinde olmuştur.
Hayat, dünyanın karalarında, denizlerinde ve havasındadır. Kainatın bizim dünyamız haricindeki yerlerinde, şimdiki halde, hayatın mevcudiyetini kati olarak bilmiyoruz.
Dünyanın, güneşten geldiğini, zamanla şeklini, manzarasını değiştirdiğini ve bu suretle en nihayet, bugünkü hali aldığını hatırlattıktan sonra, şimdi dünyada hayatın tetkikine geçilebilir.
Fakat hayatın dünya üzerinde nasıl başladığını henüz kat'î surette bilmiyoruz.
Hayatın ince, sulu çamur şeklinde tabîi şerâit altında başlamış ve sonra, hissolunan surette, yavaş yavaş tamamıyla hayata mahsus vasıflar almış olması muhtemeldir. Herhalde şunu kabul etmek lâzımdır ki hayat tabiatın haricinde gelmiş değildir ve tabiâttın fevkinde bir amelin eseri de değildir. Hayat tıpkı suyun buhar olması; bazı cisimlerin billür haline geçmesi, hararet tesiri ile toprağın yarılması kabilinden zaruri bir tabiat hadisesidir ve husulü lâzım olan tabii sebepler mevcut olduğu zaman kendiliğinden hâsıl olmuştur.
İlk hayata ait, bu güne kadar edinebildiğimiz bütün bilgilerin kitabı ''kayalar sicilidir''. Bu sicile göre en eski kayalar, hiç bir hayat eseri göstermiyor. Çok sonraları da kayalarda görülen ilk hayat izleri pek basit şeylerdir. Küçük hayvan kabukları, deniz otlarının sapları gibi.
(...)
Daha sonra (1-2 milyon süren devrede) denizde ilk balıklar meydana geldi. Bu devirde, karada henüz toprak dahi yoktu. Bundan sonradır ki karada, birden pek mütenevvi, kalın bataklık nebatları görülür. Bu nebatların çoğu, büyük ağaçlar halinde yosunlar, ağaç büyüklüğünde otlar gibi şeylerdir.
(...)
Asırdan asıra bir çok şekilde hayvanlar, denizden karaya çıkmaya başladı. Bunlar hem kara, hem deniz hayvanları idi. Karada bataklıkta yaşarlardı.
(...)
Bu devirden sonra bir yaz ve büyük bir yeni hayat devresi başladı. Dünyanın haritası, bugünkü dünya haritasına, müphem sürette benzedi. (İlk hayatın başlangıcından, bu güne geçen zaman, 60 veya 600 milyon sene tahmin edilmektedir.) Bu yeni devrin başlaması ile, ilk defa dünyada, Mer'alar vücut buldu... Mer'alarda ot yiyen hayvanlar meydana geldi. Bu devir inkişaf ettikçe, nebatlarının ve hayvanlarının bugün dünyada görülenlere benzeyişleri artti. Yavaş yavaş çirkin ve kaba nesiller, bugünün mütekamil memeli hayvanlarına inkılap etti. Bu hayvan zümresinin başında; sıra ile maymunlar, kuyruksuz maymunlar ve nihayet insanlar bulunmaktadır. Tesbit ettiğimiz hayat zincirinin başlangıcı ve nihayeti daha aydınlatılmak ihtiyacındadır.
(...)
Gördük ki, hayat zincirinin son halkası insandır. Bu zincire nazaran insanın sair memeli hayvanlar gibi, daha basit bir sınıfa ait cetlerden geldiği kanaatine varılır.
Filhakika umumiyetle iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların müşterek bir cetleri vardır. Bu cet dahi, daha basit şekilleri haiz bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinin birinden ayrılıyor. Bu memeli hayvan bir nevi yerde sürünen hayvandan ve nihayet bunların hepsi de ilk hayat şekli olan iptidai hücreye dayanıyor. İnsanın bu şeceresi, insanın teşrihi ile sair kemikli hayvanların teşrihi arasındaki mukayeselere müstenittir.
(...)
İnsanların ceddi olarak tasvif olunan mahlük,kayalar arasında saklanan koşucu bir mahluk idi. Bu mahluk kolayca ağaçlara tırmanabiliyor, ayaklarının başparmakları ile ikinci parmakları arasında bir maddeyi tutabiliyordu. Bu insan ceddinin dünya yüzünde yaşadığı devir; ilk memeli hayvan devri pek eskidir. Fakat bu mahlukta tabii, bir cetten iniyordu. Bu cet daha eski bir zamanda yerde sürünen hayvanlar devrinde yaşamıştır. Bu hayvan, ağaçlar arasında yaşardı.
İnsanların cetleri olan bu mahlukatlara ait olmak üzere bulunan ilk izler arasında en mühimleri bazı taşlar ve bilhassa çakmak taşlarıdır. Bunlar pek kaba tarzda ve elde tutulmak için yontulmuşlardır.
Bu ilk aletler arasında en eskileri milâttan 50.000 senedden daha evvelki zamanlara aittir. Fakat bu ilk aletleri yapan mahluklara ait ne kemiklere ne de buna benzer sair izlere bu güne kadar tesadüf edilmemiştir. Binaenaleyh, bu mahlüklara, yalnız eser olarak bıraktıkları bu ilk aletlerin mevcudiyetiyle intikal ediyoruz.
Sonuç
Yaşamın yeni yeni detaylarını öğrendiğimiz bu enfes hikayesini Atatürk'ün ağzından dinlemek gerçekten de heyecan verici. Ancak Atatürk'ün bilim ve özellikle de evrimle ilişkisini öğrenmek için, Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen bir etkinlikte Prof. Dr. Zafer Toprak tarafından verilen aşağıdaki 4 kısımlı sunumu dinlemenizi de tavsiye ederiz:
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 195
- 125
- 65
- 48
- 43
- 38
- 36
- 7
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. İnan. (2007). Atatürk Hakkında Hatıralar Ve Belgeler. ISBN: 9789944881401. Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları.
- R. E. Ünaydın. (1954). Atatürk Tarih Ve Dil Kurumları - Hatıralar. Yayınevi: Türk Tarih Kurumu.
- A. A. Merkezi. Atatürk'ün Söylev Ve Demeçleri. (30 Haziran 2013). Alındığı Tarih: 30 Haziran 2019. Alındığı Yer: Atatürk Araştırma Merkezi | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:34:51 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.