Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi Nedir?

12 dakika
26,922
Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi Nedir? Jam Campüs
Evrim Ağacı Akademi: Yaşamın Kimyası Yazı Dizisi

Bu yazı, Yaşamın Kimyası yazı dizisinin 7 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Yaşam Nedir? Canlılığı Nasıl Tanımlarız?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Canlılığın ortak özellikleri ile ilgili yazımızda, "Canlılığın ortak özelliklerini tanımlarken, biyolojik maddelere odaklanmak yerine, kimyasal ve hatta fiziksel temellere dayanmamız gerekmektedir." demiştik. Bu cümle içerisinde yer alan "kimyasal ve fiziksel temeller", tüm canlığının sahip olduğu atomlar ve onların oluşturduğu moleküller anlamına gelmektedir. En nihayetinde "canlılık" ve "cansızlık", ne olduklarından bağımsız olarak, illâ ki atomlardan ve moleküllerden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu atom ve moleküllerin davranışları, oluşturdukları sistemlerden sadece biri olan "canlılığın" davranışlarını da belirlemektedir.

Bu süreçlerdeki aksamalar çeşitli hastalıklara neden olabilirken, canlı türleri veya bireyleri arası ufak tefek farklılıklar da, türler veya bireyler arası çeşitliliğe yol açmaktadır. Öyle ki, bütün türlerin var olmasını sağlayan evrimsel değişimin temelinde, en nihayetinde, atom ve moleküller arası etkileşimler ve bunların çeşitliliği yatmaktadır. Sadece bu da değildir: Birbiriyle aynı veya farklı olabilen atomların birbirleri ile etkileşimleri, vücudumuz içerisindeki metabolik süreçlerin devamlılığını sağlanmaktadır.

Uzun lafın kısası, atomların ve moleküllerin çeşitliliği, canlılığın devamlılığı ve çeşitliliği için büyük öneme sahiptir. Bu atomik ve moleküler çeşitliliği gruplara bölerken kullandığımız en önemli kategorilerden biri, bazı moleküllerin (özellikle de bileşiklerin) suda çözündükleri sırada açığa çıkardıkları iyonlara göre baz ya da asit adını almalarıdır: Suda çözündüğünde hidrojen (H+) iyonu verene asit, hidroksit (OH-) iyonu verene ise baz adı verilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu ayrımın önemi, yazımızın ilerleyen kısımlarında daha anlaşılır olacaktır. Ancak özetle asit ve bazlar, canlılar için sıradan bir adlandırmadan çok daha fazlasıdır: Canlılığın yoluna devam edip edemeyeceğini doğrudan belirleyen abiyotik faktörlerden biri olan pH değeri, doğrudan doğruya bu H+ veya OH- iyonlarının biri ortamdaki (örneğin hücre içindeki) miktarına göre belirlenmektedir.

pH ve pOH Nedir?

pH, İngilizcede "power of Hydrogen" (Tür: "Hidrojen Gücü") adı verilen bir terimin kısaltmasıdır. Benzer şekilde, pOH da İngilizcede "power of hydroxide" (Tür: "Hidroksit Gücü") adı verilen bir terimin kısaltmasıdır. pH değeri, aynı zamanda ortamdaki hidrojen iyonu [H+] ile hidroksit iyonunun [OH-] derişimlerinin oranını da ifade eder. Örneğin bu iki iyon oran olarak eşit miktarda (yani 1:1) bulunduğunda, pH değeri 7 olur (bu durumda pOH değeri de 7'dir). Bu tür çözeltilere nötr çözelti deriz.

pH değerinin alabileceği en büyük sayı 14, en düşük sayı ise 0'dır. Benzer şekilde, pOH değerinin alabileceği en büyük sayı 14, en düşük sayı ise 0'dır. Bu iki değerin toplamı, daima 14 olmak zorundadır. Dolayısıyla pH'ı 8 olan bir çözeltinin pOH değeri 6 olacaktır (14-8=6). Eğer H+ derişimi OH- derişiminden fazla ise çözelti asidik demektir; yani pH değeri 7'den küçüktür. Eğer OH- derişimi H+ derişiminden fazla ise maddemiz bazik demektir; yani pH değeri 7'den büyüktür.

pH Neden Zıt Çalışıyor? Asitlik Arttıkça pH Neden Azalıyor?

Bu zıtlık, ilk etapta kafanızı karıştırabilir: "Eğer pH değeri hidrojen gücü demekse ve daha çok hidrojen de asitliğin artması anlamına geliyorsa, neden hidrojen arttıkça, yani asitlik arttıkça, pH değeri azalıyor ki?" diye sorabilirsiniz. Bunun çok iyi bir nedeni vardır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu zıtlığın nedeninin anlamak için, pH'ın nasıl hesaplandığına bakabiliriz: Bir çözeltinin pH'ını bulmak için, o çözeltinin hidrojen konsantrasyonunu çeşitli yöntemlerle tespit edip, aşağıdaki işlemden geçirmek yeterlidir:

pH=−log⁡[H+]\text{pH}=-\log[H^+]

Yani bir çözeltinin pH'ı, o çözeltideki hidrojen iyonlarının logaritmasının eksi değeri olarak tanımlanmaktadır. Bu eksi nedeniyle pH değeri azaldıkça, aslında hidrojen oranı artmaktadır. pH değeri arttıkça, aslında hidrojen oranı azalmaktadır.

Buna ek olarak, pH tanımında kullandığımız fonksiyonun logaritmik bir fonksiyon olmasının önemli bir sonucu vardır: pH değerindeki 1 birimlik değişim hidrojen iyon derişimindeki 10 katlık değişime karşılık gelmektedir! Yani pH'ı 4 olan bir asit, pH'ı 5 olan bir asitten sadece %25 değil, tam %1000 (10 kat) daha asidiktir!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

pH cetveli ve pH değerlerindeki ürünlere bazı örnekler.
pH cetveli ve pH değerlerindeki ürünlere bazı örnekler.
eödev

pH Skalası Neden 0-14 Arasında Değişiyor?

pH skalasının sınırlarını belirleyen şey, yeryüzündeki en önemli çözücülerden biri olan ve bildiğimiz anlamıyla yaşamın da vazgeçilmezi olan suyun amfoterik özellikleridir. Bu, suyun hem asit hem de baz olarak davranabilmesi anlamına gelmektedir.

Suyun bunu yapabilme nedeni, her zaman aşina olduğumuz H2O molekülleri şeklinde kalmıyor olmasıdır. Aslına bakarsanız su moleküllerini bir arada bırakacak olursanız, birbirleriyle tepkimeye girerek hidronyum ve hidroksit olarak bilinen iki moleküle dönüşürler. Bu tepkime, şöyle ifade edilir:

2H2Ol⇌H3Oaq++OHaq−2H_2O_{l}\rightleftharpoons{H}_3O^+_{aq}+OH^-_{aq}

Burada 2 adet sıvı su molekülü tepkimeye girerek hidronyum ve hidroksit oluşturmaktadır. Buna, kendi kendine iyonizasyon denmektedir. Bu denklemde saf suyun oluşturduğu hidronyum ve hidroksit moleküllerinin konsantrasyonu (derişimi) birebir aynıdır ve her ikisinin de molaritesi, 25°C'de 1.0×10−71.0\times{10^{-7}} düzeyindedir. İşte bu iki molaritenin çarpımı, her zaman 1.0×10−141.0\times{10^{-14}} değerini vermektedir:

Kw=[H3O+][OH−]=1.0×10−14K_w=[H_3O^+][OH^-]=1.0\times{10^{-14}}

Burada KwK_w, tepkime sabiti olarak bilinen bir sayıdır. Bunun logaritması, bize 14 sayısını vermektedir:

Tüm Reklamları Kapat

pKw=−log⁡1.0×10−14pK_w=-\log{1.0\times{10^{-14}}}

pKw=14pK_w=14

İşte bu sayı, pH ve pOH oranlarının toplamının daima 14 olmasını gerektirmektedir. Bunu sağlayan uç değer sayılar 0 ve 14'tür (pH=0 veya pH=14 olabilir). Bu nedenle pH değerleri daima 0-14 arasında olmak zorundadır.

Tüm Reklamları Kapat

pH Ne İşimize Yarar?

Bahsini geçirdiğimiz üzere tüm canlılar fiziksel ve kimyasal etkileşimlerin bir sonucu olarak yaşamlarını sürdürürler. Hâl böyle olunca bu etkileşimlerden asit, baz ve nötr özelliğine sahip yeni bileşikler veya ürünler ortaya çıkar. Bu özellikleri sayesinde belli moleküller ile etkileşime girip belli başlı hücresel aktiviteleri yerine getirebilirler.

Örnek olarak vücudumuza almış olduğumuz besin öğeleri içerdiği mineraller sayesinde asidik ya da bazik özellik gösterir. Sindirime giden yolculuklarında, midemizin asidik özellik gösteren düşük pH’sında aşındırmaya bağlı olarak parçalara ayrılırlar. Parçalara ayrılan bileşiklerin bir kısmının mideden emildiğini düşünelim ve emilen bu bileşiklerin pH'ının 7’den yüksek, yani bazik olduğunu varsayalım.

Sözünü ettiğimiz davranışın aşırıya kaçması halinde bir süre sonra kanın pH'ı bozulacaktır; yani kanın mevcut pH değeri olan 7.45'ten çok daha bazik bir hale geçerek alkaloz adını verdiğimiz hastalığa sebebiyet verecektir. Asitin başrolde olduğu tam tersi bir senaryo işleseydik, kanın normal pH değerlerinin altına düşmesine bağlı olarak asidoz adını vermiş olduğumuz hastalık baş gösterecekti.

Örnekten de anlaşılacağı üzere canlıların yaşamında direkt olarak etkin söze sahip olan pH, özellikle de tarım, tıp, su arıtma, kimya, ilaç sektörü gibi pek çok alanda karşımıza çıkmakta ve ölçülmesi önem arz etmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Klasikler Seti 2 (8 kitap)

Ağaçlar
“Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.

Yollara düşme özlemiyle kederlenir yüreğim, akşamları rüzgârda uğuldayan ağaçları duyduğumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esası da anlamı da çıkar ortaya. Sanıldığı gibi acıdan kaçıp gitme arzusu değildir bu. Yurda, ananın belleğine, hayatın yeni kıssalarına duyulan özlemdir. Eve götürür insanı. Her yol eve götürür, her adım doğumdur, her adım ölümdür, her mezar anadır.

Böyle uğuldar ağaç, çocuksu düşüncelerimizden ürktüğümüz akşam vakitlerinde. […] Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur.”

Resimli Başyapıtlar: Aurélia

Gérard de Nerval

Resimleyen: Ali Çetinkaya

“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”

Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.

Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.

Resimli Başyapıtlar: Beyaz Geceler

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Resimleyen: Nicolai Troshinsky

“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”

Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.

Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka’yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”

Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler’in zarif ve yalın üslubuna bu kez Nicolai Troshinsky’nin büyüleyici çizimleri eşlik ediyor.

Resimli Başyapıtlar: Dönüşüm

Franz Kafka

“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”

Kafka işte bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlıyor yirminci yüzyılın en etkileyici eserleri arasında yer alan Dönüşüm’e.

Keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan bu başyapıt, Arjantinli çizer Luis Scafati’nin hayal gücüyle birleşince, ortaya seyre doyulmaz bir edebi ziyafet çıkıyor.

“Kafka’nın sanatı okuyucuyu onu yeniden okumaya zorluyor. Eserlerinin sonları –ya da olmayan sonları– açık açık ifade edilmeyen, ama hikayenin başka bir bakış açısıyla yeniden okunmasını gerektiren açıklamalar sunuyor.”

Albert Camus

“[Kafka] ziyadesiyle bürokratikleşmiş bir toplumun şiirsellikten yoksun kumaşını romanın o muazzam şiirine; bir adamın gayet sıradan öyküsünü… bir mite, destana, daha önce görülmemiş bir güzelliğe dönüştürüyor.”

Milan Kundera

Gizemli Bir Maske

Fernando Pessoa

Geç git, kuş, geç git, bana da geçip gitmeyi öğret!

Bir bilinmezlik olmayı seçen, yazma eylemini kendine özgü bir sahne yorumuyla icra eden, Modernizmin geç keşfedilen öncülerinden Fernando Pessoa başyapıtı sayılan Huzursuzluğun Kitabı’nda şöyle yazar: “Yaratmak uğruna kendimi yok ettim; kendi içimde o kadar dışıma attım ki kendimi, kendimin dışında varlık sürüyorum artık. Farklı oyuncuların farklı oyunlar oynadığı boş bir sahneyim ben.” Bu benzersiz günlük, Bernardo Soares imzalıdır. Şiirle yaşamış, yarattığı onlarca kimlik, karakter aracılığıyla modern şiire ve yazına mührünü, hayattayken yayımladığı tek Portekizce şiir kitabı ve üç İngilizce kitabın yanında koca bir bavul elyazmasıyla bırakmıştır Pessoa.

Martín López-Vega’nın hazırladığı bu seçki, Pessoa’nın baş aktörleri olarak nitelenen, kendisinin de öyle kurguladığı Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Álvaro de Campos’un şiirlerinden bir seçmeyi Adolfo Serra’nın illüstrasyonlarıyla bir araya getiriyor.

Bugün, yapıtıyla ördüğü bulmaca hâlâ bütünüyle gün ışığına çıkmamışken, dünyanın başka coğrafyalarında başka “yaşayan karakter”lere kendine özgü bir bilgelikle dokunarak sözünü sürdürüyor Pessoa.

Dünyada ileri gitmek için ne kadar çok şey ödünç aldım!

Ne kadar ödünç şeyi sanki benimmiş gibi kullandım!

Ben kendim de, yazık ki, bana ödünç verilen şeylerden başka bir şey değilim.

Resimli Başyapıtlar: Kara Kedi

Edgar Allan Poe

“Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek.”

Edgar Allan Poe’nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, düş ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe’nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşetli ürperişi okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe’nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor.

“Edgar Allan Poe’nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım.”

Alfred Hitchcock

“Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikâyeleri neredeydi?”

Arthur Conan Doyle

Palto

Nikolay Gogol

Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”

“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy

Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılan ise otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”

Dostoyevski

“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”

Vladimir Nabokov

Resimli Başyapıtlar: Satranç

Stefan Zweig

Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle tamahkarlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz…

New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranç oyuncusu bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.

Akif Kaynar’ın karakterlerin iç dünyasını yansıtan, öykünün önemli noktalarını canlandıran resimleri de Zweig’ın bu ölümsüz klasiğini bambaşka bir boyuta taşıyor.

Devamını Göster
₺1,400.00
Klasikler Seti 2 (8 kitap)

pH Nasıl Ölçülür?

Elbette yukarıdaki matematiksel yöntemi kullanarak pH'ı ölçebilirsiniz; ancak bunu çok daha hızlı yapabileceğiniz ayraçlar üretilmektedir: Örneğin turnusol kağıdı adı verilen, dokundurulduğu çözeltinin asit ya da baz olduğunu kağıttaki renk değişiminden anladığımız çeşitli ayraçlardan faydalanmanız mümkündür. Bu ayraçlar, matematiksel bir değerden ziyade, gözleme dayalı bir veri sunmaktadır. Çok daha hassas bir pH verisine ihtiyaç duyuyorsanız, çözeltinizdeki hidrojen iyonlarını ölçüp pH hesabı yapabilen pH metreler işinizi görecektir.

Turnusol kağıdı ve olası pH değerlerinin renk karşılığı.
Turnusol kağıdı ve olası pH değerlerinin renk karşılığı.
Aquaist

Asit Nedir?

Bu kavram ile karşılaşmanız, muhtemelen aldığınız gazlı içeceğin köpük çıkarmasını merak ettiğiniz o ilk andan kaynaklanmaktadır. Sonrasında ortaokulda asit başlığında sizlerle tanıştırılan kezzap ile asitlere karşı küçük bir kaygıya kapılacak ve aklınıza bir soru gelecektir: "İçeceğimdeki asit bana zarar vermezken, kezzap neden bana zarar verir?"

Asiti Tehlikeli Yapan Nedir?

Bir önceki konu başlığında da dile getirdiğimiz üzere, asit adını verdiğimiz bileşikler suda çözündüklerinde ortama hidrojen iyonu (H+) vermektedirler. Bir bileşiğin ne kadar asidik olduğunu içeriğindeki H+ iyonlarının derişimi belirler; ne kadar fazla serbest H+ iyonu varsa bileşiğiniz o kadar asidiktir. Asidik özellik arttıkça, hem canlı hem de cansız dokularda aşınmaya bağlı olarak yaratacağı hasar da artacaktır.

Nitrik asit (kezzap)
Nitrik asit (kezzap)
Ekşişeyler

Gelelim sorumuzun cevabına: Kezzap (veya kimyasal ismiyle nitrik asit) gibi kuvvetli asitlerin (0 ila 3 pH arasını tanımlar) sahip oldukları serbest hidrojen miktarı, içeceğinizin serbest hidrojen miktarından fazladır: Kolanın pH'ı 2.5 civarında, nitrik asitin pH değeri ise 0.3 civarındadır. Bu değerler birbirlerine yakın gibi gözükse de ve hatta ikisi de "kuvvetli asit" tanımına uysa da unutmayın: pH tanımında kullandığımız fonksiyon, logaritmik bir fonksiyondur. Dolayısıyla pH değerindeki 1 birimlik değişim hidrojen iyon derişimindeki 10 katlık değişime karşılık gelmektedir. Yani kezzap, koladan 158 kat güçlü bir asittir!

Kezzabın çok daha fazla serbest hidrojen iyonu barındırması, cildinizi çok daha fazla aşındıracağı anlamına gelir - ki bunu vücudunuz üzerinde deneyimlemek acı verici olacaktır. Bu yüzden özellikle kuvvetli asitleri kullanırken veya deney yaparken dikkatli olmalısınız. Gündelik hayatta kuvvetli asitler ile sık sık karşılaşmasak da zayıf asitlerle hep iç içeyizdir. Özellikle sabahları kahvaltıda tükettiğimiz sütler, uyanmak için içtiğimiz kahveler, birçok meyve ve daha sayılamayacak kadar fazla ürün, asit özelliği ile karşımıza çıkar.

Tehlikeli Asitlerin Depolanması

İş sağlığı ve güvenliği kapsamında asitler ağırlıklı olarak aşındırıcı madde sınıfı içerisinde yer almaktadır. Başlıca bu sınıf içerisinde kromik, hidroklorik, nitrik, pikrik, perklorik ve sülfürik asitler bulunur. Başlıca iki gruba ayrılır:

  • Oksitleyici Asitler (nitrik, sülfürik, perklorik ve fosforik asitler): Diğer asitlerden ayrı bir güvenlik kabininde muhafaza edilmelidir.
  • Organik ve Mineral Asitler: Oksitleyici asitlerden ayrı bir güvenlik dolabında saklanmalıdır.
Kimyasalların depolanması için özel prosedürler uygulanıp her kimyasalın kendi karakterine özel depolanması söz konusudur.
Kimyasalların depolanması için özel prosedürler uygulanıp her kimyasalın kendi karakterine özel depolanması söz konusudur.
Deposit

Tehlikeli Asitler için İşleme Prosedürleri

Güçlü asitlerle çalışırken kullandığınız aside uygun malzemeden eldivenler kullanılmaktadır neopren buna güzel bir örnektir. Bir yüz siperi, gözlük ve laboratuvar önlüğü de giyilmelidir. Konsantre asitlerle çalışırken laboratuvar önlüğü üzerine ekstra bir koruyuculuk katması için neopren önlük giyilmelidir.

Tehlikeli Asitler Nasıl Yok Edilir?

Bazı asitler (hidroklorik asit, sülfürik asit ve asetik asit gibi), çeşitli prosedürler izlenerek nötralize edilebilir. Nötralize edildikten sonra bu asitler kanalizasyona verilebilir. Kanalizasyona verilemeyen kromik asit veya nitrik asit gibi diğer asitler etiketlenmeli ve Çevre İş Sağlığı ve Güvenliği tarafından toplanmalıdır.

Baz Nedir?

Bazlar, suda çözüldüğünde hidroksit iyonları (OH-) veren moleküllerdir. Tıpkı asitler gibi bazlar da tehlikeli olabilirler. Özellikle kuvvetli bazlar olan potasyum hidroksit ve sodyum hidroksit ile çalışmak oldukça tehlikeli olup, özel güvenlik ekipmanlarına sahip olmayı gerektirir. Öyle ki dokunmadan kaçınsanız bile, koklamanız dahi sizin için zararlı olacaktır.

Tabii her baz bu kadar tehlikeli değildir. Gündelik hayatta kullandığımız el sabunları, deterjanlar vb. ürünler bazlara örnek verilebilir. Bazlar bu kadar zararlı olsa bir sabunu sürekli vücudumuza temas ettirebilir miydik? Elbette hayır. Burada önemli olan, hidroksit derişiminin ne seviyede olduğudur.

Tüm Reklamları Kapat

Günlük hayatta kullandığımız sabunlar bazik ürünlere örnek verilebilmektedir.
Günlük hayatta kullandığımız sabunlar bazik ürünlere örnek verilebilmektedir.
Sabah

Tehlikeli Bazların Depolanması

Bazlar güvenlikli dolaplarda saklanmalıdır. Eğer böyle bir imkan yoksa, kimyasalın muhafaza edildiği saklama kabının taban kısmı bir küvete ya da metal bir levhanın üzerine oturtulmalıdır. Olası sızdırmalara karşı zemini korumak ve çökmelerin önüne geçmek adına bu yönteme başvurmak gerekmektedir.

Tehlikeli Bazlar İçin İşleme Prosedürleri

Bahsini geçirdiğimiz üzere bazı bazlar solunum yoluyla da ciddi tehlikeli oluşturabilmektedir. Bu nedenle deneyler kimyasal çeker ocakta yapılmalıdır. Eldiven, laboratuvar önlüğü ve koruyucu gözlük takılmalıdır. Asitler ile çalışmalarda kullanıldığı gibi bazlarda da neopren veya nitril eldivenler kullanılabilir. Eldivenler ile birlikte mutlaka neopren önlük ve kimyasal sıçrama gözlüğü olan bir yüz siperi takılmalıdır. Eğer çok ciddi bir soluma tehlikesi varsa, uygun kartuşlu bir solunum cihazı takılmalıdır.

Tehlikeli kimyasalların kullanımı sırasında güvenlik ekipmanları hayatı öneme sahiptir.
Tehlikeli kimyasalların kullanımı sırasında güvenlik ekipmanları hayatı öneme sahiptir.
Airclinic

Tehlikeli Bazlar Nasıl Yok Edilir?

Bazı bazlar (potasyum ve sodyum hidroksit gibi), çeşitli prosedürler izlenerek nötralize edilebilir. Nötralize edildikten sonra bu bazlar kanalizasyona verilebilir. Kanalizasyona verilemeyen alüminyum hidroksit gibi diğer bazlar etiketlenmeli ve Çevre İş Sağlığı ve Güvenliği tarafından toplanmalıdır.

Yaşamın İçin Gereken Asit ve Baz Dengesi

Vücudumuzda pek çok farklı görevde rol alan omurilik, kan, lenf gibi hayati öneme sahip sıvılar yer alır. Bu sıvıların başlıca görevi homeostaz ya da bir diğer deyiş ile "iç denge" adı verilen vücudun kararlı halde kalmasını sağlamaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu kararlı hal canlının yaşayabileceği optimum değerlere karşılık gelir pH için düşünüldüğünde bahsini geçirdiğimiz sıvılar ağırlıklı olarak 6 ila 8 pH arasında değer almaktadırlar. Bu değer aralığı sayesinde sindirim yoluyla ya da herhangi başka bir yolla vücut içerisinde gelebilecek olası asit ya da baza karşı oldukça duyarlı halde olmaktadır. Kan örneğinde vermiş olduğumuz olası sapmalar hastalıklara hatta bireyin ölümüne sebebiyet verebilir fakat bunun önüne geçmek adına amfoter adı verilen baza karşı asit, asite karşı baz gibi davranan bileşikler yer alır. Bu bileşikler sayesinde kandaki ya da başka herhangi bir sıvıdaki pH'ın ciddi miktarda anlık artışının önüne geçilmiş olur.

DNA'daki Asit ve Baz Birlikteliği

Asit ve baz birlikteliği homeostaz (vücut dengesi) için önem arz ettiği kadar, hücrelerimizin içine, hatta genetik kodlarımıza dahi yansımıştır! Deoksiribonükleik asit ya da bilinen adıyla DNA molekülü, içerisinde; deoksiriboz şekeri, adenin, guanin, sitozin ve timinin yer aldığı organik bazlar ve fosfat grubu yer alır. İlginç bir şekilde, DNA'yı oluşturan parçalarda organik bazların yoğunlukta olduğunu ve "deoksiribonükleik asit" isimlendirmesindeki "aside" dair bir şey görememekteyiz.

DNA'nın şematik gösterimi
DNA'nın şematik gösterimi
Sihirli Fasülyeler

Bunun başlıca sebebi fosfat grubudur. DNA'daki fosfat grubu, DNA'nın yapısında çok büyük bir rol oynar. Azotlu bazlar, baz eşleşmesinde anahtar bir role sahip olsa da, temel özellikleri, fosfat omurgasını oluşturan negatif yüklü fosfat gruplarının asidik özellikleri kadar belirgin değildir. Bu yüzden DNA, bütünüyle asidik bir karaktere sahiptir. Benzer durum RNA'da da söz konusudur.

Sonuç

Farklı örnekler ile aktarılmaya çalışıldığı üzere asit ve baz adlandırması tüm bileşiklerin bir anlamda kimyasal karakterlerini ifade etmektedir. Bu ifadeye sahip bileşikler tüketebileceğimiz görece büyük bileşikler olabileceği gibi, yönetici molekülümüz DNA'mızın içerisinde dahi yer almaktadır. Bu doğrultuda, bu iki kimyasal karakterin birlikteliğinin, hem canlılar hem de cansızlar tarafından ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu tekrardan vurgulamakta fayda vardır. İçinde yaşadığımız evrenin ve bizlerin gözümüzle göremediğimiz mikrokozmik ölçekteki yapıların etkileşimlerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmakta olduğunu unutmayalım.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
37
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 25
  • Bilim Budur! 10
  • Muhteşem! 5
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 3
  • Umut Verici! 3
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • İnanılmaz 1
  • Üzücü! 1
  • Güldürdü 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 27/05/2025 22:31:06 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11194

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. Karahasan, et al. Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi Nedir?. (29 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 27 Mayıs 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11194
Karahasan, A., Bakırcı, Ç. M. (2021, November 29). Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi Nedir?. Evrim Ağacı. Retrieved May 27, 2025. from https://evrimagaci.org/s/11194
A. Karahasan, et al. “Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi Nedir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 29 Nov. 2021, https://evrimagaci.org/s/11194.
Karahasan, Akın. Bakırcı, Çağrı Mert. “Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi Nedir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 29, 2021. https://evrimagaci.org/s/11194.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close