Evrim son derece kaotik mekanizmalarla işleyen, anlaşılması zor bir teoridir. İlk bakışta, hatalı olarak sadece en uyumluların hayatta kalmasını amaçlayan bilinçli bir yapıyla benzeştirilir. Her ne kadar bir bilinçle benzeşimde bulunmak çoğunlukla işe yarasa ve hatta kolaylık sağlasa da evrimin karmaşık sonuçlarını açıklamaya çalıştığımızda, bu yaklaşımın yetersiz olduğunu sorduğunuz sorudan anlayabilmekteyiz.
Evrim anlaşılması gerçekten zor bir mekanizmadır. Evrimin bu özelliği bizim için (göreceli) çok fazla sayılabilecek yılları gerektirmesinden gelir. Bir olayın olma olasılığını küçük gördüğümüzde, o olasılığın gerçekleşemeyeceğini varsayarız. Aslında çokta haksız sayılmayız çünkü bazı olasılıklar o kadar küçüktür ki gerçekleşmesinin mümkün olabileceği zaman aralığı yaşam süremizi epeyce aşmaktadır. Hatta bu durum bizde, mümkün olan olasılıklara karşı büyük bir ön yargıya sebep olur. İki kurşunun havada çarpışması olasılığı düşük gelir mesela. Fakat yine de gerçeklik bizi şaşırtır ve olmaz dediklerimiz olur hale gelir. Çünkü anlamsız gördüğümüz küçük değişiklikler(rüzgarın hızı vs.) büyük garipliklere sebep olabilir. Şimdi bu önyargıdan kurtulduğumuza göre durumu izah etmek için küçük bir seçilim olayını düşünelim.
Not: Vereceğim örnek gerçek durumun bir benzeridir. Sadece durumun anlaşılması için kolaylık sağlama amacıyla gerçeğinden uyarlanmıştır.
Zürafanın atası olan kısa boylu bir polülasyon hayal edelim. Bu popülasyonda bildiğimiz üzere evrim olması için bir seçilim baskısı gerekmekte. Bu seçilim baskısı bu durumda yiyecek kıtlığı olacaktır. (seçilim baskısının aslında cinsel seçilim olduğu daha sonradan anlaşıldı ancak durumun anlaşılmasının kolay olması için burada yiyecek kıtlığını seçilim baskısı olarak vermek istiyorum) Yiyecek kıtlığında popülasyondaki uzun bireyler hayatta kalacaktır ama sadece uzun oldukları için mi hayatta kalacaklardır?
Bu canlılar sadece uzun boya erişmekle kalmadılar. Uzun olmak seçilim baskısını yenmek için kritik bir özelliktir fakat bu seçilim baskısı birden olsaydı muhtemelen pek bir işe yaramayabilirdi zira uzun olmanın bazı problemler getireceği aşikardır.
Beyin denen masraflı ama bir o kadar da önemli organ uzun boyunlu bir vücutta yeterince beslenemez. Kalbin gücü pek yeterli gelmez bu vücudu işletmeye. Boyun uzamasıyla birlikte bazı başka özellikler de gerekir. Bu başka özelliklerin ayrıntılarında boğulmadan kabaca aynı anda nasıl kazanıldıklarını şu şekilde açıklayabiliriz;
İlk başta kısa ve seçilim baskısı olmayan popülasyonda, baskı olmasa da çeşitlilik vardır. Bu çeşitliliklerin arasında biraz uzun olanlar, biraz kısa olanlar ve ilk başta pek bir faydası olmayan özellikler de bulunur. Bu faydasız görünen özelliklerin içinde uzun olunduğu zaman faydalı olabilecek o ayrıntı dediğim özelliklerden kalbin fazla kuvvetli çalışması da vardır.
Kalbin büyük olması normalde zararlıdır ve beyin kanamalarına sebebiyet verebilir. Zaten bu sebeple popülasyonda sayıları pek fazla değildir fakat yinede vardırlar. Sonra gün gelir devran döner ve uzun olmaları için yiyecek kıtlığı gibi bir seçilim baskısı gelir. Bu koşullarda uzun olanlar daha fazla hayatta kalır ama kısa olupta kalbin daha büyük olması için gerekli genleri taşıyanlar da az da olsa yaşarlar. Kısa oldukları için ortamla uyumsuz görünebilirler ama kalbin büyük olması için gerekli genleri taşıyorlardır. Bu iki biyoçeşitliliğe sahip canlılar çiftleştiğinde hem uzun hem de kalbi buna uygun olanlar, uzun olupta kalbi yetersiz olanlara göre avantajlı olacaklardır. Yani ilk başta faydası yok gibi görünen genler ileride faydalı diyebileceğimiz başka avantajlar sağlayabilecektir.
Burada son derece basit görünen bir seçilim olayında bile karmaşık genetik mekanizmaların nasıl önemli roller üstlendiğini umarım idrak edebilmişsinizdir. (hatta cinsel seçilimle birlikte durum çok daha karmaşıktır)
Şimdi geldiğimiz noktada öjeni işleminin, bu karmaşık ve uzun vadede faydalı olan genleri nasıl yok ettiğini fark edeceksinizdir. Bu sebeple aslında evrimsel çeşitliliğe zarar verdiği için öjeninin, evrim geçirme yeteneğimizi kısıtladığı bile söylenebilir. Ayrıca hiç etik değil. Bu arada ahlakın da evrimsel süreçlerle oluştuğunu belirtmek isterim.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (26 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 26 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (26 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 26 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı