Bunun bir tek cevabı var: Öğrenmek. Kimse annesinin karnından dinin, kültürünü ne olduğunu bilerek doğmaz. Bunlar da sonradan öğrenerek edindiğimiz değerlerdir. Ancak, bunların bilincimizde ve bilinçaltımızda köklendiren ana kültürün (Ishmael, Daniel Quinn) devamlı olarak bunları farklı aygıtlar yoluyla empoze etmesidir. Louis Althusser de bunu devletin ideolojik aygıtları kavramı ile çok güzel özetliyor. Ailede başlayan daha bebeklikten itibaren zihnimizi şekillendiren bu söylemler okulda, işte ve hatta mahkeme salonlarında baskısını devam ettiriyor. Evet, dediğiniz gibi bunlar kişinin bireysel edinimleriyle değişebilir. Ancak, başkalarının fikirlerini değiştirmeye geldiğinde bu o kişi için yukarıda saydığımız kurumlarla ve ideolojilerle sizin verdiğiniz bir savaş haline gelir. Ana kültür arkadan bunları devamlı fısıldamaya devam ederken de bunu yapmak çok zordur. Bir de bunu yaparken bizim de kendi ideolojimizin aygıtı haline geldiğimizi unutmamak gerekir. Bir de insanların otomatik olarak karşıt görüşü reddetmek gibi bir refleksi var ki bunun üstesinden gelmek daha da zor. Bana kalırsa bunu mümkün kılmanın tek yolu kişinin öncelikle kendisinin sahip olduğundan farklı görüşlere açık olması ve araştırmayı gönüllü olarak kendisinin yapması. Bir insanın bir diğerini ikna etmesinin ancak güçlü kanıtlarla ve karşıdakinin bunları kabul etme isteğinin varlığıyla mümkün olduğu kanaatindeyim.