Moleküler su (su buharı) kırık doğru yapısındadır. Sıvı su ise kurduğu hidrojen bağları sayesinde kısmı tetrahedral yağı oluşturur. Bu bağların özelliği sayesinde su 4 derecede en geniş hacimdedir ve üstten donma özelliği gösterir.
Moleküler su (su buharı) kırık doğru yapısındadır. Sıvı su ise kurduğu hidrojen bağları sayesinde kısmı tetrahedral yağı oluşturur. Bu bağların özelliği sayesinde su 4 derecede en geniş hacimdedir ve üstten donma özelliği gösterir.
Bu çok basit ama ilk etapta anlaşılmayan bir mantık hatası. Bu argüman özetle şu anda yaşamak için gerekli olan bir olayı alıp onu çıkarıyorlar ve "O olmazsa şu an yaşayamaz, o yüzden bir süper güç tarafından özenle ayarlanmış olmalı."
Bu argümanın temel hatası canlıların ve bütün çevrenin bir anda puf diye yaratıldığını varsayması. Bu temel varsayım hatalı olduğu için argümanın ana fikri doğrudan çürümüş oluyor.
En bariz örnek olarak oksijen ile yaşam ilişkisine bakabiliriz. Oksijen şu anda bizim yaşam kaynağımız o olmasa ölürüz. Bu da sanki bize sırf biz yaşayalım diye özenle yerleştirilmiş izlenimi veriyor. Oysaki evrim gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda geçmişte siyanobakteriler sayesinde oksijen seviyesi artarken oksijenin birçok canlı için öldürücü etkisi olduğunu görüyoruz. Rastgele oluşan çeşitlilikte bazı canlılar oksijen olsa da yaşayabiliyordu, o yüzden onlar yaşadı. Diğerleri öldü. Hatta canlıların çoğu öldü. Tanrı hata mı yapmıştı? Onları eksik mi tasarlamıştı? Onlar "bozuk" muydu? Hikmetsiz miydi? Hayır. Teistik evrimciler buna "Tanrı öyle istemiş." diyebilir ama Evrim karşıtları, bu durumu görmezden geldiği için diğerlerine "tasarım hatası" demek zorunda kalacaktır.
Çevresel değişimde çoğu canlı öldüğü için geriye oksijene muhtaç olanlar kaldı ve biz de onların torunlarıyız. Bu argüman ise bu tarihselliği görmezden gelerek sanki oksijen sırf bizim yaşamamız için varmış gibi görüyor.
Ana soruya gelelim. Eğer Dünya'da fizik kuralları gereği su dipten donsaydı, canlılığın başlangıcından itibaren oluşan canlı çeşitliliği arasından ona uygun çeşitlilikte olan canlılar hayatta kalacaktı ve günümüzde suda yaşayan canlılar suyun dipten donmasına "alışık" olacaktı. Bu sefer de o Dünya'da "Su üstten donsaydı bunlar hayatta kalamazdı. Bakın mucize." diyeceklerdi.
Suyun üstten donmadığı bir evren varsayacaksanız suyun üstten donduğu bir evrende o şartlarda evrimleşmiş canlıları diğer evrende pat diye oluşmuş gibi varsayamazsınız.
Merhaba. Öncelikle dinî kısmını cevaplamam gerek. Bir Tanrı’ya, burada Allah (Arapça: Tek Tanrı) diyeceğim, Allah’a inanıyorsanız; suyun üstten donması, atomların güçlü nükleer kuvvetle bir arada durması, bir birim kütleden ışık hızının karesi kadar joule enerji çıkması vb. bizim doğada alışık olduğumuz sıradanlığa zıt-garip ve onunla beraber sıradan olan tüm olaylar Allah’ın bir hikmeti, bir kudreti, varlığının bir delili, gücünün algılanması için bir ipucu olacaktır. Bu inançlı biri için böyledir. Tabii mâkul bir Tanrı kavramından bahsediyorsak… Öbür türlü gökte oturup asasıyla yöneten BABA figürlü sakallı bir Tanrı düşünüyorsanız bu zırvadır.
Bilimsel olarak bu sorunun cevabı şu:
Su molekülünü oluşturan oksijen ve hidrojen atomları kovalent bağ ile bağlıdır. Molekülleri arasında ise zayıf hidrojen bağları vardır. Sıcaklık 4 ̊C’nin üzerindeyken baskın kuvvet taneciklerin kinetik enerjisidir, yani o noktaya kadar diğer maddeler gibi davranır. Sıcaklık 4 ̊C’ye düştüğünde ise su kütlesi mümkün olan en küçük hacimde, yani en yüksek yoğunlukta olur.
Suyu farklı kılan, diğer sıvılardan ayıran büyük farklar sıcaklık 4 ̊C’nin altına düştükçe gözlenir. Kinetik enerjisi iyice düşen su molekülleri birbirine yaklaşmak yerine düzgün ve boşluklu yapılar oluşturarak hacmini artırır. Donma noktasına ulaştığında ise boş ve altıgen yapıda kararlı kristal kafesler oluşmaya başlar. Böylece donarken hacmi artan suyun yoğunluğu artmak yerine azalmış olur. Hacmi arttığı için yoğunluğu azalan su donmaya başlarken sığ yüzeylerden donmaya başlar ve yüzeyde kalır, çünkü suyun dipte kalan kısımları 4 ̊C’deki en yoğun halidir.
Bu açıklama, gözlemci ve bir önceki nedene bağlayıcı bilimsel metodla oluşturulmuş bir açıklamadır. Bilim yapmak için bu şekilde açıklamalara ihtiyaç duyuyorsunuz. Yani felsefi olarak bir nevi ya önceki neden ya da doğa olaylarını bir neden konumuna getirmek zorunda kalıyoruz, çünkü elimizdeki gözlemsel veriler bunu mecbur kılıyor.
Felsefi olarak doğadaki herhangi bir olayı da ya bir Tanrı’ya ya da doğa yasalarına, ilk nedene vs. bağlarsınız. Bu durum, sizin hayata olan bakış açınızla ilgili değişen bir durum. Şahsen benim fikrimi merak ederseniz doğada alışık olduğumuz her şeyin gayet garip, ilginç, hayret edilesi olduğudur. Bence başkalarının bu hayretinizi, merakınızı ve ilginizi köreltecek söylemlerde bulunmasına izin vermeyin.
Hayır suyun alttan donması sadece suda yaşayan canlıların yaşamının devamını sağlar. Suda alttan donsaydı sudaki tüm canlılar suyun üstünde kalır ve ölürlerdi. Bu Allah'ın hikmeti midir gibi bi soru sormak biraz yanlış bir sorudur. Suyun üstten donmasını bilimle açıklayabilirsiniz ama eğer ki tanrıya inanıyorsanız suyu o yarattığını düşünürsünüz ve dolayısıyla da bu inandığınız tanrının ,yani Allah'ın, hikmeti olur. Ancak suyun üstten donmasını bilimle kolayca açıklayabilirsiniz. Faydalı olduysa ne mutlu bana
Allah,aslında bir düzen kurmaktadır.Yani önce burada bence Allah kavramını iyi ele almak lazım.Allah bir şeyleri kendi böyle bizzat yapmak zorunda değil."Yok efendim suyu alttan dondurayım üstten dondurayım" gibi bir işlemlerde bulunmuyor her şey bir sistem de ilerliyor bu sistemde ölen var kalan var bu zamana kadar gelmiş canlılar var kendiler bu yönde evrimleşmiş ve buralara kadar gelmişler.Burada Yaratıcının hata yapıp yapmadığını bu evrende kimse söyleyemez.Hatta Yaratıcı hakkında biz kendimiz olarak yani bir "insan" olarak, bu bana göre mantıklı değil demek şahsen çok yanlış çünkü burada Yaratıcı dan bahsediyoruz.O, diyebilir ve birakabilirsin en fazla çünkü abi o Yaratıcı Tanrı onun yaptığı bir şeyi esasen biz mantıklı mantıksız diye yorumlayamayız o zaman Tanrı,tanrı olmaz o da insan gibi bir şey olur.Tanrı yapar mı yapar ama nasıl yapar ben bilemem anca varsayımda bulunup kendimi sürekli çürütüp yeni varsayımlarda bulunurum çünkü doğru diye bir şey yok var olan bir şey var.Yani gelgelelim bu su için özel bir durum burada ki olaya Tanrı 'nın özel kartı diye bakmak ve öncelerde olan bu yönde evrimlesen canlılara bakaraktan böyle varsaymak mantıksızdır.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.