Geçenlerde Türkiye'de önemli bir üniversitesinin fizik bölümü başkanı ile bu ve benzeri konuları konuştuk. Ve özetle şunları söyledi: "Bilim tek başına hayata dair her soruya cevap veremez. Bunu beklemek baştan yanlıştır. Bilim, felsefe ve din yaşamı anlama mantığımızı ayakta tutan üçlü saç ayağıdır bunlardan biri eksik olduğu zaman yaşam mantığımız yıkılır ve yaşamı olduğu gibi anlayamayız." Ve konuşmanın ilerisinde sadece bilimle hayatı tanımlamaya çalışanların düştüğü vartalardan, sadece körü körüne dinle hayatı anlamaya çalışanların safsatalarından ve felsefecilerin yanlışlarından bahsettik. Sonuçta bir diğerini yok sayan kendini de yokluğa mahkum ediyordu.
Ölümden sonrası için endişe etmek gayet normal bir duygu çünkü insan sonsuzluğu isteyecek şekilde yaratılmış. İnsan ölmek yok olmak istemiyor. Kime sorarsanız sorun daha çok yaşamak ölümü hiç tatmamak ister. Ölüm geldiğinde ben yokum ben yok olduktan sonra ölüm bana zarar veremez diyenler farkında değiller mi ki ölümün endişesi her gün, her an onu öldürüyor. Bu duyguyu da bir şekilde sarhoş olup dünyanın zevk sefasıyla unutmaya çalışır ama nafile ölüm gerçeği tüm ihtişamıyla orada durmaktadır. Hele insan sevdiklerinin ölümünü düşündüğü zaman çileden çıkıyor. Özellikle de kendi çocuklarının öldüğü hayali bile korkulu rüyalar gördürmeye yetiyor. Bir de bu tür şeyler daha hayattayken başına gelmiş insanların halini düşünün. Evladını kaybeden nice insanın hayatı daha canlıyken kabre girmek gibi bir şey oluyor. Ve emin olun bilimle yapılacak hiç bir açıklama insanı bu vartalardan kurtaramaz. Bu durumda insanı huzura kavuşturacak, ölümün endişesinden ve sevdiklerini kaybetme korkusundan kurtaracak ya da kaybedenleri teselli edecek tek olgu Allah'ın varlığı ve ölümden sonraki hayatın gerçek olduğunu hissetmek ve yaşamaktır.
Ölümden sonraki hayat İslam inancında şöyledir. Kıyamete kadar ölen insanlar kabirde oraya has bir hayat içinde yaşar. Kıyamet sonrası Allah bizi bu bedenimizle diriltir ve öyle sorgu suale tabi tutar ardından da bu dünyamıza benzer bir cennette sonsuza kadar sonsuz nimetleriyle sevdiklerimizle birlikte yaşatır. Ahiret dediğimiz hayat budur. Yani bizim içimize yerleştirilen hep istediğimiz şeyler o hayatta bize sunulacaktır. Çünkü Allah vermeyi istemeseydi, istemeyi vermezdi.